***Yeni baro başkanı Metin Feyzioğlu ?gaz bombaları ateşli silah olarak kullanılıyor; direkt insanların üstüne sıkılarak darp ediliyor veya yere çarptırılıp şarampolleri çarptırılıyor; ayak, bacaklarda yanıklar oluşuyor; yaralıların sayısı söylenenin çok üstünde; Ankara?da sadece çağ hastanesinde tedavi edilenlerin sayısı 80 kişi; içişleri bakanı yalan söylüyor. Gaz bombaları ile hedef alınan bölgeler ya yakın mesafeden testisler ya da kafa; testis ve beyin ameliyatları yapılıyor hastanelerde; yaralıların ve içeri alınanların büyük bir çoğunluğu lise öğrencisi? dedi. Ve cumhurbaşkanını olaylara müdahale etmeye çağırdı.
Polis kendi aklı ile mi davranıyor sizce insanlara bu denli zulüm ederken; davranabilir mi; polisleri bir ikna eden var zaten; AKP ve başbakan. Senin oğlun da orada olabilirdi; benim oğlum da. Benim oğlum orada olsa idi ?oh? diyebilecek miydin? O şu anda hastanelerde acı çeken; 16 yaşında belkide erkekliklerini kaybeden; beyin hasarı yaşayan yeni yetmelerin iki eli yakasında olsun Erdoğan?ın. Dindarlık bu ise ben dinimi terk eder dinsiz olmayı tercih ederim; ya siz?,
Kendi milletine bıkıp usanmadan ?çapulcu? diyen; onlara bu mertebeyi layık gören bir adamdan o ülkeye başbakan olmaz; bunu anlamak için daha ne yapması gerekiyor? Bir önceki sayfada yazmıştım; Fethullah Gülen?in Erteğen?e ?Bazı konularda dikkatli, temkinli olunmasını, üsluba dikkat edilmesini istiyor? mesajını Arınç?ın getirdiğini; 1 ay bile olmadı sayılır; Erteğen ve Arınç?ın Amerika?ya gittiği zamana denk geliyor; tecrübenin hali bir başka; 1 ay öncesinden gördü olacakları; helal olsun; yine onun altında yazmıştım; psikiyatrist Özkan Pektaş ?bir anda agresif olabiliyor; bu birazcık böyle toplumda üzüntü yaratıyor? demişti; bir bilene sormak lazım her zaman; ne demişti Süleyman Demirel; o koca çınar; askerlerimiz ergenekondan içeri atılırlarken; hatta genel kurmay başkanı İlker Başbuğ içeri atılırken; ?her şey bitmiş değil; bu köprülerin altından daha ne sular geçer? diye; geçiyor işte.
***Hepimiz çapulcuyuz; hepimiz ayyaşız; var mı ötesi!!! Sana mı soracağız ne olduğumuzu, ne olacağımızı; sen kim oluyorsun güdük. Benim adıma benim kimliğime, kişiliğime karar verme hakkını sana kim verdi; kimden aldın o yetkiyi; ben vermedim; vermeyeceğimde. İçerim, içmem, doğururum, doğurmam, kürtaj olurum, olmam, kırmızı ruj sürerim, sürmem sana ne; başımı, kıçımı açarım, açmam; sana mı soracağım; ben anamı babamı karıştırtmadım kendime; seni mi karıştırtacağım? Git evindeki karına, kızına karış; bu ülke senin evin, bu ülkedeki yaşayan kadınlar ise senin özel haremin değil; 90 yıldır özgür yaşıyor kadınlar bu ülkede ve özgürce yaşamaya devam edecekler; sen ne dersen de.
Haddini bil erteğen; ki bileceksin zaten; koşullar öyle gösteriyor. Gün bizim günümüz artık; sana bu kadarı fazla bile oldu. Çapulcuyum; sen öyle dediğin için; şerefle başımın üstünde; onurdur; sana kul olmak; önünde boyun eğmekten evladır.
Şükürler olsun ki bütün bu sözleri gönül rahatlığı ile söyleyebiliyorum; alnım ak; son 3,5 yıldır hiç değişmeden; korkusuzca aynı şeyleri söylediğim için; bu sabah ezanıyla başlamadım yani. Sabah ezanı ile başlayanlar ben bunları yazarken neredeydiler?
***Ortalık tava tencere kıvamında; şangur, şungur; kornalar bir yandan; ışıklarını akıp söndürenler; saat 21?i geçti; susurluk eylemine 5 çeker bu eylem; kimse sessiz kalmak, sinmek niyetinde değil; oğlum 17 yaşında; lise 3. sınıfta ve dışarıda; durmuyor; nasıl tutabilirim ki onu; olmak istediği; kalbinin attığı yer orası; Erteğen testislerini koparsın diye mi büyüttüm ben oğlumu; veya oğlu dışarı çıkan; bir ses, bir vücut olmak isteyen her anne; testislerin kopsun inşallah erteğen de nasıl bir şey olduğunu anlayasın; o hastanelerden çıkamaz olasın. Türkiye?yi savaş alanına çevirdin; bunun ahı yanında kalmasın. Aşkımız buraya kadaaar;)))
***Bir millete yıllarca köpek muamelesi yapar, devamlı kışkırtırsan o millet bir gün gelir kudurur ve öncelikle gelir seni ısırır; haksız da sayılmaz hani; bugün; bugünlerde yaşadığımız bu.
Dün hala ?diktatör arıyorsanız bunu söyleyenler geçmişine baksın? dedi; yine Atatürk?ü kastediyor zındık; bir gıdım akıllanma ibaresi yok adamda; nefreti içini bürümüş; devamlı dışarı atamadıkça rahat edemiyor; o geçmişimize bakarak düşürdük seni bu hale zaten.
Dışarıda çocuklar çelik çomak oynuyormuş gibi olanı biteni göremeden; hala, yani dün ?Taksim?e cami de yapacağız? diyor; 5 yaşındaki bir çocuk beynine bile sahip değil; kiminle inatlaştığını sanıyor; veya nereye varacağını? Yap ta gör daha neler olacağını.
Ben büyüğüm, başbakanım; ortalığı biraz olsun yatıştırayım; insanlar boş yere heder olmasın gibi bir tasası bile yok; anlaşılır gibi değil; etrafındaki herkes geri adım attı; özürler dilendi; o atmayacağım diye diretiyor. Öyle olsun; kimin zararlı çıkacağını göreceğiz yakında nasıl olsa; bunların geri dönüşünün olacağından hiç kuşkusu olmasın. Namert ya; er meydanını terk ediyor; bugün yurt dışı gezisi çıkarmış kendine; çocuklarımız nasıl olsa polislerine emanet. Dün çok kötüydü Ankara; kızılay koca bir revire dönüştü; Ayrancı da bile insanları gözaltına almışlar. Nereye, ne kadar yetişebilirler; her ilin polisi o ille anca baş ediyor; dışarıdan yardım alamayacaklarına göre; gaz bombası stokları da tükenmeye başlamıştır artık. Hazine desen tamtakır; yeni gaz bombasına verecek para mı var? Koşullar her halükarda bizden yana.
3 gün önce bir açılış yaptı; mehter takımı ve kuranı kerim okumasıyla; adı okçular tekkesi; onun adına okçular okulu denemiyor mu? Tekke ve zaviye isminin bu millette ne gibi ifadeler uyandırdığını bilmiyor mu? İnadına yapıyor; aklınca bizi bastıracak. Dün bir açılış daha; Osmanlı arşiv binası; millet aya gidiyor; biz yaya; mehter takımından bir farkımız yok; bir ileri bir geri; Osmanlının arşivi olsa ne olacak; yaş 70, iş bitmiş; bizim paramızı ipe sapa gelmez işlere aktarıyor; sonrada vergi üstüne vergi bindiriyor. 480 koltuk tribünlü olimpik yarış sahası, sporcu soyunma ve dinlenme odaları, delegasyon ve hakem ofisleri, fitness salonu, kapalı alan ok atış sahası, ok ve yay imalat atölyesi, idari ofisler, VIP, toplantı ve konferans salonları, şadırvan, hünkar köşkleri, kütüphane, arşiv ve müze bulunan; 18 bin metrekarelik alan kaplayan bir okçuluk okuluna çok mu ihtiyacımız var; insanlar okçuluk öğrendiklerinde ne işlerine yarayacak? 550 yıl önce kurulan okçuluk okulunu canlandırmakta neyin nesi; o zaman lazımmış çünkü okla savaş yapılıyormuş; şimdi ne işe yarayacak? Bu kadar nostalji bize biraz fazla, lüks ve pahalı gelmez mi? İlla bir yatırım yapacaksan git fizik, kimya, astronomi dallarında yap; bugün için bir hayır işlemiş olursun hiç değilse. Babasının parasını harcar gibi harcıyor devletin parasını; gereksiz işlere çar çur ediyor sonrada bindiriyor bize zamları, vergiyi; buna diktatör denmez de kime denir? Hizmetkarımızmış; çok belli oluyor. Hizmetkarlar bu kadar pahalıya patlamıyor bildiğim kadarıyla işverenlerine. Elbette bütün bu açılışlar ?ya Allah bismillah? seramonisi eşliğinde yapılıyor; milletin gözüne batmıyor mu bütün bunlar sanıyor; alışmadık; alıştıramayacaksın; çünkü istemiyoruz böyle ilkel, basit, sıradanlığı ile sıra dışı bir başbakan.
Ben ne taksimde ne de başka bir yerde minarelerle, kubbelerle bezenmiş yapılar içinde yaşamak istemiyorum; ve son günlerde görünen o ki benimle beraber bunu istemeyen bir dolu insan var; modern bir dünyada yaşıyoruz; en azından öyle yaşıyor idik ve öylede kalmasını istiyoruz; cumhuriyetin ilk yıllarında ne binalar yapılmış; hepsi hala sapasağlam; hangisinde kubbe, minare çağrışımı var; baban mı mimardı da mimariye bu kadar taktın kafayı; beyinlerimizi, geçmişimizi ezip silmek, yok etmek istiyor; hazmedemediği; bütün derdi bu.
Hani diyor ya herkese; ?adamın ufku bu kadar? diye; asıl kendisinin ufku bu kadar; geçmişten görüp bildiğine saplanıp kalmış; bir adım ilerisini göremeyen bir zırcahil. Bundan böyle ülkemin yönetimi için bir siyasetçi değil fen bilimleri alanında profesör olmuş insanlar istiyorum; çok ciddiyim; beyin ağırlığının kaç gram olduğunu bilmediğimiz insanlara boyun eğmekten bıkıp usandım artık. Varsa elinde kanıtı zeki olduğuna dair; buyursun gelsin; başımın üstünde yeri var; Emrehan Halıcı olsun mesela; veya onun zeka düzeyindeki insanlar; insan zekasının ne kadar olduğunu eğitimi boyunca kanıtlar zaten. Gürsel Tekin iyi niyetli bir adam olabilir; öylede görünüyor; olmasın; K. Kılıçdaroğlu; iyi niyetli; olmasın; zeki olsun; zeki olduğuna dair elinde bir belgesi olsun; özellikle fen bilimleri alanında profesör olsun ve bu ülkeyi geri götürmek yerine hiç değilse bir adım ileri götürsün.
***Dünkü haberlerde vardı; gece; yolun karşısında eylemciler var; 2 kişi; polis ?geç, bir şey yapmayacağız? diye sesleniyor; inanıp geçmeye yelteniyorlar; tam o esnada polis gaz tabancasını hedef alıp ateş ediyor; sanki düşmanını hedef alıyor; tam isabet olmadı neyse ki; karşı duvara çarptı gaz bombası; gaz bombaları gaz bombası olarak değil gerçek silah olarak kullanılıyor; mademki gerçek silah kullanıyorlar karşı tarafında kendini savunma hakkı var; herkes gerçek silaha geçiş yapsın; savaşında kendi içinde bir kanunu, kuralı var; savunmasız, silahsız insana ateş etmek hangi savaşın kuralında var; ellerini kaldıran bir insana ateş edilmez; öyle değil mi?; polisin canı can; milletinki patlıcan mı? Alnı, gözü, yanağı parçalanmış insan fotoğraflarıyla doldu taştı ortalık; gezi gazilerimiz var artık; iş daha fazla çığrından çıkmadan o gaz bombası işine bir son verilmeli; bu işin nerelere varabileceği hiç belli değil.
Ki sıkıştırmalar; kaçırmalar başladı bile. Bugün çukurambarda oldu mesela; gözümün önünde; odtü?lü gurubun önünde giden polis otosunu taşladılar; polis otosu hızlandı ve gitti. Polis kendine düşman mı arıyor? Ya insanlar sıkıştırırsa polisleri; o zaman ne olacak? Herkes can taşıyor; polisinki farklı bir şey mi?
Akköprüye gitmem gerekti; konya yolundan gittim elbette; saat 16.30?da; gidiş yönü rahat; dönüş yönü tamamen tıkalı; o tıkanıklıktan anlamam gerekirdi; anlamadım; unuttum gitti; eski günlerdeki gibi olduğunu düşünerek tıkalı konya yolundan dönmektense kızılaya daldım; trafiğin bomboş olduğunu görünce ne sevindim; kerizler gelmemiş; yollar bana kalmış diye; bol taksi, az sayıda otobüs ve benim gibi yanlışlıkla düşmüş birkaç özel oto vardı; necatibey ayrımını geçince anlaşıldı işin kokusu; Filistin?de sandım kendimi bir anda; yüzü kapalı gençler bana arabamın camlarını kapatmamı; ilerde gaz bombası olduğunu söylediler; kapadım; az ilerleyince kornaya bas dediler; bastım; göbekte yer yer gaz bombaları vardı gerçekten; insanlar öksürüyordu; bana gelmedi gaz; geçtim, gittim.
Doğum kolay değil; bu bir süreç ve böyle yaşanacaksa yaşanacak; bütün dünya yaşadı, yaşıyor bunları; tarihimiz bu tür ayaklanmalar ile dolu. Oldu da bitti maşallah denmemesi gerek; bu kadar basit değil; başlanılan bu iş sonuna kadar götürülmeli; bu iş buralara geldiğine göre demek ki değişmesi gereken şeyler var ve değişecek.
***İş döndü dolaştı provakatörlere dayandırıldı; burada bir provakatör aranacaksa onun başı Tayyip Erdoğan?dır; ondan iyi provakatör mü olur; millet ne dese onun inadına konuşup duruyor; provakatöre niye ihtiyaç olsun ki? Ağzını tutmayı beceremiyor bir türlü; on yıldır çok açılmış; bir anda kapanmıyor elbette. Abdullah Gül?ün ?mesaj alınmıştır? sözüne karşılık olarak ?Sayın Cumhurbaşkanımız ?mesaj alınmıştır? derken neyi kastetti ben bilemem? diye cevap veren biri provakatör değilde nedir? ?Siz 100 bin kişi toplarsanız, ben 1 milyon toplarım? diyen; ?Bizim evlerinde zorla tuttuğumuz yüzde 50 var. ?Aman sakin olun? diyoruz? diyen; ?160 polisim; 60 vatandaş yaralanmıştır? diyen; kendi vatandaşına vatandaşım demek istemeyen bir başbakan gerçek bir provakatördür.
Daha bu işin en başında startı veren o; müftü, mehter takımı ve ?ya Allah bismillah? nidası eşliğinde 3. köprümüz “yavuz sultan selimin” açılışını yaparken ?Taksim meydanında Gezi Parkı?nda şöyle olmuş böyle olmuş. Ne yaparsanız yapın. Biz kararı verdik? demesiyle; insanları o taraf, bu taraf diye ötekileştirmesiyle; boş yere orada, burada provakatör aramayın; provakatör ortada.
Fatih Altaylı?nın karşısında rahat pozlar veren Erdoğan, Reuters ajansı muhabirinin karşısında sakin durmayı beceremedi; sinirlendi, kızardı, bozardı; kendi söylediğinin dışında şeyler söyleyen kişilere asla tahammülü yok. Herkesi, eyleme katılanları ideolojik olmakla suçlayıp duruyor; lisedeki, üniversitedeki çocuğun ideolojisini sorguluyor; kendi ideolojisiz olarak mı gelmiş bulunduğu yere; bir ideolojisi yok mu; ideolojisi olmak suç ise kendinin neden ideolojisi var? Üstelik o ideolojinin yaptırımlarını bize zorla dayatmanın peşinde. Ona göre karşı ideolojiye sahip olmak zaten başlı başına bir suç.
Bu konudaki en iyi yorumu M. E. Bakanı Nabi Avcı yaptı; ?Muhalefetin senelerce uğraşsa da başaramayacağı bir şeyi 5 günde başardık. Normal koşullarda bir araya gelmesi düşünülemeyecek birbirinden çok farklı kesimleri, grupları, fraksiyonları toz duman içerisinde birbirleriyle buluşturduk? diyerek. O ?biz? le Erdoğan?ın kastedildiği apaçık; sonuç olarak fatura Erdoğan?a kesiliyor anlaşılan.
Bu ülke demokratik bir ülke ve yine demokrasi ile yoluna koyulacak işler elbette. Ancak çok şeyin değişeceği kesin; Erdoğan?ın eski prestijini ve oy oranını geri kazanması imkansız gibi görünüyor; AKP devam edecekse yolunda Erdoğan?sız devam edecek; Erdoğan?la devam etsin, etmesin AKP için çok şeyin değişeceği kesin; bu ülkenin onların hacı babalarının çiftliği olmadığı artık ortada ve ben bunu sonuna kadar destekliyorum kişisel olarak.
***Ben bir ağacım; gezi parkının tam orta yerinde duran; gelip görebilirsiniz beni; yıllardır burada yaşıyorum ben; evim, bütün dünyam gezi parkı; hiç ötesine gitmedim gezi parkının; zaten gidemem ki; dedim ya; ben bir ağacım. Ama tam orta yerde olduğum için gezi parkının her yerini görme imkanına sahibim; gezi parkı kocaman bir dikdörtgen şeklinde; kuzeyinde karadeniz; güneyinde akdeniz, Suriye ve Irak; batısında ege; doğusunda İran, Ermenistan ve Gürcistan var. Çok güzel bir park gezi parkı; her yeri ayrı güzel; ama size bir şey söyleyeyim mi; çok kötü söylentiler duyuyorum gelip giden insanlardan; gölgemde oturup konuşuyorlar bunları; karadenizin tam orta kısmındaki kıyısına ve tam karşısına düşen yerde akdenizde nükleer santral yapılacakmış. Bir tane daha yapacağız diyorlar ama yerini söylemiyorlarmış; kala kala ne kaldı; ege denizi; ama onu açıklamaya korkuyor olmalılar; bilirsiniz; egeliler vatan harbinde düşmanı denize dökmüşlerdi; ben görmedim o günleri ama dedelerim, ninelerim anlatmıştı; oradan biliyorum; o yüzden egelilerin hışmından korkuyor olmalılar. Çünkü nükleer santral demek kanser demekmiş; karadenizde insanlar Çernobil patlaması yüzünden hep kanser olmuş; öyle diyorlar insanlar; yoksa ben nereden bileyim; insanlarda kanser yapıyorsa ağaçlarda neler yapıyordur; keşke dilim olsa da sorabilsem onlara; soramıyorum.
Geçen gün gün konuşuyorlardı; duydum; Reyhanlı’da 50 kişi ölmüş; ben buradan kuş bakışı görebiliyorum elbette ama ayrıntıları bilemiyorum; köklerimden hissettim iki bomba patladığını; çıkan dumanları da gördüm. Şimdiye dek güney doğuda olurdu böyle gürültü patırtılar; tam onlar sustu derken 50 kişi öldü; başbakan Suriye’lileri birbirine düşürmek için silah yardımı yapıyormuş; Suriye’yi karıştıranlara destek veriyormuş, o yüzden gelmiş bu işler başımıza; öyle diyorlar. Ne derdi var ki başbakanın Suriye ile; benim görüp bildiğim hiçbir başbakan başka ülkelerin; özellikle komşularımızın iç işlerine hiç karışmadı; bu başbakan neden böyle yapıyor olabilir; hiç aklım ermedi doğrusu.
Daha neler söylüyorlar inanamazsınız; liflerime kadar irkiliyorum; İstanbul’a 3. köprü yapılacak; bunun içinse 1 milyon 600 bin ağaç kesilecekmiş; yani benden 1 milyon 600 tane; aman Allah’ım; korkunç; daha da beteri artık ormanlarda petrol, maden de arayabileceklermiş; onun için kesilecek ağaç sayısını tahmin etmek bile güç. Şimdiye dek hiç böyle şeyler yapmazdı insanlar; ağacı, çiçeği sevelim diye şarkılar söylerlerdi çocuklar; şimdi ne oldu; neden böyle değişti, kötüleştiler ki?
Aslına bakarsanız bildiğim; gördüğüm öyle çok şey var ki; insanların eskisine nazaran daha mutsuz, daha tedirgin yaşadıklarını görüyorum örneğin. Gülen yüzlerin azaldığını; tedirgin yüzlerin çoğaldığını; çocukların şen, şakrak şakımadıklarını; çocuk gibi olmadıklarını görüyorum; bu beni çok şaşırtıyor; hiç alışkın olmadığım bir şey bu. Bütün bunlar beni çok üzüyor.
Size asıl söylemek istediğim şey; bunlardan daha da kötü olanı 1 haftadır bizim parkta olanlar; önce günlerce altımızda uyudu insanlar; çadırlar kurdular; çocuklarıyla birlikte bile geldiler; sonra bizi yerimizden sökmek için kepçeler geldi; altımızda uyuyan insanlar kepçelere karşı durunca siyah giyinen insanlar geldi; yüzleri kapalıydı; bir garipti; göremedim; insanlara ateş ettiler, yaraladılar; ortalığı dumana boğdular; insanlarda, bizde nefes alamaz olduk; bana da isabet etti kaç defa attıkları şey; nasıl canım yandı bilemezsiniz.
“Gezi parkından aldığınız mesaj ne” diye soruyormuş başbakan; bu söylediklerimi ulaştırıverin bir zahmet; belki daha iyi anlamasına yardımı olur gezi parkının mesajını. Sevgilerimle; Ağaç.
Bir başka WordPress blogu.
- A, Ana Sayfa 1
- Aşk Şarkılar Mart’10
- Aşk, Aşk 1 Mart’10
- Bilg. Bağımlılığı 1 Mart’11
- Bilg. Bağımlılığı 2 Aralık’11
- Eğitim Nisan’10
- Estetik Ameliyat 1 Mart’10
- Estetik Ameliyat 2 Aralık’11
- Estetik Ameliyat 3 Ağus.’12
- film, 2018
- Film, komedi
- Film, Türk
- Film, yabancı
- Gündem 1 Ekim’11
- Gündem 1a Ekim’11
- Gündem 1b Nisan’12
- Gündem 1c Mayıs’12
- Gündem 1d Haziran’12
- Gündem 1e temmuz’12
- Gündem 1f ağustos’12
- Gündem 1g eylül’12
- Gündem 1h eylül’12
- Gündem 1ı Ekim’12
- Gündem 1j Ekim’12
- Gündem 1k Kasım’12
- Gündem 1kk Kasım’12
- Gündem 1l Aralık’12
- Gündem 1ll Aralık’12
- Gündem 1m Ocak’13
- Gündem 1mm Ocak’13
- Gündem 1n Şubat’13
- Gündem 1o Mart’13
- Gündem 1oo Mart’13
- Gündem 1p Nisan’13
- Gündem 1pp Nisan’13
- Gündem 1ppp Nisan’13
- Gündem 1r Mayıs’13
- Gündem 1rr Mayıs’13
- Gündem 1rrr Mayıs’13
- Gündem 1rrrr Mayıs’13
- Gündem 1s Haziran’13
- Gündem 1ss Haziran’13
- Gündem 1sss Haziran’13
- Gündem 1ssss Haziran’13
- Gündem 1t Temmuz’13
- Gündem 1tt Temmuz’13
- Gündem 1u Ağustos’13
- Gündem 1uu Ağustos’13
- Gündem 1v Eylül’13
- Gündem 1vv Eylül’13
- Gündem 1vvv Eylül’13
- Gündem 1y Ekim’13
- Gündem 1yy Ekim’13
- Gündem 1yyy Ekim’13
- Gündem 1z Kasım’13
- Gündem 1zz Kasım’13
- Gündem 2a Aralık’13
- Gündem 2aa Aralık’13
- Gündem 2b Ocak’14
- Gündem 2bb Ocak’14
- Gündem 2c Şubat’14
- Gündem 2cc Şubat’14
- Gündem 2ccc Şubat’14
- Gündem 2d Mart’14
- Gündem 2dd Mart’14
- Gündem 2ddd Mart’14
- Gündem 2dddd Mart’14
- Gündem 2e Nisan’14
- Gündem 2f Mayıs’14
- Gündem 2ff Mayıs’14
- Gündem 2g Haziran’14
- Gündem 2gg Haziran’14
- Gündem 2h Temmuz’14
- Gündem 2hh Temmuz’14
- Gündem 2ı Ağustos’14
- Gündem 2ıı Ağustos’14
- Gündem 2j Eylül’14
- Gündem 2k Ekim’14
- Gündem 2l Kasım’14
- Gündem 2m Aralık’14
- Gündem 2n Ocak’15
- Gündem 2o Şubat’15
- Gündem 2p Mart’15
- Gündem 2r Nisan’15
- Gündem 2s Haziran’15
- Gündem 2ss Haziran’15
- Gündem 2sss Haziran’15
- Gündem 2t Temmuz’15
- Gündem 2u Ağustos’15
- Gündem 2v Eylül’15
- Gündem 2y Ekim’15
- Gündem 2z Kasım’15
- GÜNDEM 3a Aralık’15
- Günlük 1 Mart’10
- Günlük 1 Mayıs’10
- Günlük 1a Eylül’11
- Günlük 1b Ocak’12
- Günlük 1c Mart’12
- Günlük 1d Haziran’12
- Günlük 1e Temmuz’12
- Günlük 1f Ağustos’12
- Günlük 1g Eylül’12
- Günlük 1h Kasım’12
- Günlük 1l Ocak’13
- Günlük 1ll Ocak’13
- Günlük 1m Şubat’13
- Günlük 1mm Şubat’13
- Günlük 1n Mart’13
- Günlük 1nn Mart’13
- Günlük 1o Nisan’13
- Günlük 1oo Nisan’13
- Günlük 1p Mayıs’13
- Günlük 1pp Mayıs’13
- Günlük 1r Haziran’13
- Günlük 1s Temmuz’13
- Günlük 1t Ağustos’13
- Günlük 1u Eylül’13
- Günlük 1v Ekim’13
- Günlük 1vv Ekim’13
- Günlük 1y Kasım’13
- Günlük 1z Aralık’13
- Günlük 1zz Aralık’13
- Günlük 2a Ocak’14
- Günlük 2aa Ocak’14
- Günlük 2b Şubat’14
- Günlük 2bb Şubat’14
- Günlük 2c Mart’14
- Günlük 2cc Mart’14
- Günlük 2d Nisan’14
- Günlük 2dd Nisan’14
- Günlük 2e Mayıs’14
- Günlük 2ee Mayıs’14
- Günlük 2f Haziran’14
- Günlük 2ff Haziran’14
- Günlük 2g Temmuz’14
- Günlük 2gg Temmuz’14
- Günlük 2h Ağustos’14
- Günlük 2ı Eylül’14
- Günlük 2ıı Eylül’14
- Günlük 2j Ekim’14
- Günlük 2jj Ekim’14
- Günlük 2k Kasım’14
- Günlük 2l Aralık’14
- Günlük 2m Ocak’15
- Günlük 2n Şubat’15
- Günlük 2nn Şubat’15
- Günlük 2o Mart’15
- Günlük 2oo Mart’15
- Günlük 2p Nisan’15
- Günlük 2pp Nisan’15
- Günlük 2r Mayıs’15
- Günlük 2s Haziran’15
- Günlük 2ss Haziran’15
- Günlük 2t Temmuz’15
- Günlük 2tt Temmuz’15
- Günlük 2u Ağustos’15
- Günlük 2uu Ağustos’15
- Günlük 2uuu Ağustos’15
- Günlük 2v Eylül’15
- Günlük 2vv Eylül’15
- Günlük 2y Ekim’2015
- Günlük 2z Kasım’15
- Günlük 3a Aralık’15
- Günlük 3b Ocak’16
- Günlük 3c Şubat’16
- Günlük 3d Mart’16
- Günlük 3e Nisan’16
- Günlük 3f Mayıs’16
- Günlük 3g Haziran’16
- Günlük 3h Temmuz’16
- Günlük 3ı Ağustos’16
- Günlük 3j Eylül’16
- Günlük 3k Ekim’16
- Günlük 3l kasım’16
- Günlük 3m Aralık’16
- Günlük 3n Ocak’17
- Günlük 3o şubat’17
- Günlük 3p mart’17
- Günlük 3r nisan’17
- Günlük 3s mayıs’17
- Günlük 3t haziran’17
- Günlük 3u temmuz’17
- Günlük 3v ağustos’17
- Günlük 3y eylül’17
- Günlük 3z ekim’17
- Günlük 4a kasım’17
- Günlük 4b aralık’17
- Günlük 4c ocak’18
- Günlük 4d şubat’18
- Günlük 4e mart’18
- Günlük 4f nisan’18
- Günlük 4g mayıs’18
- Günlük 4h haziran’18
- günlük 4ı temmuz’18
- Günlük 4j ağustos’18
- günlük 4k eylül’18
- Günlük 4l ekim’18
- günlük 4m kasım’18
- günlük 4n aralık’18
- günlük 4o ocak’19
- günlük 4p şubat’19
- günlük 4r mart’19
- günlük 4s nisan’19
- günlük 4t mayıs’19
- günlük 4u haz.tem’19
- günlük 4v ağustos’19
- günlük 4y eylül-ekim’19
- günlük 4z kasım’19
- günlük 5a aralık’19
- günlük 5b ocak’20
- günlük 5c şubat’20
- günlük 5d nisan’20
- günlük 5e mayıs’20
- günlük 5f haziran’20
- günlük 5g temmuz’20
- günlük 5h ağustos’20
- günlük 5ı eylül’20
- günlük 5j kasım’20
- günlük 5k aralık’20
- günlük 5l ocak’2021
- günlük 5m şubat’21
- günlük 5n mart’21
- günlük 5o nisan’21
- günlük 5p haziran’21
- günlük 5r ağustos’21
- günlük 5s ekim’21
- günlük 5t ocak’22
- günlük 5u şubat’22
- haşimato ocak 2020
- Hitit ayaş termal, doğan jeotermal şirketler grubu 1 Mayıs’12
- Hitit ayaş termal, doğan jeotermal şirketler grubu 2 Mayıs’12
- Hitit ayaş termal, doğan jeotermal şirketler grubu 3 Mayıs’12
- Hitit ayaş termal, doğan jeotermal şirketler grubu 4 Ağustos’12
- Kadın Erkek Mart’10
- Kadın Olmak Mart’10
- Kadın, Acı Nisan’10
- Kadın, Dayak, Din Mart’10
- Kadın, Miras, Hak Nisan’12
- Kadın; 8 Mart, Mart’12
- Kadın; Alışveriş Mayıs’10
- Kadın; Çok Eşlilik Ekim’11
- Kadın; Düş Kırıklığı Kas.’11
- Kadın; Güzellik Mart’10
- Miyom 1 Ocak’13
- Miyom 2 Mart’13
- Sağlık Dr. Öz 1 Ekim’11
- Sağlık Dr. Öz 2 Mayıs’13
- Sağlık Dr. Öz 3 Ekim’13
- Sağlık Dr. Öz 4 Aralık’13
- Sağlık; Beslenme Mart’10
- Sağlık; bpa, göz 2011
- Sağlık; Güneş Haziran’11
- Sağlık; İlk yardım Şubat’12
- Sağlık; Kazalar Mayıs’11
- Sağlık; Kilo, 2011
- Sağlık; Ortodonti Şubat’11
- Sağlık; Saç Mayıs’10
- Sağlık; Şeker, Tans. Nis.’10
- Sağlık; Sigara Nisan’10
- Sağlık; Yavuz Dizdar Nisan’12
- Sezaryen 1 Mart’10
- Sezaryen 2 Mart’10
- Sezaryen 3 Mart’10
- Sezaryen 4 Şubat’11
- Sezaryen, 38 Hafta Ekim’11
- Sezaryen; Yorum Mart’11
- Yaşam; Eşcinsellik Mart’10
- Yaşam; Trafik 2012
- Yaşam; Tüketici Kasım’10
- Yaşam; Umut Taciri Haz.’11
- Yaşam; Yol; Eylül’11
- Yaşar Nuri Öztürk 1 Ocak’12
- Yaşar Nuri Öztürk 2 Mart’12
- Yaşar Nuri Öztürk 3 Mayıs’12
- Yaşar Nuri Öztürk 4 Kasım’12
- Yaşar Nuri Öztürk 5 Ocak’13
- Yemek İpuçları
- Yemek Lokantalar
- Yemek, Dünya 1
- Yemek, Dünya 3
- Yemek, Dünya, Kahvaltı
- Yemek, Dünya’dan
- Yemek; Akdeniz
- Yemek; Doğu Anadolu
- Yemek; Ege
- Yemek; G. Doğu Anadolu
- Yemek; İç Anadolu
- Yemek; Karadeniz
- Yemek; Lokanta Tarifleri
- Yemek; Marmara
- Yemek;; Türk
- Yemek;; yeni; pratik
- Yemek;; yeni; Ree
- Yemek;;2017
Be First to Comment