***İyi fikir?de bir kadının telefonda söyledikleri; ?Ankara?dan arıyorum, 35 yaşında, 17 senelik evliyim, 3 çocuğum var, eşim eskiden tv, şimdi internet bağımlısı, çoluğunu çocuğunu umursamıyor, bize birşey olsun, hasta olalım hiç umursamayan bir insan, çok fazla yalan söylüyor, her şeyi yalan, yalan, birde yalan sevmem diye anlatıyor kendini, en çok maaş konusunda yalan söyler, bizi de çok mağdur ediyor, sürekli, fazla harcama yapan kendisi, bize 2 kuruş verip ?naapalım, maaşımı alamadım, şöyle, böyle? diyor, kendinin harcama faturaları geliyor, maaşını da biliyorum, her şeyini biliyorum, her şeyi yalan söylüyor, 3 çocuğum var, boşansam boşanamam, yıllardır bunu çektim, naapmalıyım, sabrediyorum, ettim, ettim, Allah?a yalvarıyorum sürekli, maddi gücüm de yok?; yorum yapmama gerek yok sanırım, birine benzettim sanki;)))
Bir başka kadın kocasından habersizce cebinden parasını aldığını söyledi, cevap ?israf edilmediği, aileye harcandığı sürece sakıncası olmadığı? oldu, cevaplayan bir din hocası. Üstelik bunu bir koşula bağlamadan, vermiyor, az veriyor gibi. Bende çok yaptm zamanında, ama israfta ettim, çocuklarımla da yedik gerçi, neyse günahı yokmuş;))) Yine bir başka kadın 5 yaşında çocuğunun olduğunu, düğününde kocasının ailesinin taktığı altınların sahte olduğunu öğrendiğini söyledi, hoca hz. Muhammed?in ?aldatan bizden değildir? sözünü hatırlattı. İlk bahsettiğim kadına da ?bir evden yalan ve haram kalkarsa o eve mutluluk gelir? dedi. Hocanın sözlerinden de anlaşılan o ki cehennemi erkekler dolduracak, cehennem rezerve edilmiş durumda erkekler tarafından, gözümüz aydın, onlardan bize sıra gelmez;)))
Bunlar kayıtta, kendini robin hood sanan evdeki ahmaka izletilecek, ben desem tınlamazda belki bir hocanın dediği bir kulağından girer, benden kaçırıp dağıtım yapıyor ya, bilmiyor ki arkasından, o göçüp gittikten sonra her paraya sıkıştığımda, her üç aylığa mecbur bırakılacağım günlerde oturup kalkıp ona beddua edeceğim, ona buna dağıttı da beni bu günlere düşürdü diye, o dağıtarak sevap aldığını sanmaya devam etsin, bunun sonrası da, inşallah bir hesap günüde var, hakkımı helal edeceğimi sanıyorsa çok yanılıyor. Bakalım işlediği sevaplar mı yoksa benim beddualarım mı baskın gelecek? Benim soramadığım hesabı Allah sorsun ondan, sormazsa ben ondan soracağım zaten. Aldatan bizlerden değilse kocamın kimlerden olduğu meçhul, çünkü en başından beri en iyi yaptığı şey beni aldatmak, olur olmaz her şeyle ilgili beni kandırmak, yalan söylemek. Benim en büyük handikapım içimdeki merhametim, bende olup onda olmayan, korktuğum oydu, başımada geldi, neyse savaş bitmiş değil, farklı sahalarda çalışmaya devam.
Muhabbet faslından sonra hoca efendi dua faslına geçti, duanın arasına seçimlerden hayırlarla çıkılmasını sokuşturdu, tabi ki amin demedim, yemezler hoca, o hayırdan neyi kast ettiği çok belli, eh, trt 1 farkı. Maşallah reklamın da ardı arkası gelmiyor, ne zaman açsam akp reklamı, maşallah, maşallah, nazarlar değer inşallah. akp çıldırmış durumda, nereden saldıracağını şaşırıyor, fetih günündeki kalabalık çoktu gerçekten, otobüsler, vapurlar, yemekler, sular bedava nasıl olsa, ipini koparan salak gelmiş, takkeliler geçiş yaptı, biz ne geçiş törenleri görmüştük, bunları görmekte nasipte varmış demek ki! Son görüşümüz olur inşallah.
Şehzade Bilal efendi de alanı teftiş ederek arz-ı endam eyledi, değerli görüşlerini bildirdi, haşmetlu erdoğan ise torun veliahtları ile boy gösterdi alanda, bütün bunların ne anlamlara geldiğini görmemek için kör olmak gerek.
***Taze bezelye ve taze yapraklar dondurucuya yerleşti, yapraklar alındığı gibi, öylece, bir büyük poşet olarak kondu, bir tencere ancak çıkıyor bir poşet yapraktan zaten, suya konarak çözdürülecek, sonrasında bol yıkama faslı, bezelyeler her alışta 2 pişirimlik alındı, tarafımdan ayıklandı, ayıklanmış almıyorum, iyi olmuyor, biri pişirildi, diğeri donduruldu, şeffaf market poşetine konarak, benim için bir pişirimlik demek bir kiloya yakın iç demek, yine suyun içinde çözdürülecek.
***Kızımın mezuniyeti var, mezuniyet dediysem ortaokul, kızıma sorsan ordinaryüs profesörlük mezuniyeti, bir heyecan, debdebe, şımarık;))) ona elbise, ayakkabı bakılıyor, bir doğru dürüst elbise bulamadım, hepsi taşlı tokalı elbiselerin, bu mağazalar ne satıyor bir anlayabilsem, ve bu millet giydiklerini nereden buluyor, bul bulabilirsen, gezmediğim ayakkabıcı kalmadı, hotiç, inci vs, eline alıyorsun 200 lira, el yakıyor, giysen 20 lira etmez, o kadar adi, hiç rahat ve gösterişli değiller, birde fantazi denince sanki 15 cm topuklu olması gerekiyormuş gibi hepsi öyle, ne iddialı bir millet olduk, 14 yaşındaki kızıma 15 cm topuklu giydirecek değilim ya, yine en iyisini desa da bulabildim, rahat, kullanışlı bir ayakkabı, kalın topuklu, üstelik diğer mağazalardan daha iyi fiyata, iyi dediysem o da 175, ucuz diye bir şey yok zaten, paraca bir farkı yok ama en azından ayakkabı daha iyi, buluncaya kadar epey taban teptim ama. Jean de, genç giyimde en iyi yine mavi, oğlumun tercihi mavi, zara, mara gezdik 1,2 ay önce, kullandıkları kumaşlar iyi değil, giyilen iyi durmuyor insanın üstünde, yine mavi de karar kıldı, ve aldıklarından memnun. Hatırlamakta, hatırlatmakta fayda var, ev giyimde english home berbat, çok kalitesiz, en iyisi linens, bizi kazıklamaya kalkanlara karşı bu bilgileri paylaşmakta fayda var. Beta nın ayakkabıları da iyi sayılır.
***Liseden kız arkadaşıma anjiyo önermişler, 49 yaşındayız, facebooka yazdı, bende böyle durumlar konusunda hassasım, biliyorsunuz, söz konusu olan arkadaşım ve anjiyo olunca daha da hassasım, 1,2 doktora daha görünüp gerçekten gerekli olup olmadığını sormasını istedim, öyle yapmış, anjiyo yerine sintigrafi çekilmiş ve sınuç iyiymiş, hep kötü yönünden bakmamak lazım, kötü niyette olmaz diye birşey yok elbette, sağlık sektörü para ile ayakta duruyor, herkes para ile ayakta duruyor sonuç olarak, yoğunluk, işin içinde olup anjiyoyu bile normal gibi görmekte etkili olabilir bu öneride, herkes kendi malına kendi sahip çıkacak sonuç olarak, önce ben, sonra bir başkasının görüşü, karar ve hayat benim.
Sırtı ağrıdığı için gitmiş arkadaşım doktora, her sırtı ağrıdığı için kalp doktoruna gideni anjiyo yapsalar sağlık bakanlığı ve/veya doktorlar ihya olurlar, bende bir zamanlar göğüs ağrısı sebebiyle gitmiştim, elli türlü tarama yaptılar, ultrason falan, hiç ağızlarından anjiyo çıkmadı, o nasıl doktorsa gittiği, hangi zamanda yaşıyoruz, kaç teknik var sıra anjiyoya gelene kadar.
*Arkadaşım beni eskisinden daha çok seviyor artık;)))
Geçen yaz oğlum sivilce için antibiyotik içmişti, yazmıştım, mideye yapışabiliyormuş, yapıştı da, bunu söylememize, bilmelerine rağmen endoskopi önerdiler, oğlum o zaman 18 yaşında, hayatında doktor yüzü görmemiş, endoskopi yapılacak, bayıltarak, ben taraftar olmadım, yaptırmadım ve ilaç eriyip gitti midede, doktor beni razı etmek için ?ben 3 kere yaptırdım? dedi, kötü niyetle demedi, diyorum ya, onlara normal geliyor artık, duyguyu, acıyı bir kenara bırakmışlar, hatta senin durumun şaşırtıcı geliyordur belkide onlara, herkes her söyleneni itirazsız kabul ettiği için, her söyleneni yaptıracak olsan canının yarısını orada bırakıp gelmen gerekecek, can pekmezden tatlı.
Bu şartlar altında sağlık çalışanlarına yönelen şiddetin, ki çok eleştiriliyor ya, altı üstü iyi hesaplanmalı, kimse kimseden üstün değil, kimse kimsenin üstünde değil, herkesin taşıdığı bir can ve o cana saygı duyulmalı, gerektiği ölçüde.
***Orta sondaydım, kızımın şimdiki yaşında, 19 mayısta normal bir tişört ve pantolonla gitmiştik okula, tören için, normal giysimiz siyah önlüktü, evden okula gidene kadar ter atmıştım, utançtan, ilk defa vücudumu birazda olsa belli eden bir giysi giymiştim, ki sıskanın tekiydim, zayıf, çelimsiz, kzım benden daha gösterişli, şimdi bakıyorum kızıma, tavır açısından benimle alakası yok, bu kızımla mı ilgili, değil, çevre, ortam ile ilgili, alışverişte gözü hep 10 cm lik ince topuklu ayakkabıda idi, hani bir beni kafalayabilse, zar zor atlatıp kalın topuklu aldırdım, son anda, yine 10 cm, bugün ayaklarının üstüne basamadı, altı şişmiş, birde ince topuklu olsaydı ne olurdu acaba, ki arkadaşlarının bir kısmı ince topuklu giymiş, platform topuklular bu açıdan daha sıhhı, ama bulamadık, elbiseyi mini ve dar istiyor, vücut hatlarını gösterecek biçimde, ki arkadaşları hep öyle giymiş, kadınsı, bense askılı, bol dökümlü, büzgülü klasik bir elbise aldım, istediği tipte bir elbise almayacağımı kesin bir dille anlatarak, tam yaşına göre, genç kız elbisesi, o pek istemedi, tek başına fotosunu dahi koymadı facebooka, çocuk gibiymiş, ne kadar sexi, dişi, o kadar cool, hava o hava, çekilen fotolar, verilen pozlar hep o bazda, sadece kızım değil, genel, kızım ne ki, ne fotoları var arkadaşlarının, ayna önü selfileri, sexi, neyse ki yakın arkadaşları değil.
Bizim eski fotoğraflar tek yüz ifadeli, ?gülümseyin, kodakla? ifadeli, gülümsememişiz bile, ciddi, şimdikilerin binbir surat, hiçbiri bir diğerine benzemiyor, bir afilli, sanırsınız farklı farklı kişiler, o insanla o fotodakinin alakasını kurmak biraz zor, zorlanıyorum anlamakta, kırk yıl uğraşsam beceremem herhalde o ifadeleri, pozları, modeller halt etmiş yanlarında, genetiklerinde mi var bu çocukların, anlayamadım, çağ atladık galiba, bu bahsettiğim ortaokul çocukları, lise bile değil, liseden beni ve kızımı Allah korusun, geri kafalı kaldık, görüyor musunuz işi, ortaokul bebesinin yanında üstelik, o çocukların beyinlerini bu çöplüğe çeviren bu düzene, düzeneğe lanet olsun, her şeyin sex, sexi olarak sunulduğu. Biz kel kafalı Sinead O?connor dinlerdik, trt de bir o vardı, birde eurovision şarkı yarışmasını;))) onlar Rihanna dinliyor, ve benzerlerini, sexi, sexi, ve en sexi, ?bir sen var, sen ve bedenin, gerisi boş? deniyor çocuklara şarkılar yoluyla, ulaştıkları her yolla onları dinliyorlar, bütün gün, bir köşeye saklanıp, çocukların ne suçu var ki! Kominizme, sokak olaylarına geri dönüş yapılmalı, hiç değilse beyinleri meşgul olur biraz, çalışır, eski gençlik çok daha iyiydi, giy parkanı çık sokağa, eylemse eylem, nedir bu ya, bir çocuğun mezuniyetini atlatacağım diye afakanlar bastı üstüme!
***Kuaförde saçları yapılırken makyaj yapan bayanın müşterisi geldi, geç kaldık, aceleyle başka bir makyaj yapan aramaya koyulduk, kızım akıllı, ben ondan akıllı, gönlü olsun, mutlu olsun istiyorum çocuğum, akşam öcü gibi anlattıysam da öcü değil, baskıdan gerilmişim günlerdir, onun etkisi, onu reddetmek, istediklerine hayır demek bende bayağı bir baskı yaratmış, benim tatlı mı tatlı, sevimli kızım, başka bir sıradan kuaförde yapıldı makyaj, kuaförden başka herşeye benzeyen, 40 lira istediler aceleyle yapılan hafif bir makyaj için, özene bezene yapılan saç için az önce 25 lira ödemiştim, o saç bile çoğu yerde 5-10 lira, orada da 15 lira, özenildiği için 25, fazla geldi, girerken sormamıştım, hata bende, ödemeyeceğimi söyledim, 30 olsun dediler, 30 da ödemem, 20 öderim dedim, o makyajın hakkı o, o bile değil, sadece kendi götürdüğüm malzeme kullanıldı üstelik, 10 dakikalık emek, başka birşey yok ortada.
Adam kartı kullandı, çekmiyor diye makyaj yapan kadını çağırdı, şifreymiş, kadın geldi, tekrar kartı istedi, kart makinesi bankonun arkasında, görünmüyor, bir öncekinin çıkan kağıdını istedim, arandı, uyduruktan bir kağıt tutuşturdu elime, okunmayan, para olarak istedi, çok değilmiş 20 lira, kart çekmeye gerek yokmuş, bir kere çekti nasıl olsa, ikinci kez çekti karttan, eve gelince oğluma sordum, şüphedeyim zaten, iki kez çekilmiş, bugün gidip o ikinci 20 lirayı geri alacağım, vermesinde göreyim, dükkanını başına yıkarım valla. Vermem derse gidip bankaya şikayet edeceğim, iki peşpeşe çekim var ortada nasıl olsa, resmen hırsızlık. Böylesini de ilk defa gördüm, hep aklıma gelirdi de başıma gelmemişti. Kuaföre gitmekten niye illet olduğumu bir kez daha anladım. Bir iyi, iyi niyetli bir kuaför bulup başkasına gitmeyeceksin, üstüne fazladan para ver ama hiç değilse illet olma, ben bunu bilir, bunu söylerim. Gözümün içine baka baka beni kazıklayacak aklınca, rızamla alamadı 40 lirayı, hırsızlıkla alacak, sormaz mıyım hesabını.
***Buzdolabı sıfırlanmış, oğluma söyleyeyimde bugün markete gidelim, hay Allah, yarında seçim varmış, orayı da sıfırlarız inşallah;))) Elinizi eğriye değil doğruya uzatın, paraları sıfırlamayanların yönüne, cümlemizin selameti için, onların da dediği gibi, Allah yar ve yardımcımız olsun, Allah bir onların Allahı değil ya, hepimizin Allahı, Allaha şükürler olsun, ya birde sadece onların Allahı olsaydı;))) Neyse ki ellerinde öyle bir kanıtları yok, yoksa yandığımızın resmiydi;)))
***Market kışa göre oldukça ucuz, bu sevindirici, ama meyveler pahalı, papaz erik, salihli kiraz 15 lira, yenidünya, kayısı 5-6 lira, karpuz 90 kuruş.
Gittim, 20 liramı aldım, geldim, kimse kimsenin aptalı değil, bende değilim, 80 liraymışta bana indirim yapmışlarmış zaten, gıdıklada güleyim, alabiliyorsan al, ben vermeyince, aldı ama onuda geri aldım. Sanki gelin makyajı yapmış, ben bile yapardım onun yaptığı makyajı. Mesele 10 lira, 20 lira meselesi değil ki, mesele aptal yerine koyulup koyulmama meselesi.
***Her cuma olduğu gibi bu cuma da vardı iyi fikirde bir din hocası, farklı bir hoca, geçen haftaki değil, dakika bir gol bir yağdırmaya başladılar kadınlar soruları, ilk soru benim de cevabını bilmek istediğim bir soruydu, ?eşlerin birbirlerine hakkını helal etmemesinin bir vebali var mıdır? geçen haftadan sormuştum ya, işlediği sevaplar mı yoksa benim beddualarım mı geçerli olacak diye, onun da cevabı geldi, hocanın verdiği cevap şöyle, ?kadın kocanın isteklerine mazaretsiz cevap vermezse cennete giremez, ama kadının hakkını yiyen bir koca da kadın hakkını helal etmedikçe cennete giremez. Elindeki sevabını da alır götürür. Onun için eşler birbirine saygılı, fedakar ve duygusal değil akılcı davranarak evliliklerini devam ettirmelidirler. Birbirlerine karşı olan görevlerini yerlerine getirecekler, kul hakkıdır, vazgeçmezse öbür tarafta işler çok karışır.? Hurilerden mahrum kalacak, yazııık!
Kocasının aldattığı kadına ise ?dinimizde yuvanın devamı en önemli meselelerden biri, ve sevap, kadın güzel hareket ve sözlerle kocasını kendine bağlamalı, erkekte öyle, kalplerini birbirlerine ısındıracaklar, yakın duracaklar.?
Diğer cevaplar, ?kadını evlenince bağımsız bir evde durma hakkı var, koca kadının giyimini kuşamını, müstakil bir evi sağlayacak, kadının hakkıdır, imkanı var ve bunu yapmıyorsa kadının hakkını yiyor, annesine başka evde baksın, dinin kuralı bu. Kaynı ile aynı evde oturması caiz değildir.?; ?sigara geri zekalılık, kısır, iktidarsızlık, kanser yapar, sigara mekruh değil zehir olduğu için haramdır, bir adam haram içinde ölürse sonu kötüdür, dinimizde intihar sayılır?; ?konuşmamak, kin tutmak, küsmek dinimizde yok, 3 günden fazlası haram, kin tutanlara af kapısı kapalı?; ?bir kadına en yakın insan kocası, bir erkeğe en yakın insan karısıdır, anne baba sonra, çocukta varsa anne baba 3. sıraya düşer, mazaretsiz yuva yıkmakarşı alayı silkindirir, vebali büyüktür, ana baba ağzına bakarak karı veya koca sokağa atılmaz, ana babanın karışmaya hakkı yok, yuva yıkan havada uçsa cennete giremez.?
***Bu din hocalarını dinledim beri içim o kadar rahat ki, bir kuş gibi rahatladım, bundan böyle bana, çocuklarıma istediği kadar haksızlık edebilir, hakkımızı yiyebilir, istediğine yedirebilir, serbest, kendi bileceği iş, ağzımı açıp tek laf bile etmem, zaten etmiyordum, biliyorum ki artık bunun bir karşılığı var, içimi rahatlatan o, bu saatten sonra ağzıyla kuş tutsa ona hakkımı helal etmeyeceğim, ne çocuklarımın ne de kendimin, o günlerimiz asla geri gelmeyecek çünkü, içi boş, kırık bir vazo olarak yanında olacağım, olmaya devam edersem, bunun, hakkımı helal etmemenin karşılığı cennete gidememekmiş, varsın olsun bakalım, Allahım benim yerime de sürüm sürüm süründürsün onu, eğer böyle yapıyorsa, ki yapıyor, yapmaması mümkün değil, yaptığını her kanıtıyla biliyorum zaten.
?Artık sevmeyeceğim, bütün kabahat senin, ne kadar ağlasan boş, ne kadar yalvarsan boş, sana dönmeyeceğim, bitsin artık bu çile, çekemem bile bile,?ümitlerimi kırdın, hayallerimi yıktın, benim ah?ımı aldın, şimdi sende yalnızsın? derken Suat Sayın, bundan yıllar yıllar önce, benim şu an hissettiklerimle ne benzerlikler yaşıyordu acaba, kim bilir?
Hani hep öyle biliriz ya, İslam dini kadına hak tanımaz, ezdirir diye, hiç öyle değilmiş, hocaların söylediklerine bakarak elbette, iki haftada iki ayrı hocayı dinledim, ikisi de birbirinden aydın, zeki ve kadın yanlısı idiler, yani hakkın, haklı olanın yanlısı. Bağnazlık, yobazlık yanlarından bile geçmemiş, kocam bile onlardan daha bağnaz ve yobazdır. Ve kötü.
***Bilgisayar oyunları, geçlik, illüminati hakkında yazmıştım, epey oldu, her yeni büyüyen çocuğumla bu bilgiye tekrardan erişiyorum, her büyüyenin karşına çıkıyor yani illimünati, bir şekilde, oğullarımı pek başaramadıysam da kızımı bilgisayar oyunlarından uzak büyütmeyi başardım sanırım, kızım da müzik dinlemeyi seviyor, müziğe de karışma diyeceksiniz, müzikten masum ne var, haklısınız, karışmıyorum zaten, kızımın bu ara müzik dünyası ve illimünati ilişkisi ilgisini çekiyor, söylediğine göre Rihanna, Miley Cyrus, Beyonce, Katy Perry, Justin Bibier, Madonna, Selena Gomez, Angelina Jolie, Lady Gaga, Mustafa Ceceli, Atiye, Aref, Sezen Aksu, Tarkan illümiatiymiş, illimünati olanlar birbirlerini yükseltmek için özel çaba sarf ediyorlarmış, Michael Jackson illüminatiden ayrılmak istediği için öldürülmüş.
Kraliçe Elizabeth en kıdemli üyelerindenmiş, Rockefeller en başlarıymış, Amerikan dolarının üstünde bile illimünati işareti varmış, 27 yaşında guruba dahil ederlermiş, kabul etmeyenler o yaşta öldürülürlermiş, ünlü veya zekiler seçilirmiş davet için, Amy Winehouse illimünati olmayı reddettiği için öldürülmüş, Eminem reddettiği halde öldürülmemiş ama şöhreti azalmış, sloganları yeni dünya düzeni imiş, dünyada dini inanç istemiyorlarmış, amaç insanların ruhlarını şeytana sattırmakmış, zihin kontrolüyle dünyayı ele geçirmek, ruhlarını şeytana sattıktan sonra ün, para, şöhret geliyormuş, merkezleri 51. bölge imiş, ünlü uzaylılar bölgesi, hipnotize, bilinçaltı vb. zihinsel silahlardan bahsediliyormuş, piramitler, illimünati birbirleriyle bağlantılıymış.
Katy Perry?nin dark horse adlı klibinde Mısır, piramitler, Kleopatra var, şarkıda karanlık fırtına yaklaşıyor deniyormuş, şarkının sözleri illüminatiyi destekler, anlatır bir tarzda, şarkıda aşk diye bahsettiği aslında illüminati, Selena Gomez?in come and get it adlı şarkısı da illimünati aşkını anlatıyor, googlea subliminal mesaj yazıyorsunuz, Disney?in görsel öğeleri çıkıyor, çizgi filmlerdeki sex ögeleri, açıp bakabilirsiniz, aslan kralın ağız burun yapısı çıplak bir kadın figürü mesela, arkadan resmedilmiş, bikinili, çocuktan al haberi, bir yerlerden pis kokular yükselmese buralarda bile kokusu çıkmaz diye düşünüyorum,
Bunları konuştuktan sonra kızım artık çizgi film izlemeyeceğini, o şarkıları dinlemeyeceğini söyledi, ?kim bilir beynime neler yerleştiriyorlar, bizim nesil hep böyle, sizin nesil gittikten sonra dünya belkide cehenneme dönecek, 20, 30 yıl sonra dünya dünyalıktan çıkabilir? dedi, çocuk kendi dünyasında dünya için endişe duymaya bsşlamış, bununla ilgili endişelerimi zaten mezuniyet alışverişini yazarken bahsetmiştim, kızım kendiliğinden fark etti içinde bulunduğu durumu, ben ona en ufak bir göndermede bulunmadım, sadece gözüm üstündeydi, o kadar.
Bu konuda bir gözlemim daha var, şimdiki 3-5 yaş çocuklarının gözlerinde bizim gözlerimizde olan sevgi pırıltısının olmaması, donuk bakışlı gözler, ve sert bir yüz ifadesi, sanki büyük insan gibi, nedendir, nasıldır bilmiyorum ama çocukların yüz ifadesi değişti, çocuk gibi değilde büyük insan gibi. Bu indigo, kristal çocuk meselesiyle ilintilidir belki, veya onların bir sonraki kuşağı olabilirler. İndigolar 90-2000 arasıydı, kristaller 2000 sonrası, şimdi birde 2010 sonrası var olmalı. 90?lı çocuklar 8-10 yaşlarındayken tanıştılar bilgisayar oyunlarıyla, henüz o kadar gelişmemişti bilgisayar oyunları, 2000?liler daha küçük yaşlarda tanıştı bilgisayar oyunlarıyla, 2015?ten sonra doğanlar tamamen bilgisayarla büyüyorlar, belki bütün fark bundandır, o küçücük beyinler sert ifadelerle, donuk bakışlarla büyüdükleri için yüzlerine sert ifadeler takınıyorlardır, bir çizgi film karakterine, bilgisayar oyunundaki bir karaktere, yüzüne ne kadar sevgi ifadesi ekleyebilirsiniz, hele ki bunu istemiyor aksine insanlara soğuk bir ifade yerleştirmek istiyorsanız.
Şimdi yazınca fark ettim, daha doğrusu hatırladım, bu iş aslında oyuncak bebeklerle başladı, eskiden, bizler çocukken, ilk çıkan oyuncak bebeklerin yüz ifadeleri birbirinden güzeldi, sonra, kızım büyürken ona bebek almaya çalışırken fark ettim ki o yüz ifadeleri değişmiş, kötücülleşmiş, korkutucu yüzler olmuş, bende almadım, kızım zaten bebek sevmezdi pek, hiç oynamadı bebekle, bir kere aldım, bir düzgün ifadeli bulup, 6-7 yaşlarındayken, onda da ağladı, bana niye bebek aldın diye;))) barbie bebekler bebek ifadeli mi sizce, sexi kadın ifadeli, bir bebek, çocuk sexi kadınla niye oynar, oynaması gereken obje o mudur, annesinin yaşında bir görüntü ile oynayan çocuklar, belki teknolojideki bu hızlı gelişmenin amacı da budur, insanları modern kölelere dönüştürmenin bir yolu.
İllüminati kendini aydınlatılmışlar olarak ifade ediyormuş, bundan bilgisayarların yüze vuran ışığının kast edilmiş olabileceğini daha öncede yazmıştım. Hani bazı paylaşımlarda ?kesin bilgi, paylaşınız? gibi bir ibare oluyor ya, bu bilgi aslına bakılırsa o içerikte bir bilgi, kısa zamanda yaygınlaşması, bilinmesi gerek ki insanlar çocuklarını tez elden bu saldırılardan bir nebze olsun koruyabilsin. Asıl siber saldırı çocuklarımızın, geleceğimiz olan çocuklarımızın beyinlerine yapılıyor. Laf olsun sayfa dolsun diye yazmıyorum bunları, sayfanın dolu veya boş olması bana bir şey kazandırmıyor, laf olsun diye yazdıklarımda oluyor zaman zaman ama bu yazdığım öyle bir yazı değil. Yinede sizin bileceğiniz iş, ben dünya için, dünyanın geleceği için dilim döndüğünce ve kendimden örnekleyerek anlatmaya çalışıyorum gelmekte olan karanlık fırtınayı, görebildiğim, çocuklarımın bana gösterdiği kadarıyla. Olabildiği kadar çocukları çizgi filmlerden, bilgisayar oyunlarından ve yabancı müzikten, kliplerinden uzak tutmamız gerek, bunu nasıl başaracaksak?
Şeytan sıkı çalışıyor anlaşılan, veya şeytan maskesi ardına sığınan şeytaniler iş başında, bize düşense onun, onların bu iştigaline mümkün mertebe engel olmak.
Ne zamanki kendi özümüzden, müziğimizden uzaklaştık bu işler başımıza geldi, yıllardır thm, tsm müziği dinlemedik, dinletilmedik, trt yayınlamayı kesti, sonra sadece trt müzik kanalına sıkıştırdı, izleyemez olduk, sıra sendeyi trt1 de yayınlıyorlarda izleyebiliyorum artık, yıllardan sonra ilk defa thm ve tsm dinleyebiliyorum, eski sanatçıları görmeyeli o kadar uzun zaman olmuş ki tanımakta, hatırlamakta zorlanıyorum, kimileri yaşlanmış bile, hiç tanımıyorum, bir züppe orkestra şefi var, kendini bir halt sanan, sanat müziğinin içine rap sokuyor, halk müziğinin arasına gitar solo ve diğer olmadık enstrümanları yerleştiriyor, sazın suyu çıkmış sanki! Rap koyduğunda jürideki sanatçıların bir kısmı kızdı zaten.
Be First to Comment