Press "Enter" to skip to content

Gündem 1ppp Nisan’13

***12 Eylül döneminin de az buçuk olsun içinden geçtim; 14 yaşındaydım; pek çok şey dimağımda taptaze olarak duruyor ancak ülkemde şu ana dek şimdiki gibi bir faşistlik; bir tehlike görmedim. 12 Eylül bunların yanında evla; o zaman hiç değilse Atatürk ilkelerinin dışına çıkılmıyor; ülke birliği tehdit altına alınmıyordu; alt yapıda ülkenin birlik ve bütünlüğü içindi; şimdi ise her geçen gün biraz daha batağa giriyor; berbatlaşıyor iş; ben öyle çok sivri siyasi çıkışları olan bir insan değildim, etliye sütlüye karıştığım vaki değil; ne öğrencilik hayatımda ne de sonrasında; olaylara karışanlara; siyaset yapanlara bakıp geçmekle yetindim hep; uzaktan yakından alakam olmadı; sonrasında zaten 3 çocuğumu ve kendimi yaşatma; var etme savaşı verdim kendimce; bir ?ev hanımı?; yani bir ev hizmetçisi olarak; ömrümü çocuklarıma adadım o 20 yıl boyunca; dünyadan uzak; dünya dışı bir dünyada yaşadım; hala siyasi bir insan değilim aslında ama artık değişme; bütün bunlara diyebildiğimce dur deme gereği hissediyorum; bu siyaset değil; bu çok daha başka bir şey; hakkını; varlığını; var olmanı; var kalmanı koruma güdüsü; her şey çok daha berbat olmadan; çok daha geç olmadan. Şu durumda bunu hepimizin; aklı başında her insanın yapması gerek; geleceğimizi garanti altına alabilmek için; o ondan yana olmayan %50?nin bir yanda toplanması gerek; milliyetçisi, sağcısı, solcusu, futbolcusu; hepsi; yoksa gitti, gider. Elden giden vatan; hiç şaka değil. Adam TC?yi yok etmeyi bile kafasına koymuş ve daha ısrarla ?geri adım atılmamalıydı? diyor küstahça; daha ne yapması gerekiyor içten pazarlığının sınırlarını anlatmak için? O lanet ağza biber sürmenin vakti geldi de geçiyor bile.
Ve iş gittikçe çirkefleşiyor farkındaysanız; ne kadar rahat ve çabuk ağzını bozabiliyor; ağzı alışkın olduğundan olmalı; kasımpaşalı olmak herkese nasip değil ne de olsa; ak?illere karşı çıkanlara çapulcu demiş; çapulcunun alası kendisi; karısının önceki ve sonraki fotoğraflarına baksın sonra kimin çapulcu olduğuna kendi karar versin; karısının iki fotoğrafı yanyana; önceki ve sonraki; her yerde var; rahatlıkla bulunabilir; ben baktım buldum az önce. Eskisi şimdikinin hizmetçisi olur olsa olsa. Şimdiki de eskisinden mütevellit olduğuna göre ortada bir sorun yok; sonuç olarak bildiğin çapulcu işte. Kendi çapulcu fotoğrafları da var; futbolculuk günlerinden kalma; her yerde; boy, boy. Hangi ağanın eşrafından geliyor kendisi de ona, buna çapulcu deme hakkını kendinde buluyor? Kasımpaşa ağasının mı? Bunu biliyoruz zaten.
Fazıl Say hani AKP için problem diyor ya; bu doğru; problem + dert; problem + bela; yedi bela recep.
PKK?nın silahlarını almaya Amerika talipmiş; zaten Amerika vermişti silahları; yabancıya gitmesin elbette.
Amerikalı Prof. Henri Barkey, Türkiye ve Kürt sorunu konusunda önemli bir uzmanmış; söyledikleri ise şöyle; ?sırf akil adamlara güvenmek zor olabilir, zira hepsi Türkiye vatandaşı olduğu için kendilerini zor bir durumda bulabilirler. Bu yüzden başka bağımsız aktörler de olmalı. Bence gerekli ve önemli. Bunu Türk hükümetinin istemesi gerekiyor diye düşünüyorum. Çünkü biliyorsunuz Türkiye?de yabancılara karşı bir alerji var, bunu kolay kolay hazmetmek zor olabilir. Tabii daha çok başındayız.  
Gelecek sene seçimler olacak. Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Bu seçimlerden önce yeni bir anayasadan bahsediliyor. Bırakın Cumhurbaşkanı?nın niteliklerini, Kürt sorununun çözülebilmesi, prosedürün devam edebilmesi için bazı adımların atılması lazım. Hükümet seçimlerden önce yeni bir anayasa istiyor, bu kadar zaman içinde Kürt hareketinin kabul edeceği bir anayasa çıkar mı bu Meclis?ten? Onu bilmiyoruz. Şimdi yeni bir anayasa yapılırsa iki sene sonra yeni bir anayasa daha mı yapılacak?
Başkanlık sistemi Erdoğan açısından o kadar önemli değil. İlk defa 2014?te halk oyuyla cumhurbaşkanı seçilecek. Bu cumhurbaşkanı yüzde 50?den fazla oy almalı. Yüzde 65-70 oyla cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, Çankaya?ya çıktıktan sonra, şu anki cumhurbaşkanı görevleriyle de başbakana ?dediğimi yapacaksın? diyebilir. Yüzde 65-70?i nasıl elde edecek? Kürt açılımının çok önemli bir faktörü var. Seçimlere kadar tek bir asker ölmezse o zaman hava nasıl olacak? Millet rahatlayacak. Kürtler, Erdoğan?a oy verecek. MHP?nin içinde de çözülme olacak. CHP zaten çok kötü bir durumda, kendisini yitiriyor?.
Elin gavuru kendi aklınca çözmüş bizi; bi biz bizi çözemedik;))) Yabancıya alerjimiz olduğunu bile biliyor; helal olsun valla. Bize kimden zarar geleceğini biliriz elbette; bunu bilmeyecek ne var; alerjimiz ondandır; bize kaşıntı yapar. Tayyip üzerine bahislerden de çok emin konuşuyor; % 65-70?lerden bahsediyor; ufak atta civcivler yesin; ne derler Türkçe?de; ?güvenme varlığa; düşersin darlığa?; o Türkçe?nin bu kadarı bilmiyordur elbette. MHP çözülecekmiş; CHP kendini bitiriyormuş; hesaplar tamam yani; Erdoğan?ın cumhurbaşkanlığı cepte keklik Henriye göre; bizde birde derler ki; ?yanlış hesap Bağdat?tan döner?; o bunu da bilmez; ?keser döner sap döner, gün gelir hesap döner?i hiç bilmez; elin gavuru; alerjik; ne bilsin?
Ama ben bir Angelina Jolie ve yakışıklı kocasının ak?ilimiz olmasına kendi adıma hayır demem; hem bir değişiklik olur; bizim ak?iller çok yaşlı; çoğunun bir ayağı çukurda baksanıza. Selametlik eski iç işleri bakanımız İdris Naim Şahin de pek bir sever Angelina?yı; görünce yüzünde güller açar; zaten üzüldü pkklılar yüzünden erkenden iç işleri bakanlığından alındı diye; sevinir adamcağız; sevap olur garibe.
***Evine gelen ak?ile ?evet, analar ağlamasın; yeni canlar yanmasın ama onlar; pkklılar aramıza da girmesinler? diyor bir şehit anası; kim ona ?haksızsın? diyebilir? Hangi kalpsiz?   
Avrupa konseyi raporunda pkk terörüne ?çatışma?; pkklı teröriste ise ?aktivist? denmiş; biz iyi biliyoruz onların ne menem bir O. Ç. olduklarını; bunun için Avrupa?nın rapor onayına ihtiyacımız yok.
Obama dediğini yaptı; Boston maratonuna bomba atan çeçenlerin birini ölü, diğerini ağır yaralı olarak yakaladı; hepi topu 3-5 kişinin ölümüne muktedir olmuşlardı halbuki; intikam Amerika?ya ve Amerikalıya hak; Türkiye?ye; Türke haram; niye ki? 
***Karadeniz hemşinlileri kendilerine hemşinli derler; bizde öyle kabul ederdik yıllardır; ermeni olmalarına rağmen; 30 yıllık arkadaşlarım var hemşinli olan; bu çözüm süreci furyasının ardından bir düzeltme için hemşinli arkadaşım geçenlerde ?gürcü değil ermeniyim? deme gereği duydu birine facebook üzerinde; ilginç bir çıkış olarak dikkatimi cezbetti elbette; ardından 3 gün önce ?tehcir sırasında 800 bin ermeni öldü? diye bir paylaşımı olmuş; bugünse; 23 Nisan günü; ?hemşinli ermeniler kimlerdir?; ?el konulan ermeni mallarına ne oldu?; ?yıl 1915 acınız acımızdır? başlıklı yazılar paylaşmış; ?çözüm süreci? nin nerelere varabileceği konusunda bir fikir veriyordur sanırım bu paylaşımlar sizlere; bizlere. Çok tehlikeli sulara doğru çekilmeye çalışılıyor Türkiye; pkk ile başlayacak ama pkk ile durmayacak anlaşılan bu ?çözümsüzlük süreci?; yeni yeni çözümler üretmek zorunda kalacakmışız gibi; eğer bir başlarsa.
Sıra bize geliyor diye açıktan açığa naralar atmaya başlamışlar bile görüldüğü gibi. Bu sadece benim önüme çıkan; gözüme çarpan; daha ne nifak tohumları atılmaya başladı her yerde kim bilir?
*** Benim kişisel facebook hesabım Türkiye mozaiği gibi; toru topu 80 kişi olmasına rağmen her yerden; her düşünceden insan var; şimdiye dek ve hep insanları düşüncelerine, inançlarına göre sınıflandırıp yargılamadığım için elbette ama sanırım bu gidişle bu böyle devam etmeyecek; bir yerde yollarımızın ayrılması gerekecekmiş gibi görünüyor; Urfa?lı 30 yıllık bir arkadaşımın paylaşımı olmuş bu gün; ?T.C. 23 Nisan?da dersim halkına hesap ver; 1938 Dersimin kayıp çocukları nerede? diye; bütün bunlar size ne anlatıyor?
Bu iki kişinin ilki görüşmediğimiz; facebook öncesi 30 yıllık zaman dilimi içinde mühendis olmuş; diğeri ise birlikte okuduğumuz üniversiteden mezun olup T. C.?ye bağlı bir resmi kurumda şube müdürü olmuş; çocukları T. C. üniversitelerinde bedava okuyor; ve o insanlar benimle birlikte yıllarca istiklal marşını, andımızı okudu; şimdi ise saklamış oldukları savaş baltalarını çıkarmaya hazırlanıyorlar; öndeki rüzgarın arkasına sığınarak; 30, 40 yıldır neredeydi akılları; bu akılı, fırsatı onlara veren, yüreklendiren kim; ne yazık ki bu ülkeyi yöneten başbakan; başka hiç kimse değil. 
1915?in hesabını soruyor ermeni soyundan gelenler akıllarınca; kimden soracaklar o hesabı; T. C. bile yok o tarihte ortalıkta; T. C. nin 1923?te kurulduğunu benim kadar onlarda biliyor; gitsin sorsunlar Osmanlı devletine; bize bunu sormaya ne hakları var? Kaldı ki ermeni isyanları sonrasında başlatılmış; ermeniler yaşadıkları yerlerden sürgün edilmiş; bu sürgün sırasında ve sonrasında ise ölümler yaşanmış. Dersime gelirsek; yıl 1937; o zamanın pkk vakası; şimdi pkk?nın yaptığı gibi dersimliler özerklik dayatıyor; olmayınca 6 bin kişi isyan çıkarıyor. Şimdi aynen pkk?nın bize yaptığı gibi Atatürk dersime geleceği sırada bir karakol basılıyor ve 33 asker öldürülüyor. Ayaklanmalar verilen hapis ve idam cezalarına rağmen durmayınca askeri harekat düzenleniyor; 13 bin insan öldürülüyor; 12 bin insan o bölgeden sürgün ediliyor; bizim şu anki pkk ile ilgili meselemiz kaç defa bu düzlemde gitti, gitti, geldi; ilişkilerin bu noktaya gelmesi an meselesi idi; aslına bakılırsa hala an meselesi; hiçbir şey durmuş, durulmuş, oturmuş değil; şu anki hal böyle iken dönüp dersime bakıp suçlamalar yöneltmek biraz saçma görünmüyor mu size de? R. T. E. yerine şu an Devlet Bahçeli olmuş olsa başbakan farklı şeyler mi yaşanacak Türkiye?de? R. T. E. bile bu aşamaya gelene dek az ter atmadı; hala da atıyor; savaşta, barışta öyle kolay işler değil; o kolay yolu seçti; boyun eğdi isyana; eğmemeliydi; atalarımızın yaptığı gibi.
Ermeni olaylarının ve dersim olayının zeminini o zamanın akışında aramak gerek; bu günün şartlarında değil. Hiçbiri elbette hoş değil, üzücü ancak 12 eylül?de yaşananlar çok mu farklıydı; şimdi yaşananlar çok mu farklı; cezaevleri bundan on yıl öncesinin anlı, şanlı askerleri ile doldu; ne yapılabildi; ne yapılabiliyor? Bir devri daimdir gidiyor; gücü olan olmayanı bastırıyor; hayat savaş denkleminin üstüne kurulmuş ne yazık ki! Ve sadece sarıkamışta 90 bin askerin pisi pisine bile olsa ölmüş olması bu cumhuriyetin varlığını sürdürme ve koruma azmini sayılarala ölçmeme gerekliliğini doğuruyor; bu savaş esnasında ölen ermeniler, dersimliler insan da şehit düşenler insan değil mi; o insanlar her kafadan bir ses çıkıp ?özerklik isterim?; ?isyancıyım? denilebilmesi için mi feda edildi; gözden çıkarıldı. Bu topraklar, bu cumhuriyet öyle azımsanacak, küçümsenecek, aşağılanacak bir cumhuriyet değil; olmadı, olmayacak, olduramayacaklar; çünkü o şehitlerin kanı bizi ayakta tutan; ve hep tutmaya devam edecek.
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük soykırımı Almanlara; nazilere, hitlere ait; var mı; vaki mi bir tane yahudinin çıkıp Almanlardan intikam alacağım dediği; ki hala o naziler varlığını sürdürüyor; türk evlerini kundaklayıp türkleri öldürüyorlar. Onlar unutuyor; unuttu; ne için; bugünlerini emniyet altında geçirebilmek için; biz niye unutmuyoruz; çünkü kaşınıyoruz; rahatlık batıyor; bir an önce denizlerimizden geçip başka ülkelere ulaşmak yolunda teknelerde heba olan insanların yerini almak istiyor olmalıyız; bunun başka bir açıklaması yok. Sanıyor musunuz ki darma duman olduğumuz; birliğimizi kaybettiğimizde ?bu topraklar sizin; buyrun; dinlenin? diyecekler; o teknelerde, araba kasalarında ölen, sıcaktan haşlanan insanlar gibi yollara düşürüleceğiz; elbette kalanlarımız; ?aynan yoksa komşuna bak? derler; bilmez misiniz? 
O teknelerle geçişte sonsuz sayıda insan öldü; hala da ölüyor; neden yaşanıyor bunlar; tehcir, sürgün, göç nedeniyle; hepsi aynı anlamda kullanılabilir bunların; çünkü sonuç aynı; bir yerden bir yere gidiş; olay bu; 100 yıl öncesine göre ulaşım araçlarımız çok farklı; yürüyerek gitmiyor insanlar bir yerden diğer yere ama yinede bu göç sırasında çok sayıda ölümler yaşanıyor; ermenilerin de yaşadığı bu işte; bir farkı yok; sadece biri zorunluluktan; kendi isteği ile yapıyor bu yolculuğu; diğeri yolculuğa zorlanıyor; var olan güce karşı bir güç oluşturmaya çalıştığı için; bir neden de var üstelik.
Bu yolculuklar dışında katliamlar da yaşanmış; yaşanmıştır; yaşanmadı diye bir iddiada bulunmam; savaşın aklı yok çünkü; bunun ağırlığını, vebalini neden benim sırtıma yüklüyorsunuz; ben ister miyim sanıyorsunuz sebepsiz yere bir insan acıtılsın, incitilsin ama biri gelir sizin varlığınızı yok saymaya, sizi tanımamaya kalkarsa sizde onu incitmekte hiçbir sakınca görmezsiniz elbette. Bu sadece sizin, benim için değil; herkes için geçerli bir kural; hayatın, var oluşun; yaşama iç güdüsünün bir sonucu ve çok doğal. Şu an benim pkklılar için hissettiğim gibi örneğin. Çünkü onlar beni yok etmeye, yok saymaya kalkıyorlar; onlar için iyi şeyler düşünmek gibi bir lükse sahip değilim artık; hayat bir göze göz, dişe diş. Ve onlar nasıl acımadılarsa onca genç, günahsız vatan evladını öldürmeye bende onlara acımam artık; o acınma hakkını kendi elleriyle yok ettiler çünkü; onlara sevgi duymam; merhamet hissetmem olanaksız ve buna sebep bendeki bir yanlış değil; onların yaptıkları yanlışlar. Daha önce dediğim gibi eğer ortada yaşanan birşeyler varsa onun nedenlerini o zamanın koşulları içinde aramak gerek; şu anda olduğu gibi; ve kurunun yanında yaş ta yanar çoğu zaman; hep olduğu gibi. Bunları da yazacak tarih; sevabımızı, günahımızı; ama neler olup olmadığının anlaşılabilmesi için o zaman da bugüne bir bakış atılması şart. Ve bu ermeni, dersim, pkk meselelerinde sorulması gereken asıl soru şu; “siz ne yaptınızda türkler size bunu yaptı”; hani derler ya, “hep öldürende mi kabahat; ölenin hiç mi suçu yok?”; onun gibi. Ortalık fena halde bulandrılmaya çalışılıyor; çözüm şemsiyesinin altına sığınılarak; haberiniz olsun.
“Zalimleri besleyip onları firavunlaştıran onlara itaat edenlerdir” diyor kuran; zalime karşı çıkmazsan büyür, büyür, şişer, kanla doymaz, sizi yer; onlara karşı çıkın. Zalimlere itaat dünyayı cehenneme çeviren temel beladır. İki çuval kömüre, iki file yiyeceğe, yemek çadırlarındaki yemeğe teslim olan bir kitle Allah’tan belasını istemiştir; Allah ta ona belasını verecektir; firavun yaratıyorsunuz; birde müslümanız diyorsunuz; zulme uşaklık ederseniz müslüman olamazsınız. Türkiye’de bu yolda gidiyor. Y. Nuri Öztürk; 26 Nisan 2013 
 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *