Press "Enter" to skip to content

Gündem 2g Haziran’14

***?Her iki yılda bir milli eğitim bakanı değişiyor; devletin olmadığı gibi siyasi partilerinde bir eğitim politikası yok; akp 12 yıldır iktidarda; 2 yılda bir milli eğitim bakanı değişiyor; birinin yaptığını öbürü bozuyor; keşke eğitim daha ciddiye alınsa; siyasetin eğitimi ciddiye almasının tek koşulu halkın eğitimi ciddiye alması ve siyaseti yönlendirmesi? diyor Abbas Güçlü. Akp’nin bunu iş bilmezlik nedeni ile yaptığını sanıyor; bilerek, kasıtlı olarak yapıyor akp; eğitimi baltalamak; yok etmek için; çünkü insanlar ne kadar okur, bilinçlenirlerse o kadar akp’ye oy verme oranları düşüyor; eğitimi niye istesin ki akp? 
***Zeytin yağına %30 zam gelmiş; rekolte düştüğü içinmiş; zeytinin en bol olduğu memleket olan Manisa?da insanlar yerin üstündeki para etmediği için topraklarını madencilere; hatta Alman madencilere satıp günlüğü 40 liraya madene girip çalışıyorlar; biz burada zeytin yağını zam üstüne zamla yiyoruz; rekolte düşükmüş; olmazsa şaş zaten; bu denklemi bir anlayan var mı? Manisa?da pamuk ekimi de yapılıyormuş; vakti zamanında; şimdilerde o da bitmiş; çünkü dünyada Çin?den sonra en çok pamuk ithal eden ülke bizmişiz; Çin?in nüfusu düşünülürse yani dünya birincisiyiz; toprak var, köylü var, pamuğa ihtiyaçta var; ama pamuk üretimi yok; dışarıdan alıyoruz; niye? Niyesini söyleyeyim; dünyanın en pahalı mazotu, tohumu, gübresi, tarım ilaçları ve dünyanın en büyük vergileri bizde olduğu için çiftçi kâr edemediğinden bırakmış çiftçiliği; yani sebep devletin ta kendisi; işi bilmeyen çavuşlar bu ülkeyi yönettiği için; gerçi işi biliyorlar da; işlerine geldiği gibi yönetiyorlar; devlet pamuğu almayınca tarlada kalacak; tarlada kalınca köylü toprağını yabancılara satacak; günlüğü 40 liraya bir madende köle niyetine çalışacak; bu ülke böyle, böyle yok edilecek; hesap bu; ben başka bir denklem göremiyorum ortada; gören varsa anlatsın. (bilgi kaynağı; para dedektifi programı; cnn Türk)
***?Nazlı Ilıcak; isterseniz bizim sayemizde meşruiyet kazanıyorsunuz; bu programda oturuyorsunuz; kendinizi temize çıkarmaya çalışıyorsunuz? dedi Nagehan Alçı, Nazlı Ilıcak?a; bu nasıl bir laf; neresinden çekseniz elinize gelir; ne demektir; istersek; yani Erdoğan istese işini bitirir; çok konuşma mı demek istiyor; açıkça tehdit yani.
Bu sözün öncesinde Nazlı Ilıcak?ın söylediği şey 17 aralık ve 25 ocağın 27 mayısla bir tutulamayacağı; Menderes?in Erdoğan gibi yolsuzlukla suçlanmadığıydı; Nagehan Alçı?nın cevabında bunların cevabı yok; sadece bir karşı saldırı var; aczin gücü; çocuklar cevap veremediği yerde birbirine mızıkçılık yapar ya; aynı onun gibi; bir çocuğa yakışır elbette; ancak kafam çalışıyor; aklım eriyor diye kamera karşısına geçen erişkin bir kadına hiç yakışmıyor söyledikleri ve cevabı.
Ne Nagehan Alçı ne de Abdülkadir Selvi yolsuzluklar hakkında tek kelime etmiyor; duymazdan geliyor; başka yerlerden saldırıyorlar Nazlı Ilıcak?a; ikisi de ağzının payını aldı ama; kendini anlattı; 12 eylülle ilgili savunmasını yaptı; sonrada ?inanan inanır; inanmayan inanmaz; ama senin ne olduğun çok belli Nagehan? dedi; Nagehan?ın ağzı açık kaldı bu lafın üstüne;nagehan?ın cevabından sonra ?sen olmadığında bu program sükunet içinde geçiyor; Abdülkadir Beyle böyle kişisel sataşmalar olmuyor; sen fikirlerle mücadele edemiyorsun galiba? dedi; o lafı alıp cebine koydu ama Nagehan; nereye çekersen çek; ortalığı mahalle kavgası ortamına dönüştürmekte birebir Nagehan Alçı; geldiği yer orası olsa gerek. Abdülkadir Selvi?nin Menderes?in idam sehpasındaki fotoğrafını göstermesi üzerine de ?Menderes?in o fotoğrafını göster ama T. Erdoğan?a benzemiyor; ben onu demek istiyorum; Erdoğan neredeyse hepimizi asacak, sallandıracak yani? dedi; cesur kadın; dobra; korkusu yok belli ki. 
***Şehzademiz piyasaya çıktı; okçuluk tekkesinde ok atmış; neymiş ata sporu; oraya yapılan yatırımın dörtte biri atletizme yapılmış olsa olimpiyatlarda yerimiz olurdu; Mersin?e, Trabzona yapıldı; ama Ankara?da hala bir kapalı çalışma alanı yok; okçuluk tekkesine yapılacakmış ama; hangisi daha zor acaba; ok atmak mı; koşmak mı?
***Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi ve akademisyen Paul Heinbecker demiş ki; ?Birleşmiş Milletler, Ortadoğu?da bir kez olsun tarihte doğru noktada durmak adına, Erdoğan ve Gülen?in yükselişini yüreklendirmişti? Ve tarihte birçok kez olduğu gibi bir kez daha kendi ?öğrencisi? üzerinde kontrolü kaybetti?; evet; öyle görünüyor;)))
Fuatavni?nin yazdıklarını okuyunca daha çok göze çarpıyor bu gerçek; cemaatler, hocalar, hafızlar gırla gidiyor; biz uyurken neler olmuşta haberimiz olmamış; Allah?tan birbirlerine düştüler de biz arada kaynadık; yoksa bunlar bizim baş edebileceğimiz gibi yaratıklar değiller.
***Dün gezinin yıl dönümüydü; Erdoğan; ?Buraya gelme gibi bir durumun içerisine girerseniz, kusura bakmayın! güvenlik güçlerimiz kesin talimatı almıştır. Gereği neyse A?dan Z?ye o yapılacaktır.? demiş; dönüp bakıyoruz Diyarbakır-Bingöl kara yoluna; 1 haftadır kapalı; yanlış anlaşılmasın; kapatanlar pkklılar; yola hendekler açmışlar; yapılan karakolları ve operasyonları protesto için; şimdide var olan güçleriyle savunuyorlar hendeklerini; dün hendeği kapatmaya gelen iş makinelerini, kamyonları yakmışlar; askere koca koca taşlar atıyorlar; askerler yaralanıp götürülüyor; askerin hali içler acısı; ne gaz bombası atan var ortalıkta ne de su sıkan; havada helikopterlerde gezmiyor; ama ortalık savaş alanı gibi; pkklılar savaş alanına çevirmiş ortalığı; tankların üstü koca koca taşlarla dolu; askerler temizlemeyi yetiştiremiyor; devletteki bu müsamahayı görmemek mümkün değil; bu devletin gücü sadece bize mi yetiyor diye düşünmeden edemedim doğrusu; hani hep der ya muhalefet partileri için; ?Sivas?ın ötesine geçemiyorlar? diye; kendisi Sivas?ın ötesini çoktan vermiş pkklılara anlaşılan.  
***Nagehan; ?Nazlı Ilıcak; isterseniz bizim sayemizde meşruiyet kazanıyorsunuz; bu programda oturuyorsunuz; kendinizi temize çıkarmaya çalışıyorsunuz? demişti ya geçen hafta; haklı çıktı galiba; bir sonraki programda Nazlı Ilıcak yoktu ve Nagehan?ın suratı pek bir asıktı; bu haftanın programında ise gözükmüyor dört bir taraf; sanırım yayından kaldırıldı; Nazlı Ilıcak?ın ?Erdoğan neredeyse hepimizi asacak, sallandıracak yani? demesi ortalığı karıştırmış olmalı; hemde ne demişti Nagehan?a; ?senin ne olduğun çok belli Nagehan?; ne olup olmadığını gösterdi Nagehan, Nazlı Ilıcak?a; böylece Nazlı Ilıcak?ın tesbiti de doğrulanmış oldu; Nagehan?ın ne olduğu açıkça belli.
***Rize, İkizdere?de hes protestosunda 5?i kadın 15 kişi yaralanmış; yani jandarma tarafından darp edilmişler. 
***Fukuşima?da santralin etrafı buz duvarlarla çevriliyormuş; sızıntının içme suyuna ve doğaya karışmasını önlemek için; bizimkiler göz göre göre (en az) 301 işçinin ölümüne engel olamadılar; üstelik bir kömür madeninde; nükleer santral yaparlarsa neler olur hiç düşünemiyorum bile.  
***Muz Üreticileri Birliği Başkanı Mehmet Güzel, Mersin?de kurulması planlanan Akkuyu Nükleer Santrali yüzünden bölgede üretilen ürünlere ?Nükleer Kalıntı Vardır? logosunun kullanılması gerekeceğini yönünde bir açıklama yapmış; Güzel bu durumun Anamur ile Mersin arasındaki bölgelerde tarımın ölmesi anlamına geleceğini söyleyerek ihracat yolunun tamamen tıkanacağını belirtmiş; Güzel, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı?na da çağrıda bulunarak bu duruma açıklık getirmesini istemiş; işin bundan sonrası ilginç; bu haber üstüne muz siparişlerinde iptaller olmaya başlamış; sanki şu an nükleer kalıntı varmış gibi algılanmış; söylentisi bile bu sonuçları doğuruyorsa nükleer kalıntı gerçekten olduğunda neler olacağı çok açık değil mi?
Mersin?de yapılacak olan nükleer santralin deniz turizmine etkisinden bahsettikte tarıma etkilerini konuşmadık; anamur muzu, finike portakalı; domates, salatalık, biber; hepsi nükleer kalıntılı olacak; Ankarayı besleyen; hatta bütün Türkiye?yi besleyen Antalya, Mersin tarımı; yarın bir gün yiyeceklerimizin hiçbiri güvenilirliği olmayacak demektir bu; nükleer santral sözde Mersin?e kurulacak ama ucu bize kadar dokunacak; ne yapacağız; göçü toplayıp Ankara?yı da mı terk edeceğiz?
Bizim birde enerji ve tarım bakanlığının yanı sıra çevre bakanlığımız vardı; var değil mi hala;))) keşke ona da sorulsaymış; sahi o nerede; hangi işle iştigal ediyor acaba?
***Oda tv?de 29 mayısta yayınlanan bir habere göre CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Meclis?te bir basın açıklaması yaparak AKP hükumetinin hazırlatmış olduğu ?Nükleer Enerji Kanunu Tasarısı Taslağı?nı açıklamış; nükleer santralin yönetimi tümüyle başbakana bağlı olacakmış; nükleer santrale alınacak uzmanlar hukukçu, siyaset bilimci, idari bilimler mezunu bile olabilirmiş; bu ve verilecek ücretler başbakanın inisiyatifindeymiş; bu aptalların elinde başımıza daha ne taşlar yağacak hiç belli değil.  http://www.odatv.com/n.php?n=nukleer-santralin-patronu-basbakan-cikti-2905141200
***Cumhuriyetin haberine göre ?dört bir tarafta geçen hafta Nagehan Alçı ve Nazlı Ilıcak arasında yaşanan tartışmada, seviyenin iyice yerlere düşmesi ve  izleyicilerin tepkisi yüzünden kanal yönetimi Dört Bir Taraf?ın sezona erken ara vermesini kararlaştırmış; yeni yayın döneminde yeniden ekranlara gelip gelmeyeceği ise bilinmiyormuş?; ben demiştim öyle olduğunu zaten.
***Tübitak 6 aylık ayrıntılı bir çalışmanın ardından tapeler montaj demiş; bizde inandık!
***Sütaş?ın sahibi ve tüsiad başkanı Muharrem Yılmaz?ın istifasının perde arkasındaki kişi tigem acıpayam tesislerini devletten kiralayan süt işletmesinin sahibiymiş; aynı zamanda akşam gazetesinin de sahibi olduğu için Muharrem Yılmaz için ?sütten çıkmış kara kaşık? başlığını attırmış; yani bir akpli. 
Ciner gurubunun bir reklamı yayınlanıyordu; dün gördüm; sanırım güneydoğuya dünyanın en büyük termik santralini kuracakmış; 10 bin kişiye iş imkanı; çocukların geleceği için diyor; olagelecek ölümlerden bahsetmiyor; ciner gurubu sabah ve atv?nin eski sahibi; yani akp?li; Soma?daki maden kazası ve soma madencilik sayesinde de madenlerin nasıl akplilere talan ettirildiğini gördük; akp kendi yandaşlarını doyurup beslemeye tam gaz devam ediyor; böyle bir talan cumhuriyet tarihimizde ne duyuldu, ne görüldü; devletin bütün rantını yandaşlarını yediriyor; sonrada ona buna bok atıyor; ?sütten çıkmış kara kaşık? diye; ama asıl kendisi sütten çıkmış boklu kaşık; bulaşmadığı yer yok; evinden çıkan o paraların kaynağı belli; devletin olanaklarıyla beslediği yandaşları; gör beni, göreyim seni taktiği uygulanıyor üst kısımda; bize de aşağıdan seyredin işte diyorlar; açıkça. İt ürür, kervan yürür hesabı hesaplarını yürütüyorlar; hiç sakınmaya, saklamaya gerek bile görmeden.
***Diyarbakır?daki 2. hava kuvvet komutanlığında bir pkklı Türk bayrağını indirmiş; Lice?de ölen 2 pkklının Diyarbakır?daki cenazesi sonrası askeri tesisin nöbetçi kulübesi taşlanmış; 1 kişide çıkıp bayrağı indirmiş; askerler yaşı küçük diye vurmamışlarmış; Berkin?in de yaşı küçüktü; onun gibi yüzlercesinin; gözünün yaşına mı baktınız; bayrağı mı indirmişlerdi; bu merhamet duygusu da nereden peydahlandı; Lice?de pkklılar roketatarla saldırıyor; asker karşılık vermiyor; ve bunu övünülecek bir şeymiş gibi söylüyorlar; gerçek hallerini, yüzlerini bilmesem bu kadar müsamahakar olmalarına gözlerim yaşaracak neredeyse; İstanbul?da; Ankara?da da öyle istiyoruz bundan sonra; kürdün kanı alevinin kanından daha mı değerli? Irkçılık yapıyorsunuz diye söyleyenlere bak; asıl kendileri ırkçılık yapıyor.
Lice protestoları bütün Türkiye?ye yayıldı; her yerde; bütün illerde pkknın bu güç gösterisine karşı çıkışlar başladı; her yerde gövde gösterisi yapan pkklılar değil onlara karşı çıkanlar tutuklanıyor; pkklılara bir şey yok; açıkça peşkeş çekiliyor Türk toprağı pkkya; akp tarafından; bunun sonu hiç hayır değil; öyle görünüyor. Bu iş bir iç savaşa doğru gidiyor; haberiniz olsun. 
Vatan savunmasında gereğinden fazla merhamet vatana ihanettir. M. Kemal Atatürk
Oğlum söyledi; dershanedeki astsubay çocuğu arkadaşlarının hepsinin babasının tayini Diyarbakır?a çıkmış; o arkadaşlarının söylediğine göre çok sayıda; toplu tayin varmış Güneydoğu’ya; bunlar doğu görevini tamamlamış ve emekliliği yaklaşmış subaylar; ortada böylesi karışık bir durum var iken Ankara?dan Diyarbakır?a atanmalarının nedeni nedir; emekliye sevk, teşvik etmek mi? O emekliliklerin sonrasında yapılması planlananlar nedir; ordunun içini boşaltıp varmak istedikleri şey ne; bu ülkeyi daha kolay parçalayıp  ona buna satmak; peşkeş çekmek mi? Nasıl olsa sıfırlamayı tamamladılar; kaçış zamanı mı geldi? Bu hazırlık ne için; hayra mı, şerre mi yormalı; sorulacak çok fazla soru birikti. 
Ben bunları yazarken aynı anda Banu Avar?da felaketin ayak sesleri başlıklı bir yazı yazıp facebookta paylaşmış; aynı anda aynı şeyleri düşünüp hissetmişiz; aklın yolu bir. 
***Bugün başbakan Erdoğan demiş ki; “gelip yolları kesen bu eşkiyalara, teröristlere jandarması da, polisi de haddini bildirecek; bir devletin görevi yol emniyetini sağlamaktır; can emniyetini sağlamaktır; mal emniyetini sağlamaktır; eğer sen bunları yapamıyorsan görevli olarak, onları da biz bütün gerek teftiş gerek onlarla ilgili yapılması gereken uygulamayı yaparız.” Bu haberden bir önceki haber ise olaylı Lice yolunun asker tarafından terk edildiği; pkkya teslim edildiği; oraya giden hdp’lilerin yüzü poşulu pkklılar tarafından karşılandığı idi; elbette görüntüleri ile; şimdi bu durumda bu sözleri başbakan kime söylemiş oluyor; kendine mi; yoksa bir başkasına mı? Başkası ise o kişi kim? O yolun emniyetini sağlayamadığına; pkklılara terk ettiğine göre kendine söylüyor. Başbakan kendisinin başbakan olduğunun farkında değil herhalde; yoksa her zamanki gibi anlamaza mı yatıyor?
Bu sözden önceki sözleri ise şöyle; “Şimdi çıkacak birisi garnizonun duvarlarını aşacak, Türk bayrağını indirecek, o bayrağı indirirken o görevliler seyredecek. Neymiş? Çözüm sürecini sekteye uğratmayalım. Ne demek ya? O bayrağı indireni, neyse alacaksın indireceksin gereğini de yapacaksın. Yapmıyorsan da sorumlusun.”; bu olayın bir gün öncesinde; yani dün askerin ateş etmemesi için silahını elinden alan ve asker silahla karşılık vermedi diye övünen; askeri silahsız bir biçimde ortalık yerde taşlanmaya bırakan bu devlet değil miydi; asker hangi hak ve salahiyet ile o ite ateş edecekti; soruyorum sadece; yoksa bunun cevabını bende biliyorum; sizde.
Ve bu sebeple; tamda başbakanın dediği gibi; yani “eğer sen bunları yapamıyorsan görevli olarak, onlarla ilgili yapılması gereken uygulamayı yaparız.” sözünden yola çıkarak görevi ülkücüler devraldı; bütün Türkiye’de vatanı korumak üzere sokaklara çıktılar; helal olsun onlara; demek ki bir ülke için; bir ülke savunması için hepsi gerekli; solcusu, ülkücüsü; hepsinin yeri ayrı; ne demişti atamız; “hattı müdafa yoktur; sathı müdafa vardır; bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz“; aynen onun dediği gibi; hepimiz milliyetçiyiz, Atatürkçüyüz, vatanseveriz; solcular ve ülkücüler yani; dışında kalanlar dışında kalıyor; o uyuz %50 + %6 dışında kalanlar yani. 
Kılıçdaroğlu’nun hanım hanımcık tavrında bir değişiklik olmazken; ki baydı artık; Bahçeli esti gürledi; Bahçeli’ye de helal olsun; “Şayet devlet yaşayacaksa, şayet millet var olacaksa, bayrak direğine tırmanacak kadar cüretkar olan bir sefilin, tam alnı çatından devrilmesi de haktır, helaldir, hukuktur, mahşeri vicdanının şaşmaz adaletidir.” demiş ve parolayı ülkücülere göndermiş durumda; bundan sonra olacakları Tayyip şerefsizi düşünecek artık; bundan başka söyledikleri şöyle; Erdoğan soruyorum sana; ?Asker, komutan bedel ödeyecek? diyorsun da, asıl bedel ödemesi gerekenin sen olduğunu niçin itiraf etmiyor, edemiyorsun? PKK affedilirse barış hakim olacak, Kürdistan kurulursa barış amacına ulaşacak, öyle mi? İmralı canisi serbest kalırsa demokrasi güçlenecek, teröristler siyasete taşınırsa özgürlük yaygınlaşacak, silahlar değil fikirler konuşursa Türkiye?yi kimse tutamayacak; öyle mi? Batsın senin çözümün, batsın senin barışın, yerin dibine geçsin senin özgürlük ve barış anlayışın, kahrolsun sizin süreç fitneniz? 
Bütün bunlardan sonra evvel emirde olması gereken şey Bahçeli’nin başbakan olmasıdır; Kılıçdaroğlu ile olacak bir iş değil bu; ben bunu 48 yıllık bir solcu olarak söylüyorum. Bu iş çığrından çıkmış durumda; Kılıçdaroğlu’nun yumuşak tavrı ile toparlayabileceği bir durum değil artık bu.
sabahat tuncel bayrak indirme olayının provakasyon olduğunu söylemiş; karşısında ülkücüleri görünce öyle söyleyecek tabi; 30 yıllık bir nefret 1 günde sıfırlanamadığı için oluyormuş bu provakasyon; vah vah vah; çok üzüldüm onların adına; vatan haini, alçak, kalleş, katil kendileri; nefret ediyorlarmış; istersen birde bizdeki nefreti sor; biz bayılıyorduk size; 30 yıldır sende nefret varda bizde yok mu; pis katiller; gül gibi ülkeyi kan gölüne çevirmekten başka ne yaptınız şimdiye dek; bu ülkede yiyip içip azmaktan başka; haram olsun; boğazınızdan fitil fitil dökülsün inşallah o yaptıklarınız.
“Madem barışacağız, o zaman niye kalekol yapılıyor; madem barışacağız niye güvenlik barajı yapıyorsunuz” demiş; şimdi birde ben bir iki soru sorayım; “madem barışacağız Lice’deki 20 gündür yol kesme; pkknın asayiş denetimi ve askerle çatışma neyin nesi; madem barışacağız niye hala çocukları dağa çıkarıyorsunuz; madem barışacağız 14 yaşındaki kız çocuklarını pkk orospusu olsunlar diye niye götürüyorsunuz; (basılmış pkk sığınaklarında bulunan prezervatifler malumumuz) ayrıca kendisi hangi vasıfla bulunuyor o parti yönetiminde” Ve ayrıca sizin barıştan anladığınız güneydoğunun işgali ise “ülkücüler sayesinde” avucunuzu yalarsınız; bu ülke sahipsiz değil bitmedi henüz; bitmeyecekte; bir Erdoğan’ı kafa kola almakla iş bitmez; bitmiyor canım; bilmiyorsan söyleyeyim. Ülke bundan böyle ne askere, ne polise, ne başbakana; ülkücülere emanet; hak verilmez; alınır.
Konuştukları yerde arkalarında bulunan öcalan posterleri de 20 yıl öncesine ait; öcalan kara kaşlı, kara saçlı; şimdiki halini beğenmiyor olmalılar; son zamanlarda çekilmiş bir fotoğrafı var; sol yanında sırrı süreyya önder; sağ yanında iki hdpli daha; saçları bembeyaz; gözleri cin gibi pörtlemiş; nerede gece; gündüz görsem korkarım; o fotoğrafını koysunlar; daha çok yakışır; aynen kendisi çünkü; içinden olduğu gibi.
***2 gün önce İskenderun körfezinde 4.6 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmişti; bugün; 11 haziranda da Antalya Kaş açıklarında 5.2 büyüklüğünde bir deprem olmuş; Akdeniz her zaman sallanan bir beşik gibi; Akdeniz’in orta yerine nükleer santral kurmak cehaletin daniskası.
13 haziranda yine Akdeniz’de 4.9 büyüklüğünde deprem olmuş; 2’şer gün ara ile 5 büyüklüğünde 3 deprem; her depremin 5 büyüklüğünde olacağının bir garantisi var mı; yok; Akdeniz Türkiye’nin en çok deprem olan bölgesi; en sık deprem haberi oradan geliyor; o nükleer santral oraya yapılmamalı.   

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *