Press "Enter" to skip to content

Hitit ayaş termal, doğan jeotermal şirketler grubu 1 Mayıs’12

Çarşamba günü cep telefonumdan arandım; adımla hitap ederek bir anket sonucu Hitit Ayaş tesislerinde tatil kazandığımı söylediler. Bende boş bulunup ?kaç gün? diye sormuşum;))) Her gün böyle bir şey kazanıyormuşum gibi;))) Günübirlikmiş;))) Öyle bir ankette hatırlamıyorum ya; neyse. Birkaç yılda bir telefon numarasını değiştirmek gerek galiba; kaç yıl öncesinden kalan bir bilgiyle bana ulaştılar kim bilir?
?Benden hiçbir şekilde para talep etmeyeceklerse ve beni bir şey satın almaya zorlamayacaklarsa? geleceğimi söyledim; ?iki çocuğumla geleceğimi? söyledim; ?teminat verip tamam? dediler; anlaştık cumartesi günü sabah 11 için. Günübirlik bir Ayaş gezisinin fena olmayacağını düşündüm; özellikle şu baharın ilk günlerinde. Kendimde giderdim istesem ama üşenip vazgeçme riskim var; yolun Ankara çıkışından sonraki kısmını tam olarak hatırlamıyorum; birkaç yıl oldu gitmeyeli; yolu karıştırma riskim var; nereye gidilip gidilmeyeceğini; nerede vakit geçirileceğini bilmiyorum; ?iyisi mi onlarla gideyim? diye geçirdim içimden. Rehberler eşliğinde bilmem ne zamanından kalan tarihi eserleri göreceğimizi söylemişlerdi birde;  
Cumadan aradılar; geleceğimi onayladım. 5 Mayıs Cumartesi günü 10.15?te uyurken arandım; apar topar hazırlandık iki çocuğumla; saat 11?de sözleştiğimiz benzinlikteydik. 10-15 dakika daha beklendi gelecek olanlar ve yola çıktık Ayaş?a doğru. Bir midibüsle. Biz, iki çocuklu genç bir aile, yaşlı bir çift daha. Ben dâhil herkes orta halli insanlar. Oraya gittiğimde mali standardının iyice düştüğünü gördüm; çoğunluk fakir insanlardı; ona değmiş; buna değmemiş demeden toplayıp getirilmişlerdi. Midibüstekilerin gerisi çalışan rehberler; yaklaşık 5-6 kişi; hepsi nazik, ilgili; güle oynaya; sohbet ederek gittik. Gelmeyenler olmuş; bu yüzden gidenden fazla rehber sayısı. Her aileye bir rehber veriliyormuş; bire bir ilgi; alaka; ne hoş! Bunun birebir baskı kurabilmek için olduğunu anlamam uzun sürmedi.
Bir, bir buçuk saat sonra Ayaş Çağa?da idik. Gidince tanıdım; yıllar önce; sanırım 7-8 yıl önce gelmiştik; arsa alma amaçlı; ama almamıştık. Sağlam bir yerden ‘Ayaş, Çağa harita planlarının ani olarak hızlandırıldığını; orada büyük işler döneceğini; alabilirsek yatırım amaçlı arsa almamızı; ileride iyi para edeceğini’ öğrenmiştik. Arsa almak için bizi uyarıldığımız tek yer oldu şimdiye kadar; Ayaş, Çağa. Bugün anladım o zaman ne demek istendiğini.
Geldiğimiz yer Ayaş?ı geçtikten sonra boş bir vaha; kuş uçmaz, kervan geçmez; iti bağlasan durmaz;)))) Vardığımız yerde 10 büyük otobüs ve 10 midibüs daha vardı. Bu kadar büyük bir teşkilatlanma; midibüsler, rehberler; karşısında karşımda büyük bir yapı; bir yedi yıldızlı teşkilatlanma umdum ama umduğum gibi çıkmadı. Oldukça büyük; en az bin kişilik tek katlı prefabrik yapılar oluşturulmuş. Biri yemekhane, yemek masalarının bulunduğu; diğeri sunumun ve slayt gösterilerinin yapıldığı sırf sandalye konulmuş büyük bir salon; bir diğeri ise işin bağlandığı; çay, kahve içilen salon. Yemekhanede işi biten ilk gelen topluluk sunum salonuna alınıyor; onların sunum salonunda geçirdiği bir, bir buçuk saatin sonunda arkadan gelen topluluk. Ben arkadan gelen topluluktaydım; onlar; bizden önce gelenler işin bağlandığı salona götürüldüler.
Neyse sırasıyla gideyim; öncelikle mercimek çorbası, pilav, tavuk sote, patates kızartması ve sütlaç ile karınlarımız doyuruldu. Yemekler Ankara?dan geliyormuş; bir yemek firmasından. Hoşbeşle geçen bir yemekten sonra akan bir oluğun başına götürdü rehberimiz. Rehber gençten bir erkek; devamlı bizimle; hiç yanımızdan ayrılmıyor. Her aile ve rehber ayrı, ayrı dolaşıyor; otobüsten inildiğinde herkes rehberiyle başbaşa kalıyor; birebir ilişki. Termal sıcak suyun tadına bakmamız için bardakla verdi; ağzıma almamla atmam bir oldu; iğrenç bir tat. Bundan 25 yıl öncede sağlık sebebiyle denemiştim o suyu içmeyi ama mümkün olmamıştı; yine olmadı. Bağırsak kurdu için içmem gerekiyordu; içemedim; o zaman da.
Çocuklarım kalan zamanda tekrar, tekrar gittiler oluğun başına oynamak için; oluğun vanası kapalı imiş. Devamlı akıtılacak kadar çok değil demek ki! Her gelip gidenden sonra vanası kapatıldığına göre!
Bir, iki tarihi kalıntı olduğunu söyledikleri (!) Roma hamamı ve ark yolları gösterdi rehberimiz; oradan dönüşte 3,5 inşaat çarptı gözüme; önce fark etmemiştim. Yaklaşık 5 bina; yapım halinde. 3,4 katlı evler. Her katta bir 1+1, bir 2+1 ve bir 3+1 varmış. Örnek daireyi gezdik; çok lüks olmayan; ikeadan alınmış orta halli eşyalarla döşenmiş bir 2+1 gezdik. Banyoda 3 metrekarelik bir küvet vardı. Sunumun yapılacağı prefabriğin yanına geldik ve bizden önce girenlerin çıkmasını bekledik. Onlar çıkıp anlaşmaların yapıldığı prefabriğine yönelince ben çocuklarıma dışarıda oynamalarını tembih ederek ve kendimi kurban ederek girdim sunumu dinlemeye. Rehberim beni oturttu ve gitti; beş bininci kez dinlemesine benimde gönlüm razı olmazdı. Kendimde dinlemek istezdim ama ne çare.
Salonda ben diyeyim beş yüz, siz diyin bin kişi var. Bir sürüde klima. Konuşmaktan aciz; iki lafı biraraya getiremeyen bir ?sunucu? çıktı sahneye; bir Temel fıkrası anlattı; birde anlatabilse;))) Temel dükkân açmış; dükkanının sağına süpermarket, soluna hipermarket açılmış; Temel dükkanına nasıl bir yazı asmışta işleri yolunda gitmiş. Konuklardan cevap istendi; birkaç yanlış cevabın sonunda doğru cevap bulundu. ?Hipermarkete ve süpermarkete giriş yolu burasıdır.? Buradan muhteşem bir benzetmeyle geçiş yapılarak mutluluğa gidilecek kapının da burası olduğu söylendi.
Müthiş espri ve kahkaha tufanından sonra(!) slayt gösterisine geçildi. Tesisin sahibi iş adamı; Mehmet Ali Doğan; siyasi ilişkileri sıkı biri; sanırım milletvekili; milletvekil değilse de; ki değilmiş; öyle bir intiba yaratılmaya çalışıldı; T. B. M. M. jeotermal komisyonunda diye adı geçti; ayrıca jeotermal bilmem neyin başkanıymış. Çıkışta rehberime milletvekili olup olmadığını sordum; ne evet ne de hayır dedi. ‘Belki de yakında başına bile geçer’ diyerek sorumu geçiştirdi; başına geçeceğini ima ettiği yer AKP idi. Şimdi baktım google’dan; milletvekili imiş gibi görünmüyor; sanırım orada o anlık böyle bir intiba yaratılmaya çalışılıyor. ‘Bu işte yamuk olmaz; arkasında başbakan var’ gibi bir laf etti o ara rehberim. Bozacıya şahit şıracı; şıracıya şahit bozacı; ne güzel. 
Slaytta başbakan Erdoğan?ın görüntüleri de geçti. Ayaş?a açılacak kaplıcalarla ilgili söyledikleri. Ama o sözler arasında Mehmet Ali Doğan’ın veya tesisin direkt adı geçmedi neticede. Başbakan slaytta görüldüğünde alkışlar patladı bir anda salonda. Ve birde tesis sahibi Mehmet Ali Doğan’ın görüntüleri yer aldı. Göz boyadılar açıkça. RCI üyeliği ve suyun şifa olduğu hastalıklar anlatıldı. Slayt bitince Mehmet Ali Doğan çıktı sahneye; aldı sazı eline; suyun hastalıklara olan faydalarından, jeotermal enerjinin öneminden; verimli kullanımından; vali ve başbakanla olan ilişkilerinden, iş adamı olduğundan, işini iyi bilen bir mühendis olduğundan, vatan, millet aşkına bu işi yaptığından; zaten bu işin altından kalkacak yeterli parasının olduğundan dem vurdu; onları; başbakanı, valiyi; onlarla olan irtibatını kendine teminat olarak gösterdi; bir saat kafa ütüledi. Onunda konuşması sunucunun bir gömlek yukarısı. Ya sabır çekerek sonuna dek dinledim; sözünü ?bugün gelenlere indirim yapılacağı? ile tamamladı. Ne özelliği vardı bugün gelenlerin ki?
Oradan çıkınca rehberim beni buldu ve kahve içme bahanesi ile pazarlıkların ve sıkıştırmaların döndüğü prefabriğe gittik. Gelenlerin %90?ı fakir denilebilecek nitelikte insanlar. Ve ayrıca cahil. Orta halli denebilecek insan sayısı çok, çok azdı. Seçmece diye bir şey yok. Önüne geleni çağırmış olmalılar. Kahvelerimizi aldık ve yapılacak makete seyre daldık rehberimle beraber. Başından beri defalarca söyledim asla satın almayacağımı ama rehberimde hala umut var; nedense;))) (“Benim gibilerini çok görmüş olmalı; her koşulda insanlara sattıkları; satın almaya zorladıkları nasılda belliymiş aslında. Nereden bilebilirdim?”) O gördüğümüz 3-5 binalık inşaat yapılacak tesisin 50/1? i değil makete göre. Onun gibi bir dolu bina var ve asıl bina otel. Kocaman ve görkemli. Ortada büyük bir havuz var, kayıkların yüzdüğü. Su kayakları, at çiftliği, büyük bir CAMİ vs. Eskiden öbür taraftaki cennet pazarlanırdı ya; burada cennetin gerçeği pazarlanıyor;)))
Tereciye tere satacaklar yani. Dağı taşı para diye satıp inşaatları tamamlayacaklar. O kadar parası varsa neden bütün inşaatları aynı anda başlatıp bitirmiyorlar? Öyle olsa oradaki her yerin inşaat halinde olması gerekirdi; o inşaatı bitirebilmek; hatta devam ettirebilmek için bile tarlayı toprağı ve maketleri göstererek sattıklarından alacakları paraya muhtaçlar. Açıkça görünen o. Eğer rehberimin de belirttiği gibi ‘yamuk yapmazlarsa’; “burada yamuk olmaz” demişti laf arasında; niye böyle birşey söylemeye gerek duyduysa?. Parsayı toplayıp kaçıp gitmek çok mümkün oradan; neyse bu konuya daha sonra değineceğim.
Söylemedim değil mi; bize satılmaya çalışılan şey 15 günlük devre mülk; RCI üyeliği, zart, zurt. Geçtik masaya ve rehberim başladı anlatmaya; bana sorular sormaya; karşılıklı soru cevap şeklinde gittik. Anlatılanları iyi dinlemiş miyim; beni test ediyorlar. Akıllarınca akıl dağıtma taktiği uyguluyorlar bana. Ara, ara uyardım aslında; ?kendini çok yormamasını; bana satamayacağını? açıkça söyledim. Neyse ki iyi niyetli bir rehbere düştüm; şansıma; o cadı kıza düşmüş olsaydım işim fenaydı. Baktım iş uzayacak; benim suyumu çıkarmadan yakamı bırakmayacaklar; çocuklarıma dışarı çıkıp oynamalarını söyledim. İşin ucunu bırakmaya hiç niyetleri yok. Vur, tut; sonunda razı ettim almayacağıma; pes etti; o sırada ara, ara bazı masalardan sesler yükseldi; ?bilmem ne ailesi aramız katıldı?; satış gerçekleşen masalar canlı yayınla duyuruluyor. Yüzlerce masa ve yükselen bir uğultu var salonda; seslerini duyurabilmek için var güçleriyle avaz, avaz bağırıyorlar. Nereye düştüm Allahım; bu nasıl bir komedi!
Geçen Pazar 1700 kişinin geldiğini söylemişti rehberim. Rehberlerle birlikte 2500 kişiye yaklaşır bu insan sayısı. Hiç azımsanacak bir rakam ve iş değil. % kaç geri dönüş oldu diye sorduğumda; %90 diye cevaplamıştı; inanmadım; dalga geçtim; o çok ciddi ve emindi bunu söylerken; ama günün bitiminde bunun doğru olduğunu anladım. Ne %90’ı; %99. Ellerinden ne kaçan ne de uçan kurtulur; akbaba gibiler. Leş kargaları.
Rehberim baktı olmayacak; beni ikna edemeyecek; midibüste bizimle gelen bir üstü suratsız bayanı çağırdı yanıma. Beğenip beğenmediğimi sordu; beğenmedim desem olmayacak; “beğendim” dedim. Kadın bana terslenerek ?eşinizin onayı olmadığı için karar veremiyorsunuz elbette; buraya eşli gelmek şartı var? dedi beni azarlar gibi. Bana böyle bir şart söylenmediğini söyledim. Ayrıca bu sonucun eşimle değil, benimle ilgili bir sonuç olduğunu, almak istemediğimi söyledim. Bana sert tavırlarla ?neden? diye sordu. “Her beğendiğimi almaya kalkacak olsam dünyanın ucu gelmez” desem; nasıl olsa anlamayacak;))) Kendinin her beğendiğini satın alan üstün bir insan olduğu çok belli; orada; o çirkin ortamda çalışıyor olmasından. 
Gestapo kampında sorgulanıyormuş gibi hissettim kendimi. ?Neden?, ?neden?, ?neden? sorusu yankılanıp durdu kafamda; satın almadığım için bir neden mi göstermem gerekiyordu; ?zorundamıyam? şarkısını söylemek geldi içimden; söyledim mi bilmiyorum; orada koptu hat, hatırlayamıyorum. Ambale oldum bana sorulan sorunun karşısında. ?Neden.? Almak zorunlu demek ki! Bir uyduruk yemek ve Ayaş turu karşılığı bir devre mülk sahipliği; iyi hesap doğrusu. Ne dediğimi; ne cevap verdiğimi tam olarak hatırlayamıyorum ama sanırım ?nasıl neden; neden ne demek veya almak istemiyorum? gibi sözler sarf etmiş olmalıyım. ?O zaman fiyatları da açıklamama gerek yok? dedi sert bir tavırla. ?evet; gerek yok, almayacağım? dedim ve sinirli bir şekilde gitti. Deyim yerindeyse burnundan soluyordu kadın. Neye uğradığımı şaşırdım.
Başrahip; yani o kadın ve onun gibiler canlı bölmelerde oturuyor ve masaları direkt gözetliyorlar. Asık bir surat ve kaş göz işaretiyle rehberimi çağırdı; tam karşılarına oturuyor rehberler; masanın camlı bölmeye bakan tarafında; direktifleri anında alabilmek için. Camlı bölmenin hemen yanındaki masadaydık zaten. 10-15 tane camlı bölme var; gerçi saymadım. Organizasyon tamam yani. Açık bir tuzak.
 
Yazının devamı sol yan sütünda alfabetik sırayla hitit ayaş termal, doğan şirketler grubu 2 sayfasında.

4 Comments

  1. N.Ç N.Ç 21 March 2014

    Allahım bu kadar güzel anlatılır, agzınıza sağlık,bende ankara kızılayda iş başvurusu diye gittim başvuruda cagrı merkezi diye geçiyor ama gittiğimde insanları yalanlarla ve zorlayarak devremülk satmaya calışıyorlar.Hatta iddialaşarak insanları kendilerine kanıtlatmaya zorlayarak, çagırırken de devre mülkten hiç söz etmiyorlar insanları kandırıyorlar,o rehber olan gençler o kişilerin telefon numaralarını arayıp dalga geçip sapıklık yapıyorlar.
    Kesinlikle şikayet edilmeliler,az kalsın işe giriyordum o yalancı ve sahtekar insanların arasına,bu arada orada gördüğüm calışanların hiçbirinin İslam?la alakaları yok.

  2. fadime fadime 24 March 2013

    iki milyar istemelerin sebebi pirafabrikte yediyimiz iki kişilik pilav ve çorba hani herşey bedavaydı yaaaaaaa. yaaa araba barası çay parası meyer 2 milyarmış yuhhhhhhhhhhhh alo fadme hanım günü birlik bedava gezi kazandınız öyle yemeyi ve akşam yemeyinden oluşan gezimize katılırmısınız efendim HAYIRR katılamaMMMMMmm olsun .bay bay

  3. fadime fadime 24 March 2013

    dikkat dikkat sakin kanmayın sizi hitit ayaş sağlık merkezinden arıyorun sayın fadime hanımlamı görüşüyorum bu hafta bedava geliş gidiş gezi kazandınız dediler ve gittik. orada bir rehber eşlik etti ve anlatmaya başladı suyunun ne kadar şifalı olduğunu ve kendisininde şıfa buldugunu söyledi bizi vonosunun kapalı tutulan suyundan içirdi daha sonra yemek yedik pilav ve çormadan oluşan bir menü hada sonra inşaat olan sağlık merkezini gezdik daha sonra çay kave içmek için bir firafabrikten oluşan yere geldik burda satışa başlandı orada atmosver çok deyişikti alanlar için bayırarak ilan ediliyor ve alkışlanıyordu insanın hoşuna gidiyordu sonra başımdaki rehber anlattı durdu ve işte o an elini uzattı ve anlaştık mı fadime hanım dedi ben tedirgin oldum ve eşim olmadan cevap veremem dedim ve bana eşimi aramamı ve sormamı istediler ben aradım eşim almamamı istedi ve bana baskı yapılıyordu fiyatlarımızın çazip oldugunu ve bugün üiçin geçerli oldugunu söylediler fiyat 1100 tl den 700tlye indirirdi ve çok cazip geldiyi için fiyatı kabul ettim. hada sonra evime geldiyimde kısa araştırmalardan aklımda şüpheler oluştu ve 3gün soonra aradım baylı olan kişileri anlaşmayı fes etmek istiyorum dedim ve şokkkkkkkkk bana söylenen cevap( iki milyar) karşılıyı anlaşmayı fes ettikleri ve aksi halde parayı ödemezsem senetleri vermemekle tehtit ettiler. etsinler onlardan korkmuyorum. gittim noterde fes ettirdim 10 gün dolmadan gittim şimdi sonuç bekliyorum alllahım böylelerin cezasını elbet verir bu dünyanın öbür dünyasıda var.sakın kanmayın ne olur araştırmadan

  4. M.Danışman M.Danışman 18 December 2012

    Lütfen Aşağıdaki Linkteki Videoyu İzleyin.. REKLAM YILDIZINA DİKKAT..! Güvenilir bir Kaynaktan da Bu Arazinin Ne zaman Kimin Üzerine alındığını araştırın.. Proje tarihine Bakın.. İnşaatın birde Bu günkü durumuna Bakın.. Küfür etmeden Kötü söz söylemeden SABREDİN..( Sabredebilirseniz TABİ )
    Karar Sizin… http://youtu.be/noUeJVaZY9I Saygılarımla

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *