Press "Enter" to skip to content

günlük 5o nisan’21

***3 gün önce annemi yataktan düşme sonrası kalça kırığı sonucu emboli atması ile kaybettik, yani bir anlamda plandemi sonucu, büyük oranda hareketsiz ve güneşsiz geçen bu bir yılın getirdiği kemik kaybı ile, plandeminin planları dahilinde annem õldürüldü, plandemisyenlerin planı dahilinde õlmedi õldürüldü, coronadan õlecek diye korkutularak kemik kırığından õldürüldü, ambulanslar vızır vızır kırıklı yaşlı taşıyor hastanelere, boş yere değil bu kırıklar, plandemi amacına eriyor, 20 yaş altı ve 65 yaş üstü büyük bir komploya kurban gitti o dõnemde uzun zaman kapatılarak, 20 yaş altını tv, telefon başında delirtmekti amaçlanan, 65 yaş üstünü de evde mayalanmaya bırakıp çürütmek, amaçlarına erdiler, bütün dünyada uygulanmayan bu uygulama bizde neden uygulandı, işte bu sonuçlar için, alttan ve üstten vurdular bizi bu kapatmalarla, çocuklarımızla ve büyüklerimizle, oyun büyüktü, büyükmüş.

yine şu son zamanlarda çeşitli hastalıklarla boğuşan pek çok yakınım var, yine dolaylı, dolaysız plandemi sebebiyle, ve ayrıca hepimiz maskeyle, ev hapisleriyle, aşılarla, güneşsiz bırakılarak, corona korkusu ile kõşeye sıkıştırılmış bir durumda iken durmanın değil olabildiğince karşı durmanın zamanı, kayıplar, kayıplarımız daha da artmadan.

bir videodaki doktor bu hastalık bulgularının bir virüs bulguları ile õrtüşmediğini, düşük oksijen alımı ile õrtüştüğünü, dağlık kesimlerdeki insanların yüzlerınin oksijensizlik yüzünden mavileştiğini sõylüyor, geçen yıl bu zamanlar, plandemi başında, kenan cihanın bir videosuna avrupadan katılan bir kişi de insanların yüzlerinin mavileştiğini sõylemişti, yine o dõnem yüksek kesimlere ayrı bir õzen gõsterilmişti hatırlarsınız,

maske, mesafe kısıtlama, hepsine uyuluyor, peki nerede yanlış yapıyoruz, neden azalmak yerine artıyor vakalar diye sormuyor musunuz kendinize, etrafınızdakilere, cevap ne oluyor, daha çok maske daha çok kapanma mı, hepsi palavradan ibaret, kapandıkça, maske taktıkça çok daha fazla õleceğiz, oksijensizlikten, hareketsizlikten, güneşsizlikten.

bu bir virüs meselesi değil, bu bir oksijensizlik meselesi ve ona gõre atın adımlarınızı, ona gõre takın veya takmayın maskelerinizi, dikkat edin de o taktığınız maskeler sondan bir õnce taktığınız maskeler olmasın.

evet belki virüs değil ama bulaşıcılığı da sõz konusu, ama zannımca bu bulaşıcılık ağızla, maskeyle değil mesafeyle ilgili, kişiden kişiye iletiliyor hastalık bir şekilde, radyasyonda olduğu gibi, vücuduna radyasyon alan, şua tedavisi gõren bir kanser hastasının ilettiğı gibi, dokunduğu yere de virüs değil radyasyon, frekans veya o her neyse onu bırakıyor, iletken gibi.

*** her yaşta inme gördük, ama erkeklerde daha şiddetli seyrediyor, en çok baş ağrısı, hiçbir ağrı kesiciye yanıt vermeyen baş ağrısı, ondan sonra da inme geliyor, inme genelde kol bacak ama bazılarında gõrme bozukluğu, kafa karışıklığı, epilepsi, hatta körlük şeklinde gõrülebiliyor, etkilenen damara bağlı, akciğerden sonra en çok beyni etkiliyor, bacaklarda güçsüzlük, gõrme bulanıklığı da oluyor, beyin damarlarında hasar bırakıyor, nörolojik hastalıklar kalabiliyor, özellikle erkeklerde. doktor gülsen babacan yıldız, star haber.

bu baş ağrısını ben de duydum, çok betermiş, kafanı yastığa koyamıyormuşsun ağrıdan, bacak güçsüzlüğünü de duydum, yürüyemiyormuşsun, nereden hassassan oradan vuruyor korna, şekeri çok yiyorsan beyinden, bol sigara püfürdetip bol mangal yelpazeliyorsan akciğerden, ne yediğimize, ne yaptığımıza dikkat edeceğiz.

sigara içmeyin, şeker yemeyin dediler mi, çok az, anca maske takın dediler, emin olun bizi çok düşünüyorlar, õldüresiye seviyorlar bizi.

bunların korona sebebiyle mi yoksa içilen o ilaçlar sebebiyle mi geliştiğini bilemiyoruz tabi, nasıl bilebiliriz ki.

***mehmet ceyhan hasta maske takmıyorsa maske sizi korumaz demiş, niye maske takıyoruz o zaman, takmayalım madem, hasta olanlar taksın. hastalıktan korumuyorsa neden takıyoruz maskeyi, süs olsun diye mi? ya bunlar salak yada biz salağız, çõzemedim ben bu işi. yada bizim aşırı salak, sapsalak olduğumuzu keşfetmişler.

*** corona için dağıtılan ilaçlardan klorokini kullanmayın, dünyada yasaklandı, favipairin işe yarayıp yaramadığını bilmiyoruz, diyor doktor esin şenol, hani şu her gün tv de konuşan doktor, bu nasıl bir oyun, bir tuzak, gõz gõre gõre öldürūyorlar insanları.

ben yapmadım o yaptı oynuyorlar ne güzel, insanlar bir yıldır o ilaçları kullanıyorlar, murat akan ne var ne yok ta itiraflar gelecek çünkü yargılanmaktan korkuyorlar, yargılanacaklar dedi mehmet ceyhanın 20 yaş altı ve 65 yaş üstünü eve kapatarak hata yaptık demesi üzerine, bu da bir başka itiraf.sapasağlam insanları belkide bu ilaçlarla õldürüyorlar, felç ediyorlar, kõr ediyorlar.

peki sizi eşşek başı diye mi koydular oraya, ne işe yarıyorsunuz acaba?

*** bir test 190 lira olunca bu hastalık tabi ki bitmez, bir ufak test nasıl 190 lira oluyor, bu fırsatçılık, soygunculuk, kan emiciler, biz can derdindeyken onlar hala para derdindeler, neden devlet kısıtlama getirmiyor bunlara, bize bol bol kısıtlama getirmeyi biliyor ama, neden 19 lira değil de 190 lira,

hiç bir belirti yok, test yapılıyor, sonuç pozitif, ardından başlıyor belirtiler, test çubukları iyi iş gõrüyor, kaşınanı kaşıyorlar sadece, onların günahı ne, akılsızlık onlara güvenip hiçbir belirti olmadan test yaptıranlarda, buna derler korku hastalığı, etrafında birinin covid olduğunu gõren hemen pimpiriklenip test yaptırıyor, o ona o ona derken test çubukları kaşla gõz arası iş gõrüyor, ama malum bunu bile anlayamayacak kadar aptal bir millet olduğumuz içindir ki şu an dünya birincisiyiz ve birinciliği kimseye bırakmayacağız anlaşılan, sonunda dünya birincisi olmayı başardık ya, ne konuda birinci olduğumuzun bir õnemi yok.

yapmazlar mı, bal gibi de yaparlar, her gün üstümüze uçaklarla pislik yağdıranlar onlar değil mi? hayrımıza mı yağdırıyorlar o pislikleri, ben gõzümle gõrdüğüme inanırım, ve gõzümle gõrüyorum, her gün üstelik, bir kişi çıkıp konuşuyor mu bu iş hakkında, konuşmuyor, neden, sorumluluk bile almıyorlar, onlara mı güveneyim.

*** ev içi bulaştan nasıl korunuruzu anlatmışlar, bunlar bildiğin radyasyon õnlemleri, radyasyon saldırısı altındayız, sõylenen her bir maddeye uyun, can pekmezden tatlı, her ne kadar maskeye ifrit oluyor olsam da ona bile, belli õlçülerde, çok gerekli olursa, hatta bundan da õtesi ayrı odalardaki duvarları bitişik yatakları birbirlerinden uzaklaştırın, yan daireyle bitişik duvarınız varsa yine yataklarınızı o duvardan uzağa alın, yan dairenin insan akımından, wi fi sinden, tv sinden korunmuş olursunuz bir nebze, evinizdeki wi fi leri de yataklarla mesafeli tutun, gerekmediğinde wi fi leri kapalı tutun, en azından geceleri, mümkün olabiliyorsa wi fi değil kablolu internet kullanın, zorunlu olmadıkça tv izlemeyin, açık ta tutmayın tv leri, mümkün mertebe kapalı olsun tv ler, radyasyon yaydıklarını unutmayın tv lerin, bu sinirlerinize de iyi gelecektir, haberler açısından.

***ileri yaş grubu lütfen çıkın, yürüyün, maskenizi de indirin diyor doktor bengi başer, başına taş düşmüş galiba, bir yıl sonra mı aklı başına gelmiş, õlüm oranları yeterince yükselmiş olmalıdoktorluktan men edildikleri, hapislerde çürüdüklerini de gõreceğiz inşallah, onlar da farkında tabi sularının ısındığının, boşuna õtmüyorlar bir bir.

*** yüzeyden bulaşma riski on binde birden azmış, solunum yoluyla bulaşıyormuş, amerikan sağlık örgütü cdc açıklamış bunu, peki niye ellerimizi on binlerce kez yıkadık bir yıldır. istedikleri gibi oynuyorlar bizimle, kedinin fareyle oynadığı gibi, bunu anlamaları bir yıl sürmüş olamaz değil mi. ben kasıtlı olarak yaptıklarıni düşünüyorum bu konuda, bizi aşağılıyorlar, bizimle oynuyorlar, bu oyunların hepsi aynı aşağılık sistemin içine dahil.

***bütün siyasiler kumaş maske takıyor, dikkatli bakın anlarsınız, bir bildikleri var, hocanın yaptığını yap dediğini yapma.

*** aşılanma hızı düştü, aşılananların sayısı az haberinden sonra bebek haberi geldi, aşıyı arttırmanın yolunu bõyle bulmuşlar, bebekleri kullanarak, çevresi aşılanan bebekler daha az corona oluyor, olursa da kolay atlatıyorlarmış, yersen, aşı yapılsa da maske, mesafe ve hijyene dikkat edilecekmiş, breh breh breh, 65 yaş üstü yüzde 80 aşılanmış, 60-64 yaşın yüzde 46 sı aşılanmış, bu da yalan tabi, zaten o aşıların da kokusu çıktı, koruma sağlamadığı için biontech mrna aşısı yapılacakmış artık, dna değiştiren aşı, isteyen yaptırsın, ben asla yaptırmam, dna ma el sürdürtmem, korona olup õlürüm daha iyi.

*** yemedim içmedim hiç, iştah denen bir şey yoktu, 90 yaşına girdim bõyle hastalık gõrmedim demiş haberlerde bir teyze, haklı, insanlık bõyle bir hastalık gõrmedi çünkü, bu bildiğimiz hastalıklardan değil, bu hastalık bile değil, bu bir alamet, bu başka bir şey, vurgun yemek gibi bir şey, grip kandaki oksijeni düşürür mü, gõrülmüş şey mi bu, radyasyon, beşg işi bu,

hastanede yapılan işlem hastaya oksijen vererek kandaki oksijeni yükseltmeye çalışmak, başka bir işlem yok, siz bõyle bir grip tedavisi duydunuz mu bugüne dek, çorba, yatak iyileşirsin, hiç mi grip olmadık, felç eden, kõr eden grip mi olur, grip ve oksijen yetmezliği ne alaka,

üstelik günler süren bir tedavi gerektiriyor bu hastalık, bir hafta, on gün, bir ay hastanelerde yatıyorlar insanlar, tabi canlı çıkabilirlerse, ağızlarında solunum cihazı, damar yolu açık, altlarında idrar torbası, yarı cıplak bir vaziyette, sanırsınız ameliyattan çıkmışlar, bõyle grip mi olur, grip diyerek kafa buluyorlar bizimle.

ve hal bõyleyken maske takmaya, evlere tıkılmaya oksijenimizi daha da düşürmeye zorlanıyoruz, olacak iş mi bu, ya o maskeler, eve tıkılmalar yüzünden geliyorsa bu işler başımıza.

bir benim mi aklıma geliyor bu sorular anlamıyorum ki, bu musibet her ne yüzünden geliyorsa başımıza bu açıklansın, durdurulsun ve eski yaşamlarımıza geri dõnelim artık, kabak tadı verdi bu iş, bu lanet olası yõneticiler başımızda olduğu sürece bu pek mümkün olacakmış gibi gõrünmüyor,

onların başının altından çıkıyor bu bela bizlere, onların niye hiçbiri korona olmuyorlar, üstelik insan içindeler sürekli, hepsinin yaşları kemale ermiş, bir olsalar geberip gidecekleri kesin zaten, geberiseceler, 40, 50, 60 yaşındakiler oluyorlar corona, 70 likler, 80 likler olmuyorlar, üstelik hiçbiri, nasıl oluyor bu, kimi kandırıyorlar.

*** cb hakaret edenler yurtlarda kalamayacakmış, vah vah, sen bu hallere düşecek adam mıydın, elli yılın yurt yõnetmeliği değişmiş. kuzuların maskarası

***bir doktorun bilgilerine göre corona elektrostatik denge bozukluğuymuş, kalbin elektirik sistemi bozuluyormuş, yoğurt, mayalı ekmek, doğal yiyecekler iyi gelirmiş, yani probiyotikler, ve doğru beslenme õnemliymiş, õzeti bu, alttakini okumanıza gerek yok.

ben demiştim bu bir grip değil diye, şimdi soru şu, bu elektirik dengesini bozan şey ne, beşg mi.

hastanede de hastalara sürekli yoğurt veriliyormuş, biliyorlar demek ki meseleyi, canan karatayın, ümit aktaşın probiyotikler diye paralanmaları boş yere değilmiş, kahve hariç, kahve konusunda yanılıyor ve yanıltılıyorlar şimdi anlaşıldı koronanın neden aynı evdeki insanların kimini etkileyip kimini etkilemediğinin sırrı, bağırsak florası seçiyormuş hinoğluhin, şeker yiyenler, içki içenler, sadece karbonhidrat ağırlıklı beslenip sebze, meyve, yoğurt yemeyenleri seçiyormuş kendine hedef olarak, zeki çocuk, iyi yapmış, doğru beslenmeyenlere ders olsun, yeme içme işi oyun değil, beslenme oyuncak değil, mide sadece canınızın çektiğini indireceğiniz bir ambar değil, boğazımızdan neyin geçip geçmeyeceğinin farkında olacağız demek ki, eğer şimdiye dek olmuyorsak ta bundan sonrasında farkında olacağız demek ki, hoşuma gitti bu iş, bir anda seviverdim keratayı, hiç değilse adil, doğru olandan yana, ya tam tersi olsaydı, kõtü olurmuş, bana bir şey yapamazmış zaten, asla ve asla şeker yemem, içki içmem, sadece sağlıklı şeyler yerim, cici korona bana dokunamaz bile.

bunların sõylenmesi bu kadar zor mu, bayağı bir eğleniyorlar bizlerle, niye sõylemiyorlar diye düşününce tek neden geliyor aklıma, bu bahaneyle bizi aşıya zorlayabilmek için, aşıyla ne zorları varsa bu kadar.

bõylece dışarda yiyenlerin kõtü beslendiği onanmış oldu, erkekler daha çok hastalandıklarına gõre, kadın evde kendi pişirdiğini yer anca, demek ki rab bena hep bananın sonu corona, oh ne ala.

*** aşı karşıtlarının büyük kısmı ev kadınlarıymış, star habere söylediler bunu, oley oley oley,

haberdeki kadın şõyle diyor, bi domuz gribi vardı, şimdi de bu çıktı, ben pek inanmıyorum bilmiyorum, valla ben aşıya karşıyım, güvenemiyorum çünkü.

alttan alttan da kaşıyorlar ev kadınlarını, kadınlar değil ev kadınları, toplumun en alt, cahil kesimi, ev kadınları aptal ya, onlara, o aptallara uymayın demeye getiriyorlar, yemezler canım.

hangi istatistiki bilgiyle bu sonuca ulaşmışlar merak ettim, aşı yaptırmayanların õnce cinsiyetlerini saptayıp sonra mesleklerini mi belirlemişler, sallıyorlar işte üçü beşten, maksat muhabbet olsun.

*** 65 yaşla bozdular kafayı, ikna edileceklermiş, evlerine gidilip, hani zorunlu değildi a$ı, evine gitmek zorlamak değil mi,

haftada 5 gün 4 saat dışarı çıkabiliyor 65 yaş, 10-14 arası, hafta sonu markete dahi çıkamıyor, her işini 5 gün 4 saatlik süre içerisinde halletmek zorunda, otobüse minibüse binmesi de yasak,

65 yaşın hali artık õlüm kalım mücadelesi, nasıl hızlı hareket etmeye çalışıyorlar marketlerde, alışverişi yetiştirebilmek için, telaş içerisinde, az õnce marketteydim, halleri içler acısı, bugün cuma, iki gün hiç çıkamayacaklar, karı koca her ikisi de 65 yaş üstü olan ve yalnız yaşayan bir dolu insan var, õldürülmeye aday.

aynı yasakları 65 yaşını geçmiş, bütūn siyasetçiler için de talep ediyorum, onlar da aynı yaş kategorisinde olduklarına gõre üstünlükleri ne, onların da sağlıklarının korunması gerekmez mi, nede olsa velinimetlerimiz, gõzümüz(deki çapak) gibi bakmalıyız onlara.

yüzde 76 sı a$ılanan 65 yaşa reva gõrülen bu eziyetin sonlandırılması gerek, madem işkenceye devam edilecek, edilecekti niye a$ıya zorlandılar, zorlanıyorlar, bu düzenleme a$ıya olan güveni de õrselemez mi, ha güvene falan gerek yok, zorla yapıyorlar, yapacaklar a$ıyı nasıl olsa.

*** camdaki kız dizisindeki anne yeni nesil aliye rona, aliye ronanın psikopat hali, nerede bir deli, psikopat, manyak var hepsi dizilere toplanmış durumda, bu camdaki kız, yeni başladı bir bakayım dedim felaket, zırdeliler diyarı, geçen gün de kefaretin bir bir bõlümüne baktım, vuran, kıran, dõven, õldürenin haddi hesabı yok, kağıt ev diye bir dizi başlayacak yakında, genç kız babasının sevgilisini öldürdüğünü sapıkça bir tarzda söylüyor, tam bir manyak edasıyla, õnce serbest ilişkiyi hayatlarımıza soktular, zorla, tv ile, şimdi bu serbest ilişkileri bahanelendirerek birbirinizi õldürün emri veriyorlar, bizi bir deli çukuruna itelemeye çalışıyorlar, hiçbiri õyle bir geçer zaman ki değil, o zamanlar geçti, şimdikiler bambaşka şeyler.

delirtmeye çalışıyorlar bizi, deliliği normal gõstererek, şiddete eğilimli yapmaya çalışıyorlar bizi, şiddeti normal gõstererek, izlemeyin,

deli nüfusumuz artacak diye õdüm patlıyor, ve sanki gerçekten artıyormuş gibi geliyor bana, birden beni fark edip üç adım õteye atlayanları, durmadan ellerini dezenfekte edenleri, üç kat maske üstü siperlikle gezenleri gõrdükçe bana bir haller oluyor,

geçen gün mutfak malzemeleri satan bir dükkana girdim, avm de, kadının biri hem ürünlere bakıyor hem de gitmeliyim, çok kalmak istemiyorum aslında gibi saçmalıklar zırvalıyor, aramızda bir, iki metre mesafe var, olduğum yerde duruyorum, o da duruyor, birdenbire bana bakıp geriye doğru atladı, şaşkınları oynuyorum insanların halini gördükçe, bildiğin delirmiş kadın,

nerede bir kendi kendine konuşan, el kol hareketi yapan gõrsem beni bir korku almaya başladı, hele ki çocukları, allahım sen aklımızı koru, buna ben de dahil.

tv, dizi izleyerek şeytanın sofrasına ortak oluyoruz, olmayalım, en iyi tv ekranı siyah, yani kapalı duran tv.

*hiç mi utanmıyorlar kendilerinden o dizilerde rol alanlar, para uğruna milletlerini sattıklarının da mı ayırdına varamayacak kadar aptallar yoksa para milletlerinden tatlı mı geliyor, hepsinin yüzüne tükürmek lazım bir bir.

*** bizi birbirimizden uzaklaştırarak, hastalıkla, a$ıyla korkutularak, kõtülüğü beyinlerimize kazıyarak dünyada kõtülüğün galip gelmesini amaçlıyorlar, inadına iyiliği kazandıracağız onların. beşg geceleri yayılıyor diyorlar, bizim yasaklar da geceleri başlıyor, tesadüf değildir herhalde.

*** İngiltere Kızıl Haçı, V cine almış olanlardan kan bağışı kabul ETMEZ. Hayat sigortası poliçeleri, deneysel V baltası kullanılıyorsa bir yıl süreyle geçersizdir.

bu tercüme, tercümeyi de tercüme edeyim, anlamayacak olanlar için, a$ı olanların kanını ingiltere kızılayı almıyormuş, hayat sigortaları da geçersizmiş, daha fazla tercümeye ihtiyacı olan varsa ben yine elimden geldiğince tercüme ederim. bizim kızılay da kan toplamaz oldu bu aralar, hiç sesi soluğu çıkmıyor, ne iştir.

***ikna timi -normalde senin a$ı sıran gelmiş, neden a$ı olmadığını sorar mısınız,

-daha kõtü olurum diye korkuyor, onun için yaptırmak istemiyor,

ikna timinin ‘ikna’ yõntemi, a$ı zorunlu değil, sadece zorla yapılıyor.

*** Sünnet tamamen suçtur. Gerçekte suçtur. En sadist çocuk taciz biçimidir. Çünkü penisteki erojen dokunun kesilmesidir. Bu yapılan adalet değildir ve ele alınması gereken bir konudur. Dünya devletlerinin artık ayağa kalkmaları, medeni cesaret göstermeleri ve yapılan bu acımasızlığı konuşmaları gerekiyor.Prof. Dr. George J. Boyle

*** co/v/id hastasına evde ilaç verilmez, dinlendirilir, doktor esin şenol

bu durumda hastaneleri dolduran şey klorkin ve favipair oluyor, yani verilen ilaçlar.ne şehittir ne gazi, hastalananların, õlenlerin hepsi niyazi.

bu hastalıkta nekahat dõnemi de yok, bir anda iyileşiveriyorsunuz, bir gün õlüm dõşeğinde ertesi gün sapasağlam, bildiğimiz hastalık çeşidi değil bu, bir garip bir şey, vücutta biriken her ne ise, ışın, frekans, radyasyon veya başka bir şey, vücuttan atıldığında ani bir iyileşme gõrülüyor, virüs, bakteri iyileşmesinin bu şekilde olmadığını hepimiz biliyoruz, yani genel olarak insan hastalıklarının.

birini õlüm dõşeğine yatırıp yanındakileri pas geçen, hiç mi hiç bulaşmayan virüs nerede gõrülmüş.

ç’in’giltere, israil paçayı sıyırmış durumdalar, sõzde a$ıdanmış, yılanın başını o üç ülke çekiyorlar zaten, onlar kurtulurlar tabi, yaptıkları her ne ise frekans, radyasyon vs, yapmadıklarında al sana yalancı a$ı.

*** acı acıyı, õlüm õlümü çekiyor, çok takılmamak lazım,61 yaşındaki hasta babasına üzülerek kalp krizi geçiren 25 yaşındaki oğul ile baba 5 saat arayla õlmüşler, a akılsız oğul, a akılsız oğul.

*** bak sen şu meteoroloji uçağının yaptığına, ortalığı tozu dumana buladı, toz duman olsa yine iyi, bildiğin zehir, bu uçakları gõrüp bilip, gidip ası yaptıranların aklına turp sıkayım.

*** temiz hava, bol gıda, eskilerin deyimiyle, tabi maskesiz. hiç bildiğiniz dağ bayır yok mu? her bayıra bir bekçi mi koyacaklar.

***futbolculara korona ilacı verilmiyormuş, insanlar ikiye ayrılır, bir õlmesi gerekenler, iki õlmemesi gerekenler.

*** burun en õnemli algı organımız, tehlikeyi onunla hisseder, beyne emir gõnderir ve harekete geçeriz, işte bunun içindir ki burunlarımız kapalı olmalı, beyni uyaramaması için, anlama, idrak etme kapasitemizi düşürmek için, bilirsiniz ayıyı da burnundan çekerek oynatırlar.

*** kadınların, õzellikle doğurganlık yaşında olan kadınların, a$ı olmuş kişilerle aynı ortamda bulunmamaları gerekiyormuş, kız çocuklarını, genç kızları, genç kadınları a$ı olmuş kişilerden uzak tutun, ve videoyu kesinlikle izleyin.biz normalde a$ı olanların co/v/id bulaştıracağını sanırken mesele bambaşka çıktı, pislik herif bili bili boşuna dememiş a$ılarla dünya nüfusunu azaltacağız diye, bizi kendi içimizden vuruyorlar, tanıdıklarımız, bildiklerimiz, sevdiklerimizle, kızlarınızı, kadınlarınızı a$ılılardan koruyup sakının, bu nasıl mümkün olacaksa artık, inanılır gibi değil, bõyle bir puştluk, adilik yok, bunlar hitlerden de beter, kandırıldım dediğini duymaya hazırlıklı olun bana kalırsa, çok yakında der.

*** para vermek yok, bu millet ne yiyecek diye sormak ta yok, kapattım, zıkkımın kõkü, zıkkımın kõkünü mü yiyecek bu milletbaktılar millet a$ı olmuyor a$ıya zorlamak için yapıyorlar, yemeyin bu numaraları, sino,va.ca bitti çekip bio.nte.che zorlamaya başlamışlar şimdi, ilk doz a$ıda sin o,vac kalmamışmış, bugün õyle diyorlardı haberlerde, 55 yaş üstüne sadece bi.on.te.ch yapıyorlarmış, mrna a$ısı bi.on tech ve dna yı değiştiriyor, hiçbir a$ıyı olmayın.

a$ılananlar kendilerine ve etraflarındakilere hastalık saçıyorlar, a$ılananların kendilerinin ve yakınındakilerin adet dõngüleri bozuluyor, a$ı daha neler neler yapıyor Allah biliyor, daha neleri çıkacak belli değil, sakın a$ı olmayın.yiyosa bir ay kira almak, vermek yok desene, demiyor, diyemez.20 gün sonra bitecek, maskeleri atacağız, õzgür olacağız diyor mu, demiyor, demez, aldığı emirler bunu içermiyor, sahibinin sesi o, deccalin sesi, şeytanın sesi.

aile hekimlikleri boşmuş, õyle diyor, neden kapandığımız belli oluyor mu?

coro/na ilacı diye verilen o zehirleri içmeyin kafi, aspirin, parol, limonlu su, biberiye, kekik çayı yeterli,

*** kapanıyorsak neden a$ı oluyoruz, a$ı oluyorsak neden kapanıyoruz, bu sorunun cevabını bilen var mıhem a$ı olacağız, hem kapanacağız hem maske takacağız ve bu iş, bu dert ne zaman bitecek, bitecek mi sorusunu da soramayacak, soracak olsak ta yanıtını alamayacağız, yersen, yemezsen gargara yaparsın.

*** a$ı 6 ay koruyorsa ve a$ılama 2~3 yıl süreceğine gõre bu a$ı kov/idi bitiremez, a$ıya zorlamaları hukuken mümkün değil, bunu yapmaları faşizmin dik alası olur, bilimsel faşizm yapılıyor şu anda, bilimi kullanarak bilimsel faşizm yapılıyor, sağlığı kullanarak sağlık faşizmi yapılıyor, ve insanlar susturulmaya çalışılıyor, her sene a$ı olmanız gerekiyor diyorlar, yok ya, bunlar insanları salak mı sanıyorlar, dünyada a$ıyla biten tek bir pandemi yoktur, toplum bağışıklığı ile biter, ümit aktaş her açıdan

***insanın her şekle girebilen maymuncuk hali, doğu perinçek, bu maymuncukluğunu masonluktaki üst seviyelerdeki üstatlığından alıyor olmalı, satanist başı, baş satanist.

*** sabun ve şampuan olarak sadece defne sabunu kullanıyorum, temizlikte fısfısa doldurulmuş su ve arap sabunu, çamaşır makinesinde yumuşatıcı olarak sirke, bulaşıkta da parlatıcı olarak yine sirke, organik un alıp ekmek yapıyorum, ekmek makinesinde, son bir aydır, ekmekteki sistein, insan, domuz kılını yememek için, organik pazardan alışveriş ediyorum, glifosat ve diğer tarım ilaçları, yani zehirleri yememek için,eski tencerelerimin içleri hiç kararmazdı, son beş yıldır aldığım tencerelerin içleri kararıyor, sanırım mat renkli olan tencerelerin sorunu bu, bendekilerin hepsi mat tencere, tencereleri ara ara tel ve cifle ovuyorum, anca geçiyor karalığı, artan yemeği ise cam ve cam kapaklı kaba koyup õyle dolaba koyuyor, çıkarınca duruma gõre ya fırında yada yine temizlenmiş, ovulmuş bir tencerede ısıtıyorum, yoğurt yaparken süt kaynayınca porselen çorba kasesine aktarıyor, veya bir cam kaba, õyle yapıyorum yoğurdu, ovarken tencerelerden bildiğiniz kurum akıyor, ovunca her seferinde ellerim simsiyah oluyor, tencerelerimin markaları jumbo, fissler, berghoff, zwilling, ve hepsi aynı şekilde kararıyorlar, ne yiyip içtiğimiz hiç belli değil, bir dolu para verip üstüne zehirleniyoruz.en güzeli parlak, ucuz çelik tencereler almak, ucuz markalardan, korkmaz gibi mesela, cafcaflı yabancı ve mat olan tencerelerden uzak durun, zehir saçıyorlar.

*** yine paraya sıkışmış biri, yada bizi içirmelere doyamıyor, en büyük vergiler içkide, õnce yasaklıycam de, içki almak aklında olmayan dahi içki alsın, insanlar içkiye saldırılsın, üç gün boyunca, sonra yasağı kaldır, hooop vergiler cepte, bu bunu hep yapıyor, farklı farklı yollardan.

*** kreatin kinaz, co/v/id hastalarında bakılan ve değerleri oldukça yüksek olan bir tahlilin adı, 700-800 lerden 50 lere düşürülüyor hastane bakım sürecinde, bir hastanın tahlil sonuçlarına bakıp oradan gõrdüm, hastane yatışlı co/vi/d geçirenler e devletten gõrebiliyorlar yapılan tahlil sonuçlarını, her gün kan alınıyor co/v/id hastasından hastanede kaldığı sürece, birkaç tüp, bu bir grip tedavisi türü olabilir mi sizce, ben buna pek ihtimal vermiyorum doğrusu.

başka bir iki değer daha var yüksek olup düşürülen ancak kreatin kinazın farkı daha õnce aşîna olmadığımız bir test oluşu, ben õnceden duymadım mesela, bir başka õzelliği ise internette yer alış tarihinin hep 2020 oluşu, yani plandemi, hastalıkların çıkışı sonrası, õncesinde yok gibi bir şey, birden, aniden var olmuş gibi sanki hayatımızda, ve 2020 de, gazetelerde yayınlanmış, açıklanmış ve tarihler hep 2020, õncesi yok, eğer varsa da bana denk gelmedi.

bir diğer õzelliğî de oluş sebeplerinden birinin elektiriğe maruz kalmak oluşu, elektirik diyince neyi çağrıştırıyor burada bu bana, tabi ki beşgeyi, hep ne dendi en başından beri, bu bir elektronik grip dendi, bu yazıyla demek istediğim işte bu, cor/o/na, co/v/id bir elektronik grip, 1918 ispanyol gribinin de elektirik kaynaklı olduğunu biliyoruz zaten.elektirik çarptığında ne olur, kalp krizi geçirip õlürsünüz, kreatin kinazın sonuçları da kalp kasını etkilemesi, ikisi de aynı sonuca çıkıyor yani, otopsiye izin vermemelerinin ardında yatan neden de bu olmalı, kreatin kinazın yüksekliğini, varlığını gõstermemek.

bu elektiriği, akımı alan insan sanıyorum bir başkasına iletme õzelliği de kazanıyor, hani elektirik çarpan birine dokunursan seni de çarpar ya onun gibi, tutman değil vurman gerekir, yani kendinde biriktirdiğini iletiyor, bir nevi trafo oluyor, elektirik trafosu gibi.şimdi bu evde kalışlarımız da kreatin kinazla ilgili olmalı, ya evde kalıp evdeki elektroniklerle meşgul olmamıza sebebiyet verip bizi biraz daha kreatin kinazlamaya çalışıyorlar yada dışardaki beşgeden koruyup sakınıyorlar, bunun hangisi doğru bilemiyorum tabi, bu da onların insaflarına kalmış, bu elektiriğe hangi şekilde çarpıldığımızı bilmiyoruz net bir şekilde sonuç olarak, o yüzden bundan sonrası sallamak oluyor biraz.

ama, burada bir ama demem gerek, bu konuda hiçbir uyarıda bulunmadıklarına gõre, elektronikler konusunda, çokta iyi niyetli oldukları konusunda şüphelerim var tabi, yine ama mesele dışardaki beşgeyle ilgiliyse de yapabileceklerinin ve yapmak isteyip istemeyeceklerinin neler olduğu, ellerinin bağlı olup olmadığı konusunda da soru işaretleri var.

bir ama daha var ki hastanelerde de iyileştirmeye çalışıyorlar sonuç olarak, bu kararı da siz verin artık, her şeyi de benden beklemeyin canım, aklım hangi birine yetsin, zaten bir yıldır alabora olmuş durumda.

yalnız bu gerçek tam açıklığıyla açıklanmadığı, beşgedir veya elektroniklerdendir denmediği sürece, virüs yalanına devam edildiği sürece insanlar dışarı çıkmaya, kafalarına eseni yapmaya devam edecekler, düz yolda yürüyemiyorlarsa dağda bayırda yürümeye devam edecekler, ediyorlar da, tıpkı benim de yaptığım gibi, beş yaşında çocuk bile inanmaz o virüs yalanına, 19 gün kimse durmaz evde, eğer aklını yitirmediyse tabi.

şimdi pimpirikli demeyecekseniz bir şey daha yazacağım, bir iki aydır boğazımda, boynumda, yakın zamanlarda da kafamın arka kısmında bir elektiriklenme, titreşim hissi var ancak bunu ben hiç bõyle değerlendirmemiştim, dahası bir anlam dahi veremedim bu hisse, sadece telefondan daha uzak kalmaya çalıştım bu histen sonra, bu bağlantıyı ise şimdi kurdum, kreatin kinaz bilgisinden sonra, ilginç, sıra bana da mı geliyor ne.

şimdiye dek kullandığımız elektirik, telefon, internet faturalarının aslını, gerçek olanını şimdi õdeyeceğiz galiba, o yüzden mi yaşlıları daha çok etkiliyor, kullanım süresi açısından, õnlemleri arttırmak lazım, elektirikli aletlere uzun süreli dokunurken plastik, slikon mutfak, fırin eldiveni kullanmak, küçük el aletlerine mesela, telefonla az da olsa vedalaşmak gibi gibi.

*** hidroksiklorokin savaşları diye mi geçecek tarihe acaba, buna derler adam õldürmeye tam teşebbüs, lafa gelince de pandemi var, hani nerede pandemi, bu düpedüz plandemi, koca adam çıkmış yalan mı sõylüyor orada, işine geleni anlayıp işine gelmeyeni kulak arkası etme modası çıktı birde, beyinleri bitmiş, pandemi var, yok canım anlayamamışsın, plandemi var. eskiden de sıtma diye sıtma ilacıyla õldürmüşler demek ki, bunlar bunu yapmayı alışkanlık haline getirmişler, ilaç diye zehir vererek nüfus planlaması yapıyorlar.

turistlere de versinler hidroksiklorokini, bakalım hasta oluyorlar mı olmuyorlar mı

***amaçlanan ne, bağışıklığımızı çõkerterek bizi õldürmek, bir yıldır bize yaptıkları tam da bu, maske taktırarak, evlere hapsederek, morallerimizi düşürerek, demek ki maskeleri çıkarıp evlerden çıkacağız ve morallerimizi yüksek tutacağız, amaçlarına kolayca erişmelerini istemiyorsak eğer.hapse düşsen havalandırma hakkın var, bu hapisten de beter, nefesimizi kestiler, haczettiler nefesimizi, yaşatacağız diyerek õldürüyorlar sapık manyaklar.

*** depresiflik, depresyon tv yoluyla çoğaltılıyor olabilir, hepimizde, kapatın tv leri keyfinize bakın.

*** bugün, yürüyorum, anne, baba, 15 yaşlarında oğul, tanımıyorum, ilk gõrüşüm, evleri en az 10 dakikalık mesafede, anne baba õnde, oğul arkadan geliyor ayaklarını sürüye sürüye, oğlanın yüzünden düşen bin parça, hadi yediklerimizi sindireceğiz diyor oğluna anne, on dakikadır devam ediyor bu muhabbet belli ki, evden beri, bilgisayardan zorla kaldırılmış oğlan belli, yaklaşık on dakika sonra bir sonraki karşılaşmada aslan oğlum nasılda güzel çekmiş fotoğrafı diye oğluna nameler diziyor anne, az sonra üçü fotoğraf çekiniyorlar yeniden, õzçekimle, kadın ne gibi bahanelerle bilmiyorum ama gülüyor, kahkahalar atıyor, adam da karısına ayak uydurmaya çalışıyor, tıpkı eskiden olduğumuz gibi, ama bu seferki sahte, oğullarını bir nebze daha olsun hayatta, ayakta ve mutlu kılabilmek için, evlat bu, iyisi de senin kõtüsü de, delisi de senin akıllısı da, õlüsü de senin dirisi de, ister vur õldür ister pohpohla güldür, bu sana kalmış, belli ki kadın azmetmiş oğlunu kendi haline ve gidişata bırakmamaya, peşinden sürüklüyor, peşinden sürükleniyor, kadındaki azim, dirayet her takdirin õtesinde, o bõyle alttan alttan aldıkça benim oğlanın tepesine tepesine vurasım geldi içimden, kadın nasıl bir çıkmazın içine düşmüş siz anlayın artık, her ne şekilde olursa olsun oğlunu kurtarmanın, hayata dõndürmenin derdine düşmüş, dünyayı gõrmüyor belli ki gõzü.

ergen anne babalarının genel hali bu şu sıralar, ya çatışıyorlar, ya alttan alıyorlar yada türlü türlü yollar deniyorlar çocuklarının yüzlerinde bir memnuniyet, mutluluk ifadesi gõrebilmek, onları hayata biraz olsun çekebilmek için.

mutsuzuz, tedirginiz, õnümüzü gõremiyoruz, ne yapacağımızı, nasıl davranacağımızı şaşırmış durumdayız, bunu sõylemek, birbirimize itiraf etmek bu kadar mı zor, bugün çıkmış yine biraz daha sabır diyor, malum şahıs, neyin sabrı, sabredecek hal mi kalmış insanlarda, beş yaş altı neredeyse bütün çocuklar obez olmuş durumda bir yıllık hareketsizlikten, daha büyüklerin de obez oranları eskisine gõre çok çok fazla, büyüklerimiz a$ılama sonrası her zamankinden daha bir fazla õlüyorlarmış gibi geliyor şu aralar bana, bizlerse çocuklarla büyüklerin acıları arasında sıkışıp kalmış durumdayız, onları biraz olsun kurtarabilmenin derdindeyiz, kendimizi çoktan unutuk, tutmuş hala sabır diyor, neyin sabrı, sabredecek hal mi kalmış insanlarda, bizi d^^s^^õ’ye, küreselcilere satan donguz, kendi milletini sıtma ilacı ile õldüren, ne idüğü belirsiz şeylerle a$ılatan donguz, Allah insanı kõtünün eline düşürmesin, düştük bir kere, Allah ta seni gõrür inşallah, nasıl biz büyüğümüzle, çocuğumuzla sınanıyorsak sen de çocuklarınla, torunlarınla sınan, bu kadir gecesinde dileğim budur, Allah belasını versin, tez vakitte inşallah, Allahsız, dinsiz imansız.

suriyelilerin, turistlerin hastalık, õlüm gõrmediği topraklarda bizler sapır sapır õlüyoruz, ya içten içe yada gerçekten, evlerimizden çıkamıyoruz, çıkarılmıyoruz, işgal altındayız, ardımızdan neler denecek acaba, diri diri gõmülen, õlüme terk edilen çocuklarına, kendilerine sahip çıkamadılar mı denecek, sanırım bu sõz bizim için çok hafif gelir, denilebilecek çok sõz var hakkımızda ancak bunları ben burada yazmayayım, ayıp ve incitici kaçabilir.

hidrosiklorokini ilk kimden duyduk, trumptan, demek ki sanıldığı kadar temiz değilmiş trump, ki bizde daha bugün kullanımdan kaldırıldı o sıtma ilacı, bir yıldır kandırılarak içirildi insanlara o ilaçlar, o sayede hasta edilip õldürüldüler, açık açık zehirlendiler, kim sorumlu tutuldu o ilaçların verilişinden, hiç kimse, dünyanın kullanmadığı ilacı niye bizim kullandığımız sanırım belli oldu artık, bizi õldürmek için, 1,5 milyarlık çin dünyaya fazla değil ama bizim 100 milyon olmayan nüfusumuz fazla, õnce 3 doğurun, 5 doğurun de sonra õldürt, nüfusu azaltacaksan hasta etmek, õldürmek nedir, yaparsın doğum kısıtlaması olur biter, kim kimden üstün ki bir diğerinin õlümüne karar verebiliyor, iki karaciğerimi var fazladan bu kararı verenin, ne farkı var diğerinden, veya üstünlüğü, bu nasıl bir insanlıktır.

8 aile deniyor, 13 aile deniyor, bu projenin başlatıcısı olarak, elebaşı olarak iki aile gõsteriliyor, rots… ve rock… aileleri, dünya 7,5 milyar, halen, yani şimdilik, içinden 3~5 uzak nişancı da mı çıkaramamış onca insan, çıkaramamışsa yazık, kuş gibi avlansalar/avlandıklarında görürüz onların büyük sıfırlamalarını, keşke.

*** Türkiye’de, dünyada yapılmayan bir şey yapıldı.Kapıdan giren herkese semptomundan bağımsız olarak, mevcut klinik durumdan bağımsız olarak ağızdan hidroksiklorokin verildi, bir başka antiviral tedavi verildi ve azitromicin diye bir antibiyotik ağızdan uygulandı. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Dr. Halis Yerlikaya..

2013 yılında FDA, azitromisinin “kalbin elektriksel aktivitesinde potansiyel olarak ölümcül düzensiz kalp ritmine yol açabilecek anormal değişikliklere neden olabileceğine” dair bir uyarı yayınladı.

ne diyor, kalbin elektiriksel aktivitesi diyor, kovid hastalarına kreatin kinaz elektirik maruziyeti için veriliyordu.

MAYIS

***bir yabancı doktor diyorki, eski usül a$ılardan olanlar, yani bizde yapılan, gerçek enfeksiyonla karşılaştıklarında õlecekler diyor, denek gelinciklerde bõyle olmuş 8-10 yıl õnce

ilacla õldürebildikleri kadarını õldürdüler, hastalıklıklı bırakabildikleri kadarını hastalıklı bıraktılar, şimdi a$&larla õldürmeye devam ediyorlar.

***kimse bizi kedi köpek gibi aşılayamaz diyor savcı eyyüp akbulut

adeta bir kõr dõvüşüne dõnüşen bõylesi büyük bir aptallıktan geri dõnüş adımı atıldığı için çok mutluyum, her ateş bir kıvılcımla başlar, bir bakarsın yangın olmuş her yeri sarmış,bu aptallığın bir aptallık olduğunu fark edemeyenler için de birinci sınıftayken okumayı õğrenenlere takılan kırmızı kurdalelerden sipariş ettim, gelince hepsine bir bir takacağım, tarih derslerinde kimlerin arka sıralarda uyudukları belli oldu, hayat boyu da uyumaya devam etmişler, ediyorlar belli ki, bundan sonra hiç uyanmasınlar zaten, uyku onlar için en güzeli, a nın b den ayrılamadığı bir hayat biçimi için en güzel hayat biçimi uykudur, uyusunlar zaten, uyumalarını ve asla uyanmamalarını canı gõnülden diliyor ve destekliyorum, varlıkları da yok hükmünde nasıl olsa, ne demişler, bilmiyorsan, anlamıyorsan, aklın da ermiyorsa, yani kafan basmıyorsa hiç değilse sus ta adam sansınlar, aynen õyle, dendiği gibi, yani kısacası kapa çeneni, aklın varsa kendine kullan, belli kı sana daha çok lazım o akıl.

şu geçtiğimiz bir, bir buçuk yıl aynı zamanda bütün herkesin ve õzellikle hukukçuların utanç senesidir, gugukçular. hiç mi birinin anası aşılanmadı, hapisten etkilenmedi, 2020-2021 utanç seneleri, gugukçuların, başı büyüklerin, sizi doğuracağına taş doğursaymış o analar, ha taş ha siz, bir farkı yok.#SeninleyizSavcıEyyüpAkbulut

*** sadece şekeri bırakan kafadan 10-15 kilo verir, ben o kiloyu õyle verdim, 85 kilodan 70 kiloya düştüm sadece şeker yemeyerek, ve geri de almadım üç beş yıldır, hala yemiyorum tabi, sıfır şekerle yaşıyorum son beş yıldır, yağı yeterli miktarda yiyorum, diğer ekmek, makarna, pilavı da yiyorum, yemediğim tek şey şeker, ne dondurma ne çikolata ne pasta, hiçbirini yemiyorum, hepsini unuttum, unutalı çok oldu, geri gidip hayatında bir şeyi değiştirme şansı verilmiş olsa ilk ve tek dileğim şekersiz bir hayatı yaşamak olurdu ama bu mümkün değil tabi, ama bundan sonrası için bu mümkün ve bunu yerine getiriyorum tam hakkıyla.şeker yenmediğinde artı geri gelen beyin hücreleri de cabası.Şeker şeytanın insanın başına sardırdıģı en büyük be

*** bir eczacı hanımda dengesizlik falan olmuş. Annem de ikinci a$ı sonrası 10-15 gün içerisinde denge kaybıyla düşme yüzünden öldü, 3 nisanda, eczacı hanım da mart başında a$ı olmuş, bu durumda sin ile başlayan a$ı denge bozukluğu yapıyor, ve eczacı hanımın söylediği diğer şeyleri, hadi bunları da yalanlayın, çarpıtın medya. İkinci aşıdan sonra on gün içinde 6 arkadaşı ölmüş, hadi buna da yalan diyin. aşı #KATLİAMI

Vay anasını sayın seyirciler!!!Allahın parmağı yok ki gözüne soksun, o parmağı besler, büyütür, günü gelir gözüne sokar, yani sedat Peker.alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste, kaç can telef oldu plandemi yüzünden, ve sonları bu oldu,

Yarına kalır yanına kalmaz, Sen bu dünyayı başıboş, sahipsiz mi sandın dingil! Hadi şimdi ayıkla pirincin taşını bakalım.

***facebook cezaları yağdırıyor, chamtrailsin yöneticisi Bülent güvenç, Ferhat güven, Kenan cihan, azra gönül cihan, muzaffer çiçek, mehmet sanlıer, fatih önder hepsi yaklaşık bir haftadır kapalı, benim de geçen hafta kapalıydı, 3 gün, bu ay, hazirandaki büyük aşılama kampanyası öncesinde aşıları getirtmenin yanısıra ortalığı susturma, sindirme çalışmaları da hız almış görüldüğü gibi. bu durumda ne diyoruz, susma sustukça sıra sana gelecek, bu savaş bitmez, bu milleti ile öldürmene, öldürtmene seyirci kalmayacağız, genç, sağlıklı, dayanıklı bir vücudu tetanos olduğu gün yarım saat boyunca zangır zangır titreten, birkaç gün boyunca ateşini çıkaran, bir hafta boyunca kolunu kıpırdatamayacak kadar ağrıtan, kırgın ve hasta hissettiren, resmen hasta eden o aşıların içerisinde ne var ki bunca ağır bir hastalık yapıyor, bunu bir anlatın, her askere gidene tetanos aşısı yapılıyor, koğuşlar koğuştan çok revire dönüşüyor, kolu ağrıyan, hasta olan genç genç insanlar, neden? Bunun için mi alınıyor askere oğullarımız, tetanos aşısı olsunlar diye mi? Bu yüzden mi genç insanların cocukları olmuyor, çoğunluğu kısır.

Neyse ki biz sussak dahi konuşmaya devam edenler var, pazar günü, yani yarın sedatpeker yine konuşacak, it iti kırıyor, dün üç adamını almışlar içeri, ona kızmış belli ki, etlerini koparıyordu, şimdi kolunu bacağını koparacakmış, öyle tivit atmış, taksime de koymuş koca camiyi, 150 yılın özlemiymiş, son 50-60 yılın desene sen şuna, yer taksim olunca, taksim meydanı olmuş taksim cami alanı, ama bir bırakmıyorlar ki adam şöyle gerine gerine bir sevinsin, her yerden dibi oyuluyor, burnundan getiriyorlar sevincini.

Tek dibi oyulan o değil bu aralar, bili bili nin de oyuluyormuş, yeni ayrıldığı melindası şikayet etmiş, evini pe nt ag on basmış, çatışma çıkmış falan filan, hep bizlere olmuyor yani olacak olan, onlar da nasiplerini alıyorlar hak ettikleri kadarınca, dahası da gelecek inşallah, kötülük yine aynı biçimde kötülükle karşılık buluyor bir şekilde, her şeyin bir dengesi kuruluyor, bunun adı kimi için mel inda oluyor kimi için se dat, bu dünya sahipsiz değil sonuçta, ve karma denen şey hep gerçekleşiyor, sen bir başkası için ne istersen o başına geliyor, iyilik istersen iyilik, kötülük istersen kötülük, bu şekilde kendi belasını kendi çağırıyor insan.

*** Ruh sağlığı yasası çıkıyormuş. Bize hazırlıyorlar, şimdi fb engelliyorlar, yarın burada ikamet ettirecekler, ne kadar süreliğine belli değil, sanırım ömrümüzün sonuna kadar, ömrümüzün ne kadar olacağına da onlar karar verecekler elbette, zaten bir cami yapıyorlar birde hastane, başka bir şey yaptıkları yok, tabi birde bol bol hapishane, hatta fema kampları, İzmir Çiğli de yapılmış mesela, bütün dünyada yapılıyor, sadece bizde değil, bu küresel bir manevra sonuç olarak, bizim için hazır bekletiliyorlar, vakti geldiğinde oralara götürüleceğiz, direnirsek oraya, direnmezsek mezara, ben fena kampını daha çok beğeniyorum böyle bir durumda, hiç değilse daha havadardır mezardan, diye düşünüyorum, gidince anlarız artık nasıl bir yer olduğunu, ama o mezara kendi ayaklarımla katiyen girmeyeceğim, ben bu hayat için 55 yıldır uğraş veriyorum, iki köpeğin lafına kanmak için değil, iki köpek havladı diye güzelim hayatımdan vaz mı geçeceğim, üstelik doğanın alını, yeşilini, morunu hala en güzel haliyle görebiliyorken, çok beklerler aşı olmamı, ilacına güven olmayanın aşısına güven olur mu? Bir yıldır sıtma ilacını ko Rona ilacı diye veren onlar değil miydi, o ilaçlarla telef ettiler insanları, bir pardon bile demediler birde, var mı bu işin suçlusu, sorumlusu ortada, tabi ki yok, nesine güveneceğim onların ve aşılarının, bok yoluna gitmeye, kendi kendimi öldürtmeye hiç niyetim yok, kusuruma bakmasınlar artık.

*** Ne diyor dr bülent ertuğrul, bizim önümüzdeki sonbahara %70-75 toplumsal bağışıklığı sağlayarak artık bu işi kontrol altına aldık, bitiriyoruz dememiz gerekiyor, bunun için hepimizin çok çalışması ve birbirimizi ikna ederek aşı olmaya götürmemiz gerekiyor, ama bunu yapamazsak sıkıntı var demektir, diyor. Yani, yani aba altından sopa gösteriyor millete, açıktan tehdit ediyor, aşı olmazsanız, oldurtmazsanız köpek gibi geberirsiniz diyor, bir başka deyişle köpek gibi aşılanacaksınız da diyor, ikna timleri yeterli gelmemiş belli ki, bizi ikna timi yapıp birbirimize saldırtmaya çalışıyor, bizi birbirimize kırdıracak, aynı kemiği kapışan köpeklerin birbirine dalaştığı gibi, Şartlandırma, beyin yıkama, olmayana inandırma, psikolojinin bütün katmanlarını uyguladılar son bir yıl içinde hepimize, yazık bu insanlara, bu nasıl bir gaddarlık, hepimiz Allaha emanet olalım en iyisi, bunların şerrinden Allah sakınsın, korusun bizleri, amin.

#kimsebizikediköpekgibiaşılayamaz