Press "Enter" to skip to content

Gündem 1yyy Ekim’13

***?İçeride ve dışarıda diktatörlükle suçlayanlara hodri meydan diyorum. 5 ay sonra seçimler var. Buyursunlar; bu diktatörü sandıkla indirsinler. Cumhuriyetin tapusu 76 milyonun üzerine kayıtlıdır.? demiş; 76 milyon + Suriyeliler (Libyalılar) demek istiyor olmalı; asıl güvendiği Suriyeliler olmalı; onlara güvenerek meydan okuyor. 5 ay sonra seçim olacakmış ya; seçmen sandığında onların isimleri olup olmadığını göreceğim nasıl olsa.
***?Son bir yıldır Allah?a hamdolsun terör nedeniyle insanımızı, gençlerimizi kaybetmiyor, terör nedeniyle yeni acılar yaşamıyoruz. 30 yıldır hasretini çektiğimiz bahara kavuşmanın heyecanını, sevincini, coşkusunu hep birlikte yaşıyoruz? demiş; bir yıl önce neden vardı ve insanlarımız neden öldürüldü; bu ölümlerin karşılığı olan cezalar verildi mi; böyle sorular ve böyle soruların cevapları yok; oldu da bitti maşallah; nazar değmez inşallah edebiyatı yapıyorlar ancak. O anlaştıkları pkknın aslında bir cani çetesi olduklarını hafızalarımızdan nasıl silmeyi düşünüyorlar? Ayrıca kendileri silebildi mi? Bükemediğin eli öpersin meselesi.
***Bugün 27 Ekim; Abdullah Gül rahatsızlanmış ve Kayseri?deki programını iptal ederek Ankara?ya dönüyormuş; 29 Ekime 1 gün kala bu nasıl nahoş bir durum; yine bayrama katılamayacak desenize; ne kadar üzücü.
***Yunanistanlı sağlık bakanımız Mehmet Müezzinoğlu demiş ki; ?Yunanistan?ın 7 bin doktoru yurt dışında iş arıyorlar. Benim de onlara ihtiyacım var. Yunanistan?ın 7 bin doktoruna kapılarımız açık. Onları ülkemize hizmet etmeye davet ediyorum.? Suriyeliler ve Libyalılardan sonra yunanlılarda sıra galiba; ne global bir ülke olduk sayelerinde. 7 bin doktor en az 7 bin akp oyu demek; aileleriyle geldiklerinde hiç fena rakam değil; az mı?  
Kimsenin fikrini sormaya, almaya da gerek görmüyorlar; kafadan inme; tepeleme; kime sormuş ta 7 bin Yunanlıyı içimize alacağımızı; almayı istediğimizi onaylatmış. Eskiden beri hasmımız olan Yunanlılar gelip bize sağlık mı dağıtacaklar; bunun için pek hevesli olacaklarını pekte sanmıyorum doğrusu; Atatürk ne demişti; bir kez daha hatırlayalım; ?beni Türk hekimlerine emanet ediniz.?; sağlık bakanlığı bir Yunanlıya teslim edilirse olacağı bu. Bizim tıp fakültelerimiz ne işe yarıyor Allah aşkına; yetişmiyor mu Türk hekimlerimiz? 
***Sabah sürprizi; bilin bakalım ne oldu; bugün 30 ekim; bayramın bir sonraki günü ve sular kesildi; ayda birden 10 günde bire düştük; bakalım bu sefer ne kadar sürecek; uzun sürecek olursa millet isyan edebilir. 
***Susuzlukta ilk 24 saat tamamlandı; bakalım daha nereye kadar; arıza varmış; Çankaya?nın üst kotlarına su verilemiyormuş; aski yaşanan su kesintisi için özür dilemiş; eh; ilerleme var; bizden sonrada yüzüncü yılda kesinti olacakmış; şeytan aklıma olmadık şeyler sokuyor; bu ne yakın ilgi, alaka; Çankaya, Yüzüncü yıl.
***İki sokak ötemde bir binanın alt katı cami; giriş katında ?  çocuk oyun evi yazıyor; kreş gibi bir şey olmalı; bugün okul saatinde yanından geçtim; bir kadın sesi yüksek sesle kuran okuyor; çocuk sesleri de yine yüksek sesle onu tekrarlıyordu. Artık ayyuka çıktılar ya nasıl olsa; korkuları da yok kimseden; bağırır dururlar; o bina, o cami ve o kreş benim bildiğin 15 senedir var orada ama hiç böyle kuran sesleri duyulmuyordu dışarıdan; ilk geçişim değil ki oradan. Sırtlarını hocaların hocası Erdoğan?a dayadılar nasıl olsa; bağırırlar bağırabildikleri kadar. Ufacık bebelerin o yaşta beyinlerini yıkıyorlar. Ne anlıyorlarsa kendilerinin bile anlamadıkları şeyleri küçücük bebelere tekrar ettirmekten?
***Her köşe başı bizi enselemek için bekleyen mobeselerle dolu; sırf mobeseler olsa yine iyi; cezaların çeşitliliği ve ihtiva ettiği meblağ her geçen gün katlanarak artıyor.  
Alkollü araç kullanmak ilk seferde 700 lira. İkinci seferde 877 lira. 3 ve üçten fazlasında bin 407 lira. Trafikte seyrederken sürücü belgelerini yanında bulundurmamak 166 lira. Araçların muayene süresini geçirmek 77 lira. Aracın içinde görüşü engelleyecek veya tehlikeli olabilecek süs, aksesuar ve çıkıntıları olmak; gürültülü ve yüksek dumanlı egzoz taktırmak 166 lira. Korsan taksi ile yolcu taşımak ilk seferde 2 bin 100 lira; tekrarı halinde 3 bin 500 lira. Korsan taksi, dolmuş, otobüse binen yolculara ise 233 lira para cezası kesilecek.
Araçlarına izinsiz reklam, yazı, işaret, resim, flama, bayrak ve benzerlerini takmak, yazmak, sesli ve ışıklı donanım bulundurmak 77 lira. Resmi olmayan araç plakalarını, resmi araç plakası renginde boyatmak 166 lira. Park, fren ve dönüş ışıklarının bozuk veya teknik şartlara uygun olmaması 77 lira. Sağa ve sola dönüşlerde kurallara uygun olarak geçiş yapan yayalara, varsa bisiklet yolundaki bisikletlilere, ilk geçiş hakkını vermemek 77 lira. 11 yaşını bitirmeyen çocukların bisiklet kullanmak, 13 yaşını bitirmeyen çocukların motorsuz taşıt kullanmaları ve hayvanları tevdi etmek 77 lira. Bisiklet ve motosikletlerin arkasında yeterli bir oturma yeri olmadıkça yolcu bindirmek; oturma yerine birden fazla kişi bindirmek 166 lira. Şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymamak 77 lira. Yol vermek gerektiğinde sağa yanaşıp durmamak; gerektiğinde geri gitmemek 77 lira. B,C ve E sınıfı sürücü belgesi olanlar; araçlarına 750 kg?ın üzerinde römork takarak kullanmak veya kullandırmak 343 lira. Sürücü belgesi sınıfından başka yetkideki araç kullanımı 343 lira. Sürücü belgesi almak için yanlış bilgi veya sahte belge vermek 877 lira. İkamet adresi değişikliklerini tescil kuruluşuna 30 gün içinde bildirmemek 166 lira. Sis lambalarını, zorunlu haller dışında diğer farlarla birlikte yakmak 77 lira. Yönetmelikteki esaslara aykırı ışık takmak ve kullanmak 77 lira. Taşıma sınırı üzerinde yolcu alan sürücülere 62 lira. Araç dışına yolcu bindirmek 639 lira. Diğer araçları riske atacak şekilde tehlikeli şerit değiştirmek 166 lira. Yetkili kişilerin işaretlerine uymamak 166 lira. Araç takip mesafesine uymamak 77 lira. Kırmızı ışık kurallarına uymamak 166 lira. Emniyet kemeri takmamak 77 lira. Yük ağırlığını yüzde 5 ila 10 aralığında aşmak 639 lira. Yüzde 15 fazlasına kadar aşmak bin 279 lira. Yüzde 20?sine kadar aşmak bin 918 lira; yüzde 25 fazlasına kadar aşmak 2 bin 560 lira; yüzde 25?ten fazla aşmak 3 bin 839 lira; azami yük ağırlığı aşılmamış olsa bile azami dingil ağırlığını aşmak 639 lira. Hızının gerektirdiği şeritte sürmemek 166 lira. Araç hızını yaya geçitlerine, dönemeçlere, tepelere, alt geçitlere, tünellere, köprülere, yol yapım ve onarım çalışması olan yerlere yaklaşırken azaltmamak 77 lira. Konvoy halinde araç kullanırken diğer araçların güvenle girebilecekleri mesafeyi bırakmamak 77 lira. Uyuşturucu veya keyif verici madde alarak araç kullananlara bin 407 lira para cezası verilirken; sürücü belgesi süresiz olarak alınıyor. Hız sınırını yüzde 10 ila 30 arasında aşmak. 166 lira ve 10 ceza puanı. Hız sınırını yüzde 30?dan fazla aşmak ise 343 lira para ve 15 ceza puanı veriliyor. 1 yıl içinde hız sınırını 5 defa ihlal edenlerin sürücü belgesi geri alınıyor. Araçların hızlarını, aracın yük ve teknik özelliğine, hava ve trafik koşullarına göre ayarlamamak 77 lira. Kaza mahalinde durmamak ve trafik güveniliği için gerekli tedbirleri almamak 166 lira. Kazayı yetkililere bildirmemek, kaza yerinden ayrılmak 166 lira. Zorunlu sigorta yaptırmamak 77 lira. Aracını diğer araçların ilerleyişine engel olacak şekilde veya belirtilen hız sınırının altında sürmek; gereksiz yere ani yavaşlamak 77 lira. Otobüs, tramvay ve taksi duraklarında duraklamak 77 lira. Otobüs duraklarını gösteren levhalara her iki yönden 15 metrelik mesafe içinde park etmek 77 lira. Yanlış yere park etmek 77 lira. Yangın musluklarını engelleyecek şekilde her iki yönden 5 metre mesafe içinde park etmek 77 lira. Gözleri görmeyen ve yönetmelikte belirtilen özel işaret taşıyan kişilerin, taşıt yolu üzerinde bulunmaları halinde, sürücülerin yavaşlamamaları ve gerektiğinde durmamaları ve yardımcı olmamaları 166 lira. Taşıt yolu üzerinde özürlülerin aracı için ayrılmış park yerlerinde park etmek 154 lira. Taşıt trafiğini tehlikeye atacak şekilde taşıt yolunda yürümek 77 lira. Okul, hastane gibi yayalar için ışıklı işaretler olduğu halde bu işaretlere uymayan yayalara 77 lira. Karşıdan karşıya geçişlerde işaretlere uymayan yayalara 77 lira. Saygısız araç kullanmak, araçtan çöp atmak, seyir halinde telefon kullanmak 77 lira. Radarların yerini belirleyen veya sürücüyü ikaz eden cihazları üretmek veya ithal etmek 2 milyon 120 bin liradan 3 milyon 535 bin liraya kadar para cezası. Bu cihazları araçlarında bulunduran sürücülere ise bin 407 liradan 2 bin 120 liraya kadar para cezası.
Sırf trafik cezaları ile kalsa iyi; askerden kaçmak bile 2500 lira; daha ne çeşit çeşit cezalar var kim bilir? Devlet geçinmenin yolunu cezalara bağlamış durumda. Bunca cezanın olduğu bir ülkede yaşamak zaten başlı başına bir mucize. Asgari ücret 803 lira; öğretmen maaşı 2000 lira; doktor maaşı 3500 lira; memur maaşı 2000 lira iken bu cezalardan her ay 1,2 tane gelse  ayın başını bulmak ne mümkün; ; ki bizim eve geliyor; ya kırmızı ışık, ya hız, ya muayene süresi, ya park yeri; ya kemer takmama, ya trafik ihlali; gelip gelip duruyor; hele ki o yüklü cezalar gelirse işiniz iş. Her yerde hız limiti 70; bilkent yolunda 50; 50 ile araba mı gider; olsa olsa kağnı gider o hızda; bilkentliler paralı ya; arabaları da iyi; paranın kaynağını bulmuşlar; oğlum paralı ve iyi arabalı değil ama bilkentli; 65’le geçmiş; 343 lira ceza; ister ye; ister yeme; geçen ay tatile; Antalya’ya giderken 146 ile yemişler; yine 343 lira; 146 ile de 343 lira yiyorsunuz; 65’le de; 146 ; 65’in yaklaşık 2.5 katı; nasıl işse; insafsızlar; yine Antalya yolunda kırmızı ışıktan geçmişler; haberleri bile yok; 1 ay sonra geldi ceza; 166 lira; benimkileri hiç saymayayım; rezalet; bizim evi haraca bağlamış durumda devlet; geçenden de 5 akçe; geçmeyenden de.  
Aklınızın bir kenarına yazın bu cezaları ve aman dikkat; postu kaptırmayın devlete.
***Dün Bilal Erdoğan?ı görüntülemişler Marmaray?da; babasının abidesini görmeye gitmiş olmalı; kafa enseye kadar kel; babasının saçları var yine; onun hiç yok; sakal hacı sakalı; hiç politikada gözü yok anlaşılan; para politikada değil elbette; ticarette. Bir evde bir siyasetçi yeter; o dışarıda; diğerleri içeride;
***Şehzade 2 kasım tarihli habere göre Tmsf’nin el koyduğu CNN türk kanalını gezmiş; satın almaya niyeti var anlaşılan; Allah’ım sen nelere kadirsin; siyasete altı delik ayakkabı ile başlayan bir babanın oğlu olarak nasılda şanslı; yürü ya kulum demiş Allah; (bir bize demedi;)))); Allah nazarlardan korusun; Sabah-atv grubunu da Çalık holding satın almış ve başında Erdoğan’ın damadı Serhat Albayrak varmış; çekilse rahat bir Dallas dizisi çıkar Erdoğan ailesinden; tek fark olarak ellerinde içki kadehi olmaması olur herhalde; yoksa haramın her türlüsü ellerine yapışmış durumda.   
***Meclisimize türban çıkartmasını yapabildiler sonunda; o görüntüyle oraya yakışmadıkları nasılda belli; gidip evlerini süpürseler çok daha yerinde olur; onlara mecliste oturmak değil evlerini süpürmek yakışır. Kapanmak dışında bir vasfı olmayan sıradan insanların o sıralarda yer işgal ediyor olması üzücü. Güne damgasını vuran ise Şafak Pavey?in konuşması olmuş.
?Kadın özgürlüklerinden asla korkmam. Söylemek isterim ki; özgür bir hayat çok yavaş kurulur ama çok hızlı yıkılır. Türbanla özgürlük ilişkisi bıçak sırtı gibidir. Bir yandan inanç özgürlüğünü temsil eder, öte yandan inanç baskısını. Birçok kadın inanarak örtünürken, birçok kız kendilerini kontrol eden aile güçleri tarafından zorla kapatılırlar./// Sosyal özgürlük alanlarımız, geleceğimizden çalınarak, birer birer imha ediliyor. Beş yaşında örtülen, on beş yaşında evlendirilen kızlarımıza bakalım. Geleceğimiz gerçekten kadınlarımızın hali üstünden, berbat bir şekilde değişiyor. Şu hakareti bütün haberlerde duydum: ?Başımı açarak, bir daha kirlenmeyeceğim.? Bu durumda başı açık olanlar kirlenmişler midir? İnanç üstünden öbürünü kirli ilan edebilmek kimin haddi olabilir? Görülüyor ki bir arada yaşama efsanemiz çökmüş.. Kibirden küfelik olmuşsanız, size benzemeyenin çığlığını nasıl duyacaksınız? Bir taraf, bir arada yaşamanın yolunu ararken; öbürü sindirmek, dönüştürmek, özgürlüklerini birer birer yok etmek istiyorsa; Bizi yok ettiğinizde; gelecek olimpiyat tanıtımına kimi koyacaksınız? Bizden çatışma bekleyenler için altını çiziyorum: Biz çatışmıyoruz, var olmak için direniyoruz. Tarihe dönüp bakarsanız hepimizi neyin beklediğini göreceksiniz. Kendi yarattığınız radikal canavarın sizi de teslim almasını; sadece bizim var olma mücadelemiz önleyebilir. Bundan sonrasını arif olanlara bırakıyorum.?
Bunlar Şafak Pavey?in konuşmasında ilgimi çeken yerler. Buraya bir şey eklemek istiyorum; /// işaretli yere ek olarak; veya inanması zor ile öğretilir; kreş yaşındaki çocukları kuran tekrarlamaya zorlamakla başlar her şey; başka bir dünyayı tanımaz ki başka bir dünya olduğunu bilsin. Birde ?biz var olmak için direniyoruz? demiş ya; onlarda zaten bizi yok etmek için uğraşıyorlar; bu belli değil mi? ?Biz var olmak için direniyoruz? lafı biraz fazla pasifize gibi geldi bana; biz zaten vardık; ve elbette var olmaya devam edeceğiz. Bu kadarda alttan almanın bir manası yok; o kadarda aciz durumda değiliz. Asıl güçlü olan biziz; o mecliste başı açık kadınlar ve zihni açık erkekler 90 yıldır var; var olmak için direnmek durumunda olan onlar; biz değiliz; bu sözü ben kendi adıma kabul etmiyorum; dağdan gelenin bağdan geleni kovduğu nerede görülmüş? Onlar bizden korksunlar; biz onlardan değil. 
Kapanarak özgürlüğünün elinden alınmasını özgürlüğünü geri vermek olarak gösterebiliyorlar ya; helal olsun onlara. Ve helal olsun o yalanı yutan o aptal kadınlara.
***17 yaşındaki oğlum bu meclis türbanlılarıyla ilişkili olarak ?canları çirkin olmak istiyorsa bırak olsunlar; neye benziyorlar? dedi; bence de oğlum haklı; bırakalım kendi hallerine olsun bitsin; çirkinliklerinin mutluluğunu yaşamaya devam etsinler. Senelerdir meclise türbanlı gireceğiz de gireceğiz diye bir yerlerini yırttılar; girdiler işte; girdilerde ne oldu? Başları göğe mi erdi? Başını kapamak dışında bir vasıfları olmadığını; kendi varlıklarıyla bulundukları ortama bir katkıda bulunmadıkları; hiç bir şeyi değiştirmedikleri ortada. Bildiğin vasıfsız eleman; diğer adı ile etkisiz eleman. Ne yapmışlar bu güne kadar kadınlarla ilgili; kadın hakları ile ilgili; türban takmaları dışında; hiçbir şey; tam takır, kuru bakırlar; vursan kafalarının içinden tın sesi gelir; boş kafalılar.
Ve nasılda meymenetsiz yüzleri var; biri, ikisi değil; hepsi; mutsuzlukları yüzlerine gark olmuş adeta; oğlum çirkinliklerini taktıkları eşarptan sanıyor ama öyle değil; saçlı halleri de öyle; çirkin; kalpleri yüzlerine yansımış sanki; kadın değilde erkek gibi yüzleri; bir duvara dönmüş; bir duvar kadar duygusuz ve ruhsuz; bir kadının yüzü öyle mi olur? Bir Şafak Pavey’in her daim, her cümlede gülümseyen yüzüne bakın; birde onlarınkine; arada dağlar kadar fark var. Kaldı ki  Şafak Pavey’in yüzü gülümsemese bile insancıl bir görünümde.
***”Bakın doğal gazda devlet 8 milyar ödüyor ama, vatandaştan topladığı para 55 milyar. Petrolde devlet 17 milyar ödüyor, vatandaştan topladığı para 93 milyar. Yılda 200 milyar kilovat saat elektrik harcıyoruz. Devletin ödediği 17 milyar, vatandaştan aldıkları 76 milyar. Türkiye’de toplam kamu borcu 2002’de 242 milyar, 2012’de 528 milyar. Kişi başına borç 2002’de 3 bin 676, 2012’de 7 bin 67 lira. Tutuklu ve hükümlü sayısı 2002’de 59 bin, bugün 125 bin. Varın vatandaşın halini siz düşünün” ne kadar doğru bilemem; facebookta dolaşan bir yazı; oradan kopyaladım. 
***Balyoz kararlarının onanmasının ardından; yani son 1 ayda 710 subay ordudan istifa etmiş. 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *