Press "Enter" to skip to content

Gündem 2bb Ocak’14

***Hani ?bu son olsun? demişlerdi ya Zeyit Aslan?ın küfürleşmeleri için; bu defa daha da coşmuş; mecliste HSYK kanun teklifi görüşülürken kürsüye çıkmak isteyen yargı sen başkanına tekme sallamış; akpli ve chpli vekiller topyekun birbirlerine girmişler; rezalet diz boyu; bütün dünyaya rezil oluyoruz bu reziller yüzünden; meclis bu halde; memleket bu halde; devletin başı başbakan nerede; devri alemde; sanal mutluluklar peşinde; fahri doktora unvanları katıyor koleksiyonuna; ne yapacaksa; ne zaman ortalık karışsa sıvışıp kafa dağıtmaya gidiyor yurt dışına. Daha sabah yazdım erken seçime gidilmesi gerektiğini; bu işin çığırından çıktığını; akşamına bu haber geldi; yine tekrarlıyorum; erken seçime gitmek zorunlu; başka bir çözümü yok bu işin; o meclis; bu memleket bu şartlarda artık adam olmaz.
Oturumun tekrar açılmasıyla taze Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ ?Siyasi partiler grupları bir araya gelirler, mutabık kalınan bir metin ortaya çıkarıp Türkiye kamuoyuna deklare ettiklerinde elbette bu teklif durabilir? diyerek geri adım atmış; Erdoğan oradan duyarsa bunu, sinirlenip laptopu kırar yine; bu kaçıncı laptop;)) devlete, millete zarar!
Zeyit Aslan yanındaki iki kişinin omuzlarından eliyle destek alarak yükselmiş ve havada sallamış tekmeyi; birincide hedefi vuramamış ama ikincide başarılı olmuş; yargı sen başkanı yanağını tutuyordu; havada tabletler uçuşup kafalara konmuş; bunlar şimdiye kadar mecliste hiç görülmemiş olağanüstü şeyler; ben yazmaya utanıyorum; meclis kendi halinden; düştüğü konumdan utanmıyor mu acaba? 
Bu defa ne diyecekler Zeyit Aslan için; ?bu sonun sonuncusu olsun? mu? Yüzsüzler; öyle bir delinin mecliste olması işlerine geliyor anlaşılan; onlarda her ayak, her türlüsü var. zeyİT
Aslan; adının asıl yazılışı böyle olmalı; kendine yakışır şekilde.
***Sırp asıllı Ivana Sert, ?Türkiye?nin bölünmesinden endişeliyim? demiş; o bile anlamış ortalığın halini; gerisini siz düşünün artık. 
***Gülse Birsel bugünkü yazısında www.oyveotesi.org adlı bir siteden bahsetmiş; İstanbul için gönüllü sandık gözetmeni topluyorlarmış; oyların güvenliği için; yazısını şöyle bitirmiş Gülse Birsel; ?Hadi vatandaş; bu ülkeden başka gidecek yerimiz yok. Ve bu sefer; hakikaten ve hiç olmadığı kadar ?iş başa düştü?!
***2. dalga operasyonda Muammer Akkaş?ın yerine gelen yeni 4 savcı ?tedbir için daha kuvvetli şüphe gerekir? diyerek şüphelilerin mallarına konan tedbir kararını kaldırmışlar. ?Tedbir kararının şüphelilerin suçla ilişkisi olup olmadığına bakılmaksızın çok kısa sürede alınmasını? gerekçe göstermiş; ?ilerde telafisi imkansız zararlara sebebiyet verilmemeli? denilerek karar kaldırılmış; bu ne anlayışlı, iyi niyetli savcılarımız varmış ta biz bilmiyormuşuz; ergenekonda; balyozda neredeydiler acaba? Tedbir kararı kalksın ki kolayca yurt dışına kaçırsınlar paraları; ardından da kendileri; oh ne ala memleket! Gözümüzün önünde kayrılıyor yolsuzluk yapanlar ve ?ben mağdurum? edebiyatı yapılıyor.
***Şimdide savcıların yerleri değiştirilmiş; bunca yüzsüzlük, arsızlıkla bu işin içinden sıyrılacaklarını mı sanıyorlar gerçekten? Her şey ortada; büyük bir hırsızlık şebekesi var; ve bu şebekenin başı da Erdoğan; bunun nasıl üstünü kapatacaklar; başını kapasalar kıçı görünüyor; kıçını kapasalar başı görünüyor; bu milletin aptallığına, saflığına bu kadar mı güveniyorlar? Böyle bir rezalet dünya üzerinde görülmemiş şey; devlet yolsuzluk yapıyor ve göz göre göre bunu örtüyor; bunlar tam yüce divanlık; öyle böyle değil.
Oğlumun geçen yıl bu zamanlarda 50 bin liraya aldığı araba 75 bin lira olmuş; bir yılda %50 zam; ötvler sağ olsun; bu kadar hırsızlığın bir yerden kapatılması lazım ne de olsa.
Meral Akşener söylemiş; Çamlıca?da 5 villası varmış; tanesi 4 trilyona mal olmuş; (bu arada Çamlıca?daki caminin nedeni de anlaşılıyor; ihtiyarlığında gideceği cami yaptırıyormuş kendine adam; bizde ne fesatız;) o villaların bir adet parkesi 350 bin dolarmış; dolar kabaca 2 bin lira desek bir parke 700 bin lira; şaka gibi; arkadaşım ev arıyor; başını sokabileceği; alt kat; küçük bir ev; 85 bin liraya; ortalama bir evin fiyatı 300 bin lira; 700 bin liraya lüks; iyi bir daire alınır; bir parke 700 bin lira olur mu; neyden yapılmış; altından mı gümüşten mi?
Sultan Süleyman?a kalmadı bu dünya; sana mı kalacak Tayyip?
***Bu hesap tabi ki yanlış; bir parke 350 bin dolar olmaz; olsa olsa bir evin parkesinin maliyetidir; ki o da fazla; ancak bu para konusunda kafalarımızın ne kadar karıştırıldığının da bir göstergesi; günlerdir bu laf ortalıkta geziyor ve kimse çıkıp ta bu hesap yanlış bile demiyor; dolarlar, ayakkabı kutuları, para kasaları derken millet bu hesabın içinden çıkamaz oldu; bu lafın sahibi ben değilim; Meral Akşener.
Yolsuzluğa adı karışan; oğulları tutuklu 3 bakanın fezlekeleri bir türlü adalet bakanlığından meclise ulaşamıyor; 1 ay oldu; herkes birbirine atıyor topu; adalet bakanından ses, soluk, cevap yok; Bilal Erdoğan babasıyla dedelerinin mezarlığını ziyarete gidiyor; ifade vermeye gitmiyor; 15 gündür ifade vermeye gitmesi bekleniyor; bir açıklama bile yapmıyorlar; vefalı evlat; Allah babacığına bağışlasın; amin; neyse; henüz kaçmadığını; halâ burada olduğunu görmüş olduk.
1997?de adı yolsuzluğa karışan eski Şişli belediye başkanı Gülay Aslıtürk, Londra?da güzellik salonu işletiyormuş; hayat nereden nereye; hiç belli değil. Şimdikileri nerelerde görürüz acaba? O yolsuzluğa; Gülay Aslıtürk?ün karıştığı yolsuzluğa karışanlardan biride Hayyam Gariboğlu?ymuş; nam-ı diğer Cem Gariboğlu?nun amcası; ne de olsa yeğeni amcasından daha ünlü artık; Türkiye?nin gelmiş geçmiş en büyük sapığı; derler ya; ot kök üstüne biter; veya haram ya binaya, ya zinaya; aynen öyle demek ki! 
***Bu son yolsuzluk ve sonrasında yaşananlarla beraber nasıl bir 3. dünya ülkesi olduğumuzu; az gelişmişliğimizi dünyaya tam anlamıyla kanıtlamış olduk; yargının bile olmadığı; kolunun, kanadının bağlanabildiği ?çok? az gelişmiş bir ülke.
Bu son yolsuzluk furyası ayrıca akp?ye çok pahalıya patladı; daha da patlayacak; akp kesenin ağzını açmış millete; yaşlı oylarını toparlamak için yıllık otobüs kartını 5 liraya düşürmüş; yıllık 5 lira verdiğinizde istediğiniz kadar gezebiliyorsunuz şehir içinde; bir yıl boyunca; buna metroda dahil; İstanbul?da vapur da dahilmiş; saat sınırlaması da kalkmış; şimdiye dek gündüz saatleri ile sınırlıydı; şimdi öyle bir sınır yok; üstüne üstlük birde metroda sıcak çorba ve ekmekte dağıtıyorlarmış; yaşlılar yaşadı; metroda çorbanı iç; gezmeye devam; daha ne yapsınlar; dolu ayakkabı kutusu verecek değiller ya;)); içinde ayakkabısıyla yani;))); daha çok gezsinler diye;))) verseler fenada olmaz hani;)))); daha çok gezerler!
Akp?de 5. vekil ihraç edildi; Muhammet Çetin; ihraç sebebi vekilin ?senin ayakkabı numaran kaç?; ?ayakkabı numaram 85? şeklinde espriler yapmasıymış;))) Daha önceden de yurt dışı gezilerinde Erdoğan?ın hastalığı ile ilgili olarak yabancı heyetlerin önünde ?kanser tedavisi görüyor? demişmiş; Fethullah Gülen kontenjanından İstanbul milletvekiliymiş. 
Daha ne espriler var bende; millet işi iyice alaya alır oldu; Çanakkale?de bir salonda konuşma yapan Müezzinoğlu asrın yolsuzluğu dediklerinin bir belgesi var mı?? diye sorunca kalabalıktan bir ses ?var? diye cevap vermiş;))) 15 gün öncede yine Müeezzinoğlu Edirne?de balkonda oturanları görerek ?Çayınız varsa gelelim? diye sormuş; ?Evde çay yok, istemez? cevabını almıştı. Bir adamın üstüne bu kadarda gidilmez ki canım;))) Üstelik yabancı; yerli bile değil; insaf yani. Hep Trakya?da görüldüğü gibi; memleket hasreti gideriyor galiba; Yunanistan?a daha yakın ya!
Son ve en baba espri devlet babadan; Saydamlığın Artırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Yürütme Kurulu Başkanlığı; ki böyle bir başkanlık varmış gerçekten; 20-24 Ocak günlerinde bir heyet gönderecek; heyet Singapur ve Malezya?daki yolsuzlukla mücadele birimleriyle görüşülecek; bilgi edinilecekmiş. Süper bir espri; kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Bedava gezmek için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar doğrusu; fırsat bu fırsat; ortalık bu kadar karışıkken kimse bir şey anlamaz nasıl olsa. Yine yakın zamanda üfürükten teyyare bir konu için; sanırım terörle mücadele idi; bir heyet gönderilmişti yurt dışına; heyet meclistendi sanırım. Akiller zamanındaydı; nabza göre şerbet; her dönem bir bahane var yani gezmek için.
***Hatırladım; Güney Afrika Cumhuriyetine gidilmişti; Mayıs?13 te; akp, chp, bdp ve çok sayıda yazar, akademisyen; 25 kişi gibi bir rakam; Türkiye?deki barış süreci için Güney Afrika örneğini yerinde incelemek üzere gidilmiş; onların Mandela?sı var da bizim Öc?alan?ımız mı yok? Hatırladığım gibi çözüm süreci furyası arasında gidilmiş; dedim ya; gezmek için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar diye. 
***Türkiye Suriye muhaliflerinin silah sağlayıcısı; ve belkide silah satıcısı; Suriye?nin silah organizasyonu Türkiye tarafından yapılıyor; utanç verici; Suriye?de insanlar Türkiye yüzünden ölüyor, öldürüyor; Türkiye?nin elinde kan lekesi var artık; hemde uluslararası boyutta; 15 yıl önce Türkiye için böyle bir tablo düşünülebilir miydi; asla; Bölgenin an barışçıl; en demokrasi yanlısı ülkesi eli kanlı bir canavara dönüştü artık. 7 tır dolusu silah ve mühimmat Suriye?ye giderken aranmak istenmiş; aranmasına izin verilmemiş; geçen seferlerde olduğu gibi devlet sırrı denmiş; araçlarda mit görevlileri varmış; büyük yerden gelen bir emir üzerine tırlar yoluna devam etmiş; bu gelişmelerin ardından Hüseyin Çelik?Durdurulan TIR?lar haddini bilmezliktir. TIR?daki malzemenin ne olduğu hiç kimseyi ilgilendirmez. MİT yasası belli, kimse kafasına göre arama yapamaz. Bu savcılar kimin adına bu işleri yapıyor? Yanlış yapan savcı hesap verir? demiş; kör, kör parmağım gözüne.
Erdoğan?da ?tırların durdurulması paralel devletin işi? demiş; peki gerçek devletin işi ne; Suriye?yi daha çok birbirine katmak için silah satmak mı? Paralel devlet hamle yaptı diye bu sizin doğru olanı yaptığınızı mı gösteriyor? Türkiye?yi bir savaş suçlusu durumuna düşürmek mi niyetiniz?  
***Diyanet işleri başkanı Mehmet Görmez?in bugün söyledikleri; ?Birer Müslüman olarak diğer insanlarla, eşyayla, tabiatla hatta topyekûn hayatla olan ilişkilerimizde de ciddi bir ritim bozukluğuyla, hatta bir eksen kaymasıyla karşı karşıyayız.???maişetin dışında kim dini vazifelerini bir çıkara, bir makama ve bir mevkiye tebdil etme amacıyla hareket ederse hem yaratıcı katında hem de toplum nezdinde itibar ve saygınlığını kaybetmeye mahkumdur.? gençlere yönelik söyledikleri de çok çarpıcı; ?Bizlere, dini vazife yaptığını söyleyenlere ve birçok dini yapıya bakarak İslam?ı değerlendirmeye tabi tutmasınlar. Bizler her yönüyle kirlenmişliğin içine düşmüş olabiliriz.???sizler İslam?ı bizimle değerlendirmeyin. Biz bunu temsil hakkına sahip değiliz. İslam?da din adamı sınıfı ve dini temsil etme iddiası kimsede yoktur.???Mükellefiyet ve mesuliyet her birimiz için aynıdır ve birdir. Kimsenin kimseden ayrıcalığı yoktur. Kişiler sadece bizler için bir öğretici olmanın ötesinde değildir. Elbette dini bilginin öğreniminde alimlerden ve ariflerden yararlanabiliriz, ancak bunların bizatihi kutsallığı ve masumiyeti yoktur, sorgulanamaz değildirler.?
Anlaşılan o ki artık RTE?nin karşısında yer alan bir kişi daha var ve bu kişi kendi atadıkları diyanet işleri başkanı; ve cemaatinde karşısında; resim gittikçe ilginçleşiyor. Hiç o taraf veya bu taraf dememiş; ortaya konuşmuş; fark ettiniz mi? Yanlış yapan sorgulanır demiş; her kim ki yanlış yaparsa; bu söz iki tarafı da işaret ediyor; akp?yi ve cemaati.
Eeee; şu içinde bulunduğumuz durumda ayaklar altına alınan tek şey var; İslamiyet; İslam dini; dinin siyasi otorite aracı olarak kullanılışının paralel yansımaları; her ikisi de; akp ve cemaat; hal böyle olunca bir tarafından toparlamaya çalışmış Mehmet Görmez; de biraz zor toplaması elbette; öyle açılıp saçıldı ki!
Birde şu Suriye?ye silah satışı konusundaki görüşlerini alsaydık iyiydi; ne düşünüyor acaba müslümanın müslümanı vurması için silah satıyor olmamız hakkında. Bir müslüman ülkesi olarak elbette.
Belli ki utanç duymuş dolaylı da olsa kendisinin de içinde bulunduğu bu ortam; bu kirlilikten; adeta günah çıkarır gibi sözleri. Soyadı görmez de, gerçekten mi görmez; 17 aralıktan önce görmüyor muydu bu açıkça göz önünde olup biteni; şimdi niye günah çıkarıyor ki? 6 geminin Erdoğan’ın oğluna babasından ve dedesinden kalmadığı ortada değil miydi? Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi zaten. Ben gördüm de o mu göremedi?
***97 hakim ve savcının görev yeri değişmiş; 28 şubat’ı yargılayan bu iktidar; günü geldiğinde 17 aralık denip yargılanmayacağını mı sanıyor; 17 aralıkta emniyete, yargıya, bilumum devlet yönetimine kendi yaptığı darbe 28 şubatın haklı nedenlere dayandırılarak yapıldığının bir göstergesi değil mi? Çıkıp 28 şubatla yargılananlardan hiç değilse özür dilemesi gerekmez mi? Başkaları aynı şeyi yapınca adı darbe; kendi yapınca düzenleme; nasıl oluyorsa?
Muhalefet ateş gibi bu günlerde; çok iyi konuşuyor; iyi noktalara dikkat çekiyorlar ancak biri sağır olmuş; duymamakta kararlı. Kendi söylediğini işitiyor ancak.
***4 bakanın yolsuzluk fezlekelerinin adalet bakanlığında; mecliste sırada bekleyen 1000 adet dokunulmazlık fezlekesiyle birlikte harmanlanıp seçim sonrasına atılma planları yapılıyormuş; yani hiç aceleleri yokmuş. Bu 4 bakanın fezlekesi meclise geldiğinde 55 milletvekilinin imzası ile soruşturma komisyonu kurulabiliyor; yüce divana sevk kararı gizli oylama ile yapılıyormuş. Korkulan gizli oylama yapıldığında akp içinden fireler verilebileceğiymiş; bu nedenle zaman yayma ve diğer dokunulmazlık fezlekeleri gibi işlem görme; yani açık oylama yapma taktikleri izlenmeye çalışılıyormuş; ne tilki bunlar; aşağılık tilki hemde. 
Bekir Bozdağ son olarak şöyle demiş bu konuda; “Fezlekeler konusunda Adalet Bakanlığı?nın bir takdir hakkı yoktur. Genelge çerçevesinde işlemler yapılıyor. Adalet Bakanlığı?nın bu konu da yapabileceği şey sadece, bizim bu dosyaları tutmamız mümkün değil, biz sadece havale edeceğiz dosyaların içine bakmamız, incelememiz yasal olarak mümkün değildir.” Mümkün değilse 1 aydır o fezlekeler nerede; niye ulaşamıyor bir türlü meclise? Ankara trafiği o kadar mı yoğun?
***Fethullah Gülen; “ocağına ateşler düşsün” diyeli beri adam kendi derdine düştü; bizde rahat ettik; andımız, istiklal marşı, Türklük, baş örtüsü, kızlı erkekli evler, ağaçlar, parklar, camiler sorun olmaktan çıktı; meğerse sorun değillermiş zaten; asıl sorun kendindeymiş; onu örtbas etmeye çalışıyormuş. Yoksa arası bir hafta geçmeden bir maraz bulup önümüze koyuyordu; ne iyi oldu; nasılda tuttu ama; birde “beddua sahibinindir” derler; sahibi şimdilik turp gibi; zaman onuda gösterecek nasıl olsa; o da darbeler alıyor artık içten içe; yapılan tayinlerle; bu sayede nakliyatçılara gün doğdu; Türkiye, Türkiye olalı böyle bir sirkülasyon görmemişti doğrusu. 
***Baaddin demiş ki; “Bilal Erdoğan’dan tüm dünyaya hukuk dersi; 2 HSYK üyesi; 117 savcı ve 4567 polisin yeri değiştikten sonra “ifade vermeye hazırım” dedi. Baaddin bile anlamış neyin ne olduğunu;)) Veliahtımızın ne denli kıymetli olduğunu; pabucun pahalılığını öğrendik sayelerinde. Ayakkabı kutusunun bile!
***Bülent ARINÇ, “Başbakanımızın içi yanıyor da o yüzden bazı şeyleri yüksek perdeden söylüyor; siz onun bildiklerini bilseydiniz daha kötü şeyler söylerdiniz. Bu hükümet varsa o cemaat de, o cemaatlar de var olacaktır. Bu hükümet olmazsa o cemaat de bütün cemaatler de yok olacaktır. Biz varsak sizde varsınız; biz yoksak sizde yoksunuz;” demiş…. Anlayana çok şey anlatan bir söz; bence de o hükümet olmasın; o cemaatlerde olmasın; harika bir fikir; çok doğru söylemiş! Kendi ağzıyla itiraf etmiş gerçeği.
Cemaate “varlığınız bizim varlığımıza bağlı; bizimle uğraşmayın” demeye getirmiş; bu arada gerçeği de ortaya koymuş; cemaati besleyen kaynağın kendileri olduğunu. 
*** Melih Gökçek ?Her dönem tehditler olmuştur ama bu dönem kadar tehdit edildiğimiz bir dönem yok. Seçimlere 15 gün kala maalesef suikastlar olacak. Hem ?den hem de AK Parti karşıtı kişilerin canına kastetmek suretiyle olayları yeniden tırmandırmak isteyecekler. Bana da suikast düzenleyebilirler. Ama inanın çok önemli değil. Çünkü 2 evladıma 5 mektupla Türkiye?de karanlık bir düzen oluşturmaya çalışanların şifrelerini bıraktım. Eğer bana bir şey olursa hiç olmazsa ölüm işe yarasın.” demiş; ilginç. Çok sıcak günlere gebeyiz; bu belli zaten. Özellikle meclisin halinden. 
***Sarıgül’ün yolsuzluk belgelerini açıklıyormuş; kendi yolsuzluklardan aklanmış gibi; tencere dibin kara; seninki benden kara; önce bir kendini, oğlunu temize çıkar; ondan sonra görelim boyunu bosunu; yüzsüz. 
***İçişleri Bakanı Efkan Ala demiş ki; “Biz kaç darbe girişimi atlatmışız kardeşim, senin haberin var mı? Biz kaç darbeyi bertaraf etmişiz. Senin ağababalarını yenmişiz, ağababalarını. Sana pabuç bırakır mıyız?… Herkesin ‘Allah razı olsun dediği, hareketin liderine sen ‘dur’ diyorsun. Kimsin sen? Kimsin? Buna senin gücün yeter mi? Bu millet onun için mi sana yardım yapıyor. Bu milletin yardımını kötüye kullanarak sen nasıl oluyor da başkaldırıyorsun? Bir darbe teşebbüsünde bulunuyorsun. Seni bu millet affeder mi? Bilmez mi irfanınla senin kim olduğunu? Bu millet seninle orada samimi olarak çalışanları senden ayırmasını da bilir.”
Tamamı tamamına organize işler bunlar; hepsi mafya; hepsi karanlık güç; birbirlerinden var mı bir farkları? Kimlerin eline düşmüşüz de haberimiz yokmuş. Bizim şu ana dek gördüğümüz, bildiğimiz buz dağının ucu imişte haberimiz yokmuş. Bunların hepsi çete; ne laflar dönüyor ortada inanılır gibi değil; dünkü flaş sözlerden sonra Arınç demiş ki; “dershaneler konusunda hangi pozitif  düzenlemenin olması gerektiğini bize söylerlerse bu aşamadan sonra bile onlarla birlikte oluruz”; “dümeni kır; geri; tornistan; ileri” denir buna ancak; ne oldu; hani kapanacaktı dershaneler; biri kükreyip duruyordu “dershaneler kapanacak” diye; sesi mi kısıldı; niye ki? Dinsizin hakkından imansız geldi yine anlaşılan. 
***İstanbul’un işi bitmiş; akp adayı belli; Kadir Topbaş; geçiniz; chp adayı Mustafa Sarıgül; cemaat kontenjanından deniyor; geçiniz; bana hiç güven vermiyor zaten; artist kılıklı; sabah akşam elbise değiştirenden İstanbul belediye başkanı mı olur; giyinip çıkarmaktan iş yapmaya vakti kalmaz; bdp; yani pkk adayı yanar döner Sırrı Süreyya Önder; hayda hayda geçiniz; kala kala işçi partisi adayı Levent Kırca kaldı; adı temiz ancak belediye başkanlığı konusundaki becerisi şüpheli; yinede diğerlerinden iyidir; İstanbul’un işi zor görünüyor.
Ankara da bir o kadar karanlık. Ben bir karar vermiş değilim kime oy vereceğim konusunda; ama chp’ye vermeyi düşünmüyorum açıkçası; hiçbir iş yaptıkları yok; Çankaya’da taş üstüne taş konmadı yıllardır; para, para, bahaneleri de o; boş arsayı parka dönüştürmek çok mu para; bunu bile yapmıyorlar yeterince; bir afişlerini gördüm geçen gün; sanırım şöyle yazıyordu afişte; “30 yılda kendi binamıza taşındık; bu daha başlangıç”; 30 yıldaki başlangıcınız ve başarınız bu ise helal olsun size; ne diyeyim daha; bu sözün üstüne başka ne denir ki? Akademisyen adamın belediye başkanlığında ne işi var? Murat Karayalçın o partide durur iken; Çankaya veya Ankara için başkalarının düşünülmesi bir garip zaten. Çankaya her zaman banko chp için; niye aday yapmadılar Murat Karayalçın’ı şimdiye dek?
Ankara’da eski mhpli Mansur Yavaş’ı aday gösterilerek zaten dağılmış olan sosyal demokrat düşünce iyice yara almıştır; hepimizi bir oportünist olmaya itelemeye çalışıyor Kılıçdaroğlu; kendi mezhebi geniş diye bizim de mi öyle olduğunu sanıyor? Mhp’liden chp’li; chp’liden mhp’li olmaz; olursa bir garip olur zaten.
***Fethullah Gülen BBC Türkçeye konuşmuş; yolsuzluk var demiş; Erdoğan’a padişah demiş; ne dediğinin bir önemi yok benim için; orada ne sıfatla konuştuğu önemli; o kim; bizim neyimiz olur? Pensilvanya’da yaşayan bir adam Türkiye’nin neyidir; Türkiye’nin bir şeyi ise Pensilvanya’da ne işi var? Türkiye cehalet tarafından parsellenmişte bizim haberimiz yokmuş. 
AHaber başörtülü sunucuya geçiş yapmış; kanallar birer birer baş örtülülere geçiyor; diğer dinci kanallar zaten geçmişti; o görüntüyü kafamızda normalleştirmeye çalışıyorlar; ama bu çok zor olacak; daha kolayı var aslında; hiç kadın çıkarmamak; hepsini evlere tıkmak; önü sonu yapacakları bu da, bu geçiş aşaması; madem ki başı örtülü yüzündeki o badana boya niye; niye güzel olmasına özen gösteriyorlar sunucunun; Allah’ın her kulu bir değil mi? Çıkarın sıradan kadınlar o zaman. Hatta yüzünü niye gösteriyorsunuz ki; kadının en cezbedici; seksi ve güzel görünen yeri yüzü; peçe takın peçe; ayıptır günahtır; insanları günaha sokuyorlar; tövbe tövbe.
Atv 1 ay önce dinci bir şirket olan çalık holding tarafından yine dinci bir şirket olan kalyon inşaata satıldı; kalyon inşaat ikinci dalga operasyonun baş isimlerindendi; üstü örtüldü; kalyon inşaat 3. köprüyü yapan inşaat firması; akp’nin gözde firmalarından; bu durumda sabah gazetesi okumayacağız; ahaber ve ATV SEYRETMEYECEĞİZ.
Zaten seyredilecek bir programı da yok; Müge Anlı ve Zahide Yetiş’le günü tamamlıyor atv; ki ikisi de boş iş; kafa ütülemece; uyduruktan bir haberler ve akşamda kıytırık diziler. 
Ortalık bu hal iken birileride cats izleme peşinde; içleri dışları cats olmuş; vah vah; dünya yansa umurları değil; bir başımıza geçecek olurlarsa; ki geçmedikleri de söylenemez; daha çok seyredersiniz cats’i; tv’den elbette; namahrem diye yasaklanmazsa tabi. Benimde içim dışımda akp; keyiften.
*** TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı, Milletvekili ve Anayasa hukukçusu Burhan Kuzu demiş ki; “Sol iktidara az geldiği için az hırsızlık yapıyor, iktidar olduklarında onları da görürsünüz, hükümet olunca bunlar ortaya çıkıyor. Çünkü bir adamın elinde para yoksa makam yoksa neyi çalacak”. Bu söz yapılan hırsızlığın itirafı ve kabulüdür; hırsızlığı meşru göstermeye çalışıyorlar; o zaman hepimiz hırsız olup birbirimize ait şeyleri çalmalıyız; var mı böyle bir dünya; demek ki kendi de hırsız.
***Türgev’in üniversite yapmak için İstanbul’da askeriyeye ait 130 hektarlık arazi üzerindeki tahsisin kaldırılması işin maliye bakanlığı aracılığıyla işlem başlattığı; 17 aralık sebebiyle bu işlemin durduğu; arsanın raiç bedeli 2 milyar tl olmasına rağmen türgev’e 24 milyon tl’ye satılması belirlendiği; Bilal Erdoğan’ın telefonda türgev başkanına  ?Bu Ağaoğlu?nun bize bağışlayacağı araziyi takip etmemiz gerekiyor, o zaman onu sen yap? dediği; yine başka bir zaman ?Altunizade?dekinin tapusunu aldık? dediği sabit iken; hal böyle iken “Oğlum Bilal?e, damadıma yakıştırılmak istenen yafta bunların hepsi birer iftiradır. Ne damadım, ne evladım asla rüşvete bulaşmamışlardır, haramda elleri gözleri yoktur” diyen ne diyordur; koskoca bir YALAN! 
Gerçi inkar ettiği de söylenemez; kabul ediyor aslında; bu kadar bilginin, belgenin ışığında kabul etmeyip ne yapacak; “Benim evlatlarımın hepsi vakıf noktasında hizmetleri vardır, gençliğe hizmetleri vardır. Bugüne kadar bu ülkede birçok vakıflara verilmiş olan yardımları nereye koyacaksınız. O vakıfların yönetimlerini nereye koyacaksınız? Bunlar meşru oluyor da bu noktada muhafazakar değerlere sahip olanların attığı adımlar gayri meşru mu oluyor?” diye devam ediyor sözüne; bir açıdan bakıldığında haklı görülebilir ancak yardım karşılıksız yapılır; bir işin karşılığında yapılana yardım değil rüşvet denir; bu noktada düşünülmesi gerekende yine paranın şahsa değil de bir vakfa gittiği olabilir ancak Ali Ağaoğlu neden “Bakırköy 46 projesinin imar planını çıkartılması karşılığında TÜRGEV Vakfı’na Ataşehir’de 20 dönümlük arsa verildiğini iddia ettiler. Ben kimseye tapu vermedim. Verdiğimi ispatlasınlar tüm mal varlığımı, evimin, arabalarımın anahtarlarını bırakıp inşaatlarda amele olarak çalışmaya hazırım.” demiştir; bir taraf kabul ederken diğer taraf neden inkar etmek yolunu seçiyor?
O vakfı kuran ben olsam bana da gelir miydi o yardım; gelmezdi; Erdoğan’ın oğlu olduğu için geliyor. Yapmasın; kurmasın vakıf, makıf; ondan vakıf kurmasını isteyen mi olmuş? Boyunu aşan işlere girmesin; girerse işte bu işler açılır başına. Fethullah hocasına özendi galiba; yardımlar, vakıflar, üniversiteler= güç.
Seneler evvel Demirel’in yeğeni Yahya Demirel için şaibeli laflar dolanır; bu laflar Demirel’in koltuğunu sallamaya yeterdi; şaka mı bu işler; yeğeni bile değil; oğlu, damadı; herkes yerini, haddini bilecek; sahi Demirel’in hiç sesi sedası çıkmadı 17 aralık sonrası; oysa hep sorulurdu bir bilene; “olup biten ne” diye.
Ali Kırca da kayıplara karıştı; 1 yıl önce kaybettiğimiz M. Ali Birand’ı andık; 6 aydır ortada görünmeyen Ali Kırca’yı hatırlayan, soran yok. Akp defterini dürdü gezi sırasında yayınladığı görüntüler nedeniyle. 
 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *