Press "Enter" to skip to content

Gündem 2gg Haziran’14

***06 CHP 044 plakalı audi A4 aracın sahibi yavşak; büyük ihtimalle bir chp milletvekili; çünkü oğlum meclise kadar takip etmiş; meclise değil kara yola gider inşallah; bugün; 11 haziran çarşamba günü öğlen 12.30?da; şu an ben yazarken saat 13; Kızılay?da oğluma yol vermesi için önce selektör yakmış; dırt, dırt sesi yapmış; ardında da sürekli olarak kornaya basmış; arkasındaki arabaların hepsinin ambulansa yol verir gibi o arabaya yol verdiğini gören oğlum yol vermemiş; herkes koyun ya; arada bir tane keçi çıkınca zorlarına gidiyor; bizi ezip yok ettiler; sünger gibi içimize işlediler korkuyu; şimdi çocuklarımıza sıra geldi; adı üstünde; o bir deli-kanlı; her önüne gelene boyun eğmez; ama sen bir delikanlı olamadığın için; zamanında ve şimdi; delikanlılığın ne olduğunu bilememen normal.
Sen önce Kızılay trafiğini karıştırma; trafiği o şekilde ihlal etme hakkını nereden buluyorsun kendinde; oğlum yol vermek zorunda değil; hiç kimse yol ermek zorunda değil; trafikte bir üstünlükleri yok; o yasayı çıkarmaya götleri yetmedi; yasa yoksa hakta yok; olmayan bir hakkı neden gözeteceğim; ben olsam bende vermem; niye vereceğim ki; hangi parti olursa olsun; hiç beni ırgalamaz; işin acilse zamanında çıkarsın; ben öyle yapıyorum; sende öyle yap; yolların, trafiğin hali ortada; becerebiliyorsan işini düzgün yap ta trafiği düzelt; ne iş yapıyorsun oturduğun o koltukta; ne dırt dırtlıyorsun milletin arkasından; o trafikte olan herkesi germe, aşağılama, yol vermek zorunda bırakma hakkını nasıl görüyorsun kendinde; milletten oy isterken arkanızdan dırt dırt yapacağım diyerek mi istedin pezevenk; memleket mi kurtarıyorsun; nereye bu acele; kurtardığın memleket ortada; benden üstünlüğün ne?
Önde aracı kullanan; yani şoför; arkada da bir adam varmış; oğlumun yanına geçince arkadaki adam camdan gövdesiyle dışarı çıkarak ?sikecem seni; aldım plakanı? demiş; oğlumda ?bende seninkini aldım? demiş; oğlum ?bende seni sikecem? dememiş ama; hata etmiş; ben olsam derdim; hiç affetmem; oğluma parmak sallayarak uzaklaşmış; ibne; 40 yaşında herif yol ortasında çocuk korkutuyor; bu arada oğlum 19 yaşında; bu memleketi babalarının  çiftliği olarak görüyorlar; kendini bir bok sanan züppe.
Oğlum o saatte antrenmandan dönüyordu; sabah 10.30?da gitti antrenmana; nasıl yorgun çıktı antrenmandan kim bilir; her zamanki gibi; her gün gidiyor antrenmana; 13 yaşından beri; 6 yıldır koşuyor; sporcu; koşucu; uluslararası yarışmalarda Türkiye adına yarışıyor; milli sporcu; aynı zamanda Bilkent Üniversitesinde fen bilimleri dalında okuyor; tam burslu olarak; sporcu bursu değil; öğrenim bursu; üniversite sınavındaki başarısından dolayı; bir bilim adamı olacak; ayrıca devletten de milli sporcu bursu alıyor; o bindiği arabayı da ciğerlerinin; nefesinin hakkıyla aldı; benzinini de o parayla koyuyor; senin gibi emeği ile çalışanların vergilerinden toplanan sadaka maaşıyla değil; o rahat meclis koltuklarında uyukladığı içinde değil; sen bu ülke için oğlum kadar adam ol; ondan sonra çık karşısına; göbek büyüten ayıdan bozma yaratık; oğlum sıksa suyunu çıkarır senin; öyle koşabilmek için 200-250 kilo halter kaldırıyor her antrenmanda; haberin var mı; sen hayatında kaç kilo kaldırabildin; kaldırabilirsin; oğlum hem sporcu; hem zeki, çevik ve ahlaklı; sana, sen dediğin halde ?bende seni sikerim? demediğine göre elbette ahlaklı; şerefsiz; sende bu niteliklerin hangisi var; ahlaklı olmadığın zaten belli; ahlaksız; onun iki dakikada çözebildiği bir problemi sen kıçını yırtsan çözemezsin; beyin özürlü; nasıl sikecekmiş çok merak ettim doğrusu; ancak onu becerebildiği için diline onu dolamış olmalı; soysuz; utanmaz, arlanmaz insan bozuntusu; gücün 19 yaşındaki çocuğa mı yetiyor pezevenk?
Allah vere de o anda; o lafı ederken biri telefonla görüntülemiş olsa; kim kimi ne yapıyor görür o zaman; onun gibi görüntülenenlere neler olduğunu çok gördük yakınlarda; adi pezevenk.
Oğlum o anda akıl edip eline telefonu almış olsaydı o lafı yine edebilir miydi acaba; sadece göstermiş bile olsa; adi yavşak.
Kimdir; adı nedir bilmiyorum ama oğluma yaptığı bunları yazmam için yeterde artar bile; kim olursa olsun; çok umurumdu. Küfür öyle değil, böyle olur; orada küfür edip kaçması kolay; sıkıyorsa şimdi çık karşıma; küfret bakalım;  e-devlet şifrem yok; alınca ismini de öğrenirim nasıl olsa; o ayıklasın pirincin taşını bakalım nasıl oluyormuş yollarda it gibi dalaşmak.
***Şu an 538 milletvekili varmış mecliste; büyük çoğunluğunun daimi olarak Ankara?da olduğu ve sabah 7; akşam 19 arası en az günde 2 kez Kızılay?dan geçtikleri düşünülürse; bu saatte yaklaşık 100 milletvekili Kızılay?dan geçiyor demektir; 2 geçiş yaparlarsa; daha fazla geçerlerse sayı daha da artar; bu da ortalama dakikada 2 milletvekili eder; 5 dakikada 10 milletvekili; her gün kıçımıza dırtlayacak olsalar bizim hiç sokağa çıkmamamız lazım; bırakalım yollar onların mı olsun; biz olmasak neyin vekili olacaklar; o dırt kadar başlarına taş düşsün inşallah; dırtı her duyduğumda sıçrıyorum arabada; ne hakları var beni olmadık bir anda irkiltmeye. 
***06 chp 044 plakalı audi A4?ün kaydına baktım; yok; öyle bir plaka görünmüyor; belki oğlum yanlış hatırlıyordur diye 06 chp 44 plakalı aracada baktım; volkswagenmiş; o değil yani; oğlum plakanın 06 chp 044 olduğundan çok emin; chp?nin adına kayıtlıysa da görünmeyebilir; zaten görünse de bir ehemmiyeti yok; çünkü kayıtlardan araç sahibinin adını kaldırmışlar; artık yazmıyor; elbet bir bilen, duyan, gören çıkar; yerin kulağı vardır; belki kulağına kadar gider; ilanım burada; bol küfürlü cinsinden; çıkabiliyorsa çıksın karşıma; hodri meydan.
***Güneydoğu?ya yapılan subay tayinlerinin nedeni anlaşıldı; ışid Musul?u ele geçirmiş; kaba kuvvetin; cehaletin gücü; olacaklardan ya haberdarlardı; ya da kendi planları işliyor; bundan sonra planlanan ise o günler öncesinden tayini beli olan subaylarla Musul?a girmek; Musul?u Türk topraklarına katıp kahraman olmak ve cumhurbaşkanlığını makamını hak etmek olmalı; olmaz demeyin; Hakan Fidan?ın tapelerinden daha olağanüstü bir durum değil bu; uydurma bir savaş çıkarabilmek için kendi milletine füze atmayı düşünenlerden her şey beklenir. 
***Çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu olarak açıklandı; keşke bu kadar dini nitelikleri öne çıkan birisi değil de Atatürkçü özellikleri öne çıkan biri olsaydı; bence o boşluğu yeterince doldurmaz. Ahmet Necdet Sezer gibi bilgisi ile göz dolduran bir isim değil; her geçen biraz daha dindar bir çizgiye çekiliyoruz gibi; doğrudan veya dolaylı olarak; bu hiç iyiye gidiş değil.
Bir tarih bölümünü kazanmak kaç matematik sorusu gerektirir; okumak desen öyle; matematik eşittir zeka olarak kabul etmiyor muyuz; bir cumhurbaşkanında aranması gereken en önemli nitelik zeka değil midir; tarih bilse ne olur, bilmese ne olur; tarihin üstünde sayılacak pek çok ana dal var; hadi bunu da geçelim; hakkında söylenenler hiç hoş değil; ailesi cumhuriyet yönetiminden kaçmak için Mısır?a yerleşmiş; orada islami eğitim almış; bu kadar İslama ihtiyacımız mı var? Laiklik diye diye büyüdük; şimdi göz göre göre dindarlığın kucağına bırakılıyoruz; alinin alternatifi veli; ya da bozacının şıracı; ya da bdplilerin deyimiyle karagözün hacivat; yerseniz tayyip; yemezseniz onun bir benzeri; ?yok aslında birbirimizden farkımız; ama biz Osmanlı torunlarıyız?; Kılçdaroğlu?nun; Bahçeli?nin bizi bir şeyler karşılığında satmadıkları ne malum? Kimseye körü körüne güvenecek kadar aptal olmamamız gereken bir dönemdeyiz artık. 
Deniz Baykal beraberinde 15 chp milletvekili ile bu oluşuma karşı çıkma hazırlığı içindeymiş; yine oylar bölünecek ve aradan tayyip sıyrılacak; bölünmese ne olacak; ekmelettin?in de tayyipten bir farkı yok bizim için; gezi olayları sırasında gezicilere hoş bakmamış; aynen tayyip gibi. Tam olarak söylemem gerekirse şöyle demiş; ?Gezi olaylarının başlangıç noktasını anlayışla karşılıyorum fakat sonra aldığı şekil beni rahatsız etti. Orada gelip arabaları yakmak, dükkânları yağmalamak ateşe vermek; bunlar kabul edilecek şey değil?; buyur buradan yak durumu yani.
Bu akşam bir film izledim; adı yarım kalan mucize; gerçek bir hayat hikayesi; bir anlamda köy enstitülerinin hikayesi; kısaca şöyle; 1940?lar; bir köylü kızı olan Nahide bir kız arkadaşının bir adama 3. kadın; 3. karı olarak evlendirildiği gün intihar etmesi ve öğretmeninin ısrarı üzerine köy enstitüsüne gider; köyün ağasının Nahide?de gözü vardır; Nahide?ye, ailesine ve öğretmenine rahat vermez; Mualla Eyüboğlu adlı öğretmeni bir gün Nahide?ye şöyle der; ?on binlerce kız var çile çeken; hatta yüz binlerce; ama sen başka bir şey başardın; memlekette cehalete karşı seferberlik ilan edildi; bu seferberliğin neferlerinden biride sensin; bunu sakın unutma? der ve hatıralarını yazması için bir defter verir; Nahide de başından gelip geçen her şeyi yazar; filmin kaynağını bu defter oluşturur.
O köy enstitüsünde okuyan gençler okullarının her işini kendileri görürler; bina inşaatlarından temizliğine, yiyeceklerini tarlada üretmeye dek; bir çoğu el sanatları üzerine eğitilir; dikiş, marangoz, keman, saz çalma, resim yapma; siyaset ve dünyanın gidişatı hakkında fikir sahibi olurlar; cumhuriyet gazetesi okurlar; okula yobaz kesimden saldırılar olur; kerhane suçlaması ile; birçoğu ilkokul öğretmeni olur; kabiliyetli olanlar seçilir ve Hasanoğlan yüksek köy enstitülerine gönderilirler; bizleri okutan birçok resim, müzik öğretmenleri oradan mezun; köy enstitüleri için emek veren İsmail Hakkı Tonguç ta böyle bir yazıda anılmalı; elbette o zamanın MEB Hasan Ali Yücel de.
Cehaleti yenmek için nerelerden başlamış ve yenmişiz derken makara aynı yere sarılmak isteniyor; yobazlık her geçen gün etrafımızı biraz daha kuşatıyor; gözle görülür biçimde; pazar günü lys matematik sınavı vardı; oğlumu dışarıda; okulun dışında bekledim; birçok anne, baba yasin, din kitabı okuyarak beklediler çocuklarını; içeride yapılan matematik; bir bilim sınavı; dışarıda olan ise dua; dua edilebilir elbette ancak bu sayıca artış gözümü korkutan; her geçen gün sayıları biraz daha artıyor sanki; ellerinde akit vb. gazete okuyanlarda vardı; hiç kaç, göçe gerek duymadan; aksine göstere göstere; kapananların sayısında da artış var; onları öyle gördükçe; birer kara tavuk gibi; inadına daha açık olmak geldi içimden; farkı biraz daha arttırmak için; varlığımın ve onlarla bir olmadığımın ispatı için; bunların hiçbiri iyiye alamet değil; bir cahil, cahil olmayan savaşına götürülüyor gibiyiz.
***Utku Çakırözer 18 haziran; bugün tarihli yazısında Ekmeleddin İhsanoğlu?na kendisine yöneltilen ?Atatürk düşmanlığı?nı sormuş; cevabı şöyle; ?Türkiye?de Atatürk meselesi gündeme geldiğindeyapılan şu: Bir kesim onu yargılıyor ve tamamenreddediyor. Bir kesim ise yarı Tanrı misali kutsuyor.Ne kutsamalı ne de reddetmeliyiz. Türkiye?nin butartışmaları çoktan aşmış olması lazım? 
Anlaşıldı koç; sen Atatürk?ü kutsayanlardan biri değilsin yani; bu yaştan sonrada olacağın yok; benimde senin gibi bir cumhurbaşkanına ihtiyacım yok. Onun bu sözünü halihazırda başbakanlık yapan Erdoğan ve Cumhurbaşkanlığı yapan Abdullah Gül bile diyemedi; demeyi çok istemelerine rağmen; bu düz kafalı aklı sıra yeni bir düzlem mi getirecek bakış açımıza; söylediklerine ne bir kelime eklemeye; ne de çıkarmaya lüzum var; cumhurbaşkanı olması konuşulurken bunu söyleyebilen bir adam açık bir Atatürk düşmanıdır. Bugün; yani cumhurbaşkanı seçilmeden böyle söylüyorsa cumhurbaşkanı seçildikten sonra neler söyleyebileceğini tahmin etmek pek zor değil; gerçi başkalarından da duyduk, duyuyoruz; ama alışmadık; alışmayacağız; ?kötü söz sahibinindir? deyip geçeceğiz. Atatürk?ü kutsama veya reddetme aşamasında karar verici olma salahiyetini ona kim vermiş; o kim ki Atatürk hakkında bilir kişi sayılacak ve onun düsturu ile hareket edeceğiz? Atatürk?ü kutsamayıp kimi kutsayacakmışız; Ekmeleddin İhsanoğlu?nu mu; hangi cephelerde savaşmış bu ülkeyi kurtarmak için ki onu kutsayalım?
Koca Türkiye?de cumhurbaşkanlığına münasip bir aday bulamadılar ya; helal olsun chp?ye. 
Pek bir sevinmiş garibim; cumhurbaşkanı olmaya pek bir hevesli; ağzı kulaklarına varıyor; maaile; ?aile sırlarını ifşa etmeyelim? diyor gülerek; aileniz nasıl karşıladı diye sorulunca; seçim çalışmaları için ?hamama giren terler? diyor; terlemeye çok razı anlaşılan; hem Erdoğan?da dememiş miydi ?terleyen bir cumhurbaşkanı olacak? diye; pek hevesli pek; gökten piyango düşmüş gibi seviniyor; sevinçten zil takıp oynayacak; o makama layık olmadığı her halinden belli; umalım da hevesi kursağında kalsın.
Ben ona oy, moy vermem; benden ona oy çıkmaz; evet; Mansur Yavaş?a oy verdim; çünkü Mansur Yavaş kelimelerini hep dikkatle seçti; solcuları irkiltecek, kaçıracak, kendinden uzaklaştıracak tek bir kelime etmedi; hatta kendine oy veren solculara teşekkür bile etti; oyumu ona verdim ve verdiğim için bir pişmanlık duymuyorum; hemde o cumhurbaşkanlığı seçimi değildi; altı üstü belediye başkanlığı seçimiydi; ama bu defa öyle değil; Ekmeleddin İhsanoğlu daha dereyi görmeden Atatürk?e olur olmaz laflar ediyor; kusuruma bakmasın; vermem.
DSP ve alevi dernekleri Ekmeleddin İhsanoğlu?nu desteklemeyeceklerini açıklamış.
***Soma?da maden İşçisini tekmeleyen Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel hakkındaki idari soruşturma için zaman aşımı dolmuş ve dosya kapanmış; Yusuf Yerkel, idari olarak hiçbir ceza almayacak ve siciline işlenmeyecekmiş; Başbakanlık Müşavirliği görevine devam edecekmiş; kimin köpeği; olacak o kadar. Başbakan Soma?da adam dövdü de bir şey mi oldu ki tekmelediği için Yusuf Yerkel?e olsun; içlerinde besledikleri kin ve nefreti görmek hiç zor değil.
***Hani akpliler karşı ya Atatürk?e; ?Ekmeleddin İhsanoğlu hiç değilse karşı değil? diyerek bağrımıza basacağımızı mı sanıyor garibim chp; ılımlı İslamdan sonra ılımlı C.B.; ılımlı İslamın zulümlü İslama nasıl dönüştüğünü gördük; kaç kez daha seyredeceğiz aynı sahneyi; denize düşüp yılana sarılacağımızı sanmakla aldanıyor chp; yağmurdan kaçarken doluya tutulacağız yani; yemezler; bize ne Atatürk?ü sevmeyen lazım ne de ona kayıtsız kalan; bize Atatürkçü bir C.B. lazım; bize ve chp?ye yakışan odur; olursa o; olmazsa hiç fark etmez; olur, olmaz; o ayrı mesele; ama ben bilirim ki benim oyumla olmadı; içim rahat olur. Hiç değilse o oportünist tuzağına düşmem.
Olmadı mı; oldu; şu anki C.B. Atatürkçü değil; ama benim oyumla olmadı; bana düşen bu ; kendi oyumun hesabı; kendi vicdanım; başka hesaplar beni ırgalamaz. Gerçek bir chp?li, solcu, Atatükçü, Ekmeleddin İhsanoğlu?na oy vermez. Chp?nin yolunu şaşırmış olması benimde yolumu şaşırmamı gerektirmez. Bir cumhurbaşkanlığını mhp ile yarı yarıya üleşme hevesi uğruna; ki olup olmayacağı da belli değil; doğrularımı, düşüncelerimi ve Atamı satmam.
Abdullah Gül 7 yıldır C. B.; bu benim hayat hakkındaki düşüncelerimi, doğrularımı değiştirdi mi; değiştirmedi; yine onun gibi biri C. B. olsa değişir mi; yine değişmez; ama Ekmeleddin İhsanoğlu?na oy verirsem kendi doğrularımdan ödün vermiş olurum; vermem. Chp oportünist oldu diye benimde olmam gerekmez. Burada mesele olan dostla düşmanı birbirinden ayırmasını bilmek; dost başkadır; düşman başka; ikisi birbirine karışırsa ?ortaya karışık? çıkar ki  bu da beni, herkesi, hatta midemi bozar. Oylar bölünmeyecek diye kendimi beşe, ona bölüp kimseye cacık olamam; isteyen olsun. Ben bölünmediğim sürece oyların bölünmesinin bir ehemmiyeti yok; önemli olan içten bölünmeme; içten bölünürsem işte asıl o felaket.
***Sol tarafta itibar görmedi Ekmelettin İhsanoğlu seçeneği; göreceği de yok. Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy vermekle Tayyip Erdoğan’a oy vermek arasında bir fark yok; ikisi de aynı düşünceye sahip; İhsanoğlu “son 10 yılda Ortadoğu’ya gelmiş en büyük siyasetçi” diyormuş sık sık Erdoğan için; bu sözün üstüne farklıdırlar denebilir mi?
Neden Yılmaz Büyükerşen değil de Ekmelettin İhsanoğlu; anlayana aşk olsun! Veya Mümtaz Soysal değil; veya Hikmet Çetin değil; veya Murat Karayalçın değil; veya onların ayarında herhangi biri değil; şimdiye dek bir adam yetişmemiş mi chp’nin içinden; tabanından ki bir el ezher mezununa kalalım; bizim üniversitelerimiz boşa mı çalıştı şimdiye dek? Onu aday gösteren akp olsa hiç içim yanmaz ama onu aday gösteren chp; Atatürk chp’nin bu adamı cumhurbaşkanı adayı yaptığını duysa herhalde yerinde rahat uyuyamaz. Kılıçdaroğlu hayatının hatasını yaptı bu seçimiyle; bu seçimi; daha doğrusu bu ihaneti onuda beraberinde alaşağı edecek. 
Gidip işçi partisinin adayına oy vereceğim; isterse Levent Kırca olsun; veya ödp’nin; veya hdp’ye sıcak bakmayan herhangi bir sosyalist partinin adayına; umurumda değil; seçileceğinden değil elbette; amaç, bilsinler ki burada hala onlara karşı olan, onları istemeyen bir insan daha var; bunu unutmayıp ayaklarını ona göre denk alsınlar. 
***42 chp’li Ekmeleddin İhsanoğlu için “Atatürk ilke ve devrimlerine duyarlı bir aday olmadığı” savunan bir bildiri yayınlamış; “bu aday ile seçime gidilmesi tarihi bir hata olacaktır. Henüz adaylığı kesinleşmemiştir. Vakit varken hatadan dönülmeli, Cumhuriyetten, laiklikten, Atatürk devrimlerinden, demokrasiden yana, hukuk devleti ilkelerine, milli ve manevi değerlere bağlı, ülkemizin çıkarlarını kararlılıkla savunacak bir Cumhurbaşkanı adayı belirlenmelidir. Aksi takdirde ortak aday olarak önerenler, altına imza atanlar, tarih karşısında sorumlu olacaklardır.” denmiş; öyle valla; al benden de o kadar.
***Ekmeleddin İhsanoğlu; birde adını yazması kolay olsa; her seferinde dd yerine tt yazıyor, siliyorum; bir an önce kurtulalım da adını 4,5 yıl daha yazmak zorunda kalmayalım;))) “ben chp’li değilim” demiş; sayende bizde artık chp’li değiliz; en azından bu cumhurbaşkanlığı seçiminde!
Mademki chp’li değilsin be adam; niye chp adayı olursun; olanda değil oldurtanda kabahat.
Ben Mısır, el ezher üniversitesinde dini eğitim almış bir c.b. değil; bir çoğunu Atatürk’ün kurduğu kendi üniversitelerimizde eğitim almış; laik yaşamı benimsemiş bir c. b. isterim; devşirme değil; kendi adıma ve ülkemin, milletimin hayrı için.
***”Başörtüsü haktır” demiş Ekmeleddin İhsanoğlu; haksa buyur senden başlayalım; önce sen ört başını; çünkü benim için hak değil eza, eziyet; daha tü bismillah demeden nede güzel nağmeler dökülüyor ağzından; tü, tü, tü maşallah; Allah nazarlardan saklasın!
Bugün adı hak olan, yarın zorunluluk olacak; ağız alıştırıyorlar; yemezler!
***Bugün facebookta dolanan bir yazı var; eski başbakanlarımızdan Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak tarafından yazılmış; özetle şöyle; 1923’te eğitim için yurt dışına yollanan 11 üniversite öğrencisinden biriymiş Sadi Irmak; giderken Atatğrk’ten bir telgraf almış; telgrafta “Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz.” yazıyormuş; şimdikilere bakıyorum; hiçbiri ne kıvılcım, ne alev; içleri sönmüş yıldız hepsi; peki ya nerede o kıvılcımlar, ateşler; nerelere gizlendiler?
***Nereden çıktı bu Ekmeleddin; gökten zembille düşmedi ya! Şu an için siyaset arenasında kimler var; akp ve paralel yapı; c. b. seçimlerinde paralel yapının hiç adı, adresi geçiyor mu; geçmiyor; niye; buhar olup uçmadı ya 6 ay içinde bu paralel yapı; söyleyeyim; çünkü paralel yapının adayı Ekmeleddin ve bunu kimse dile getirmiyor; bu akşam ulusal kanalda Süheyl Batum, Emine Ülker Tarhan’ın c. b. için ilk imzayı verdi; yüreğime serin sular serpildi; inşallah arkası gelirde kurtuluruz şu Mısırlı Ekmeleddin’den! 
Mısırlı Ekmeleddin elbette; Türkiye’de doğup büyüyene Türk denir; atası, dedesi Türk olana değil; Türk ahlak ve kültürü ile yetişmemiş ki; nereden bilecek Atatürk sevgisini, saygısını; yani bizim gibi; Atatürk’ü ne kutsayacak ne de reddedecekmişiz; hah, hah, hah; güleyim bari; sana mı soracaktık kalbimizdeki Atatürk’ü nereye oturtacağımız; Allah’ın Mısırlısı!  
1943 doğumlu ve 1970 yılında gelmiş Türkiye’ye; yani 27 yaşında; ona ne kadar Türk denebilir sizce; bir sağlık bakanımız vardı; Yunanistan’dan devşirme; şimdi birde Mısırlımız çıktı. Türk topraklarında doğup büyüyen Türklerin suyu mu çıktı? Ne belli Amerikan ajanı olarak büyütülmedikleri; Türkiye’yi bölmek için Türkiye’ye gönderilmedikleri; bir adamın 27 yaşına kadar her türlü şekillenmesi bitmiştir; ona niye güvenelim ki?
By by Ekmeleddin; hayatımızdan geliş ve geçişin çok hızlı oldu.
O seçimlerde Emine Ülker Tarhan veya benim görüşümdeki herhangi biri olmadığında ben orada temsil edilmiş olmayacağım ki; amaç sadece kazanmak değil, var olduğunu da göstermek; Ekmeleddin İhsanoğlu orada benim varlığımı temsil edemez; çünkü benim dünya görüşümdeki bir adam değil; beni Türkiye nüfusundan yok saymalarına izin veremem. Şu çatı meselesine gelirsek; ortada biat edilmesi gereken bir taraf varsa o chp değil, mhp olmalıdır; çünkü oy çokluğu mhp’de değil, chp’de; niye biz onlara uyacakmışız ki; onlar bize uysun; yoksa gitti gider Tayyib’in cebine c. b.; biz Ankara seçimlerinde büyüklüğümüzü gösterdik ve bir mhp’liyi baş tacı ettik; bu defa sıra onlarda; hep karşıdan beklemekle olmaz bu iş. 
***Bir arkadaşımın son durum değerlendirmesi;
Bir aday daha olmazsa ilk turda Erdoğan cumhurbaşkanı olur. Üç ve üçten fazla aday olursa ikinci tura gidilir. Bu bir. Ancak BDP’nin adayı gibi az oy alacak bir üçüncü aday ikinci turda Erdoğanın kazanmasını engelleyemez. Ancak Cumhuriyetçi, Atatürkçülüğüyle halkın güvenini kazanabilecek bir aday, ikinci turda bütün partilerden Cumhuriyetçi ve laik halkın oylarını üstünde toplama şansı olabilir. Ama bence kazanmasa da laik cephenin gücü, bölücü ve karşı devrimci girişimleri duraklatabilir. Çok mu uzun oldu. Durum vahim, doktor ne yersen ye demiş.”
“Sadece CHP ve MHP nin uyur oylarıyla tayyibi yıkamazsınız. Cumhurbaşkanlığı, Cumhuriyete bağlı insanlarımızın siyasi partilerin dışında, cumhurbaşkanı seçeceklerini kavramaları ile bir potaya toplanabilir.  Atatürkçülerin %30 oyunu da gidip onlara teslim etmekle mi kurtaracağız cumhuriyeti ve vatanın bütünlüğünü. Kaldı ki CHPli Atatürkçülerin şimdiden daha tepkisi ortada; ayrıca CHP oylarının önemli bir kısmı da Ekmeleddine oy vermemek için ya oy kullanmayacak ya da boş kullanacak. Gerçi umutlarımızın gerçekleşmesini sağlayacak 20 mv çıkacak gibi görünmüyor ama umut kesilmedi henüz.
“Türkiye’nin başına ne geldiyse inönüden beri ehveni şer yutturmacalarıyla uyuşturulmamızdan geldi. Ayrıca Ekmeleddin mi daha şer Tayyip mi. Bence fark yok. Çünkü ikisinin de kendi iradesi yok. Emir kuludur ikisi de ve onu öneren iki şarlatan da.  Bugün onları yenemeyiz, öyleyse ehveni şer olanı seçelim demek sonuna gelinmiş bu karşı devrim girişimini desteklemekten başka işe yaramaz. Hiç değilse direnme ruhunu ve bağımsızlık ruhunu ayakta tutup mücadeleye devam etmek ve ulusal bilince güvenmek gerek. Kazanmak için teslim olunmaz. 
Ekmeleddin onlar için bir yeni umuttur din ayağında uyuşturulmuş kitleleri yönlendirerek direnişleri gevşetmek için. Ekmeleddin’i CHP’ye önerttirerek CHP’li kamu oyunu kazanmak ya da bölmek için. Bu durumda Ekmeleddini seçmek Bölünme projesine onay vermek ve hızlandırmak tan başka işe yaramayacaktır. Atatürkçü bağımsızlıkçı direnişi ayakta tutabilir ve güç toplamasını sağlayabilirsek ancak bölünmenin önüne geçebiliriz. Ekmeleddin seçilir ve CHP-MHP desteklerse Bağımsızlık ve Cumhuriyetçilik ruhu-düşüncesi çökebilir. İşte o zaman geri dönülmez bölünme süreci başlayabilir. Ekmeleddin Tayyibin değirmenini çarkı zaten. Ekmeleddin kazanamaz ya, kazansa bile ABD’nin değirmeninin yıpranmış Tayyip çarkı yerine Yenilenmiş Ekmeleddin çarkı geçecek ki değirmen daha güçlü öğütecek direnci. İki ucu boklu değneğin neresinden tutarsan tut.”
Ne yaparsak yapalım; karşısına kimi koyarsak koyalım; RTE nin seçilmesi önlenemez ancak orada bir cumhuriyetçi adayın olması hiç değilse onları bazı şeylerde bir nebze olsun durdurur diyor; aynen benim dediğim gibi. Hiç olmamaktansa biraz olsun olmak yeğdir yani; %30 bile olsa; bizi; bizim var olduğumuzu unutmamaları için.
Arkadaşımın dediği gibi üçüncü bir güçlü aday çıkmaz ve ilk turda seçilirse Tayyip, yandığımızın günüdür; asıl ondan sonra tut tutabilirsen Tayyipi! Tayyibin c. b. olması beter; ilk turda c. b. olması beterin beteri. Şu an için bildiğim kadarıyla üç aday var, RTE, Ekmeleddin ve Selahattin Demirtaş; oy verebileceğimiz yeni bir aday çıkmazsa bu demektir ki ben oyumu boşa atacağım; boş oy vereceğim yani; RTE’nin hiç değilse ilk turda c. b. olamaması için oy vermemek gibi bir şansımız yok; o oy toplamında bir şekilde yer almamız gerek ki RTE’nin oy oranını; yüzdelik dilimini düşürebilelim; boş oy vermek oy toplamına dahil ediliyorsa; ki sanırım ediliyor; ben boş oy vereceğim.
 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *