Press "Enter" to skip to content

Gündem 2hh Temmuz’14

***Bugün bir haber var oda tv?de; şöyle diyor Suriye devlet başkanı Beşar Esad; ?Ya dünyaya hiçbir gerekçe olmadan pervasızca meydan okuyacak ya da kardeşimiz Erdoğan?ın yaptığını yapacaktık. Suriye halkını zulümden kurtarmak istiyor ve Emevi camisinde namaz kılmanın hayalini kuruyor. Gazze konusuna gelince İsrail?e karşı şefkatli anne kucağına özlem duyan kundaktaki bebek gibi uysal bir koyun olduğunu gördük ve Aksa Camisinde namaz kılacağını söyleme cesareti gösterememiştir.?? ?Allah?tan başka kimsenin önünde diz çökmeyeceklerini haykırdılar. Siz ise ne onların efendilerine diz çöktünüz, ne de teslim oldunuz. Aksine kararlılıkla mücadele ettiniz ve vatanınıza tutunup onu savundunuz..?? ?Allah hak ile birliktedir. Hak da halktan yanadır..?
Erdoğan?ın Beşar Esad?ı niye hazmedemediği çok iyi anlaşılıyor; çünkü Beşar Esad kendinde dünyaya karşı çıkabilecek cesareti görüyor; Erdoğan?da ise bu yürek yok. 
***Adalet bakanı Bekir Bozdağ, başbakanın ygs ve lys sınav sorularının açıklanması için MEB?a emir verdiğini söyledi. Önce bir sorun yaratacaksın; ki 40 yıldır hiç böyle bir sorun olmamıştı; soruların gizlenmesi, açıklanmaması gibi; sonra o sorunu büyük siyasi kimliğinle çözeceksin ki büyük adam desinler; ortada çözebildikleri bir şey olmayınca kendi sorunlarını kendileri yaratıyor; kendileri çözüyorlar; ne güzel değil mi? O milli eğitim bakanlığı başbakana bağlı değil mi zaten; kendi başına mı buyruk? Böyle siyaset adamlığına can kurban.
***Selahattin Demirtaş bugün ?kardeşlik teklif ediyoruz? demiş; iyi; güzel; olması gerekende o; birlikte kardeşçe yaşamak; birlikten doğan güçle birbirimizin haklarını ihlal etmeden; peki, ya o TSK helikopterine füze kilitlemekte neyin nesi; biz hangi noktadan sonra güvenebiliriz birbirimize; bunun için biraz zamana ihtiyaç var sanırım; birbirimizin güvenilirliğini test edebilmek için; öyle bir günde olmaz; olmayacak o iş; sabır lazım; bizim geçmişte sabrettiğimiz gibi; şöyle bir 30 yıl falan.
***pkk öldürürken T.C?yi; TSK?yı öldürdüğünü sanıyordu herhalde; ama öldürdükleri bu milletin canının canlarıydı; hepsi bağrımızdan sökülüp alınmıştı; her şehit haberinde içimizden çok şey koptu; siyaset arenasına çıkınca anlayabildi ancak bunun böyle olduğunu; artık çok geç. Orada ölenler bu milletin çocuklarıydı; bizim çocuklarımızdı.
***O hain saldırılarda öldürülen Uğur Mumcu ve A. Taner Kışlalı, apo?yu; abdullah öcalanı ve selahattin demirtaşı bir kurtarıcı olarak görür veya gördürtmeye çalışırlar mıydı; asla. Bunu söyleyen; hdp/bdpnin peşinden gidip solcuyum diyen yalan söylüyordur; ondan solcu, molcu olmaz; inanmayın.
Çıkıp pkk?nın yaptığına devrim diyenin?. 20 yaşındaki günahsız çocukları öldürmüş olmak mı devrim, üstelik bu milletin çocuklarını; o öldürdüklerinden biri bende olabilirdim; bir yakınımda; devrimi batsın onun. Çık 3 asker öldür; devrim yaptım de öyleyse; kendi çapında.. Devrimin yolu çocuk öldürmekten geçiyorsa bunu herkes yapabilir; hepimiz yapabiliriz; yapabilirdik. pkknın güçlendiği, palazlandığı dönem kimin dönemi; Erdoğan?ın dönemi; İsrail Amerika?yı; Amerika ise Erdoğan?ı zorunlu tutunca bundan daha kolay ne olabilir ki; pkknın arkasında Amerika ve İsrail varken oluyor bütün bunlar; Erdoğan?ı ılımlı islam ve çözüm sürecine doğru iteleyen kim; Amerika; yani dolayısıyla İsrail; yani fırat ile diclenin arasını9 topraklarına katmaya and içmiş olan, bunu kutsal kitaplarında bile yazan ülke; denklem o kadar basit ki bunu görememek 1. dereceden körlük olur. Kaldı ki pkknın yaptığı devrim olsaydı selahattin demirtaş şimdi bulunduğu yerde olmaz; dağda olurdu; o iş devrim olmaktan çıkmıştır bir kere. 
Uğur Mumcu demiş ki; ?haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar; güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar.? Ortalık fırıl fırıl dönüyor anlayacağınız.
Artık, günümüzde devrim mevrim hayal; solun devrimi yani; var olan zeminde tutunabiliyor musun; etkili olabiliyor musun; mesele orada; ki yeterince tutunamadığımız; etkili olamadığımız zaten ortada. Gün geçtikçe eriyip yok oluyoruz cehaletin arasında; bir avuç kaldık; birde yanlış yollara sapanlar olduğunda daha çok kan kaybediyor Türk solu. Şu an için ortada bir devrim varsa o cehaletin devrimi; yani geriye gidiş; ben başka bir devrim falan göremiyorum. Tek kale oynuyorlar artık; görüldüğü gibi feto erdo?ya, Erdo feto?ya gol atmakla meşgul; veya erdo ekoya; eko erdoya; biz neredeyiz ki; apo?nun peşinde mi; yapmayın! Öyle olsa hdp/bdp her gittiği bölgede tepki toplamaz değil mi? Karadeniz, ege, iç anadolu, trakya; her yerde tepki görüyor bdp/hdp; boş yere olduğunu kimse söyleyemez değil mi?
pkk?nın yaptığı bir devrimse buyursun yapmaya devam etseydi; yani öldürmeye; ne oldu; siyasete döndü; siyasette zaten vardı sonuç olarak; ne değişti; kendi silahının kendine geri teptiğini gördü; öldürmekle daha fazla bir yere varamayacağını; öldürmeden önce siyaset yapmayı denemiş olsa belki bundan daha çok büyük bir kitle toplayabilirdi; şimdi o şansıda yok. 
***Banu Avar paylaşmış; 
Oğuz Haksever: ?Cumhurbaşkanı olursanız Başbakan Recep Tayyip Erdoğan?la geçinme durumunuz nasıl olacak??
Ekmeleddin İhsanoğlu: ?Gayet güzel olacak tabi. Ben sayın başbakanın başbakanlığını beğeniyorum. Hatta ben istiyorum ki güzel projelerini devam ettirsin başbakan olarak.?
***Bir on yıl önceki Türkiyeyi düşünüyorum; güzide, nezih, tertemiz bir Türkiye; birde şimdikine bakıyorum; her türlü teröre teslim olmuş bir Türkiye; pkk terörü, ışid terörü, delirmiş koca terörü; facebookta bir karikatür var; Erdoğan Türkiye haritasının üstüne oturmuş hacet gideriyor ve ?en çılgın projem? diyor; cidden öyle.
***Bizim yavuz hırsız yine ev sahibini bastırmış; 17 aralık ve 25 şubatı gerçekleştiren polis ve emniyet müdürleri içeri alınmışlar; 100 kişi; sabah operasyonuyla; suçları dinleme yapmak; Erdoğan?ı dinlemek; suç sabit; dinleme sabit; dinlenenin Erdoğan olduğu sabit; orada konuşulanlar ve hırsızlık olayı sabit; ama içeri atılan hırsız değil, hırsızı dinleyen; bu nasıl bir iş akıl alır gibi değil; üstelikte suçu sabit olan o hırsız bu ülkeye c. b. olmaya aday; vah benim yalnız ve zavallı ülkem.
***?Sıra sana gelecek? demiş bugün Bekir Coşkun; inşallah.
***Bugün iftarda şehit aileleriyle görüşmüş erdoğan; kaçan şehit aileleri oylarını geri toparlamaya çalışıyor olmalı; terörist başıyla el sıkışmamışmış; öyle diyor; bir o yana, bir bu yana; fırıldak mübarek.
***Işid 11-46 yaş arası kadınları sünnet ettirecekmiş; Bekir Coşkun onun hakkında yazmış bugün; bizde de yakındır diyor; haklı; bu geminin hangi limana doğru gittiği hiç belli değil. Bir Afrika kökenli Amerikalı mankenin hayatının anlatıldığı filmde izlemiştim kadın sünnetinin etkilerini; kadın sünneti erkek sünneti gibi değil; kadın cinsel organındaki etli doku tamamen kesiliyor; mankenin bir kız kardeşi sünnet sonrası kanamadan ölmüştü; mankense arkadaşlarının cinsel organını gördüğünde şaşırmıştı; nasıl bir şey olduğunu bile bilmiyordu; filmi izlediğimde neyse ki bizlerden uzak demiştim; ama Bekir Coşkun?un da dediği gibi hiç uzak değil; artık her an her şey olabilir boyutuna geçiş yapmış gibi görünüyoruz.
***Banu Avar da ?benim bir c.b. adayım yok? demiş.
***Palazlandılar ya; kendi tarihlerini yazıyorlar; yazılacak bir tarihleri olmuş olsa da yazsalar canım yanmaz; üflesen hindiba otunun tüyleri gibi dağılır bütün yazdıkları; ortaya koydukları; bahsettiğim Saidi Nursi?nin hayatı; film yapmışlar; adamda ne bir bilgi var; ne bir görmüş geçirmişlik; ne de bir asalet; dine ve kurana bile kattığı hiçbir şey yok; karşısına Y. Nuri Öztürk?ü koysanız onu din bilgisiyle çatır çatır yer; o kadar yani; ona bile gerek yok; ben bile yerim; düsturu ?her hayır bismillahla başlar?; ve “Bismillah ne büyük tükenmez bir kuvvet; ne çok bitmez bir berekettir”; bunun ötesinde de çok bir din bilgisine sahip değil zaten; insanları dinle yönlendirdiği için Barla?ya sürgün edilir; orada bulduğu boşta gezerleri kendine çekerek söylediklerini nüshalar halinde yazdırır; bir nevi eski zaman fotokopi anlayışı; ve bunların adına risalei nur denir; ve sanıyorum bu kopyaları para ile satar; çünkü adamın başka bir geliri yok ve her ne hediye verilse; yiyecek hediyesi; ?kabul etmem? der ve parasını öder; o paranın geldiği bir kaynak olmalı; kolayından geçinmenin yolunu bulmuş; fakir fukaranın parası; ne çektiysek cehaletten çekmedik mi zaten; şimdide aynı zihniyetle çalışmıyor mu cemaat; dershanelerde bilgi satıp para kazanıyor; kitap satıp kazanıyor; veya camilerde topluyor.
Daktilonun çıkışından sonra elle değil daktiloyla yapmış bu çoğaltmaları; adam ticaretten iyi anlıyormuş yani; fotokopiye yetişebildi mi acaba; yetiştiyse bile pahalı zamanına denk gelmiştir yazık; feto’nun nasıl olup ta karun gibi zengin olduğu ortada; Saidi Nursi yanlış zamanda doğmuş sadece; Saidi Nursi’nin kaymağını feto yemiş;  lafta batıyı beğenmeyip istemezler ama nimetlerinden yararlanma konusunda hiçbir çekinceleri yok.
Filmde kötü adamlar; büyük olasılıkla o zamanın yönetenleri ?insanlara Kuranı anlamadan okutacakları?nı söylerler ve Saidi Nursi bundan rahatsızlık duyar; Atatürk Kuranı bizzat Türkçeye çeviren ve baş edemeyince bir süre sonra Elmalılı Hamdi beye devreden kişi; aklımda kaldığı kadarıyla; her işin üstüne yatmayı nasılda biliyorlar; iş olup bittikten; doğruluğu onaylandıktan sonra elbette; Allah bilir o zaman karşı bile çıkmıştır Kuran?ın Türkçeye çevrilmesine; ezanın Türkçe okunmasına bu denli karşı çıkabildiklerine göre; üstelik cumhuriyetten çok sonra bile o risaleler arapça yazılmaya devam edilmiş; Latin alfabesine geçilip kimse anlamayana dek; neden sonra latin alfabesine geçmişler.
1878-1960 arasında yaşamış Saidi Nursi; sanmayın ki günümüzü etkilememiştir; oldukça yakın bir tarih 1960; Atatürk’ten 4 yıl önce doğmuş; Atatürk onun kadar yaşamış olsa 1964?e kadar yaşarmış; oysaki 1938?de öldü; ve ortalık Saidi Nursi gibilere kaldı; filmde şeriat istediğini; en iyi yönetim şeklinin şeriat olduğunu açıkça söylüyor; cumhuriyet sonrası hayatı  ?gizli cemiyet kurmak, rejimin temel düzenini yıkmak?  gerekçesiyle sürgünlerde ve hapislerde geçmiş; 1907?den itibaren Van?da fen bilimleri ile İslami ilimlerin bir arada okutulacağı bir üniversite açmak için padişahlara; sonrasında meclise gidip gelmiş; okul sevdası ta o zamandan başlamış yani; hatta bir padişah deli diye tımarhaneye göndermiş; yerine gelen bir diğer padişah 19 bin altın vermiş.
Vikipedinin Saidi Nursi hakkında sıraladığı eleştirileri şöyle; “Muhammed’i kitlelere olağanüstü gösterme çabası, doğa dışı bazı olaylara olan inancı, bilimsel altyapısının yetersiz oluşu, zayıf hadislere itibar etmesi ve ebced hesabını uygulayarak yorumlar yapması;”  vikipedi de benimle aynı görüşte anlaşılan bu hususta; yani bir cahil olduğu hususunda; çok üstüne gitmeyiş; ön plana çıkarmayışlarının nedeni de bu olmalı; cahilliği; üstelik karşısında Atatürk gibi şahane bir örnek varken büyük hata olur zaten.
Cehaletini dahada örneklemek gerekirse aşı ile defalarca zehirlendiğini söylemiş; öldürmek isteseler yeterli dozu mu koyamayacaklar; basarlar zehri olur biter; aşı sonuç olarak hafifletilmiş hastalık mikrobu; aşıdan sonra hastalanınca zehirlediler sanmış cahil.
Fethullah Gülen’in kişiliği, zekası hakkında bir bilgimiz var mı; bildiğimiz beddua edişi ile hayatımıza girişi ve dinleme kasetleri; devletin içine ne denli sızmış olduğu; zekası, iyi niyeti; niyetinin ne olduğu hakkında bir fikre sahip değiliz. Onların; yani cemaatin iç yüzünü en iyi bilen akp; yani Erdoğan; belkide baktı şeriata doğru bir gidiş var; onu durdurmak için yollarını ayırınca akp ve Erdoğan tu kaka oldu; belki bile değil; öyledir; bu içtiği su ayrı gitmeyen dostluğun ayrılığının çok önemli bir nedeni olmuş olmalı; veya çıkar çatışması.
***”İffet çok önemli. Sadece bir isim değil. Kadın için de bir süstür, iffet. Erkek içinde bir süstür. İffetli olacak. Erkek de olacak. Zampara olmayacak. Eşine bağlı olacak. Çocuklarını sevecek. Kadın ise o da iffetli olacak. Mahrem- namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak, iffetini koruyacaksın.” demiş Arınç hazretleri; nelerde bilirmiş; ağlamaktan başka; yavaş yavaş kulaklarımızı alıştırıyorlar işte; Halep oradaysa arşın burada. 
Sana kalmıştı benim iffetim, cazibem, mahremim, namahremim; nerede kahkaha atıp atmayacağım; geçmişler ola; biz o safhaları aşalı çok oldu; sen orada konuş dur; örümcek kafalı moruk.
Bu söz; bu gidişat şeriat çağrısı; bu sözü duyup ta c. b. için Erdoğan’a oy vermeyi düşünen kadınların aklından şüphe ederim ben; şeriat bizim belamız; bizim davamız; biz kadınların belası ve davası; tüm zararı bize dokunacak; erkeklere değil; işte o yüzden çok daha hassas olmamız gerek şeriata giden adımların takibi konusunda.
Bu seferki devrim, direniş, savaş; adına her ne denecekse; kadınlardan başlayacak ve öylede devam edecek; kazanılmış haklarımızı ellerine iade etmek gibi bir niyetimiz yok; olmayacak. 
***2 haziran 2012’de yazmış Bekir Coşkun “gidişin kadınların elinden olacak” diye; dualarımız bir; inşallah.
***Nasıl dangalak bir adam o ya; “kahkaha atarak oylarını kullananların oy sonuçlarını da beklemesini tavsiye ederim. Akşam sandıklar açıldığında kahkaha atarak oy verdikleri adayların 30’larda, 25’lerde, 5’lerde, 6’larda kaldıklarını gördükleri zaman samimiyseler bir de feryat etmeleri lazım.” demiş; kiminle cebelleştiğini sanıyor ki; aklı sıra meydan okuyor; Don Kişot’un akp versiyonu; göz göre göre seçim öncesi kendi partisini baltalıyor; devam etsin; iyi olur. 
***Deutsche Welle?nin sorularını yanıtlayan ilahiyatçı ve sosyologlar, Arınç?ın sözlerini ?Kadını ev içi yaşama hapseden?anlayışının dışa vurumu olarak nitelemiş; “bu sözlerin İslam?da da, Kuran?da da yeri yok? demiş!
***Nereye gitseniz bir Suriyeli kesiyor yolunuzu; yolda, arabada, ekmek fırınında, lokantada; aklınıza gelen her yerde; ben önceleri Türk sanıyordum; Suriyelilermiş; bilmeden para bile verdim; artık vermiyorum; bir tanıdığımın oturduğu apartmanın arsasında oldukça çok sayıda mazgal var; geçenlerde çalınmış; yeniden yaptırıp zincirle bağlamışlar; Ankara sokaklarındaki mazgallar birer birer yok oluyor artık; Mersin sokaklarında mazgal yoktu; kanalların üstleri beton kapaklarla kapatılmıştı; çok yakında Ankara’nınkiler de öyle olacak; dün baktım, bir tanesinin üstünü olduğu gibi betonla kapatmışlar; beton dökmüşler; bir diğerinin boş kalan yerlerine uyarı tamponları koymuşlar; sağdan, soldan geçiyorsunuz.
Mayıs ayında Ankara Altındağ’da bir apartmanda 50-60 kişi yaşayan Suriyelilerle mahalleli arasında kavga çıkmış; mahalleliler Suriyelilerin kaldıkları evi ateşe vermiş; Suriyeliler Ankara’dan gönderilmişti; bugün Kayseri karışmış Suriyeliler yüzünden; “çocuklarımızı, eşlerimizi taciz ediyorlar” demişler Suriyeliler için; bir Suriyelinin arabasını da sopalarla tahrip etmişler; arabaları bile var; keyifler keka demek ki; ülkede dirlik, düzen kalmadı Suriyeliler yüzünden; bu belayı başımıza saranın adı, sanı belli; Erdoğan; ne yapmayı düşünüyor acaba bu konuda; bir soran olsa da duysak! 
Öyle sorular hiç sorulmuyor, sorulamıyor; çünkü öyle şeyler soracak gazetecileri yanına bile yaklaştırmıyor haşmetmaab!
Birde işin şöyle bir boyutu var; biz emek verip anca ucu ucuna yaşayabilirken onlar (büyük olasılıkla) Türk devleti tarafından besleniyor; kayrılıyor; niçin; bu ülke kendi milletine vermediği hayrı Suriyelilere niye veriyor? Bizim çalışıp ödediğimiz vergiler niye Suriyelilere gidecek; bize zam üstüne zam, vergi üstüne vergi; yeter ki Suriyeliler beslensin; yok öyle yağma!
 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *