Press "Enter" to skip to content

Gündem 1rrrr Mayıs’13

***Arınç bir festivale katılmış; ?10. yıl marşıyla bu toplantıya başlamak yerine mehter marşıyla başlasak daha da anlamlı olurdu? demiş; yazık, yazık; o bu ülkenin başbakan yardımcısı olacak adam değil.
*Ankara?da öpüşme eylemi gerçekleştirilmiş; geçen günlerde el ele gezenlere yapılan ?sayın yolcularımız lütfen ahlak kurallarına uygun hareket ediniz? anonsuna karşılık olarak; bu eylemi gerçekleştirenlerden biri ?Allahuekber? diye slogan atan karşıt fikirli guruplular tarafından bıçaklanmış; ?alınan tüm önlemlere rağmen? miş; bırakmıştırlar özellikle bıçaklasınlar diye; bu ilk değil; sonda olmayacak; yaralanan, bıçaklananlar nedense hiç yobazlar olmuyor; suçlu, hem suçlu, hem güçlü; adamlar oraya öpüşme eylemi için gidiyor; kanlı bıçaklı olmak için değil ama gözünü kan bürümüş yobazlar için bu böyle değil; bıçak kuşanıp geliyorlar eylem yapanları basmaya; kaba kuvvetle sindirebileceklerini sanıyorlar insanları. O yobazlar hakkında nasıl bir işlem yapıldığı; içeri alınıp alınmadıklarına dair bir bilgi geçmedi haberde; alınsa ne olacak ki; ağa paşa ağırlanır; bırakılırlar nasıl olsa.
Şu ?susma; sustukça sıra sana gelecek? lafı 12 Eylül öncesindeki anlamından çok daha farklı artık; özellikle biz kadınlar için; baş örtüsünden başladılar; sarı saça, kırmızı ruja dek vardırdılar işi; yakındır; g-string giyenler ve giymeyenler diye sınıflara ayırmaları bizi; donumuza kadar karışacaklar bu gidişle;bu iş uzayıp giderse faturası bize patlayacak; biz kadınlara; direnenler fahişelikle suçlanacak; direnemeyenler ise istemediği bir hayatı yaşayacak; hala bir oy kullanma hakkınız varken onu bunlardan kurtulmak için kullanın kadınlar; kocalarınız istediği partiye oy verebilir; işin ucu ona o kadar dokunmayacak; siz kendinizi, kendi neslinizi korumak için kollarınızı sıvayın artık; yoksa bu kabak büyük oranda biz kadınların başında patlayacak; kendiniz için nasıl bir hayatı tercih ettiğinizi tercih etme zamanı artık; ?susma; sustukça sıra sana gelecek?.
*Samsun?da üniversite öğrencisi Suriye?liler Türk bayrağı ve Özgür Suriye ordusunun bayrağını yan yana açınca buna engel olmak için oturma eylemi gerçekleştirenlerin 25 kişisi göz altına alınınca olaylar yatışmış. Türk bayrağını oradan kaldırmayı akıl edememiş olmalı Türk polisi. Türk bayrağını Suriyelilerin kendi pis işlerine karıştırmasına mahal veren ve o Suriyelileri sorgusuz, sualsiz üniversitelerimize yerleştiren başbakana lanet olsun.
*İstanbul, Ankara; ODTÜ, bütün üniversiteler; her an, her yer ana baba günü; biber gazları; her geçen nasibini alıyor biber gazından; astımlı bir kişi öldü; bir kişi kör kaldı; bir kız beyin ameliyatı oldu; bunlar benim bildiklerim; maruz kalanların bir çoğuda tesadüfen o anda yoldan geçenler; ne zaman bitecek bu rezalet; insanlık dışı davranış biçimi; su püskürtsünler; başka bir yöntem bulsunlar; eğer bir şey yapmaları gerekiyorsa; insanların sağlığı ile oynamaya ne hakları var?
***Ananevi Türkçe olimpiyatları başlıyormuş; darısı kürtçe olimpiyatlarının başına. Fethullah Gülen?in bu konudaki girişimlerini de bekliyoruz artık. 
***Uluslararası Botanik Bahçeleri?ne kayıtlı iki bahçeden biri olan ve 3 bini aşkın canlı bitki türüne ev sahipliği yapan İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi Müftülüğe devrediliyormuş; AKP yeni bir AVM alanı keşfetmiş olmalı; dünden beri Taksim?de AVM yapımı için ağaç kesme, kestirmeme direnişleri yaşanırken akla en yakın olanı bu geliyor.
***Kılıçdaroğlu Afyon yolunda trafik kazası geçirmiş; yolda bir şap arabası duruyormuş; iki araç daha tali yoldan çıkınca ve yolu kapatınca aracın birine vurarak karşı şeride geçerek durmuşlar; şap arabası ise bu aşamadan sonra üstlerine yürümüş; diğer iki arabanın sürücüleri kaçmaya çalışırlarken korumalar ateş açarak durdurmuşlar; olay anında orada olan Kılıçdaroğlu?nun basın danışmanı Veli Özdemir, ?Bu kaza Susurluk gibi şüpheli bir kaza. Sanki yol bilinçli olarak kesiliyor. Yine şap aracının orada olması rastlantı değil. Bu kaza, normal, sıradan, üstü örtülecek bir kaza değildir? demiş.
Çok mümkün; 25 Mart 2009; çok eski bir zaman değil; AKP hükümeti başta; bir helikopter kazası; BBP genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve helikopterde bulunan diğer insanlar ölüme terk edilerek  öldürüldüler; 25 Aralık 2012; BBP başkanı Mustafa Destici bir aracın şerit değiştirerek önüne çıkması sonucu kaza geçirdi; hafif  sıyrık ve ezilmelerle atlattı; 14 Ekim 2012; Ergenekon sanığı Fatih Hilmioğlu?nun 21 yaşındaki oğlu Emir Hilmioğlu bir otobüse arkadan çarparak öldü; bir otobüse bir insan arkadan nasıl çarpar; tabi ki o otobüs ani fren yaparsa; 3 Eylül 2012; Ergenekon sanığı yarbay Mustafa Dönmez?in 21 yaşındaki oğlu Alp Kaan Dönmez Azerbaycan?da bir araç hızla vurdu ve kaçtı; vuranın kim olduğu bilinmiyor; sonuç yine ölüm; ?oğlum cinayete kurban gitti? diyen Mustafa Dönmez tutuklanmadan önce oğluyla birlikte araçta sıkıştırıldıklarını ve 2 kez kaza geçirdiklerini söylemiş. 1 ay arayla 2 ergenekon sanığının çocukları trafik kazasında öldü; dünya bu kadarda tesadüflerle dolu değil.
Dediğim gibi; çok mümkün! Yeni moda adam öldürme şekli trafik kazası; delil yok, suçlu yok, arabalara bomba yerleştirmek gibi bir dert yok; faili meçhul dosyaları da kabarmıyor boş yere; daha ne olsun; tam AKP?lik bir işlem; puştluk, kalleşlik, arkadan vurma kanlarında var. Bu defalık ucuz atlatmış sayın Kılıçdaroğlu; geçmiş olsun.
***2 tane ayyaşın yaptığı yasa sizin için muteber oluyor da inancın emrettiği bir gerçek, bir vaka niçin sizler için reddedilmesi gereken bir olay haline geliyor? diyince Erdoğan, içki yasakları konusunun şekli değişti; ?2 ayyaş?ta takılı kaldı akıllar. Kılıçdaroğlu; ?kim o 2 ayyaş; çıkıp açıklaması lazım; densizlik yapmasın; adam gibi adamsa oturup görüşlerini açıklasın. Ne söylediğini bilmiyor; ne konuştuğunu bilmiyor; Türkiye?nin başına bela olmaya başladı? dedi. Oktay Vural; ?kalkıp sen kime dil uzatıyorsun; dinimizde zina yasaklandı; bu zinayı suç olmaktan çıkaran kim; buna ?iki ne? diyeceğiz? dedi. Hüseyin Çelik ise ?belli bir kişi kastedilerek söylenmiş bir söz değildir? açıklamasında bulundu.
Ege?de 15 ayrı orman yangını çıkmış; ne şekilde çıktığı bilinmeyen. Orman kanununda yasa değişikliği istenmiş; gerekli görülen ormanlar imara açılacak; kentsel dönüşüme dahil edilecekmiş; buna karar verecek olan ise bakanlar kurulu olacakmış; ormanlara diktiler gözlerini; gözleri kör olasıcalar. Deniz kıyısına cami açılabilmesinin yolları da aranıyormuş aynı yasa ile; bu durumda camilere 100 metre yakındaki içki içilen yerlerin kapatılması söz konusu olacak; 100 metreye bir cami yaptıklarına; yapacaklarına göre deniz kıyılarında içki iptal; gözümüz aydın.
***Dünden beri taksim savaş alanına döndü; bütün Türkiye ayakta; insanların canına tak eden AKP ve AKP öğürtüsü artık dile geldi; AKP ile yatıp AKP ile kalkmamızın; burnumuza kadar AKP sıvısı ile doldurulmamızın sonucu bütün bunlar; meydanı boş buldu at koşturuyor Erdoğan; ?onuda yaparım; bunu da ederim?; al sana at; al sana meydan dedi millet sonunda; sabah akşam onun bitmez tükenmez vaazlarını dinlemekten; onun o nemrut suratını görmekten gına gelen millet elbette; sonunda oldu bu; şükürler olsun. Bir gezi parkı bir Türkiye dayanışmasına döndü; bu bir gezi parkının çok, çok ötesinde bir iş elbette; bir birikim; bir kusma nöbeti. Şu an için İstanbul dışından gelen 40 bin insan boğaz köprüsünden yürüyerek geçişini tamamladı; bu güzel; görülesi bir görüntü hepimiz için ama gece boyu hoş olmayan görüntülerde aksetti fotoğraf makinelerinden; taksim metrosunda ?artık çıkabilirsiniz? denilerek metrodan boşaltılan insanların kapana kıstırılarak gaz püskürtmesi altında bırakılışı; gaz tüplerinin bir silah gibi kafasına çarptığı kanlar içinde kalanlar; su püskürtmesi ile havada manevra yapıp yere şiddetle yapışan insanlar; yakın otellere, pastanelere sığınanlar; yaralanan hatta ölenler; kahramanlar; Türk kahramanları; Türk kahramanlarının torunları.
Tayyip?çiğim ne düşünüyor acaba bu yeni gelişmeler ışığında; ses, soluk yok; saatler öğleni gösteriyor; olağanüstü bir hal yaşanıyor Türkiye?de ve gazeteler yazmıyor; televizyonlar yayınlarında yer vermiyor; başbakan ise çıkıp bir açıklamada bulunamıyor; çok, çok ilginç.    
Bu konuda startı veren başbakan Erdoğan oldu; müftü, mehter takımı ve “ya Allah bismillah” nidası eşliğinde 3. köprünün açılışını yaparken ?Taksim meydanında Gezi Parkı?nda şöyle olmuş böyle olmuş. Ne yaparsanız yapın. Biz kararı verdik? demesiyle; insanları o taraf, bu taraf diye ötekileştirmesiyle; bu burnunun dikine gidiş bugün Erdoğan?ın burun sürtmesi ile sonuçlandı; yaptığı açıklamada hiç mutlu görülmüyordu Erdoğan?ın yüzü; ?gezi parkı olayları ideolojik? dedi; öyle elbette; bence de gezi parkı olayları ideolojik; ve sana karşı; sana ve getirdiğin; getirmeye çalıştığın içki yasağına, kırmızı ruja, sarı saça, Reyhanlı?ya; özgür Suriye ordusu ile yaptığın legal olmayan anlaşmaya; öcalan ve pkk ile el altından yaptığın anlaşmalara ve dolayısıyla tümüyle sana karşı; bunu bilmen iyi olmuş; artık eğri oturup doğru konuşmayı öğrenirsin belki biraz.
İstanbul belediye başkanı açıklamasında kendilerini iyi ifade edemedikleri için bu sonuca varıldığını söyledi; aksine; çok yanılıyor; Erdoğan kendini öyle güzel ifade ediyor ki hiç kimsenin başka bir ifade yolu kullanmasına gerek kalmıyor; millette kendini ifade etmiş oldu böylelikle.
Polis geri çekiliyormuş gibi yapıp insanlar Taksim?e doldu ve tekrardan polis gaz bombası atmaya başladı; halk, devlet ve polis tarafından bir kez daha tuzağa düşürüldü; bir öncekinde taksim metrosu içinde tuzağa düşürülüp gaz bombası atılmıştı; sonunda polis bu defa gerçekten çekildi saat 16.30?da; taksim tıklım tıklım insanla doldu; 1 mayısta girilemeyen Taksim?e 1 haziranda girildi; 1 ay gecikmeyle; bu son 10 yılın ilk zaferi.
Bu diktaya, zorlamaya, dediğim dedikçiliğe, güdülme psikolojisine bir direniş; bir karşı çıkış. Hep kendi %51?ini gördü gözleri; geri kalan %49?u adamdan saymadı; görmemezlikten geldi; ne oldu sonuç; kendi kaybetti. Ne gariptir ki bütün bunlar yaşanırken NTV?de yaşanan olayları yayınlamak yerine  bir Hitler belgeseli yayınlanıyordu; günün anlam ve önemine ithafen olmalı; iyi bir benzetme aslında.
***Dırdırından, vırvırından, çemkirmesinden, külhanbeyi tavrından; yukarıdan bakışından nasıl bıkmış olmalı ki insanlar durmuyor; durdurulamıyor; bir çığ gibi büyüdü olaylar; her yere sıçradı; bu gece 9?da ve 10?da AKP merkezinin önünden geçtim; ilk geçişimde birkaç polis ve 1 polis arabası varken dönüşte tomalar ve yüzlerce polis gelmişti. Biraz ilerleyince oraya doğru yürüyen binlerce ODTÜ?lüye rastladık; geçen arabalarda insanlar Türk bayrakları sallıyordu.
Saat 1?de yattım; uyku tutmadı; kalktım yazıyorum; R.T.E?yi uyku tutmuş mudur acaba? İçime dert oldu;))) Ben bile uyuyamadıysam o biraz zor uyur. Olan Kadir Topbaş?a oldu; adam özür üstüne özür diliyor; nafile; gitti gider.
?İki sarhoş bir ovada içiyor; içiyor; içme de sarhoş sevincim bana yetiyor aman aman, yetiyor?; bu saatten sonra böyle; bunun adı zafer sarhoşluğu;)))
Hacıyatmaza döndüm; saat sabahın 4?ü; sabah ezanı okundu bile; bu gece uyku bana haram; sevinçten olmalı; öyle ansızın geldi ki bu mutluluk uyku ne kelime; ömür boyu uyumamaya değer.
?Çıktık açık alınla; 10 yılda AKP savaşından; 10 yılda 15 milyon vatansever yarattık her yaştan?
İ? Melih Gökçek ?sizi bir kaşık suda boğarız? demiş; bende ona diyorum ki; ?gıdıkla da gülelim; bir kaşık su ile boğulmayacak kadar çoğuz çünkü; gördüğün gibi; senin adına üzgünüm; yıllar sonrada olsa senden de kurtulacağız ya; daha ne olsun; anca gidersin?;))) 
İti ite kırdırıyorlar sanırsınız; öyle beter görüntüler var ki fotoğraflarda; videolarda; poliste milletine acıma diye bir duygu bırakmamışlar; sanki gavura karşı savaş veriyorlar; çok şey değişecek çok. Bir anda Suriye?ye döndü görüntü; savaşın yüzü hep aynı; çirkin; ama bu elbette onurlu bir savaş ve öyle olmak zorunda. Sabahın 5?i; İstanbul?da gaz ve tazyikli su tekrar başlamış; halk kurulan barikatların ardında saklanıyor; alabildikleri gaz bombalarını alıp geri atıyorlar. ?Hükumet istifa? sloganları atılıyor. Yine aynı saatte Ankara, kızılay?da panzerlerin üstü Türk bayraklarıyla süslenmiş; Ankaralılar tarafından.
Sokakları kaplayan o yığının büyük bir bölümü; ki çoğunluğu gençlerden oluşuyor; Erdoğan?ın kendilerini ve ailelerini; anne babalarını aşağılamaları, hor görmeleri ile büyüdü ve sonunda olması gereken tepkiyi verdi. Adı Esad?ken onu halkına zulmetmekle suçlayan Erdoğan?ın Eset demeye başladığını düşünürsek; halkına zulmettiği için bundan böyle Erdoğan?ın adı Erdoğan değil Erteğen?dir.
“Şerefine Tayyip” diyorlar; “zıpla Tayyip” diyorlar; sloganlar gırla gidiyor gençler arasında; aşağı tayyip, yukarı tayyip; bu nefreti, bu kini büyüten, besleyen yine Tayyip’in ta kendisi; Tayyip’in bizlere; bizim gibilere olan bitmez, tükenmez nefreti. Dünden beri; yani dünden sonra Atatürkçülükten bahsedenler sayıca çoğalmış; sabahın ilk ışıkları ile internete düşen köşe yazarlarından şimdiye dek suya, sabuna, tayyibe dokunmadan yazı yazanlar; Atatürk demeye korkanlar çark etmiş; batan geminin fareleri; ben burada yıllardır yazıyorum ama nedense hep yalnız hissetmiştim kendimi; absürd, garip şeyler söylüyormuşum gibi; geçte olsa birilerinin dönüş yoluna girmeleri çok, çok iyi; en azından “aslında yalnız değilmişim”; velhasılı; işin daha Türkçesi “deli değilmişim” diyebiliyorum artık.
Twitter’da olay olmuş yeni Atatürk’çümüz; bugünün olayı; bende tebrik ediyorum elbete; ne de olsa ye kürküm ye; o devir hiç bitmiyor; bitmeyecek.
Gece boyunca eli sopalı, borulu siviller kol gezmiş İzmir’de; boy, boy fotoğrafları var, polisin yanında, arkasında yer alan; ellerinde koca koca sopalar taşıyorlar; ya sivil polisler ya da sivil gönüllü; her iki ihtimalle de ben o.ospu çocuğu olduklarına kaniyim.  
 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *