Press "Enter" to skip to content

Günlük 3h Temmuz’16

***Yoldayız, dünden beri, son noktaya vardık, dün sabah çıktık, bu akşam Ardanuç’tayız, memleketimde, iki gün gündüzleri yol aldık, molalar vererek, sonra geri dönüş başlayacak, yarın, belki öbür gün, daha yavaş döneceğiz, tatil sonuna kadar vaktimiz var, ben maaşlı değil gönüllü yazıcı olduğum için tatil falan yok bana, kendi cezamı kendim kesiyorum, dün kafamda bir dolu yazılacak şey vardı, baktım bugün pekte bir önemleri yok, yol boyu yaptıklarımız, Samsun’da şu, şu oldu, Ordu’da bu oldu şeklinde, geç gitsin, boş lafa karın tok, seyahatnameci miyim, böyle işte, yorulduk tabi,

***Toplamda aldığımız 110 kilometrelik yol sonucunda 1100 rakıma çıkıp bir gece kaldık köyümde, bir daha o yolu aşmak isteyeceğimi hiç sanmıyorum, umarım bu son olur, 1100 rakıma çıkmak çok zorladı bizi, bir yere kadar iki aracın karşılaştığında yan yana geçebileceği büyüklükte şöyle böyle bir asfalt, sonrası karşılaşan iki araçtan birinin birbirine yol vermesi gerektiği taşlı topraklı stabilize yol, ve durmaksızın tırmanma halindesiniz, ve hep viraj, bizim arabanın altı da alçakmış, altını sürttüre sürttüre çıktık, toplamda hepsi 30-40 km ama bütün yola bedeldi, haşatımız çıktı, oraya gidenin aklı yok, en son on iki yıl önce gitmişim, niye uzun zamandır gitmediğimi şimdi daha iyi anladım, o gidişimizde kimse yoktu köyde, benim akrabam olarak sadece bir hane var zaten, bu defa bayram için gelenler de vardı, onları, amca çocuklarımı 12-13 yaşındayken görmüştüm, sonra birde 30 yaşındayken gidince görmüştüm, bir daha görmedim, hiçbirini yolda görsem tanımazdım, elbette onlar da beni, çocuklarını, eşlerini yeni görüp tanıdım, hepsi Bursa’ya göç oldular, oradaki doğal hayatın şartları ve maddi imkansızlıklar yüzünden, bana da Bursa’ya gitmek kısmet olmadı, hiç üşenmeden o yolu tepip memleketlerine geliyorlar sık sık, yakın yerlerde bir cenaze olsa yine oraya götürülüyor defnedilmek için, o bahsettiğm yoldan çıkılarak, akıl işi değil, bütün ilçede ve diğer Artvin ilçelerinde nüfus gittikçe azalıyor, malum işsizlik ve bu barajların etkisiyle.

Önceki gidişimde, yani on iki yıl önce henüz yeni yeni dolmaya başlamıştı barajlar, ben böyle bir şey beklemiyordum tabi, olsun olsun 30-500 metre dolar, dolmuştur sanıyordum, on km yol gidiyorsunuz, o on km boyunca gözünüzün alabildiğine su, bir ara deniz gibi, dağların arasını su ile doldurmuşlar, biraz gidiyorsunuz bir on km daha aynı görüntü, ben on km diyorum ama emin olun daha fazla, ilk kısımda yol yüksekliği 200-300 rakım gibi, borçka artvin arası, ikinci kısımda rakım 500, yaklaşık, benim göz ölçümümle, artvin ardanuç arası, eskiden o yollar çoruh nehri boyunca giderdi, o çıkış inişler yolu da uzatmış elbette, 10-20 km lik mesafede 500 rakıma inip çıkıyorsunuz, hiç hoş bir durum değil, yolllar çok iyi, her yer tünel, ama ne olur her yer atıl kalmış, tam türkçesiyle Allahın siktirettiği yere dönmüş Artvin, kim o yolları aşar da gider, ben bile bir daha gitmek istemiyorum, onca masraf, onca emek değer miydi acaba bütün bunlara, getirdikleri götürdüklerinin yerini doldurur cinsten mi acaba, o 500 rakımda yeniden açılan yollar, tüneller ve barajların masrafı rüzgar değirmenlerine ve güneş panellerine harcanmış olsaydı ne kaybedilir ne kazanılırdı, insanların topraklarından sökülüp atılmalarından başka, üzüldüm, ama elden ne gelir ki artık, olan olmuş, bitmiş, geri dönüştürülemez bir şekilde.

Ardanuç’un nüfusu son on yıldır 6500 müş, onca göçe rağmen, artvin merkezin nüfusu 25 bin, Türkiye’nin pek çok ilçesinden az, oralara çözüm getirmiyorlar ki daha çok göç olsun, insan barınamasın ve tamamen üstüne  çöreklensin, tam bir doğa talanı gerçekleşsin, istedikleri gibi siyanürle altın çıkarabilsinler, puştlar, ardanuç belediyesi yıllar yıllardır chp liymiş, o yüzden hizmet gelmezmiş, neredeyse hiçbir yapı yok, hastane yok, adliye yok, akıl hastanesi yapmışlar, iki yıl önce, bütün Türkiye’den hastalar geliyormuş, down sendromlular vs, ardanuçun karşı duracak gücü olmadığı için, chp li belediyesi olduğu için, şimdi de cezaevi yapıyorlarmış, halbuki en son tutuklu olmadığı için cezaevi kapanmış, yine bütün Türkiye’nin suçlusunu oraya toplayacaklar, biraz kırıldım, üzüldüm tabi, birazdan daha fazla, benim memleketim, benim insanlarım, ve bildiğim hiçbir insana benzemeyen insanlar, yolda giderken bir elma ağacı görüyorsunuz, sahipsiz, bir elma koparıyorsunuz, hiç alakasız bir adam yıkamadan yemeyin diye sizi uyarıyor ve içeriye gidip elmayı yıkamanız için size su getiriyor, suyu döküp yıkamanıza yardımcı oluyor, bir yer, yol soruyorsunuz, elinden gelen bütün çabayı gösteriyor ve elinden gelmeyenler için sizden özür diliyor, akrabalarımın fedakarlıklarını ve iyiliklerini anlatmaya zaten kelimeler yetmez, böyle insanlar Türkiye’nin başka neresinde var, veya hala kaldı mı, yok, şimdi Artvin merkezdeyim, yavaştan yavaştan geri dönüş başladı.

Haber yok, tv yok, pkk yok, ışid yok, ne güzel bir dünya, tavsiye ederim, birkaç gün için bile olsa, evde de yapılabilir, buzdolabı ve lambalar hariç bütün elektirik sistemini iptal edip keyif yapılmalı, ama yapılamaz o ayrı, hepimiz o diğerlerinin kölesi.

***Döndük, o arada bir daha giremedim internete, ne vakit oldu ne de hal, her tatil için güzel ve yorucu denir, bu hakikaten güzel ve yorucuydu, güzelliği insana olan kavuşma anları, yoksa dağ taş güzel olmuş neyime, eh, dağ taş zaten güzeldi, 1100 rakımda yeşilin tonu en koyusu, amca çocuklarım, dayı çocuklarım, eski komşular, okul arkadaşları derken çocuklarım son zamanlarda isyan etmeye başladılar, eh, yetti artık ona buna gezdiğimiz diyerek, ama her gittiğim insanda bir o kadar da onları sevdiler, toplamda on ev ziyaret etmişiz, en azı 3-5 kişi olan evler, köyde kaldığımız evde 16 kişiydik, içlerinden sadece köyde evde kaldık, bir gece, o da dönüşü gözüm yemedi, hemde köyümde bir gece olsun kalmak istedim, köyde otel yok, ne yapayım, çocuklarım bu kadar insan bolluğuna alışkın değiller, benim için her biri bir anlam taşıyor, onlar içinse birer yabancı, haksız sayılmazlar, pek çok kez sıkıldılar, ama insanlıklarına hayran kaldılar, burada böylesi bulunmuyor açıkçası, inanılmaz yorulduk, oğlum arabayı seri kullanıyor, benim ödüm kucakta, oğlum yapma etme, azıcık bir yolu bulunca basıyor gaza, köşe başı yine viraj, 50 metre ötesi, ha çıktı ha çıkacak, karşımıza biri çıkacak diye, yüreğim hop aşağı hop yukarı, 40 km adrenalin top on, köy yolu yani, bizi orası bitirdi, bir daha mı, tövbe der miyim, demem ama cidden zordu, zorlandık, harap bitab olduk, giderken bir arkadaşıma uğramıştık, Arhavi’de, dönüşteki halimize şaştı kaldı, anlayamadı, nasıl anlasın, orada olmak lazım, dayımın oğlunun arabası ile hatila vadisine gittik, ibre 40’ı görmedi, 12 km boyunca, gelde oğluma anlat, ki köy yolundan çok çok daha iyiydi.

“Artvin’den en iyi şoför çıkar, çünkü ikinci bir şansı yoktur” dedi dayımın oğlu, yani bir kere hata yapan ölür, geriye kalanlar da iyi şoförlerdir, her yer uçurum çünkü, in çık, in çık, başka bir yol yok, inip çıkmaktan bir hal olduk, bıkkınlık geldi, giderken yol sıralaması yapıyorum, önce şuraya sonra buraya diyerek, haritada mesafeler kısa, 10,20 km, oğlum gider bir daha döneriz ne olacak dedi birkaç kez, sonra anladı ne demek istediğimi, bir gittiğin yere bir daha gitmenin ne demek, nasıl bir zorluk olduğunu, bir daha demedi zaten, biz büyürken hiç Artvin içinde gezmedik mesela, bu parasızlık, olanaksızlığın yanı sıra ulaşımın da zorluğundanmış, ne köye gittik ne de bir yere, bir dağı aşsan, cankurtaranı, deniz varmış, bir saat ötede, hopa, arhavi, oraya bile gitmedik, sadece yaşadığımız yerde yaşadık, murgulda, ki oralı bile değildik, ardanuçluyduk, sonra hopada iken de o tarafa gitmedik, şimdi yollar çok daha güzel ama ne olur iniş çıkışlar artmış, barajlar yüzünden, o ilk kısım dediğim borçka artvin arasındaki barajın uzunluğu 30 km imiş, umarım bir başka yere, yerlere daha yapılıp doğa bu denli katledilmez, hatila vadisine cam balkon koymuşlar, Artvin’e 10 km uzaklıkta, yüksekliği 235 metreymiş, insan üstüne çıkmaya korkuyor, ciddi korktum, ama sonra çıktım, aşağı bakmak çok zor, Safranbolu’daki çok daha alçak, oraya da gitmiştim, cam balkondan sınra 2 km daha gittiğinizde bazalt kayalıkları var, koca bir dağ sanki ortasından bölünmüş, ikiye kesilmiş te bir tarafı yok gibi, dağ yaklaşık 100 metre yükseklikte, orta düz yüzeyi düz ama yanyana uzun düz kare çubuklar konmuş gibi, yanyana kibrit çöpleri konmuş gibi düşünün, diklemesine veya veya sağa sola doğru, çok güzel bir görüntü, hatilanın taşlı yolunun başladığı yerde aşağı doğru bir yol var, epey bir aşağıda su var, çeşme, adı necviyaymış, önce oraya gittik, içmek için aldığını sandığım beş litrelik suyu döktü, onu doldurdu dayımın oğlu, kabı için almış meğerse, buz gibi soğuk bir su, sanki buzdolabından çıkmış, Atatürk’ün heykeline de çıktık tabi, çıktık diyorum çünkü bayağı bir yüksekte, aşağıdan, şehirden görünüyor, zaten şehrin içinde, ama yüksekte, ama cam balkon görünmüyor, şehirden 12 km uzakta ve dağların ardında, heykel çok büyük cidden, gürcü jeykeltraşlar yapmış, her yer gürcü zaten, otellerde çalışıyorlar, çay topluyorlar, yaşlı bakıyorlar, her işi onlar yapıyor, heykelin altı kafeterya olarak düşünülmüş, masalarına, sandalyelerine kadar konmuş, içinde gözüküyor, ama ruhsat verilmediği için açılamıyormuş, adam, Sıtkı Kahvecioğlu orayı öylece devlete bağışlamış zaten ama işletmiyorlar çünkü orada Atatürk’ün heykeli var, ve artvinde öyle oturulacak, hava alınacak başka bir yer yok, şu anda, açılmış olsa insanlar çıkıp bir çay kahve içecekler, açmıyorlar gavurlar, tuvalet var, kapalı, necviyada içtik suları, bol bol, tuvalet bulduk, kapalı, olacak iş değil, zor yetiştik eve, hepimiz, trabzondan geçerken levhalarda “ktü bilmem ne fakültesi” yazıyor, rizedeki yol tabelalarında “recep tayyip erdoğan üniversitesi, bilmem ne fakültesi” yazıyor, eh, o kadar fark olacak tabi, ay ne çok yazdım, ama daha yazılacaklar var, devam.

Hopa ve Arhavi’de yeni bir cins böcek türemiş, bütün karadenizde varmış, tomruklarla gürcistandan geldi diyorlar, kivi ağacının böceği diyorlar, yeşillik böceği diyorlar, ay o kivi ağacı da yaratık gibi, korkunç, kocaman koyu renkli yaprakları var, dalları yatay uzanıyor, arkadaşım keseceğim o ağacı dedi ama niyesini sormadım, telefonda sorarım, böcek yüzünden olmalı, böcek önce solucan, larva şeklindeymiş, bir sonraki aşamasında kuru nohut büyüklüğü ve şeklinde bir tüy topuna dönüşüyor, yürüyor ve zıplıyor, ben o halini gördüm, iğrenç bir şey, daha sonra kelebeğe benzer bir şekle dönüşüyor ve sağa sola zigzaglar çizerek uçuyormuş, ufo gibi, ve uzun zaman yaşıyormuş, Samsun’u geçtik, baktım arabada var, kağıt peçeteyle yakaladım, içinde iyice sıktım, pet şişeye koydum, kapağını sıkıca kapatarak attım, buralara da gelemesin, kaç araba geliyor, illa ki gelir de, bu iklim, bu yeşil ona uygun mu bilemem, umarım gelmez.

Bir de kocaman bir karınca var, çok seri hareket ediyor, yine karadeniz bölgesinde, karıncanın 4-5 katı büyüklüğünde, simsiyah, iğrenç bir şey, arabada birkaç tane vardı, soktular bizi, iğrenç bir şey, ateş karıncasıymış adı, kızım öyle dedi, oğlumun ayak bileğini çepeçevre sokup kızartmış.

Peşimizden kaç lira ceza gelecek hiç belli değil, bin, beş bin, on bin, hepsi olabilir, oğlumun normal yolda hız ortalaması 120-150 arası, giderken samsuna kadar iki radar attlattık, sonrasında radar falan yoktu, rahat rahat gittik, trafiğin olmadığı yerlerde, trafikte çoktu gerçi, bayram dolayısıyla, gittikten sonra öğrendik ki meğerse o yolda kamera ile radar varmış, dönerken gördük, hemde ne çok, elli tane vardır herhalde, en az, samsun trabzon arası, yerleşim yerlerinden geçiş kiminde 70 kiminde 80, tünellerden geçiş 80, boş alanlardan geçiş 110, en az 5 km de bir bu uyarı levhaları değişiyor, çünkü devamlı yerleşim merkezleri var, tüneller var, pür dikkat onları takip etmen gerek, ve görmez, uymazsan yandan kameralar şak şak çekiyor, en garantilisi bütün yolu 70’le gitmek, onda risk yok, tuzak ki ne tuzak, karadeniz kan ağlıyormuş bu tuzaktan, hani yol yaptı diyorlar ya, asıl o yollardan kazanıyor parayı, kumar fabrikası bunlar, kumarbaz, çaydan, fındıktan verdiklerini trafikten geri topluyor milletten, bir araba kağıtla örtmüştü plakasını, ki hızlı falan gitmiyordu, çok canı yanmış olmalı, ben orada olsam sahte plaka takarım, arasın bulsun. Dönüşte fark ettik ki sahil şeridinde hız yapan araba yok, herkes yavaş gidiyor, samsundan sonra her tümsekte bütün arabalar yavaşladı, tümsekten sonra bastılar gaza, her dönem çözümlerini de kendi içinde getiriyor. Bugünlük bu kadar yeter, bir dolu iş var, akşam dışarda karnımızı doyurup öylece yattık, banyo falan edecek halimiz kalmamıştı, şimdi banyolar edilecek, yataklar değişecek, gelen çamaşır bir sürü, ev temizlenecek, yemek pişecek, ben iş başına gider.

***Güzel bir tatildi, ama bu herkese nasip değil, çünkü o tatil orada o insanlar olduğu için güzeldi, yoksa istediğin yere git, gider eli boş dönersin, hayat insanlarla güzel.

Bu elektronikler bana hiç yaramıyor, bir hafta hiç kulağım çınlamadı, buraya gelir gelmez başladı, ya tablet veya tv den ya da wi fi den, sebebi bunlardan biri. Ne yorulmuşum ama, sanki araba çarpmış gibi pert olmuşum, arabada o kadar vakit geçince öyle olmuş. Buradaki köyden aldığım tavuktan ve yumurtadan niye işkillendiğimi anladım, orada doğal tavuk yiyince, hiç alakaları yok birbirleriyle.

***Apartman komşum da karadeniz turuna çıkmış, trabzona kadar gitmiş, biz oraları hep 120 ile geçtik diyor, bizim gibi dönüşte uyanmışlar, keklikler avlanmış anlaşılan bir bir, bakalım hangimize daha çok gelecek ceza. Sıkıysa gitsin yüksekovaya koysun o kameraları, anında sökerler, indirirler vallahi, onlar elektiriği ödememek için kıran çıkarıyor, efendi karadenizlinin sesi çıkmaz nasıl olsa.

***Suriyelilere vatandaşlık ve toki den ev verecekmiş, kimin malını kime veriyorsa, benim vergilerimi Suriyeliler mi yiyecek, defolsun gitsinler geldikleri yere, bir onlar mı kınalı kuzu, memleketlerinde yaşayan bir dolu insan var, bunlar niye buradalar, çünkü vatan hainiler, olmasalar burada işleri ne, yoksa niye kaçsınlar esad yönetiminden, tayyip niye koruyup kolluyor onları sanıyorsunuz, Türkler Almanya ya gittiğinde bedava ev mi verildi onlara, Almanların tuvaletlerini temizleyerek aldılar evlerini, alabildiyseler, sen adamsan çık Almancılara sahip çık, onlara ev ver, onları memleketlerine geri çağır, gelirlerse tabi, elin suriyelisine sahip çıkacağına, adam değilsin, biliyoruz elbette adam olmadığını, sonunda kalkacak bir kazan, onu istiyor bu, başka çare bırakmıyor insanlara.

Biz ne zaman başka milletleri himaye edecek kadar zengin olduk, zengin idiysek bizim milletimiz niye göç ediyor, sen önce kendi milletine sahip çık, çıkabiliyorsan, dolandırıcı, bir yoldan on tane veza gönder insanlara, sonra benim paramla ona buna merhamet gösterileri yap, işin yolunu bulmuş uyanık, hasta beyinli, hasta beyinli tabi, normal değil ki normal diyeyim, kendi milletini yokluktan inletiyor, üç kuruş zam yapmıyor maaşlara, ele bonkör, gestapo. Aldı ya üç beş ülkeden üç beş kuruş, onun karşılığını verecek aklınca, demezler mi adama senin milletin o sefaya ulaşmış mı diye. Gelsin, iyice yerleşsinler ki, mal’ımız azdı, biraz daha artsın, kavgalar, birbirini öldürmeler daha da çoğalsın, daha evlere yerleştirilmeden arttı, birde yerleşirlerse vay halimize.

Bir arkadaşım en az 20 yıldır amerikada, amerikan vatandaşı olabilmek için kızının 18 yaşuna gelmesini bekliyor, daha iki yılı var, sırf bu nedenle 20 yıldır türkiyeye gelemedi, gelse geri gidemez, almazlar, türk vatandaşı olmak bu kadar ucuz mu? Antepte söylendiğine göre okuyan her bir çocuk için suriyelilere bin lira veriliyormuş, benim de 3 okuyan çocuğum var, bana da verseler ya, hiç hayır demem, havadan gelen paraya, meteliğe kurşun attığım çok zaman oldu, Suriyeliler benden daha mı kıymetli?

***Trafik cezası geldi, karadeniz sandım, değilmiş, oğluma, beş on tane beklerken bir tane gelmesi şaşırttı tabi, üniversite sınavı sabahı saat 9’da 104’le girmiş radara, sınava giderken yani, ceza tutarı 412 lira, asgari ücretin üçte biri, neye göre belirleniyor ki bu trafik cezaları, ölçüt ne, asgari ücrete göre ayarlanmadığı kesin, çünkü bayağı bir para yani, bilkent, eskişehir yolu arasındaki ihsan doğramacı caddesinde hız limiti 50, ankarada 50 ile gidilen başka yol yok sanırım, bilkentlilerde para çok ya, dengeleme yapıyorlar, bir karadenizde birde bilkentte çok para, hem karadenizli hemde bilkentli olunca oğlumu çok zenginler kategorisine koymuş olmalılar, ama işin aslı öyle değil tabi, o yol bitip eskişehir yoluna çıktığınızda hız limiti 82, orada 104 le gitmiş olsa 200 lira ceza yiyecek, çünkü %30’un altında, ama 50 ile gidilen bir yolda yediği için 67 ile bile gitse o cezayı yiyecek, çünkü 50’nin yüzde otuz üstü, vesselam benden alıp suriyeliye vermek derdi, başka bir derdi tasası yok.

***Artvin’de 10 yaş civarı çocuğu olanlar dertli, gerçi her yerde dertli de, ne çıkıp insanla konuşuyorlar, ne dışarı çıkmak, gezmek istiyorlar, tek istedikleri bilgisayarda oyun oynamak, vakit geçirmek, anne babalar üzgün ve çaresiz, güçleri yetmiyor çocuklarına, kimileri de oluruna bırakmışlar, hadi bizim dönemin iletişimi var, biz gidince bizden sonrakilerin hali ne olacak merak ediyorum doğrusu, robotumsular olacaklar.

***Bizim antalyada beş yıldızlı otelde otelde sıkılma limitimiz üç gündür, üçüncü gün sıkılır döneriz, ki 4 kişiyiz, gerçi paramız da üç beş güne ancak yeter ama üçüncü gün sıkılır döneriz, bu defa sıkılmadık, artvinde yani, ama kendi evin, hayatın gibisi yok, oralarda da daha uzun süreli yaşayamam herhalde, doğal hayatın bu kadarı yeterli, belki organik değil, belki tadı yok ama aradığımız her şeyi bulabiliyor, yokluk, yoksunluk çekmiyoruz sonuçta, ne arasak elimizin altında, alışmışız da, oralar bize zor artık, dün bir maydanoz aldım çağdaştan, incecik, sanırsınız dalından yeni kopmuş, dolmalık biber alsan inceliğinden  karşı taraf görünüyor neredeyse, çiftçi her şeyin iyisini üretmeyi öğrendi, ve ayağımıza kadar geliyor, daha ne olsun.

Gürcistan tuzaklarla doluymuş türkler için, trafik polisiyle tartışamazmışsın, tartışırsan derhal hapse atar, yüz, iki yüz bin kefalet ödemeden de çıkartmazlarmış, epey insanın başına gelmiş anlaşılan, insanlar hararetli hararetli bu hikayeleri anlatıyorlar, sınır kapısının açılması çok şeyi değiştirmiş, hopa eskisine göre çok daha hareketli, onlarca otel olmasına rağmen yer zor bulduk, turizm oraya akmış, kumar turizmi, gece hayatı turizmi, birde çevre düzenlemesi güzelmiş, geceleri de ışıklandırması, biz geçemedik, hem bayramda üç saat sürüyormuş geçiş, doluluktan, hemde oğlum nüfus cüzdanını yanına almamıştı, belkide böylesi daha iyi oldu, anlatılanlara bakılırsa, ticareti becerebilenler kısa sürede zengin olmuş, yeni zenginler türemiş, yerel halktan çok şirketler kazanmış, nerdeyse içiçe yaşıyorlar birbirleriyle, otellerde, çay toplamada, ev işlerinde hep gürcüler çalışıyor, değişmiş hopa, eski sakin hali daha güzeldi sanki, ama hopa için daha iyi olmuştur elbette, gelişmesi, ticareti açısından.

***Ne demişim en son, “sonunda kalkacak bir kazan, onu istiyor bu, başka çare bırakmıyor insanlara” şom ağzımı açmış olmalıyım, aynen öyle oldu.

O 24 saat ve ben, an be an, ihtilal, … trt canlı yayın, … yurtta sulh konseyi, …milleti ölüme çağırıyorlar, …bu bir oyun değil, bu ciddi bir darbe, kafa karıştırıyorlar, …biz 14 yıldır darbe altında yaşıyoruz zaten, … tv ler hep taraflı konuşuyor, akp korosu, … gökte savaş uçakları vızır vızır, böyle oyun mu olur, ben böyle müsamere görmedim hiç, … sabaha kadar neler olacak hiç belli değil, …camilerden ezan ve selalarla insanları çağırıyorlarmış, …saray bombalanmış, çukurambar, yüzüncüyıl evler taranıyormuş,insanlar şehirden uzaklaşmaya başlamış,… tv ler akp borazanı, örtmeye çalışıyorlar, boşuna yırtınıyorlar, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, … saray peşpeşe bombalanıyormuş, silah sesleri de varmış, … saray bombalanıyor, millet komplo teorileri kuruyor, 17 polis şehit, .. havaalanlarında arama tarama yok, elini kolunu sallayan giriyor, bombacılar fırsattan istifade etmezler inşallah, … sarayda olanları söylemiyorlar, ancak akp lilerin gidişini gösteriyorlar, saray önünde uçaklara ateş açılmış, izledim…. benzinlikler voleyi vurdu, marketler boşaldı, bankalar da, … bu iş bu gece biterse oyundur, yoksa değil, ben hala bekliyorum, genelkurmay hala karışıkmış. … meclise bomba, bu da mı şaka, … ilk defa bomba duydum, çok güçlüydü, … duyduğum bomba gölbaşı türksattaymış, buraya yakın sayılır, 2 kişi ölmüş, …  amerika, akp, chp, hdp, mhp elele, bir daha böyle bir gün göremeyeceğiz, … uçaklar hala geçiyor, saray saldırısı alt yazıda geçti, cnn türk yayınını kesiyor askerler, bu iş hala bitmiş değil, hani geri püskürtmüşlerdi, … 46 kişi dediler, 50 kişi gözaltına alınmış, … doğan medya center ve ya allah bismillah allahu ekber sesleri, ne kadar zıt gibiydiler bir zamanlar,… meclisi vuruyorlar, kobra helikopteri, fox ta gösteriyor, hala komplo teorileri kuran birileri var mı, … “bu f16 lar niye uçuyor, biz bu f16 ları niye aldık” kemal sunal, … cnn türk “kontrolsüz bir kalabalık var, …. kemal sunal uçak ve helikopterleri imha emri vermiş, hava kuvvetlerinin f16 ları havalanmış, havada birbirini hedef alan uçak ve helikopterler var, üstümüzde, gözümüz aydın, böyle bir maskaralık görülmüş değil, tsk tsk ya karşı, her şeye hazırlıklı olun. … foxta ankarayı gösteriyor, çatışma var,… cumhurbaşkanlığı “halkımız bu akşam sokaklara çıkmaya devam etmeli” bitti demiyorlar, … 104 kişi ölü olarak ele geçirildi, 1563 tutuklu, ayrıca 41 polis, 2 asker, 47 sivil ölü, gece oldukça kanlı geçmiş, 47 sivil akpliler, böyle bir şaka olamaz…. genelkurmay başkanlığı binasında ağır makineli silahlarla devam ediyorlarmış, tv ler söylemiyor,… bir olma, beraber olma, birlikte olma günüymüş, bin ali öyle dedi, ..    . açılım, çözüm, 4+4+4, suriyeliler=????, … ne donat’tı yavuz, … fox geceyi gösteriyor, …, silahlı ve üniformalı görenler ihbar etsin diyorlar, …polis askeri vatandaşın elinden kurtarıyormuş, akplileri kim çağırdı alanlara, …   sarayın görüntüleri şimdi çıktı, felaket, ntv gösteriyor, havaalanından 6 saat sonra çıkabilmiş, yani sabah. … 160 ölü, 1500 yaralı, 3000 gözaltı, etkisiz hale getirenler hariç, gecenin bilançosu ağır, komplo diyenler var mı hala, … genelkurmayda gözaltı, danıştay üyelerine gözaltı, fırsat bu fırsat temizlik yapıyorlar. .. . asıl görüntüler tv de değil, sosyal medyada, yer kan gölü, asker hareketsiz yatıyor, şöyle diyorlar, yeter, öldü, öldü, caiz değil, dinden imandan çıhmayah arkadaşlar, allah rızası için kafasına sıkayım, dört tanesini öldürdük, ak itlere gün doğmuş, vah benim vatanıma, o itlerin başını çeken kim?… Minareler süngü,kubbeler miğfer, Camiler kışlamız, müminler asker, Bu ilahi ordu dinimi bekler,Allahu Ekber,Allahu Ekber.Ziya Gökalp, 1912 bugün kim söylüyor bu türküyü, dizeleri, şarkıyı, işte bugün bu yaşanıyor, … milli ne de, iradene de, sana da, Allah belanı versin, cenneti cehenneme çevirdin 14 senede,… mit “operasyon bitti, nokta atışlara geçildi, birkaç saatte biter” diyeli en az 6 saat oldu… uykusuzluktan gider mi ki, … f16 lar nereye gitti, gece olunca geri gelirler mi ki, … aaaa, Türk bayrağı, istiklal marşı, ne iş, yeri gelmişken birde 29 ekim kutlasaydık, epeydir kutlayamamıştık ta, Türk demekten kaçınan, türkiye halkları diyen bunlar değil miydi, ne çabuk unuttular geçmişi, ama başları sıkışınca Atatürk’e, türk bayrağına, istiklal marşına sığınıyorlar, iki yüzlüler… arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın diyor, uğratmasın tabi, ama uğramış, diyen kim, Kahraman, meclis başkanı, hani laiklik anayasadan çıkarılsın demişti ya, o işte, inanıyor musunuz samimiyetlerine, … Türk f16 ları birbirlerini vuramazlarmış, yazılımları öyleymiş, eskişehirden kalkan f16 lara havadaki f16 ları imha edin emrini vermişti ya, sabah beşte, nasıl oldu o iş…. nasıl oldu da bütün kanallar ta en başından itibaren akp ye kol kanat gerdiler, doğan medya dahil, fox ta karşı bir tavır almadı, hepsi akp ye yalakalık yaptı, milleti sokağa saldı, bir bundan içimde kurt var, oyun olup olmadığına dair, yani medya bu oyundan öncesinde haberdar mıydı acaba, bir oyun mu izledik, … ister oyun ister değil, Allah bütün akp yi helak eder inşallah, ama gönül ister ki bu gerçek bir darbe olmuş olsun, devamı gelsin, isterse feto olsun, en kötü birde onu dener görürüz, belki bunlardan iyidir bile, içimizi kararttılar senelerdir pezevenkler, yaşama arzumuz kalmadı sayelerinde, bunlardan, bu itlerin hepsinden kurtulalım yeter, akp, chp, hdp ve mhp den, sonunda birlik olacak bir şey buldular, hepsinin kıçı tutuştu çünkü, ortalığı ateşe verirlerken iyiydi, alın payınızı, …  meclisin bombalanması alçaklıkmış, meclisten çıkan ortak görüş bu, bu ülkede insanlar sokak ortasında bombalanırken aklınız neredeydi, hepiniz içinde olsaydınız keşke, sarayı söylemiyorlar, içlerine çok dokundu, bina yeni ya, o kadar da para yatırıldı, sahi hiç tam olarak göstermediler sarayı, ne halde acaba, hepinizin bir yere varmayan politikalarından bıktık usandık, defolun gidin, …. an itibariyle chp, mhp ve hdp erdoğanı kutsamış bulunuyor, padişahım çok yaşa, orospunun fendi birilerini yendi de, o birileri kim meçhul, …. hiçbir darbenin meşru bir gerekçesi olamaz diyen hdp li idris baluken, attırdığınız bombaların meşru gerekçeleri mi vardı, ekmeğinize taş konacak tabi, keyfiniz yerinde, işinize gelmemiştir, … ne trt dekilerde ne de cnn türk tekilerde bir korku ifadesi gördünüz mü, ben göremedim, rol yapmayı da beceremediler, müsamereden sınıfta kaldılar. ….  Türk baharı, bekliyorduk zaten, yaşasın amerika, … bakan ala, inisiyatif devlette ama bu akşam da sokakta olmalıyız, bu gece de uyku yok anlaşılan, ulaştırma bakanı, unutmayın, mısırda darbe ilk girişimde başarılı olamadı, 2. dalgada geldi, demek ki tetikte olmaya devam…. hazırlıklı olan darbecilerdi ama en çok kaybı onlar verdi, ki azınlık olan da onlardı, kansız başladı, kanlı bitti, bunlar komünistten de kötü, faşistten de, darbeciden de…. erdoğan otelden ayrıldıktan sonra otele gidiyorlar, niye ki, darbe her yerde aynı anda başlatılmaz mı, kuvvet komutanlarını alacaklarına onu alsalarmış, bombalar sarayın bahçesine düşmüş, saraya değmemiş, erdoğan mı kıyamadı sarayına acaba, meclis zaten eskiydi, o fark etmez nasıl olsa, yenisini yapmayı planlıyorlardı zaten, hem nasıl oldu da içinde milletvekilleri varken bombalandı da birinin bile burnu kanamadı, hangi kısımda olduklarına göre mi attılar bombaları, ve o milletvekilleri bombalar atılırken nasıl bir korkusuzlukla orada kalmaya devam ettiler, ne çok soru var, ve aslında cevabı soruyu sormadan bilinen…. tankların üzerine çıkanlar, kışlaları kuşatanlar, yardıma koşanlar demokrasi destanı yazdı adeta, serdar cebe, kanal d, biz destanları böyle bilmezdik, hunhar bir canilikle adam öldürenlerin destansılıkla ne gibi bir alakası olabilir serdar cebe, bu günü asla unutmayacağız sayelerinde, milli utanç günü, … dünkü bir darbe girişimiydi, bugünkü gerçek darbe, … gezinin rövanşı mıydı, gezi öyle olmaz böyle olur, tam bir gövde gösterisi, 2745 hakim ve savcının açığa alınışının ön hazırlığı bugün yapılmadı herhalde, zaten yargıyla kafayı bozmuştu son günlerde, muradına erdi, ordudan 3000 kişi, hangi arada seçtiler bu kişileri, 24 saat içinde, ne için yapıldığı ortada, tam temizlik, tam parlaklık için akp yi seçin, A KA P , feto yu bitirdi, orduyu bitirdi, muhalefeti bitirdi, tek yol başkanlık.yeni “tek adam”ımız, tek farkla, önceki gül bahçesinin tek adamıydı, bu ise bataklığın tek adamı, … film the and, sabah olahayrola,, pek hayır görünmüyor olsa da, …..uyuyabilirsen uyu, ölenler garibanın çocuğu nasıl olsa, bir şey olmaz, yine doğururlar, sözde tutuklanan üst kademe de biraz yatar çıkar, olur biter, bu ne adi şerefsiz heriflerin eline düştük, entrika entrika üstüne, Allah bin kere belalarını verir inşallah … bu günden sonrası bizim için çok daha çetrefilli, eli kanlı canilere dönüştüler artık, hem dindarlar hem de kindar, tam olmalarını istediği gibi, ölüm mangası. Allah bizi bu delinin elinden bir an önce kurtarsın, hatta bizden önce ak itlerini, onun yüzünden katil oldular, kan akıttılar, masumların kanını, zırdeli, şizofren manyak, …… buna derler kendin pişir kendin ye, ağzımıza bir parmak bal çaldı, hevesimizi kursağımızda bıraktı, ne de sevinmiştim ama, darbe hayalini bile elimizden aldı, yapın da görün başınıza gelecekleri dedi bize, provasını gösterdi, kellelerinizi uçururum dedi, gitti 24 saatimiz, ve belkide gelecek hayallerimiz, psikopat zırdeli, canımz, canlarımız bir deliye emanet, ve onun avanelerine.

Kedinin fareyle oynadığı gibi oynadı bizimle, prova yapmış olduk ama sayesinde, bir darbe yapılacak olsa götürülecek ilk kişinin kendisi olduğunu bizzat kendisi gösterdi bize, bir tarafa not alalım. Nasıl bir zırdeli olduğunu tam manasıyla gösterdi bize, gözümün yaşına bakanın gözünün yaşına bakmam dedi. Suratına köpekler işesin onun.

Bu darbe uydurma bir darbeymiş ya, sonunda anlayabildim, geç düştü jetonum, bu kadar zalim, gaddar ve insaniyetsiz olabileceğini ben bile anlayamamışım, elbet bir senaryosunu yazan varmış, şimdi bende bir senaryo yazayım, ama uydurma değil gerçek bir darbe senaryosu, hani feto yu, ergenekoncuları içeri tıkarken hangi saatlerde tıkıyordu, sabahın erken satlerinde değil mi, o da bilir tabi akşamın bir vakti darbe olmayacağını, ama sabahın köründe sokağa çıkacak avane bulamazsın, işte o yüzden o akşam yaptı uydurma darbesini, bense sabah yapacağım, bütün darbe aynı anda gerçekleşecek, köprüye askerleri koyduktan iki saat sonra gidilmeyecek kapısına, zaten gidilecek ilk kapı onunki, yallah içeri, ve yine aynı zamanda yardakçı ve yaltakçılarına gidilecek, eşzamanlı olarak, o bütün sabah baskınlarını eş zamanlı olarak gerçekleştirmiyor mu, ben de tıpkı onun gibi yapacağım, askerler sadece 3-5 binayı değil bütün ülkeyi saracak, sarsacak, tıpkı kenan efendi gibi, kenan paşa değil kenan efendi, bildiriyi en üst rütbeli asker okuyacak, spiker değil, bir değil, bütün tv’lerde, baş muzır ve takımı içeri alındığı için itleri sokağa salacak bir it te olmayacak ortalıkta, itler inlerine girip saklanacaklar bizi bulamasınlar diye, hangi senaryoyu daha çok beğendiniz, benimkini mi geçenkini mi, doğru söyleyin, alınmam valla.

Darbe öyle olmaz böyle olur.

Bu gece gerçekleşse mesela, ne güzel olur, hayal bu ya, vardır di mi hala, orduda bunu yapabilecek yürekler kalmış mıdır, bu darbe operasyonda büyük ihtimalle öldürülen onlardı, nur içinde yatsınlar.

Sayın Hulusi Akar bey niye çıkıp iki laf etme lutfunda bulunmadı da ahaliyi mecliste uzaktan selamlamakla yetindi, rol yapmayı mı beceremiyor yoksa bu kadarına yüzü mü tutmadı, ölmekten, vatana ihanetten idam sehpasına gitmekten mi korktu, öldürülecek olanlar önceden belli miydi, üst düzey askerlerinki büyük olasılıkla belliydi, şıp diye öldürdüler, yüksek şura öncesi bir temizlik şart olmuştu demek ki, büyüklerimiz bilir, biz nereden bilelim doğrusunu, varankın abisi, reklamcısı kim vurduya mı gitti yoksa onlar da önceden belirlenmişti, kurunun yanında yaş ta yanar, bu işler böyle, bir asker ve damadı işi bitirmişler, kim inanır buna, kadir inanır, tatbikat diye götürülen askerler hiçbir şey anlayamadan öldürüldüler, murt gittiler, en çok onlara acıyorum, birer kahraman gibi askere gönderildiler, hiç haberleri olmadan vatan haini diye cenazeleri geldi, o aileler ne yapsın, başlarını hangi taşlara vursun, bu nasıl bir kansız, kansızlar, şimdi yalandan ölen polis ve akp lilere yas tutuluyor, timsahlar gözyaşı döküyor, inanılacak, güvenilecek bir kişi kalmamış, görüp bildiğimiz herkes bu oyunun içinde, partiler, tv ler, inanılıp güvenilecek bir avuç adam kalmışız, vah halimize, hepsi satmış bizi de haberimiz yokmuş, asıl biz anladık kimin ne olduğunu.

Bunlar demokrasiyi demoklesin kılıcı sanıyor olmalılar, yaptıklarına demokrasiyi korumak dediklerine göre.

3 gündür facebook ta paylaşım yapmayan müyesser yıldız bugün hulusi akarın “darbeyi” kimden öğrendiğini dert edinmiş, nihat gençe göre darbeyi yapan feto imiş, feto kadar adam olun diyeceğim de, neyse, adım çıkar fetocuya, demiyeyim, ama darbe hakkında söylediklerini okudum, bunlar kadar olumsuz gelmedi bana, adam kalmamış memlekette de haberimiz yokmuş, veya adam olmayanları adam sanıyormuşuz, lanet olsun hepsine. Ve bittabi doğu perinçek, şimdi kimin ne olduğu çok daha ortada.

Banu Avar da komplo olduğu fikrinde, eksik bakmışım.

Reza Zarrab ı hatırlayanınız var mı, amerikada kuyuya mı düştü dersiniz, bundan sonra hiç hatırlayan olmaz, artık kuyunun en dibinde, en büyük başkan bizim başkan, en büyük başkan bizim başkan.

***Kuvvet komutanları nasıl kaçırıldılar, nasıl kurtarıldılar, bir tane görüntü var mı, yok, herkeste cep telefonu var ama, erdal sarızeybek paylaşmış facebookta fuat avniyi, fuat avni de uydurmaca darbe olduğunu söylüyor, şu yana yana giymek istediği kefeni giydirecek bir yiğit aranıyor, varsa. Ona bir giydiren olmazsa kaç kişi daha giyecek hiç belli değil.

Ne güzel yalan söylüyor bu televizyonlar, hepsi birden, gözümüzün içine baka baka. Yaklaşık 9 bin emniyet görevlisi işten alınmış, 30 vali görevden alınmış, 92 vali yardımcısı, 47 kaymakam da öyle, o 30 valiyi ve diğerlerini atayan kendisi değil mi, bu devleti 14 yıldır o yönetmiyor mu, yıllardır temizleye temizleye bitiremedi, kazıyamadı sonunu, bu nasıl bir obsesyon, dolar 2.90 ın altındaydı, 2.95 olmuş, ama tv şer 3.20 den 2.95 e düştü diyorlar, bunların hepsi kafayı yemiş, tv lere komplodur diyen bir kişi çıkmıyor, necdet özel, hulusi akar, ilker başbuğ hepsi aynı tekerlemeyi söylüyor, bunlarda hiç mi insanlık yok.

O gece de söylediğim gibi sabah beşte f16 ları f16 larla imha edin emri fasonmuş, çünkü türk f16 ları birbirlerini vuramazmış, yazılımları böyleymiş, hatta amerikan ve israil f16 ları da vurulamazmış, oğlum söyledi, oğlumun bildiği şeyi bu ülkenin cumhurbaşkanı bilmiyor mu, yalan, yalan, yalan, bu hep es geçildi, neler geçilmedi ki, öyleyse bu emri o nasıl verdi, koca bir yalan, istediler de o gece sabaha kadar o uçakları indiremediler mi, bir füze rampası veya bir başka düzenek yok muydu da sabaha kadar o uçakların havada cirit atmasına müsade ettiler, bu ne acemice bir müsamere.

***Madara oldular, baktılar millet kıçıyla gülüyor anlattıkları darbe masalına, ki eleştiriler özellikle niye sabah değil de akşam yapıldığı konusunda oldu, efendim saat 16 da ihbar gelmiş, haberleri olmuş ta o yüzden sabah 3 te yapacakları darbeyi akşam 9 da gerçekleştirmişler, doğru diye varsayalım, erdoğan neyi bekledi istanbula gelmek için, duyar duymaz niye gelmedi de köprü askerler tarafından kapatıldıktan sonra yola çoktı, böyle daha mı etkili olacaktı senaryo, vatan kurtaran şaban erdoğan, yalan söyledikçe daha da batıyorlar, yalancının mumu yatsıya kadara yanarmış, bunlarınki o kadar bile sürmedi.

Ha, niye bunu açıklamak durumda kaldıklarının bir nedeni daha var, banu avar yazmıştı, saat 18.30 da amerikan vatandaşları uyarılmış, darbe başladı diye, hah hah hah, zavallılar, gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar ya, çok hoş oluyor gerçekten, serdar cebe ile hande fırat, yalan söylemek zor iştir, herkes beceremez, onlar da yalpalayıp, çuvallayıp duruyorlar yalan söylerken, çok komikler, birbirlerinin açıklarını örtmeye çalışıyorlar.

Şöyle diyor serdar cebe, en büyük çuvallamalarından biri bu zaten, bu kadar bilgiye rağmen genel kurmay başkanının ve kuvvet komutanlarının alınması da düşündürücü, haklı, bence de haklı, hele ki bunu bile bile düğüne gitmiş olmaları düşündürücü ötesi gibi bir şey, darbe haberini alıp düğüne mi gitmişler, bunlar nasıl komutanmış böyle, darbeyi duyup düğüne gittiyseler gerçekten derhal açığa alınsınlar, alıştık nasıl olsa açığa almaya, resmen alaya alıyorlar milleti, bu kadarı da biraz fazla, aptal yerine koymanın yani, ama biliyorlar tabi daima ve daima aziz nesin in haklı olduğunu. Anlatırken bile bombok oluyor suratları, serdar cebe ve hande fırat, o haberin son on saniyesine bakın, bombok olmaktan ne demek istediğimi anlarsınız, battıkça batıyorlar, kendi yalanlarına kendileri bile inanmaz olmuşlar, nasıl toparlayacaklarını şaşırıyorlar.

“darbede” zarar gören bütün binalar eski olanlar, yeni binalara hiç zarar verilmemiş, hep nizamiye ve bahçelerine ateş edilmiş, bomba atılmış, özellikle saraya, f16 bir aracı takip edip ateş ediyor, bu kadar nokta atışı yapabilirlerken sarayı vurmayı becerememişler, sarayın yolunu vurmuşlar, nizamiyesini vurmuşlar, binada en ufak bir şey yok, dikmendeki emniyet binasını hiç göstermedi, orada hiç zarar yok galiba, ama ankamalin yanındaki emniyet binası delik deşik olmuş, çünkü dikmen yeni diğeri eski bina, esas bina dikmende olan, ankamalin yanında olan değil üstelik, meclis eski vurulmuş, bu bahaneyle yeni binalara kavuşacaklar, kendiliğinden yenisini yapmaya kalksa millet konuşuyor, sarayda olduğu gibi, şimdi zaruriyet oldu. Ne hesaplar, ne hesaplar.

Hem havada f16 lar varken erdoğanın uçağının inmesine nasıl izin verdiler, peki ya o damadın bıyık altı sırıtışları, o da mı yalan, çuvalladılar, hemde ne fena, bunlara değil kargalar ben bile gülerim, hah hah hah. Durmak yok, yola devam, bu sözü onlar söylüyordu, onlar başlattı madem bizde devralıp devam edeceğiz, durmak yok, yola devam, yalancılıklarını, adiliklerini daha çok ortaya koymak için. 

Operasyon yapabilmek için darbe bahanesi uydurmuş, bunun hesabını verecek, bir bir.

İdam kararına imza atarım demiş, demek ki gerçek darbe için o günü beklemek gerekecek.

Suriyelilere vatandaşlık çıktı mı bu arada? toki leri verdiler mi?

***mit 16 da ve 16.30 da genelkurmaya bilgi notu göndermiş, 17.30 da hakan fidan genelkurmaya gidip hulusi akar, 2. başkan ve kara kuvvetleri komutanıyla görüşmüş, yani kesin olarak bilgileri var ve düğüne gitmişler, canımız kimlere emanet, eğer bu senaryo doğruysa tabi, ben doğru olduğuna zaten inanmıyorum da, kendi içinde çelişkilerini göstermeye çalışıyorum, 17/25 zamanı hakan fidan ne demişti, suriye için, oradan 3-5 bomba yollayacak ve savaş başlatacaktı, bilgiyi veren oymuş ya, oradan aklıma geldi, yeni tapelar de var mıdır acaba, çıkar çıkar, belli mi olur?

Erdoğan 20’de öğrenmiş darbeyi, darbe lafı geçecek ve onun 4 saat sonra haberi olacak, hepsinin kellesini uçurur anında, bu da başka bir yalan, yalan yalan üstüne, yalan sarmalı, yalan rüzgarı, ne dersen de, bir başka yalan, darbeyi duymuş ve medyaya bilgi veriyor, pılıyı pırtıyı toplayıp kaçacak yerde, milleti sokağa çağırıyor, hah hah hah. Benim evim şehre uzak, ablam uçak seslerini duyar duymaz telefonla aradı ve tv ye bakmamı, neler olduğunu söylememi istedi, tam o anda tabağıma almış olduğum yemeği yiyemedim ben o gece, en geç beş dakika içinde haberim oldu, ve her şeyi bırakıp bununla ilgilendim, ben cumhurbaşkanı değilim, bir cumhurbaşkanı böyle bir durumda bu kadar rahat davranabilir mi sizce, ben yemeğimi yiyemedim, adam medyaya bilgi veriyor, olacak iş mi, o gazeteciler otelin kapısında mı bekliyorlardı, yeri, kaldığı yer bile bilinmiyorken, yalan, yalan, yalan. Neden 4 saat geç haber verildiğinin bir nedeni, açıklaması yok, neden açıklaması yok, yalan, yalan, yalan.

Yarın önemli bir karar vereceklermiş hazretleri, başkanlığını açıklayacaktır, başka ne olacak, 15 bin öğretmen açığa alınmış, ayrıca 20 bin öğretmenin öğretmenlik sertifikası elinden alınmış, 1500 dekan işinden alınıyor, körün istediği bir göz, bir eğri biri düz.

Bir soru daha, çok basit bir soru aslında, gökten uçaklar bomba yağdırıyor, bu durumda yapılabilecek en akıllıca ve ilk şey nedir, yıllarca savaş filmlerinde izledik değil mi, hepimiz biliyoruz, karartma yapmak, ankara ve istanbulun elektirikleri neden kesilmedi, üstelik akşam 9 dan sabaha kadar, gün batımından gün doğumuna kadar, çünkü vurulması gereken hedefler vardı ve büyük yankı yapması isteniyordu, o yüzden, her açıdan fiyasko bu darbe zımbırtısı, çocuk kandırıyorlar. Bizi açık hedefe koyup bir güzel eğlendiler, ver korkuyu, ver korkuyu ki sesi soluğu çıkamasın.

Bu eğlencenin bir karşılığı olacak elbet, sizin yaptırdığınız söyleniyor diye soruldu, tövbe neüzübillah, hiç öyle şey yaptırabilir miymiş, hemde nasıl yaptırırsın, oynaya oynaya, oynuyor zaten, reklamcısı ve oğlunun cenazesinde hiç karşı açıdan kamera yoktu, yandan çektiler, yeterince iyi ağlama rolü yapamazsam diye önlem almış olmalı, ağladı ya, bu iş sonuçlansın holivud dan teklifler yağacak ona.

Dün gece yine yazmış fuatavni, başkanlık ve yeni anayasa için gün verecek diyor bugün için, okuyun.

Pilav üstü kuru, pilav üstü döner bize özgü, bunlara şimdi birde darbe üstü darbe de eklendi, o da artık bize özgü. 

***f16 lar için gece gündüz fark etmezmiş, vururlarmış, o iş eskide kalmış, oğlum söyledi, ama ben dediğimden dönmem, o yüzden silmedim, savaş uçakları uzmanı değilim, ya da güncellenmemişim, ancak o elektirik kapalı olsa ak itler birbirleriyle haberleşemeyeceklerdi, açık olması lazımdı, f16 ların asıl komutası, yazılımı amerikalıların elindeymiş ve amerika istendiği an f16 ları durdurabilirmiş, demek ki amerikanın da parmağı var bu işte, onlara sormadan tuvalete gidemez o, onda nerede o yürek.

Kaldı ki saat 4’te haberleri olduğu halde o f16 lar saat 9’da nasıl havalandı, buna nasıl engel olamadılar, bu kadar mı gevşek tsk, yapmayın Allah aşkına, o zaman olduğu gibi hepsini lağv etmeleri lazım, bir uçağa, uçaklarına sahip çıkamıyorlarsa ne işe yarıyorlar  kendileri bile yalanlarının içinden çıkamaz hale geldiler. Kendi beceriksizliklerini, iş bilmezliklerini kendileri ayan ediyorlar, tabi gerçeği bu değil, bilerek koyverdiler o uçakları, öyle söyleseler olmuyor, böyle söyleseler olmuyor, ne edeceklerini şaşırdılar, darbe senaristleri pek çok ayrıntıyı kaçırmış gözden, teorideki başarıyla pratik farklıymış demek ki.

Ne çok başlık var, işaret var gerçek darbe olmadığına dair, sıralamaya kalksan epey bir gerekçe var, ama oturup onları bir kez daha yazacak değilim, siz seçin bulun artık.

***Faşistin sağcısı, solcusu, dincisi, iktidar olanı, iktidar olmayanı yok, faşist faşisttir. 43 bin öğretmen işlerinden alındı, bütün dekanlar değişiyor, istanbul üniversitesinin bütün öğretim üyeleri zorunlu olarak “demokrasi yürüyüşüne” çağrılıyor, ve son bomba, beklenen an, ohal ilan edildi, çok özlemiştik, gözümüz aydın, 36 yıl sonra yeniden. Göz göre göre darbeye fırsat veriyorlar, darbeye engel olacaklarına düğün dernek geziyorlar ve ceremesini bize çektiriyorlar, asıl onlara lazım bir darbe, beceriksizlik, yeteneksizlik, aptallık darbesi.

Seçimler zamanı üstünde Atatürk resmi olan bayraklardan rahatsızdı, şimdi yer gök Türk bayrağı oldu, tutunacağı başka bir dalı yokmuş demek ki faşistin, kahramanlık hikayeleri ise bir bitirim, adam iki kere tankın önüne atıyor kendini, her seferinde ortasına yatıyor paletlerin, ikincisinde kolunu kaptırıyor, yaralanınca bir anda bir dolu insan geliyor yanına, 50-100 kişi, bir akıllı o yani, tek kahramanlı faşist lider, bizimki veriyor gazı, kim ne kadar alırsa, bir başkası tayyibi menderes gibi yapacaklar diye düşmüş yola, 70’lik, atıp tutuyor, konuşanlar, sorgulayanlar, yönetenler hepsi birbirinden abuk subuk, geri zekalılar patlaması gibi adeta, hepsi ibretlik, insan insanlığından utanıyor onları gördükçe, bunlara kaldıysa ortalık, işimiz iş. 

***ohal olmuş, millet sokaklarda kutluyor, böyle bir ohal ne duyulmuş, ne görülecek, akp bu millete darbe mi yapıyor, demokrasi demokrasi diye diye darbe mi gerçekleştirildi, ohal i kim yapar, bir üst akıl, bir ortak akıl, tek akılla, akp aklıyla yapılana ohal değil faşizm denir, cunta denir, dikta denir, 12 eylülde ohal devleti, Atatürkçülüğü, cumhuriyeti koruyordu, bir ortak akıldı, her görüşe aynı mesafedeydi, sağcıya da solcuya da, sözde olsa da, bu ohal kimi koruyor, akp yi, sen cumhuriyete en büyük tehlikesin, bu ohal değil faşizmdir, cuntadır, diktadır, bunu yapan da faşisttir, diktatördür, darbeden sizi kurtaracağım diyerek asıl darbeyi kendi yapmıştır.

Şimdi susarsak bir daha ilelebet konuşamayacağız, hatta biz değil çocuklarımız bile konuşamayacak, hala elimizde bir kozumuz varken konuşalım, o hala oylarımıza muhtaç, kenan efendi değil o, o yüzde 95’i ona göstermeyeceğiz, konuşalım ki o oylarını bölüp parçalayalım, bir kişiyi daha olsun aydınlatıp bilinçlendirelim, biz sustukça o daha çok konuşuyor çünkü, ortalığı ona bırakmayalım, daha fazla yem olmayalım ona. 

***Bir gün ergenekon diyor cumhuriyetçileri temizliyor, şimdi fetocuları temizliyor, arada kimlerin gittiği de meçhul, kafasına göre takılıyor herif, ergenekonda suçlu bulundu mu, bulunmadı, hani ergenekonun savcısıydı, hakimiydi, ne oldu, o niye cezalandırılmadı bu durumda, o nasıl uydurma idiyse bu darbe de bir komplo, kendi komplosu, ergenekonda da delilleri kendileri üretmedi mi, ama sonuç fos çıktı, aynı şey işte, sen ali kıran baş kesen misin, bu milletin bir delisi sen misin, akp li olmayanın yaşama şansı yok mu bu ülkede, nüfusu %50’ye mi indireceksin, sen nasıl bir manyaksın, sen nasıl bir dinsiz, imansızsın ki insanları kırıyor, yetmez gibi birde birbirine kırdırıyorsun.

Ama farkında olmadığın bir şey var, yıl 1980 değil, yıl 2016, o çuvalı tersinden geçirirler başına adamın.

Yolda izde gördüğümüz her ışidli tipten korkup çekinelim diye mi yutturdu bizi yıllarca ılımlı islam masallarıyla, iki yüzlü hain. Ne diyelim, helal olsun, kılıçdaroğluna, bizi diğer bütün satanlara, ortada bırakanlara, oylarımız zehir zemberek olsun onlara. Hepimiz depresif korkaklara döndük, ergenekon, balyoz, feto, bilmem ne, bilmem ne, 3 ayda bir bir darbe, bir operasyon, hepimizi kendi gibi manik depresif manyaklara dönüştürdü, pis paranoyak, don kişot, almış eline kılıcı önüne gelene sallıyor. Ne diyorlarmış paranoya konusunda, paranoyak olman takip edilmediğin anlamına gelmez, bizimki işte bu raddede paranoyak.

***Silahsız, savunmasız insanları tankın, topun üstüne sürenden her şey beklenir. Senin koca bir polis ordun yok mu da silahsız ve savunmasız insanları meydanlara itiyorsun, o sebepsiz yere ölen, yarım kalanların kefaretini nasıl ve neyle ödeyeceksin, var mı bir karşılığı, yok, o ölenlerin günahlarının hepsi senin boynuda, bilesin.

Ben bir şeyler oluyor diye arandığım vakitte o da aranmış, köprüye askerler çıktıktan sonra yani, üstelik arayan eniştesi, kız kardeşinin kocası, eski öğretmen emeklisi, yeni iş adamı, adamın vasfı bu, kaynı yürü ya eniştem, o emekli maaşı sana da kız kardeşime de yetmez demiş, o da bittabi köprüdeki hareketliliği duyunca ilk iş olarak kaynını aramış, kaynı cumhurbaşkanı, o da duymuş, cumhurbaşkanı yani, arayan mitin başı değil, asker değil, polis değil, bir akraba, aynı benim arandığım gibi, demek ki cumhurbaşkanı ile aramda bir fark yok, benim istihbarat teşkilatım da onunki kadar çalışıyor, zavallı ya bu adam, acınacak halde, bir doktor gözetiminde yaşaması lazım, yoksa değil biz bütün dünya tehlike altında.

O darbeyi kendileri yapmadıysa, ki yaptılar, duyduktan sonra 4 saat bir şey yapmayıp beklemişler ki darbe olsun da birilerinin başını alalım. Her iki sonuçta da kabak bizim başımıza patladı, toplumsal hızurumuz yok edildi, ve elbette kişisel, buna hakları olmadığını, her canları sıkıldığında ortaya bir şeyler atamayacaklarını anlamalarının zamanı geldi, biz sizi huzuru bozun, kargaşa çıkarın eğlenin diye değil huzur inşa edin, sağlayın diye seçiyoruz, onca polis asker huzuru bozmak için mi maaş alıyor vergilerimizden, şu an kapıma polis gelse benim ilk aklıma gelecek şey yine polis çağırmak olur, beni korumaları için, polis ürkütmek, korkutmak için değil koruyup kollamak için var, yoksa niye ben vergimden ona maaş vereyim, insan düşmanını besler mi, devlet anarşi çıkarmak için değil asayişi sağlamak için var,  işte mesele de bu, ama şu anki hali ile asayişi sağlamaktan çok anarşi çıkaran pozisyonda devlet, bir türlü bunu anlayamadı erdoğan, anlayamaz da, doğası, yapısı, bünyesi buna müsait değil, hak etmeyeni hak etmediği yere getirdiğimiz için yine suç bizde, o baştan gitmediği müddetçe bu ülkeye huzur ve refah gelmez. 

Bugün cuma, aradan tam bir hafta geçti, o gece neler olup olmadığına dair pek çok şey oturdu kafamızda, iki seçenek var, biri darbeyi fetonun yapması, diğeri darbeyi göstermelik olarak erdoğanın yapması, kendileri yaptı da suçu fetoya atmaya çalıştılarsa, ki bu bence en büyük olasılık, izler onu gösteriyor, büyük ayıp ettiler, fetoya değil bize, feto yaptı ise 4 saat önce duymuş olmalarına rağmen niye engellemediler, her iki halde de devlet, yani erdoğan suçlu, öyle benim haberim yoktu, eniştem söyledi, istihbarat zaafı var, ayaklarına yatması da hiç inandırıcı değil, öyle bir şey olsa yeri göğü inletecek yapıda bir insan o, böyle mazlum mazlum mu konuşur, kime yutturuyor bu sakin adam numaralarını, yalanının boku çıktı, nasıl temizlesem diye debeleniyor, çünkü iki türlüsünde de yalan var işin içinde, ya kendi yaptı yalan söylüyor, ya da duydu ama duymazlıktan geldi, yine yalan söylüyor, her iki halde de suçlu, bir halde değil.

Ayrıca bu bir istihbarat zafiyeti değil güvenlik zaafiyeti, nerede başımıza ne gelecek hiç belli değil denek ki, işimiz bunlara kaldıysa işimiz Allaha kalmış. ohal asıl bize değil bizi yönetenlere lazım, durup durup kudurmamaları için.

akp varlık barışı ve vergi borçlarının yeniden yapılandırılması için yasa teklifi vermiş, bu kara paraları aklamak anlamına mı geliyor, eğer o anlama geliyorsa tam zamanı, zamanlama çok iyi yani.

Türksata yapılan saldırıda uydu antenini vurmaya çalışmışlar ama hedefi tutturamadıklarından antenin arkasındaki bir yere çukur açılmış, şöyle diyor binali yıldırım, “yayınlar başka yerden yapılıyordu, oraları tutturamadılar” neyi tutturabildiler ki beceriksizler, ne yapsalar ellerine yüzlerine bulaştı, erdoğan gittikten sonra yakalamaya gittiler, hep eski binaları vurdular, çok beceriksizler çok.

Darbe yapanlar paralarıyla dolar almışlar, darbe öncesi, darbeyi her kim yaptıysa onun dolar almış olması olağan elbette. İmam hatiplilerin tsk ya girebilmeleri sağlanacakmış, fetoyu boşalttı ya, yerine kendi girecek, bizim için değişen bir şey olmayacak anlaşılan, ha fetonun adamları ha erdonun adamları, ne fark eder. Her iki koşulda da TC takunyacılara emanet olacak, ama şimdi başları sıkışınca balyoz ve ergenekoncuları geri çağırmışlar, tsk ya, Türkiye için tek çözümün cumhuriyetten geçtiğini anlamaları için başlarına balyoz düşmesi gerek galiba.

***Çok iddialılar darbenin çakma olmadığına dair, kamera görüntüleri, itiraflar da bunu doğrular gibi ancak yüzde yüz inanmış ta değilim, öyle olduğunu farz edersek kendim ettim kendim buldum u oynuyorlar şu an, Türkçe olimpiyatları ile feto yu yücelten, yükselten akp değil mi idi, ve dahi nice yönden, ona nazireler dizen, adeta peygamberleştiren, bir anlamda kendini, kendinden bir parçayı boğmuş olmuyor mu akp, bir anlamda kendini inkar ediyor, çünkü içinden kopup geldiği topraklar o topraklar, kendi yanlışını gördüğünü ve cumhuriyete olan bağlılığını teyit ediyor, bu hepimiz için olumlu bir adım olarak görülmeli bu durumda, şu an ki görünen haliyle yani, yanlışın neresinden dönersen dön kar kardır, tabi kendi içindeki yanlışlarını da unutmuş değiliz, bu olayın sadece bir tarafı, daha aşılacak çok yol var, bu sadece bir adım, onların geri tepme adımı.

Biz demedik mi ona bu gidiş gidiş değil, bu yol yol değil diye, kimin sözüne geldi, yine bizim sözümüze, neyse ki yine de bu kadar basiret sahibiymiş, bu cumhuriyet o kadar olsun basiret sahibi olmasını sağlamış, ona da şükür, darbe gerçekse o darbeyi düzenleyenlerin gözü kapalılığını ölçü alırsak bu böyle.

***Balyoz ve ergenekon ile tsk da üst mevkileri boşaltıp bu mevkilere alttaki sıradan kademenin yükselmesini, büyük olasılıkla feto kademesinin, sağlayan akp iktidarı değil midir, yağmurdan kaçarken doluya tutulmak diye buna denir, ergenekon ve balyozla cumhuriyetçi subayları saf dışı edip fetocu subayların yükselmesine olanak tanıyan akp dir, bu darbeye sebep olan, fırsat veren akp dir, bunun hesabını bu millete vermelidir, sen cumhuriyetle yönetilen bir ülkede yönetici konumundasın ve cumhuriyetten korkuyorsun, bu nasıl bir çelişki, önce kendinden emin ol, sonra etrafından, kendinden emin olamadığı için, feto dan çokta farklı uygulamaları olmadığı için, bizi cumhuriyetten çok dini yönetime doğru sürüklediği için kendinden korkmuş ve hata burada başlamıştır, bir dinci yönetimin Türkiye de başta olması en büyük hatadır, bu artık türkiyenin ergonomisine aykırı, türkiye böyle bir yönetimi kaldırmıyor ve mesele de buradan başlıyor, yeni, demokratik, çağdaş bir yönetim şekline dönmemiz gerek, acilen.

Feto ile birlikte akp nin de takkesi çıkıp keli görülmelidir, 14 yıldır akp bu ülkeyi yönetmiyor olsaydı feto bu denli güçlenemeyecek ve bütün bunlar yaşanmayacaktı, 14 yıllık akp yönetimi bizi 50 yıl geriye attı, akp ve erdoğan içinde bulunduğu yanılgıyı fark ederek daha fazla masal zırvalamayı bırakıp ortalığı hakkı olana teslim etmelidir, bu ülkenin refah ve ferahı için. Cahil halka şirin görünür oyları kaparım edebiyatından vaz geçmeli, bu ülke hak ettiği biçimde yönetilmelir, akp kendi içinde kendi eleştirisini yapmalı, kendini görmeli ve kendini lağv etmelidir, bu yüz karası ile devam etmeleri zaten düşünülemez, bu halkın kurtuluşu yine ve yine cumhuriyetle yönetilerek olacaktır, 4 4 4 ler artık bize dar geliyor, imam hatipler de, geri dönüş yok, olmayacak ta, feto nun ki bir yanlıştı, akp nin ki bir başka yanlış, bu ülkede huzur isteniyorsa 14 yıl önceki yönetim şekline dönmemiz gerekiyor, başladığımız yere.

ohal ile yapabilecekleri çok iyi bir şey var mesela, khk ile, ya da referanduma gidilsin,  o yüzde on barajı ne için konmuştu, pkklılar meclise giremesin diye, her koşulda pkklılar mecliste olduğuna göre o baraj kaldırılsın, sezarın hakkı sezara verilsin, 2002 de eğer böyle olmuş olsa idi akp bu günleri göremeyecekti. Yapmazlar tabi, benimki laf olsun beri gelsin, insan olsalar yaparlar da, değiller işte. İşlerine gelse anında yaparlar da işlerine gelmez, ama ortak huzurun olması için bu yapılmalı.

Birde lise notlarının lys sonucuna etkisini sıfırlayabilirler mesela, sıfırlamayı iyi bilirler nasıl olsa, onca feto okulu kapatılmışken böyle bir iyilik te yapabilirler çocuklara, pek çok hayır duası alırlar yaparlarsa, ben bile dua ederim, çünkü oğlum 44 bin olmuş, istediği yerlere yetmiyor puanı, boşa koysa dolmuyor, doluya koysa almıyor halinde oğlum şimdi, 13 bin geri iteklemiş lise puanı oğlumu, o olmasa istediği okula girebilecek, rahatlıkla hemde, Allah rızası için yani, hala Allah rızasını biliyorlarsa tabi, bildiklerini hiç sanmıyorum, göz göre göre hakları yeniyor çocukların. Kendi yanlış dedikleri yanlış ve hemen uygulamaya geçiliyor, herkesin yanlış dediğinin bir önemi yok, üst akıl onlar, bizimki marazi akıl, çünkü benim oğlumun okul puanı yüzünden giremediği okula onların embesil oğulları girecek, okudukları özel okulun verdiği bol keseden notlarla, başka türlü nasıl soksunlar embesil oğullarını o okullara, benim oğlumun hakkını yiyerek sokacaklar elbette.

akp nin niyeti darbeyi fırsata çevirmek olmalı, feto nun mallarına el koydular, okul, hastane vs. binaları, atılan öğretmenlerin yerine sözleşmeli öğretmen alınacakmış, ucuz emek, askeriyenin şehir merkezlerindeki arsalarına el konacakmış, ne arsa var askeriyede, köşe olurlar millete koyanlar, kimliği yanında olmayandan 265 lira alınacakmış, milletin ne günahı var bir anlasam, git fetodan al alacağını, oğlum hayatta kimlik taşımaz, kaç ceza yer kim bilir, artvine bile kimliksiz gitmiş, o yüzden geçemedik gürcistana, zaten geçmezdik belki, ama o cezayı kesin yer, dediğim 50 ile gidilen bilkent yolu da 70 e çıkmış, beni takip ediyor olmalılar,,,

Bugün, pazar, kızılaydaydım, her yerde bayraklarımız, hiçbirinde Atatürk yok, sildik mi defterden Atatürk ü, müzikler çalıyor, bangır bangır, ankara genelinde arabalardaki mehter marşları iğrenç ötesi zaten, bayraklı kıro arabaları, ben  geçerken saat 6 ydı, 200 kişi ancak vardı, sonrasını bilemem, zor kaçtık, eskişehir yoluna girdikten sonra ne bayraklı araba var, ne de mehter marşı, medeniyete hoş geldiniz, durulacak gibi değil kızılay, deli danalar gibiler, bir kutlama havası var, neyi kutluyorlar, üç beş çapulcunun yaptığı, kendilerinin bile ahmakça dediği bir darbede bile bu denli çuvallamış olmamızı, hani bir düşünseler utanacaklar da yaptıklarından, düşünme yetisini yitirmişler. Bir tane tebessüm eden, yüzü gülen insan göremedim kızılayda, son on gündür kafamızın içine sıçıldığı içindir, yine filler tepişti çimler ezildi.

Burada yazdıklarımı facebookumda da paylaşıyorum, bu son bir haftadır paylaştım yoğunlukla, her zaman değil, olağan dışı durumlarda, amma yazdın dedi oğlum, facebook için, burayı görmüyor tabi, arkadaşımın annesinin iş yerinde senin gibi yazanları işten atıyorlarmış dedi, beni de evden mi atacak dedim, atabileceği bir orası var, maliye bakanlığında çalışıyormuş, telefonda konuşmaya bile korkuyorlarmış dedi, korku, korkudan çok ayıklama bakanlıklara kadar sıçramış, kendinden olmayan herkese düşman bu adam, babasının tarlası mı Türkiye, nasıl kılıçdaroğlu na, veya başka birine istediğimi yazabilir, söyleyebilirsem ona da yazıp söyleyebilirim, eleştirmek ve eleştirilmek herkes için geçerli, onun bir ayrıcalığı mı var, o da beni eleştirebilir rahatlıkla, meyve veren veya vermeyen her ağaç taşlanır, bunu böyle bilecek, eleştiremeyeceğim bir Allah, onu bile eleştiresim geldiği oluyor yani, zaman zaman, hayata çok kızdıysam mesela, çok alıngansa o işi yapmayacak, yapıyorsa yutmasını, hazmetmesini bilecek, diktatörya mı burası, eleştirilmek istemiyorsan mükemmel olacaksın, bir dene en azından, tabi ki olamazsın  o kafayla.

Ne dersiniz, fuatavniyi yakalamış mıdır gerçekten, 4 gündür sesi sedası çıkmadı, meraktayım, bayağı bir heyecan oluyordu varlığı, işin tadı kaçtı.

***2010 da askeri lise sınavında 1214 kişi matematik testinin tümünü doğru yanıtlamış, bu sayı 2014’te 2, 2015’te 0, 2016’da 4 olmuş, kopya şüphesi diye yazıyor, üzerinden 6 yıl geçmiş, yeni mi anlayabilmişler kopya olduğunu, 2010’da başbakan rte değil miydi, bu biz göz yumduk, bunları buralara biz getirdik anlamına gelmiyor mu, ne istediler de vermedik işte bunların hepsini içeriyor, o verdiklerinin karşılığını şimdi aldılar işte, sadece bir yılda 1214 fetöcü askeri liseye girmiş, embesiller kazanmış, zekiler bu okullara girememiş, bu, bu demek, şimdi onlar darbeci, fetonun hiç tanımadığı biricik sevenleri, kasetler aracılığıyla sevenleri.

Çocuklarımın bir kitabı var, 6 şapkalı düşünme diye, çok yönlü düşünmeyi öğretiyormuş, ben okumadım ama akpliler bir okumalı o kitabı, sonra o şapkayı önlerine koyup iyi bir düşünmeli, biz ne ettikte bu milleti bu hallere soktuk diye.

***Ben fuatavniyi takip etmiyordum, şu darbe meselesinden sonra bakmaya başladım, 5 gündür tık yok fuatavnide, bakalım ne olacak, biraz gerileri karıştırdım, marttan itibaren yazdıklarını okudum, gözüme takılanlar şöyle, feto üniversitelerine kayyum atamak istiyor, şimdi el koydu, daha ballı, paraya sıkıştı, seçim giderleri için tarım arazilerini satışa sunacak diyor, fetonun mallarına kondu, bir süre idare eder onlarla artık, çok pis ağızlı ve sert bir insan, etrafındakileri dövebilen, kendini şimdi gösterdiği gibi değil yani, başkanlığı alıp yargıyı ve tsk yı kendine bağladığında ilk işi suriyeye girin emrini vermek olacak diyor, şu an yaptığı zaten tsk yı kendine bağlamak, en son uğraştığı şey de yargıydı zaten, bu darbe öncesinde, büyük çaplı silah ticareti yapıyor deniyor, bunları okuduktan sonra bir daha inanıyorum ki o darbeyi yapan feto değil erdo.

Bu sahte olup olmadığı belli olmayan darbe ile bütün isteyipte elde edemediklerine ulaşmanın yolu açılmış, böyle olunca bir kez daha kendinin yaptırmış olabileceğini düşünüyorum, bağırsak kanseri ve sara hastasıymış, kanserin ilerki aşamalarında sinir sistemini etkilediğini biliyoruz, sara hastalığı da yine bir sinir sistemi hastalığı, beyinden geldiği düşünülen, onu bunu dövmesinden, sık sık köpürmesinden bunlar zaten belli, haleti ruhiyesi bunca sağlıksız bir insanın iki dudağının arasına bizim sıkışmış olmamız ne feci.

Kendini kurtarmak için iç savaş çıkarmayı planlıyor diyor, topluma yön veren, ölümü toplumdaki belli kesimlerde korku yaratacak insanlar kim vurduya gidecek deniyor, tabanının terör örgütlerine karşı kendini koruma konusunda bilinçlenmesini istediğini söyüyor, savaş istiyor diyor, sokaklarda kan dökülecek, yurt genelinde büyük kaoslar çıkacak diyor, yüksek yargıçlar için çoğunluğu ele geçirince hepsini tasfiye edeceğiz dedi, diyor, hitlerin SA ordusu gibi bir ordu kurdu, öldürüleceklerin listesi tutuluyor deniyor, mağduru oynayıp sandık diye bağırınacak deniyor, bu paragrafta yazdıklarım son bir ayın paylaşımlarını içeriyor, darbe öncesini, medyum değil ya bu adam, ve hepsini şu an yaşıyoruz zaten.

Davutoğlu’nun elinin tersiyle ittiği acaba neydi diye bir soru geliyor aklıma bütün bu okuduklarımdan sonra, darbe teorisi miydi yoksa? Allahım bizi ve çocuklarımızı o delinin şerrinden koru ya rabbim, bu ne ya, zır deli, kana susamış bir cani.

Dileyelim de bütün komplo teorileri yalan olmuş olsun, o darbeyi feto yapmış olsun, eğer erdo yaptıysa ve bu söylenenlerde gerçeklik payı varsa, ki öyle görünüyor bana, bittiğimizin resmidir. Feto ile bir şekilde baş ederiz de, bu erdo ile işimiz zor, iki ucu boklu değnek bunlar, baş belalarımız. Büyük olasılıkla fuatavni bir fetocu, ama önemli olan bu değil, önemli olan neler söylediği.

***Prof. dr. Nurşen Mazıcı, habertürkte  enine boyuna programında, “bu askeri darbe değil, bu darbe kimin işine yaradıysa faili odur” dedi. Savunmasız insanların meydana salınamayacağını, kandili vurduğu söylenen f16’ların sarayı nasıl vuramadığını sordu, bunlar benim de burada sorduğum sorular, akıl bir, yol bir.

Toplu olarak şuur kaybına veya akıl tutulmasına uğramadık ya, hala zihni açık kalanlar var aramızda neyse ki! Ne kadar ayıp aslında, herkes kralın çıplak olduğunu görüyor ve bir kişi çıkpta kral çıplak diyemiyor, utanç verici.

Bu olayın piyasadaki duyurunumu böyle değil, 240 şehide şehit değil ölü dedi deniyor, hiçte öyle demedi, o ölenlerin her biri rte ile aynı eş değerde dedi, ama piyasaya sürümü bu, kışkırtma için, sonuçta şehit te dense ölü de dense sonuç aynı, ne değişiyor, o onlara değer verdiğini zaten o sözüyle söyledi, neye karşılık satın aldı rte doğan medyayı, iyi şakşakçılık yapıyorlar, nereden nereye, meydanlar için müşteri kızıştırıyorlar, bütün kanallar ve kanal d tabi. fox ta aynı şekilde, bu nasıl bir boyun eğiş akıl alır gibi değil, birdenbire.

***Millet çığrından çıkarılıp toplu katliamlara itelenmeye hazırlık yapılıyor, bu meydan toplantılarıyla, tv ler de buna çanak tutuyor, alet oluyor, karşılığında ne aldılarsa, kapatılmama sözü mü, bu işin sonunda ebediyen kapatılacaklarının farkında değiller mi acaba, toplu bir çıldırma halinde gibiyiz, tayyip toplumdaki kendi gibi deli olanları ortaya çıkarmayı başardı, sen delisin diyerek değil de sen bir kahramansın diyerek, ama o aslında bir deli, deli olmasa satırı eline kapıp sokağa fırlamaz, silahsız tankın önüne durmaz vs. Hangi aklı başında insan bu kadar savunmasız bir biçimde canını ortaya koyar, ancak bir deli, geri kalanlara da o delileri örnek gösterip kahraman diyorlar ki hepsi birden delirsin, bu nasıl iğrenç bir tuzak, sözde hepsi tayyibi kurtarıyor, tayyip oradan deliliklerine kıs kıs gülüyor, çünkü deli başı. 

Dönüp dolaşıp bizim başımıza patlayacak mesele, ondan korkum, yoksa kendileri edip kendileri buluyorlar belalarını, ama bunlara bir doğru yol gösterecek birileri de lazım sonuçta, o insanların hepsi bir can taşıyor, onlar da bize emanet. Kimimiz akıllı kimimiz deli, dendiği gibi, millet bilmiyor işte bunların yarım akıllılığını, adamdan sayarlar da işi ciddiye alırlarsa iş kötü, yapmaya çalıştıkları o zaten el birliğiyle, millete gaz vermek, tv ler, partiler hepsi oyuna getirmeye çalışıyorlar hepimizi. Korkum daha ileri aşamaları, daha fazla zıvanadan çıkılmadan bir fren sistemi lazım bunlara, çüüüşşş yani, onlar ancak bu dilden anlarlar.

Satırla f16 yı yendiklerini sanıyorlar, durum çok vahim, birde buna toptan inanıldığını ve gerçeğe dönüştüğünü düşün, komplo darbe değil de gerçek darbe olduğunu, bu dağılma ötesi bir şey olur, vahşet.

Ne biliyoruz danışıklı dövüş olmadığını, bize iyi polis kötü polisi oynayarak bizi katakulleye getirmeye çalışmadıklarını, ikisi de birbirinin iti sonuçta, düne kadar öyle değiller miydi? Bunlardan her şey beklenir.

fuatavni ile davutoğlu ilişkiliymiş, öyle diyorlar, kısa seyfi diyorlarmış adına, daha arkası gelir haberin, bir hafta önce çıkmış kokusu, ben duymamıştım.

En az benim kadar akp karşıtı olan, facebookta, birinin oğlu o gece ölmüş, nedendir, niçindir bilemem, o an kandı demek ki çocuk, bunların zararı hepimize, bir şekilde dokunuyor, dokunacak, daha ileri gitmelerine izin verirsek.

Başımıza ne geldiyse yarınlar bizim demekten, hep umutta kalmaktan geldi, hep erteledik mutluluğu, artık bugünler bizim diyelim ve bizim olsun bu günler, gerçeklikle yaşamasını öğrenelim, anda yaşamasını. Yarınlar bizim diyenlerin yarısı mezarlıkta, mezarlığa bizim vizemizin ne zaman çıkacağı da hiç belli değil, ab vizesinden öncedir herhalde, hayalleri unutup bugüne sarılmalı, önümüzde bir gerçeklik var, üstelik canlı canlı, biz ölü müyüz? Yaşayan ölüler miyiz biz? Görüp görmedim diyen gözler, duyup duymadım diyen kulaklar, diller de sorumlu o gördüğü, duyduğu ama söylemediği kötülükten, bu işin bir vebali de var.

***O gece, o malum gece sabaha doğru 4’te havaalanında basın toplantısı yapmıştı, hatırlarsınız, hani şu damadının sırıttığı toplantı, şöyle demiş konuşmaya başlarken, “öğleden sonra bir hareketlilik silahlı kuvvetlerimizin içinde mevcuttu” hatırladınız mı, sonra ne dedi saat 20’de öğrendim, yalancı, bu bile o kalkışmanın kime ait olduğunu gösteriyor, öyle veya böyle.

tayyibimiz öğleden sonra tsk da bir hareketlilik haberi alacak ve mit le, genelkurmayla bağlantıya geçmeyecek, akşam 8’e kadar hiçbir şeyden haberi olmayacak, öyle bir şey söyleyin ki inanalım, darbe üstü darbeden sonra yalan üstü yalanları da çıktı piyasaya.

***Samanlıkta iğne aramaya döndü bu iş, 2-3 ay öncesine başbakan olan davutoğlu fetocu çıktı, hemi de fuatavni, bir haftadır var bu mesele, ama üstü açılmıyor, niye, utanıyorlar mı eski başbakanlarının fetocu olduğunu açıklamaya, yine 1-2 yıl öncesine kadar istanbul valisi olan hüseyin avni mutlu da fetocuymuş, daha içlerinde kimleri sakladıkları, barındırdıkları hiç belli değil, mesela 2 bakan daha fuatavni çetesinin içindeymiş, ve başka akpliler de, sanık mustafa koçyiğitin abisinin dediğine göre, bu iş kazı kazı bitmez, öyle iç içeler ki birbirinden ayırmak imkansız bunları, zaten yok aslında birbirlerinden farkları, paraya sıkıştılar da ondan, başka bir dertleri yok birbirleriyle, onun için ne mi etmeli, hepsini bir çuvala koyup sallamalı, salla salla vur duvara yapmalı, başka türlü kurtuluş yok bunlardan.

Yukarıda yazmıştım, yine tekrarlayayım, ne biliyoruz danışıklı dövüş olmadığını, bize iyi polis kötü polisi oynayarak bizi katakulleye getirmeye çalışmadıklarını, ikisi de birbirinin iti sonuçta, düne kadar öyle değiller miydi? Bunlardan her şey beklenir.

Bütün akpliler bıyıklandı, emir büyük yerden gelmiş olmalı, safları sıklaştırıyorlar, bekir bozdağ, hakan fidan, fikri ışık,mevlut çavuşoğlu, yalçın akdoğan, bana kalırsa hiçbirine yakışmamış, yalçın akdoğan diğer cemaatler rahat olsun demiş, besleyin kargaları, oyarlar gözünüzü bir gün, fetoda olduğu gibi.

***Sen ne büyükmüşsün hey Atatürk demiş, ahmet hakan, ben çok zeki olduğunu biliyordum zaten, bunu anlamamasına şaşıyordum, anlamış, paragraf paragraf dile getirmiş büyük nedametini, bir paragrafta ben eklemek istiyorum onun adına, “sen ne büyükmüşsün hey tayyip, bana bunları bile yazdırdın” bukalemunlar her ortama göre renk değiştirmeleri ile ünlüdürler, biyoloji dersinden kalma bir bilgi.

savunma bakanı fikri ışık 2010-2014 arası askeri okul sorularının çalındığını söylemiş, yani askeri okullara fetocuların yerleştirildiğini, 2002’de akp dönemi başladığına göre bu sizin devrinizi içermiyor mu, kimi suçladığınızı bir anlayabilsek iyi olacak, Türkiye genelinde yaklaşık bine yakın özel ilk, orta ve lise kapatılmış, askeri okulları da buna katarsak kadro bir hayli kalabalık, öğretmenler, öğrenciler, aileleri, yüzbinlerce insan, Atatürk’ün yerine fetoyu koymuş, ona inanmışlar, tü sizin suratınıza, sadece fetocuların değil akplilerin de, bunlar bu kadar yayılmadan, yaygınlaşmadan aklınız neredeydi, nasırınıza basınca mı anladınız? O dedi bu kadar sana yeter, öbürü dedi asıl sana bu kadar yeter, sonrası hodri meydan, para, para, para, sen nelere kadirsin.

***Nihat Zeybekçi darbe girişiminden sonra ekonomide sırtımızdaki yüklerden kurtulduk demiş, darbe ile ekonomik yük arasında ne gibi bir ilinti var anlayamadım, fetonun el konulan mallarını kast ediyor olmalı, batan geminin malları yani, üniversiteler, ilk, orta ve liseler, hastaneler, tv ler, gazeteler, matbaalar, epey bir para girdi hazineye, doğal olarak rahatlatmıştır tabi. darbe sırasında ölenlerin yakınlarına 88 bin verilecek, 3 bin maaş bağlanacakmış, yaralananlara 17 bin verilecekmiş, işten çıkarılan asker ve memurların maaşları da artık cepte, kar zarar hesabı yapıldığında verilenler kazancın yanında devede kulak kalıyor, etimesut, hasdal, maltepe, güvercinlik kışlaları ve akıncı üssü kapatılıp mesire alanına çevirilecekmiş, belediyelere de faydası olacak demek ki bu işin, bahanesi oradan tankların çıkmış olmasıymış, bahane üretmek konusunda çokta başarılı oldukları söylenemez, daha en başında şehir merkezlerindeki askeri bölgeler boşaltılacak demişlerdi, şimdi bahanesi tanklar oldu, etimesutu biliyorum, arazisinin ucu bucağı yok, diğerleri de öyledir, belediyelere büyük rant kapısı açılacak, hepsi mesire alanı olacak değil ya, yazık günah ayol, içinde onca bina var, onları satmak lazım, ekonomide büyük canlanma olacak, niye şimdiye kadar düşünülmemiş ki bunlar?

Hani zengin bir adamın mirasçısı olursun ama adam ölene kadar sana zırnık koklatmaz, ölünce birden servetin içine gömülürsün, bunlar da öyle, o araziler yıllardır oralarda atıl duruyor, bir işe yaramıyorlardı, yazık günah değil mi, ne güzel değerlenecekler bak şimdi, öyle uzaktan bakmanın anlamı ne, mirasa konmuş gibi oldular yani.

Nihat Zeybekçi sevincini dile getiriyor, meredeyse zil takıp oynayacak, para geldi diye müjde veriyor bize. Kendi açıklarını kendi ağızları ile kendileri söylüyor, bu millet o kadar aptal ki ne söylesek nasıl olsa anlamazlar diye düşünüyorlar hepsi, bütün avaneleri, yani altındaki alt metni, keyifleri yerinde yani.

Cengiz kurtoğlu, alişan, kutsi, linet, berdan mardini, davut güloğlu, sinan akçıl, vatan şaşmaz saraya geçmiş olsuna gitmişler, desteklerini ifade etmişler, sağ olsun, var olsunlar, tuttukları altın olsun inşallah.

***Marmaristeki erdoğanı alma görevini yöneten tuğgeneral Sönmezateş “Şimdi düşündüğümde bir üst iradenin bizi orada kasıtlı olarak beklettiğini düşünüyorum. Zamanında yola çıksaydık hedefimizi bulacaktık” demiş, o üst irade zaten almaya gittiğiniz kişinin ta kendisi, kendi paşa paşa gittikten sonra size operasyon yaptırdı, sözde operasyon.

***Meydanlar türk bayrağı dolu, akp binasında, onuncu yıl marşını okutturmayan düzce valiliği binasında ve resmi binalarda Atatürk bayrağı ve resmi asılı, tozlu raflarda duruyorlardı nasıl olsa, bulup asmaları zor olmamıştır, astı da Atatürkçü mü oldu sanki, bununla Atatürk’ünüzü de aldım işte elinizden, şimdi neyiniz kaldı mı demek istiyor bize, yoksa işime gelirse asar, işime gelirse kaldırırım, kime ne, ben işime bakarım mı, yoksa güç bende artık, Atatürk te kimmiş mi, sizinle istediğim gibi oynarım mı, kiminle dans ettiğimizi bize öğretecek anlaşılan. Yanına kendi resmini koymayı unutmuş mu yoksa Atatürk’le yanyana resminin olmasını istemiyor mu acaba, deliliğin sınırlarını ne kadar zorlayabilir, anlayabiliriz ki, bizim aklımız ermez o kadarına, ermesi için onun kadar deli olmak lazım.

Facebook geçmişi hatırlatıyor ya, 2011’de bugün çetin altanın bir yazısını paylaşmışım, adı taftırevalli, dört kuvvet komutanının istifası ışığında gerçekleşecek olan yaş toplantısının umutsuzluğundan bahsediyor, gel de şimdi gör umutsuzluğu, umutsuzluğun dibini, hatta göremediğin için şanslısın bile diyebilirim, ne yaş kaldı ne kuru, yaş tahtaya basmayanları bir bir kazığa oturtma niyetinde senin mirin, kışlalara el kondu, piknik yapacığız oralarda ki orduya bilenen nefret biraz daha güçlensin, aha da sizin kışlalar diyeceğiz hep beraber, o toprağın üstünde tepineceğiz ki alın size cumhuriyet, alın size laiklik diyebilelim, hainler mezarlığı yazdığımız gibi hainlerin toprakları da deriz belki, ama giden toprak olsun diyecek raddeye geldik artık, ordu kim ne tarafa çekerse onun elinde artık, bir kısmı cumhurbaşkanlığının, bir kısmı iç işleri bakanlığının, böl, parçala ve yut taktiği ile sonu getirildi, o 4 kuvvet komutanı niye istifa etmişti, meydanı bunlara bırakmak için mi, bilinmez, öyle bir zamandayız ki ne anana güven ne babana, hele ki ona.

Ben hiç sevinmedim, sevinemedim o Atatürk posterlerinin asıldığına, hiç içim hop etmedi, sizin etti mi, yazık, boşa sevinmeyin bence. Çapulcunun intikamı. Bu 14 yıl içinde önce tsk ya fetocuları doldurdular, sonra fetocuları temizliyoruz diye tsk nın içini boşalttılar, sıfırladılar, oyun içinde oyun, ne tsk var artık ortada ne de başka bir tutunacak dal. Umutsuzluk böyle olur çetin altan, o daha işin başıymış, seninki ne ki!

***16 temmuz günü sabah saat 4’te öğleden sonra bir hareketlilik vardı demiş, 18 temmuz günü cnn de saat 20 civarında haber aldım demiş, 21 temmuzda reuters e öğleden sonra 4 gibi eniştesinin aradığını söylemiş, 30 temmuzda 21.30 da eniştesinin aradığını söylemiş, sonunda kafasını karıştırmayı başarabildik galiba, işte bu sevinilecek bir şey, ya da işin içinde bir bit yeniği var, hangi tarafından bakarsanız, bununla da bir oyun oynuyordur belki, daha çok karıştırarak asıl karıştırmayı kapatmak için, bir delinin koordinatlarının akışını kestirmek çok zor.

Dün gece bir film izledim, adı the day will come, gelecek gün, önümüzdeki gün olarak çevrilebilir, yani tıpkı bizim yarınlar bizim dediğimiz gibi, bir umut vaad edişi var, kurtuluş günü gibi, bizimkiler adını yetimhane koymuş, danimarka da geçen gerçek bir hayat hikayesi, 1969’da yaşanmış, bir erkek çocuk yetimhanesinde çocuklara yapılan kötü muameleyi, tecavüzleri anlatıyor, filmin sonuna doğru müdür çocuğa şöyle diyor, bu yaptıklarımı senin iyiliğin için yaptığımı bir gün anlayacaksın, dediğim gibi, deliliğin sınırlarını keşfetmemiz çok zor, bütün bunları bizim iyiliğimiz için yaptığını düşünüyordur belki, kim bilir?

***Başka bir pencere daha açmak istiyorum meseleye, farz edelim ki deniz kuvvetlerinde alt rütbede bir subaysınız, üstünüz arıyor ve gelmenizi, çalıştığınız binayı korumanızı emrediyor, emre itaat edip geliyorsunuz ve sonrasında o saatte orada olduğunuz için fetocu olmakla suçlanıyor, işinizden atılıyorsunuz, başka bir iş bilmiyorsunuz, gelecek ay çocuklarınızın karnını ne ile doyuracağınızı bilmiyorsunuz, veya kiranızı nasıl ödeyeceğinizi, lojmandaysanız zaten çıkarılıyorsunuz, ortda bir yere bırakılıyorsunuz, maaş yok ki ev tutasınız, bir ay sonra okullar açılacak, önümüz kış, ne yapacaksınız, anne baba evine mi dönülecek çoluk çocuk, tsk nın seçkin bir ferdi olarak yetiştirilmişsiniz, o umutla büyümüş, yaşamışsınız, bir anda ortada bırakılıyorsunuz, ne feto ile bir başka örgütle ilişkiniz var ama sıradan biri olmanız bile arada yok edilmeniz için yeterli, çünkü o aslında herkesin düşmanı, kendinden olmayandan başka, dahası o aslında herkese düşman, kendinden başka, çünkü bir obsesif paranoyak ve kendinden başka hiç kimseye güvenmiyor, istemiyor, ne olacak bu durumda, bütün rütbelerde, tsk nın her biriminde kendi mi çalışacak, bu işin tek çözümü var, bir kişiyi kazıyarak herkesi kurtarmak.

O insanların yaşadıkları bu durum umurunda mı acaba, hiç sanmıyorum, bir saati bile tutturamayan bir bunağın iki dudağının arasına bıraktık kendimizi, hayır olsun sonumuz inşallah.

Üç bin kişi atılmış tsk dan, bunların kaçı yazdığım bu durumda acaba, 100, 500, 1000, hiç bilinmez, bilemezsiniz, fetocuyu sevmediği kadar Atatürkçüyü de sevmiyor nasıl olsa, onun için ne fark eder, hatta Atatürkçüyü daha çok sevmiyor, çünkü fetoyla üç gün öncesine kadar din kardeşiydiler, bir hısım akrabalık durumu var onunla aslında hala, her yanı yöresi onlarla dolu çünkü, yanlış taşla da esas kuşu vuruyor, amaç bütün tsk ya sizi süründürürüm, ayağınızı denk alın mesajı vermek.

Bu arada davutoğlu nerede, duyan, gören, bilen var mı, susturuldu herhalde, susturucu takıldı, şimdilik, şu sıra birde davutoğlu sevdalılarını karşısına almak istemiyor olabilir, başı yeterince kalabalık.

Twitterda a.mustafa koçyiğit hesabı ile açıklamalar yapan ve mustafa koçyiğitin abisinin hesabında davutoğlunun kısa seyfi olduğunu, 2 bakan ve bazı akp milletvekillerinin fuatavni olduğunu söylemişti, 23 temmuzda, bir hafta oldu, hala bir gelişme yok. Ve davutoğlu hiç görünmüyor.

 

 

 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *