Press "Enter" to skip to content

Hitit ayaş termal, doğan jeotermal şirketler grubu 2 Mayıs’12

Yazının öncesi sol yan sütunda alfabetik sırayla hitit ayaş termal, doğan şirketler grubu 1 sayfasında.
 
Daha öncede gördüm bu tür tuzakları; ama bu kadar organize çalışılanına rastlamamıştım doğrusu. Böylesi bir dalavere olsa, olsa bir AKP’liye yakışır zaten. Bir defasında Dedeman otelin devre mülkünden satın aldım; geri verip başımdan atana kadar akla karayı seçtim; bin dolara patladı bana bu hata; 5-10 yıl önce; avukatla çözüldü iş; yoksa 4 bin dolar daha ödemem gerekecekti; belki de asla gidemeyeceğim Kıbrıs’taki otelin 15 günlük kullanım hakkı için; artık alır mıyım? Değil o kadın; şahmeranı; feriştahı satamaz bana devre mülk. Onlar kurtsa ben kuzu muyum? Enayi avına çıkmışlar açıkça.
Kadının sarfettiği sözler karşısında camlı bölmeye çağrılan rehberimin suratının şekli değişti; kadının iyice suratsızlaşan yüzünü ve rehberimin gittikçe bozulan yüzünü görebiliyordum açıkça. Çıktığında ?benim yüzümden seni azarladı mı?? diye sordum; ?yok, seninle telefonda konuşan kişiyi işten attı; eşli çağırmadığı için, buraya gelen her kişinin bir maliyeti var sonuçta? dedi. O an, orada anladım %90; pardon, düzeltiyorum; %99 başarıya nasıl ulaştıklarını.
Yediğimiz üç kişilik yemeğin hesabına gelmişti sıra; ?o da sizden olsun canım; nasılsa sizin patronda; Mehmet Ali Doğan’da para çok; öyle demedi mi sunumda; hem ben ?beni getirin; bana yemek yedirin? mi dedim?;))) Elin kesesinden cömertlik bu kadar oluyor demek ki! Yani benim kesemden; her gelenin kesesinden. Her gelen banko alıcı müşteri demek ki onların gözünde. ‘Ne eder, eder satarız, bir şekilde punduna getiririz’ anlayışı yerleşmiş oraya. Ağızlarına yaramayan çıktı mı karşılarına basıyorlar veryansını. Cahili, cüheylayı; dünyadan habersizi toplayarak kendilerini adamdan sanmışlar; şunu açıkça söylemeliyim; orada eğitimden nasip almış; dünya ufku bir nebze olsun gelişkin bir tane ne rehber, ne satıcı ne de yönetici gördüm; bu sözüme M. Ali Doğan dahil. Gerçi onun kendine kefil ettiği; kefil gösterdiği AKP’nin tümü aynı durumda değil mi?
Devre mülk satın almayarak onu zor durumda bıraktığım için rehberimden ayrı, ayrı zamanlarda günün başından sonuna dek defalarca özür diledim. İstenen ve beklenen %100 başarı çünkü; yedirilen her yemeğin karşılığı alınmak zorunda; işten çıkarılmak ise iki dudak arasında. Ben o günün boşa yatırımı idim onlar için artık. Devre mülk alsaydım sorun yoktu; almak zorundaydım; almadım; tu kaka oldum.
Bir dolu nedenim var elbette satın almamak için; ama bunları ona; o kadına sıralamak zorunda hissetmedim kendimi doğrusu. Bir cami hükümdarlığının yaşandığı, yaşanacağının belli olduğu bir yerde değil yaşamak asla bir süreliğine; bir saatliğine dahi bulunmak istemem; buna asla tahammül edemem; 45 yaşına kadar tahammül etmedim; bundan sonra mı tahammül edeceğim? Bu birinci ve baş neden; bana asla uymaz. Geçiniz. Bana bir şeyin zorla dayatılarak vatan, millet, cami, din aşkına satılmaya çalışılmasına var gücümle karşı dururum; ikna edilmeye; razı edilmeye söylenecek sözüm yok ama zorlanmaya, dayatmaya asla gelemem. Bu da diğeri kadar önemli bir neden.
Aslında bütün bunların ötesinde zaten verebileceğim öyle bir paramda yok; açıkçası hiç olmadı; bundan ötesi; param olsa da almam; satabiliyorlarsa satsınlar bana. Taş çatlasa 10 tl etmeyen bir yemek ve tangır tungur gidilen bir Ayaş, Çağa yolculuğu için 20, 30 bin lira ödeyecek göz yok bende. Eskiden vardı; ödemiştim de; ama artık yok; yemezler; o çamlar benim için kürek oldu.
Çıktım, çocuklarımı buldum; dışarısı bomboş; herkes içeride; içerisi hınca hınç dolu. Çıkabilmen için almayacağına kesin kanaat getirmeleri gerek. Ben çıktığımda sanırım benden başkası yoktu etrafta. Kafam allak bullak olmuş; ne görüp ne yaşadığımı fark edemez hale gelmişim. Bir süre sonra arabada beraber geldiğimiz çocuklu çifti gördüm; satın alıp almadıklarını sordum; ?yok canım? cevabını aldım; onlarda bana sordu; aynı cevabı verdim. Onların rehberi olan arabada beraber geldiğimiz nazik kız bana ters, ters baktı; korkup uzaklaştım; o ailede bir daha bana yaklaşmamaya; benimle konuşmamaya çalıştı; başlarına bir bela gelmemesi için. Bende bir daha hamle yapmadım onlarla konuşmak için. Bizler elebaşı; nifak çıkaranlardık artık onların gözünde.
Turun başında; yemekteyken uzaktan tanıdığım bir kadını görmüş ve selam vermiştim. Beklerken yine gördüm onu; yanında iki erkek; biri eşi olmalı; bir erkek daha vardı yanlarında; kim olduğuna dikkat etmedim; rehberleriymiş. ?Aldın mı? diye sordular; ?yoo; ne alıcam? diye cevapladım; aynı bıçkınlıkla. ?Ya alsaydın; ne güzel bir yer, 2 ay önce olsa biz alırdık ta; şimdi sıkışığız? dediklerinde anladım pot kırdığımı; yanlarında rehber olduğunu. Sağ salim oradan kurtulabilmeyi diledim içimden; ne yalan söyleyeyim. İçimi korku sarmaya başladı; önce ters bakışlar; şimdi bu; ne yapmalı da oradan bir an önce kurtulmalı? Onlarda paçayı kurtarmanın yolunu böyle bulmuşlar; ‘paramız yok, sıkışığız’ diyerek. Herkes benim gibi deli mi ‘almam’ diye tuttursun;)))   
Tuvalete gittim; lavaboların yanında abdest muslukları var; tuvaletlerin yan taraflarında da kadın ve erkek mescitleri; ayrı, ayrı. Yaşar hoca her gün söylüyor ‘tuvaletin yanıbaşında ibadethene olmaz’ diye; dinleyen kim? Kadınlar konuşuyorlar aralarında; ?2+1?i 25 bin liradan 22 bin liraya düşürmüşler; 500, 500 taksit; nasıl ödesinler.? Üstlerinden, başlarından belli; fakir insanlar; bir bedava yemek yemek uğruna düştükleri hale bak. Sinirlerim boşaldı; gülüyorum şu anda yazarken. Yaşananlar inanılır gibi değil. Bir kara mizah. Ha; söylemeyi unuttum; bu arsanın yanındaki arsa Melih Gökçek?e aitmiş. Hey gidi günler hey; bizim gibi iş bilmezlerde avucunu yalasın; almışsın tiyoyu güvenilir yerden; alsana bir arsa. Gerçi Gökçeğin aldığı yer kadar yer almak haddimize düşmez; o ayrı mesele.
Yine geçelim zaman akışımıza; susar mıyım; hemen atıldım provakatörlüğe; ?nasıl zorluyorlar insanları değil mi?? Onayladılar beni kadınlar. Biz hararetli, hararetli konuşurken bir kafa uzandı içeri; bir kadın rehber; bana bakmıyorsa bile bana, bana bakıyor gibi geldi; kestim sesimi. Korku ile çıktım dışarı. Baktım benimle ilgilenen yok; rahatladım. Aynı keyif; devam; biri bir laf atsa yine konuşurum; kim susturacak beni? Dağın başında bırakıp gidecek halleri yok ya;)))) Ya bıraksalardı?;)))) Şimdi gülüyorum ama oradaki korkum gerçek ötesiydi. Ciddi ciddi korktum; bana ve çocuklarıma bir zarar verilebileceğinden. Böyle bir korku duymayalı uzun zaman olmuştu.
Yaklaşık 2 saat bekledik içerdeki pazarlıkların sonuçlanmasını. Saat altı buçuk, yedi gibi bindik geldiğimiz araca. O konuştuğum; pardon konuşmaya korktuğum iki çocuklu ailenin gelirken nazik, giderken ters rehberi kız;  karı kocadan referans istedi; adam ?vermem? dedi. Kız ısrar etti; ?zaten para kazanamadık; bari referans verin? diye. Adam iyice sinirlendi ?ben bu saate kadar size saygı gösterdim, sabrettim, artık sizde bana saygı gösterin, böyle yapılacağını bilsem asla gelmezdim, böyle bir şey için kimseyi referans göstermem? dedi ve kız bozularak çekilip gitti. Yol boyunca arkalı önlü gittik o karı kocayla; bir defa dönüp arkalarına bile bakmadılar; hatta bir ara dayanamadım; laf ola bir laf attım; en kısa yoldan cevaplayıp döndüler önlerine. Örgüt görüntüsü vermiş olmaktan çekinmiş olmalılar;)))) Güleriz ağlanacak halimize. 
Yaşlı çift satın almış; onları bir süre daha bekledik. Tuvalete giden, namaz kılan derken bekledik ha bekledik. Rehberler bozuk çalıyor; suratlar beş karış; ortam matem havasında. Gelirken her geçişte arabanın dar koridorunda yol veren o tatlı, şirin kız bütün endamı ile bize geçit vermemeye kararlı gibi görünüyor. İtelesem; olmaz; yol istesem; ters bakacak; o da olmaz; ne yapmalı; ne zaman ki koridor boşalır o zaman harekete geçmeli;)))  Muhabbet, sohbet kendi aralarında; bizimle; hele ki benimle konuşan yok artık. Tu kaka oldum.
Yine benim rehber iyiydi canım; bana su ikram etti; benimle şakalaştı; ?bakıyorum da keyfinden azalan bir şey yok? diye takıldım; ?ben öyleyim? dedi gülerek ama o günün kaçan priminden içinin yandığı belli. Ayrılırken içtenlikle ?beni tanımaktan mutlu olduğunu? belirtti; hayatının rast gitmesini diledim ona; mayamız, kişiliklerimiz oldukça uyuşmuştu gün boyunca. Gün ikimiz için karşılıklı esprilerle geçti. O kıza düşmüş olsaydım ve o adam gibi zorlanmış olsaydım bu kadar eğlenceli geçmezdi gün; kız ve ben saç saça; baş başa;))))
Yaşlı çift geldi; kadın ?suyu da içilir gibi değil ama belki yüzer çocuklar? dedi. Almış ama ne aldığının, neden aldığının kendi de farkında değil;)))) Giderken bir termal devre mülk satın almak akıllarından bile geçmeyen insanlar; bir devre mülk ve bolca borç sahiplenerek döndüler. Ve işin asıl korkunç yanı o insanların değil oradan devre mülk almak akşama yemek alacak paraları yok; birçoğunun; bu açıkça belli. Diyelim ki devre mülk ödemeleri bitti ve devre mülkler gerçekten yapıldı; devre tatilleri zamanı geldi; o insanlar oradaki yemek masrafının; ücretinin bile altından kalkamazlar; sabah, öğle, akşam oradan, lokantadan yemek zorundalar; ücretli olarak; nasıl olacaksa;))) Döve, döve sattılar devre mülkleri Allah?ıma; bir tavuk pilava bir devre mülk; iyi pazarlık doğrusu;)))))
Bilmem farkında mısınız; bütün bu yazdıklarım bir suç duyurusu; orada örgütlü; kolektif bir suç işleniyor; insanlar zor ile razı edilerek. Hem de öyle böyle değil; hummalı bir çalışma; ne zamandır başladığı ve ne zamana kadar devam edeceği bilinmeyen. Resmen dolandırıcılık yapılıyor; insanın aklı almıyor. Ama hep olduğu gibi bu suçta işlenilmeye devam edilecek; ta ki o inşaatın parası; belki de çok daha fazlası çıkana dek. Bütün yakın illerden yapılıyormuş oraya insan taşımacılığı; sadece Ankara?dan değil. Neyse; yine umalım da jetpa gibi ortada bırakmasınlar insanları. Biz bu kadarına da razıyız. Taslarını, taraklarını toplasalar ve yok olup gitseler kimsenin hak iddia edebileceği bir şey yok. Boş bir düzlük. Birkaç prefabrik ve birkaç yarım bina. Tabelalarda kalktı mı kimse inşaatın yerini bile bulamaz. Bir gecede yok edilir; ne olacak ki! Taş attı da kolları mı yoruldu;))))
Bir günde binlerce satış yapılıyor; bu satışların ne zamandır sürdüğü de meçhul. Her daire en fazla bir yıla bölündüğünde 24 kez satılabilir. Var olan bina sayısı, ev sayısı çarpı 24?ün üstüne çıkmış olabilir mi yapılan; yapılmış olan devre mülk satışları? Çıktıysa bunu nereden bilebileceğiz ki! Hiçbir garantisi yok anlayacağınız orada dönen tezgâhın.
Ankara?da; şehrin göbeğinde 3+1 sıfır dairenin bitmiş; derhal anahtar teslim fiyatı 250-300 bin tl. Binanın yaşına ve katına göre fiyatlar 100-150 binin altına kadar düşüyor. Ayaş, Çağa?da; Ankara?ya bir, bir buçuk saat mesafede ne zaman teslim edileceği belli bile olmayan 2+1 dairenin fiyatı 2200 tl çarpı ?15?er günden 24 kez satılıyor? 24; eşittir 528 bin tl. Tek fazlası eşyalı olması ki oda ıkea?dan orta halli eşyalar. Bizim memlekette akıllı çok anlaşılan.
Demek ki bu yolla zengin oluyor insanlar; diğer insanların ümüğünü sıkarak; sonrada dinden, imandan, namazdan, Müslümanlıktan, dindar ve kindar olmaktan, nefretten bahsediyorlar. Ben oradan o zaman arsa almış olsam bunu onlar gibi paraya çeviremez; boş araziyi insanlara ev olarak kakalayamazdım; yani benim bir işime yaramazdı o arsa. Ben o arsayı bu şekilde paraya çevirmeyi beceremezdim. Ben bu kadar zalim ve tıynetsiz olamam; o iş zalim ve tıynetsiz olabilenlere özgü.
Ve sanırım o organizasyonda çalışan ve sayısı binlere varan ?rehber?ler götürüp tanıttıkları aileler için değil de yaptıkları satışlardan para kazanıyorlar. Böylesi bir durumda para kazanabilmek için müşteriyi zorlamak onların boynunun borcu. Başka seçenekleri kalmıyor para kazanabilmek için. Ne zorlamalara şahit oldum bütün gün boyunca. Ağzından girip burnundan çıkıyorlar insanların deyim yerindeyse. Gönül rızası ile değil; bıçak ucu zoru ile elbette. Evet; bıçak ucuna kadar varıyor iş. Azarlama, aşağılama; bağırma, sıkıştırma; her yol mubah sonuca ulaşmak için.  Biri; bir rehber ?bir hafta sonra aynı fiyata alamazsınız; bu fırsatı kaçırmayın vıdı, vıdı, vıdı, vıdı? diyerek sıkıştırıyordu mesela yanımdan geçerken. Konuşa, konuşa kaç tur attılar etrafta.
O iş orada o gün bitmeli; gitti mi kaçar tren; bunu adı gibi biliyorlar; sıcağı sıcağına bitirilmeli iş. Benim rehberim tatile ayırdığım parayı emsal göstererek ?kârda? olacağıma ikna etmeye çalıştı beni. 3,5 yıl içinde kâra geçer; üstüne üstlük birde ömür boyu devre mülk sahibi olurmuşum. Sıkıştığımda satıp paraya çevirebilirmişim veya çocuklarıma, torunlarıma kalırmış.
Oraya tatile gelmek istediğimi; tatil seçeneğimi orada kullanmak istediğimi veya torunlarıma miras bırakmak istediğimi kim söyledi ki ona? Aklı benden fazla ya bana akıl veriyor akıllım. Beyinleri yıkanmış; satmaya şartlandırılmışlar. Bunun nasıl yapıldığını çok iyi biliyorum. Bana da yapılmıştı bu 5-10 yıl önce. Hiç benim tarzım değildir böyle bir insan olmak; beynimi yıkayarak beni deli bir amway satıcısına dönüştürmeye çalıştılar; ?yapabilirsin; yapmalısın; sardunya adasına tatile gideceksin; şuna, buna sahip olacaksın? diyerek. Yapmak için çaba gösterdim ama beceremedim; yüzüme gözüme bulaştırdım; o zamanın parasıyla 5-10 milyarlık malı bana çaktılar. O beyin yıkamanın nasıl bir şey olduğunu yakınen biliyorum yani.
Orada; Çağa’da sen satın almamak için direndikçe nezaket kuralları aşama, aşama unutuluyor ve açıkça tehdit edilircesine zorlanıyorsun. Sorunun şekline bak; ?neden?. Bu yumuşak bir ‘neden’ sorusu değil üstelik; ‘nasıl almazsın; sen kim oluyor da almıyorsun’ tonlamasında bir ‘neden’. Azarlandım; devremülk almadığım için; düşünebiliyor musunuz? Bildiğiniz böyle bir satış şekli var mı Allah aşkına? Sanki terlik, pabuç satıyorlar; ‘altı üstü 22 milyar canım; ne olacak’. Asgari ücret 600 tl; devremülk ödemesi aylık 500 tl; ne güzel hesap bu böyle! 
Yani bana açıkça diyor ki; ?sen arabamla geldin, yedin içtin şimdi bunların bedeli bu; öde’. Bak şu manyağın zoruna. Bu işe bir el atılmalı; hem de derhal; çok beklemeden; her cumartesi ve pazar binlerce fakir insana zorla; cebren ve hile ile satış yapılıyor; olmayan; varlığının yeterli bir kanıtı olmayan bir şey için üstüne üstlük.  
Maceralı bir gündü bugün. Üstelik hiç böylesi bir macera aklımda yokken. Ne umdum; ne buldum; aklıma gelmeyen başıma geldi. Pişmiş tavuğun başına gelen benim başıma geldi. Nereye gidiyoruz biz; bu gidiş nereye? Saat 2?si olmuş gecenin; bitirip yatayım bari. Ne hikmetse hala yorgun hissetmiyorum kendimi;)))) ‘Ayaş’ın oksijeni boldur’ demişti zat-ı muhterem büyük insan; Mehmet Ali Doğan; ondan olmalı;))) hava bile satıyor adam.
*Okudukça inanamıyorum bütün bunlara; bütün bunları ben mi yaşadım o gün yoksa aslında bunlar bir filmden alınmış kareler ve beynim beni mi aldattı? Bütün bunlar gerçek miydi, yaşandı mı? Biri beni çimdiklesin lütfen. 
 
Yazının devamı sol yan sütunda alfabetik sırayla hitit ayaş termal, doğan şirketler grubu 3 sayfasında.

8 Comments

  1. yaşar yaşar 19 January 2013

    arkadaşlar bu durumda avukatla görüşen arkadaşlar veya avukat tanıdığı olan kişiler telefon numarasını versin yani kısaca organize olalım.

  2. abdullah abdullah 27 December 2012

    Sayın admin ve diğer mağdur arkadaşlar,
    Hiç bir şey yapamayız demeyin boşuna.Benim abim avukat ve bu işi iyice araştırdım.Ben tabi ki tek başıma hukuken bir şey yapamazdım ama isterseniz buradaki 9-10 kişi savcılığa topluca suç duyurusunda bulunmaya gidelim.Savcıya durumun aynısını anlatalım.Tehdit,hakaret,organizeli ve nitelikli dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunalım.Bu konuda öncülük yapmaya hazırım.Bir gün belirleyelim ve o gün adliyeye gidip 5-10 kişi kaç kişiysek artık suç duyurusunda bulunalım.Bu gibi durumlarda direk işlem yapar savcılık ciddiye alıp.Bir de akpartinin ismiyle ticaret yaptıklarını,bakanın toplantıya geleceğini vs. söyleyelim.Bakan bu işin ortağıysa çıksın ortaya ve konuşsun.Başbakan bu projenin arkasındaysa neden son söyledikleri tarihten 1 yıl geçmesine rağmen bu işi çözemediler?Yok başbakan ve akp arkasında değilse bu firma nasıl olur da insanları dolandırma konusunda bir partiyi veya bakanı kullanabilir?CNN türk bu işin neresinde?Sürekli cnn türkü referans gösteriyorlar.Kısacası savcılığa gideceğiz ve suç duyurusunda bulunmak için dilekçelerimizi vereceğiz.Savcı da soruşturma açacak.Bu konuda eğer takipsizlik verirse o takipsizlik kararını basına vereceğiz.CNN türk adı altında insanları dolandırıyorlar diye CNN türke vereceğiz mesela.Ben bir kaç kez ofislerine gittim ve hep kavga dövüş.Caymaya çalışan insanlar ve cayamazsınız diyen çalışanlar.Buradan cevap yazın ve emin olun ki korkacak bir şey yok.Ne akparti,ne ismi geçen bakanlar ne de CNN olaydan haberdar değiller.Çünkü resmi bir suç duyurusu yok.Bu olayın ciddiye alınmasını sağlamak bizim elimizde.cevap bekliyorum sizlerden

  3. M.Danışman M.Danışman 18 December 2012

    Saygıdeğer ADMİN…Sizin Öncülüğünüzde bu MAĞDUR vatandaşlar için birşeyler yapılamaz mı…? ( Ben DİREKTEN dönenlerdenim…) Nasıl dönebildiğimi Bir BEN BİR ALLAH Biliyor..Hiç değilse YENİ Mağdurları KURTARIRIZ…
    KAPILANLARA / Elini kolunu KAPTIRANLARA Çok Çok ” DUA ” ediyorum.

  4. mehmet mehmet 15 October 2012

    YAZIKLAR OLSUN!!! GERÇEKTEN İNANDIM, SATIN ALDIM GEÇENLERDE YİNE ARADILAR GELİŞİMİNİ GÖRMEK İÇİN TEKRAR GİTTİM.(ALDIĞIMI SÖYLEMEDEN). BİR DE NE GÖREYİM PROJE DEĞİŞMİŞ, ALDIĞIMIZ 3 KATLI BİNALAR 7 KATLI OLMUŞ. BÖYLE DOLANDIRICILIK OLMAZ. ORADA OLAY ÇIKARTTIM VE DAHA SONRA ANKARAYA DÖNÜP AVUKAT BULDUM. ALLAHTAN ESKİ PROJENİN OLDUĞU TANITIM KATALOĞUNU VERMİŞLER. BUNA DAYANARAK SÖZLEŞME İPTALİ VE DAVAYI KAZANABİLECEĞİMİZİ SÖYLEDİ AVUKAT. KALDIK ŞİMDİ PARAYI KURTARMAYA !!! BENİM YAPTIĞIM HATAYA SİZ DÜŞMEYİN BARİ

  5. admin admin 30 September 2012

    Yaklaşık 10 yıl önce yine bu biçimde ama başka bir devre mülk satın almıştım; başvurduğum avukat devremülkler yasasını araştırdı ve ‘devremülke gidilmeden bir hafta öncesine kadar vazgeçebilme’ gibi bir hakka sahip olduğumuzu buldu; bu şekilde o senetleri ödemekten kurtulmuştum. Aynı yolu denemenizi tavsiye ederim. Yasal yolla savaşmaktan başka bir şansınız yok. Yine satın aldığınız ilk 8-10 gün içinde başvurmuş olmanız da daha önemli sanırım.
    Noterden ihtarname çekmeniz gerek.

  6. kübra kübra 29 September 2012

    aynı mağdurluğ bizde yaşadık biz alalıçok olmadı ama bu durumda ne yapmam gerek onu anlatırmısnız

  7. admin admin 09 August 2012

    Hasan Bey; bunları bana yazıp benimle ve diğer insanlarla paylaştığınız için size gerçekten teşekkür ederim. Orada; o bir günlük süre içinde ben bile kendimi bu kadar kötü hissettiysem sizin neler yaşadığınızı; yaşamış olabileceğinizi kolaylıkla anlayabiliyorum.

  8. hasan hasan 08 August 2012

    hay ağzınıza elinize kaleminize yüreğinize sağlık. binlerce kişinin yaşadıklarına tercüman oldunuz. ben de bütün anlattıklarınızın hepsini kabus gibi yaşayanlardanım. aldım pişman oldum. kendimi oldukça aptal hissettim. avukata gittim peşinatı kurtarmak için. ihtar çektik. cevap iki ay sonra geldi. peşinatı alamazsınız ama senetlerinizi ida edelim, dendi. yani bir ekmek arası tavuğu 1250 tl ye yedik. 2 yıl oldu hala bir gelişme yok. o kadar şikayet var. hiç üstüne gidilmiyor. hukuki boşlukları kullanıyorlar. kaç yıldır ödenen taksitler ya da toplanan paralar şimdiye tesisi çoktan yaptırmış olmalıydı. hala ortada prefabrik bir yapıyla örnek daire dedikleri maketteki projenin bir parçası bile olmayan bir yapıdan başka bir şey yok. gittim konuşmak için balgattaki bürolarına az daha döveceklerdi. bana yüzlerce avukat hakim üst düzey yönetici devremülk satın aldı. onlar güveniyor da siz neden güvenmiyorsunuz. bu kadar insan parasını sokakta mı buldular diye savundular. eyvallah dedim ama sözleşme yapıldığından beri bir çivi çakılmıyor tabelaya, prefabriğe, makete ve ayaşın kırında bir yere bakarak satış yaptınız. üstelik 2011 şubat ayında tapu sözü verdiniz hepsi yalan oldu. hangi sebepten gecikme ya da erteleme yapıldığına dair hiçbir yerde hiç bir açıklama yok. çıkıp m ali doğan da şu sebeple şöyle oldu demiyor. hepsi palavra. artık biz madur olduk. başbakanın ankara için en önemli projesi olduğu reklamını yayıyorlar. başbakana mektup yazacağım eğer sizin ankara için en önemli proje diye referans olduğunuz proje buysa ve böyle işliyorsa başkentin diğer projelerinin vah haline. diye. aksine mağdurların da sesi çıkmıyor, gri bir korku sinmiş üzerlerine… tıpkı benim gibi. bu meselenin bir an önce kamuoyu önünde ayrıntılarının açıklanması temennisi ile..

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *