Press "Enter" to skip to content

Gündem 2u Ağustos’15

***Döndük dolaştık aynı yere geri geldik, her gün şehit haberleri, çözüm süreci oldu sıçım süreci, seçim süreci sonunda sıçım süreci başladı, pohpohlayıp iyice kıçlarını kaldırdılar, şimdi durdur durdurabilirsen, madem aynı noktaya gelecektik o çözüm süreci neydi, analar ağlamayacaktı hani, hepsi bir anda unutuldu, çıkıp bunun hesabını veren, açıklamasını yapan yok nedense?

***akp, cemaat, erdoğan, fethullah, pkk, çözüm süreci, hdp, içinizde ortada neler döndüğünü anlayan ve bana anlatabilecek biri var mı, ben artık işin içinden çıkamaz hale geldim, eminim ki hepimiz aynı durumdayız, zaten yapmak istedikleri de bu, kafamızı arap saçına çevirip bizimle istedikleri gibi oynamak. Bütün kanallar birbirine atışıyor, yandaşlar ve karşıtlar, karşıtların karşıtları, o onun karşıtı, bu bunun karşıtı, hepsi birbirine çemkiriyor, ortalığı mahalle karıları kavgası almış gibi bir görüntü var,hepsi kendince beyin yıkama, kendini haklı çıkarma peşinde, bu uğurda milletin kafasına sıçıyorlar, millette anlayacak kafa bırakmadılar zaten, hepinize lanet olsun diyip her şeyi olduğuna bırakacaklar artık, asıl plan gerçekleşiyor yani.

Bu ara tek doğru konuşan isim Selahattin Demirtaş, %13 oyu geri alabilmek için suruçu ve pkk saldırısını başlatanının bizzat Erdoğan olduğunu söylüyor, c.b. adına aldığı örtülü ödenekle ve gladyosuyla, her ne kadar Erdoğan bu sözlere köpürse de Selahattin Demirtaş bu defa bana kalırsa doğru söylüyor.

***Bu Amerika’nın başına taş mı düştü, onca ölüm, saldırı varken bize açılım, sonrasında çözüm sürecini direten oydu, şimdi durup dururken Türkiye’nin kendini savunma hakkı var çizgisine niye geldi? O zamanla karşılaştırıldığında bir olay bile yok ortada üstelik, ne oldu da bizim tarafımıza geçti, silah, cephane depolarını boşalttırıp yeniden doldurmamızı istiyor olabilir mesela, elindekileri bize ve pkklılara kakalamak için.

***Ballı kaymaklı cinsinden alacaklardı istediklerini, olmadı, hava saldırısı başladı, nedeni meçhul, eniştem beni niye öptü babında, ne çözüm sürecinin niye yapıldığını anlayabildik ne de bu hava saldırılarının, madem ki saldırabiliyordunuz niye el sıkıştınız, el sıkıştıysanız niye saldırdınız, bunların cevabını bilen yok, muamma, “yaptık oldu, cevabından size ne” diyorlar büyükbaşlar.

Selahattin Demirtaş üzgün bir yüz ifadesi ile pkk kamplarına yapılan hava saldırılarının ve ölümlerin durdurulmasını istiyor, insan canından can gidince üzülürmüş demek ki, ama bu durumda bende onun üzüntüsünü paylaşamıyorum işte, her şey karşılıklı, ben bir süre önce pkknın öldürdüğü canlar için üzüldüğümü yazmıştım, gerçi söz konusu muhatabımın bu konuda ne düşündüğünü bilmiyorum, ayrıca merakta etmiyorum ama ölene üzülmek bana özgü bir durum değilmiş, buradan bu çıkıyor, Selahattin Demirtaş’tan da görüldüğü gibi, hepimiz insanız şükürler olsun ki, duygularımız, düşüncelerimiz var, duyduğumuz, hissettiğimiz kadarıyla, karşı tarafın canına da can diye bakabilmeyi öğrendiğimiz gün gerçekten insan olacağız işte.

Kardeşi için ölebilir, yaralanabilir dedi, bu nasıl bir beyin yıkanma biçimi ise, benim 3 yaş büyük abim 12 eylül sonrasında uzun zaman içeride yattı, 10 yıl, hatta daha da fazla, iki yıl önce vefat etti abim, yaşadığı işkencelere ve sonrasında yaşadığı zorluklara ancak 50 yıl dayanabilecekmiş kalbi, o kadar dayandı işte, bir insanı 16 yaşında hayattan koparın ve 30 yaşında hayatın içine bırakında bakın bakalım nasıl yaşıyor, o da öyle yaşadı işte, görebildiği, anlayabildiği kadarıyla, dün bir defteri geçti elime, bende kalmış, hapishane zamanlarından kalma, notlar tutmuş, sayfalar dolusu, marks, engels, fransız devrimi vs. sosyalist öğreti adına, bildiğin ders çalışmış, suya yazı yazmış, yazı suyun üstünde kaybolmuş, bir sayfa arasında 3 menekşe yaprağı var, tek tek konmuş, üst üste bile değil, menekşeleri vardı hapishanedeyken, başka sayfa aralarında kendi ideolojisle ilişkili gazete küpürleri var, diğer kadın hapishane arkadaşlarının pembe kağıtlara yazdığı abime büyük devrimci, büyük insan dedikleri notları var, şimdi bakıyorum da o arkadaşları kim, nerede, nerede o sözler, hepsi havada kalmış, sallanıyor, o ülküler, idealler nerede, yok, koca bir boşluk, Selahattin Demirtaş ta kardeşi için ölebilir, yaralanabilir diyor, bir zamanlar devrimcilerin birbirlerine söyledikleri, birbirlerini gaza getirdikleri gibi, neredeler, yoklar, hepsi hiç yaşanmamış gibi. Aynılar, sonları aynı olacak gibi bir duyguyla söylemiyorum bunları, çağrışım yaptı, içimden geldi yazdım sadece.

Bu sözlerimden kimse kimsenin tavuğuna kışt dememeli de anlaşılmamalı, yeri geldiğinde tavuğa kışt denmeli elbette, ama hangi amaç uğruna, hangi ideoloji ile, 16 yaşındaydı abim hayattan koptuğunda, lise 2. sınıfta, hangi ideolojiyi, hangi amacı taşıyabilir 16 yaşında bir ruh, bir yürek, olsa olsa doldurma bir amaç ve ideolojiyi, oğullarımın biri onun o zamanki yaşından 4, diğeri 6 yaş büyük, ve hala çocuklar, çocuklar zaten, korunmaya muhtaç, yani masum değiliz hiç birimiz, abim bir it, çakal mıydı, asla, tanıdığım en naif, en sevecen insandı, abim olduğu için değil, gerçekten öyle olduğu için söylüyorum bunu, ama kader ona öyle bir yol çizdi işte. Kıssadan hisse, kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit misali.

***türgev yollara ilanlar asmış, onbinlerce gence yetecek yurtları varmış, kutu kutu paracıklar işe yaramış anlaşılan.

***Erdoğan ve akp koalisyon görüşmelerini sallaya sallaya erken seçim yolunu göstermeye başladılar, umduğunu bulamayacak erken seçimden de bana kalırsa, erdoğanın işi bitti, buraya kadardı, pkk konusundaki istikrarsızlığının etkisi çok bunda, önce göklere çıkardı pkk yı, şimdi yerlere indirdi, her iki koşulda da birilerinden tepki gördü, bu da oylarına yansıyacak, geçen seçimde aldığı oyu bile alamayacak, ipliği pazarda artık. Ben bile pkk yanlısı değilken bu son saldırıyı kınıyor, haklı bulmuyorum, durup dururken niye saldırıldı ki, evet tek tük ölümler vardı ama yeri göğü inletecek saldırıların sebebi neydi, dayatmalarla, yaptım oldularla bu işi daha fazla götüremez, gizli kapaklı dolaplarla buraya kadar.

***Epeyce sesi kısılmış, sesi karnına düşmüş, bu demektir ki bizimde kulaklarımız dinlenecek, şükürler olsun, akp içinden gelen tarzı, ses tonu eleştirileri işe yaramış anlaşılan.

***Biz bir aydır koalisyon görüşmeleri yapılıyor biliyorduk, chp ile görüşmeler bitti, Kılıçdaroğlu “koalisyon görüşmedik, 3 aylık kısa süreli seçim hükumeti görüştük” dedi, bizi oyalamış akp, dünde mhp ile görüştü, sözde, mhp nin şartları şunlar, anayasadaki ilk 4 madde kaldırılmayacak, çözüm süreci bitecek, 17-25 aralık soruşturulacak ve c.b yasal sınırları içine çekilecek, akılcı olmayan hiç bir madde yok burada, akp kabul etmemiş, bu 4 maddeyi kabul etmeyen bir parti bu ülkede hala başı çekiyor ya ben ona şaşıyorum, bu akp ye oy verenler uzayda mı yaşıyor acaba, ortada dönen dolabı nasıl görmez, anlamazlar, bile bile üstünü örtmeye çalışıyorlar ve bunu açıkça ilan ediyorlar, bu nasıl görülmez, bu nasıl bir gözdür, kulaktır, bünyedir, hiç mi bir şey anlamaz, Allah o beş duyuyu ve bir beyni niye vermiş onlara ki, bir işe yaramasınlar diye mi? Hepsi Allahın emek israfı, boş yere yaratılmışlar, oy robotları, oy’matikler. 17-25 aralığın soruşturulmasından neden çekiniyorlar ki, haklıysalar haklılıklarını ispat etsinler işte, böyle düzenbazlıklar, böyle şerefsizlikler ne duyuldu ne görüldü bu ülkede, safi akıl yitimine uğramış gibiyiz, topyekun, 3-5 akılsız koca bir milletin aklını başından aldı.

Seçimden beri tayyiple ahmet top sende oynuyorlar adeta, milleti oyalamak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar, tayyip ahmete görevi 1 ayda verebildi, ahmet görevi bir ay elinde salladı, salladı, geri götürdü tayyipe verdi, top şimdi yine tayyipte sayın seyirciler.

***Tayyip topu aldı ve kılıçdaroğlu’na pas atmayacağını söyledi, beştepenin yolunu bilmeyenlere topu atmazmış, mızıkçılık ediyor bildiğin, oyun bozan, peki madem, ben beştepenin yolunu biliyorum, bir iki ay önce geçmiştim oradan, bana atsın topu, atmaz, oyun bozan, oyundan çıkıp gerçeğe geçelim, seçim hükumetini hdp ile kuracaklarmış, daha en başında, seçim öncesi ve sonrası ne demiştim, hdp nin akp ye koltuk değneği olacağını, hdp ye giden oyların aslında akp ye gitmiş olacağını, aynen öyle oldu görüldüğü gibi, daha ilk etapta, aptalların düştüğü tuzak bu işte, hdp nin yüzde altısı akp ye gitmesin diye hdp ye oy verdiler, bu sayede akp ye yüzde on üç hediye ettiler, Türk milletinin akıllısı böyle olur.

Onlar yukarıda tepişip dursunlar, bu akşam haberler bir içim su, Siirt’te 8 asker şehit, dolmabahçede polise saldırı, Diyarbakır, Silvan’da savaş sonrası görüntüler, yanmış arabalar, harap olmuş binalar, 30 saatlik sokağa çıkma yasağı ve çatışma sonrası görüntüler bunlar, felaket bir durumda ortalık, 12 ilçede özerklik ilanı, car car öten bir gültan kışanak, ağzını kapayacak adam olmayınca ortalıkta öyle konuşması kolay tabi, gel keyfim gel, ortalığı boşuna boş bırakmadıkları nasılda belli, in cin top oynarken şeytanlar iş başında, bu ülke nereye sürükleniyor böyle, iki aptalın peşinde, o iki aptal erdoğan, davutoğlu ikilisi oluyor elbette, yanlış anlayan olursa hani diye özellikle belirtiyorum, bizde iki diyince başka bir ikiliyi akıllara getirir oldular ya, kurbanı olsunlar onların, tırnağı olsalar içim yanmaz da, tırnağı bile olamazlar.

Birde yeni bir akım, moda başladı, şehit olmak isteyenler modası, bize ölü sevici diyorlardı ya, şimdi sıra onlarda, erdoğan ne mutlu şehidin ailesine dedikten sonra kıçının kılları geri durabilir mi, işi bir adım ileri götürmeleri gerek, Taner Yıldız şehit olmak istiyorum demiş, inşallah muradına erer, askere yazılıp direkt şırnaka gitsin, çok zor değil görüldüğü gibi şehit olmak, her gün sekizer, onar gidiyor nasıl olsa, babasının kesesinden. Analar ağlamasın tayyip. analar ağlamasın, ne çabuk unutur oldun söylediğin, verdiğin sözleri. Analar ağlıyor tayyip, analar ağlıyor, sen ne konuşuyorsun orada.

***Sene başında ödeneği en fazla arttırılan kurum diyanet işleri başkanlığıydı, 5.7 milyar, öyle ki bir çok bakanlıktan daha fazla ödenek almıştı, o ödenek diyanete yetmemiş, 700 milyon daha ödenek istemiş, binilen mersedesler, her bir dağın başına yapılan cami inşaatı, bu israfa para mı dayanır, çamlıca cami on ay sonra bitiyormuş, çamlıcada emlak fiyatları fırlamış, sabahın körü ezan sesi ile dürtülür gibi uyanmaya pek hevesliler anlaşılan, benim evimin yakınında da var cami inşaatı, ilk ezan sesini duyacağım andan itibaren taşınmayı planlıyorum, tatlı uykumu hiç bölemem valla, çamlıca caminin sesi buradakinin sesine beş çekecektir, dinlesin dursunlar ceza olarak.

***7 haziran seçimlerinde akp nin seçim afişi, kapalı, yaşlı gülümseyen bir kadın fotoğrafı, üstünde şöyle yazıyor, “çözüm süreci başladı, anaların gözyaşı dindi, onlar konuşur, ak parti yapar”, breh, breh, breh, gördük işte ak partinin ne yaptığını, aradan sadece 2 ay geçti, ağustos ayındayız ve anaların gözleri yine yaşlı, hemde ne yaş, anlat anlat heyecanlı oluyor, “ak parti konuşur, hiçbir haltı beceremez, yüzüne gözüne bulaştırır” oluyor bu durumda o afişin başlığı.

***Yeşil yolun sebebi yaylaları araplara satmakmış diyorlar, doğrudur, iki yıl önce Trabzon’a gittiğimde yazmıştım oraların araplar tarafından istila edildiğini, bol bol arsa aldıklarını, arap istilası sebebiyle kiralık araba bile bulunamadığını, araplara karadeniz cennet, arayıpta bulamadıkları yer, çıktıkları cehennemden sonra başka ne isterler.

***Şehit olan yüzbaşının cenazesinde yarbay ağabeyi “Burada vatan evladı, 32 yaşında, daha vatanına, sevdiklerine, dünyaya doymadı. Bunun katili kim, bunun sebebi kim, düne kadar çözüm diyenler ne oldu da sonuna kadar savaş diyor. Kendileri gitsin savaşsın. Sırça saraylarda 30 tane korumayla gezip zırhlı arabalara binip de şehit olmak istiyorum diye bir şey yok. Git o zaman. Oraya git. PKK’ya yardım edenler de kahrolsun, Öcalan’a yardım edenler de kahrolsun” demiş. Biraz yukarıda ben neler dediysem onları söylemiş, hadi örtsünler bakalım şimdi o lafların üstünü. O erken seçim mezarları olacak, gömeceğiz hep birlikte.

Bu arada akp li m.v. leri cenaze namazında ön saflarda yer tutmaya çalışınca ortalık karışmış, arkadaki arbede durmayınca hoca acele ile cenaze namazını kıldırmış, hatta kıldıramamış, bu hususta gözden kaçırılmamalı, bir sonraki cenazelerde neler olabileceğine örnek teşkil etmesi bakımından.

***Hopa’yı sel almış, 4 katlı bir apartman çökmüş, şimdilik 8 ölü var, dağdan inen sel ağaçları kökünden sökerek ilerliyor, dehşet verici bir görüntü, Arhavi ve Borçka’da da benzer görüntüler var, Hopa’da yağmur hiç dinmez, bildim bileli, yaz, kış hep yağar, güneşi nadir görürsünüz, yazın bile, temmuz, ağustos, bir ay boyunca hiç dinmeden yağar mesela, gök delindi herhalde diye düşünürsünüz, ama böyle felaket manzaraları oluşmazdı, doğa iklime, iklimse doğaya uygundu çünkü, hal böyleyken o iklime koca koca barajlar eklendi, yoğuşma, buharlaşma ve yağmur arttı, yağmurun debisi arttı, bu felaket manzarasının sebepleri geliştirildi, o barajları boşaltıp öylece bırakmak zorunda kalacaklar bu gidişle, çok yakında. Bu herkesin bildiği bir şey elbette ancak bu da benim gözümden görünen kısmı, yıllarca orada yaşamış biri olarak, halen orada yaşayan ve sevdiğim insanlar için.

***O sevdiğim insanlardan biri yazmış facebookta, belkide hayatım boyunca hatırladığım en güzel yüz, en güzel bakışın sahibi olan lise arkadaşım, kız arkadaş, şu an, yani selin ertesi günü Hopa’da elektrik, su, ekmek yokmuş, daha doğrusu şöyle yazmış; “sağolun çok zor ölü sayısının yüzü bulacağı soyleniyor, su, ısık, ekmek yok insanlar korku içinde henüz yardım yok yağmur tekrar başladı allah yardımcımız olsun.” Amin.

Paylaşılan Hopa fotoğrafları korkunç, iç karartıcı, yollar dere olmuş, alabildiğine gidiyor sular, çamur renginde, çamur deryası, denizin de büyük bir kısmı çamur renginde, suyun boyu otomobil cam boyunu geçmiş, hatta kimi yerlerde tırların sadece üst kısmı görünüyor, umalımda daha büyük bir felakete dönüşmesin.

Hopa’ya giden orman bakanı Veysel Eroğlu şöyle demiş; “buralarda derelerin önü tamamen kapatılmış binalarla, düzelticez, gerçi biraz masraflı olacak ama düzelticez, derelerin ıslahı, yeniden yapılanması, gerekirse köprülerin yapılması için aşağı yukarı yüz milyon tl para ayırdık” bu nasıl bir kazma, yok muymuş orada bir kızılcık sopası, şu konuşma biçimine bak sen, masraflı olacakmış, sanki kendi cebinden çıkıyor paralar, millet cenaze kaldırıyor orada, ettiği lafa bak sen, Hopa ya, kindarlar ya, unutamıyorlar tabi. Bakan olmuş, iki kelimeyi bir araya getirip konuşmayı beceremiyor, o neyin bakanıdır.

İçinde yaşadığınız, yatıp kalktığınız evin her an sel sularına kapılıp gidecek olmasını hissetmek, onunla yatp onunla kalkmak nasıl bir duygudur düşünün bir kere, üstelik etrafta bu türden örnekler, ölümler varken, sonra bir “yetkili” çıkageliyor, size yapılabileceklerin masraflı olduğundan bahsediyor, canınızın bir bedeli, kıyası varmış gibi. Orada söylenmesi gereken tek söz var, “elimizden geleni yapacağız” bitti, ayıp denen bir şey var, gerekirse köprü yapacağız ne demektir, ben mi yapacağım köprüyü, bu zaten devletin görevi değil mi, vaz geçersin Ankara’ya yaptırdığın botanik bahçesinden, yarım bırakırsın, oraya giden parayı köprüye aktarırsın, botanik bahçesi can mı kurtaracak?

***Erken seçim 1 kasımda yapılacakmış, tarih tekerrürden ibaret, bu demektir ki 1 kasımda saltanatı bir kez daha kaldıracağız.

***Fuat avni sol ve cemaat medyaya operasyon düzenleneceğini yazmış, erken seçim öncesi, tahtı sallanıyor, ne yapsın adamcağız, 1 kasımda saltanatı bir kez daha kaldıracağız, el birliği ile, topyekun.

***7 haziran seçimleri öncesi Emin Çölaşan “Eğer bu iktidara, yolsuzluklara, pisliklere karşıysan, oyunu ya CHP ye ver ya da MHP ye. HDP barajı aşarsa sorun yok ama aşıp aşmayacağı belli değil. Aşamazsa oyun boşa gider, AKP ye ve Tayyipe vermiş olursun” demişti, bugünkü yazısının başlığı hdp kucağa düşünce, akp, hdp erken seçim ortaklığını anlatıyor, demek ki, meğerse neymiş, hdp ye verilen her oy, barajı geçsin veya geçmesin, akp ye gidermiş, bol kıvrımlı yollarda dikkatli yürümek lazım, diken, taş, her şey batabilir ayağınıza, dikkat.

Aynı biçimde Bekir Coşkun da hdp ye oy verecekleri anladığını yazmıştı, sonradan açıklamanın açıklamasını yapmak zorunda kalmıştı, o da belirtir artık görüşlerini, bu akp hdp birlikteliği hakkında olan. hdp ye giden yüzde kaç oyun sorumlusu onlar acaba?

Kaldı ki hdp ye oy vermenin tek sakıncası oyların akp ye gitmesi değil, ortalığın son hali düşünülürse, bu durum kimin elini güçlendirdi, elbette hdp ve pkk nın, o zaman şimdi yapmaları gereken ne, oyuna getirildiklerini, aldatıldıklarını yazıp hdp ye giden oyları geri istemeleri ve o oyların gerçek yerlerine dönmesini sağlamalı, bekliyorum, yürekli ve gerçek solcuysalar elbette.

Bu yüzde on barajı kalkmadığı veya hiç değilse yüzde beşe indirilmediği sürece yapılan hiçbir seçim gerçek meşrulukta olmayacak zaten.

***Önce nasıl milletsin demişti, şimdi çek git demiş Bekir Coşkun, beğendim, güzel yazmış, ama sanki benden koklanmış gibi, günlük sayfasından, oğullarımın maceralarından, ki yeni yazdım, taptaze, neyse, helal olsun benden yana, söyletene değil söylenene bak bazende, bunları söyleymeye vesile olduysam ne mutlu bana, hepimiz biriz sonuç olarak, bugün bana yansıyan yarın bir başkasına yansıyacak, bundan kaçış yok, o yüzden hep birlikte yükselmeliyiz, hep birlikte düşmek yerine.

***Yılmaz Özdil, kadın adlı bir kitap çıkarıyormuş?????? Göreceğiz bakalım neler yazmış.

Ortada ben varken işi zor;))) Rakip tanımıyorum bu konuda kendime;))

En ufak bir benzerliği farklı boyutlara taşırım, hiç çekinmem, beni baz alıyorsa işi zor, bunu ödetirim.

Hani ben burada böyle yazıyorum da bunlara bakarak ezik, büzük bir kadın olduğum sanılmasın, asla öyle değilim, hiç olmadım, sadece çocuklarımın hatırı için geçici bir süre boyun eğdim, boyun eğerek yaşadım, dereyi geçene kadar ayıya dayı dedim, ama kendimden, kişiliğimden asla ödün vermedim, yine vermem, her koşul altında direndim, yine direnirim, lastik gibi sağlam bir dirence sahibim ve beni ayakta tutan da bu. Sırtımdan beslenilmesine izin vermem, hakkımı ararım, her alanda, sakın.

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *