Press "Enter" to skip to content

Sezaryen 3 Mart’10

Göz göre göre katlediliyor kadınlar. Kadınların sahibi yok nasıl olsa. Kadınların hangi konuda sahibi var ki, sezaryen ameliyatları konusunda sahibi olsun. Parlamentoda yeterince kadın yok. Olanı da zaten adam yerine mi konuyor? ‘Kullandığım deyim bile erkeklerden yana iken, kadının adam yerine konmasından bahsediyorum.’ Gördüğüm kadarıyla pek nitelikli kadında yok parlamentoda.  Erkekleşmiş kadınlar. Tek farkları kuaföre gitmiş ve makyajlı olmaları. Ben rastlamadım kadın haklarını savunan, bulunduğu yeri hak eden şöyle dişli, aklı başında bir kadın millet vekiline.  
Nitelikli, kafası çalışan kadınımız mı yok? Çok. Üniversitelerimiz her yıl onca nitelikli kadın yetiştiriyor. Ben kişisel olarak son 25 yılına şahidim.  Onları doçent, profesör, yazar, düşünür, siyaset bilimci, hukukçu, vs. statüsüne getiriyor. Nerede bu kadınlar? Ya susturuluyor yada önleri kesiliyor. Piyon olarak kullanılabilecek nitelikte kadınlar girebiliyor parlamentoya. Var mı var. Desinler ki kadın milletvekilimiz var. Sesi, soluğu var mı? O yok. İki kelimeyi bir araya getirebiliyor mu? Gerek yok. Getirmese de olur. Onların yerinede konuşacak bir sürü erkek milletvekili var. Evdeki karılarını konuşturmuyorlar da parlamentodaki kadını mı konuşturacaklar? Öyle parlamentoya böyle kadın parlamenter. Al birini vur öbürüne.
Bu durumda kadın hakları ve onunla beraber kadın canı da erkeklere emanet. Kuzuyu kurda teslim etmek gibi bir şey. Ne anlar erkek kadının derdinden, sorunundan? ?Kadının sorunu mu olurmuş canım! El bebek, gül bebek onlar, koklarız olur biter.? Parlamentodaki erkek mantığı ile kadın böyle bir şey. Ne yazık ki!
Sağlık Bakanlığının bünyesinde neden kadınla ilgili bir alt birim oluşturulmuyor? Nüfusun yarısını biz oluşturuyoruz ve doğum yapmamız nedeni ile hastanelerle daha sıkı ilişkiliyiz. Bizim haklarımızı savunan neden erkekler olsun? Biz kendi haklarımızı kendimiz savunabiliriz. Kadının halinden kadın anlar. Kadın bakanlarımız var farklı bakanlıklarda. Sağlık bakanlığının alt bünyesinde neden olmasın? Sadece kadınların çalıştığı ve kadını gözeten bir alt birim. Sürüyle kadın hastanesi var. Demek ki kadın için farklı bir şeyler yapılabiliyor. Kadın hastaneleri bu alt birimle direkt ilişkili olabilir. Ve bu alt birim kadınların haklarını gözetir.
2010 yılı başı verilerine göre ülkemizdeki sezaryen oranı %40?mış. Bu oran Büyükşehirlerde yoğunluk gösteriyor, doğuya gidildikçe azalıyormuş. Avrupa?da ise sezaryen oranı konusunda bir numaraymışız. Sanırım dünya ortalamasında da at başı gidiyoruzdur. Sağlık bakanlığı en az 1-2 yıldır hassasiyetle bu konunun üstüne gittiği halde önünü alamıyor sezaryen ameliyatlarının, ne acı bir vahamettir ki! Bakanlık kendi doktorlarına söz geçiremiyor ve sağlık bakanı çıkıp bunu sık sık dile getiriyor. Komedi dram üçlüsü. Ne hale gelmiş olduğumuzu anlatmak için daha fazla söze gerek yok sanırım. Güleriz ağlanacak halimize.
Benim ilk sezaryen oluşumdan bu yana neredeyse 16 yıl geçti. İlk çocuğum kız olsaydı doğum çağına gelmiş bile sayılabilirdi. Değişen hiçbir şey yok. Hala insan kıyımına devam ediliyor. Gencecik kadınlar kandırılıyor, tıpkı beni kandırdıkları gibi. Türkün Türke yaptığını gavur gavura, hatta gavur Türk?e yapmıyor. Yurtdışında yaşayan arkadaşlarımın hepsi normal doğum yapmış.  Karşındakini insan bilerek teslim ettiğin canını yarıya indirerek iade ediyorlar. Seni, karnındaki çocuğu insan olarak değil, yürüyen paracıklar olarak görüyorlar. Kimden ne kadar koparabilirim, ne koparırsam o kar. Kurbanlık koyundan farksız. Doktor değil hesap uzmanı mübarekler. Onları ilgilendiren senin sağlığın, insan oluşun değil kendi hesap cüzdanları. Gözlerinde dolar işaretleri.
Geçen gün tv’ye çıkan bir bayan çocuk doktoru bir bebeğe verilecek en büyük hediyenin onu normal doğumla dünyaya getirmek ve emzirmek olduğunu söyledi. Yavaş yavaş çözülme başladı. Umarım arkasıda gelir. Sezaryenle doğan çocukların daha zeki olduğu saçmalığına ise gülüp geçiyorum. Einstein sezaryenle mi doğdu? Sezaryenle doğmuş 3 çocuğum var ve hepsinin zeka düzeyi birbirinden farklı, buna ne buyrulur.
Önce Allah’a, sonra kendinize ve vücudunuza güvenin kadınlar. Eskiden hamile bir kadına en çok söylenen söz, ‘Allah kurtarsın’dı. Yine öyle olmalı. Daha sonrasında ise bir doktora güvenebilirsiniz. Ama kendinizi deneme tahtası olarak kullandırtmayın her ne olursa olsun. Savunun kendinizi. Önü sonu karşınızda doktor olan kişi de Allah’ın bir kulu. Sizden bir üstün tarafı yok. Ve sizi sizden çok kimse düşünmez. Ve aranızda mutlak çıkar çatışmaları olacaktır, onun kendi çıkarını düşünmesinden daha doğal bir şey yok çünkü bu işi para için yapıyor. Sizin kara kaşınızın, kara gözünüzün hatırı için değil. 
Ben artık çatır çatır pazarlığını yapıyorum, yapılması gereken her şeyin, karşımdaki kim olursa olsun. Doğru olduğuna inanmıyorsam beni kimse ikna edemiyor istemediğim bir şeyi yaptırmaya. Biraz geç oldu aslında. Hayatınızı her alanda başka birinin eline bırakmadan önce iyi düşünün, tartın. Hayat sizin hayatınız, bir başkasının değil. Sonuçlarına katlanırken ‘sezaryen yapalım’ diyen doktor yanınızda olmayacak, unutmayın.
Bir şans verilse geçmiş hayatımda bir şeyi değiştirmek için bu hiç tereddütsüz sezaryen olmamış olmak olurdu, kendim için ve çocuklarım için. Lanet olsun o doktoru tanıdığım güne, tanıştırana, sebep olana, o doktorun bu zeminde tutunabilmesine sebep olanlara, bu düzene, düzeneğe. Lanet olsun o doktora ve onun gibi insan hayatını hiçe sayan doktorlara?
Sezaryen yokken insanlar binlerce yıl varlıklarını devam ettirmiş, mutlu, sağlıklı çocuklar büyütmüşler. Eski köye yeni adet sezaryenle doğum. Gerekiyorsa, elzemse, normal doğum denendi ve başarılı olunamadı ise evet, ama değilse boşa ızdırap.
Sezaryen Allah vergisi değil, kul azabı. Doktor denen kulun, kula azabı. Allah kuluna doktor kulu kadar zalim, acımasız ve gaddar değil. Allahın bir nefeste kurtardığını kul bin nefeste çektiriyor. Cehennem azabından, sırat köprüsünden bin kat beter. Ölüp ölüp dirilmek.
Gebe kadının doğum yapacağı sadece Allah?ın bildiği bir vakti var. Her şey bu vakte göre ayarlı kadın ve bebek için. Bebeğin anne karnındaki gelişimi, bebeğin doğmaya ve emmeye, emme kaslarını çalıştırmaya hazır oluşu, kadının doğurmaya ve emzirmeye, süt kanallarının süt ile dolmasına hazır oluşu, her şey bu vakte endeksli.  Bu vakit doktorunun mesai saatlerine denk düşmeyecek diye bütün kadınlar sezaryen mi olacak? Yapamayın Allah aşkına!
Kadının doğum yaptığı saatte görevli hekim mi yok hastanede? Siz o saatte müsait değilseniz bir başka doktor yaptırır doğumu. Doğuracak olan zaten kadın değil mi? Siz olmadan doğuramaz diye birşey mi var? Olmadık payeler eklemeyin kendinize. Almayıverirsiniz sezaryen parasını. Bu kadar mı elzem? İki insanın hayatından daha mı önemli cebinize girecek olan para? Sizden ricam lütfen insanların size olan güvenini, inancını kötüye kullanmayın. İnsanlar hala size inanıyor iken. Bu inanç kaybolursa tutunacağınız hiçbir dalınız kalmaz.  
Kadın normal doğum yaptığında doktorun fazladan para almak gibi bir şansı yok. Sezaryen olması doktor için oldukça avantajlı. İş saatlerine uygun olarak planlanabilir sezaryen saati. Bir saatlik bir boşluk yeterli. Sen bir hayat yaşıyorsun, adam iş yapıyor. Sen onun için işsin, parasın. 38 haftasını doldurmuş her gebe sezaryene hazırdır her sezaryen heveslisi yani para canlısı doktor mantığına göre. Oysa 40, 42 haftaya kadar uzayabilir normalde bu süre. Normali zaten 40 haftadır. 40 hafta üzerinden düşünürsek bu fazladan 15 gün uzamasıdır gebelik süresinin.
Bebek anne karnındaki en hızlı gelişimini son ayda yapar. Son bir ayda bir, iki kilo alır. 38 ile 40 haftanın arasındaki 15 günlük fark bebek için en az yarım kilo büyük doğması demek. 3 kilo doğan bebek ile 3,5 kilo doğan bebek birbirinden ne kadar farklıdır. Veya 2 kilo ile 2,5 kilo doğan bebekler. Sadece kilo olarakta düşünmemek gerek bunu. Bebek hayata ne kadar sağlıklı başlarsa o kadar sağlıklı sürdürecektir hayatını bir ömür boyu. O fazladan 15 gün bebeğinizin ömür boyu daha sağlıklı olması demek. Anne karnında geçecek 3 saat bile çok önemli anne ve bebek için, değil 15 gün! Kimsenin haybeye harcamasına müsaade etmeyin bebeğinizin sağlığını. Ve kendi sağlığınızı. 
Bazen ciğerlerinin gelişimini tamamlamaları için küvezde günlerce bekletiliyor bebekler, anne karnındaki süreyi tamamlayamadıkları için. Küvezde bekleyecekleri süreyi annesinin karnında bekleseler daha sağlıklı değil mi? Bunu düşünenin ben değil de bir doktor olması gerekmez mi? Bizi yanıltmaları, tuzağa düşürmeleri için mi bu kadar güveniyoruz onlara? Bunun için mi yemin ettiler?
Sezaryenle doğan bütün bebekler yeni doğan sarılığı oluyor. Sezaryen çok iyi bir yöntem olsa bebekler sarılıklı doğmazlar. Normal doğan bebeklerde bu oranda sarılık yok. Bebeği güneşe çıkarmak iyi geliyor yenidoğan sarılığına.
Yapılan bilimsel araştırmalarda, normal doğum yapan anneler ile sezaryenle doğum yapanlar arasında, annelik duygusunu yaşama, çocuğa bağlılık gibi konularda ciddi farklılıklar gözlemlenmiş. Bir kez sezaryen olan kadın diğer doğumlarını da sezaryenle yapmak zorunda. Bir daha normal doğum yapma şansı yok. Sezaryen ameliyatı sonrası kadınlarda kalıcı olarak sürekli idrar hissi, idrarını tutamama, gaitanın itilememesine bağlı kabızlık gelişmekteymiş. Normal doğumda bebek rahimden çıkarken rahmin bebeği sıkıştırması ile bebeğin ciğerlerinde biriken suların çıkması yeni doğanı soluk alıp vermeye hazırlarmış. Bu bebeğin gelecekteki sağlığı açısından da çok önemli.
Normal doğum yapan vücut önemli bir değişim yaşamıyor. Yavrusunu karnından doğal bir şekilde çıkarıyor ve hayatına kaldığı yerden devam ediyor.  Sezaryen olunduğunda ise insanda pek çok iz kalıyor. Burada bahsettiğim ameliyat izi değil tabiî ki. İçsel ve bedensel yaralar. Bir daha hiçbir zaman ameliyat olmadan önceki kişiye dönüşme, onun kadar sağlıklı ve salim olma şansınız kalmıyor. Devamlı idrar hissi, idrarını tutamama, gaitayı itekleyememeden dolayı kabızlık, şişkinlik, kocaman bir karın, fazla kilo. Ben 45 kilodan 3 sezaryen sonrası 70 kiloya çıktım.
Ve birazda unutkanlık, o da şimdilik. Elimi yıkayıp yıkamadığımı bir türlü hatırlayamadığım için her gün defalarca elimi yıkıyorum. Yaşım daha ilerlediğinde ne sorunlar, unutkanlıklar çıkacak kim bilir? Narkozun sizin üstünüzdeki etkisi bunlar. Bebeğin üzerinde etkileri yok mu narkozun? Sonuçta bebekte nasibini alıyor o narkozdan. Var mı bu konuda bir sonuç, bir araştırma, bilinen bir gerçek? Yok.

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *