Press "Enter" to skip to content

Gündem 1ssss Haziran’13

***?Polis şöyle şiddet uyguladı, böyle şiddet uyguladı, şunu yaptı, bunu yaptı? dediler; ?Dedim ki şiddet uyguladı da ne yaptı? ?E işte biber gazı sıktı? En doğal hakkıdır; sıkar. Açın AB müktesebatını orada göreceksiniz. Laf dinlenlemediği zaman polis bu yetkisini kullanır. Kalkıp da kurşun attı mı, silah kullandı mı; e yok.? diyen sayın erdoğan polis silah kullanmadı ise 4 kişi nasıl öldü; yüzlerce kişi kafasından nasıl yaralandı; gözleri nasıl çıktı; revire çevrilen otel ve kafelere kim saldırdı; kim gaz bombası attı; asitli suları kim sıktı; o gözü dönmüş güruh kim? Nasılda örtmeye çalışıyor yaptığı pisliği; bir kedi gibi; adam öldürecek yüreğin vardı madem pkklıları neden öldürmedin de müzakereye oturdun; suçun, günahın öyle çok ki hangi birini söylemeli? Sende yürek varsa çoluk çocukla uğraşacağına çık ?Suriye?de kürdistan; güneydoğu da kürdistan? diyen Demirtaş?a cevap ver; haddini bildir. Sende o yürek olmadığını biliyoruz zaten; boşa zahmet çekme.
Polisi daha da güçlendirmek gibi bir niyeti varmış ayrıca caninin; daha ne zulümler yapmaya çalışıyor acaba? 
***Brezilya?da da şu ara protestolar var; ?daha iyi eğitim, daha iyi okullar ve daha iyi ulaşım için?; Brezilya cumhurbaşkanı eylem yapan göstericilerle gurur duyduğunu açıklamış; bu açıklamadan sonra olaylar yatışmış; milletine sahip çıkan; provake etmek yerine onlarla aynı yönde aktığını gösteren bir cumhurbaşkanları var demek ki; ne kadar şanslı bir millet; oysa bizim cumhurbaşkanımız olayların birkaç gün sonrasında sadece bir ?mesaj alınmıştır? diyebildi; Erdoğan ters tepki gösterince sindi; çareyi karadeniz gezisine çıkmakta buldu; orada bol bol topluluklarla mutluluk fotoğrafları çektirdi;  kendi milleti kendi başbakanı tarafından kırdırılırken.
Erdoğan polis için ?gaz sıkmak doğal hakkıdır; sıkar; Avrupa?da da böyle? diyor ya; gördük Brezilya?da gazın nasıl sıkıldığını; havaya ateş ediyorlar; kavis yaparak aşağı düşüyor; bizim cani polisler gibi hedef gözeterek atmıyorlar gaz bombasını. Daha da ilginci Brezilya?da polis insanlar arasında şiddeti önlemek amacı ile çaba gösteriyormuş; bizim polis ise şiddetin baş kaynağı olma yolunda hızla ilerliyor; daha önemlisi şiddeti tetikliyor; şiddeti bizzat polis yapıyor; baş aktör konumunda şiddet konusunda. Bulmuşlar kuzu gibi insanları itele o yana, itele bu yana. Brezilya?da yüz binler var sokaklarda ve polis şiddetine maruz kalmıyorlar; bu yüzden sayıları oldukça kalabalık; burada da polis şiddetinden korkulmasa aynı şey olur; katılım sayısı artar; polis şiddeti yıldırıyor insanların gözünü.
Polisin uyguladığı şiddete istese şiddetle cevap veremez mi insanlar; verirler elbette; Türkiye?de evler hala cephanelik gibi; vermiyorlar; kana susamış vampirler değil o insanlar; bunu bile anlayamıyor dangalak; kimse kimseyi öldürmek, yok etmek istemiyor; istenilen tek şey daha insanca yaşamak. Şiddete şiddetsizlikle cevap veriyor bu şiddeti çare olarak görmeyen insanlar. 2 gündür duran adamlar var her yerde; durup bakıyorlar hiçbir şey yapmadan; bugün karşılarına 5-10 kişi dikilmiş; ?duran adamlara karşı duran adamlar? yazan tişörtler giymişler üstlerine; hepsi sakallı; o bildiğiniz türden; kim ve nasıl bir mahlukat olduklarını bütün dünyaya yaymak gerek o çirkin fotoğrafları ile.
***?Doğum kontrolünün uygulandığı dönemde, kendi içimizde; dindar insanlar olarak niye bizim çocuk sayımızı devlet sınırlandırsın diye tepki duyardık. 3 çocukta bunun gibi; uygulamada; politik arenada nüfus planlaması ilk defa yapılmıyor yani? Halkı engelleyemezsiniz. Bugün Boyner?den alışveriş yapmak istemeyen insanı engelleyemezsiniz. Boyner?in oradaki tutumu ikiyüzlüce bir tutumdur.? Ayşe Böhürler; Aykırı sorular.
Başbakanın Ankara?da geziye karşı mitingini yaptığı saatlerde Panora?ya girerken iki kapalı ama süslü püslü genç kızın beymen clubden poşetler dolusu alışveriş veriş yaparak çıktığını görünce gidip baktım; beymen clubde %50 indirim vardı. Ayşe Böhürler?in sandığı gibi değil yani iş; Boyner?lerden alışveriş etmişlerdi; bol miktarda; üstelik miting saatinde; üstelik kapalıydılar. Yani; yinede onun dediği gibiyse bundan böyle alışveriş edeceğimiz yerde belli oldu demektir. Yine ikiye ayrılacağız; boynerden alışveriş edenler, etmeyenler diye. Ben zaten alışverişimin çoğunu boynerden yapıyordum ama böyle bir amaçla değil; çeşit ve seçenek çok olduğu için; bundan böyle daha da çok boyner takılacağım demek oluyor bu.
Biz şimdiye dek, yer, mekan, kişi ayrımı gözetmezken; alışverişimizi rastgele yaparken onlar nelere dikkat ediyorlar. Nasılda içten pazarlıklılar.
Emek sineması için direnen sanatçıların ikiyüzlü olduğunu; dövmelerini kapatarak yanlarına çıktıklarını; gezi olayları sırasında 10 yıldır kendileri o insanlara iyi davranırken onların aslında kendileri hakkında iyi şeyler düşünmediklerini anladıklarını söyledi; kendileri aynı şeyi yapmadılar mı palazlanana kadar; ılımlı islamdan bahsedip zulümlü islamla yönelmediler mi; 10 yıl önceki Tayyip Erdoğan ile bugünkü Erdoğan aynı çizgideki insanlar mı? İkiyüzlünün alası kendileridir. Ve bu ikiyüzlülüğü başlatan da kendileridir; ortada bir ikiyüzlü varsa elbette.
Bu ülkede bir açılışın mehter takımı ile yapıldığı ne zaman görülmüş şimdiye; son 1-2 yıla dek? Dün oldu; Mersin?deki Akdeniz oyunlarında. Dışarıda direnişçiler, içeride mehter takımı ve başbakan vardı. Gerçi direnişçiler yaklaştırılmamış bile; bir avm önünde toplanmışlar; gitmeleri engellenmiş; nereye gidecekleri ise söylenmiyor ama adres elbette belli. Açılışın bütün biletleri akp tarafından kapatılmış; herhangi bir maruzata karşın; e, ne olur, ne olmaz. Kapanışın biletleri de yok satıyor; hepsi akp tarafından alınmış. Açılış, kapanış biletleri 10 lira; müsabakalara girişin günlüğü 1 lira. Önce mehter takımı gibi istemediğimiz şeyleri gözümüze, gözümüze sokuyor; sonrada ?biz ne yaptık ki? diyorlar; niye kirletiyorsunuz ki öyle bir organizasyonu mehter takımı ile; yalancı ve ikiyüzlünün alası kendileri.
Enver Aysever ?başbakan biat istiyor? diyor; Ayşe Böhürler ?bu 28 Şubatta başladı? diye cevaplıyor; lafı anladığı taraftan cevaplıyor; 28 şubatta başbakan, başbakan mıydı; akılları fikirleri intikam; başka amaç ve güdüleri yok hayatta; siz yaptınız şimdi de biz yapıyoruz; daha yapmayacağımızı kim söyledi size; bu ne inanç, güven böyle? Sana Atatürk?ün adı alerji yapıyorsa bana da senin adın alerji yapıyor; unutma; çapulcular her yerde.
Kadının baş örtüsünden kurtularak kazandığı hak ve özgürlüğü, kadının hak ve özgürlüğünün elinden alınışı gibi algılatma çabaları var; içi boş ve anlamsız bir çaba. Azerbaycan; Bakü?de bir meydanda bir kadın heykeli var; kadın örtüsünü başından sıyırıyor bir şekilde canlandırılmış; heykel hakkında bilgi veren modern görünümlü; hoş Bakü?lü kadın bir yandan arabasını kullanıyor bir yandan da ?karşıda çarşafını; hicabını açmış özgür kadın heykeli var; hicabını atmış, özgür olmuş? diyor; bizdeki bağnazlar bizi yüz yıl geri götürme derdindeler. Ayşe Böhürler onların yanında yer alarak aslında kendi nesline, kadınlara yaptığı ihanetin farkında olabilseydi keşke. Bugün onun sırtından bir adım ileri gidenler ona ihtiyacı kalmadıklarında onu ve onun cinsindekileri eve, mutfağa tıkacaklar; bol bulaşık, çamaşır yıkatmaktan, ev silip süpürmekten, hizmetçilik ettirmekten; habire çocuk doğurtmaktan başka bir özgürlük tanımayacaklar; bunu nasıl görmez; orada konuşabiliyorsa bu onların değil Atatürk?ün sayesinde; bunu bile anlayamıyor mu?
Mersin?deki açılışta pek bir isteksizdi; yüzü pek gülmedi; bize de küsmüş olmalı; hani İstanbul?da gökdelen çıkanlara 5 yıldır küsmüştü ya; onun gibi. Ertesi gün Kayseri?deki 3. milli iradeye saygı mitinginde -ki burada milli irade kendileri oluyorlar ve doğal olarak biz çapulculardan saygı bekliyorlar- bizi Kayserililere şikayet etti.
?Ama bunlar ne diyor biliyor musunuz; biz okumuş insanlarız diyor; biz imtiyazlıyız diyorlar; biz her şeyi biliriz; biz her şeyden anlarız diyorlar. Bizim oyumuzla Kayseri?deki Ahmed?in, Mehmed?in, çobanın oyu bir olmaz diyorlar; kendilerine halk diyenler; makarnaya, una, kömüre oyunu satan adam diyorlar; koyun diyorlar. Milli iradeye sahip çıkıyor muyuz? (EVEET)  Milleti durduramayan adamlar hamdolsun artık kendileri duran adam oldular. Ama biz durmayacağız.? Kendi tabanından destek alarak güven tazelemeye çalışıyor garibim; şoka uğramış gibi; hiç beklemediği bir anda; tam kendine güveni yerindeyken böyle bir darbe alınca bu durum çok normal elbette.
1997 yılında ?halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği? gerekçesiyle 4 ay içeride yatmış; ondan sonra AKP?yi kurup kahraman olmuştu; tarih tekerrürden ibaret; insanları hala birbirine karşı kışkırtmaya devam ediyor. Okumamışı okumuşa saldırtmak galiba niyeti;  onların çoğunun çocukları da okumuş; bunu neden bilip görmez? İşi kaba kuvvetle çözmeye alışkın elbette; beyin gücü ile karşılaşınca tökezleyip ne yapacağını bilemiyor.
***Gezide plastik mermi ile gözünü kaybeden 22 yaşında bir genç; ?keşke gözüme değil de bacağıma sıksalardı? demiş; bu yaşananları aklın alması olanaksız. Kaç insan oralara bilmeden, bilincinde bile olmadan gitti; sosyalleşme için; arkadaşı gittiği için; var olduğunun ispatı için vs; ve gözleri olmadan veya beyin travmasıyla geri döndüler. 17 yaşındaki oğlum defalarca çıktı; gitme dememe rağmen; arkadaşları çağırdığı için; farklılık olduğu için, heyecan için veya kendi bildiği herhangi bir nedenle; onun gibi çıkan eminim ki yüzlerce çocuk var. Sadece o değil; bende çıktım; ona gitme dememe rağmen. Artık bir şeyler yapmak gereksinimi duyuyor insan; bütün bu yaşananlardan sonra. Kızılay?dan geçtiğim o ilk günlerde 13-15 yaşında çocuklardan oluşuyordu eylemciler; gözümle gördüm; 13-15 yaşında çocuğu düşman olarak gören bir zihniyet asıl gerçek travma. Yazıklar olsun.
İlk gaz bombasında beyin travmasına 1 Mayısta 17 yaşındaki Dilan ile şahit olduk; geçen o 1 ay içinde polis yaptığı şeyi yapmamak konusunda uyarılmış olsaydı bugün gezi şehitleri ve gazileri olmayacaktı; polis tam aksine ?devam et? onayı almış olmalı ki bütün bunlar yaşandı.
***Erdoğan; ?polise talimat ben verdim? demiş; 23 gün sustuktan sonra bunu söyleme gereği niye hissetmiş ki; bizde merak ediyorduk zaten polise kimin talimat verdiğini; öğrenmiş olduk; 4 kişinin katilinin kim olduğunu; onlarca insanın gözünü oyanın; kafataslarını parçalayanın; binlerce insanın ciğerlerini gazla doldurup koca şehirleri gaz odasına çevirenin; yeni Hitler?in kim olduğunu; sayesinde öğrenmiş olduk. Açık açık söylüyor asıl katil, cani olan benim diye; daha ne desin? Bizde boş yere polisi suçlamış; polis yaptı demiştik oysa.
***?Yalanı, haramı, Müslüman katliamını, Haçlı memurluğunu, kindarlığı, nefsine köleliği, tefeciliği kutsamayı, paraya tapmayı bırak; Kuran?a gel, tövbe et, Müslüman ol.? diye çağrıda bulunsak haksız mıyız?
Şimdi diyeceksiniz ki;
Hangi Firavun döndü yolundan?
E ben de diyeceğim ki;
HAKLISINIZ.
Sadece beynine giren bir sinektir Firavun?u bitiren.
Ortalığa saldılar deliyi.
Camları son defa kırıyor. Kendi suç dosyasını kendi camından okuyor.
Ve birileri bir yerde bir deli gömleği dokuyor.
Tımarhaneye çevirdiği ülkede ?en deli benim? diye çığlık atıyor.
Yazık!
Türk Milleti;
Hırsın, kinin, cehaletin insanı düşürdüğü sefaletin üç halini de gördü, yaşadı.
İlmel yakin(bilgi ile), aynel yakin(görerek), Hakkel yakin(yaşayarak) ?
Bu sefalet de ibret olmazsa bu millete, daha ne ibret olabilir ki?
                                          Zahide Uçar; Güncel Meydan.   
 
***PKK legal siyaset yapacakmış; dışarıdaki illegal hareketten; geziden, taksimden, kızılaydan, gündoğandan haberleri yok galiba; olsa iyi olur; kendileri için yani; bugün akp?ye yönelik olan o oluşum meclise; meclisteki o pkkya doğru yönelirse hiç şaşmam; bu vatan sahipsiz değil; herkes bunu anlayacak. Zaten gezinin temelini; alt yapısını da oluşturan bu; vatanın pkkya terk edilişi değil mi? Erdoğan bu başına örülen çorabın pkklılarla yaptığı işbirliği yüzünden olduğunu fark etmemiş görünüyor ama o zaman anlar; hele bir girsinler pkklılar meclise; gör bak neler oluyor.
Gezi başladı beri başbakanın altındaki koltuk fena halde sallanıyor; üstelik gezidekiler tarafından değil; en yakın çevresinden; Bülent Arınç?tan; Beşir Atalay?dan dolayı; şu kadarcık olay akp?nin kendi içinde karışmasına yetti de arttı bile; daha büyürse neler olacağı ortada. Her ne kadar belli etmemeye çalışsa da Erdoğan; kayığı bayağı bir su aldı; bir kendini koyverse batacak; bunun farkında; o yüzden ipleri daha sıkı tutmaya çalışıyor. Ya o ipleri tutacak, ya o ipleri tutacak; başka şansı kalmadı çünkü; ya batacak, ya çıkacak; çıkabilmesi içinse olabildiğince gözü kara ve acımasız olması, insanları sindirmesi, gözlerini korkutması lazım; yoksa bu işin dönüşü yok; bunun çok iyi farkında. 
Bülent Arınç?ın 9 haziran günü yaptığı ?Yaşanan olaylar insanları kendine getirmeli. Biz kimiz, ne yapıyoruz, nasıl yapıyoruz, yapmadıklarımız var mı, mevki makam peşinde miyiz, birilerinin bizi sarsması lazım. Birilerinin yüzümüze bakarak, ?Yanlış yapıyorsun, Rabbimizin bize gösterdiği budur demesi lazım. Bize kalırsa biz bundan uzağız. Çünkü bütün kafamız, fikrimiz o an ki olayı çözmekle meşgul. Halbuki bunun bir öncesi olduğu gibi bir sonrası da olacaktır. Ahiret, hesap günü var ve mutlaka hesaba çekileceğiz? konuşmasından sonra Erdoğan tarafından iyi bir hesaba çekildiği çok iyi biliniyor artık; iş restleşme; hatta Arınç?ın istifası aşamasına bile gelmiş; her şey ayyukta. Erdoğan gibi sert ve gaddar olamıyor Arınç; kendince rahmani, ruhani yanları var; onları görmezden gelmeden yaşayamıyor.
Nitekim 19 Haziranda duran adamlarla ilgili olarak ?Sağlıkları da önemlidir, onları seviyoruz. Bel, boyun fıtığı yok demek ki bunların? şeklinde insani bir açıklaması oldu. Son olarak ta 24 haziran günü Ethem Sarısülük olayında ?polisin eline taş geldi? gibi gayri insani, cismani bir açıklamada bulundu ki; bu ona zaten yakışır. Yine aynı konuşmasında pkknın bir askeri helikoptere elinizi çabuk tutun yoksa yine başlarız babındaki ?uyarı? ateşi açmasıyla ilgili olarak ?bu, çözüm sürecini engelleyecek veya çözüm sürecini başarısızlığa götürecek bir unsur değildir? diyerek ?mesaj alınmıştır; emret komutanım?ı dile getirmiştir.
Beşir Atalay?ın 15 hazirandaki durum değerlendirmesi şöyle; ?Gezi Parkı olayları başladığında yanlışlar var, polisin yaptığı yanlışlar var, bazı yanlış tutumlar var, bunlara karşı tepkimizi dile getirdik. Buradan alacağımız dersler var, tedbirler var. İlk iki günde İstanbul?da güvenlik birimlerinin bu insanlara tutumunu asla onaylamıyoruz. Genel Başkanımızı
(ki kendileri sayın Erdoğan oluyorlar) herkes bilir, derin bir insani boyutu vardır. İnsanlarla ilişkilerinde çok iyidir. Ama bu Gezi Parkı olayında maalesef belki algıyı iyi yönetemedik, bazı yanlış algılar oluştu onu da kabul ediyorum.?
Bunları söyledikten sonra hacı benim bildiğim hacı ise onu da iyi bir hesaba çekmiştir; hatta hesaba çekmiş olmalı ki 20 haziran günü ?Gezi olaylarının amacı çözüm sürecini engellemeye yönelik; Türkiye en büyük sorununu çözüyor. Çözüm süreci çalışmaları iyi gidiyor ve verimli ilerliyor. Hükumet olarak bu konuda kararlıyız. Bu konuda asla bir zaafımız olmayacak. Son zamanlarda kafa karıştırmak isteyenler var.? diyerek bir anlamda kendi kafa karışıklığını ve pişmanlığını da dile getirmiş oldu; bu vesile ile öğrendik konunun ne denli hassasiyetle ele alındığını.
Gelelim yine bütün bunların kilit yumağına; elbette Erdoğan?a; ?Polisimiz bir başka ülkede yaşansa tahammül edilmeyecek saldırıya karşı koymuştur. Polisimiz adeta bir kahramanlık destanı yazmıştır? demiş; o polis sayesinde kıçını kurtardığını düşünüyor olmalı; bilmiyor ki bu daha başlangıç. İş başlayana kadardı; değil polis, sen geçsen karşılarına, yine sökmez artık. Burası piramit; buradan çıkış yok sayın Erdoğan; senin sonunun geldiği gün. Bu vatanı kimsenin peşmergeye teslim etmek gibi niyeti yok; bunu anlayamadın; işte bundan kaybettin.
25 haziran tarihli bir haber; sıcağı sıcağına; eş, aynı giyinmiş; yüzleri kapalı yaklaşık 100-150 kişi Cizre?de asayiş teşkilatı; bildiğimiz adıyla polis teşkilatı kurmuş; askeri talim görüntüsünü andıran bir tören düzenlemişler; ahalide seyretmiş; koyun gibi bakmaya alışkınlar nede olsa; törenden sonra ise yol, araç, kimlik kontrolü gerçekleştirmişler; sonra polis müdahale ederek dağıtmış; içeri falan almamış yani; gazda sıkmamış.
Mehmet  Altan güneydoğu ile ilgili olarak geçen hafta; ?orada fiili bir durum doğmuş. Süreç şimdi tek başına kalmış; kendi kendine işliyor. ?Buraları bizim? eğilimi ağır basıyor. Sanki Ankara orayı bırakmış? demiş; nasıl şairane bir anlatım; hayran olmamak elde değil; bir şarkı vardı eskiden; o da bilir elbette; ?rüyalar gerçek olsa seni her gün görürdüm? diye; sen onu ancak rüyanda görürsün kalleş. ?Oğlum bak git? bile denmez o dediklerine; dense dense ?bi defol git? denir; bunun daha beter bir söylenişi de var elbette; bana yakışmaz o yüzden söylemiyorum yoksa onlara cuk diye oturur; ama terbiyem müsait değil.
ŞU AVRUPA BİRLİĞİ MÜKTESEBATINA BAKMAK İSTİYORUM; İSTESEM BANA GÖSTERİRLER Mİ Kİ? O kadar çok söyledi ki bunu artık bakmak farz oldu diye düşünüyorum. Açıp bir gün gösterse kendisi ne olur sanki; çok mu zor? “Gaz bombasını insanların gözlerini, kafalarını hedef alarak atın ki bir işe yarasın; onlara onca para verdik; hiç değilse boşa gitmesin; vurup devirdiğiniz her hedef CHP’den, MHP’den gidecek bir oy demek; davranın polislerim; ‘bunları’ öldürüp %50’mizi %80’lere taşıyalım da görsünler günlerini” diye de yazıyor mudur acaba Avrupa Birliği müktesebatında; gerçekten çok merak ediyorum bunu.
Orada öyle şeyler yazmadığını tahmin ediyorum ben; kendimce; ama o kitapsızın kitabında yazıyor anlaşılan.
Şuursuzca konuşuyor; ne dediğini; sözünün nerelere vardığını bilmeden; kendi milletinden 4 ölü ve binlere yaklaşan yaralı var ortada; cenazeler kalktı evlerden; genç, sağlam insanların cenazeleri; toprağa verildikleri şunun şurasında ne oldu ki; acıları hala tazeyken çıkmış; “polis destan yazdı” diyor; Allah’ım sen esirge bizi bu deliden; gazabından koru; hastanelerde hala can çekişenler var; hiç değilse onlara biraz saygın olsun; yok; onun Allah’ı; dini, imanı kendi; kendi gücü; başka bir şey görmüyor gözü. Polise sevimli görüneceğim; sırtını sıvazlayacağım derken düşmanının, sevmeyeninin sayısını arttırıyor; bu nasıl bir gözü bağlılık; bu adam bir stratejisi olamayacak kadar safi ahmak; başka bir anlatımı yok bunun. Ama bütün bunlarında üstünde asıl bir hatası var; Türkiye’nin babasından kalmış bir çiftlik olduğunu sanması; olmadığını anlayacak.
***”Üç beş çanak çömlek, Marmaray’ı 4 yıl geciktirdi” demişti ya Erdoğan 29 Nisanda; yahut yıllardır söylüyor ya aynı şeyi; oradan çıkarılanlarla bir sergi açılmış; meğerse o kazılarda aynı yerde 37 tekne birden bulunmuş; bütün dünyada bu gelişmeyi ilgiyle izliyormuş; 8.500 yıl geriye kadar bilgi alınmış. Uzmanlara göre bulunan eserler yalnız İstanbul için değil arkeoloji tarihi açısından da bir milat sayılıyormuş. Adamın ufku o kadar; ne yapsın!
***Amerikan büyük elçisi güneydoğu ziyaretinde bdp’lilerle görüşmüş; Amerika Türkiye’yi aşıp pkkyı muhatap alıyor; bdpli ona belediye başkanlarının hapiste olduğundan bahsetti; bdpli Türkiye’yi Amerika’ya şikayet ediyor yani; büyük elçi Riccardone “güneydoğuyu ayrı seviyoruz” dedi; bu ayrı sevgiyi neye borçlu acaba; İsrail’e peşkeş çekeceği için mi? Dilinin altında neler saklıyor kim bilir?
***Emekli sandığı emek sinemasını satmış; anadolu ajansı satılmış; öğretmen evleri satılacaktı; ne oldu akıbeti bilmiyorum; resmi kurumlara ait lojmanlar satılacaktı; onlarda satılmıştır belki; büyük baş satışları saymama hiç gerek yok; sizde benim kadar biliyorsunuzdur onları; donumuzu satacak hale geldik; yani akp getirdi; ama adım başı cami yapmak serbest. Taksime cami, yeni kapıya cami, anana cami, babana cami; cami yapmak bedava sanki. Yunanistan İzmir’deki elçilik binasını satarken ‘krizde’ deniyor; bizde kriz mıriz yok; sümme haşa. Ama Yunanlıların maaş bordroları daha yüksek; ne hikmetse; hangimiz daha çok krizde acaba?

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *