Press "Enter" to skip to content

Günlük 1y Kasım’13

***Bakliyat zamanı; bildiğim en iyi bakliyat markası Duru; bulgurları diğer bulgurlar gibi çabuk bozulmuyor; ben daha çok iri bulgurunu kullanıyorum; onda bir sorun çıkmadı; ince bulgurlarını bilmiyorum ancak bütün bakliyatları kalite açısından çok çok iyi. Bakliyatlar parlak parlak. Makro marketlerde bütün çeşitleri bulunuyormuş. Diğer marketlerde de var ancak her ürünü yokmuş. GDO?suzmuş ta; daha ne olsun. Pirinç için GDO?suz sertifikaları var. GDO ile ilgili şunlar söylendi Dr. Öz?de; ?reflü, alerji, ümmin bozukluklar, astım, kolesterol, diyabet gittikçe artıyor. normal farelerin kansere yakalanma oranı %20 iken 2 yıl boyunca GDO?lu besinler ile beslenen farelerde bu oran %80 oldu. Vücutlarında tümörler görüldü. Dişi farelerin çoğu meme kanseri oldu. Erkek fareler karın içi kanserler oldu. Böbrek, karaciğer ve hipofiz bezinde sorunlar oluştu. Kanola, mısır, papaya, soya, şeker pancarının (şeker yememek için bir neden daha) bir çoğu gdo?lu; bunlar yenmemeli?; dikkatli olun.    
***Banyo-mutfak temizliği için bir önerim olacak; scotch brite mutfak; banyoya, mutfağa püskürtün; 5-10 dakika bekletin; fırça ile sürtün ve yıkayın; ışıl ışıl yapıyor; çamaşır suyu ile bile o ışıltı olmuyor. Fiyatı 3.95; bazı marketlerde 7.75?e bile gördüm; dikkat. 
***Metin Feyzioğlu 29 Ekim münasebetiyle facebookta bir yazı paylaşmış; ?cumhuriyet, kadının erkeğin hizmetçisi olmasına, istismar edilmesine dur demektir.?; oda benim akıldan; ama kazak erkeklerin hoşuna gitmeyecek bu iş;))) Böyle sivri çıkışlar bizim millette ters teper; erkek oyları batar; hani bir gün lazım olursa diye söylüyorum. Kadınların bir çoğuda daha bu denli ayırdına varmadıklarına göre bir kayıpta kadınlardan yer; çok oy kaybeder; benden söylemesi; ben derim; her şeyi söylerim; oy, moy derdim yok; bana göre hava hoş;))) 
Metin Feyzioğlu böyle diyor da; evini kaç kez süpürmüştür acaba; veya kullandığı tuvaleti; ki elbette kullanmıştır; kullanıyordur; kaç kez temizlemiştir; lafla peynir gemisi yürütmek kolay!
***Benimki kadar sivri bir dille olmasa da; benim kimseyle bir göbek bağım yok nasılsa; dünya bana dümdüz; Gülse Birsel de hicvetmiş Ertuğrul Akbay?ı ve yepyeni kitabını; aklın yolu bir; bilende konuşuyor, bu sağlık; uzun yaşam meselesi hakkında, bilmeyende. Herkes her şeyi konuşuyor zaten. Ucunda para olsun yeter ki. Evet, bende konuşuyorum sınırlı oranda ama onları konuşabilmek için neredeyse binlerce doktor Öz programı izledim; hazmettim; öyle konuşuyorum; kafadan atmasyon; oradan buradan duyduğum uydurmalarla değil; kanıtı yazdığım Dr. Öz sayfaları; bilimsel gerçekler; ve çoğunlukla üstümde uyguluyor, öyle söylüyorum. Kendim için; sağlık durumum için gerekliydi; ondan izledim; yoksa durduk yere veya yazmak için bile izlenmez zaten o kadarı.
Burada bütün yazdıklarım benim hobilerim; yaşadıklarım; gördüklerim zaten; hiçbiri zorlama veya iş olsun diye değil. Dr. Öz izlemeyi seviyorum; yemek programı izlemeyi seviyorum; izleyince yazmam gerek her ikisini de çünkü aklımda tutamam o kadar bilgiyi; söz uçar, yazı kalır; din konusundaki bilgi açığımı Yaşar Nuri Öztürk?le büyük ölçüde kapattım; miyom son 3 yıldır benimle; siyaset her zaman hayatımın; hayatlarımızın vazgeçilmezi; böyle olunca ben varım bütün sayfalarımda; hiçbiri zorlama değil; doğaçlama gelişiyor. Bu durumda bana düşen sadece oturup yazmak kalıyor.  
***Kapalılar diyarından kadının durumu ile ilgili sert açıklamalar gelmeye devam ediyor; isyan bayraklarını çektiler anlaşılan; Hidayet Şefkatli Tuksal?ın ardından Akp il kadın kolları başkanı avukat Özlem Z. Topal yine aykırı sorularda şöyle konuştu;?Türkiye?de kadınlar müthiş bir yük altındalar. Kadınlar artık hem annelik, hem babalık yapıyorlar; hem her şeyle kadınlar ilgileniyor; çok ağır bir yük altında gerçekten kadınlar. Özellikle parçalanmış ailelerde ben bunu dehşet bir şekilde görüyorum; bütün temel sorumluluklar kadınlara kalıyor; maalesef; erkekler kendilerine düşen sorumlulukları çok az yerine getiriyorlar; bir taraftan baktığımızda evet, erkek egemen bir toplum yapısı var ama problem olduğunda; hayatın herhangi bir noktasında problemle karşılaşıldığında kadınlar fevkalade yalnızlar.? Siyaseten ayrı kulvarlarda olsak ta kadınlar olarak aynı kulvarlardayız.
Bu yarım dakika süren konuşmanın ardından Enver Aysever hiç o konuya değinmeden başka bir konuya geçti; hiç o konuya girmeden; derin sularda yüzmemekte fayda görmüş olmalı. Ne de olsa kendi de bir erkek; ve aynı tür sorumluluklar (veya sorumsuzluklar) onun içinde söz konusu.  
***Arası bir hafta sürmüyor ki bir yamaç paraşütünden öldü, kayalıklara çarptı; yaralandı; ölümden döndü haberi yayınlanmasın; hal böyle iken bu yamaç paraşütüne olan ilginin azalmamasını siz neye bağlıyorsunuz? Bu nasıl bir eğlencedir; ölümüne? Aynı şekilde balon kazaları da öyle. Araba ile hız tutkunluğu zaten başlı başına ölüme davetiye. Bir araba kaza yaptığında hız göstergesi 180?de takılı kaldıysa bu aradığını bulmaktır; başka bir şey değil; can bu kadar ucuz mu; ucuz mu bulunuyor?
***Samsun?da kocasını bıçaklayarak öldüren kadın meşru müdafa olduğu için ertesi gün serbest bırakılmış. Eeee; hep kadınlardan mı gidecek; birde erkeklerden gitsin bakalım nasıl oluyormuş? Bir yürekli kadın çıkmış sonunda; ben öleceğime sen geber; bu kadar basit.
***Kadınlar cephesinden yeni bir haber var; erkeklere bir çalım da Nurgül Yeşilçay?dan gelmiş; eee; nede olsa o da artık bir 35+; yani 37 yaşında; şöyle demiş; ?Aşk bu yaşta olmaması gereken bir şey. Gençken yapacaksın bitireceksin o işleri. Bu saatten sonra hiç gereği yok? Zor ya şu saatten sonra. İlişki zor. Bir düzen kurmuşsun, çocuğun var, işin gücün var, bir sürü şeyi birden yapman gerekiyor. Bir başkası geliyor. ?Vay efendim, sen niye bana vakit ayırmıyorsun. Bu neden böyle, neden şöyle? Gerçekten mutfakta aşçı, yatakta bilmem ne olmanı istiyorlar. Evet, ben de isterim ama eldeki malzeme bu? Sevgilinin vazgeçilmezliği yok artık. Sevgili mi kaldı!? Aşk benim için hayırlıysa olsun? Devamlı evde pijamasıyla oturan adamı da sevmem; hep aynı parça 40 defada dinlenmez? Kendim için koca değil sevgili isterim. Koca galiba becerebildiğim bir durum değil.?
Sütten ağzı yananlar artık yoğurt yememekte kararlı. Artık kimse kimsenin yükünü kaldırmak; taşımak istemiyor; zorla değil ya; ne diyor; ?koca değil sevgili isterim?; sevgilinin derdini çekmezsin ama kocanın derdi senin derdindir; ayyğh. 
***Bir yemek programına katılan bir kadın 2 yılda 37 kilo verdiğini söyledi; düzenli beslenmiş ve ?ben zayıflıyorum?; ?yarın 1 kilo vermiş olacağım?; ?yarın 2 kilo vermiş olacağım? gibi sözler söylemiş; ?evrene ne gönderirseniz o size geri gelir? diyor; hani böyle şeyler söyleniyor; Dr. Öz?de de iri yarı bir adam anlatmıştı; 2 metre falandı boyu; adı aklımda kalmamış; ?ne söylemeye devam ederseniz beyin ona inanır? demişti; bu sözün yankılarını söyleyenler bizde de var; bir denemek lazım; aynı şekilde ?ben iyileşiyorum?; ?yarın daha iyileşmiş olacağım? desek bir zarar görmeyeceğimiz kesin. Dediğini duymak daha iyi; yani içinden değilde yüksek sesle. Hayatını değiştiremediğin için aynı yerde takılıp kalmaktansa beyni kandırmak; ki kanıyormuş; daha akıllıca. Beyin kendini akıllı sanmaya devam etsin; ondan daha akıllı olan bir güç var; irade.
***Bir ölüm daha yaşandı akrabalarımdan; o da 50 yaşında; o da arabada ölmüş; onunda ölüm nedeni ani kalp krizi; onunda ölmeden önce midesi ve bağırsakları rahatsızmış; mide, bağırsak bozukluklarını hafife almamak gerek; kalp krizi için bir erken uyarı sistemi aslında. 
***?Nasıl dolandırıldım anlayamadım. İnsanı telefonda adeta hipnotize ediyorlar. Ne derlerse yapıyorsunuz. Devletle birlikte gizli bir operasyonun içinde olmakta beni heyecanlandırdı? diyen kişi Prof. Dr. Canan Karatay; telefonla aranmış ve bütün parası 50 bin dolar ve 10 bin tl?yi bir çöpe bırakarak telefon dolandırıcılarına vermiş; bir meslektaşı ise ?yaşadığı hipnoz değil hipoglisemi; kan şekeri düştüğü için kafası çalışmamış; ekmek, bal, pekmez yemeyin dediği için olmuş? demiş; bence bu konuda Canan Karatay haklı; bu kadarı olsa olsa hipnozdur;))); o iş hipoglisemiyi aşar. 
***Evdeki kötü enerjiyi almak için küçük toprak kaba üstünde bir parmak boşluk kalacak kadar tuz dolduruluyor; üstü su ile kaplanıyor; görünen bir yerde öylece bekletiliyormuş. Azaldıkça içine su ekleniyormuş. 15 günden sonra tuz dışına taşmaya; dışını kaplamaya başlıyormuş. Cam, metal kasede de olurmuş. Yemek programına çıkan Trabzonlu bir hanım söyledi.  
***Fox?taki lale devri adlı dizide iki kardeş aynı erkekle evlenmişler; bu bir zamanlar yaşanmıştı gerçek hayatta; Gülden Karaböcek, ablası Neşe Karaböcek?in kocası ile evlenmiş ve Türk halkı Gülden Karaböcek?i kara listeye almıştı; hiç kurtulamadı o kara listeden Gülden Karaböcek; hatta bu olayı çağrıştırdığı için olsa gerek o güzel sesine rağmen Neşe Karaböcek bile göz önünden silindi; böylesi bir durum Türk halkında bu denli travmaya neden olurken dizide o konunun işlenmesi de neyin nesi; iyice edepsizliği aldılar ellerine; ahlak yok, denetim yok; otokontrol desen hiç yok; ne olacaksa?
***Savaş Ay ölmüş; Allah rahmet eylesin; oldukça gençmişte; 54 doğumluymuş; yani 59 yaşında; ben o kadar genç olduğunu düşünmüyordum; yıllardır var olan hasta görüntüsünden olmalı; gırtlak kanseriymiş; sigara içtiği için. Nejat İşler de hastaymış; karaciğerleri kötüymüş; içkiden; ve hala içmeye devam ediyormuş; o sadece 72 doğumlu; 41 yaşında; yazık. Ne çok tuzak var hayatta takılmamız için önümüzde duran; içki, sigara, şiddet, silah, sağlık tuzakları; hepsi bizim için kurulmuş durumda; bizi tuzağa düşürmek için.
Hayat hikayesi de ilginç Nejat İşler?in; 10 yıllık bir işporta satıcılık döneminden sonra tiyatro okumuş; oyuncu olmuş; içine girdiği ortamdan olsa gerek içkiye alışmış ve son olarak rol aldığı dizi intikamı bırakmak zorunda kaldı; sağlık sebebiyle; belki işportacı olarak kalmış olsaydı çok daha sağlıklı ve uzun yaşayacaktı; Allah uzun ömür versin.
***Bahçelide; milli kütüphanenin yanındaki Eskişehir yolunun orta kısmına gök kuşağı adı altında bir küçük avm tarzı bir yer yaptırmıştı belediye; açık alanda; kapalı değil. İşler halde iken gitmemiştim. 1,2 yıl önce gittiğimde ise ünlü markaların sadece tabelaları kalmış; atıl bir şekildeydi orası; acımıştım edilen masrafa; çünkü güzel bir yer ancak avm tarzı olduğunda iş yapmamıştı. İki gün önce yine gittim; uzaktan bir emekli kahvesini andırıyordu; dükkanın önüne ve içine masalar atılmış; çay içiyor insanlar güneşin altında; orası halk ekmeğin yeriymiş; simitin yanına çay ve boş masalar konunca iş yapar bir hale gelmiş. Onun dışında yine belediyeye ait iş yerleri resmi kuruluşların satış mağazaları var; adı da kamu pazarı olmuş; belso, belmek, tariş, fiskobirlik, gülbirlik, tarmek, tarkoop, hasvak, ptt, ziraat fakültesi gibi. İyi olmuş; atıl olarak kalmasından çok daha iyi. Acele ile Tariş?ten yağımı aldım; iyi oldu. Boş bir zamanımda gidip daha dikkatlice gezeceğim.
Armadanın karşısındaki demirden gudubet te sökülmüş; direkleri kalmış sadece; o direkleri indirmek bile iş; onca para çöpe gitti.
***Next level açılmış; yeni avm?miz; uğramadan olmaz; benden ilk faulu giriş kapısından yedi; bina eskişehir yolunda; girişi oradan sanıyorsunuz; meğerse ufuk ün. bulunduğu üst caddede; mimarı da benden çok kötü puan aldı; otopark yolları daracık; zor ilerleniyor; dönüşlerde kenarlara sürtenler olmuş bile; bu konuda kentparkın üstüne yok; geniş geniş otopark yolları; mağazaların arasındaki koridorlarda çok dar; ilk giriş holü bile küçücük; ki her avmde en geniş olarak tutulan alan orasıdır; avmnin ilk haşmeti, güzelliği orada gözünüze çarpar; burada öyle bir alan yok ne yazık ki; birde armada da ki küçük; oda ilk avm idi; olsun o kadar; mağazalara daha çok alan ayırabilmek için yapmış olmalılar ama hata etmişler; hatta halt etmişler; ben gittiğimde boştu; yeni açılmış; akşam vs; ya dolarsa; dolu olursa ne olacak; millet birbirine çarpa çarpa mı ilerleyecek; gerçi mağazalara bakınca çokta dolu olmasını istemiyor gibiler; en pahalı mağazalar ve her avmde olan bildiğimiz mağazalar var; pahalı dediklerimde gerçi diğer avmlerde de var; bol para akıtacak olan gelsin tarzında bir yer gibi; yemek yeri desen küçücük; 5-6 tane yemekçi var; oradan da belli kalabalık bir kitleyi hedeflemedikleri. Artık yavaş yavaş avmlerimiz de ayrılıyor; parası bol olanların ve olmayanların avmleri diye; zaten Erdoğan?ın açmasından belli bizim için olmadığı; Sümeyye?ler için açılmış; para onlarda nede olsa. Victoria?s secret; burberry, harvey nichols, hugo boss sümeyyeler için bekliyor; millette bir şey alacak can kalmadı yoksa. Millet beş kuruşa takla atıyor; boğazını doyurabiliyorsa ne ala; sümeyyeler takıp takıştırsın, sürüp sürüştürsün diye iki adımda bir avm açılıyor; 52 milyar maaşı ve gerisinin meblağını bilemediğimiz artısını ne yapsın kadıncağız yoksa; bir yer lazım götürüp dökecek. (Kız mı desem; kadın mı desem bilemedim; yaşı geçkin olunca; neyse isteyeni olmuş sonunda; evlenecekmiş) Erbakan?ın kızları da öyle; mirasta artık anlaştılar ya; bol bol harcarlar next level?a gidip; milletten çalınan paraları; hani şu mercimek meselesi.    
Kapılar yana açılan cinsten; çok güzel ama anla anlayabilsen cam mı yoksa kapı mı olduğunu; giriş, çıkışlar zor iş; giriş çıkış diyorum çünkü D&R?a ve 1,2 yere daha gitmek için dışarı çıkıp aradaki alanı geçmeniz gerekiyor; açıkhavayı yani; yaz neyse de kışın müşkül; birde çok karışık; ne nerede bulmak çok zor; labirent gibi; 4-5 kat var; sarmal dormal dolanıp duruyorsunuz; belli bir mağazayı arayıp bulmak çok zor olur; defalarca gitseniz belki öğrenebilirsiniz mağazaların yerini ancak benim bir daha gitmek gibi niyetim yok; içi geniş; ferah olmayan avmler açmaz beni; avm dediğin panora, kentpark gibi olacak; ne o öyle; sıkış tıkış; daralırım; hem üç adım arayla avm açmakta neyin nesi; 100 metre; bir yol ötesinde armada; 300-500 metre ilerisinde kentpark ve cepa var; yine 300-500 metre gerisinde de taurus açıldı; henüz oraya da gitmedim; next level dört avmnin orta yerine düşmüş durumda; hepsinde aynı mağazalar var; farklı şeyler olsa içim yanmayacak; saçmalık. Önü sonu iş yapamaz hale gelecekler; olacağı bu.
Armada iş yapmaz hale geleli çok oldu; oysaki ne havalıydı ilk açıldığında; haftanın kesin 3 günü oradaydım;))) ne paralar serdim yollarına;))) yanına yeni ek bina yaptılar; şimdi ne alemde bilmiyorum; bir ara gidip bakmalı. Bilkentin ilk hali neydi; üst otoparkta yer bulmanız mümkün değildi; şimdi her zaman yarısı boş; ancak mahalleliye hizmet veriyor; olduğu real, praktiker ve tepe home; doğru dürüst avm bile değil. Bilkent ve Eskişehir yolu dolup taşardı arabadan; özellikle hafta sonları; Praktiker zaten kapanmış; dünyada iflas etmiş. Tepe home?da iğne atsan yere düşmezdi; insandan yürüyemezdik; şimdi bir uçtan baktığınızda diğer ucu rahatlıkla görebiliyorsunuz; o mesafede 3,5 kişi varsa ne ala. Ondan daha öncesi de var; beğendik; aman Allah?ım; ne işkenceydi; yanımda iki küçük çocuk, demek ki 15 yıl öncesi; kalabalıktan nefes alınamazdı; adım adım ilerlerdik. Bir süre önce iflastan döndü; şimdi normal bir mağaza kıvamında; daha çok market. Ve bazı ürünleri oldukça pahalı; özellikle temizlik ürünleri.  
 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *