Bu 9 Ekim’12 tarihli bir haber. Bu haberi okuyupta tüyleri diken diken olmayacak bir kadın yoktur sanırım. Benim uzun süre kendime gelemediğim kesin. Cinsellik kisvesi altında kadınlar her türlü işkenceye maruz kalıyor ve birer birer ölüyorlar gencecik yaşlarında. Kadınlar erkeklerin rakı mezesi olmaya devam ediyorlar ne yazık ki! O adama verilecek tek ceza var bana kalırsa; penisini kesip köpeklere yedirmek. Hapis falan az gelir öylesi bir sapığa. Kolon kanserinin bu denli artış göstermesinin ardında yatan neden de bu mudur acaba? Büyük olasılıkla evet; başka ne olacak ki? Bağırsağın yapısının nasıl ince ve narin olduğunu bilirsiniz; en azından sucuklardan. Dinimizde de yasak bu tür bir ilişki; altında yatan bir neden olmalı elbette. *Bir kadın köşe yazarı meme kanseri olasılığı için 3 ayda bir ultrasona giriyor; her yıl mamografi çektiriyor ve her ay elle muayene ediyormuş memesini. Bu yetmezmiş gibi DNA’sına bakılması için tükrük verip Amerika’ya göndertmiş; uzun ve stresli bir bekleyişin ardından temiz çıkmış; ilerde meme kanseri olma olasılığı düşükmüş; onun adına sevindim. Olmayan bir meme kanseri olasılığı için bu kadar hastanelerle haşır neşirse bütün bedeni için ne kadar vaktini harcadığını hesap etmek pek zor olmaz. Bütün ömrünü ölme korkusu ile doktor peşinde geçirecek ve ona önlemler almaya harcayacak olduktan sonra yaşamanın ne anlamı var? Evham, korku ve şüpheler içinde geçirilen bir hayatın ne tadı olur ki! Birine kırk gün deli dersen deli olurmuş; hani şu çekim yasasında dendiği gibi; her gün hastalığı, ölümü aklına getiren bir insanda önü sonu o hastalığı değilde bu hastalığı o veya bu biçimde kendine çekecektir. Çekim yasası;))) Birde işin şu kasap meselesi yanı var. Hani yağı bol bulmuş ya; o kasap canım; kim olacak;)))) Ölümsüzlüğü satın alabileceğini sananların sayısı çoğaldı. Öyle olsa Sakıp Sabancı, Vehbi Koç gitmezdi; ikisi de gitti malum. Birileri kazanacak ki birileride o birilerinin kazandığından kazanacak; bu işler böyle yürüyor; yayıyorsunuz bir fısıltı gazetesini; ondan ona; ondan ona; kulaktaaan kulağaaa; gelsin paracıklar. Neymiş; olasılığınız düşükmüş; o tetkikin Amerika’ya gerçekten gidip gitmediğinin veya gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin garantisinin yüzdesi ne? 10 yıl sonra kim öle kim kala; kim soracak ki hesabını? Yeter! yeter!Antalya?da 5 yıl önce eşi Mevlüt Ünlü?nün, zorla ters ilişkiye girdiği ve tüfek namlusu temizlemeye yarayan ?harbi? ile de tecavüz ettiği 31 yaşındaki Saniye Ünlü, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Eşinin harbiyle cinsel saldırısına uğrayan ve bağırsaklarının delindiği belirlenen Saniye Ünlü, 4 kez büyük ameliyat geçirmiş ve hızla zayıflayarak 30 kiloya kadar düşmüştü. Geçen perşembe gecesi aniden rahatsızlanan ve yakınları tarafından hastaneye götürülen Ünlü, aynı gece bağırsaklarında oluşan iltihap nedeniyle ameliyata alındı. Bir kız çocuğu annesi Saniye Ünlü, ameliyatın ardından tedavi gördüğü yoğun bakım ünitesinde bugün saat 15.30 sıralarında yaşamını yitirdi.
Öleceksek ölelim.
Hadi vur kendini şaraba,
Kedere ve aşka vur.
Daha içelim, daha içelim.. Demiş ‘İspanyol Meyhanesi’ adlı şiirinde Ümit Yaşar Oğuzcan. Veya Nazım Hikmet’in ‘Davet’ adlı şiirinde dediği gibi; Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim… Kasım?12 Yalan dünya?dan bahsederken Nilüfer abla söylemişti; ?çok fazla ağız, şive var; izlemek istemiyorum? diye; gerçekten öyle. Bu dönem bende izlemiyorum yalan dünya?yı; o kadar çok şeye girip çıkıyorlar ki kafam kaldırmaz oldu; yorulduğumu hissediyorum her bölüm bitiminde; tipler iyice iticileşmiş zaten. Zaten haftada iki dizi fazla geliyor bana; birinden birini seçmem gerek; haftada iki dizi yorucu oluyor; öyle bir geçer zaman ki? yi de iteleyerek izliyorum; öylesine sündürüyorlar ki konuyu; kayıttan hızlı izlemiyor olsam izlemem; 1 saatte bitiriyorum 3 saatlik diziyi; ne yapayım; o kadar sabırlı değilim; olmamda gerekmiyor zaten. Hele şu son iki haftadır hepsini izlesem sıkıntıdan doğum yapardım. Geçen hafta Aydın?ı öldürecek olanın kabusları, hayalleri; bu hafta Aydın?ın cenazesi; bayıldım; bayılacağım; hala sabrediyorum; bakalım nereye kadar? Aralık?12; Neyse ki imdadıma Arif yetişti; o biraz olsun hız ve anlam katacak gibi görünüyor diziye.
Be First to Comment