Press "Enter" to skip to content

Gündem 1zz Kasım’13

***Günlerdir oturacağım, oturasım; yazacağım yazasım gelmiyor; neyini yazayım; neresini yazayım; içim almıyor. Barzani, Erdoğan, Baydemir aynı kefede; Erdoğan Barzani?yi Diyarbakır?da ağırlıyor; Barzani ertesi gün Baydemir?i ziyaret ediyor; devlet erkanı payesinde neredeyse; başka hangi belediye başkanı uluslararası düzeyde ziyaret ediliyor; İzmir?e, İstanbul?a da bekleriz; yok; sadece Diyarbakır?a özgü bir iş bu. Açılımdan çözüm süreci aşamasına geçtik ya; manzara bu şekilde; pkklı bir kahraman; Türk askeri şehit; bir sonraki aşamasını düşünmek bile istemiyorum; bükemediğin bileği öpersin; Baydemir ve Baydemir gibilerin yumruğu Erdoğan?ın ağzından girip midesine yuvalanmış durumda; iç organlarını ele geçiriyorlar bir bir. ?Bu daha başlangıçmış?; öyle diyor Erdoğan. ?Birkaç yıl içinde olacakları düşünün? diyor; ?kürdistan? diyor; birkaç yıl içinde olacakları düşünemiyorum bile.
Osman Baydemir, Barzani?ye ?kuzey kürdistana hoş geldiniz? demiş. Almanya, Berlin?de 30 bin kişi yürüyüş yapmış; pkk yasağı kalsın diye; Türkiye de kalktı da orada niye kalkmasın elbette. Orada konuşma yapan Selahattin Demirtaş  ?Bugün şu saatlerde Amed?de Kürt halkına mesaj vermeye geldik diyenler bastığı yerlerdeki ödenmiş bedellere saygı duyarak konuşmalıdırlar. Kürt halkı, Kürt anaları gençleri Amedi sokak sokak, meydan meydan direniş kalesi haline getirtmesiydi bugün orada kimse nutuk atamazdı. Herkes hangi toprağa bastığının bilinciyle konuşmalıdır. İnşallah kimse bu hataya düşmez? demiş; açıktan açığa meydan okuyor Türk milletine; ve tabi ki Erdoğan?a; daha ne duymalı bu kulaklar bilmem.
Sırrı Süreyya Önder meseleyi bir adım daha ileri götürmüş; ?Gelişleri kıymetli ve anlamlıdır. Ancak siz bunca yıl mücadele eden ve ölen canlar sayesinde oraya geliyorsunuz. Orada bunlar da söylenmeliydi? demiş; artık bu kadarına ben yorum yapmayacağım; siz hazmetmeye çalışın.
***Bakan Nabi Avcı demiş ki; bahçesi ve laboratuvarı yeterli olan dershaneler özel liseye; yetersiz olan dershaneler ise açık liseye dönüşsün; takviye isteyenlerde halk eğitim merkezlerindeki kurslara devam etsin; ne anladım ben bu işten; Ali hoca; hoca Ali; bunun için bu kadar yaygaraya gerek var mı; bırakın olduğu gibi devam etsin; derdi sizi mi aldı; milletin derdi sizi mi gerdi; kimse silah zoru ile göndermiyor çocuğunu dershaneye; öyle değil mi?
Varsa Fethullah Gülen?le bir sorunu onu açık açık halletsin; eğitim almak isteyen öğrenciye engel olmakta neyin nesi? Küçük oğlum bu yıl lise son; dershaneye gidiyor elbette; geometride zorlanıyormuş; onun için ayrıca geometri hocasından ders bile alıyor; gönüllü ve isteyerek yapıyor bütün bunları; benim veya onun, bunun dayatmasıyla değil; kendi geleceği için; bilime olan aşkı için; bu sevgiye devletin engel olmasında ne gibi bir mana ve fayda var onu anlamıyorum. Kızlı erkekli gezerler suç; geziye katılırlar suç, ders çalışmak isterler o da suç; ne yapmasını istiyorlar bu gençlerin; bir karar verseler artık iyi olur.
Belli bir yaştan sonra siyasilerin sadece sağlık durumları değil akıl sağlığı durumları da göz önünde bulundurulmalı; malum andropoz falan; onun dışında şeker var, tansiyon var; bunlar sinirlilik yaratıyor; hepsi yanlış kararlar sebebi olabilir; işin en kestirmesi 55 yaş ve üstünü ülke yönetiminden saf dışı bırakmak; azıcık beyinlerinde sulanma durumları söz konusu olabiliyor çünkü. Hatırlarsınız; 2006?da başbakan kan şekerinin düşmesi sonucu arabada bayılmış; acele ile hastaneye getiren şoför ve korumaları kapıyı kapatınca baygın halde 10 dakika arabanın içinde kilitli kalmış; zırhlı aracın 17 cmlik camı balyoz darbeleri ile kırılarak başbakan arabadan çıkarılabilmişti; hastane kapısındaki manzarayı düşünebiliyor musunuz; bu dediğim 8 yıl önce; ondan sonra birde kolon kanseri ile cebelleşti; ameliyatlar oldu; kanserin sinir yaptığı zaten su götürmez bir gerçek; bir an önce icabına bakılmalı.
Başbakan dediğin 40-55 yaş arası olacak; yapın Metin Feyzioğlu?nu; olsun bitsin; ondan sonra bakın bakalım pkknın itleri öyle ürüyebiliyor mu? Sadece 55 yaşına kadar elbette; o devlet kimsenin kişisel hazinesi değil; bir tuttun mu bırakılmayacak.
Ayrıca; Baaddin demiş ki; ?Okulların 12 senede öğretemediğini dershaneler 1 senede öğretiyorsa bence okullar kapatılsın!!!?; kıssadan hisse;)))
***Başbakan harvey nicols, burberry, victoria?s Secret gibi dünya markalarının da içinde bulunduğu; ki fiyatları değil el, kalp yakar cinsten; next level adlı avm?nin  açılışını şunun şurasında 1 ay olmadı; 1 ay sonra nerede gördük; Barzani?nin; pkklıların yanında. İnsanların hayat biçimleri, hayata bakış açıları arasında bu kadar büyük uçurumlar olmaz; ayrıca olmamalı; olursa bu akıl sağlığı açısından hiç tutarlı değil. Bir yandan sözüm ona modern bir hayat tarzı içinde yaşıyoruz; diğer yandan kılıcı keskin olana boyun eğip onun kurallarını kabul ediyoruz. Kim alışveriş etsin diye açılışını yapıyor başbakan next level?ın; Barzani, Şivan Perver kılıklı adamların mı? Bu nasıl bir ikiyüzlülük, riya? Midemi bulandırıyor ikiyüzlülüğün bu denlisi.
Hangisi bu ülkenin başbakanı; pkklıların yanında olan mı yoksa next levelın açılışını yapan mı; anlamakta zorlanıyorum.
Pkklılar dün yine 10 büyük aracı yakıp uçurumdan yuvarlamışlar; ne mal olduklarını ara ara hatırlatma ihtiyacı duyuyor olmalılar; biz biliyoruz ne mal olduklarını; bunun için çok uğraşmasınlar. Gözdağı elbette; biz buradayız uyarısı; bizde buradayız; çok tasalanmasınlar.
***?Dershaneler bitsin mi; bitmez ki; demokratik ülkede siz emir edebilir misiniz; bitsin, bitmesin diye. Bana göre de dershaneler teröre karşı bir kalkan görevi görüyor. Teröristleri sevindirmemek lazım. Garibanları üzmemek lazım.? İdris Bal.
?pkk terör örgütünün son 1 yıl içinde dershanelere yaptığı saldırıları dikkate aldığınızda pkknın amaç ve hedefi okul sistemini ele geçirmektir.? Oktay Vural 
?Dershaneler şu anda akp ile cemaat arasında bir ihtilaf kavgasına dönüşmüş durumda. Biz iki anlayışı da kabul etmiyoruz; devlet her yerde kaliteli, nitelikli, bilimsel, parasız ana dilde eğitim vermek zorundadır.? Selahattin Demirtaş.
Bu üç konuşmayı birbirine çarpıp topladığınızda bu dershaneler işinin altından yine pkk parmağı çıkıyor. Amaç dershaneleri kaldırmak değil pkknın isteğini yerine getirmekmiş; bende sanıyorum ki Erdoğan gençlerin eğitim almasını istemiyor; meğerse mesele bambaşka bir boyutta. Pkk cemaatlerin güney doğudaki gücünü azaltmak için dershanelerin kalkmasını istiyormuş; dağa çıkacak olanların aklını çelmemesi için; pkk yüzünden işin ucu bizlere kadar dokunuyor. Pkk cemaatleri bile alt etme derdine düşmüş. Önünde engel istemiyor ki dağa çıkanların sayısı biraz daha artsın. Pkknın dağa çıkanlarının artması bizim işimize mi yarayacak? İte bulaşacağına çalıyı dolaş politikasıyla taviz, taviz nereye kadar; denize düşen yılana sarılır misali debelenip duruyor Erdoğan; pkknın istediği anayasa çıkarılamadı; dershaneler için kıyametler kopuyor; pkknın tehditleri ortalıkta kol geziyor. ?Kürt halkı bütün olup bitenleri yakından izliyor. Kimsede büyük bir heyecan, büyük bir coşku yok. Sayın başbakanın Diyarbakır?da verdiği mesajlarda şu anda sürecin önünü açabilecek düzeyde ve yeterlilikte görülmüyor. Güven verici, somut, pratik adımlar görmek istiyoruz.? demiş Selahattin Demirtaş; yani tehdit ve şantajlarla yürüyor iş.
***?Kız ve erkek öğrencilerin birlikte eğitim yaptırılması da büyük bir yanlışlık olarak değerlendiriyorum? demiş TBMM başkan vekili Sadık Yakut; bu söz başlı başına bir yanlış; anlam olarak; ancak söyleyiş olarak ta yanlış; o kişi; o konuşan daha Türkçeyi yeterli bir şekilde konuşamıyorken meclis başkan vekilliğini hangi yeterliliğine dayanarak yapıyor? Erdoğan?ın niye onlara, vekillerine söz hakkı vermediği ortada; kimlikleri, yetersizlikleri ifşa olmasın diye.
Şimdiye kadar; benim yaş olarak şahit olduğum kadarıyla 40 yıldır kız erkek birlikte eğitim gördük; şimdi çocuklarım görüyor; kime ne zararı olmuş birlikte eğitimin? Bu kızlı erkekli söylemi daha nerelere dayandırılacak? Kadın hastanelerinde erkek çalıştırılmamaya kadar mı; tamiratı kadınlar mı yapacak? Bunların hepsi hasta ruhlu; beyin özürlü insanlar; bulundukları yeri asla hak etmedikleri de ortada. Kaç, göç her zaman merakı daha da arttırır; tetikler; bunun bile bilincinde değiller. Okulları kız ve erkek diye ayırdığınızda kızların aklı erkek okullarında; erkeklerin aklı kız okullarında kalacak; ama birlikte okuduklarında bu ulaşılmazlık ortadan kalkıyor ve daha uygar ilişkilerle yürüyor hayat; normal süreğenliğinde; yasaklar daima merakı kamçılar; ama bunu anlayacak o kapasite akplilerde nerede?
Bunca konuşmalar benim kafamda ultra süper bir fikir oluşturdu; kadınlar ile erkekleri bir araya koymayalım; evleri ayıralım; bundan böyle kadınlar ve erkekler asla aynı evlerde yaşamasınlar; kardeş, karı, koca fark etmez; hepsi ayrılsın; erkek ve kadının birbirlerini görmelerini bile yasaklayalım; meseleyi böylece toptan çözmüş oluruz.
Coşkun Aral?la avrupa notları?nda izledim; İsveç; Stokholm?de dünyada yeni bir uygulamanın başlatıldığı Egolia okulunda cinsiyet ayrımı için farklı uygulamalar yapılıyormuş; bir ön okul; okul öncesi eğitim yani; cinsiyet ayrımı gözetmeksizin insan olmanın mutluluğunun öğretildiği bir okul. Okul yöneticisi şöyle diyor; ?okul sonrasında kötü bir şeyle karşılaşacaklarsa en başından onlara işin iyi kısmını göstermek güzel bir şey değil mi? İlerde sorunlar olacak diye onlara olması gerekeni göstermekten kaçınmamalıyız. Çocuklarda yüksek bir öz güven oluşmasını sağlıyoruz. Böylece onlarda kim olduklarının bilincine varıyor. Hissettikleri konusunda; sosyal her konuda iyi bir seviyeye geliyorlar. Bu şekilde toplumda karşılaşacaklarının üstesiden daha kolaylıkla geliyorlar. Tarihi değiştiriyoruz ama biyolojik değil; sosyal açıdan; bunu kesinlikle değiştirebiliriz.? 
İsveç parlemetosundaki kadın milletvekili oranı %45; bizdeki ise %14?müş. Partilerin bir kadın, bir erkek başkanları varmış. Türkiye kadının siyasette temsili açısından dünyada en alt sıralara yer alıyormuş. Bir İsveç kadın milletvekili şunları söyledi; ?60?lı, 70?li yıllarda bir kadın hareketi başladı. Çocuklarla hem annelerin, hemde babaların ilgilenmesi gerektiği tartışmaları meclisin gündemine oturdu. Babalara doğum izni verildi; sosyal sistemde değişiklikler oldu; bu da kadınların iş hayatlarında etkin olmaları için onlara bir çok hak sağladı. Bu haklara 70?li yıllarda kavuştuk. Bir çok yasa ile toplumsal cinsiyet eşitliği sağlandı. Babalarında evde olup çocuklarıyla ilgilenmesi gerekiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği hem kadınlar hemde erkekler için; elbette çocuklar içinde.?
1970?ler diyor; 2015?e yaklaştık; bizde böyle bir kıpırdanma; ilerleme belirtisi var mı; yok; kadını daha çok nasıl köşeye sıkıştırabiliriz; yok sayabiliriz onun derdindeler. Ölümüne kankalarımız.  
Dünya yine gidiyor aya; biz yine gidiyoruz yaya. Her şey çok daha iyiye, güzele gitmesi gerekirken akp el birliğiyle bizi dahada geriye götürmeye kararlı görünüyor. Biz nerede yanlış yaptık? Elbette oy sandıklarında. Görünen o ki; bu iş; bu devleti yönetmek Erdoğan?ın üstesinden gelebileceği bir iş değil; debelendikçe dibe batıyor; bizi de peşinden sürükleyerek. Belki bazı konularda; pkk konusunda mesala; iyi niyetli ama iyi niyet yeterlilik için yeterli değil. pkk konusunda doğru olan yol bu mudur; pkkya teslim olmak mıdır? Bu kararı bizim adımıza; bütün millet adına bir Erdoğan?ın vermesi doğru mudur? 
Pkklılar yürüyüş yapsa; bu yürüyüşe biri bir taş atsa ve gerisi gelse neler olur hiç düşünmüş mü Erdoğan? Benim bir yakınım, bir kaybım olmadığı halde beni bile irkiltiyorken ocağına ateş düşenlerin ne yapmasını bekliyor Erdoğan; susup sineye çekmelerini mi? Ya çekemezlerse; ateşle oynamaya benziyor bu iş.
***Diyarbakır?da meydana kızlı erkekli doluşmuşlardı pkk yandaşları; karşılarında da RTE; ayıp olmuyor mu biraz? O meydanlarda neler oluyor hiç belli değil. Ellerler, sıkıştırırlar; yılbaşılarındaki taksimi hatırlayın biraz; neler olmuştu neler; hele ki RTE?nin karşısında; çok ayıp, çok. 
***İzmir, Antalya ve Urfa?da yapılan dershane toplantıları olaylı bitmiş; dershane sahipleri kızıp terk etmişler toplantıyı; İzmir?de basına kapalı yapılmak istenince bir kişi ?biz meyhane miyiz; biz genelev miyiz; neyi gizliyoruz biz? diye bağırarak tepki göstermiş. RTE?nin sandığı kadar kolay olmayacak bu iş.
***İstanbul?un iki yakasında yapılmış toplantılar; dershaneciler yine katılmış ve yine hep birlikte başlayınca protesto ederek gitmişler. Yine bağırtı, çağırtı, gürültü kavga ile. Adamların yüz yıllık ekmeği ile oynanıyor; ne sebeple; pkk, cemaat çekişmesi; dershane sahiplerinin ne suçu, günahı var bu durumda? Bence bu protestolara esnafta dahil olmalı çünkü merkez yerlerden öğrencinin çekilişi esnafı da vuracak. Şu an için kızılay civarı esnafını besleyen dershane öğrencileri; dershaneler kapanırsa kimse kalmaz ortada; o esnaf ne yapacak; kapısına kilit mi vuracak? Dolmuşçular, otobüslerde öyle; boş mu gelip gidecekler? Anlamadan, dinlemeden iş yapıyorlar; hep olduğu gibi.
***Bu günkü toplantı durağı Ankara; yine aynı senaryo; gelmişler ve bağırtı, çağırtılarla protesto ederek gitmişler. Erdoğan paşadan ses soluk yok; yer yarılmış; içinde; lafı ortaya atıp kaybolmak onun her zaman yaptığı iş; çık ve yüreklice konuş; yok; nerede? 5 gün önce ?geri adım atılmayacak? dedi ve o gün bugündür ortalık kaynıyor; Erdoğan?dan bir ses yok.
Vah benim aydınlık; modern Türkiye?m; 11 yılda geldiğin yere bak; gerisin geri 100 yıl geriye; yobazlık diyarına dönüş; hay sizin kafalarınıza. Uğur Mumcu?nun bundan 20 yıl önce anlattıkları; söylediklerinin hiç boş olmadığı şimdi açıkça ortada; açıp okumalı ara ara neyi neden söylemiş diye.
***Ali?nin şapkası velide, velinin şapkası Ali?de; her şey arapsaçı gibi birbirine girmiş durumda; vatanım, vatanım değil; bayrağım, bayrağım değil; toprağım ise kimin olduğu hiç belli değil. Çok değil; 5 yıl önce bile bütün bunların gerçekleşeceği kimin aklına gelirdi; ?hayaldi; gerçek oldu? diyor ya; hayal bile edilemezdi; gerçek etti; içine ? bıraktı. Pkk, bdp kongresinde bayrak indirilmiş; ?niye indirdiniz? diyor; her yerden; bakanlıkların amblemlerinden kaldıran kendisi; son olarak kırmızı halıyı da akp bayrağının rengi olan mavi yaptı; ?ne mutlu türküm diyene? yazan takları kaldırdı; şimdi ?niye yapıyorsunuz? diyor; edepsiz. 
Pkk, akp, cemaat çatışmalarını izliyoruz hep birlikte; film izler gibi; neredeydik; nerelere geldik; biz Türk edebiyatı yaparken onlar hatim indirmiş hayatla ilgili; kılıçlanıp kuşanmışlar; bildiğiniz takunyacılar devri; döndük, dolaştık; aynı yere geri geldik. Şimdiye kadar güvendiğimiz; inandığımız bir ordumuz vardı; Türk ordusu; o da yok artık; gavurun fendi orduyu bile bertaraf etti; kime inanıp güveneceğiz; şeriat kanun ve kurallarına mı; biz kadınlar için çok hayırlı olacağını hiç sanmam. 
***Bir gün Erdoğan söylüyor; diğer gün Gülen cevaplıyor; sürekli bir atışıp durma durumuna geçti bu; ve Gülen bir çocuk azarlar gibi azarlıyor Erdoğan?ı; bizim şimdiye dek bildiğimiz atışmalar iktidar ve muhalefet arasında olurdu; işler değişti; Erdoğan ?sen meclisin; yani kendisinin; gücünün üstüne çıkamazsın? şeklinde göndermelerde bulunurken cemaat lideri ?haddini bil; sonu fena olur? şeklinde göndermelerde bulunuyor.
Amerika 4 kolla varlığını ensemizde hissetiriyor. Sahiden; böylesi bir ortamda kendini güvende hisseden bir toplum var mı? Benim böyle hissetmediğim çok açık ancak merak ettiğim mesela akp?ye oy verenlerin kendini güvende hissedip hissetmedikleri. Veya diğer, diğer toplulukların.
Akp fena halde ateş hattında bu aralar; 2004 mgk olayı, eski akp milletvekili Kemal Göktaş?ın Erdoğan Bayraktar?a sözlü sataşması; ?suç sende değil; seni bakan yapanda? demesi; derinden çalkalanmalar var; ihraç edilen İdris Bal akp aleyhine propaganda yapıyor; batan gemiyi önce fareler terk edermiş; ortalık fena karışık; Hüseyin Çelik?e çok iş düşüyor açıklama yapmak konusunda; itler birbirlerine düştüler; ancak çok geçmeden ayılıp eski yalaka tavırlarına dönüş yapıyorlar elbette; Bülent Arınç, Kemal Göktaş örneğinde olduğu gibi. Sonuç olarak ortak çıkarlar söz konusu; birlikteyken güçlü olduklarının farkına varıp geri tornistan yapıyorlar; akan suyun başını  tutmuşken bırakmak olmaz; yani iş dönüp dolaşıp paraya dayanıyor.
Sonuç olarak güç kimdeyse para onun cebinde; bu hep böyle oldu; bundan 20 sene önce üst rütbeli askerlerin değme keyfineydi; bir maaşla kazanılacağın çok, çok ötesinde mal varlıkları vardı; evler, yatlar, katlar; ve ağalar, paşalar gibi yaşıyorlardı; buna yakınen şahidim; şimdi akplilerin. Bir arkadaşım; büyük olasılıkla akpli; şöyle dedi Erdoğan?ın varlığı ile ilgili; ?bal tutan parmağını yalıyor?; haklılık payı olsa da şöyle dedim; ?Ecevit yalamış mıydı??; yalamamıştı elbette. Hatta o dediğini bile yeterli bulmadı; parasal gücü olmadığında dünya devletleri Erdoğan?ı adam yerine koymazlarmış; o yüzdenmiş; nasılda kılıf buluyorlar kendilerine işlerine gelince. Onun gücünü parasından değil siyasi konumundan alması gerektiğini; öyle olsa sadece zengin olanın hükmünün geçeceğini söyledim; ne anladı; ne kadarını anladı bilemem. Hırsızlığı bile ört bas etmenin yolunu arıyorlar.
Gemiler, gemicikler, pırlantacıklar haberleri eskidi zaten. Açılışını yaptığı next level oğlu Fatih Erdoğan?ınmış. Yine ailesi bir vakıf üniversitesi kuruyormuş; kendileri doymuşlar da iş vakıf üniversitesi kurmaya kadar dayanmış. Onların yaptığını 12 eylül sonrası Semra Özal bile yapamadı; olsa olsa papatyaları ile Sibel Can?a dans ettirip seyretti. 
Kılıçdaroğlu?da Amerika?da Gülen cemaati ile sıkı fıkı olma yolunda; hayırlar olsun inşallah. Bu ne cemaatmiş; elimizi, kolumuzu bağladı; bıraktı. Bu nasıl bir denge; anlayana aşk olsun. Bir yanda pkk; bir yanda cemaat; Türkiye vahşilere teslim olmuş durumda; arada kalanın canı çıkacak gibi görünüyor; Allah?tan hayırlısı.
Benim gördüğüm manzara bu şekilde; daha iyisini gören varsa bana da anlatsın; dinleyeyim.
***Dün trt Türk?te gördüm; akp?nin belediye başkan adaylarının açıklanışının canlı yayını vardı; aralarda da ?illaki akp? diye bir şarkı söyleniyordu; devletin televizyonu ile akp propagandası yapıyor herif; densiz.  
 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *