Press "Enter" to skip to content

Günlük 2jj Ekim’14

***Bugün o geri zekalı programlardan birine gözüm takıldı, starda benim kuaförüm programı, 18 yaşında bir kızı yoldan çevirip saçlarınızı değiştiricez dediler, kız pek niyetli olmamakla beraber geldi, o güzelim uzun, siyah saçlarını kısacık kestiler, kız saçlarını görünce bayağı bir ağladı, ardından oryalle saçını açıp açık renge boyadılar, artık kız bir şey söylemedi ama yüzü de hiç gülmedi, öyle davranmasını tembihlemiş olmalılar; ben o kızın veya ailesinin yerinde olsam o kanala dava açarım, ne hakla 18 yaşında bir kızı o kadar kimyasala boğuyorlar?
Kızı izlerken kendi 1 ay önceki halimi gördüm sanki, cani kuaförler, para için yapmayacakları şey yok. Boyadan önce tek tel saçım dökülmezdi, şimdi evin her yeri benim saçımla dolu ama hiç benim saçıma benzemiyorlar, eskisinin üçte bir inceliğinde hepsi, saçtan çok tüye benziyorlar; boyadan önce kıskançlık tokaya sığmayan saçlarımı artık o kıskaçlı toka tutmuyor, siz anlayın yani yoğunluğunun ne kadar azaldığını, saçlarımı aynada gördükçe kahroluyorum, öyle bakımsız ve pırtık pırtık görünüyorlar ki, ya kazıtmalı ya da sabretmeliyim, kazıtamayacağıma göre sabredeceğim, başka çare yok!
***Trafik cezası bana gelecek derken oğluma gelmiş yine; Eskişehir yolunda, 109?la yemiş cezayı; 350 lira; yine gitti oğlumun kesesinden; devlet, devlet değil, soyguncu çetesi.
Adres değişikliği hemen yansımış her yere, nereye gitsen anında buluyorlar artık, eskiden olsa cezalar eski oturduğun adrese gelirdi; şimdi 1 ay olmadı taşınalı, hemen buldular.
***Ebola, mers salgınları ortalığı tehdit ediyor.
***?Şeker hastalığı bir hastalık değildir, kötü beslenmenin, doğru beslenememenin bir yan etkisidir Herkes şeker olabilir. Hüzünde tetikler. Şeker ilacına başlanırsa pankreas işlevini yitirir, o yüzden doğru beslenmek çok önemli. Kandaki şeker oranının yükselmesi ağızda kuruluk, idrara çok sık çıkma, dolaşım yetersizliği görülür. Hipoglisemi tam tersi olarak kandaki şekerin düşmesi durumudur. Yemekten bir müddet sonra, veya gün boyu, veya gece ağızda tükürüklenme, sulanma artıyorsa, idrara az gidiliyor ve akış şiddeti düşükse, halsiz düşülüyorsa bunlar hipogliseminin belirtileridir. Şeker yükselmesinden çok daha kötü bir durumdur. Soğuk terleme, el titremeleri, halsizlik, sinir vs. Şekerli yiyeceklerden uzak doğru bir beslenme ile bu sorun giderilebilir. Yeşil mercimek iyi bir yiyecektir. %60 çiğ sebze ile beslenilmeli. Yani bol bol salata. Derin bir hüzün, üzüntü kötü beslenme kadar etkili, hipoglisemi veya şekere sebep olabilir. Salatalık, marul, yeşil mercimek, ökse otu şekere faydalıdır. Ökse otu soğuk suda 1,2 saat bekletilir ve içilir, tansiyonada iyidir, tohumsuz olmalı, yaprak ve dalı kullanılır. 1 litre kadar içilebilir. Çoban çökerten bir taşım kaynatılır, ılıtılır ve içilir, şekere faydalıdır. Sarı kantaron çayı sinire iyi gelir. 100 gram çekilmiş çörek otu ve 20 gram sarı çam sakızı karıştırılır, sabahları aç karnına 1 tatlı kaşığı yenir, bağışıklığı güçlendirir. 1,2 ay devam edilir. Şeker hastalığında görülen cilt kuruluğu için zeytinyağı ve çörek otu yağı karışımı sürülebilir. Meyve bir şeker olarak algılanmalıdır ancak ayvanın, narın şekeri azdır, portakalın, eriğin şekeri çoktur, hepsi kontrollü yenmelidir. Kabızlık içinde nohut kadar damla sakızı yutulur, her gün, çok faydalıdır. Karanfil çiğnemek bağışıklığı güçlendirir, unlu gıdalarda çörek otu olmalı.? Cine5, hayatı fark et programı.
O anlatılanlar içinde benide ilgilendiren hipoglisemi kısmı, bu konuda artık daha dikkatli olmam gerekecek.  Şekersiz, meyvesiz bir beslenme biçimi, ve elbette düzenli, sabah, öğle, akşam öğünleri. Vücutta şeker yüksek olduğunda bu şekeri atmak, azaltmak için çok idrar üretir, vücutta su azaldığından ağız kuruluğu olurmuş, şeker az olduğunda ise zaten az olan şekeri kaybetmemek için idrar üretmek yerine ağızdan atarmış, aç kaldığınızda kandaki şeker oranı düşüyor, şimdi ben ne zaman uzun süre aç kalacak olsam ağzımda su birikiyor, gündüz ve özellikle sabaha karşı, bu salya olarakta düşünülebilir; açlık saatlerime daha çok dikkat etmem gerekiyor, yoksa bunun daha ilerisi belkide gerçek şeker hastalığı. Uzun süreli açlıklar düşük şeker, şekerli beslenme yüksek şeker sebebi.
Bir diğer belirtide yüz kızarıklığı, hani sarhoşlarda olduğu gibi, neticede her ikisinde de etkilenen organ pankreas, pankreasınızı mutlu etmedikçe mutlu olmanız imkansız.
***Sabır taşı olsa çatlar, ki ben hiç sabır taşı değilim, bugün 24 ekim; yani bu demek oluyor ki siparişler geçileli 24 gün olmuş; 2 gün önce mağazayla konuştum, kız bana gecikmeden fabrikanın sorumlu olduğunu söyledi, eyvallah, 2 gün daha sabrettim, bugün artık fabrikayı aradım, haftaya gelecek deyince ağzıma geleni saydım, benden önce belki 70 kişi varmış; ?o 70 kişinin aklı yokmuş ki tutmuş sizden mal almış? dedim, yine mail de attım, şerefsiz bunlar, başka bir şey değil, öyle kızgınım ki!
***Mailime cevap vermediler, 1,2 saat sonra?mailime cevap vermek zahmet mi oluyor?? diye bir mail daha attım, ?bu müşteriye telefonda yanıt verilmişti. Ürünleri önümüzdeki hafta teslim edilebilecektir? diye cevap yazdılar, Allah bildiği gibi yapsın, ne diyeyim!
***Merkür gerilemesi bugün bitiyormuş, 25 ekimde; bu işin sebebi o mu ki?
***Ben boğa burcuyum, 24 ekim güneş tutulması için Zeynep Turan boğa burçları için ?partneriniz sizi kaybetme psikolojisi ile binlerce toparlayıcı konuşma yapabilir? diyorsa ve bu konuşma bir gün sonra, 25 ekim günü gerçekleşiyorsa, ki asla konuşulmayan 7 koca yılın ardından, kim astroloji bir zırvadır diyebilir? Diyen akılsızdır. 
Son pişmanlıklar fayda vermiyor. Dünya Rab bena, hep bankadan ibaret değil ve herkesin bunu anlayacağı bir vakit, saat var.
***Her şey ne kadar pahalı, yorganlarım eskimişti, yaklaşık 15 yıldır kullanıyordum, yenisini alayım dedim, yeni eve yeni yorgan, ateş pahası, polyesterler ucuz, 100 lira civarı, ki ucuz değil elbette, pamuklu kumaştan bir yorgan almak istediğinizde uçuyor fiyatlar, 300,400,500; yok kaz tüyü, gıdık tüyü, ipek, bakıyolar bu millet öyle de alıyor, böylede alıyor, basıyorlar kazığı, burası Türkiye değilde cennet sanki, en ucuz ve pamuklu kumaştan yün yorganı english homeda bulabildim, 180 lira, normalde ürünleri çok iyi değil ama bu yorgan iyiydi, aynı yorgan linende 209 liraydı, alacağınız bir değil 4 tane olunca iyi hesap yapmak zorundasınız, ve elbette cepteki parada belli bir milktar olunca, ama yinede elim gidip polyester almaya varmıyor.
Hadi ben yine alabildim iyi, kötü, bu ülkede o 100 lirayı bile veremeyecek olan bir dolu insan var, onlar nereden alıp ne örtüyorlar üstlerine, kafama takıldı.
Banyo malzemeleri de çok pahalı, bauhaus?ta fiyatlar değil el vücut yakıyor, fiyTları görünce vücut ısım yükseliyor, ateş basıyor bir anda beni:))), en basitinden bir sabunluk, metal, 30, 40 liradan başlıyor, 100 liraya kadar dayanıyor, 2,3 katlı bir metal raf 100 liradan başlıyor, o fiyatlar herhalde belli bir zümre için, aylık 40, 50 bin lira gibi bir harcama limiti olanlar için olmalı; öyle bir parada olsa olsa kara paradır; yoksa normal rakamlarla yaşayan insanların satın alabileceği fiyatlar değil onlar.
Bizde ne hammadde bu kadar pahalı, ne de işçilik, işçilerin aldığı maaşlar ortada, bir sabunluğa gidecek olan metal ağırlığı olsun olsun 200, 300 gram, o hammaddeninde 100 lira etmeyeceği ortada, kimin cebine giriyor o yüksek paralar, patronların, aracı mağazaların ve elbette %18 vergi ile büyük oranda devletin; 84 liralık alışverişimin 13 lirası vergi, 106 liralık alışverişimin 16 lirsı vergi, aslan payı devletin yani, elini suya, sabuna sürmeden paraları indiriyor cebe, devlet bu denli vergi almıyor olsa ben o alışverişlerime 72 lira ve 90 lira gibi rakamlar ödeyeceğim, sonra ne işe yarıyor o paralar, Suriyeliler, bilumum ortadoğu ülkeleri besleniyor, gerekirse tedavi ediliyor, gerekirse silahlandırılıyor. Bir peşmerge ülkesi olup çıktık velhasılı. 10 yıl önce bu duruma düşeceğimiz akla bile gelmezken şimdi engin bir bataklık içinde gibiyiz, sorumlusu, mimarı kim, akp ve akp yandaşları, lanetler olsun hepsine.
Aklım dönüp dolaşıp içinde bulunduğumuz girdaba takılıyor, elimde değil, lafa nereden başlıyorum, nerede bitiyor, oysaki hiç planlı bir yazı değildi bu, birçoğunun olmadığı gibi.
***Taçın, yani linensin yorganlarına tekrar baktım, english Home’un yorganları onun yanında çok ince, dikişleri özensiz, kalitesiz, english Home’dan almakla hata etmişim, keşke linensten almış olsaydım. 30 lira fark için değmezmiş. Bir markanın bir ürünü kötü ise bilin ki diğer ürünleri de aynı oranda kötüdür, english home’da olduğu gibi. Mutfak eşyalarında da Schafer kötü mesela, essenso ondan daha iyi, kevgirlerine baktım, essenso çok daha kaliteli, berndes diye bir marka var, tenceresini almıştım, esse’den, o da kötü. 
***Yeni eve taşınılır da temizlik muhabbeti olmaz mı, ilk bir ay içiniz dışınız temizlik, marc kireç sökücü aldım, hiç açmamıştım, bir baktım neredeyse yarıya kadar boş, markete geri götürdüm, üstünde 750 ml yazıyormuş, bin ml?lik kutuda 750 ml, ne demekse, birde 11 lira, hiç ucuz değil, ancak yeni bir evi temizlemenin baş şartı o, balkon karoları, banyo duvarları azda olsa kireçle kaplı, o kireç gitmeden de yeterince parlamıyor, duş camlarında bile var, bir kutuyu bitirdikten sonra aklım başıma geldi, spreyli bir kutuya koydum ve öyle kullandım, yoksa 3-5 kutuyla ancak biterdi işim, banyo duvarları için kireç sökücü, uzun saplı sert fırça ve bolca güç gerekiyor, duş camları kireç sökücüden sonra iyice temizlendi ancak baktım bir kişi banyo etse yine damla izleri kalıyor, her çıkan çek çekle temizlemez, her çıkanın arkasından da ben çekçekle temizleyemem, bulaşıkların yıkandıktan sonraki akıcılığı aklıma geldi, bir spreyli kutuyada bulaşık makinesi parlatıcısı koydum, spreyledim, saplı süngerle yaydırdım, duruladım, şimdi banyo sonrası çok daha iyi görünüyor, pencere camlarına da uygulayacağım aynı yöntemi, her yağmurdan sonra o damlacık görüntüsü oluşmasın. Teknolojiyi hayatı kolaylaştırmak için kullanmak gerek:))) Bende öyle yaptım.
Bu aralar aklımı temizlikle bozdum yani:))) Geçer elbet.
***Annem önceki cumartesi yatak ve baza aldı, bu cumartesi getirip yerleştirdiler, 3 gündür keyifli keyifli yatıyor, bende bir cumartesi vermiştim siparişi, 27 eylül günü, çarşambaya, ayın 1’ine yetiştiririz yalanıyla, 1 ay 1 gün oldu o siparişi vereli, bugün 28 ekim, ne ses var ne seda.
Ben nerede hata yaptım, bir anlayabilsem!
***Lüfer, sarıkanat, çinekop; ki aynı balık oluyorlar; hayal oldu, levrekte leyleği havada görmüş bu yıl, geçen kış yirmi liraydı, bu kış elli lira olmuş, kilosu elbette, denizin durumuna göre değişiyormuş fiyatlar, karaborsayı bilirdik, şimdi birde denizborsa var;)))) geçen kış, 3-5 ay önce yirmi liraya yediğim balığa ölsem elli lira verip yemem; netekim kefalde balıkmış meğerse, hemde on, on beş lira, pişerken biraz yağ kondu mu pek bir farkı yok, balığı kilo ile değil sayı ile almalı, birincisi büyüklerini seçip veriyorlar, ikincisi temizlendikten önce ve sonra sayısı değişmiyor, sayısını bilmediğinizde değişmıe riski her zaman var.
*Kefalide beğenmedim, sert ve yağsız,, var mı hamsi gibisi.
***Facebookta bir espri dolanıyor, Nebahat Çehre ile Canan Karatay’ ın aralarında bir yaş fark varmış, “siz Nebahat Çehre’nin dediğini yapın” diyorlar;)))
***İşadamı Kahraman Sadıkoğlu motosikletle kaza yapmış, beyin kanaması geçirmiş, uyutuluyormuş. Geçenlerde Tamer Karadağlı da kaza yapmıştı motosikletle, arabaya binecek parası olan insan niye motosiklete biner ki? Havası batsın!
***Sonunda geldi bazalar, bu gece yerden yüksekte uyuduk, artık gelmeseler olurdu gerçi, bayağı alışmıştık yerde uyumaya, gelen bazalar bana orada gösterilen bazalardan değil, oradaki tık sesi ile otomatik kitleniyordu, bunu elle kilitliyorsun, kilitli olduğunu unuttuğunda ise, ki Sıklıkla unutuluyor, plastik aksam çat diye kırılıyor, iki bazanınki gitti bile, her işi hileli işbirin, nakliye araçları ve elemanlarıda yokmuş gerçekten, parça başı ücretle nakliyeciye taşıtıyormuş.
***Neyse, çokta üstlerine gitmemeye karar verdim, annemin bazasının halini gördükten sonra elbette; ki gözümün önünde içine basıldığında çatırt diye kırıldı; ben benimkilerin içlerine basmadım, bundan böylede basmak gibi bir niyetim yok;))) benim bazaları ben rahatlıkla kaldırıyorum, onu kaldıramadım, kaldı ki kaldırsan bile biri tutmadan emniyetini takmazsın, anında aşağı düşüyor; çok tehlikeli, markasında göremedim, ty gibi bir şey, uydurduktan bir marka herhalde, benim bazalar onun yanında çok çok daha güzel, üstelik fiyatlarıda aynı; anlayacağınız beterin beteri varmış, halime şükrettim; sabreden derviş, muradına ermiş:)))
***Ellerin çatlama zamanı, çaresi aktarlardaki doğal sabunlar, el sabunları, ısırgan otlu mesela. Veya aynısefalı.
***Bu pedallı, dönerek sıkan vileda eğlenceli olmasına eğlenceli de tozu almıyor, olduğu yerde bırakıyor, diyebilirim ki sadece ıslatıp geçiyor, 1 aydır boşuna onunla vakit kaybetmişim, siliyorum, ertesi gün yine aynı, 1 aydır her gün ev silmekten kolum ağrımaya başladı, pedalla elle sıkılan sünger viledalar çok daha iyi topluyor pisliği, hem kovada duran su ile değilde akan su ile durulandığı için daha temiz oluyor.
Demiştim ama, onunla temizlik yapmak zor, yordu beni, yine en iyisi pedallı vileda.
Saplı süpürgede de vileda iyi.
İlk hedefim bir adet robot süpürge almak olacak, o süpürecek ben oturacağım; esas eğlenceli olan o olacak:))) Samsung marka alacağım sanırım, lg de varmış, daha bakmadım mağazalara, küçük ev aletlerinde tercihim braundur ama braunun robot süpürgesi yokmuş, en son buharlı ütüsünü aldım braunun, bir sorun yok, iyi yani, memnunum, beni evdeki işten biraz olsun kurtaran herşeye param helal olsun, Foklif mi diyorlar, şu inşaatlarda ağır malzemeyi taşıyan araçlar, onlar çıkalıberi insanlar taşıyor mu ağır eşyayı, taşımıyor, biz niye evlerde en zor şartlarda gerçekleştiriyoruz temizlik işini; eski usul yöntemlerle, bu kadar mı değersiz bedenlerimiz? Teknolojiyi hayatlarımıza yansıtalım.
Ona sıra gelirse, gelince tabi, yeni bir evin öyle çok ihtiyacı oluyor ki!
Hesap bizim, kitap onların, dert bizim, derman onların, fer bizim ferman onların, yalancının mumu yatsıya kadarmış. Bir zamanlar biri saplı süpürge ve faraş aldığımda “hanım kesildin başıma” demiştide, o geldi aklıma, selametlik, o süpürge ile faraşı kullanacak olan bendim halbuki! Demek ki faraşı ve süpürge kullanmak ona hanımlığı çağrıştırıyormuş! Modern zamanın köleliği bu işte.
İş haklarınızı elde edemezseniz iş bırakın, yani grev yapın, bizim yaptığımızda iş, oyun değil! Hemde hiç değil, bildiğin ağır iş.
***Benim adım gültepe yayından kaldırılmış;( güllerin savaşı yayında, benim adım gültepe yok, işe bak! Tamda kıvamına gelmişti dizi halbuki. Aşk kokusu vardı her sahnesinde, yeni adlarına alışamadım, Soner, hatırladım, Eşref ve Suna’nın aşkı, Suna’nın kızının aşkı, Soner bu dizide daha bir alışmış oyunculuğa, rahatlamış, Suna’ya olan aşkı iç titretiyor. Gerçi bu ikinci dizi sonerle, bacı, kardeş gibi olduk, Suna’nın adına canım! Aşk eşittir extra kirli çorap, çamaşır demek benim için, en azından bundan böyle, aslında epeydir, salla gitsin.
Dizinin edep ve âdâba uygun olmadığına mı karar verildi acaba birileri tarafından, neticede Türk kadını aldatmaz, yok öyle bir şey. Olacak şey mi yani! Başka konu bulamamışlarda onu mu işlemişler, hem hocanın okuyup üflediklerine tecavüz etmeside neymiş, neler uyduruyorlar, hiç görülmüş şey mi? Fadime Şahin bile unutuldu gitti nasıl olsa. Ama internet unutmuyor. Ki çok belli ki yazanın hatıralarından oluşuyor dizi.
Biliyorsunuz, yani yazmıştım, bu aralar kanal D, AKP’nin boyunduruğu altında, söylediğim sebeplerden dolayı kaldırılmış olması pek muhtemel. Alo Fatih’ten sonra alo Yalçın’a geçilmiş olmalı.
***Şu sıralar revaçta, diyet şirketleri var, evlere sabah, öyle, akşam ve ara öğünler paketi yolluyorlar her sabah, ünlülerin tercihi daha çok, zayıflamanın esas sırrı burada yatıyor sanırım, gün boyu az ve sık yiyerek kan şekerini dengede tutmakta.
Meyve sandığımız kadarda  masum değilmiş, alırken kilolarca değil kilo ile, yerken kilo ile değil tane ile tüketilmeli; ette öyle, ne kadar otçul beslenirseniz bir otçulun sakinliğine, ne kadar etçil beslenirseniz bir etçilin vahşiliğine bürünüyorsunuz. Biz insanlar için en iyi beslenme biçimi tahıllar, yani ekmek, baklagiller ve sebze. Şeker zaten hayatımızdan silinmesi gereken en önemli madde. Şekerde et gibi, kan şekerinin yukarı aşağı oynamasıyla sinirler gergin oluyor.
Gönderilenler her öğün için ekmek, semiz otu yemeği, 1-2 badem, fındık vs, pek bir külfeti yok yani, ama hizmetin çokta ucuz olduğunu sanmıyorum, alan memnun, satan memnun olduktan sonra, bana ne. Evde yemek yapmayanlar içinde iyi bir seçenek.
 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *