?Ne münasebet, AKP?yi, tabii RTE?yi biz yarattık? ; ?benimle oynanmayacağını özellikle AKP?ye anlatmalısınız?; ?Biz AKP?yi çıkartan gücüz.?; ? AKP?yi 10 yıldır ayakta tutan benim?; ?MİT?i düşürseydiler. Türkiye?de tüm kaleler düşmüş olacaktı. Hakan Fidan tutuklansa, sonra sıra Başbakan?a gelecekti. Darbeyi önleyebileceğimi fark ettim ve süreci başlattım?; ?Komisyonlar kurulacak. Hakikat komisyonu da kurulacak. Akil adamlar denetiminde olacak. Çekilme o zaman olacak. Köylere geri dönüş olacak. Bunları yapmazlarsa geri çekilme olmaz. Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla biter görüşüne katılmıyorum. Suriye var, İran var. Şu an Suriye?de 50 bin, Kandil?de 10 bin, İran?da 40 bin var?; ? Başarılı olursam, Ne KCK tutuklusu kalır ne başkası. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum. Yalnız, herkes bilmeli ki, ?Ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız?. Kendime güveniyorum. Şunu iyi bilin devlet de ben de vazgeçemeyiz. Tarihi bir barış ve demokratik yaşama geçiş. Umarım AKP?de bizi yanlış anlamaz. Yanlış anlarsa felaket olur. Buna rağmen AKP diktatoryasını bize dayatırsa kabul etmeyiz?;***Yeni tasarıya göre liselere giriş için okul notları %60?ı, davranış notları %30, faaliyet notları ise %10 etkili olacak; anadolu liselerine giriş bu şekilde sağlanacakmış. Davranış ve faaliyet notu %40?ı oluşturduğuna göre artık fazla ders çalışmanın bir gereği kalmadı; doğru, dersaneler kapatılabilir artık; dersaneleri kapatacağız derken haklıymışlar meğerse; bundan böyle ölçü ders başarısı olmayacakmış; nereden bilelim böyle olacağını; bilsek hiç itiraz etmez öylece kabullenirdik. Akıllının akılsızdan, bilenin bilmeyenden, zeki olanın olmayandan ne farkı var; hepsi bir Allah?ın kulu; önemli olan zeki, akıllı, bilgili olmak değil Allah?ına iyi kulluk etmek; iyi bir kul olmak; kendileri zeki, akıllı ve bilgili değillerde Türkiye?yi yönetemiyorlar mı; bal gibide yönetiyorlar işte; var ya Allah sizin belanızı versin inşallah; başını ört; git okula; istediğin okuldasın; şıp diye; bunlar var ya adamı dinden imandan çıkarır; bu nasıl bir hinlik, adiliktir akıl almıyor. Hepsini koy bir çuvala, salla salla vur duvara; başka türlü ıslah olmazlar.
İşin içindeki başka bir hinlik, tuzakta anadolu liselerine giremeyenlerin ya meslek liselerine ya da imam hatip liselerine girebilecek olması; meslek lisesine gitmek istemeyen ve anadolu lisesine puanı yetmeyen öğrencileri imam hatip lisesine almanın en kısa, kestirme yolu bu; çocuklar hop kucağa. Üniversiteye girişler içinde benzer bir yol planlanıyormuş.
Ders kitaplarını incelemekle görevli 150 uzmanın işine son verilmiş ve yeni inceleyiciler olarak 2500 öğretmen başvurmuş; bu öğretmenlerin ne kadarı din dersi öğretmenidir acaba? Merak ettimde. Matematik kitaplarını din dersi öğretmenleri mi iceleyecek; kitapların içinde aradıkları, ayıklayacakları ne; bunlar birer hiperaktif mi; neden durmadan eski köye yeni kanunlar getirip duruyorlar; hiç mi yerinde duramazlar? Bu kadar niye uğraşıyorlar; kaldırsınlar bütün kitapları top yekun; Kuran-ı Kerim?in arapçasını koysunlar çocukların önüne ve onlarda okuyup okuyup dursunlar; anlamayacakları için bir sorun, arıza çıkarmazlar nasılsa; bunca zahmete, eziyete ne gerek var; lütfen yani.
Bu eğitim haberlerini cumhuriyette okudum; dahası da var; eğitim alanı bir bok çukurunu andırır hale gelmiş; Mardin Artuklu Üniversitesi rektörü ve diğer yönetenleri bir gurup üniversite hocası tarafından ?islami kesime uzak durmak?la suçlanarak haklarında bir rapor hazırlanmış ve yök?e, başbakana ve diğer yetkililere gönderilmiş; bir taneside yanlışlıkla üniversiteye yollanmış; vay babam vay; ?bilsen neler dönüyor şu garip dünyada; arkadaşlık düşmanlıkla yan yana?; 60-66 aylık bebekler okulda yoruluyormuş;din öğretmenlerinin katıldığı zümre toplantısında okullarda ayrı bir din dersi sınıfının oluşturulması; uygulamalı olarak işlenebilmesi için okullara mescit açılması; cuma günleri ders saatlerinin cuma namazına göre düzenlenmesi, ayet ve hadislerin panolara ve duvar gazetelerine yazılması, ibadet yerlerinin ziyaret edilmesi, din derslerinin ciddiyetinin sağlanması gibi önerilerde bulunulmuş; başımıza taş yağacak derlerdi eskiler; bunlar taş değil kaya.
Üniversite 1. sınıfta zorunlu olarak okutulan yök dersleri; Türk dili ve Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi dersleri kaldırılacakmış; kaldırılan üniversite harçları ?öğrenci ücretleri? olarak geri gelecekmiş; imamlar liselerde din dersi veriyorlarmış; anaokullarında sureler ezberletiliyormuş; askeri liselere kuranı kerim ve din dersleri konulmuş; Konya Necmettin Erbakan üniversitesinin bütçesi 15 milyon tl?den 145 milyon tl?ye çıkarılırken kendisinden daha eski ve büyük olan Konya Seçuk üniversitesini bütçesi 345 milyon tl?den 330 milyon tl?ye düşürülmüş. Ankara pi dersaneleri aşık olan 28 öğrencisinin dersane kaydını silmiş. Bunlar son 6 ayın haberleri; bu iş içinden çıkalacak gibi değil; benden bu kadar; kötü haberin bu kadarını kaldırabiliyorum bugünlük. Bütün bu haberlerden sonra ?uğursuz öcalan olacak olan darbeyi neden engelledin? demek geliyor içimden; veya her kim engellediyse. Bütün bunlardan asıl hedeflenen okulların kapatılmasıymış; aşama aşama ilerliyorlar yani; okul giysisi zorunluluğu kaldırıldı; devam mecburiyeti kaldırılıyormuş; ardından internet üzerinden eğitim; meb kamburundan kurtulmanın en kolay yolu. Onun için okulları içinden çıkılmaz bir hale getiriyorlar demek; kasıtlı olarak. Okullarda her şey yolunda gidiyordu; ta ki AKP gelinceye dek; ne zamanki AKP okulları yönetmeye başladı okullar sorun yumağına dönüştü; her şey aynı plan dahilinde işliyor yani. Demek ki bunlar iyi günlerimiz; daha neler göreceğimiz belli bile değil; bunların elinden Allah sonumuzu hayretsin. Kuranda sık sık geçen o kızgın, azgın kavimlerin başına gelen yıkımlar başlarına gelsin inşallah; başka türlü kurtuluş yolu kalmadı gibi; ordu, asker bitti, halkın gücü, direnci sindirildi, sindiriliyor, bitti; bunlarsa azdıkça azıyor; işimiz Allah?a kaldı yani.
***BDP?nin kadın anaları günlerdir ilk haberlerde; ?asarız, keseriz, daha beter ederiz? diye tehditler savuruyor; bir Allah?ın kulu çıkıpta diyemiyor ?sen ne diyorsun be kadın? diye; pabuç pahalı; öyle görünüyor. Çokta haksız değiller hani; düşman içimizde, her an, her yerde; dışımızda değil ki onu karşımıza alıp onunla siper sipere savaş edelim. Dün Ankara?da 800 dükkan bir anda yanmış; neden bu ara yangınlar bu kadar arttı; kimse sormuyor bu soruyu. Azar azar; içten içe çökertiyorlar düşmanlarını; kale içten yıkılıyor; ekonomiye sekte vurularak; Allah?ından bulsunlar. Açıklansa bu yangınları pkknın çıkardığı iş içinden çıkılmaz bir hal alacak; bu yüzden üstünü örtüyorlar.
Yıkımın bir başka boyutu yine haberlerde; imam hatip yapılmak istenen bir okulda çıkan kavgada 7 yaralı; 93 harbi gibi; yaralılar veli ve öğrenciler; onlar belli zaten; ya yaralayanlar; hepsinin tipleri hapishane kaçkını gibi; sakallı; bildiğin akp; molla militanı; o okulda veli olmadıkları, o okulla ilintili olmadıkları her hallerinden belli; ellerinde çivili sopalar; milletin yüzü, gözü kanamış; çivi sürtmüş belli ki; akp her 2 türlüde bizi yıkarak muradına erecek gibi görünüyor. Bizi yok olmaya doğru adım adım ilerletiyor. Sonrada iki yüzlülükle kendini olduğundan farklı göstermeye çalışıyor. Ne dedi Erdoğan geçen gün akp gurup toplantısında; ?kimse konuşmayacak?; eğer ki bir konuşsalar dillerinden neler dökülebileceğini biliyor; hiç kimseye konuşma hakkı bile tanımıyor; köprüyü geçene kadar elbette; sonra istedikleri gibi konuşacaklar; kendi hepsinin yerine konuşuyor zaten sivri diliyle.
Başarılı sporcuları da gurup toplantısına davet ediyor; ne hakla; onlar Türkiye?nin temsilcileri; akpnin değil; Türk bayrağı çekiliyor göndere madalya aldıklarında; akp bayrağı mı çekiliyor? Olmaları gereken yer meclis. Her iyi şeyi kendine mal etme; ondan nemalanma derdinde. Bu da mı sorun diye düşünebilirsiniz belki ama evet, sorun; bütün bu yanlışlar üstüste toplandığında koca bir yığını oluşturuyor. O sporcular akpnin kesesinden değil devletin kesesinden ulaşıyorlar o başarıya; kimsenin buna gölge düşürmeye hakkı yok. Yetişme süreçleri, kamp, yol, yaşam ve her türlü giderleri bu milletin ödediği vergilerden pay ayrılarak ödeniyor; akpye oy verenler arasından mı toparlanıyor sadece?
?Ekmek bulamazsın yemeye? Ekmek gelir, ondan sonra da ekmeği tepersiniz… Teşekkür edeceğiniz yerde başka şeyler konuşuyorsunuz. Bu başbakan, gerçek neyse, gerçeği konuşur. Marifet iltifata tabidir. Bu ülkede taş üstüne taş koyana biz teşekkür ederiz. Terör var diye kimsenin gelmediği yere 800 milyon dolarlık bir yatırım geliyor, siz teşekkür edeceksiniz, el üstünde tutacaksınız… Başka şey konuşuyorsunuz. Bizim özel amigolara ihtiyacımız yok.? ; ?Eğer halk totaliter rejim istiyorsa, buna saygı duymalıyız…? R. T. E.
Ben sustum; o konuştu. Benim konuşmama gerek yok; sözler kendi kendini anlatıyor zaten. Dahası da var; ?Ananı da al git… Nankörlük yapmayın… Senin oyuna ihtiyacım yok? RTE; Çanakkale zaferi kutlamalarında “Türk ulusu” diyemeyen; “Türk ulusu” dememek için binbir türlü laflar eden; mevkisi ise başbakan olan RTE; ?Hedefimiz tüm Türkiye?nin demokratikleşmesidir?; Öcalan’dan mesaj; “Gelin, yeni bir Türkiye inşa delim. Yeni bir Türkiye!.. Kemalizm’i tarihin çöp sepetine atalım. Çöp sepetine…” Altan Tan- Erzurum Mitingi… Bunları okuyup duydukça o söyleyenlerin üstlerine birde ben laf etmek istemiyorum.
Oturup kalkarken; basamak çıkarken zorlanmaya başlamış Erdoğan; tutunarak güç alıp öyle hareket ediyor; grip falan hikaye; gidici; toprak çekiyor; devamlı ölümden bahseder oldu; iki lafının birinin arasına ölümü sıkıştırıyor; fark ettiniz mi; hatıratını yazacakmış; öyle dedi dün; ama buna vakti olmayacakmış gibi görünüyor. Yüzü bembeyaz; karaciğerle ilgili birşeyler var sanırım; göbek deseniz 5 yıl öncesinin 3 katı; bel çevresi her geçen gün daha da genişliyor ve yüzündende sağlık fışkırmıyor; yedikleri yaramıyor gibi; ne yiyorsa fazla gelmiş olmalı. “İnsan eti ağırdır” derler; o kadar çok insan eti yedi ki; hazmedememiş olmalı.
Nevruz kutlaması için rock konseri sahnesi kadar ihtişamlı bir sahne düzenleniyor Diyarbakır’a; günlerdir zafer naraları atıyorlar; il, il; bütün Türkiye’de; yüzlerinde güller açıyor BDP’lilerin; gülücük eksik olmuyor yüzlerinden; ama gülücükler nedense tek taraflı; Türk tarafından yüzü güleni hiç görmedim niyeyse? Herkesin yüzünde bir endişe; taraftar olanın da; olmayanın da; neden? Mademki barış oluyor biz niye sevinemiyoruz; böyle tek taraflı mutlulukla barış mı olur; buna barış değil zafer derler; zafer coşkusu. Saçlar, başlar, üst, baş o biçim; podyumdan fırlamış gibi bütün bdpli milletvekilleri; nereden giyiniyorlar acaba; çok merak ettim; Amerikan markası giyiniyor olmalılar; Türk’e düşman olduklarına göre Türk malı giymezler sanırım; dağdaki pkk peşmergeleriyle aynı yerden giyinmedikleri çok belli ama; sanırsınız kraliyet ailesinin torunları; asil’zadeler; asillik onlara kalmış; it bile itken sahibini ısırmazmış; bunlar bizim gözümüzü oymaya niyetli. Çok değil; sadece geçen yıl asker ve polisimiz nevruz kutlamalarını engellemek için görev başındayken bu yıl nevruz kutlamalarını engellemek isteyecekleri engellemek ve kutlayacakları korumak için iş başında; bu nasıl bir lahana turşusu; hangi mide; hangi mezhebi geniş kaldırır bu turşuyu; RTE ve onun taifesinden başka?
“Olaylara karışmamış” 3 bin pkklıya iş ve kredi verilecekmiş; güneydoğu gazilerimiz işsiz; kredisiz; vergilerimizin gittiği yere bakın bir. Neye göre ayıracaklar “olaylara karışmamış” olup olmadığını; ona değmiş; buna değmemiş yöntemiyle mi; olaylara karışmayacak iseydi dağda işi neydi; kimi kandırıyorlar; ne işi var onların içimizde; hepsinin üstünde askerimizin; bu vatan evladının kanı var. Birde utanmadan besleyeceklermiş; pkk kendi yapamadığını bizim elimizle yaptırıyor; bizim paramızla. Tek aklı başında adam var şu an için siyasette; Bahçeli.
***”Bütün dünya buna inansa; bir inansa; hayat hep nevruz bayramı olsa”; gülüp oynayıp dans ettiler; “sizin çocuklarınızı öldürerek bu dansı hak ettik” der gibi. Madem “Kürtler için Dicle ile Fırat, Sakarya ve Meriç?in kardeşidir. Ağrı ve Cudi Dağı, Kaçkar ve Erciyes?in dostudur. Halay ve Delilo, Horon ve Zeybek?le hısım-akraba” idiyse; “Akan kan Türküne, Kürdüne, Lazına, Çerkezine bakmadan insandan, bu coğrafyanın bağrından akıyor” idiyse; “Çanakkale?de omuz omuza şehit düşen Türkler ve Kürtler; Kurtuluş Savaşı?nı birlikte yapmışlar, 1920 meclisini birlikte açmışlar” idiyse şimdiye kadar aklınız nerede idi; jetonunuz geç mi düştü; o katliamları ben mi gerçekleştirdim?
“Etnik ve tek uluslu coğrafyalar oluşturmak, bizim aslımızı ve özümüzü inkar eden modernitenin hedeflediği insanlık dışı bir imalattır” üstünde durulması gereken bir söz; ayrı bir devleti hedeflemediklerini açıklıyor. Ve yine zaman zaman batılı emperyalist müdahaleler ile birbirimize düşürüldüğümüzü söylüyor; “meydanları hınca hınç dolduran yüz binler, milyonlar artık barış diyor, kardeşlik diyor, çözüm istiyor” diyor; bunu geçte olsa görebilmiş olmaları da bir şey. “Yeni mücadelenin zemini fikir, ideoloji ve demokratik siyasettir, büyük bir demokratik hamle başlatmaktır” sözü bütün mesajın özeti gibi. Bütün bu söylenilen sözlerin içtenlikle söylendiğini kabul edecek olursak bu bir pişmanlık ve geri adım bildirgesi; ve elbette bizim için; herkes için olumlu ancak burada Emine Ayna’ya bir ayna tutmamız gerekiyor; “gördünüz mü boş yere öldüren kimmiş? Boş yere öldürdünüz; katil; katleden oldunuz; elinizi kana buladınız”.
Satır aralarına gizlenmiş şeylerde var bu arada elbette; “Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır”. Bütün kürt halklarına “Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz. Ayrıştırmak isteyenlere karşı birleşeceğiz.” de diyor. Çokta pollyanna olmayalım; huylu huyundan kolay kolay vaz geçmez.
Eşzamanlı olarak bir mesaj daha var; o da Karayılan’dan; Suriye’deki nevruz kutlamalarına gönderilmiş; “Ortadoğu’daki mevcut koşullar elimizdeki imkanlar ve gücümüz, Kürdistan’ı özgürleştirmek için bugün bize güven veriyor. Ama biz her koşulda savaş istemiyoruz. Eğer egemen devletler hazır ise, biz de barışçıl yollarla Kürdistan’ı özgürleştirmeye hazırız. Herkes bilmeli ki, PKK savaşa da barışa da hazırdır. Bu temelde, Önder Apo’nun başlattığı süreci kararlı bir şekilde hayata geçireceğiz. Bu bir mücadele sürecidir, sadece Batı Kürdistan için değil, tüm Kürdistan için önemlidir. Önderliğimiz bu yeni süreçte Kürt sorununu tüm parçalarda çözmek istiyor; 2013 yılı ya savaşla ya da barışla çözüm yılı olacak. Kürt sorunu artık çözülecek” diyor. Bu mesaj Öcalan’ın mesajının ateşini söndürmek; halının altına süpürmek için yeterli bir mesaj; düşüncede çokta şey değişmediğini gösteriyor açıkça. İçerideki başka şey söylüyor; dışarıdaki başka; zorundan mı, gönlünden mi bilinmez. Asıl demek istediklerini; gönlünde yatan aslanı tutanaklar esnasında söylemişti zaten; “aynası iştir kişinin; lafa bakılmaz.”; Çok uzun sürmez; yakında anlarız meramlarını.
*”Biz yapacağımızı yaptık; şimdi sıra devlette” demeye başladılar bile; daha nevruzun ertesi günü; beklentiler büyük olmalı; ne teminatlar verdiyse Erdoğan; kokusu çıkar yakında.
*21 martta nevruz kutlandı; mesaj açıklandı; derken ertesi gün bir bomba; İsrail Mavi Marmara için özür diledi. İsrail nevruza pek bir sevinmiş olmalı; o topraklara ulaşması; eline geçirmesi için mesafenin daraldığını görünce. Aradan 3 yıl geçmiş; nevruzun ertesi günü “özür dileriz”; manidar.
Be First to Comment