Press "Enter" to skip to content

Günlük 2k Kasım’14

***The body Shop?un kuru saçlar için olan şampuanını aldım, boyadan sonra yapağı gibi olan saçımı bile yumuşattı, üstelik kremini bile almadım. Diğer şampuanlarla karşılaştırıldığında pahalı gibi gelebilir, 25 lira ama çok az bile kullansanız yetiyor, pek pahalı sayılmaz yani.
İnsan çoğu zaman gözünün önündekini bile göremiyor, ne garip.
Banyo lifleride güzel, sadece sabunları iyi değil, cildi, elleri kurutuyor.
***Ev kuşu izliyorum bu aralar, eğlenceli, insanları özel hayatlarında görmek daha farklı, Arif Susam?ı izledim, şarkı söylerken çok mutlu olduğu her halinden belliydi, ve iyi söylüyor, iyi bir sese sahip, şeker hastasıymış, Nejat Alp te öyle, ikiside taverna müziğinin başlıca isimlerinden, tavernada şarkı söylenirde içkiden uzak durulabilir mi, çok zor, sonrası şeker hastalığı, yani her içki içen potansiyel şeker hastası.
Nejat Alp daima, gün boyu az ve sık yediğini ifade etti, 2,3 saatte bir, Arif Susam ise karısının yaptığı su böreğini bile ölçülü yediğini söyledi, şişede durduğu gibi durmuyormuş demek ki gerçekten, asıl faturası çok, çok sonra ödeniyor iki tek atmanın.
***Kuşum Aydın?ın yanaklarına ne olmuş öyle, kocaman kocaman olmuşlar, botokstan mı acaba, anlayamadım. Kadın, erkek yanağının ağırlık/büyüklük farkından dolayı olmalı, kadında kendini göstermiyorda erkekte belli ediyor demek ki!
***Bel fıtığı vakti, banyoluyken soğuğa çıkmamaya dikkat edin. 
***Evde kahvaltı krizi yaşanıyor, hazırlıyorum, ?biz okulda kahvaltı ederiz? deyip çıkıyorlar, benim aldığım kahvaltılıkları beğenmiyorlar, ne alsam burun kıvırıyorlar, alıp denemediğim marka peynir kalmadı; oğlum ?orada peyniri tenekeden yeni çıkardıkları için lezzetli oluyordur? diyince jetonum düştü, marketten tenekeden açılıp orada paketlenen beyaz peynirlerden aldım, Yörsan marka aldım, beğenerek yediler, sonuçta kutulanmış olan beyaz peynirde tenekeden çıkarılıyor ama rafta bekliyor, kaşarı da gidip okula sordum, sütaşmış, aldım, aynı lezzette değil, bir daha sordum, sütaş tost kaşarmış, markette sütaş yoktu, sek tost kaşar aldım, aynı tadda, tost kaşarların genel tadı o demek ki, tost kaşarların paketleri büyük, istediğiniz kadarını kesip veriyorlar, isterseniz dilimliyorlarda, ben dilimletmedim, artık evde kahvaltı ediyorlar;)) Birde biliyorlar ki ağızlarının tadını, hepsi anadan doğma gurme sanki! Bir zeytine çözüm bulamadım, eh onada biraz kafa patlatırım artık!
Ama ben yinede marketten sütaş tost kaşar getirtmelerini istedim çünkü ortada gizli veya aleni bir savaş var ve ben bu savaşta bir taraf olduğuma göre tüketimlerimi ona göre yapıp şekillendirmeliyim, kendi inancımda olan insanların ekonomilerini desteklemeliyim, belki biz farkında değiliz ama herkes bunu böyle yapıyor, bilkent Üniversite?si mesela, bahsettiğim gibi kahvaltılıklarını gidip Ülker içim sütten değil Sütaş?tan alıyor, çünkü asıl savaş ekonomi boyutunda yaşanıyor, ekonomik olarak güçlü oldukları sürece onları alt etmemiz imkansız, işbirin geneli öyle mi bilmiyorum ama yatakları aldığım mağazanın adı AK sentez?di mesela, bunu faturasında öğrenmemiş olsaydım, yani daha önceden biliyor olsaydım gidip Taurus avm?deki işbir mağazasından almazdım yataklarımı mesela, yapmamız gereken gözümüzü, kulağımızı daha dikkatli açmak, paramızı bize karşı silah olarak kullanacaklara kaptırmamak.
Bir benimle ne olur diye düşünmemek lazım, damlaya damlaya göl oluşuyor, ben kimim, cumhuriyet ışığında doğmuş, kendi ve çocukları, milleti için cumhuriyet ışığında yaşamayı ilke edinmiş sıradan bir vatandaşım, ne bir siyasi bağlantım var, ne de bir tanıdık eşim, dostum o eşraftan, bu böyle olmasına rağmen elimden gelen bu ve yazıyorum, dilim döndüğünce, ne için, hepimiz için, hepimizin iyiliği ve kurtuluşu için, içine düşmekte olduğumuz bağnazlık kuyusundan bir an önce kurtulabilmemiz için, yani hepimizin yapabilecekleri var bu konuda.
Onlar bunu hep yapıyor, alışverişlerini kendi adamlarından yapıyorlar, bunu yapmayan biziz, biz saflar takımı, aldığımız her Ülker çikolata bize düşmanlık olarak dönecek halbuki, eski sakal, sarık, cübbelerini kafalarının içine sakladılar, ayıramıyoruz elbette, şöyle bir yolu var aslında, TÜSİAD bizden, MÜSİAD onlardan gibi, sütaş alıcaz, Boyner, ykm?den giyineceğiz, şimdilik bildiklerim bunlar, demek ki onları öğrenicez, bu savaşı onlar bizden daha üst düzeyde yürüttüklerine göre onlara olabildiğince destek vericez, yeni savaş biçimi ve savaş şartları bu biçimde oluşacak sanırım, en azından ilk etabı.
***Arabanın arkasına devamlı tekerlekli bavul, çanta koyuyorum artık, yıllarca elimle taşıdıktan sonra aklıma geldi, a akılsız kafam!
***Evimin tam çaprazında bir apartman var, başkada yok zaten yakında, aramızda bir apartmanlık mesafe bile yok, oldukça yakın yani, arka pencereleri benim evime bakıyor, dördüncü katında oturan hanım bir titiz, bir titiz, sormayın gitsin, geçen gün elektrik süpürgesinin bütün pisliğini camdan aşağı boca ederken yakaladım, aldı benden nasihatini elbette, döktüğü pislik değil yünmüş, öyle diyor, kedi tüyü diyemedi öyle diyor, evinde iki kedi var, bugün de çarşaflarını temizliyor, tortop halinde 1,2 salladıktan sonra sık sık diliyle elini ıslatıp çarşafın üstündeki tüyleri topluyor, camdan aşağı atıyor, böööyk!
Alışkanlık edinmiş belli ki, şimdiye dek boşmuş ortalık, oturduğum apartman yeni yapılmış, benden başka evini görende yok şu an için, alt, üst katlarım boş, elinde elektirik süpürgesiyle pencereye ilk çıkışında ben balkondaydım, dökemeden içeri girmek zorunda kaldı, ikinci hamlesinde de camdan yakaladım, edepsiz kadın, demek ki biliyor yaptığı şeyin yanlış olduğunu! Birde görsen namazında niyazında, Allah?ın akılsızı! Benim kılmadığım onun kıldığından evladın, insanların üstüne pislik yağdıran nedamet.
***Bu sabah kara uyandık, her zamankinden 1 ay önce, kızımın doğum günü 24 Aralık, hep kızımın doğum gününde yağardı, şimdi 25 Kasım?da yağdı, beklenmedik bir kar oldu çünkü havalar soğuyalı ancak 2,3 gün olmuştu, hemen peşine kar yağdı, herkes gafil avlandı yani, neyse, yinede güzel oldu, kar manzarası bir harika, ağaçlar beyaz beyaz, trafik desen azalmış, daha ne olsun! Eh sabah turu çıktım elbette, kızımı okula götürdüm.
Bu demek oluyor ki mevsimlerden karnabahar, bal kabağı, pırasa yeme zamanı, tarifleri yemek, yeni, pratik sayfasında.
Birde bere örme zamanı elbette, kalın kalın çoraplar alma zamanı aynı zamanda!
***Gerekmedikçe avm gezmiyorum, sadece alınacak birşey olduğunda giderim, dün zorunlu olarak gezdim, 4 saat, kızım arkadaşlarıyla sinemaya gitti, bende nöbet bekledim, pek bekledim sayılmaz gerçi ;) onlar kentparkı seçince cepa bana kaldı;)) şu bahsettiğim robot süpürgelere baktım, samsungda yok, lg de varmış, elektrikli süpürge değil gırgırmış, hayallerim suya düştü, birde 2500 lira, alan şaşkın, viledanın virobisi bile onun kadar iş görür, üstelik 100 liradan 39 liraya düşmüş, ben 1 ay önce aldığımda 99 liraydı, halısız zeminler için ancak, tozu topluyor. Birde camda su lekesi bırakmayan ürünü çıkmış viledanın. Tam benlik, arayıpta bulamadığım şey, İstanbul?un 3. köprüsü gibi 3. çamaşır askısı almak zarureti hissettim, bauhaustakiler uydurduktu, esse?de doğruların çamaşır askısını beğendim, her iki taraftada 100 liraydı. Ev gereçleri konusunda seçenek çok değil ne yazık ki! Milletin derdi pılı pırtı.
***Kızım ve arkadaşlarının yaşları 13, arkadaşları seni seviyorum adamım adlı filme gitmek istemişler, filmde baş rolü güllerin savaşı adlı dizide oynayan erkek sanatçı oynuyormuş, diziyi biz izlemediğimiz için kızım adamı tanımıyor, filmden de haberi yok, adam 36 yaşında, 1978 doğumlu, yani rahatlıkla 13 yaşında bir çocuğun babası olabilecek yaşta, bu durum bana göre hiç uygun bir durum değil, büyümekte olan bir genç kıza babası yaşında bir adam için duygu hissettirmek; aşk filmi, dizisi yapacaksanız bunu mümkünse 30?lu yaşların altındaki kişilerle yapın, o beyin de illaki aşk filminde rol almasını istiyorsanız karşısına yaşına uygun birini koyun ki 13 yaşında çocuklar o kızla empati kurup kendilerini onun yerinde hissetmesinler, lütfen!
Bu arada filmdeki partnerinin yaşı 22, 1992 doğumlu. Aralarında 14 yaş var, filme giden kızım ve arkadaşlarının yaşından bile bir yaş fazla, bu sizce münasip mi, dizide de öyle, gülru oldukça genç bir kız, yine orada biraz olsun gülfem ortalığı toparlıyor yaşıyla.
13 yaşındaki kızımın veya yaşıtlarının hayallerini 36 yaşında bir adamın süslemesinin bir manası, elle tutulur bir yanı yok, ayrıca hiç adil değil. Aşk yaşıtlar arasında yaşanan bir etkileşim, istisnalar kaideyi bozmaz, ve 13 yaşındaki genç kızlarda bunu böyle görüp algılamalı, yanlış bir biçimde değil, annesinin ilgi duyabileceği yaştaki bir adama ilgi duymamalılar.
Dünyanın hakemi ben miyim, değilim ancak gördüğümü söylemektende geri duramıyorum, duyarlar, duymazlar, bu onların meselesi, ben üstüme düşeni söyleyeyimde!
Sizce haksız mıyım bu konuda? Bu sayede belki “ben yaşımdan olgun erkeklerden hoşlanıyorum” diyen kızların sayısında bir azalma olur.
*Afişine baktım, sakalları beyaz, saçları koyu renk, boyanın canı sağ olsun, 18?inde ayol, aldatmacanın bu kadarıda ayıp yani!
***Bir karşılaşma, bir çift, 55 yaş üzeri, yeni nişanlanmışlar, 6 aydır da tanışıyorlar, tanıdık olan erkek, kadının bir kaşı havada, ?hımm, o da kim, bir Dişi sinek kokusu alıyorum sanki? gibilerinden, adam hemen izahata başlıyor, hesap verir gibi, beni nereden tanıdığına dair, kadının hali, tavrı bir hakim pozisyonunda, adamın telaşına bende destek veriyor ve onaylıyorum, sanki bir suç işlemişiz tanışıyor olmakla, ne kadar ayıp, görgüsüzlük, kadının yaptığı elbette, görmemiş görmüş, devrilmiş ölmüş, kim olursam olayım, hiç tanımadığın bir insanı suçlar bir tavra bürünmek, ki abi diyorum gözünün önünde, ki abim konumunda bir insan zaten, yakın akrabam hatta; eşin, nişanlın, her kimse, git onunla paylaş kozunu, ben görmeden, benim yanımda asla, kaldı ki o adam ellisini aşmış, seni mi beklemiş bugüne dek, otur kalk şükret onu sağlıklı bir biçimde bugüne taşıyan kadınlara, madem ki bu kadar kıymetli, ne saçmalık, elbette bunun altında yatan neden ne kıskançlık, ne o, ne bu, sen benimsin, patronda benim, onaylıyor musun, onaylamıyor musun, onaylamada gör hesabı, ellisinden sonra bu kadar baş ağrıtmaya değer mi, ununu ele, eleğini as iyisi mi!
Ona bakmadığımda gözleriyle yönetiyor adamı, ben bunu göremiyorum elbette ancak adamın gözlerinde rahatlıkla görebiliyorum, otur, kalk, evet, hayır!
Hiç çekemem, ne kendim, ne de bir başkası adına, umarım bir dahada karşılaşmam. Ne garip insanlar var. Bulmuş kuzu gibi adamı, otlatıyor, 10 Dakika?nın içinde gördüğüm bana yetti, zavallı adamcağız! Mesele olan bir çorba pişirmekse o saatten sonra, otur çorbanı kendin pişir, hiç değilse ağu yerine çorba içersin!
hayır, bende dünkü çocuk değilim ki, böyle bir tavra maruz kalmak hiç hoşuma gitmedi.
***Bugün aralığın 2?si, bir gün içinde, yani dün 7 tane ?38 haftada sezaryen olur mu? girişi olmuş. ?Ikinci sezaryen 40. Haftada olsa? Demiş biri, bebeği karnında biraz daha dursun istiyor olmalı, durdurmazlar, hele ki ikinci sezaryende.
***Gece rüyamda sezaryen oluyordum, sabaha kadar ne çektim, bedenim bütün gece işkence çekti, resmen bir daha yaşadım, üstelik bu kim bilir kaçıncı kez, dün yazdığım aklımda kalmış olmalı, tüm sezaryen olanlara Allah sabır ve dayanma gücü versin.
***Benim yazım alanım çok geniş, ne ararsanız var, internet alemini şaşkına çevirdim, dün biri ?adet kanaması sıvıysa? diye sormuş arama yaparken ve beni bulmuş, büyük olasılıkla bulmuştur sorusunun cevabını ama ben yinede yanıtlayayım, sıvı olması iyidir çünkü sıvı olduğunda kandan çok su kaybedersiniz, çok aşırı miktarda değilse elbette, koyu renkte ve katı olduğunda kan kaybı daha fazla olur.
Bu soru ve benzer sorular sorulduğuna göre internette, bu cevapları arayan insanlar var demek, bu da bunları yazmamın gerekliliğini getiriyor, hani böyle burun kıvıranlar varsa diye yazıyorum bu son notu. Kadın olmak, adet görmek, bundan bahsetmek ne utanılacak ne de tiksinilecek bir şet, ne de saklanması gereken bir sır, bir devlet sırrı hiç değil, sadece anatomik bir durum, fizyolojik, biyolojik ve aslında doğal, yeterince açıklayıcı olabildim mi?
***Bunları yazınca aklıma geldi, keşke gelmeseydi, tadım kaçtı yine, dün foxun sabah haberlerinde izledim, 28 yaşında 6 çocuklu bir kadın kocası kuma getirmek isteyince boşanmak istemiş, kocası silahla vurmuş, bacakları yokmuş, sanırım kesilmiş, protez bacak takılacakmış, kolları da tutmuyormuş, felaket bir görüntüydü, yavrum, o nasıl yaşayacak bundan sonra? Kolu, bacağı olmayan bir kadın nasıl yaşar ki, bir kadının bütün sermayesi kolu ve bacağında saklı. 3 gün kolunuz, bacağınız olmadan yaşamanın nasıl bir şey olacağını bir düşünün, ne demek istediğimi anlarsınız. Ölse daha iyiymiş diyesi geliyor insanın, Allah affetsin, böyle dediğim için beni, ve aslında hepimizi. Çünkü o utanç hepimizin, elbette en çokta her konuda ağzı kapanmayıp bu konuda konuşma zahmetinde bulunmayan tek adamı oynayan kişinin, o kadınların günahları onu cehenneme sürüklemeye yeterde artar bile. Cehennemin bir numaralı odunu.
Kanal D yayınlamıyor bu tür haberleri, mutlu, mesut bir AKP dünyasında yaşıyoruz ya, o yüzden, böyle tatsız, tuzsuz haberleri vermenin ne anlamı var, tatlı, tatlı gülümsüyor Cüneyt Özdemir de, ara sıra lafta sokmasa akpye, o da gitti elden diyeceğim neredeyse! Doğan holding AKP’nin elinde tuttuğu paranın gücüne boyun eğdi, elleri bağlandı demk ki, yoksa şimdiye kadar iyi bir muhalifti kanal D, yine özünde öyle ya, biz biliyoruz doğrusunu, o yeter. Geçecek elbet bu günler, bu dünya kime kalmış ki!
***”Interneti mi kapattınız, şarjım nerede, kahvaltı hazır mı, acıktım, yemek pişti mi” oğlumun benimle olan günlük iletişiminin geneli bundan ibaret! Elim, kolum olmasa benimle hiç konuşmasına gerek kalmaz herhalde, Allah kimseyi kolsuz, bacaksız bırakmasın.
***”Taze gıdalar seçmek, nişastalı, bol kalorili, yiyeceklerden kaçınmak, trans yağlardan uzak durmak. Çok stresli bir ortamda iseler bunu değiştirmenin çarelerini bulmaya çalışmalılar. Kalp hastası olmamak için öncelikle ruhsal olarak iyi olmak, ikincisi sağlıklı beslenmek, üçüncüsü hareket etmek. Genç kalp krizleri daha çok ölümle sonuçlanmaktadır” kalp doktoru Harun Arbatlı, Derya’lı günler programı.
Kalp doktorunun da dediği gibi kalp sağlığında birincil etki mutsuzluk, gündem sayfasında yazmıştım mutsuzluk, kalp krizi ilişkisini. Burada söylenenlerden bana inandırıcı gelmeyen fiziksel aktivite, yürüyüş evet belki ama bir kadın zaten gün boyu hareket halinde, birde üstüne hareket ekleyin, kalp krizine davetiye, o kalbin dinlenmeye de ihtiyacı var sonuç olarak. Ben öyle yapıyorum, bulduğum her fırsatta dinlendiriyorum kalpçiğimi.
***306 ile başlayan 12 haneli bir numara telefonumu çaldırıp kapattı, geri aramamı bekliyor herhalde, çok bekler, dikkatli olun.
***Küçük oğlum üniversiteye bu yıl başladı, ” herkes sigara içiyor, içmeyen yok” dedi, yazık, sosyalleşmek, birlikte bir şeyler paylaşıyor olmuş olmak için içiyorlarmış, keşke paylaşacak başka şeyler bulabilmiş olsalar.
Bende neler diyorum, millet bonzai ile uğraşırken, bonzai fare zehiri, böcek zehiri gibi zehirlerin otun üstüne sıkılmasından oluşuyormuş, biliyor muydunuz?
***Biri Canan Karatay’ı sustursa iyi olacak, millet yiyecek ekmeği zor buluyor, o çıkıp her Allah’ın günü ekmek yemeyin diyor, ekmek yerine ceviz yiyecekmişiz, cevizin kilosu kaça haberi yok galiba, bir ara çalıştığı üniversitenin yemekhanesine gidip üniversiteli gençlerin ne yiyip yemediğine baksa iyi olacak, belki aklı başına gelir, çünkü yemekler safi karbonhidrat, makarna, bulgur pilavı, pilav ve türevleri, nerede yaşadığını sanıyor acaba?  
***Kasiyer bir kız, 25 yaşında değil, daha küçük yani, üst dudağı yukarı doğru pörtlemiş, konuşurken kıpırdamıyor, belli ki botoks yaptırmış, botoksta iskonto yapan birileri var demek ki, veya taksitle yaptırmıştır, kredi kartına 9 taksitle mesela, tarz her şey ya, her gün öyle empoze ediliyor beyinlere, televizyonda elbette, tarzın olsun, beyninin içi boş olsun, fark etmiyor, bir tarz önemli olan, birde bilek gücü, gerisi fasa fiso.
10 yılda Türkçe konuşmayı öğrenemeyecek bir zekaya sahip olmanın bir önemi yok!
***Aldığım işbir yataklar 60 kiloya kadar kaldırıyormuş, 60 kiloya kadar olanlarda bir sorun yok, 60 kilonun üstündekilerin yatağının orta kısmı içeri çökmüş, hemde 2 ayda, adam olacak çocuk boksundan belli olurmuş, gelişinden belliydi zaten ne menem bir şey olduğu, 900 lira para verdim yatağın tanesine, modeli frezya yatak, yazık olsun parama!

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *