Press "Enter" to skip to content

Gündem 1ss Haziran’13

***Erdoğan, Emine?sini de aldı gitti kuzey afrika gezisine; Emine?nin uçağa binerken yüzü ağlamaklı gibiydi; bu gidişin dönüşe benzemeyeceğini biliyor olmalı; öyle nitekim; o gitti beri ortalık ne rahatladı; arkasından atan atana; meğer nasıl bir baskı kurmuş insanların üstünde; bu üç günlük boşluk foyaları daha çok ortaya çıkaracak gibi görünüyor. Sevmeyeni ne çokmuş meğerse; bende bir tek benim sanıyordum;)))
***?Biliyor musunuz; bazıları gaz odaları ile tarihe geçerler; bazıları gaz bombaları ile tarihe geçerler? Bu 10 yıllık istibdat dönemi halk tarafından bitirilmiştir. Bunu kabul edin arkadaşlar. Türkiye?de artık hiçbir şey ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Halk demokrasiye, laikliklere, özgürlüklere, yaşam tarzına karşı başbakanının yarattığı bu istibdatı yok etmiştir? Emine Ülker Tarhan
***Bizim bayrağımızda ay sağa dönüktür; sağa tam paralel olarak; önünde yıldız vardır; başbakanlığın, dışişleri bakanlığının, ekonomi bakanlığının, içişleri bakanlığının, kalkınma bakanlığının amblemlerinde ay ve yıldız bayrağımızda olduğu gibi; sağlık bakanlığının, milli savunma bakanlığının ambleminde ay; yani hilal yukarı bakıyor; tam kuzeye; yıldız üstünde; çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığının, çevre ve şehircilik bakanlığının; gençlik ve spor bakanlığının; maliye bakanlığının, milli eğitim bakanlığının, orman bakanlığının, sanayi bakanlığının amblemlerinde ne ay var ne de yıldız; sağ tarafta bayrak veya ay yıldız var. Gıda, tarım ve hayvancılık bakanlığının, gümrük bakanlığının amblemlerinde ufacık bir ay yıldız var; belli belirsiz; kültür bakanlığının ambleminde ay yıldızla ilgili hiçbir şey yok; yalnızca sağ köşede bir Atatürk resmi var. Enerji bakanlığının hiçbir yerinde bayrak, ay, yıldız benzeri bir şey yok.
Kanaltürk, bugün kanallarının amblemindeki ay sağa, yukarı yatık; yıldız üst uca bitişik; açıp bakabilirsiniz; kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele şube müdürlüğünün amblemindeki ay da sağa, yukarı yatık; yalnız farklı olarak yıldız alt uçta; ulaştırma bakanlığının ambleminde ay yıldız yine sağa, yukarı yatık; aile ve sosyal politikalar bakanlığının ambleminde ay yıldız yok; sağ tarafta yine sağa, yukarı yatık ay yıldız var; yıldız ortada; emniyet genel müdürlüğünün ambleminde ay yıldız yok; sağdaki ay yıldız sağa yukarı yatık. 
Bu son saydıklarımın hepsi kanaltürk ve bugün kanallarının amblemleriyle aynı; kanaltürk ve bugün kanalları koza gurubuna ait; cemaat ilişkileri olan kanallar; bakanlıklarımız cemaatle ilişkili olarak mı yönetiliyorlar ki cemaatin işaretini amblemlerinde taşıyorlar? Biz neler yaşıyoruz?
T. C. ise birçok bakanlıkta yok; bazılarında var; çok az. Ayar çizgisi çoktan aşılmış gördüğünüz gibi; bu gezi müdahalesini çoktan hak etti bunlar.
***Amerika ?işin ucu kaçarsa biz buradayız? gibi bir mesaj göndermiş; tam karşılığıyla ?her sonuca kayıtsız değiliz? demiş; ?Türkiyeyi Türklere yedirmeyiz? demeye getirmiş yani; sömürgelerini ellerinden kaçırmak gibi bir niyetleri yok anlaşılan; sömürge demişken; şu garanti bankasına yapılan ambargo neden coca colaya yapılamıyor; sen asıl o zaman seyret gümbürtüyü.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan cevap olarak  ?Kaygıları anlamak için daha fazla çaba harcamamız gerektiğini biliyoruz. Başbakanım da Türkiye?nin doğru yolda olduğunu gösterecek? demiş; bir Amerikan kulu olarak elbette; başbakanının yokluğunda polisleri gösteriyor zaten Türkiye?nin doğru yolda olduğunu; döndüğünde zulmün bini bir para olacak demektir bu; daha sıkı günlere hazır olmamız gerekecek anlaşılan.
***Dün akşam saat 5?te yine karışmış ortalık; Kızılay?a hamle yapacaktım olmadı; döndüm; trafik arapsaçı; trafik polisi ?hanımefendi niye gitmiyorsun? diye bağırınca ?önümdeki gitmiyor, ondan gitmiyorum? diye bağırdım; yürüdüm; bu eylem havası bana iyi gelmiş; Çukurambar?dayım; yine dün; çukurambar öcü böcü kapalıların merkez noktası; meyve için sıra bekliyorum; 2 öcü böcü meyve alıyor; ondan 2, bundan 5, para bol; bir adam park edecekmiş; önlerini tıkayan öcü böcülere gelip çattı; ?arabanızı yolumdan çekin? diye; öcü böcüler alacaklarını apar topar alarak gittiler; bir cevap bile vermeden; bundan bir hafta önce öcü böcülere laf etmek kimin ne haddine; istedikleri yere park etmek serbestti; çalımlarından geçilmezdi; yakalamışken sıkıştırdı adam; önce adamın huysuz olduğunu düşünmüştüm ama onlar gidip arabasını park ettikten sonra oldukça nazikti; insanlar tepki koymaya bir yerden başlamak istiyorlar artık; bu iş sokağa taşıyor yavaş yavaş; görünen o; ?dünya dönüyor; sen ne dersen de; yıllar geçiyor, fark etmesen de?; ne çok dinlemiştik bu şarkıyı bir zamanlar; yine dönüyor o plaklar.  
***AOÇ?nin havadan çekilmiş bir fotoğrafı var; gerçi AOÇ denemez artık o alana; tayyib?in sarayı için tepe kısımdaki bütün ağaçlar traşlanmış; bir avuç ağaç kalmış etrafta; arazinin yarısını kaplamış inşaat alanı; 5-10 kat yükselmiş bile binalar; nedir bu adamdaki ağaç, orman düşmanlığı; koca Ankara?da sarayını oturtacak bozkır bir tepe mi bulamamış; Ankara?nın diğer her yeri bozkır; penceresinden ağaç manzarası seyretmek istiyorsa bozkıra ağaç diksin; büyütsün; seyretsin; var olan ağacı, ormanı kesmek, yok etmek neyin nesi; ne gözü doyuyor ne karnı; toprak doyursun inşallah. 
Atatürk orman çiftliği bize Atatürk?ün yadigarı; bıraktığı en güzel yerlerden, eserlerden biri; Ankara?nın ciğerleri; onu yakıp yıkmaya; hele ki Erdoğan?ın ne hakkı var; geleceğe bırakacağı olumlu bir şey yapmadığı gibi olanı da yok ediyor; bunu yapmak için Ankara halkından; Türk milletinden izin almış mı?
Oranın adı Atatürk Orman çiftliği ya; onu hazmedemiyor; erdoğan?ın orman çiftliği olsun diye uğraşıyor; sen kim Atatürk?ün yerini almak kim?
Başbakanlık konutuna bir türlü yerleşmeyişini benim gibi tevazü göstergesi olarak algılayanlara sözüm; beğenmediğindenmiş; kendini saraylara layık görüyormuş meğer bizim çapulcu; İstanbul?da da dolmabahçe sarayında kalıyormuş baksanıza; zaten Ankara?yı yarı yarıya terk etti sayılır; genellikle İstanbul?da; yapılan saraydaki haşmete, ihtişama baksanıza; 21. yüzyıl Osmanlı padişahı mübarek; dünyaya direk çakmak gibi bir niyeti var; öyle görünüyor; ne derler; evdeki hesap yine çarşıya uymayacak anlaşılan.
***Türk Dil Kurumu?nun sitesindeki çapulcu tanımı değişmiş; ?Başkasının malını alan, yağma, talan eden kimse, talancı, yağmacı, plaçkacı? dan; ?Düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan, plaçkacı? ya dönüşmüş; daha ne aptallıklar göreceğiz?
Yeni savaş dönemi yeni savaş taktiklerini beraberinde getirdi; göstericiler gaz bombalarını ellerine alıp geri fırlatıyorlar; üstüne bidon kapatıyorlar; su döküyorlar veya ıslak bez koyuyorlarmış; şöyle demiş bugün Zülfü Livaneli Facebook?ta; ?Bu protestolar daha da yayılacak çünkü tarih bize, çaresiz bırakmaya çalıştığınız halkın çareler ürettiğini öğretir. Taksim, asla sadece Taksim değildir, bir simgedir, bir direniş anıtıdır, tarihtir?.
Madem bu kadar başarılılardı yıldırma politikasında pkk üstünde niye denemediler güçlerini de anlaşma yoluna gittiler? 
Bugün sızan haberlere göre; geçen iki ayda İran?da meydana gelen depremler sonucu nükleer reaktörde çatlaklar olmuş.
***Yılmaz Özdil bir haftalık ?gezi tatili? nedeniyle çok eleştirildiğini açıklamış; olmayışının nedenlerini sıralamış; iyi de Yılmaz Bey; bu ilk değil ki; ne zaman ortalık karışacak olsa Yılmaz Özdil tüymüş; yok ortalıkta; arazi; bu ilk değil; bundan adım gibi eminim; bunların hepsi bir tesadüf mü? Bir hafta boyunca 2 kelimede mi yazamadınız; yer yerinden oynadı; Moğolistan?da mıydınız? Fas?ta bile tabletler kırıldı; Moğolistan?a gelmedi mi sesi? 
Size inanan, güvenen insanlar var; benim gibi. Gaz bombası işlevi mi taşıyorsunuz insanlar üzerinde; bu yüzden mi gaz bombalarının ortaya çıkışıyla ortadan yok oluşunuz? Amacınız havayı koklayıp öyle piyasaya çıkmak ise bunu yapan çok kişi var; sizin ne özelliğiniz kalır ki böyle bir durumda? Bir hafta çok uzun bir zaman böyle bir zaman için. Neyse ki Ayşe Arman vardı nöbetçi gazeteci olarak hürriyette; onu okuduk o bir haftada.
***?Ben ne provakatörüm ne de teröristim; insanlara yardım için gittik arkadaşımla; birkaç saniye içinde üzerimize 20-25 tane biber gazı attı polis; ve herkes kaçışmaya başladı birden; nereye kaçacağımızı bilemedik yani; ben oturdum ve gazın geçmesini bekledim; 2-3 dakika geçti; kafamı bir kaldırdım üzerimize doğru koşuyorlardı; ben ?yere oturup bir şey yapmazsam bir şey yapmazlar? diye düşündüm; bir tanesi sırtıma vurdu; ben yere düştüm; daha sonra dövmeye başladılar zaten. 2 kere bayıldım beni döverlerken. Ben ayıldıktan sonrada dövmeye devam ettiler; belki baygınken de dövdüler; ellerinden kaçmaya çalıştım; denize atlamaya çalıştım; başımı korumaya çalışırken bileğim kırıldı; o copu kafama yeseydim benim oradan sağ çıkma ihtimalim yoktu; dava açıcam, suç duyurusunda bulunucam; ne gerekiyorsa yapıcam; hakkımı arıycam?  
 
Başak Özçelik; bugünkü haberlerden bir kesit. Bunları söyleyen 21 yaşında bir üniversite öğrencisi; bir genç kız; ?tü sizin suratınıza?. Diğer bir açıklaması da şöyle Başak Özçelik?in; 
?Bir anda ortalık karıştı. Her yer duman oldu. Kaçmaya başladık, arkadaşlarımızla birbirimizi kaybettik. Yere kapandım. Gaz bulutunun geçmesini bekledim. 2 dakika kadar sonra 100-150 polis ve eli sopalı sivil adamlar koşmaya başladı. Sırtıma darbe aldım. Beni, tahta sopalarla, coplarla dövmeye başladılar. Bayıldım. Sonra başıma yediğim copla tekrar ayıldım. Etrafımda 20 kadar kişi vardı. 3 ya da 4 tanesi resmi kıyafetli polisti. Diğerleri ellerinde sopalar olan sivil kıyafetli kişilerdi. Bana, Tayyip Erdoğan?ı, Türk polisini çok seviyorum dedirtmeye çalıştılar. Demedim. Dövmeye devam ettiler. Bir ara denize atlayarak ellerinden kurtulmaya çalıştım, izin vermediler.?
***?Tencere tava, hep aynı hava? emme; Mehmet Ağar 1 yıldır yattığı hapishaneden 1 ay önce çıktı; 1 yıl daha karakola imza vererek yaşayacak; sonrasında ise deniz, kum ve güneş eşliğinde hayatını sürdüreceğini söyledi; bilmem anlatabildim mi?
***?Tencere, tava, hep aynı hava? emme; bir zamanların Hayri Kozakçıoğlu?sunun ölüm biçimi evlerden uzak; Allah kimseye nasip etmesin; amin; kimler geldiiii; hayatımdan kimler geçtiiiii; bilmem anlatabildim mi? Gün olur devran döner; bende sararım yari; nanay, nanay, nanay, nanay!!! Bu hava başka hava; çarpar adamı; dikkatli ol.
***?Gezi parkı direnişinde bizim tarihimizde bu tür olaylarda hiç görülmemiş bir ruh ve ufuk var. Bu olay o kadar beni içine çekti ki; bu konuya girdim; 3 yazımı buna ayırdım. Bu siyaset değil; bu siyaset üstü bir şey. İnsani, bir şey, ülke için bir şey, insan hakları için bir şey; insan onurunun kendini ispat etmesine; ortaya koymasına yönelik insani bir eylem. Böyle bir şeyi hiç görmedik. Kitaplar okunuyor, kitaplar dağıtılıyor; namaz kılanları kılmayanlar koruyor. Böyle bir hadiseyi bu ülke gördü mü; yaşadı mı? Bu hadiseye böyle bakmak lazım. Umarım bunun bu nezahetini bozmazlar; buna burana bakarak değerlendirsinler; başta başbakan olmak üzere; siyasi bir çekişme, öfke meselesi yapmasınlar; ben başbakandan bunu bekliyorum. Böyle yaklaşırsa bu eylemlerin sonucu onun içinde hayırlı olur; herkes içinde hayırlı olur. Ama öfke ile gererek değil; bana göre yanlış bir yerden girdi; Bu salt siyasi bir kavga değil. Ruh ve ufuk var burada; hakikaten bu başka bir şey. Bu bir fütüvvet olayı; paylaşımın teşkilatlanmasıdır; imece var orada; sayın başbakan bunu böyle değerlendirmelidir. Çok iyi olur öyle yaparsa.?
?Kin ve nefreti temizlediğiniz oranda dünya cennete dönüşür. Allah?ın laneti zalimlerin üzerine olsun. Kuran tek düşmanı zulüm ve zalimler olan kitap. Dünyanın en büyük zulüm imparatorluklarına uşaklık edeceksin; sonrada süphanallah çekerek nasipleneceksin. Seni sahtekar seni. Kime yutturacaksın bunu; yalanla beslediğin; beynini yıkayıp uyuttuğun adamlara bunu yutturursun. Vicdanı kirlenmemiş; çürümemiş hiçbir insan yutturamazsın. Hem zulme karşı çıkmayacaksın; despotizme, diktatöryaya; hegamonyaya, zorbalığa, insan hakkı ihlaline karşı çıkmayacaksın sonrada; ?ey Allah?ım namaz kıldım?; hayır; o namaz, hac hiçbir işe yaramaz; zalimlere karşı çıkanlara yardım edin. Zulme, zorbaya isyan yoksa ne ibadet bir işe yarar; ne de iman vardır.? Yaşar Nuri Öztürk; 7 haziran 2013
***Kadir Topbaş ilk özür dileyen isimdi; 10. günden sonra keskin dil, sert surat vali Mutlu da twitter üzerinden açıkça özürler diledi; Arınç yapılan yanlışlardan dolayı kendini sorguluyor; o geri adımın çok daha önce atmıştı zaten; devlet adına ilk özür ondan gelmişti; Abdullah Gül daha 3., 5. günde ?mesaj alındı? dedi; bu işin sonunun yassı adası var, Menderesi var; murt gitmesi var; kuyruğunu toplamayı bilmek lazım neticede; burası Türkiye; 13. gün oldu; içinde bulunduğu durumun vahametini anlamayan; anlamak istemeyen tek kot kafalı kaldı; Erdoğan; ?eylemlere devam ederseniz anladığınız dilden konuşurum? demiş; o dilden yeterince konuştun zaten; ortada bin yaralı var; daha nasıl konuşmayı düşünüyorsun; iç savaş çıkarmayı mı; senden bu da beklenir doğrusu; bu hafta Ankara ve İstanbul?da mitingler düzenleyecekmiş; kafa sayılarımızı tokuşturacak aklınca; bizdeki bir kafa onlardaki beş bin kafaya denk; ne bilsin zerzevat; miting yapacağına çık erken seçim yapılacağını açıkla; her boka referandum istemeyi biliyorsun; yapar mı böyle bir ortamda; şap diye olduğu yere oturacağını biliyor; bu işin aklanıp paklanmasının tek yolu erken seçim; sesler ancak bu şekilde durur, bastırılabilir; yoksa sokaktaki insan sayısı her geçen gün çoğalıyor; Avrupa, bütün dünya bizim için endişeler taşıyor; taşımayan tek isim Tayyip; ne yapmalı bilmem ki.
Evet çare seçim ama bilgisayara dayalı bir seçim değil; elle sayılan; sonucundan emin olacağımız; Amerika?nın eli veya hile karışmamış bir seçim. Olacak inşallah.
***Olacak inşallah ta nasıl olacak; birde oy verilecek bir parti gerek orta yerde; ama görünen o ki yok!
***-Osman; siz etrafınıza baksanıza biraz; memleketin haline baksanıza. Korkunuzun esiri olmayın artık, yeter. (Köleler efendilerinden nefret etmektense özgür ruhlu kölelerden nefret etmeyi tercih ederler. Böylesi daha güvenli ve kolaydır. Kişilik sahibi olmak gibi bir külfete katlanmayı gerektirmediği gibi efendilerinin gözüne girme fırsatıdır aynı zamanda. Konu bu olduğunda öyle çabuk birleşirler ki; şaşarsın.)
——
-Tuğrul; Cemile hanım; sana, Arif beye, Mete beye yaptıklarımdan dolayı çok özür dilerim. Bugüne kadar acı çektirdiğim bütün annelerin namına; onların çocuklarına; suçsuz, günahsız yurtsever evlatlarına başkalarının uşağı, maşası olarak yaptığım caniliklerden ve hayvanlıklardan dolayı özür dilerim.
-Mete; Annem; sen bu aşağılık herifi affedebilecek misin? …… Bu ülkedeki hiçbir anne seni affetmeyecek. Hiçbir zaman. Sen ve senin gibilerini affetmeyeceğiz ve unutmayacağız. Sizin özrünüz yok. O kadar.
 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *