Press "Enter" to skip to content

Gündem 1tt Temmuz’13

***Dün annemle ODTÜ ormanlarında yayılırken annem ağaçlara bakıp ?Allah razı olsun İnönü?den? dedi. ?Her gün küfrediyor; kendine Hitler diyenlere karşılık milli şef; Hitler diyor İnönü?ye? dedim anneme; annem; ?ölmüş babasının görüne küfretsin; kim yaptı bütün bunları; kim emek verdi; hazırını bile yemeyi beceremeyip birbirlerini yiyorlar? dedi; bir dolu şey saydı durdu; küfretti; 80?ine yaklaşmış annemi en kızdıracak şey cumhuriyete, Atatürk?e, İnönü?ye küfretmek; gün boyu ne zaman aklına gelse benzer şeyleri söylemeye devam etti. Küfretmeyi bilen tek Erdoğan değil ya! Milletçe küfrediyoruz Erdoğan?ın ölmüş babasının görüne ? !
Sonuç olarak hepimizin kanına dokunuyor o kanı bozuğun söylediği her kelime. 
***Padişah Vahdettin?in kaldığı Vahdettin köşkü yıkılıp yeniden yapılmış; Erdoğan hazretleri ofis olarak kullansın diye; adamın gözü padişahlıkta; başbakanlık; başkanlık hikaye. Eskiye ve geleneklere bağlılığını her fırsatta gösteriyor bizlere; İstanbul?un her yerinde yıkılmış eski camiler yeniden hortlatılıyor; eski olandan bir adım ilerisini göremediğinden yeni fikirleri uygulamak yerine eskileri tekrar tekrar canlandırıyor; kısır beyinli.
?Bakınız Türkiye?de 1 kişi, 2 kişi, 3 kişi, 4 kişi polise şiddet uygularken ölüyor. Tweet?ler, Facebook?lar dünyanın altını üstüne getiriyorlar. Ama öbür taraftan Mısır?da 300 kişi ölüyor, bunlardan 53?ü ibadet ederken, namaz kılarken kurşunlanıyor, dünya sessiz. İkircikli olmanın anlamı yok.? demiş; şu karşılaştırmaya bir bakar mısınız; sanki yoldan bulunmuş o 4 can; nasılda basite indirgiyor. Polise şiddet uygulamışlarmış; o polis kadar; o söylediğin yalan kadar başına taş düşsün inşallah. Ateş düştüğü yeri yakarmış; dilerim ocağına düşsün o ateşte evlat acısının; insan acısının nasıl bir şey olduğunu göresin.  
***Evde film izliyorum; gündüz vakti; dışarıdan sürekli korna sesi geliyor; 1, 3, 5 derken cama çıktım; korna sesini kesmelerini söyledim; ?çocuk yapıyor? dedi; yaptırmayın dedim; ?10 aylık bebe; laftan anlar mı? dedi; 10 aylıksa kaldırın basmasın; kaldıramıyor musunuz; sizi mi dinleyeceğiz diyince; ?tencere tava çalarlarken sesiniz çıkmıyor da çocuk oynarken mi duydun? dedi; üstümdeki askılı elbise tencere tavacıları çağrıştırmış olmalı yobazın kafasında; dinsizleri yani; yobaz olmadığım aşikar; ?kim çalıyor; kimsenin çaldığı yok; çık sende çal? dedim; fazla konuşma tarzında şeyler söyledi; aynı tarz şeyler söyledim; girdim içeri; kornanın sesi kesildi.
Lafın nereden nerelere geldiğini; getirildiğini fark etmiş olmalısınız. Bütün yobazların kıçları kalkmış durumda; Erdoğan yobazı; yani fitneci başı sayesinde elbette. Demedi mi birbirinizi; tava tencere çalanları ihbar edin diye; olacağı buydu işte; bir yobaz oldu binlerce yobaz; bir yobazdan binlercesi türedi. Adama ?çocuğuna kornaya bastırma? diyorum; aldığım cevap kel alaka; akşam tencere tava çalanlardan rahatsız olup olmadığımı soruyor bana. Kıçlarına kalsa bizi susturacaklar; bastıracaklar. Daha uzatsa işin rengi değişirdi. O günlerde gelecek çok yakında; öyle görünüyor.
Yapmak istediği bu değil miydi Erdoğan?ın; milleti birbirine düşürmek; bu suçtan yatmadı mı içeride 4 ay; amacına eriyor görüldüğü gibi. Bu iş hiç iyiye gitmiyor. Tehlike sinyalleri kapılarımıza kadar dayanmış durumda. Birbirimize girmemiz yakındır. ?80 öncesi günlere geri dönüyoruz; o zaman sağcılar ve solcular vardı; şimdi yobazlar ve solcular olacak belli ki; sağcılara ve milliyetçilere ilişmezler; onlardan korkarlar ödlek yobazlar. 
***Okyanus bilimi uzmanı Prof.Dr. Cemal Saydam, hükumetin çılgın projelerinden ?Kanal İstanbul? için ?bu bir daha asla geri dönüşü olmayacak olan projeyi lütfen unutun diyeyim. Bakın rafa kaldırın falan demedim, unutun dedim. Olmaz böyle uluslararası felakete dönüşecek bir girişime kimse müsaade etmez onun için gelin yol yakınken bu işin uzmanlarının uyarılarını dinleyin ve bu projeden vazgeçin.? demiş; anlayabilirse ne ala!
***Bugün 17.30?a doğru Ahlatlıbel?e gittim; daha doğrusu gittik; daha gitmeden yangın dumanını gördük; gittiğimizde itfaiyeler yangına giriş yerini arıyorlardı; müdahale başlamıştı yani. Yangın ahlatlıbel ile ted koleji arasındaydı; 2 saat süren itfaiye müdahalesinin ardından saat 19.30?da bir helikopterde katıldı müdahaleye; koca Ankara?da iki saatte sadece bir helikopter bulunabildi demek ki; büyük adam olan siyasilerimize lazım olmuş olmalı; çıkışta baktık simsiyah olmuştu yanan bölge; iki tepe yanmıştı; birde yolun kenarında bir alan; Ahlatlıbel?de çalışanların söylediğine göre 5 ayrı yerde aynı anda başlamış yangın; yani kundaklama; elleri kırılsın; ocaklarına o ateş kadar ateş düşsün inşallah.   
Uçurtmaların uçurulduğu yere devasa bir ilan tahtası konmuş; uçurtmalara engel olsun diyedir herhalde; üstünde de Bülent Tanık?ın resmi; yol kenarlarında zaten yeterince var ilan tahtaları; oraya konsa resmi yeterli olmaz mıydı? Ne çok abartmayı seviyoruz millet olarak; yaptığımız her şeyin suyunu çıkarmakta üstümüze yok; şart mıydı parkın orta yerine kocaman bir Bülent Tanık resmi? Bırakın da hiç değilse parklarda yeşili görelim; onun, bunun resmini değil; hem Bülent Tanık resmini koymak istiyorsa kendi yaptırdığı parklara koysun; daha çok yakışır; yaptırdığı dişe dokunur park varsa elbette; benim bildiğim en az 10-15 yıldır var Ahlatlıbel; Bülent Tanık?ın mazisi ise o kadar eski değil bilindiği gibi.
Hep parayı mazeret olarak sunuyorlar ya; reklama; o ilan tahtalarına harcadıkları paralar; milletin paraları çar çur edileceğine; bir araya toparlansa bir park yapılır; belediyenin bu kadar mı boş arazisi yok; bir çim; bir yürüyüş yolu; birde banklar; yapılacak olan bu ama hiç yapılamıyor nedense; o zaman o reklam panolarına da ihtiyaç kalmaz; o parklar kendiliğinden reklam yapar; amaç iş yapmaksa; üretmekse eğer; öyle olmadığı ortada. Benim oturduğum semte 20 yıldır bir tane park eklenmedi; şu an 19 yaşındaki oğlumu götürdüğüm parktan başka park yok; en son bir tane yapıldı; yeni bitmek üzere; beş dakikada bütün alanı dolaşabilirsiniz; bütün alanı o kadar yani; bayırın başı; yapmayın daha iyi.
Ankara?da bu ara bütün yollar inşaat halinde; büyük şehir belediyesi fena halde faaliyet halinde;  17 yaşındaki oğlum; ?seçimlerin yaklaştığı belli oluyor? dedi; o bile anlamış; ben daha ne diyeyim;)))
***Oğlum en son İtalya?ya gitmişti; geçen hafta; orada İtalyanlarla arkadaş olmuş; facebookta da arkadaş olmuş; bir tanesiyle iyi arkadaş olduklarını söylemişti; çıkıp dolaşmışlar falan; sayfasına bakmamla ne göreyim; kapak fotoğrafında Türk bayrağının altında yürüyen gençlerin resmi var; yorumda ise ?Every where Taksim every where disobedience? yazıyor; göğsüm kabardı; benim kapak fotoğrafımda bile öyle bir resim yok; utandım doğrusu; Diren Türkiye; İtalyanlar bizimle;)))
***Hamilelerin ortalıkta gezmesinin utanç verici olduğunu söylemiş herifin biri; asıl utanç verici olan seks yapmak; ona göre elbette; işi kısa yoldan halledelim ve seks yapmayı yasak edelim olsun bitsin; bu da benim naçizane fikrim;)))
Hani bunlara gülüp geçiyoruz geçmesine ama içler acısı durumdayız cidden; bu kafa ne cins bir kafa; daha ne kafalar göreceğiz kim bilir; Allah sonumuzu hayretsin; hamilelere iki aylık hapis düzeneği mi getirsek ne; bu söz ?muhafazakar kesimin? kadınlarında ne gibi çağrışımlar uyandırıyor acaba; merak ettim doğrusu; bende uyandırdığı o lafı söyleyene bir araba sopa çekme duygusu mesela.
***İstersen sayın başbakanı her Allah?ın günü dinlemekten buraya kadar geldi; burada tekrar etmeyelim. Sayın başbakanın üslubu kendisine düşman yaratmak için birebir; bilmiyorum sinirleri laçkalaştığı için mi yapıyor; yoksa bir program dahilinde mi yapıyor ama kendisini, partisini ve Türkiye?yi ? Şu anda süreç inşallah bitmedi. 10 gün içinde aceleyle bir tedbirler paketi ilan edileceği anlaşılıyor. Fakat seçime kadar hiçbir şey yapılmayacak; seçimde de sanıyorum AKP oy yitirecek; ondan sonrada daha fazla oy yitiririm diye yapmaktan korkacak; kötü senaryo bu; Türkiye kötüye gidecek.? Akil insan Baskın Oran; aykırı sorular; 24 Temmuz?13  
***?Babam çok köklü bir CHP?liydi; bizim eve 4 kez İsmet paşa geldi. Arap ve alevileri ötekileştirme yaşanırken M Kemal ?olur mu ya? olmuş ve kesmiş; babam ?bizi M. Kemal kurtardı oğlum? derdi. Tehcire varabilecek olan ırkçı yaklaşımlara engeli M. Kemal?in; İsmet paşa?nın koyduğunu düşünürler ve her ikisine de büyük saygı duyarlar. Babama İsmet paşayla ilgili; M. Kemalle ilgili küçük bir söz söyleyemezsin. Bir peygamber gibidir her ikisi de onun için.? Nebil Özgentürk; Aykırı Sorular; 25 Temmuz213 Nebil Özgentürk bir arap ve aleviymiş.
Bu göndermeler bana değil elbette; İsmet paşaya ha bire hitler diyen birine. Bu vesile ile milletçe İsmet paşaya; M. Kemal?e dualarımızı daha sık gönderir; daha sık anar olduk; sayesinde! Nasıl bir kin yumağının içinde boğulduğunu görmek için bu sözleri yeterde artar bile; gerçek yüzü çıktıkça çıkıyor ortaya; ha birde M. Kemal?e diyebilse bunları pek bir rahatlayacak içi; diyemiyor; şimdilik; İsmet paşa, M. Kemal?e kara çalmanın; iftiralar atmanın; laf sokuşturmaların ısınma turları; nabız yokluyor; ses çıkaran olmazsa bir dahakine M. Kemal?e söyleyecek bütün bu lafları; hala ona ılımlı islam diyerek oy verecek olan varsa tü onun suratına.
***Eski bir okul arkadaşım vardı; arkadaşım dememem gerek elbette artık; günlükte bahsetmiştim; geziden sonra beni silmişti arkadaşlarından; beni sildikten sonra iyice azıtmış olacak ki son bir haftadır paylaşımları bir felaket; kopyalayıp yapıştırıyorum; “DÜNYAYI DAHA YAŞANIR HALE GETİRMEK İÇİN ÇALIŞMAYANLAR İNSAN DEĞİLDİR” …; “MÜSLÜMANLARIN,ELİNDEN VE DİLİNDEN EMİN OLMADIĞI KİŞİ MÜSLÜMANLARDAN DEĞİLDİR.”…; ” Zalimler için yaşasın cehennem. Mısırlı Şehitler kardeşlerimiz cennete,onları şehit edenler de ataları firavunların gittikleri cehenneme gideceklerdir.Şehitlerin her bir damla kanı zafer ağacının daha gür yeşermesine sebep olacaktır inşallah.”…; “ALLAH’IM MISIRLI KARDEŞLERİMİZİ MUZAFFER EYLE.FİRAVUNLARI VE ONLARIN DESTEKÇİLERİNİ KAHREYLE.PLANLARINI BAŞLARINA ÇEVİR.” Beyni yıkanmış; beyin sendromuna uğramış yobazın Allah’ı!
***Demokles’in kılıcı indi! Umalım çok geç olmadan kendi başına da insin!
Yazayım diye zorluyorum kendimi ama ne yazılabilir ki? Sözün bittiği yer yine. Ama o 4 kuvvet komutanının istifa ettiği o gün var ya; bu günlerin işaretiydi zaten. Yanlış hamle idi o yaptıkları; istifa etmek yerine kalıp savaşmayı seçmeliydiler; öyle yapmadılar ne yazık ki! Ortalığı ona bıraktılar; o da istediği gibi at oynatıyor.
***Dünkü sahte AKP zaferinden sonra bizim yobaz şunu paylaşmış; “en tehlikeli insanlar büyük makamlara gelmiş küçük insanlardır; Ernesto Che Guevara”; zındık; daha fazla bayram etmeye cesaret edememiş olmalı; asıl o küçük insan kendisi; farkında değil. Bu cumhuriyetin okullarında; bir üniversitesinde okudu; benimle beraber; benimle aynı haklara sahip olarak ve şimdi tutmuş bu cumhuriyetin insanlarını aşağılıyor; küçümsüyor; ne küçüğü; zerrecik; bit; aslalak; nefret tohumu. 
Anlamadım neden; bugün bana tekrardan arkadaşlık isteği göndermiş; yaklaşık 1 ay sonra; beni silen kendisiydi halbuki; cevaplamadım; sayfamda böylesi itici şeyler paylaşan biri olsun istemiyorum; değil arkadaşım gözüm olsa istemem; anlamış olmalı; bugün “Varlığı bir şey kazandırmayan insanların yokluğu bir şey kaybettirmez” diye bir söz paylaşmış; aynen öyle; katılıyorum; onu artık hayatımda istemiyorum; hiçbir şekilde; o benim için bir dost olamaz artık. Geziden sonra paylaşmaya başladı onları; daha öncesinde Urfa, Adıyaman yemekleri ve manzaraları gönderiyordu bol bol; öyle olduğunu bilseydim o zamandan; çoktan silerdim.
***Akp’li Yalçın Akdoğan; “Ergenekon davası, Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaşmasının adıdır. Bu dava 27 Mayıs?tan, 12 Mart?tan, 12 Eylül?den, 28 Şubat?tan, 27 Nisan?dan süzülüp gelen bir müdahale ruhundan hesap sorulmasıdır. Ergenekon davası Türk demokrasisinin geleceği açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Darbe teşebbüsü iddialarının yargı konusu olması ve cezalandırılması tarihi bir olaydır ve Türkiye bunu başarmıştır.” demiş; doğru söylemiş; ergenekon davası yobazın aydın ile hesaplaşması; bir intikam günüdür; ancak unutmayalım ki her intikam günü bir sonraki intikam gününün başlangıcıdır; bu bağlamda ergenekon davası aydınların uyanış; kendine gelme günüdür; polisin; satın alınmış yargının, satın alınmış medyanın arkasına saklanarak efelik etmekte ne var; ödlek ördekler ordusu; erkekseniz kendiniz çıkın meydanlara; 1,2 palalı göndermekle olmaz o iş; bakın biz meydanlardayız; kanımızla, canımızla, var mı sizde o yürek?
O geri zekalı yobazlar geziden sonra patlama yapan ulusal kanal, halk tv izlenme oranlarının neden bu kadar arttığına bir kafa yorsunlar öncelikle; D Smart; teledünya ulusal kanal yayınladıkları için son bir ayda satışlarını katladılar; bu gidiş nereye; birazcık akılları olsa bunu anlar, görürlerdi; anlayamıyorlar ne yazık ki! Kafaları basmıyor; çok doğal; öyle bir kafaya haiz değiller çünkü.
Ergenekon açıklandığında CNN Türk’te Sedat Ergin vardı; çok üzgün olduğu kelimeleri kadar her halinden belliydi; bugünkü yazısında “AKP’nin kuvvetli muhalifi Haberal’ın 4 yıl hangi delillerle tutuklu kaldığını” soruyor; sıralıyor; ortada ne bir delil var; ne de başka bir şey elbette; amaç güçlü bir merkez sağ parti kurma aşamasında olan Haberal’ı durdurmak; pasifize etmekti; oldu da nitekim. Şu an için CHP’li görünen bir Haberal bundan böyle bir sağ parti kursa ne kadar inandırıcı olabilir? Bütün karizması çizildi. Sedat Ergin dün; “Bu kararlar içinde ciddi ikilemleri, çelişkileri barındırıyor; bu haliyle daha uzun yıllar ergenekonu tartışmaya; bu davayla yaşamaya devam edeceğiz; gerçek bu sürecin sonunda karşımıza çıkacak” demiş. Evet; son perde daha oynanmış değil; her zaman için bir sonraki son perde söz konusu nasıl olsa; neyse ki hayat bir tiyatro oyunu değil; hep bitamam; süreğen.
Dün bir işçi partili; düşüncelerine saygı duyduğum eski bir dostumla konuştum; ben çok bir sosyalist olduğumdan değil bu tanışıklığımız; yanlış anlaşılmasın; hayatın getirdiği tesadüfler; bir komşuluk ilişkisi sonucu gelişen bir dostluk bu; 15 yıllık; gerçi iş komşuluk ilişkisi ile bağlanacak olsa zamanında; yine 15 yıl önce Hüseyin Yayman’la da komşu idim; hayat bu ya; hiç onunla komşuluk ilişkim daha ileri gidecekmiş gibi olmadı; Allah’tan gitmemiş; siyasi ahlakını, kişiliğini yıllar sonra; şimdilerde öğrendim; mıknatısların tam tersine insanlarda zıt kutuplar birbirini itiyor olmalı;)) Kendinden ikircikli olan; mert olmayan bir insan bir ilişkiyi sürdüremiyor; olsa olsa kendi gibi ikirciklilerle sürdürebiliyordur ilişkisini. 
Neyse; gelelim sadede; “keşke o zaman istifa etmemiş olsalardı” diyince özetle şöyle dedi bana eski komşum; “Türk subayı nerede olursa olsun Türk subayıdır; bu sessiz bir direniş”; düşününce haksız da sayılmaz hani; hatta denilebilir ki bu darbenin sessiz yapılanı; gümbürtüsüz olanı; milyonları topluyor arkasına İlker Başbuğ bu onurlu duruşu ve tavrı ile; her gönülde taht kuruyor; asıl bundan sonra onu durdurmak ne mümkün! Ve darbenin her açıdan haklı görüneni; sivil darbe elbette; kendi kazdıkları kuyuya kendileri düşecekler haberleri yok. Bu milletin Türk askerine olan sevgi ve saygısını her ne olursa olsun AKP’nin çizmesine imkan yok; hal böyle olunca ve Türk askerini karşısına alanda AKP olunca bu iş bambaşka çizgilere taşınacaktır. AKP bu hamlesinin karşılığını sandıkta misliyle geri alacak; ben bu milletin içinde doğup büyüdüm; bunun böyle olmamasına imkan yok. Ne sağcı, ne de solcu; hiç kimse; kör inançlı yobaz kafalar dışında elbette; oyunu ak partiye vermeyecek; asıl tuzak bu işte; bunu görüp anlayamayan AKP’ye olacak; olacak olan. Asıl güç bizde artık; sessiz çoğunluğun gücü.
AKP; darbeli veya darbesiz; her şekilde kaybedecek; kaybetmeye mahkum; miadı doldu çünkü. Bunlar son çırpınışları ancak bir yarar getirmeyecek kendilerine; kaçınılmaz sonuca engel olamayacaklar. Türk milleti ne zaman ve nerede birlik olacağını, olması gerektiğini bilmiştir ve bu hep böyle olacak. Bir Erdoğan en iyi solüsyon olsa bu ilişki yumağını çözmeye yetmez; yetmeyecekte. 12 Eylül ve Kenan Evren zımbırtısı bile başaramadı bunu; TSK’ya olan güveni sarsmayı; Erdoğan mı başaracak; o iş zor biraz. Bu millet TSK’nın bu ülkenin emniyet sübabı olduğunu hep bilmiştir; ve bilmeye devam edecek; ve bir darbe gerekliliği görülüyorsa bunda haklılık payı olduğuna kanaat getirecektir; bir yanda TSK’nın onurlu komutanları; diğer yanda gemicikleri yük tutmuş Erdoğan; bu millet o kadarda; en azından sanıldığı kadarda aptal değil; herkes pür dikkat izlemede; gözlem halinde; kim haklı, kim haksız; daha neler çıkacak diye bakıyor olaylara.  
 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *