Press "Enter" to skip to content

Gündem 1mm Ocak’13

***CHP?li Birgül Ayman Güler; ?Kürt milliyetçiliğini bana ilericilik ve bağımsızcılık diye yutturamazsınız. Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eşdeğerde gördüremezsiniz. Değerli arkadaşlarım, AKP ve BDP işbirliğinin yaptığı şey tektir. Türkiye?de Kürt sorunu yoktur. Türkiye?de siz sorunu Türk sorunu yaptınız. Bundan sonra biz savunmadayız, bundan sonra meşru müdafaa hakkı için saldırıdayız? demiş ve başından sonuna her kelimesiyle doğruyu söylemiş. Bu söze katılmayan bütün milletvekilleri derhal istifa etmelidirler; çünkü orada Türk ulusunu değil kürt milliyetçiliğini temsilen bulunmaktadırlar. Türk ulusu ile kürt milliyetçiliği arasındaki farkı göremeyen; idrak edemeyen her kimki var ise mecliste bulunduğu koltuğu boşaltmalıdır; ki bu kişi CHP genel başkanı bile olsa; orası Türk ulusunun temsil edildiği yer; kürt milliyetçiliğinin değil.
İt gibiler maşallah bütün bdpliler; ne konuşma ahlakı, adabı; bildikleri ancak küfretmek; oradan bir adım ileri gidebilmiş değiller; gidecekleride yok; baskı, zulüm ve kötülük ile istediklerini almak derdindeler. ?Hadi oradan. Yürü yerine. Hadi, hadi, hadi?; şu konuşmanın adabına ve çirkinliğine bir bakın; meclisin bütün kalitesini alaşağı ettiler bayağılıklarıyla; eğitimsiz ve cahil oluşlarını da eklemek gerek ayrıca bu meziyetlerine. Bir CHP?li kadın milletvekillerinin hanımlığına, oturaklılığına; bilgisine, kültürüne ve ağzından çıkanlara bakın bir de bdpli kadın milletvekillerinin pespayeliğine; hangisi daha çok yakışıyor o bulunduğu meclise. Birgül Ayman Güler?e teşekkür ediyorum; bizi orada hakkı ile temsil ettiği için.
Türk ulusunun anadili Türkçe?dir; kendine ait başka bir anadili olduğunu savunan var ise hangi ülke kabul ederse gitsin orada kendi anadiliyle var olsun; burada konuşulan ve konuşulacak olan dil Türkçe?dir. Almanya?daki Türk çocuklarına bile Türkçe konuşma konusunda kısıtlamalar getirilirken aynı ulus içinde iki başlılığın hoşgörülmesi düşünülemez bile. Fransa?ya; Almanya?ya gittiğinizde ingilizce soru sorarsanız cevap alamıyorsunuz; ingilizce bilmediklerinden değil; cevap bile vermiyorlar çünkü sizi kendi dillerini öğretmeye zorlamak istiyorlar; kendi uluslarını ve dillerini o denli benimsemiş o insanlar; nerede; hangi ülkede var böyle bir bölücülük ve bölücülük anlayışı? Kendi milleti kendi dilinden başka bir dil konuşmayan Fransa ve Almanya iş pkk ya kucak açmak olduğunda sonuna kadar varlar; neden; daha önce üzerimize çullandıkları gibi yeniden çullanma hesapları içindeler; uzak sömürgeleri olmamız; onların arabalarını, telefonlarını, bilgisayarlarını, bankalarını, bütün ürünlerini kullanıp onlara para kazandırıyor olmamız bile yeterli gelmiyor; hepsini istiyorlar; sahip olduğumuz herşeyi; bunu görmemek ahmaklık olur. 
***Başbakan dahil pek çok kişi akıl tutulmasına uğramış durumda; Türk ulusu ve kürt kelimelerini birarada kullanıp ırkçılıktan, faşizmden dem vuruyorlar. Anlamadıklarından değil; bilmez olurlar mı Türk ulusu ve kürt dendiğinde neyin kastedildiğini; onlarda okudu elbette yıllarca inkılap tarihi dersini senin, benim, bizim gibi; bu iki sözün ne anlama geldiğini burada anlatmaya kalkarsam yüzüm kızarar, size ve kendime hakaret etmiş sayarım kendimi; yıllarca inkılap tarihi dersi almış kişiler olarak; lafı şeyinden anlamak taktiğiyle ters köşe yapmaya çalışıyorlar söyleyeni ve bundan böyle söylemeye yeltenecek olanları. Düzünden anlamaya kalkacak olsalar verebilecekleri bir cevap yok tabi bu dillerine doladıkları söze; taş gibi oturdu ortaya  Birgül Ayman Güler?in sözü; nasıl etsekte bu sözü geçiştirsek derdindeler artık; doğru söze diyecek birşey yok elbette; çevir kazı yanmasın meselesi. Bu söze verebilecekleri bir cevapta yok esasen; bir gerçek cevap vermeye kalksalar yer yerinden oynar; bunu farkındalar elbette; laf ebeliği ile bu sözün ağırlığından kurtulma derdine düştüler. Çıkıp açıklasınlar kolaysa Türk ulusu ile kürt milliyetçiliğini bir ve eşit tuttuklarını; yaptıkları, yapmak istedikleri; aşama aşama ilerledikleri bu değil mi? Sözleri ile de yaptıklarının arkasında dursunlar; yere bakan, yürek yakanlar. 
Ortada bir faşist, ırkçı aranacaksa bu Birgül Ayman Güler ve onun gibi düşünenler değil, Türk bayrağı altında yaşayan diğer ırklardan kendini üstün görüp fazladan haklar, imtiyazlar talep eden bdpliler, pkklılar ve azılı kürt milliyetçileridir. İkinci dereceden faşistler ise kürt milliyetçilerine bu hakları vermeyi görev edinmiş olan AKP?lilerdir; başbakan ve bütün mürettebatı. Üstüne üstlük bu konuda yol almak için diğer ırkların çocuklarını; Türk ulusunun askerlerini yıllardır gözlerini kırpmadan katletmişlerdir bu kürt milliyetçileri; Birgül Ayman Güler?i adam öldürürken gören biri olmuş mu? Neye dayanarak suçlanıyor Birgül Ayman Güler faşistlikle? Zeytinyağı misali ne güzelde üste çıkıyorlar; ak, pak, tertemiz bir şekilde; Ak parti vasıtası ile. Hepsinin kafalarının mintaxla bir güzel yıkanıp temizlenmeye ihtiyacı var. Bu kadar absürd, sıradan, mercimek tanesi büyüklüğündeki beyinlerle yönetildiği olmamıştı Türk milletinin; bütün bu yaşanan dram, komedi, tragedyanın sorumlusu bu; gücünü mercimekten alan mercimek beyinli kafalar.
***?Delinin biri bir kuyuya taş atmış; kırk akıllı çıkaramamış? sözünü bugünlerde yaşananlara adapte ederek şöyle demek istiyorum; ?akıllının biri bir kuyuya taş atmış; kırk deli çıkaramamış?; benim gördüğüm manzara günlerdir bu. Bu kadar mı akıllarımız uyuşturuldu; inanılır gibi değil; bir adam gibi adam çıkıpta ?Birgül Ayman Güler haklıdır sözlerinde? diyemedi günlerdir; kadın parti içi sataşmalara bile maruz bırakılıyor; parti başkanının sahip çıkamadığına yapılacak olan bu elbette; bu hepimizin ayıbı; o bizim için, bize sahip çıktı ama onun sahip çıkanı yok; dün biraz Bahçeli sahiplendi; adını anmadan; o da bir şeydir; ama Kılıçdaroğlu ateş hattında bıraktı Güler?i; hiç utanıp arlanmadan; Kılıçdaroğlu?nun bu söz ile neyin kastedildiğini anlamaması biraz ilginç; Adnan Keskin, Gürsel Tekin; keza öyle; CHP?de baştan ayağa bir revizyon zamanı gelmiş; anlaşılan o ki CHP yanlış insanların elinde; Bahçeli?nin gördüğünü bile görememekte ısrarlı olduklarına göre! O altı oka yakışmıyor o insanlar.
Bir ortaokul öğrencisinin çok kolaylıkla içinden çıkabileceği sorunun cevabını veremedi günlerdir koca devlet erkanı; benden hepsine sıfır; yönetim kadememizin zeka düşüklüğü had safhada; bu ülkeyi bu beyinler yönetiyor ne yazık ki; vay halimize; matemetikteki çarpım tablosudur cumhuriyetimizde Türkçülük; onu bilmeyen gerisini asla bilemez; bilmesede olur zaten; her soruda tökezler tekrar, tekrar geri dönersin.
***1962 yılı yapımı bir film; zamanında 7 oskar almış; adı Arabistanlı Lawrence; konusu bir ingiliz ajanı olan Lawrense?ın 1. dünya savaşında Türklere karşı savaşan araplara yol gösterişi; T. E. Lawrence?ın anılarından sinemaya aktarılmış; bu film bir İngiliz, Amerikan ortak yapımı; sevgili müttefiklerimiz; bu film aslında hep vizyonda; hiç düşmedi gerçek
sahnelerden. Yaptıkları yetmezmiş gibi bunu birde belgeleyecek kadar pervasızlar; çekinecekleri ne var ki ortada? Hem ne kadar belgeler ve bilgiyi yaygınlaştırırlarsa bir o kadar daha düşman olacak yeni nesilleri Türklere.
Bir film daha; Lübnan’dan; 2011 yapımı; adı peki şimdi nereye; aynı köyde barış içinde yaşayan hıristiyan ve müslüman ailelerde yakın köylerde hıristiyan ve müslümanlar arasında çatışmalar çıkması üzerine tedirginlikler baş gösterince kadınlar devreye girer; savaş başlamaması için oğullarını evde bağlayarak alıkoyarlar; ölülerini saklarlar; erkekleri sarhoş eder, uyutur, oyalarlar; daha da olmadı hıristiyan kadınlar müslüman, müslüman kadınlar hıristiyan olurlar; bir sabah uyandıklarında kocalar karılarının din değiştirdiğini görüp şafak atarlar; komedi diliyle anlatılmış ama altında yatan bir gerçeklik payı var sonuçta. Bu nasıl bir oyun; nasıl bir düşmanlık; hiç bitmeyen.
Onca yıldır süregelen eziyetin, savaşların tek gerekçesi; üstüne oturtulduğu zemin onların hıristiyan, bizimse müslüman oluşumuz. Benim dinim saldırıya karşılık verme dışında savaşa girmeye cevaz vermezken hıristiyanların dini sizden olmayana istediğiniz gibi eza edebilir; savaş açabilirsiniz mi diyor? Her pazar süslenip püslenip gittikleri kiliselerde ilahiler söylerken bu mu öğretiliyor insanlara? Allah’a olan inançlarını, şükranlarını bu şekilde insanlara eza ederek mi gösteriyorlar? Öyleyse benim dinim iyi olan; onlarınki ise kötü; kötülük saçan bir din. Şükran günleri bunun için mi; bize işkence edebilecek güce sahip oldukları için mi şükrediyorlar Allah’a; O Allah ki bizim inancımıza göre hepimizin Allah’ı; her ne kadar onlar bunu kabul etmesede. Bütün bunlar olurken Amerikan, İngiliz ve diğer hıristiyan ülkeleri zeki gençlerimizi, beyinlerimizi, insanlarımızı kendilerine çekmek için üniversitelerini yarıştırıyor; burs olanakları sağlıyorlar. Bizden hoşlanmıyor, bizi aşağılıyorlarsa neden içlerine çekmeye çalışıyorlar; bu kendileri ile çelişmeleri değil de nedir? Bu dünyanın hepimize yetecek kadar büyük olduğunu göremediler bir türlü.  
***Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten, 23 Şubat 2010?da ?Siz askerlerin yetkisine sınır konulmasını anayasaya koymalısınız. Bu açıdan yeni bir Anayasaya ihtiyaç var? demiş; bundan 2 yıl önce; biz burada neyi konuşuyoruz ki?
Dershaneler kapatılıyordu; ne oldu; ses yok; dershane sahipleri ve dershaneleri sahiplenen bütün bir milllet ile baş edemedi; çılgın proje; İstanbul?un ikinci boğazına ne oldu; ondan da ses yok; Rusya bir ?pıst? yaptı; ondan da ses kesildi; adını hatırlayan bile yok. Şimdi nereden geldiği belli bile olmayan bir gemi önce kırmızı beyaz renklere boyanacak ve ?petrol ve doğal gaz araştırmaları için? Karadeniz?e salınacakmış; yakında çıkar Rusya?dan kokusu. Çamlıca camide de bir ilerleme kaydedilmedi bildiğim kadarıyla. 
Yine başbakanımız sayesinde şimdiye kadar sol kesimin sahiplendiği ?faşist? sözcüğü sağ kesimin tarafında yer almaktadır artık; ilginç; biz bildik bileli solcular sağcılara faşist derdi; bu söz Erdoğan?ın şimdiye dek çok gücüne gitmiş olmalı ki her gördüğü solcu veya solcu eyleme faşist der oldu; şimdiye dek kendine faşist deniyor olması içinde ukte kalmış olmalı ama söz taraf değiştirdiğinde eylem taraf değiştirmiyor ki; faşist gene faşist, gene faşist!
Her yer akıl noksanları ile dolup taştı son günlerde; Türk yerine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı dersek ne olurmuş; sözü tersinden alırsak; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yerine Türk dersek ne olur veya oluyor? Gerekçesi kendinden de beter; ?ne olur?. Bu gerekçenin esas sahibi Erdoğan ve AKP’lilerdir; kısa, net, anlaşılır ve çok zekice bir gerekçe; ne olur? Bu soruyu soran ve cevap arayanlar birer profesör; 30 Ocak?13 te Türkiye?nin Nabzı?ında konuştular enine boyuna “ne olur”u. Konuşmacı profesörlerin üçü AKP, Erdoğan yanlısı; biri sol görüşlü; Erdoğan Teziç; üniversitelerimizde sol görüşlü profesör mü kalmadı 3?e 1 konuşturuyorlar; 4?e 4 yapsınlar şu işi olsun bitsin bari. Prof. Erdoğan Teziç ?genel kurmay başkanının içerde olduğu bir ortamda ben kendim için yargıya güvenmiyorum; başbakan da yargıya güvenmiyor? diyor; yargı kimin hizmetinde o zaman? 
Tarafsız Bölge programında ise Türkiye?nin dünya demokrasi sıralamasında 88.; basın özgürlüğünde 154. ve en yoksul 3 ülkeden biri olduğu söylendi. Adam programının adına tarafsız bölge diyor; sonrada ?CHP iktidara gelse bütün bunlar; bu sıralamalar değişecek mi? İnsan hakları; anadilde savunma konusunda siz AKP?den geridesiniz; AKP şimdiye dek savunmadı ama şimdi savunuyor? diyor; AKP avukatı; bu nasıl bir tarafsızlık?
Aynı Tarafsız Bölge programında Onur Öymen ?Birgül Ayman Güler?e yakıştırılan ırkçı, faşist gibi sıfatlar çok ölçüsüz oldu; insanların eşit olmadığını düşünmek akla aykırı; bir CHP?li profesör milletvekilinin aksi bir görüşü savunacağına ihtimal bile vermem; çok yakışıksız suçlamalarda bulunuldu; Türkiye bir etnik kimlikler koordinasyonu değil; bazıları millet kavramını reddetmek istiyor; türkçe bilen birinin siyasi mesaj vermek için başka bir dilde savunma yapması o dili ikinci bir resmi dil yapma çabasıdır. Dil birliği devletlerin önemli bir unsurudur. Mesele Türkiye?nin birliğini mi yoksa ayrıştırcılığını mı savunduğumuzdur. Bazı kesimlerde bir ayrıştırma merakı var; bu şimdi dille başlar, yarın eğitim dili olur; vs. İnsan haklarını, özgürlüklerini düşünürken bir taraftanda ülkemizin, milletimizin bütünlüğünü düşünmemiz gerek. Ulus devlet cumhuriyetimizin temeli; reddedilemez; Türklük reddediliyor; reddedilemez. Terörü bitirmek için anayasamızı değiştirelim; 90 yıldır savunduğumuz bütün ilkelerden vaz geçelim; bunu mu diycez?? dedi.
Neyse ki hala aklı selim birkaç insan var. Programın bitiminde bütün bu sözlerden sonra sağcı konuşmacı Onur Öymen’e “siz Kılıçdaroğlu’ndan da betermişsiniz” dedi; Kılıçdaroğlu ağızlarına yarıyor olmalı. Mehmet Altan ve o diğer konuşmacı da aklıda yer edebilecek şeyler söylemiş olsalardı zevkle yazardım elbette ama lafı eveleyip gevelemekten başka birşey yapmadıkları için yazamadım.   
***Geçen zaman profesörlerimizin biçem ve biçimini değiştirmiş; nerede o eski tartışma programları ve onlara katılan baştan ayağa bilgi ve kalite ile donatılmış siyasal ve hukuk kökenli profesörlerimiz. Şimdiki katılımcı profesörlerin geçmişini ve geldikleri yerleri bilemem elbette ama Ali Kırca haberin içinde olan bir insan; yaşadığımız bütün süreçleri gözümüzün önünde geçirdi; yaşadı; bu denli geçmişe sünger çekmiş; hafızasını silmiş olması ilginç; o değil miydi üstüne tartışmalar yapılan programlara imza atan? Dün akşam programına katılan sosyolog profesörün sözünü tamamlayarak “CHP’nin açılıma destek verdiği takdirde oy oranında artış görüleceğini” söyledi; bunun kendi görüşü olduğu açıkça belliydi. Konuşmacının ağzından öyle bir söz, ima çıkmadı çünkü. Sadece bu sözü değil; her sözü ile açılımdan yana tavır sergiledi. Neden böyle düşündüğünü, söylediğini düşündüm ve anlamlandıramadım. Para desem; Birand’ın teknesi hala Bodrum’da demirli; son zamanlarında pek kullanamadı zaten; kendiyle beraber götüremedi; gitmiyor; bunu o da biliyordur; esen yelde yol almak olsa gerek; arkanı esen rüzgara vermek ve gelecekten endişe duymamak; sebep bu olsa gerek; ya vicdani, ahlaki sorumluluk; yok demek ki; yazık. O söylediği sözün doğruluğuna gerçekten inandığını asla sanmadığımdan böyle söylüyorum; o kadar gözleri kapalı bir insan olduğunu hiç sanmıyorum. Neyse ki Onur Öymen’in söylediklerinin kafasını karıştırdığını; ona yeni tohumlar attığını gördüm de içim biraz olsun ferahladı; en azından kafasında kendi düşünceleri ile ilgili soru işaretleri vardı program bitiminde. Yine de beni düşündüren şey Ali Kırca’nın bunları bilmek için Onur Öymen’in konuşmasını dinlemeye ihtiyacı olması; sıradan bir vatandaş değil ki; istediği bilgiye istediği an ulaşma imkanına; kendini daha çok bilgilendirme olanağına sahip; ki zaten hep o bilginin içinde; ilginç geldi bana. Katılımcı sosyolog profesöre ise söylenecek söz yoktu zaten; “ne olur” benzeri yaklaşımlar sundu; daha çok “neler olur” şeklinde tehditvari bir biçimde; en iyi bildikleri kulağı diğer taraftan göstermek. Ölümler devam eder, kan durmazmış; teslim bayrağı çekin diyor açıkça; …… Tehditle bize gözdağı vermeye kalkıyor….. Kan bizde durmazsa onlarda da durmayacak; bizim akıttığımız kan da onların akıttığı su mu? Kimi korkutup gözdağı veriyorlar; akacağı kadar aktı zaten kan; o kanın temizliği ise bu şekilde olmaz, olmayacak.  
AKP hükümetinin bize en büyük armağanı kafa karışıklığımız oldu; kafalardaki eski netlikler unutuldu; yerini karman çorman düşünceler aldı; en bilgili olduğunu düşündüğümüz insanlar bile kafa karışıklığı içinde; Ali Kırca örneğinde olduğu gibi. Doğru yanlışla karıştı; alabora oldu ortalık. Bizi de kendilerine benzettiler büyük oranda. AKP içinde istikrar, tutarlılık gören var mı; biri öyle söylüyor biri böyle; Erdoğan-Arınç ikilisinde olduğu gibi; Erdoğan’da bir istikrar, tutarlılık gören var mı; bir gün öyle söylüyor, bir gün böyle; bir ileri iki geri adımları ile meşhur. Bizi de kendilerine benzettiler; aklı selim insan bir eldeki parmak sayısı kadar kaldı. Aklı olanların birçoğunu öldürmüşlerdi zaten; ikinci elemeleride içeri tıkmalarla yaptılar; ergenekon, balyoz diyerek; kalanlarla idare edeceğiz artık; el mahkum.
Onları bilemeye, güçlendirmeye devam ettiğimiz sürece susmayacaklar, durmayacaklar, daha çok, daha çok isteyecekler. Sırrı Sakık’ın ?Sonradan bu ülkeyi kendine vatan edenler; Kafkaslardan, Balkanlardan gelenler, Boşnaklar, siz bu ülkenin sahipleri değilsiniz. Haddinizi bileceksiniz. Oradan gelip, hele dağdan gelip bağcıyı kovma hakkına sahip değilsiniz.? sözleri bunu açıkça ortaya koyuyor zaten; Birgül Ayman Güler’e ırkçı, faşist diyenler; neredesiniz Arınç, Erdoğan ve geri kalan AKP mürettebatı; gemiciktekiler; desenize Sırrı Sakık’a “ırkçının, faşistin alası sensin; biz yanlış adama söylemişiz” diye. 
Ne derseniz diyin; başbakanımız sütten çıkmış ak kaşık; ak olduğunu zaten kendi de onaylıyor; kaşığını ben ekledim. Birdenbire üzülür oldu İlker Başbuğ’un ve diğer içerdeki askerlerimizin haline; sanırsınız o değilde ben idare ediyorum ülkeyi; onu, bunu suçluyor; zeytinyağı misali üste çıkıyor; çözüm önerileri getiriyor aklınca; o aklı git altındakilere ver; işi çözsünler; 3 saniye sürmez; kafa karıştırmak için yapmayacağı birşey yok; beş yüzlü; beşgen prizma; sırlı, aynalı ama; içini göstermeyen evsafta. 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *