Press "Enter" to skip to content

Estetik Ameliyat 1 Mart’10

Estetik ameliyatı işkencenin meşru hali. İşkenceye karşı koymak için direnişler yapılıyor, mahkemeler açılıyor, birliktelik ruhu oluşturuluyor. İş estetik ameliyatı olmaya gelince, kişinin izni alınarak, daha doğrusu oradan buradan derme çatma bilgilerle kafası karıştırılarak rahatlıkla yapılıyor. Kişinin izni alındığı için suçta teşkil etmiyor. Oysa estetik ameliyatı ve zorunlu olmadıkça yapılan her türlü ameliyat işkencenin alası.
Aslında estetik ameliyatlarla uzaktan yakından bir alakam yok, olamazda, hiç işim olmaz. Bu konuda yazmam içinde bir neden yok. Ama öyle ifrit oluyorum ki gereksiz yere yapanlara, yaptıranlara, matah bir şeymiş gibi ballandıranlara, bi el atmadan, yazmadan duramayacağım. Kadın programlarının baş ziyaretçileri estetik doktorları. Ölüm, acı satıyorlar, ölüm, acı satıyoruz demeden. Güzellik satıyorlar canım, hiç acı satılır mı? Kanallarda iyi para kazanıyor bu çaktırılmadan yapılan reklâmlardan. Reklâma karşı olduğumdan değil, reklâmın içeriğinden şikâyetçiyim. Arada kalanın canı çıksın. Olan bilinçsiz insanlara oluyor. İş işten geçtiğindeyse, atı alan Üsküdar’ı geçmiş oluyor.
Ameliyatlar dışındaki bütün vakitlerini televizyonlar arası geçiriyor gibiler estetik doktorları. Biliyorsunuz, inandırıcı ve etkileyici olmak çok önemli, kazları yolmak için. Kırk dereden su getiriyorlar inandırıcılık ve etkileyicilik uğrunda. Yeni, yeni teknikler, yeni gelişimler, görsel değişim, dünya çapında başarı, tepeden tırnağa değişim, üç boyutlu meme görüntüsü anlat, anlat heyecanlı oluyor. Amerika’ya gitmişler, gelmişler, Türkiye bu konuda çok ileriymiş, falan falan. Sonunda ileri olabildiğimiz bir alan oldu diye sevinsek mi acaba?:)  Altın kuyusuna düşmüş gibiler. Ne kadar hızlı ve çok doldururlarsa o kadar zengin olurlar. Kapanın elinde kalıyor. Kim önce yakalarsa o toplar parsayı. Kolay gelmeye inşallah. 
?Her şeyin bir çaresi var.? Diyor, ekrandaki doktor gevrek, gevrek gülerek. Ama o çare hep nedense ameliyat olmaktan geçiyor. Ben hiç görmedim, spor yaparak, yediklerinize dikkat ederek de bu fazlalıklarınızdan kurtulabilirsiniz diyen bir estetik doktorunu. Ya da ‘kafanızı takmayın bu ufak ayrıntılara, kaşa, göze, buruna, aslolan ve önemli olan sağlıklı olmanız ve sağlıklı kalmanızdır, bunun yolu da gereksiz yere ameliyat olmamaktan geçer’ diyen bir doktoru. Neden acaba?
?Sen önce kendine bir bak.? diyesi geliyor insanın. Kelin ilacı olsa başına sürer. Mademki bu kadar değiştirebiliyorsun önce kendini bir değiştir, ameliyat ettirde görelim nasıl oluyor. Senin canın ameliyat ettiklerinin canından daha mı tatlı?
Hele bir estetik doktorları var, ne zaman televizyonu açsam oradalar. Özellikle de canlı programların abonesi gibiler. TV?ye yüklü bir ödeme yaptıkları kesin. Ameliyatları hangi ara yapıyorlar bilemem. Biri TV de iken diğeri ameliyatları yetiştiriyor olmalı. Dün bir ara göz attım, kulaklarıma inanamadım. Karnından şikâyetçi bir izleyiciye önce spor, olmazsa ameliyat dediler. Değişim rüzgârları başlamış demek ki! Epeyce tartaklandıklarına şahit olmuştum tv’de. Sağolsun Nazlı Ilıcak. Onların her dediğine taşı gediğine oturtmuştu. İşe yaramış demek ki! Aklın yolu bir.
En sinir olduğumda, öğle paydosunda bile yapılabildiği iddia edilen estetik cerrahi reklâm haberleri. Daha da beter. Kadın programları yetmezmiş gibi, haberlerde de ?haber? niteliğinde gösteriliyor. Bir iki yıl önce dayanamayıp mail atmıştım kanalın birine, gına gelince. Verdim veriştirdim. O gün bu gündür yayınlamadılar estetik reklam haberi. Tesadüf mü bilemem? Birilerinin ve kendilerinin ekmeğine yağ sürmek için insan canını göz ardı eden reklâm haberler. Caniler. İnsan kanından besleniyorlar. Sırrı ne acaba? Acısı yok, sızısı yok sanırsınız. O ameliyatları televizyonda izlemeyi bile midem kaldırmıyor. Aynı şeylerin bana yapılmasına asla müsaade etmem.
Açın bir gün bakın televizyonda, digitürkte e-entertaintment kanalında dr. 90210 programına. Estetik ameliyatı olanların ameliyata girmeden önceki ve ameliyat olduktan sonraki yüz ifadelerine. Ben baktım. Cesaretimi topladım ve bir kez baktım. Bir daha bakmayı yüreğim kaldırmaz. Hiç iç açıcı değil. Hiç hoşnut olmadıkları ayan beyan belli, yaşadıkları şeyden, yaşananlardan, ameliyat sonrasında. Yüz ifadeleri ne kadarda farklı girişte ve çıkışta. Neye uğradığını şaşırmış gibiler çıktıklarında. Girdiklerine, gireceklerine bin pişman olmuşlar.
Ameliyatlar ballandırılıyor ama ameliyat sonrası pek yüzeysel geçiştiriliyor bu reklâm haberlerde nedense. Burun ameliyatından sonra iki ay güneşe çıkmamak gerekiyor. Meme ameliyatlarından sonra memede his kaybı olabiliyormuş, geçici veya kalıcı. 1 hafta işe gidilmemesi, bir buçuk ay ise ağır kaldırılmaması, spor yapılmaması, kolların zorlanmaması gerekiyor. Eli, kolu çalışmadan hayatını idame ettirebilen kaç kadın var bildiğiniz? Parası çok aklı az olanlar hariç! Gerçi bu ameliyatları da zaten parası çok aklı az olanlar yaptırmıyor mu?
Ters T şeklinde veya başka şekillerde ameliyat izleri bırakıyor meme üzerinde, meme ameliyatları. Meme ameliyatı izi sutyen ve bikini altında kaldığı için rahatsız etmezmiş. Gıdıkla da güleyim. Ben bilmiyor muyum içinde ne olduğunu? O sutyen memelere yapışık mı? Hiç açılmıyor mu? Hiç mi kimse görmüyor? Kimse görmeyecekse onca acı ne için çekiliyor? İşin sırrı sutyendeyse, mademki altındaki görünmüyor, tak 1 cup büyük beden kalıplı sutyen olsun bitsin, onca acıya ne hacet.  Fukara tesellisi. Ayrıca, aynaya her baktığımda memelerimde, hele, hele memelerimde ameliyat izi görmektense, ameliyatlı memelerime dokunulmasındansa sarkık olmalarını, normalden büyük veya küçük olmalarını tercih ederim.
Kaç ay, kaç yıl garantisi var sanki? Önü sonu yine sarkacak. Bir insan ömrüne kaç meme ameliyatı sığdırılır? Gerçi her ameliyat ömrü biraz daha kısaltıyordur nasılsa! Ya da insan vücudu kaç yaşına dek bu ameliyat acılarına dayanabilir? Şekeri, tansiyonu olana meme ameliyatı önerilir mi 🙂 Eee, bunlar olacak, kaçışı var mı? Ama meme ameliyatının kaçışı var.
Uygulanan operasyonların izlerini silmek içinde dermabrazyon (soyma) gerekli! Haberdar mıydınız? Sinekten yağ çıkarmak diye buna derler. Elini verdin mi kolunu alıyorlar. Bütün operasyonlar ölüm riski taşımakta. Olsun. Kalan sağlar bizimdir.
Kadın doğum uzmanının sezaryenle kadında bıraktığı o kocaman göbek bir sonraki aşamada estetikçilerin eline düşüyor. Adı karın germe operasyonu. Bozacının şahidi şıracı. Kadınlar ellerinde oyuncak olmuş. Yap-boz oynuyorlar sanki. Küçük Allah?cıklar.
Sezar?ın hakkını Sezar?a vermek gerek. Son yıllarda oldukça iyi sonuçlarda var. Bu bile estetik ameliyatlar hakkındaki düşüncemi değiştirmiyor.
Ha, birde tutturmuşlar, biz bu işte çok başarılıyız. Türk hekimleri estetik alanında dünya çapında çok başarılıymış. Ben söylemiyorum. Kendileri söylüyor. Niye diğer alanlarda değilde estetikte başarılı Türk hekimi? Lüzumlu, işe yarayan pek çok dal var. Onlarda da başarılı olsunlar madem. Nasrettin hoca’nın dediği gibi; ‘peşin parayı görünce nasıl da gülersin!’ 
Estetik ameliyatlar hakkındaki düşüncelerimi internette rastladığım ufak bir alıntıyla bitirmek istiyorum.
?Sanatçıların değişim arzusunun sebepleri ve niçin estetik ameliyat olduklarını İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Sami Katırcıoğlu?na sorduk. Estetik ameliyatlarındaki çıkış noktasının, psikolojik ve değişim amaçlı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Katırcıoğlu, ?Sağlık için estetik olanların sayısı oldukça az. Güzel olmak istiyorlar. Hangi ameliyat olursa olsun, her zaman tehlikesi vardır. Sırf görüntü amaçlı operasyon geçirenler sıkıntılar yaşayabilir. Ayrıca her seferinde estetik operasyon geçirmek problemi daha da arttırır. Burunda küçücük bir kemer var diye burnu kırdırmanın bir anlamı yok. Benim tavsiyem organlarını sonuna kadar kullansınlar. Sonuçta, Allah?ın verdiğini, kulun değiştirmesi de anlamsız oluyor.? diye konuştu.
Ağzınıza sağlık Sn. Sami Katırcıoğlu. Sizin gibi gönlü zengin insanların varlığı yürek ferahlatıcı. Her şey para değil. Kefenin cebi yok?
Görüntümü ameliyat olmayı göze alacak kadar önemsiyorsam, öncelikle kendimde köklü değişiklikler yaparım. Kendimi gözden geçiririm. Beyaz unu, şekeri, tuzu, asitli içecekleri ve zararlı olduğunu bildiğim her şeyi olabildiğince hayatımdan çıkarırım. ?Daha neler yapabilirim.? diye düşünür, araştırırım. Gidip hop diye atlamam ameliyat olmak için. Aklımı peynir ekmekle mi yedim! Yüzüm eskidiyse, eskimemesi için çaba gösteririm, yüzümü korurum, bakımını yaparım, yüz kaslarımı çalıştırmaya özen gösteririm, o da olmazsa aynaları hoş görürüm. Bana ekledikleri güzellikler için. Bırakırım zaman içimdeki güzellikleri göstersin. Kendimle, vücudumla  inatlaşmam asla, barışık yaşarım. Her şeyin kendi tadında, kendi yaşında güzel olduğunu bilirim.
Vücudumu dinç, zinde tutabilmek için spor yaparım, açarım televizyonu Ebruli ile pilates yaparım, vücudum güçlenir, doğayla, hayatla barışık yaşarım, doğal beslenir, doğadan yer, içerim, vücuduma bol oksijen alırım. Vücudumda istemediğim şişkinlikler varsa o bölgeye yönelik spor yaparım, örneğin şişkin olan karnımsa karın çalışırım ve önünde sonunda sonuç alırım. Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz. Benim elimden asla. Memelerim sarktıysa sırtüstü uzanırım ve kollarımla kontrollü geniş daireler çizerim. Çaresi pilates, pilates, pilates.
Bir süre önce doğal olarak sahip olduklarıma tekrar sahip olabilmek için veya sahip olamadıklarım için canımın acıtılmasına izin vermem. Vücuduma neşterle müdahale edilmesine hele hele estetik için, asla izin vermem. Bilirim ki yüzüm ne kadar eskirse kalbim o kadar güzelleşir. Sahip olduğum her şeyin emanet verildiğini, aslolanın özüm olduğunu hatırlatır bana aynalar. Canımın bile. Ne olursa olsun o emaneti bir gün geri vereceğimi bilirim. Ben bunu kabul ederim, içtenlikle. O emaneti örselemem, gelişigüzel azap çektirmem. Gerekmedikçe bana verilen emanete ihanet etmem. Nasıl intihar günahsa, gelip geçici güzellik için ameliyat olmanın da günah olduğuna inanırım.
Kendimden ele alalım. Pilatese başlamadan önce kalçam aşağıdaydı. Kocaman bir karnım vardı. Hala biraz var. Kollarım şişko şişkoydu. Bacaklarım, basenlerim kalındı. Karnım büyük olduğu için belim, lordus, öne doğru bükülmüştü. Şimdi sırtımdaki S biçimindeki kavis artık yok. Sırtım düz bir şekil aldı. 3 kez birer yıllık emzirme dönemlerinden sonra küçülen ve içleri boşalan memelerim eskisinden daha dik ve dolgun. En son yapılan meme ultrasonu esnasında doktor meme dokumun oldukça sıkı olduğunu, bu yüzden sarkmadıklarını söyledi. Her gün kaç kadının meme ultrasonuna bakıyor kim bilir? O bilmeyecek te kim bilecek meme biçimini? Pilates yaptığımı nereden bilecek? 
Vücudum şimdiki gibi dik duramıyordu çünkü sırt kaslarım yeterince güçlü değildi. Bir yılda arkadaşlarımın yanında daha uzun boylu durur oldum. Ayak bileklerim inanılmaz güçlenmiş, bütün gün topuklu ayakkabı giysem bana mısın demiyor. 1 yıl önce 1 saat giysem ağrıdan duramıyordum. Selüloitlerim azaldı, kalçam daraldı, boynum, belim inceldi. Cildim, gözlerim eskisinden çok daha ışıltılı. Ve hayata daha çok güveniyorum. Daha sıkı, sıkı bağlandım. Her pilates seansından sonra kendimi daha iyi hissediyorum.
Her yerim defoluydu anlayacağınız. Kendimi estetik ameliyatla bu denli düzeltmeye kalksam, Allah beni o kötü günden korusun, meme dikleştirme ve dolgunlaştırma ameliyatı, karın germe ameliyatı, kol ve bacak daraltma ameliyatı, popo kaldırma ameliyatı, gıdık ameliyatı olmam gerekecekti. Bir kısmını yaptırsam kalan bölgelerim daha çok göze batacaktı.
Digitürkte, E-entertaintment kanalında, dr 90210 programında izlemiştim. Genç bir kadına karın germe, meme ve kol ameliyatı yapıldı. Ameliyat sonrası bikiniyle görüntülenmiş, sonucun nasıl iyi olduğunu göstermek için! Kol, karın ve meme iyi. Altta bir basen var, yarım daire, tekerlek yürüyor sanırsınız. Öyle abes bir görüntü ki! Üstü kaval, altı şişhane.  Ne anlamı kaldı onca acının?
Dik duramayacak, ayak bileklerim güçlenemeyecek, kendimi iyi ve sıhhatli hissedemeyecek, gözlerim bu denli ışıldamayacaktı. Akıllılık etmişim değil mi pilatese başlamakla! Geçen gün okkalısından düştüm merdivende kalçamın üstüne, önce bir pat, sonra pat, pat, pat şeklinde basamakları sayarak. 3 gün sol tarafıma yatamayacak denli acıdı, belim ağrıdı. Bakıyorum aynaya ne zaman moraracak diye. En ufak bir morluk oluşmadı. İnanamadım gözlerime. Oysa en ufak bir çarpmada bile morarırdı her tarafım.
Pilates bir mucize. Hafta içi her gün saat 10.20?de tv 8?de. Hep birlikte yapalım, sağlığımız, sıhhatimiz ve güzelliğimiz için. Her gün yapmak şart değil. Haftanın 2,3 günü yeterli olabilir. Çok fazla zorlanmadan. Bende miyom çıkmış olması nedeniyle son günlerde karın hareketlerini es geçsem de pilatesi es geçmiyorum. Sizde gerekli kontrollerinizi ihmal etmeyin. Karın hareketlerini sizde benim gibi biraz es geçebilirsiniz, her ihtimale karşın.
Vücudunuzun kontrolünün bir doktorun değil sizin elinizde olduğunu hissettiğinizde yaşamınızı da kontrol altında tutmanız kolaylaşacaktır. Kendinizden çok daha emin olacaksınız benim gibi. İstersem yapabilirimi yaşayacak, hissedeceksiniz hayatınızın her alanında. İnanın bu çok hoş bir duygu. Ben yaptım, kendimi ben yarattım, yeniden inşa ettim duygusu. Hiçbir tatmin duygusu bununla ölçülemez. Duruşunuz, bakışınız, her haliniz söyler bunu. Ben yaptım. Ben başardım. İstersem daha fazlasını da yapabilirim. Hayatım benim ellerimde. Size gıpta ile bakıldığını hissettiğinizde hep bunu hissedersiniz içten içe. Altındaki ?ben güçlüyüm? ü kuşanacaksınız her alanda.
ekim’10
Klonlanmış güzellerimiz var. Kız kardeşler ordusu. Tıpatıp ikizler. Anne baba bir değil, estetik doktorları bir. Bülent Ersoy’un akrabaları hızla çoğalıyor TV ekranlarında. Kırk yıllık Kani, olur mu yani! Gördüğüm son akrabası da Demet Akbağ. O incecik, kibar yüzlü, güldüğünde güller açan, çizgilerinin de bir o kadar yakıştığı kadın gitmiş yerini kocaman suratlı bir hilkat garibesi almış. İşin kötüsü kendini güzelleşmiş sanıyor garibim. Yazık. Birinin söylemesi lazım artık. ?Kral çıplak, kral çıplak!? ‘Çirkin olmuş, çirkin olmuş’
Kıpırdama özelliğini yitirmiş, sadece açılıp kapanabilen Arap bacı dudaklar, pörtlek gözler, gerdirilmekten korkmuş ifadeli yüzler. 8 yaşındaki kızım bile ayırabiliyor kimlerin estetikli olup olmadığını. Oğlum küçükken Bülent Ersoy’un her televizyona çıkışında korkup ağlardı, kanal değiştirirdim. Çoluğun çocuğun korku rüyaları. Hadi onun bir nedeni var. Diğerlerine ne demeli?
Ağzından akan salyayı hissedemeyen Ajda Pekkan bütün estetik ameliyat yaptıranların gelecekteki hali. Birde milli estetik mağdurlarımız var. Aklıma gelenler, Songül Ülkü burun estetiği, Seda Sayan meme, gözaltı estetiği, İlknur Bozkurt burun estetiği, Sevda Demirel meme estetiği, silikon patlaması. Sürüyle örnek var adı bilinen, bilinmeyen.
Küçük Ceylan, Hatice, Umut Akyürek kendini baştan yaratanlardan. Ebru Yaşar tam anlamıyla bir tıp harikası oldu. Gördüğüm en başarılı estetik ameliyatı sonucu. Doğruya doğru. 20 kez estetik ameliyatı olan güzellerimiz var.
Yıllar önce TRT de yayınlanan Hanım?ın Çiftliği dizisinin Güllü?sü, baş kadın oyuncusu, İlknur Bozkurt gençliği, güzelliği, havası, duruşu ile nasıl beğenilmiş, ilgi toplamıştı. İlk çıkışıydı, öncesinde tanınmıyordu. Nasıl güzel oturmuştu rolüne. Hem kenarın dilberi, hem de hanım olmayı ne güzel sindirmişti oyunculuğuna. Yeni çekilen Güllü?yü oynayan Özgü Namal yanından bile geçemez. Dizi bittikten sonra aşırı beğenilmenin, toyluğun, gençliğin, cebindeki fazladan paranın ve kim bilir kimlerin etkisiyle burnuna estetik yaptırdı. Kim girdi kanına bilemem. O güzellik, o hava gidiverdi güzelim genç kızdan. Bütün havası, güzelliği o burundanmış meğerse. Bir daha iş yapamadı o piyasada. Hala kıytırık kanalların kıytırık dizilerinde kıytırık roller alıyor. Yazık oldu İlknur Bozkurt?a. Çok iyi işler yapabilirdi TV de.
Eskiden ayıp, günah, utanma vardı. Allah?tan kork denirdi. Allah korkusu da yok artık kimsede. Toplumun yaptırım gücüde yok. Herkes ?neme lazım?cı. Herkes ?bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın? kıvamında. Kimse kimseye çıkıp ta ?sen ne yapıyorsun kardeşim? demez, diyemezse olacağı bu. Yıllardır süregelen korku, sindirme, gözdağı vermelerin yan etkileri bunlar. Koyun sürüsü.
Toplumsal ve insani değerleri tepetaklak olmuş, inancını yitirmiş, paranın hüküm sürdüğü para egemen bir toplum. Tek değer ölçüsü para olunca da bu yaşananlar kaçınılmaz sonuç. Atını alan bildiği yana koşuyor. Doktor olmuşsun, demek ki yaşayabilecek bir paraya sahipsin. Allah?a şükredip, iki ayakkabı eksik alsan da ameliyata zorladığın o insanlar yaşamlarını daha sağlıklı devam ettirseler! Bu sözüm sadece estetik doktorlarına değil, sezaryen yanlılarına, 4 kilocuk bebeğimi ameliyat etmek isteyen çocuk cerrahına ve boş yere, sırf para için insan ameliyat eden bütün sözüm ona doktorlara. Allah?tan, Allah?ın gazabından korkun, insanlardan korkmuyorsunuz.
Peki ya insanlık, insan sevgisi? İnsanlığımızı bu kadar mı yitirdik?
Onların yaptığını değil insana, bir kediye, köpeğe bile yapmayı aklımdan geçiremem. Hırsızlık, soygunculuk bile insanları razı ederek, inandırarak, kandırarak, yarı zoraki ameliyat edip paralarını almaktan daha onurludur. Hırsızlar hiç değilse can yakmıyorlar. Hırsızlık yap ondan iyi. Açtım, hırsızlık yaptım dersin onurunla. Öldürmedim, kesmedim, etmedim, kimsenin canına kast etmedim dersin. Ekrana çıkıp olur olmaz cevaplar karşısında kızarıp bozarmazsın hiç değilse.
Nazlı Ilıcak yaptı bir keresinde canlı programda, ağzına sağlık, ?şeytanın avukatıyım? diyerek. Estetikçi kadın doktor, meme ameliyatlarının başarısını, 3 boyutlu görüntülerini anlatıyor, Nazlı Ilıcak ise mamografi çekilirken meme ameliyatı olunup olunmadığının sorulmadığından bahsediyor. Her lafına bir laf sokuşturdu Nazlı Ilıcak. Akıllı, görmüş, geçirmiş kadın. Pabuç bırakır mı yarım akıllı paragözlere! Helal olsun. Aldı, aldı verdi kadın doktor. E, o yemenin bu alıp, alıp vermesi var! Olsun o kadar.
Sunucu kem küm durumlarında. Müşterisi, velinimeti. Hoş tutmalı, kaçırmamalı. O para verecek ki maaşını alabilsin, Amerikalara parası yetsin. Çark bir şekilde dönmeli. Ameliyat olan çalışacak, ameliyat edene para verecek, ameliyat eden reklamını yapmasını sağlayan kanala para ödeyecek, kanal çalışanlarına, çalışanlar hımsına, akrabasına, ameliyat olan yine ameliyat eden doktora derken değirmenin suyu böyle dönüp duracak. Yıllardır çözülemeyen ?değirmenin suyunun nereden geldiği? sorusuna da bir cevap bulmuş oldum böylece:)
Biz ne zaman estetik ameliyatlarını bu kadar ön plana çıkaracak bir refah toplumu olduk? İnsanımız aç, sefil, darbe üstüne darbeler yaşanıyor memlekette, üç kuruş için millet birbirinin gözünü oyuyor, yemeyip içmeyip üç kuruşu denkleştiren estetikçide alıyor soluğu. Beynine bir şey eklemeye lüzum yok. Cilalan çık ortaya. Amerika?da bile bu kadar yaygın olduğunu sanmıyorum estetik ameliyat yaptıranların. Amerika?dan ve Amerikalılardan daha mı zenginiz? Evet, biz millet olarak gerçekten aptalız. Edilen her söze kanıp aldanıyoruz. Kendilerini denek olarak kullandırmakta bir mahsur görmeyen aptallar ordusu.
Estetik ameliyatı dinimize göre de caiz değil. Örtünme söz konusu olunca ortalık yıkılıyor, binlerce savunucusu çıkıyor, iş estetik ameliyatı olmaya gelince bu çok sıkı dindarlarımız ortalarda gözükmüyor. Dinimize göre Allah?ın yarattığı şekli değiştirmek, vücuda acı çektirmek ve gereksiz yere estetik ameliyata para israf etmekte günah. Değil estetik dövme yaptırmak bile acı verdiği için günah sayılıyor dinimizde. Nerde anlı şanlı din savunucularımız. Diyanet işleri diye bir başkanlık var. Ne işe yarıyor? Bu konuda tıs yok. Kimse kimsenin ayağına basmıyor, it itin ayağına basmazmış. Kimse kimsenin çıkarlarına dokunamıyor çünkü çok konuşanın dili kesiliyor. Kendi çıkarları tehlikeye giriyor. Birileri birilerini susturmakla görevli.
Burada ameliyatları yapan kişilere de demek istiyorum ki, bunca vebal, bunca günah bir kişiye ağır gelir. Vazgeçin insanları kandırmaktan, saptırmaktan, kafa karıştırmaktan. Dünya sırf bu dünyadan ibaret değil. Hesap gününde hangi birinin hesabını vereceksiniz? Elinizi vicdanınıza koyun. Bir başkasına önerdiğiniz ameliyatları kendiniz için ister misiniz? Allah?tan korkun!
Eskiden doktor denince şöyle bir durulurdu. En saygın meslekti. Hala öyle olması gerek. En yüksek puanlarla en zeki öğrencileri aldı hep. Değişen ne? Şimdi bende duruyorum doktor denince. Bana göre doktor ?ne kadar uzaksan, o kadar sağlamsın? demek. Bende her hekimlik alanı için bu düstur geçerli. Bir sorunum çıksa gitmiyorum, savsaklıyorum, görmezden geliyorum.
Nereye kadar bilmiyorum. Güvenimi kaybettim doktorlara, doktorluğa. Bendeki paranın benden önemli olduğunu düşündüler hep karşıma çıkan doktorlar. Sağlıklı olmamı değil paramı almayı tercih ettiler. Param için sağlığımı kaybettim. Nasıl güvenebilirim ki onlara? Son sezaryen ameliyatımdan beri, yaklaşık on yıldır doktora gitmedim desem yalan olmaz. Çocuklarımı da götürmüyorum. Hepsi mi öyle? Değil elbet. Ama nasıl seçeceğim? En iyisi hiç gitmeyip kendini riske atmamak. Bence öyle.
Eylül’11
Sizce Meg Ryan, Kate Hudson, Kiera Knightley, Sandra Bullock, Gwyneth Paltrow çirkin kadınlar mı? Çirkin olsalar Hollywood?da tutunabilirler mi? Hepsinin de memeleri yok denecek kadar küçük ve bunu örtbas etmek için en ufak bir çaba göstermiyorlar. Memelerinin küçüklüğünü sergilemekten, açıkça ortaya koyan giysiler giymekten çekinmiyorlar. Bana kalırsa bu özellikleri onlara çok daha genç, taze bir hava veriyor ve çokta yakışıyor. Her insan yaratıldığı şekliyle güzel. Allah ona yakışanı zaten vermiş. İsteseler bıçak altına yatamazlar mı? Paraları mı yok? Bizde bıçak altına yatanlar onlardan daha mı zengin, daha mı ünlü?
Bana kalırsa memeleri küçük olan kadınlar çok daha genç, taze, kilosuz görünüyorlar. Seda sayan sırf kilo verdiği halde büyük memeleri yüzünden zayıf görünemediği için estetikle memelerini küçülttürdü. Nadide Sultan da aynı sebeple memelerini küçülttürdü. Koca, koca memeler hiçte estetik ve güzel durmuyor. Sağımlık inek gibi. Sarktıklarında çok daha kötü görünüyorlar küçük memelerden. Çok daha kolay ve kısa sürede sarktıkları da su götürmez bir gerçek. Küçük memeleri forma sokmanız veya örtbas etmeniz çok daha kolay büyük memelerden.
Benim memelerimde küçük. 28 yaşında ilk doğumumu yapana dek hiç sutyen kullanmadım. En ufak bir sarkma yoktu. Doğum yaptıktan sonra emzirirken sarktılar. Daha sonra kol çalışarak tekrar toparladım. Bıraktığımda onlarda kendini bırakıyor. Yüzmek memeleri toparlamak için en ideal spor.
Bundan bir süre önce büyük sutyenler aldım ve onları kullandım. Bir süre sonra sıkıcı geldi kendimi öyle koca memelerle görmek. Artık o sutyenleri değil giymek görmek bile istemiyorum. Eğer büyük sutyenler almak yerine meme büyütme ameliyatı geçirmiş olsaydım küçültebilmek için tekrardan meme küçültme ameliyatı geçirmem gerekecekti. Zaten öyle bir aptallık yapmamda farzı mahal dedim.
Bizim milletimiz kadar her şeyi abartan, suyunu çıkaran bir millet yok. Yabancı filmlerdeki güzel kadınların her şeyleri doğal. Bizim ünlüler ise tanrım beni baştan yarat şeklinde. Ağız, dudak, göz kımıldamıyor.
Herkes aynı, birbirinin taklidi olduğunda güzellik bunun neresinde? Tek tip insan yaratmaya mı çalışıyoruz? Çocuklarımızı da klonlanmış doğuracağız yakında, ne güzel, estetik ameliyatlara gerek kalmayacak. Her birey kendine has özellikleriyle güzel. Allah herkesi ayrı güzellikte, ayrı özellikte yaratmış, şükürler olsun ki! Bırakalım bu Allah pozlarını ve gerçeğimize, özümüze dönelim. Ameliyata neden olabilecek gerçek dertlerimiz olmadığı için Allah?a şükredelim, dert vermemesi için Allah?a dua edelim.
Şimdilerde bende garip bir şey oldu. Bu ameliyatlı güzelleri birbirinden ayıramaz oldum. Birini görsem öbürü sanıyorum, öbürünü görsem diğeri sanıyorum. Hepsi birbirine karıştı. Benim mi kafam karıştı, onlar mı birbirine karıştı bilemedim. İkizleri birbirine karıştırırsınız ya onun gibi. O mankenlerin hepsinin adlarını, kendilerini biliyorum ama birini diğerinden ayıramıyorum. Deniz Akkaya? ya benzeyenler gurubu. Öyle birkaç tane var. Adları aklımda değil. Hiç birinin hangi kişi olduğundan bir türlü emin olamıyorum. Gariplik bende değil kendini birbirlerine bu kadar benzetmelerinde. Asla öyle bir duruma düşmek istemezdim. Ben, ben olamadıktan sonra, diğerlerinden ayrı özellikler taşıyamadıktan sonra güzel olmuşum, olmamışım ne fark eder? Eş değerimde biri, birileri varsa benim değerim kaç para eder? Aynı torna tezgâhından çıkmış gibi.
Terzilikte, modada, giyim sanayide bile var. Hot couture. Kişiye özel kesim anlamına geliyor. Size yapılan giysiyi sizden başkasının üstünde görmemek için yüksek fiyatlar ödüyorsunuz bu giysiyi size diken, hazırlayan modacıya, terziye. Estetik ameliyatlarda henüz bu kadar ilerleme sağlayamadık ne yazık ki! Hot Couture yüzler piyasaya sunulamadı daha. O yüzden birbirinin aynı yüzleri satın alabiliyor insanlar.
Hot couture estetiğe geçilebildiğinde ne para yapar kim bilir:) Yıllar önce herkes kot pantolon giyerdi. Gülerdim içimden. İçerdekiler tek tip giysiye hayır diye protestolar yaparken dışarıdakilerin hepsi kot pantolon giyiyor diye. Bu işte ona benzedi biraz.
Ekim?11
Son günlerde dikkatimi çeken bir şey daha var meme ameliyatlarında. Bazı memeler o kadar dik ki vücuda ayrıca monte edilmiş gibi duruyorlar. Ayrıca getirilip yapıştırılmış gibi. O memeleri görünce görüntüdeki insan, insan değilmiş gibi geliyor bana. Yaratık, uzaylı, her şey olabilir ama insan olduğu şüphe götürür. Birde ameliyatı olanlar öyle dik duruyorlar ki göstermek için daha da abes gözüküyor. Acı çekmiş, para vermiş nede olsa.
Her görüntüsünün önüne geçiyor meme görüntüsü. Vücuttaki ilk göze çarpan ve çarpmaya devam eden o organ oluyor. Gözünüz o noktaya takılı kalıyor. Ve akılda kalan meme görüntüsü oluyor. Kişinin önüne geçiyor yani. Sağmalık inek gibi. Kişinin yüzü silinip gidiyor, silikleşiyor. O kişiden bahsedilince yüzü değil memeleri çağrışım yapar bence. İyi de bir ameliyatlı memenin diğer ameliyatlı memeden farkı var mı? İnsanları neye göre tanıyıp ayıracağız yüzleri belleklerimizde kalmazsa? 🙂
*Oprah şovda izlemiştim. Bir doktor çok zengin olmuş, gemiler, yatlar falan filan. Sonra hakkında davalar açılmış kötü ameliyatlar, ameliyata teşvikler, zorlamalar sebebiyle, sonra ortadan kaybolmuş, saklanmış dağlarda, karısı bile nerede olduğunu, yaşayıp yaşamadığını bilmiyormuş, sonra yakalanmış. Dünyada, Amerika?da böyle şeyler oluyor. Var mı bizde böyle şeyler duyan, bilen? Herkes Allah?a emanet 🙂
*?Meme büyütme, yatamıyorum? yazmış beni google?dan bulan biri. Canı çok yanıyor olmalı; google?a bile feryat figan ettiğine göre. Ne diyeyim? Olan olmuş zaten. Geçmiş olsun. Allah başka acılar tattırmasın.
Bilirim ameliyat acısından yatamamanın, uyuyamamanın ne menem bir şey olduğunu. Sezaryen ameliyatlarından. Meme karından daha çok zorlarmış gibi geliyor. Kol hareketiyle direkt ilintili çünkü. Yatarsın bacağın hareket etmeyebilir ama kol öyle değil ki! Her an hareket halinde olmak durumunda. Bir şeyi almak, tutmak için uzanmak, oturmak, kalkmak hep kolun yardımıyla. Zor iş:(((
O google?a haykıran, yakaran arkadaş veya arkadaşlar bizlere de haykırmazlar mı acaba yaşadıklarını, eksilerini, artılarını? Bu çok mu zor? Hem sayelerinde google?a haykırmak zorunda kalanların sayısında azalma olur belki.
?Sezaryen yaram acıyor? demiş bir başkası. Onlarla birlikte içim acıyor. Kadınlar acı çekiyor, çektiriliyor. Ne için? Para, para, para.
Hande Ataizi burnundan ve çenesinden 3?er kez estetik ameliyatı olmuş. 1 defada istediği görüntüyü elde etmiş olsa 2. ve 3. ameliyatlara gerek kalmazdı elbette. Deniz Akkaya da 3 kez burun ameliyatı olmuş. Seda Sayan 3 kez meme ameliyatı olmuş. Elinizi verirseniz kolunuzu alamıyorsunuz anlayacağınız. Bir başlamaya görün; arkası geliyor.
Keder ile acı ile geçen bir hayat yüzde kendini göstermez mi? Yaşanan o acıyı, acıları gözler, yüzdeki sert, acılı ifade hep ele verir. Kendiniz için istediğiniz böyle bir yüze sahip olmak mı?
Demi Moore?un son fotoğraflarını gördüm geçen gün. Korkunçtan öte görünüyordu. 50 yaşında bile değil. Bilmem ne kadarlık estetik ameliyatı olmuş. Ben bile bu halimle ondan kat kat güzelim. Beni geçtik, 70 yaşındaki annem bile ondan güzeldir.
 
*Yazının devamı sol yan sütunda alfabetik sırayla estetik ameliyat 2 sayfasında

3 Comments

  1. admin admin 19 December 2018

    Sayın tayfun türkaslan,

    Aradan tam 7 yıl geçmiş, o zaman cevap yazmamışım size, şimdi yazasım tuttu nedense, o zaman bana ettiğiniz onca hakaretin burada daha fazla asılı kalmasını istedim sadece, o gün bugündür ben hiç ameliyat olmadım, estetik ameliyat zaten olmadım, tahmininizin aksine olarak, asla da olmam, olacak olsam şimdiye olurdum zaten, ayrıca estetik ameliyata ayıracak kadar ne param va ne de akılsızım, olsa da vermem, geri dönüşü olacak, yine eski haline dönecek bir işlem için hem hayatımı riske etmem hem de zaman harcamam, benim için mesele olan salt para da değil, sizin sandığınız gibi estetik ameliyatı olmadım yani bu süreçte, tahmininiz tutmadı, o zaman 46 yaşındaydım, şimdi 53 yaşındayım ve halimden oldukça da memnunum, beni görseniz siz de bana hak verirdiniz, Allah başka dert vermesin cümlemize, estetik ameliyatı dışında, amin.

    “CAHİL anneler diyerek beni kast etmiş olmalısınız sanırım, bu satırlardan da normal zekada birinin bile anlaması gerektiği gibi mürekkep yalamışlığım var yeterince, bana yetiyor hamdolsun, size neyi yetmedi bilemedim, ki bana cahil deme gafletinde bulundunuz, üstelik bir değil iki kere, biraz ayar bilmeklik lazım, öyle değil mi, ve hak edene ayar çekmek, estetik ameliyatlar iyidir, ben oldum, siz de olun deseydim akıllı mı olacaktım sizin nezdinizde, breh breh breh.

    Ben değil ameliyat olmak doktorlardan köşe bucak kaçıyorum, yine bir köşede sıkıştırıverir ve ameliyat ediverirler diye, sebepli mi yoksa sebepsiz yere mi olduğumu bilemediğim, ve hiçbir zaman da bilemeyeceğim üç sezaryen ameliyatı oldum, eğer siz o üç beş paragöz doktorlardan biri değilseniz, gözünüzü para hırsı bürümediyse neyi, niye üstünüze alınıp bana yorum yapma gereği duydunuz onu anlamadım, ben tayfun türkaslan yaptı, yapıyor mu dedim de siz bana cevap verdiniz, ben işini adabıyla yapana mı laf ettim burada, benim kimlere laf ettiğim ortada, anlayan anlıyor zaten, yarası olan gocunur tayfun bey, o üç beş doktoru bu denli hararetle savunduğunuza göre bu yedi yılda parsayı toplayıp yükünüzü tutabildiniz mi bari, evinizi, pardon, villanızı demeliydim, kaç yüz bin dolar bandına yükseltebildiniz acaba, tüh, artık parsayı toplayanlar mide ameliyatı yapan doktorlar oldu değil mi, doğru ya, sizin adınıza üzüldüm doğrusu.

    Üniversite sınavında benden üç matematik, beş geometri sorusu fazla çözmüş olmanız ne bana ne de başka kimseye size üstten bakma hakkı vermez, haddinizi bilin, yoksa bir bildiren çıkar, tıpkı benim gibi, doktorların genelinde, hepsinde demiyorum, bir insanüstü yaratıkmış havası var, ben öyle seziyor, öyle görüyorum, aynen sizde olduğu gibi, bilmem haksız mıyım sezgilerimde, hayatta başarılar size, sahi başarı sözcüğü sizin için parayla eşdeğer bir sözcük mü, merak ettim de, öylesine yani, insani bir merak sadece, insanüstülerin bu tip şeyleri anlamasına pek ihtimal vermiyorum aslında ama, meyse, boş verin, cevaplamanıza gerek yok, o cevap benim data ağımda mevcut zaten.

    Ha aklımdayken, bu aralar yine bir tane var mesela, bu sonradan türedi, samsun, istanbul, show tv arası mekik dokuyor, akbaşın teki, adını aklımda tutacak değilim, show tv’ye iyi para akıtıyor olmalı laf aramızda, kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez bizde siz de bilirsiniz bunu, ortalıkta kaz da çok olunca malum, yani şu yolunacak kazlardan bahsediyorum, paralı cinsinden, onun hakkını mı savundunuz bana mesela siz, demek ki bir farkınız yok.

  2. Doç. Dr. Tayfun Türkaslan Doç. Dr. Tayfun Türkaslan 27 October 2011

    Sayın Blogger

    O kadar ön yargılı, o kadar nefretle yazmışınız ki okuyanlar gerçek sanacak… Birincisi her Plastik cerrah televizyonlarda köşe kapmaca oynamıyor. Sizinde belirttiğiniz gibi bunlar 3’ü 5’i geçmiyor, dolayısıyla tv lerde hep aynı yüzleri görüyosunuz. İkincisi, bu branşı işe yaramaz bir branş gibi göstermişiniz; bu ne cahilliktir!!! Estetik cerrahi bu branşın sadece %10’udur. Doğumsal hastalıklardan tutun mesala tavşan dudak, kopan kollara yada trafik kazalarında parçalanan vucutlara yada CAHİL annelerin yaktığı cocuklara kadar bu branş yetişir. Üçüncüsü siz istediğiniz kadar kabul etmeyin Türk plastik cerrahları buna sizlerin ifadesiyle “estetikçiler” DÜNYADA GERÇEKTEN SAYGIN BİR YERE sahipler
    Türk plastik cerrahları 2000’li yıllarda ABDlierden sonra en çok bilimsel yayın yapan branştır. (bilimsel verilerden anlayamaycağınızı düşünerek rakamları vermiyorum) Türk üniversitelerinin ilk 500 ‘e giremediği bir dönemde size göre bu al gülüm ver gülüm başarısı. Uzatmaya gerek yok hepşunu gördüm en çok direnenler ve karşı koyonlar en çok estetik ameliyatı yaptırırlar. Sizde rahat olun sizde yaptırın kurtulun…

  3. Prof.Dr.M.Adnan Uzunismail Prof.Dr.M.Adnan Uzunismail 02 October 2010

    Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi anabilim dalının Estetik cerrahi bölümünü ayağa düşürenler utanmalıdır.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *