Press "Enter" to skip to content

Kadın Olmak Mart’10

Utanılacak bir yanı yok ki kadın olmanın! Neden sıkı, sıkı saklanmaya zorlanıyor güzel göğüsler, ince beller, hoş kalçalar. Bunlar Allah?ın bir lütfü kadınlara, o sevgili  kullarına. Halefidir, doğurandır, var edendir kadın. Bedensel gücü belki daha az ama çok daha güzel ve alımlı. Saklansın diye mi verildi bu güzellikler. Saklanacaksa ne diye verildi. Ne denli özenilerek yaratıldığımızı mı saklamamız gerek? Kimden ve neden saklamamız gerek? Özenilerek yaratıldığımızı görmek istemeyen kem gözlerden mi? Kendilerinin sahip olamadığı bu güzelliği görmeye, her gördüklerinde kendilerine bahşedilmediğini hatırlamaya dayanamayanlardan mı?

Bir kadın dansözün yuvarlak hatlarının kıvrımlarındaki ahenk, uyum ve seyretmekten alınan haz bir erkek dansözün dansından alınan hazla eşit olabilir mi? Bu mümkün mü? Nuran sultan, seyre doyamıyorsunuz . Erkek vücudu mubah ta kadın vücudu mu günah? Madem öyle, erkekler etek giyseler ya! Saçmalık, zırva, fasarya. Erkeklerin uydurması bu, hegemonyalarının devamı için. Başka bir açıklaması yok.

Allah bize bu nefsi, güzellikleri vermiş sonrada bu güzellikleri yaşamayın mı demiş? Haşa, Allah sapık mı? Bizim mutsuzluğumuzdan mı besleniyor? Bizi mutsuzluğumuzu izlemek için mi yaratmış? Eğleniyor mu bizimle yani? Buna inanmıyorum. Bunun içinse aklı neden vermiş? Ömür boyu bir öküze tapın, hayatı kendinize zehir edin, zulüm edin, işkence edin mi demiş? O bu kadar kötü olmaz, olamaz, olmamalı. Allah sadece erkeklerin Allah?ı değil, hepimizin Allah?ı.

?Erkek kullarım öz, kadın kullarım üvey evlat? mı demiş Allah? ?Kadınlara dilediğiniz gibi eziyet edebilirsiniz? mi demiş? Bunu savunan çıksın birde benim karşımda söylesin! Hep kendine yontan nalıncı keserleri. Bir mal gibi, alın, satın, devredin, sahiplenin, saygısız davranın, aşağılayın, gücünüzü üstlerinde sınayın, küfredin mi demiş Allah? Allah böyle dedi diyenleri, böyle düşünenleri dilerim Allah?tan, Allah kahretsin.

Destanlar güzellik üzerine yazılmış, aşklarda hep güzellikler sorgulanmış iken hangi kadın hoşlanmaz güzelliğini paylaşmaktan, güzelliğinin dile getirilmesinden, içinin ve kadınlık gururunun okşanmasından, güzel olduğunun hissettirilmesinden. Bir erkeğin, hatta bir kadının kendisine beğeniyle bakmasından. Güzelliğini hisseden kadının duruşu, hayata bakışı bambaşkadır.

Mademki günahkâr kadın, aşağılanan, itelenen, hor görülen o zaman kadınlarla sekste yapmayın, olsun bitsin. O kadar da uzun boylu değil, değil mi? Çevir kazı yanmasın, işine geldiği gibi. İstediğin gibi kullan, her işinde, sonra da kadın öyle, kadın böyle. Üç kuruşa beş köfte. Söylenecek öyle çok şey var ki saymakla bitmez.

Kadınların seks yapmayı reddettiği bir dünya düşünün. Erkeklerin halini getirin gözünüzün önüne. Vay erkeklerin haline!  Ne matrak olurdu. Komik, hatta trajikomik. Bizimle varsınız. Başka çıkar yolunuz yok. Bunu o taş kafalarınıza sokun artık. Varlığınız bize muhtaç. Bizde size muhtacız. Soyunuzu ve varlığınızı biz olmadan sürdüremezsiniz, bizim varlığımızı ve soyumuzu sürdüremeyeceğimiz gibi.

Birlikte yaşamayı öğrenmemizin zamanı gelmedi mi artık? İnsan gibi, insanca. Daha ne kadar çekilecek bu acı ve sancılar? Doğurma yeteneği erkeklere verilmiş olsaydı, yere göğe sığdıramazlardı kendilerini zannımca. Bizde olunca ?ne olacak ki canım? oluveriyor. Kendine yontan rendeler. Kutsal olan, doğuran, var eden, değerli olan biziz. Sizin her zaman yaptığınız gibi bizi aşağılamanız, hor görmeniz bizim değerimizi düşürmez.  Siz kendi değerinizi ortaya koyarsınız, olsa, olsa. Doğuran olmamızı bile kendi lehlerine çeviriyor, atıveriyorlar sırtımıza bütün yükü ortak çocuklarımızın. Bu var oluşta, var edişte kendi payları yokmuş gibi.

Sahip çıkmayacaksanız, babalık yapmayacaksanız, sorumluluk duymayacaksanız sizden olan çocuğa neden sizin için çocuk doğurmamızı istiyorsunuz? Biz size yalvarıyor muyuz sizden çocuk doğurmak için? Dış görünüşte baba olmak pek mi havalı? Fors mu atıyorsunuz babayım diye? Bu yüzden mi baba olmak istiyorsunuz? Çocuğu yapmakla iş bitmiyor. Önemli olan dışta değil içte baba olmak. Çocuğunla yaşamak, çocuğunla büyümek. Çocuğunla birlikte yaşlanmayı hak etmek için, ardından hayır dua almak için bunu yapman gerek. Yoksa dünyaya gelişin boşa.

Bize acımıyorsunuz, orasını anladık. Sizin kanınızdan, canınızdan var olan o minik yavrulara da acımıyorsunuz. O çocukların suçu ne ki babasız, baba sevgisini, baba ilgisini tatmadan büyüyorlar. Sadece anneden alınan ilgiyle bir olur mu, anne ve babadan alınan ilgi? Bir kişi iki kişinin yerini tutabilir mi? Tutabilecek olsa bir kişiden var edilemez miydi o çocuk?

Kadınların olmadığı bir dünya düşünün. Düşünebildiniz mi? Çok zor. Dünya, dünya olmaktan çıkar. Sırf erkeklerden oluşan, çocuk seslerinin olmadığı bir dünya. Tatsız, tuz bir dünya. Şimdi tam tersini düşünelim. Erkeklerin olmadığı, çocuk seslerinin olmadığı, sırf kadınlardan oluşan bir dünya. Tatsız, tuzsuz bir dünya. Her ikisi de mümkün değil. Mümkün olabilecek bir dünya düşünelim şimdi. Kadın, erkek ve çocukların eşit haklara sahip olduğu, birbirlerini hor görmedikleri, sevip saydıkları, mutlu oldukları bir dünya. Uzak mı göründü? Bana da öyle göründü. Bir ip atıp yaklaştıralım, çekelim kendimize doğru. Hep birlikte gerçekleştirelim bunu. Gerek hakkımızı arayarak, gerekse hakkını iade ederek. Bu böyle gitmez, gitmemeli, gitmeyecek. Nereye kadar?

Biz birlikte varız. Karşıt değiliz. Böyle olmasaydı birlikte var edilmezdik. Bir bütünün iki ayrı parçasıyız. Birlikte olmayınca çalışmayan, var olamayan bir bütün. Aynı vücudun ikinci ayağı, ikinci koluyuz birbirimizin. Gerektiğinde birbirini dinlendiren, el veren iki uzuv. Bunu artık inkâr etmeyelim. İnkâr ettiniz de ne geçti elinize? Mutlu olabildiniz mi? Çocuğun mutlu olmadığında, karın mutlu olmadığında sende mutlu olamazsın. Hep bir şeyleri örtmen, yamalaman gerek. O utançla mutlu olman imkânsız.

Bindiğiniz dalları kesmeyin artık. O dalda hep oturabilmek için, koruyun dallarınızı, sahip çıkın dallarınıza. Taşıyabileceğinden fazla ağırlık koymayın dalınıza. Bakarsınız  kırılır, dalsız kalırsınız. O başka bir toprakta filizlenir, yeşerir, yeni, yeni dallar verir. Siz düştüğünüzle kalırsınız daldan. İşin yoksa yeni dal ara. Dalın kalını var, incesi var, dikenlisi var, dikensizi var. Siz, siz olun bilin bindiğiniz dalın kıymetini. Size uygun olan dalı tekrar bulmanız uzun sürebilir ya da  hiç bulamayabilirsiniz şu an sahip olduğunuz gibi bir dal.

Bunu yapamayacak, bizimle birlikte yaşamayı öğrenemeyecek, beceremeyecekseniz, yok edin bizi. Tamamen. Doğan her kız çocuğunu yok edin. Her gün ölmektense bir gün ölürüz. Dünya sizin gereksiz ve aptalca kıyımlarınıza alışkın zaten. Birde böylesini deneyin. Görün o zaman Hanya ile Konya?yı. Hepiniz gay olun. Ta ki yeryüzünden son erkek yok olana kadar.

Bu fikir hoşunuza gitti mi? Gitmez tabi ki. Bizimde hoşumuza gitmiyor aşağılanmak, hor görülmek, köle olmak, yoktan yere dayak yemek, boğaz tokluğuna bu işkenceleri çekmek. Sizce biz size kölelik etmek için mi var edildik? Kadının dünyada var oluş nedeni erkeğe hizmet etmek mi? Ben böyle olduğunu düşünmüyorum. Allah erkeğin yemek yapmayı beceremeyecek kadar beceriksiz olduğunu düşünüp mü bizi göndermiş? ?Kullarıma bir kul yaratayım, hem eğlendirsin hem de dinlendirsin? diye mi düşünmüş? Öyleyse cennet neden bizim ayaklarımız altında?

Birde bizim yerimize koyun kendinizi. Hoşlandınız mı? İster miydiniz yerimizde olmak? İtilip kakılmak, kayıtsız şartsız her işe koşulmak? Evlilik yutturmacasının ardına sığınılarak aklın ermeden baş göz edilerek kıyasıya sömürülmek. Elini verip kolunu alamamak. Hiçbir şekilde emeğinin karşılığını alamamak. Saygı olarak bile. Kocandan, çocuğundan, bütün toplumdan saygı görmemek. Trafikte, evde, her yerde, herkes tarafından taciz edilebilirsin. Ne için? Emek mi vermiyorsun? Hayır. Hazırını mı yiyorsun? Hayır. Peki neden? Kadınsın. Nedeni bu. Başka bir nedene lüzum yok.

Dönüp kendinize bir bakın. Gördüğünüz kişiden, kadına bu şekilde davranan kişiden hoşlandınız mı? Bizde o kişiden hoşlanmıyoruz ve hiçbir zaman hoşlanmayacağız. Orta ve ortak noktada, kardeşlikte, dostlukta, arkadaşlıkta, eşlikte ve eşitlikte buluşalım artık. Yoksa sonu kötü olacak. Sizin için. Bu böyle gitmez.

Kadının yoksulu olmaz, kadın bizatihi bir varlıktır.

M. Kemal Atatürk

Kadın olmak 2

Büyürken, kendimden büyük ablalar için sık, sık ?hamarat?, ?becerikli? dendiğini duydum. Bir genç kız için aranan en önemli meziyetti hamarat olmak. Anlamadım neden böyle olduğunu. Büyüyünce, hamarat olmam gerektiği zaman anladım, ?hamarat?ın neden bu kadar önemli olduğunu. Anneler oğullarına eş değil ‘kendileri gibi eşşek’ arıyorlardı. Kendi eşşekliklerinin hıncını alabilecekleri bir eşşek.

Ömürlerinin son yıllarında olsun biraz rahat edebilmek için bu fani dünyada. Haksız da sayılmazlardı hani. Çalışıyorlar, çabalıyorlar ucu yok, bucağı yok. Sonuç sıfıra sıfır, elde var yine sıfır. Yaşlanmış olmaları bir şey değiştirmiyordu. Aynı hizmet yine bekleniyordu onlardan. Evde, yatakta, mutfakta. Kadıncağızlarda, ?hamarat? bir gelin peşine düşüyorlardı çaresiz. ?Yaşlandın, azıcık otur şurada? diyen yoktu ki. Ne yapsın zavallıcıklar. Hem kendileri de aynı şekilde ?hamarat? gelin olmamış mıydılar? Böyle gelmiş böyle gidiyordu. Alan memnun, satan memnun.

O güzelim, sırım gibi genç kızlar, hamarat olduktan, gelin olduktan 3, bilemedin 5 sene sonra enine gelişim gösteriyorlar hep nedense. Hayata tutunmak için bir sebepleri kalmadığını anladıklarında bırakıyorlar kaslarını kendi haline, oluruna. Sarkıyor her bir yanları ayrı bir yere. Biçim değiştiriyorlar. Belki âşık oldukları, belki de sevdikleri, belki zoraki evlendirildikleri adamın kendilerinden beklentisinin babasının annesinden beklentisinden bir farkı olmadığını anladıklarında gözlerindeki parıltı sönüyor çok kısa sürede. Kendinden beklenenin hep hamarat olmak olduğunu anlayıp şaşırıp kalıyor biçare. ?Mutsuzum? diyemediğinden, içinde şişip kalıyor kendine bile söylemeye korktuğu şey. Şişiriyorlar kendilerini, insanlar mutsuzluğunun boyutunu anlasın diye. Gizli, gizli anlaşma yapıyorlar iç benlikleriyle, yaptıkları anlaşmayı kendilerine bile itiraf etmeden. Cinsel olarak istenme eğrilerini en aza indirgeyebilmek için. Olabildiğince şişiriyorlar kendilerini. Şişir kendini, biraz daha şişir ki, daha az istenesin.

Bakın etrafınıza, evli kadınların yüzde kaçı şişman. Normal kilosunun üstünde. Koyun teşhisinizi. Bu kadın mutsuz. Ve anlayın artık bunda hepimizin katkısı olduğunu. Duvarı nem, insanı gam bitirir. Mutsuzluk yol arkadaşları. Bir yandan hamaratlık yapıp diğer yandan hayıflanıyorlar boşa geçen ömürlerine.

Kadın olmak, kadın olmanın yükü öyle zor gelmeye başlıyor ki, farkında olmadan kadınlıklarını reddediyorlar. ?Kadın olmak yanı sıra bunca yükü getiriyorsa, ben kadın olmamayı seçiyorum? diyorlar, içten içe, bir fısıltı halinde. Kendileri bile duymuyor söylediklerini. Ama derhal uygulamaya geçiriliyor emir. Bellerini, seslerini kalınlaştırıp, kadınsılığı bırakıp, erkeksi bir tavra bürünüyorlar. Her fırsatta öne atıyorlar kendilerini, ben yaparım, ben ederim, ben de erkeğim edasıyla. Son aşamada cinselliğinizi yaşamayı da herhangi bir bahaneyle reddediyorsunuz. Bilmiyorlar ki bu açmazdan çıkış yok. Özünüze dönmedikçe, kadınlığınızı kabul etmedikçe kimliksiz kalıyorsunuz. Orta bir yerde. Ne erkek, ne kadın. Erkeksi kadın.

Dikiş makinesi icat ediliyor, kadınlar için oluyor. Eeee, sıkıcı iş nede olsa. Araba icat ediliyor erkekler için oluyor. Eeee, özgürlük nede olsa. bir zamanlar atlarda onların emrinde değil miydi? İşine gelen kendine, gelmeyen kadınlara. Bu benim hüsnü kuruntumsa, elektrikli aletler kadının, benzinliler erkeğin şeklinde de ayrım yapılmış olabilir iyi niyetle bakıldığında! Bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, elektrik süpürgesi, bilumum emek isteyen aletler kadının emrinde, araba erkeğin emrinde. Hatta bazen erkeğin kullandığı arabanın temizliği bile kadının işi olabiliyor, kadınına ve adamına göre.

Evde yemeği yapan kadın, aşçı olan erkekler. Yaptığı yemeği servis eden kadın, garson olan erkekler. Evde bulaşığı yıkayan kadın, bulaşıkçı olanda erkekler. Evde dikişi diken kadın, terzi olan erkekler. İş paraya çevrildiğinde erkeklerin, bedava yapıldığında kadınların. Sonrada ?ne yapıyorsun akşama kadar?. Uyanık Avni?ler.

İşe gidip gelen, para getiren ?erkek- akşam eve geldiğinde ayaklarını uzatma hakkına sahip. Hava bedava, su bedava, ekmek bedava. Hayatı bedavaya getirmek. Diyelim ki bir kulübede oturmuş bütün gün, bekçilik yapmış. Kadın evde bütün gün ayaklarını uzattığı için(!), bu hakkı ona sağlayan kocasına hizmet etmekle yükümlü tabi ki. Topla, kaldır, yerleştir, koy, iş kaçta biterse mesai o zaman biter. 11, 12, 1. Sonra uykuya. Ütüler bitmişse tabii. Az ye çok çalış ki adam, adam olsun, sonra sana adamlık taslasın. Yapış yatağa, seril, her gün 5000 metre koşuyu kaç bünye kaldırabilir? Ertesi gün kaldır kendini kaldırabilirsen, üzerinden dozer geçmiş, başla, yine aynı terane. Karşılığı boğaz tokluğu ve çocuklarının sevgisi. Başka hiçbir şey!

Kadın işe mi gitmiş ki hafta sonu tatil yapsın? İşe giden dinlenecek, tekrar işe gidecek gücü toparlamak için. Memnun edilecek, her türlü. Sonra sana para getirecek, karnın doyacak. Çalış yavrum. Pişir, döşür, tempo. Emek mi verdin de emekli olasın? Kocan emekli, sen ona hizmetçi. Dayan aslanım, karnın doyacak. Emekli maaşı onun var, senin var mı? Önüne attığı kemiğe tav olacaksın, var mı başka çıkış yolun? Geberene dek aynı talim. Tempoda bir düşüş yok. İzin yok, rapor yok, hasta olmaya hiç hakkın yok. 40 derece ateşin olsa o çocuklar senin çocukların. ?Ne yapıyorsun akşama kadar? övgülerini dinleyerek.

Çalışıyorsan da ayrı bir dert. Kıyıda, köşede, onun bunun elinde kalıp ezilen mutsuz çocuklar ve yine zorlanan bir anne. Kadın için bir yandan iyi aslında. Bazı şeyleri talep edebilir, ?Hadi oradan sende.? diyebilir, en azından iş yerinde kafanı dinleyebilirsin. Emeklilik hakkında var, tabii o kadar yaşayabilirsen! Vaktinden önce çökmüş avurtlar, sert, kaskatı yüzler, yorgun vücutlar. Gereğinden fazla zorlanmanın ipuçlarını, göstergelerini yüzünüzde, bedeninizde taşıyorsunuz artık. Kocanızın yüzü dingin, canlı ve mutlu bir ifadesi var. 40 yaş üzeri eşlere bakın, sizde göreceksiniz benim gördüğümü. Bunlar uydurma değil, birebir yaşanan gerçekler. Abartmıyorum, bunlar birebir yaşanan gerçekler. Bakın etrafınıza ve görün. Arabada yan koltukta ağlayan o kadar çok kadın gördüm ki! Siz görmediniz mi? Daha dikkatle bakın o zaman.

Her türlü aşağılanmaya, hor görülmeye açıksın, güvencen ne ki? Öl dediği yerde ölecek, kalk dediği yerde kalkacaksın. Kime güvenebilirsin ki, ondan başka? Bir bakmışsın, tapındığın, Allah?ın o olmuş! O almış evindeki her eşyayı bir, bir. Temizleme hakkı senin. Daha ne istiyorsun? Birde temizleyecek mi? Hâşâ. Sümme hâşâ. Var mı onda o göz? Buzdolabını o almış madem, karısı temizleyecek. Bugün, yarın ve daima. Son nefesine kadar o buzdolabını temizleme ayrıcalığı karısına ait. Diğer eşyalarını da. ?Bunu bulamayan çok insan var, etrafına bak ta gör. Şükret, şükret ki aldım onu sana? edasıyla. Sen bir kere al, o ömür boyu kölesi. İyi iş, iyi pazarlık. Tam bir bencil erkek mantığı. Karısını bunun için b e s l e m i y o r mu? Yaptıracak tabii. Çile bülbülüm çile.

Evin, mutfağın, banyon, tertemiz, pırıl, pırıl olacak, ?Olmazsa evinin temizliğini denetleyen bir komşun olur mutlaka.?, Bulaşıklar yıkanmış, yerleştirilmiş, çamaşırlar yıkanmış, ütülenmiş, yerleştirilmiş olacak, arayan bardağını, tabağını, çorabını, atletini temiz bulacak, alışveriş yapılıp yemekler hazırlanmış olacak, yetmezmiş gibi hafta sonu dâhil sabah 8?de başlamak kaydıyla her gün 3,5 posta 3 çocuğunu okula, dershaneye, spora götürmek için günde ortalama 70, 80 km yol yapacaksın, geleceksin, ödülün, ?Ne yapıyorsun akşama kadar.?. Allah?tan kork!

Gel akşam, karnını doyur, iyisini önüne çek, istersen ?Eline sağlık.? De, istemezsen deme, lokantada eline sağlık mı diyorsun, orada da bastırıyorsun parayı, burada da, fark eden ne? Al kumandayı eline, o kanal senin, bu kanal benim dolaş dur, sonra canın çekerse seks hizmeti al, istemezsen alma, ardından ver elini uyku. Bundan iyisi Şam?da kayısı.

Sen bütün bunları her gün yerine getirmekle yükümlüsün. Karşındakinin ise böyle bir yükümlülüğü yok. Bugün 5 getiriyorsa yarın 1 getirebilir. Olana boyun eğmek, olduğu kadarıyla idare etmek, hatta O?nun izin verdiği kadarıyla yetinmek zorundasın. ?5 yerine 15 isterim? deme hakkına sahip değilsin. Bütün bunların karşılığı ise senin ve çocuklarının boğaz tokluğu. Yineliyorum, izin verildiği kadarıyla. Yaşamsal kararlarda en ufak bir söz hakkın dahi yok. Ne alınmış, ne verilmiş, nereye ne gitmiş, bilmesen de olur. O biliyor ya! 20 yılda bir kez alabildiğin bir adet çizme, 5, 6 yılda bir alınan bir adet palto, en az 5 yıl sonra aldığın bir ev terliği için ?Sen niye aldın?? söylevi.

Sana sunulan tek eğlence şekli yatakta. Onca yorgunlukla yatakta olmayı ne denli eğlence sayıp saymadığın ise tümüyle sana kalmış. Sen eğlenmesini bilmiyorsan adam daha ne yapsın?

Benzer örneklerle çok karşılaştım hayat yolunda. Orada, şurada, burada. Karısına ?Senin kuaför paranı ben mi vereceğim.? Diyen bir koca görmüştüm mesela. Ben utanmıştım onun adına, kadın olduğum için. Bana söylenmişti, ?O 5 lira nasıl kazanılıyor biliyor musun, hiç kazandın mı??. Kimin söylediğini söylememe gerek yok sanırım. Dükkân sahibim kirayı ertelediğimde söylemişti ?Benim o dükkânı nasıl aldığımı biliyor musun??. Bu sözleri söyleyen bilgisayar mühendisliğinde hoca. Kocama şükretmiştim ondan bu sözleri duyduğumda. Karısının yerinde olmayı asla istemezdim. Kuaför dertlisi olan da iki çocuklu, karısı çalışmayan, iyi kazanan bir esnaf.

Kölelik sizce de kaldırılmış mı? Sahi, bu yıl köleliğin kaldırılışının kaçıncı yılı? Bu anlattıklarım sizce kölelik değil de ne? Kula kulluk etmek. Kadınlar kan ağlıyor! Sesimi duyan var mı?

2 Comments

  1. admin admin 16 October 2010

    Yazdıklarımdan birilerinin rahatsız oluyor olması çok normal. Birilerinin ne demek istediğimi anladığı anlamına geliyor ki, bu da benim açımdan sevindirici. Teşbihte hata olmaz, yılanın deliğine çomak sokarsanız yılanlar rahatsız olur.
    Kuranın öğretilerine en az sizin kadar saygılıyım. Anlamadığım şu ki, neden hep kuran kadının örtünmesi söz konusu olduğunda öne sürülüyor? Kurandaki en önemli başlık örtünme konusu mudur ki, hep bu konu gündeme geldiğinde bütün erkekler kuranı savunma durumuna geçiyorlar? Kuran sadece kadınları kısıtlamak için mi indirilmiş? Erkeklerin yükümlülükleri yok mu kuranda bahsi geçen? Kuranın öğretilerini tam anlamıyla yerine getiren bildiğiniz kaç erkek var? Neden sadece kadınların kuranın öğretilerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmeleri bekleniyor? Ve neden hep erkekler bu düşüncenin savunucusu konumundalar? Bu konuda dayatan niye hep erkekler? Onları rahatsız eden ne? Kadınların bir kere baş kaldırırlarsa bir daha durmayacaklarının mı korkusu bu?
    Kurana çok mu düşkün erkekler? Bütün hayatlarını kurana göre mi düzenliyorlar? Kuranda dürüst olun var, hak yemeyin var, zulmetmeyin var, fakire yardım edin var. Bir dolu güzel, imrenilecek özellik var. Erkekler hayatlarını hep bu desturlara göre mi sürdürüyor? Yoksa işine geldiğinde kuran, işine gelmediğinde kıvıran mı erkeklerin tarzı?
    Hepimiz dünya hapishanesinde tek tip elbisede, hepimiz bir diğerinin ezik kopyaları olduğunda, giysilerimizle kişiliklerimiz yok edildiğinde, kişiliklerimizi ortaya koyamadığımızda, kendimizi olduğumuz gibi ifade edemediğimizde bizi yönetmek, yönlendirmek, ezmek, kullanmak çok daha kolay olacaktır tabii ki! Şimdiye dek hep süregeldiği gibi.
    Ben kadının erkekle eş ve eşit yaşamasından yanayım. Ki kuranında buna karşı geldiğini sanmıyorum. Biz Allah?ın ikinci dereceden yarattıkları değiliz. Birinci dereceden yarattıkları da erkekler değil! Ezilmek ve kullanılmak için var edilmedik. Erkeklerin aklına ve bizi yönetmesine ihtiyacımız yok Allah?a şükür. Allah bize hayatımızı akılcı bir şekilde sürdürecek kadar akıl ve irade vermiş zaten.
    Milattan önceki yıllarda yaşamıyoruz ki kadın açık giyindi diye tecavüze uğrasın. Açık giyinmek tecavüzü meşru mu kılıyor? Kadınlar kendilerini koruyabilecek güç ve konumdalar artık. Kaldı ki tecavüz, kadına olduğu gibi erkeğe de yapılıyor. Sizin düşüncenize göre açık giyinmek tecavüz sebebi ise bu durumda erkeklerinde örtünmesi gerek! Çoluk, çocuk, kadın, erkek herkes örtünmeli bu durumda, sizin düşüncenize göre.
    Bunlar kadını korkutma, sindirme, kandırma safsataları. Kuranda açık giymek günahtır yazıyor da tecavüz etmek mubahtır mı yazıyor? ?Açık giyinene tecavüz edene günah yazılmaz mı? yazıyor? Tecavüzü onaylıyor musunuz? Bence kadınlara ettiğiniz nasihatler kadar, tecavüz edenlere nasihatte bulunursanız çok daha faydalı bir iş yapmış olursunuz.
    Çözüm kaçmak, saklanmak, yok olana dek sindirilmek değil. Çözüm var olan sorunun üstüne gitmek.
    Düşüncelerimi daha açıkça paylaşmama vesile olduğunuz için teşekkür ederim.

    “:Eğer bezde kutsallık aranacaksa, en ayıp yerleri örttüğü için DON en kutsaldır”
    Teşekkürler Zekeriya Beyaz!

  2. murta murta 14 October 2010

    sayın yazar kadınların kapalı olması kr anı kerimde açıkça bildirilmiştir.
    siz kendi kafanız ve bozuk düşünceleriniz dinde senet olmaz.
    nur suresinde de açıkça kadınların örtünmesi emretilmiştir.kaba yerlerini mahremi olmayan erkeklere göstermeleride haramdır.herşeyin sahibi allahü teala böyle buyuruyor sizi kim takar allah aşkına.
    Cahilce konu hakkında araştırma yapmadan yazdığınız bu yazıyı açıkçası size yakıştıramıyorum.insan anatomisindende haberiniz yok besbelli.BİR Çok Yerde zinaya yaklaşmayınız.yani mahremi olmayan kadınlara bakmayınız gibi ifadeler geçmekte.Kuran ıKERİM VE Hadis i şerifllerde.Bunun nedenini sonraki gelen müctehit alimler uzun uzun açıklamışlardı.
    Mesela bir erkek eğer bir kadının bu belirtilen kaba yerlerini görürse doğası gereği o kadına akıl almaz kötü şeyler yapabilir.En azından düşünür.ben yapmam diyen erkek değil bi kere.Dolayısıyla erkek kendini kadına şehvetle bakmaktan,kadında kendini mahremi olmayan erkekten korumadıkça bu ülkede daha çok kadın istismarı ,tecavüz vs olur
    teşekkürler

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *