Press "Enter" to skip to content

Günlük 2pp Nisan’15

***Evleneceksen gel?de kadınlar sıkı pazarlık halinde, kadınların gözleri açılmış, asıl pazarlığın ne zaman yapılacağını öğrenmişler, 19 yaşındaki bir kız önceleri kendi üstüne ev istiyordu, sonra erkeğin üstüne olsa da olur dedi, son kararı evi olmasa da olur, hala bekliyor kısmetini, dün gelen 65 yaşındaki kadın gelir gelmez biriyle pazarlığa oturdu, ?birlikte oturmamız için İstanbul?dan ev alır mısın? dedi, ev adamın üstüne olacakmış, evi beraber dayayıp döşeyeceklermiş, ortak para koyarak, bugün 40?lı yaşlarda bir bayan kendine talip olan adama ?2,5 milyar maaşla bana bakabileceğine aklın kesiyor mu, ben masraflı bir bayanım, aksesuarıma çok düşkünüm, yaşam tarzım çok farklı, 2,5 milyar maaşın benim aracımın mazotuna sanmıyorum yetebileceğini? dedi, son kararında da ?beye bir çay içelim desem bana çay bile ısmarlayamaz diye korkuyorum? dedi;))) yürüyün kadınlar, kim tutar sizi.

İnsanın 2 hayatı varmış dediler geçen bir yerde, tv?de yani, biri ilk hayatı, ikincisi bir kere yaşayacağını anladıktan sonraki hayatıymış, yukarıda bahsettiğim kadınlar büyük olasılıkla ikinci kısma geçmiş olanlar, bende ikinciye geçiş yapmayı düşünüyorum bu aralar, hak verilmez(se) alınır aşamasına. 25 yılın faturası, hesap oldukça kabarık gelecek! Acımak yok, bir yeni parola daha.

***Ne para, ne pul, onlar hayatın ayrntı kısmı. Sonuçta evliliğimiz süresince beni mutsuz ettiği için yaşandı bütün bu yaşananlar, seven insan 7 yıl boyunca görmezden gelebilir mi sevdiğini, üstelik aynı evin içinde yaşarken, demek ki sevmiyorum, demek ki o kadar kırmış beni, zedelemiş, bundan sonra mı mutlu olacağım onunla, bundan çok emin değilim, yine aynı şüpheler, güvensizlikler yaşanmayacak mı, ?ne yaptı, nereden geldi, acaba kiminleydi, yine ne dolaplar çeviriyor, kafasında ne tilkiler dolaşıyor, bu sefer kime bütün parayı bağışladı? kafamı yiyip duracak, ki yemeye başladı bile, ?beni aptal yerine koyuyor, beni takmıyor, umursamıyor? zır zır zır zır dönüp duracak kafamın içinde, her hareketine bir anlam yükleyeceğim, doğru da yapsa suç, yanlışta yapsa suç olacak, her şeyden bir mana çıkaracağım, kanun hükmünde kararname yetkisi bende nasıl olsa;))) ve böyle böyle kendimi yiyip bitireceğim, ?gelir gelmez duş, ne iş, yorgunmuş, arkasını dönüp uyudu, niye ki, gündüzden mi yorgun, yine duraksayarak konuşuyor, kelimelerini dikkatle seçiyor, var altında bir işler? vs. vs., söylediklerine inanma payım %5, kala kala o kadar kalmış, güven yok çünkü, üstelik bu sefer daha fazla, arada bilinmeyen, arası örtülemez bir 8 yıl var artık.

Tamda kafam rahat etmişken, bir daha aynı şekilde yaşamak istemiyorum, bu yükü bir daha kaldıracak kadar gücüm yok, cidden istemiyorum da ayrıca, midem bulanmış artık böyle yaşamaktan, saygısız, sevgisiz, güvensiz, ben bütün gün onun için emek sarf edeceğim, ?al, pişir, temizle, önüne koy?, her şey benim sırtımda, birde üstüne o emeğin doğru yere, kişiye gittiğine dair şüpheler taşıyacağım, iş değil problem olan, 25 sene yapmışım yine yaparım, zaten yapıyorum, bir kişi eksik, bir kişi fazla fark etmiyor, fark eden kafamdakiler, en güzeli azıcık aşım, kaygısız başım, ne rahattım, yine huzurum kaçtı, o aynı o, ben aynı ben, değişen bir şey yok ki, tarih tekerrürden ibaret, ?istediğin her an sola kıvrılabilirsin, sol taraf boş? diyor içimdeki ses, ve benim için önemli olan içimdeki ses, ne hissettiğim, hissedeceğim. Üstünü örtsem yine bir gün bir yerde hortlayacak ve bana kendini hatırlatacak, nereye kadar kaçabilirim ki kendimden? Ben artık ona güvenemem, bir yalancıya nasıl güvenebilirsiniz ki, güvenmediğim biriyle de yaşayamam. Beni bu kadar mutsuz etmeye hakkı yoktu, şimdiden sonrada benimle mutlu olmayı hak etmiyor. Dünden beri kafam karmakarışık.

O özgür olacak, dilediği her konuda, zamanını dilediğiyle geçirecek, parasını dilediğine verecek, bense bunları görmezden gelerek yaşayacağım, bulabilirse öyle birini bulsun onunla yaşasın, bana göre değil o iş. 3 gün unutacağım, 5 gün sonra yine çıkacak bütün bunlar benim karşıma. Yaşadığımız ayrılık sebepsiz değildi, ve bu sebepler hala mevcut, o halde değişen ne? Bıraksam bıraktığım yerde düşüp kalıyor, bırakmasam bana dert oluyor, düşün dur. O kötü ben iyi, ben kötü o iyi demek değil bütün bunlar, kişiliklerimiz uyuşmuyor, bir eş olarak birbirimizden beklentilerimiz farklı, bendeki kişilik kolay kolay kimseyle uyuşmaz zaten, ne yapayım, elimde mi? Bildiğin ya benimsin ya toprağın vakası. Biz iyisi mi karı koca yerine iki eski dost olalım, uzaktaaaan uzağa, eskisi gibi, bana yaramıyor bu işler.

Amaan, ne yapayım yani, 8 sene ne yaptığını bilmedim de yer yerinden mi oynadı sanki, tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer belli, adresi biliyor, iyide ezberlemiş, onu da mı ben dert edeyim! Kapıdan kovsam bacadan giriyor, 3 baca deliği var, hangi birini tıkayayım, bıraktım ucunu gitti, zaten kovsamda gitmeye niyeti yok. XXX Large, en güzeli o.

***Saçını süpürge eden kadın kilo alıyor, önceliği kendine vermediğin zaman, seni unuttuğun zaman, seni hatırlatmak için kilo alıyor, haydi gençleşelim demek gerekiyor.? Dilara Koçak

?Orta bölge, karın bölgesinde sevgi eksikliğiyle ilgili insülin direnci meydana gelebiliyor. Bölgesel yağlanmanın en büyük nedeni pankreasın yanlış çalışması, kan şekerinin bozulmasıdır, bel çevresi arttığı zaman zayıf olsak bile kilolu sınıfına giriyoruz, iç organ yağları artıyor, stres hormonu olan kortizol artıyor, kortizol insülin dengesini bozuyor, stres şeker hastalığını meydana getiriyor.? Gönül Ateşsaçan

***TRT 1?de sıra sende en iyiler izliyorum, iki bölüm çekilmiş, bu özet, cuma gecesi, gelecek cuma yine varmış, Türk halk müziği ve Türk sanat müziği söyleniyor, yarışmacıların neredeyse hepsinin sesleri mükemmel, bayıldım, bayıldım, kırk yıllık sanatçılara taş çıkartırlar, kulaklarımın pası silindi, yarışmacılar hep genç, gençlerin thm ve tsm ile bu kadar ilgili olduklarının farkında değildim.

İletişimin yaygınlaşması çok şeyi değiştirdi, eskiden insanlar kendileri seçiyordu şarkıcılığı, olanaklar ölçüsünde, şimdi iyi olan seçiliyor ve fark çok büyük. Pazar gecesiymiş asıl yayın sanırım, bu demek oluyor ki pazar ve cuma geceleri sıra sende izleyeceğim, kayıtlarını ise tekrar tekrar. Her ne kadar, onlara eşlik ederken kocacığım ?sen daha güzel söyüyorsun? demiş olsa da;))) ?Şimdi öyle diyordur? diyorsunuz değil mi içinizden, yok, öyle değil, ben kocamı bilirim, beğenmese beğendim demez;))) Ona izleyecek kanal ararken takıldım zaten, hoşuna gider diye, o halk müziğini sever, yoksa o kırmızı koltuklar benim için kanalı duraksamadan geç işareti demek. Hiç izlemedim, izlemem, lagaluga. Bütün müzikleri severim ama halk müziği ve sanat müziğinin yeri bir başka benim için. Hasibe?nin sesinde eridim gittim, ömür boyu dinlesem bıkmam, sadece o değil, %90?ı mükemmel seslerin. Jürideki sanatçılar hiç şarkı söylemeseler daha iyi olur, yarışmacılarla yer değiştirmeleri gerekirmiş duygusuna kapılıyor insan.

TRT, trt olalı iyi bir program yapmış sonunda. En transit geçtiğim kanal, fox?ta bile durakladığım zamanlar oluyor, trt?de asla, eskiden hiç değilse sunucuları iyi olurdu, şimdi hepsi sakil, sabah haberleri sunucusu berbat ötesi, iyi fikir?in sunucusu hiç iyi fikir değil, mıy mıy mıy mıy, diziler desen diriliş, tükeniş, zart, zurt, o geniş bütçe ile ne güzel diziler izlemiştik halbuki zamanında trt?den, hanımın çiftliği, küçük ağa, yazık olsun şimdi harcanan paralara, akp ülkenin içine ettiğinin 5 katı trt?nin içine etti. Haber programları zaten müthiş ötesi, akp?yi alkışlıyoruz mahiyetinde, tabi protesto amaçlı değil, beynini yıkamaya çalışıyorlar insanların, akp lehine, olmayan beyinleri ile, o beyinlerle çokta başarılı olduklarını düşünmüyorum doğrusu, kendi alt beyin guruplarının dışında elbette, her devrin oyuncağı olan trt bu sefer gerçekten yerlerde sürünüyor, izlemiyorum diyorum ama epeyde haberim varmış aslına bakılırsa kanaldan.

Dün birde pek yakında?yı izledim, Cem Yılmaz?ı ilk defa beğendim ve sevdim, yüreğe dokunmayı başarmış bu filmiyle, filmde yaşananı kendinde de gerçekleştirmiş, benim nazarımda, çünkü bu bana göre ilk gerçek başarısı, filmi izledikten sonra onu reklamda gördüğümde ilk defa gıcık olmadan baktığımı fark ettim. Şimdiye kadar hiç bir filmini böyle beğenmemiştim, kendi de sevimsiz geliyordu zaten. Hatta film hırsızı diye düşünüyordum hakkında, çaktırmadan yabancı filmlerin yerli versiyonunu yaptığı için, yahşi batı, arog öyleydi. Filmde gerçek bir emek var, bu defa öyle. Hele son kısım bütün filme değerdi. Hadi inşallah ta iyiydi, onu da beğendim. Türk sineması bu aralar kıvamında.

Birde şu ibneliği sıkıştırmasalar her köşeye daha çok beğeneceğim filmleri, iki erkeği aynı yatakta görmenin nesi hoş, bir anlayabilsem, mide bulandırıcı. Bu tür pislikleri gözümüze gözümüze sokmak yerine üstlerini örtmeliyiz ki ardı arkası biraz olsun kesilsin, ?aklı başında? insanlar olarak, ama bu değil tam tersi yapılıyor ne yazık ki! Sapıklığın nesi hoş, çekici ki gözümüzün önüne ittiriyorsunuz? Hadi Amerikalılar yapıyor bunu filmlerinde, onların ahlak anlayışı bizden farklı, bize ne oluyor, bu kadar mı yoz ve duyarsız olduk gelecek nesillerimiz, çocuklarımız için. Enstantane canım, tabi ya, ne demezsin, kusmuklu cinsinden.

Oyuncular da o rolü benimseyememişler zaten, kalça kıvırmakla iş bitmiyor ki, lafta iki sevgiliyi oynuyorlar ancak hal ve harketleri öyle değil, filmdeki Cem Yılmaz ve karısının birbirlerine attıkları gönül okşayıcı bakışları onların arasında göremiyoruz mesela, bir sevgili sevgilisinin yatağına pati pati emekleyerek mi girer;))) ibne ol demekle ibne olunmuyor sonuçta. 49 yaşındayım, düşünüyorum da şimdiye dek bulunduğum hiçbir ortamda eşcinsel beraberliğe şahit olmadım, şükürler olsun ki, lise, üniversite ve sonrasında, sadece 1 kez, 15 yıl önce, o da gizli kapaklı, aleni değil, hal böyleyken ortalık bunlarla kaynıyormuş gibi ikide bir orta yere serip serip durmanın gereği ne?

İki yetişkin oğlum var, 19 ve 21 yaşında, cinsel eğilimleri anlaşılana kadar ne sancılar çektim, ortada bir sebep yokken, kız peşinde olduklarını görünce içim rahat etti ancak, çocuğumdan alabileceğim en büyük darbe budur herhalde, bende mi bir anormallik var, çocuğu için bunu isteyecek kaç kişi vardır, göreyim elleri, el kaldıran olmadı sanırım, hal böyleyken ateşe daha fazla odun atmanın alemi ne? Cem Yılmaz?ın çocuğu var mı bilmiyorum ama, sanırım yok, olsaydı herhalde bu kadar sorumsuzca davranmazdı, o da çocuğu için böyle bir yaşam biçimini istemez herhalde, her 6 ayda bir kadın sevgililerini değiştirdiğini düşünürsek, herkes eğri oturup doğru konuşmalı bu konuda ve üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmeli, gölge etmesinler başka ihsan istemiyorum. onlardan.

Amerikan filmi izlerkende bir eşcinsel ilişki hissedersem derhal kapatıyorum filmi, ufak bir yerinde olsa dahi, hiç izleyip midemi bulandıramam, film ister iyi olsun, ister olmasın, orada bitiyor benim için film, beynimi aptal aptal düşüncelerle doldurmaya hiç niyetim yok, bir erkeğin bir erkekle ne yaptığı beni hiç alakadar etmiyor, çünkü altında bir sevgi görmüyorum, iğrenç geliyor bana, ki detaylı düşününce gerçekten iğrenç, öpüşen, sevişen iki erkek veya iki kadın, kusarım herhalde, pek yakında?yı da kapatırdım, hiç tereddütsüz, eğer filmi merak etmiyor olsaydım. Birde puanlama yapıyorum tabi, o nedenle de izlemem gerekiyor, kendime öyle bir görev verdim, filmler sayfasında, film izlemeyi zaten seviyorum, en sevdiğim şey diyebilirim. Filmler sayfası film seçmek için iyi bir kılavuz olabilecek bir sayfa, kullanmanızı öneririm. Müzik kulağım iyidir, iyi filmden anlarım, ben neyim ya;))))

Hadi işim gücüm var, bugünlük bu kadar makara yeter, bye, saat olmuş 12.30, acele etsem iyi olacak, bulaşık bitti, boşaltılacak, ev süpürülecek, markete gidilecek, akşam için yemek pişirilecek, bugünkü programım bunlardan ibaret, offff! Hatta önümüzdeki 10, 20 yılın programı, ben çok programlı, bir o kadar da istikrarlı bir insanımdır, o yüzden bugünden belli 10 yıl içinde neler yapacağım;)))

İyi yemekten de anlarım, on parmağımda on marifet, yemek Türk sayfasını yeni yazıyorum, tariflere bir göz atın. Anlamadığım bir o vardı, yemek meselesi, azmettim ve hallettim, iyi bir şefim artık. Sadece yemek türk sayfası ile bile sizde iyi bir şef olabilirsiniz, çok kolay. Atlamışım, birde beş vakit namaz, neyse, ona daha vakit var, acelesi yok! Hem kim dört dörtlük ki!

***Hibrit tohumlardan mıdır, nedir, 2,3 gün bekleyen sebzeler acılanıyor, karnabahar, havuç vs.

***Yine 23 nisan, yine kar, 23 nisan çocuklarının kara kaderi, yine dondu yavrucuklar. İnternette okey oynuyordum, 1,2 yıldır, geçen ay bugün sildim, 1 aydır oynamadım yani, dünya varmış, bir oturuyorsun dinlenme bahanesiyle, bakmışsın geçmiş saatler, aklıma bile gelmiyor artık. Bağımlılık kötü şey, ne türden olursa olsun.

***Burun ameliyatı olan liseli gencin sol gözü kör olmuş, geçenlerde yine yazmıştım buna benzer bir haber, kalp ameliyatından sonra kör olmuştu, bütün sinirler birbirleriyle bağlantılı sonuç olarak, ne diyordu doktorlar, iyiyse, işliyorsa ilişmeyin, dokundurtmayın. Özellikle belli bir yaştan sonra, 65 yaş üstü ameliyatlar işe yaramaktan öte hayat bitirmeye yönelik oluyor ne yazık ki, bir yerden sonra işi Allah?a bırakmak gerek, kaçınılmaz olandan kaçış yolu yok madem en azından ameliyat acıları çekmeden huzur içinde ölür insanlar, doktorlar bırakırsa tabi.

Yine bir tanıdığım, yaşlı, geçirdiği ameliyattan 3 gün sonra ölmüş, bıraksalar belki daha çok yaşayacaktı, bırakmamışlar, gider ayak bir işe yarasın, emekli sandığından döner sermayeye para aksın, böylece kendi ceplerine de yarasın diye düşünmüş olmalılar. Evet, bu kadar kötü düşünüyorum haklarında, iyi niyetli olduklarına da inanmıyorum, 70 yaşını aşmış bir insanın gidişatını ameliyatla geri çevirmek mümkün olmayacağına göre iyi niyetli değiller, ki sonuçta öyle zaten, sapasağlam girip ölü çıkılınca başka ne düşünülebilir ki, bir bu değil ki, her zaman yazıyorum bu tip örnekler.

***Gönül Ateşsaçan?ın detoks programı, bir demet maydanoz, 3,5 karanfil, 1 kırılmış tarçın, 2 yeşil elmanın sadece kabuğu, ikiye bölünmüş 1 adet limon, 1 poşet yeşil çay, açılarak konur, ceviz büyüklüğünde zencefil, 3,5 tane karabiber 1,5 litre su ile kaynatılır, soğuyunca gün boyu içilir, ayrıca sadece sabah, öğle, akşam 1?er haşlanmış yumurta ve öğün aralarında 3 yeşil elma yenir, sadece bu kadar, şeker hastaları yanısıra leblebi yiyebilir ve 2 ayran içebilir, karaciğeri temizler, böbrekleri çalıştırır, kilo vermeye yardımcı olur, bir gün boyunca haftada 1 veya 2 kez yapılabilir.

Daima sık yemek yiyin, bol su için ve hareket edin, böyle yaparsanız doktora ihtiyacınız olmaz dedi. Sık yiyerek düşük şeker ve insülin düzelirmiş.

***Evi yerleştirirken eski bir defter buldum, sekiz on yılı var herhalde, 2006 yılı fihristi, yemek tarifleri, doğal güzellik reçeteleri, sağlık bilgileri, detokslar yazmışım, bunları yazdığımı hatırlamıyorum bile, ben aynı ben, değişen bir şey yok, çok istikrarlıyım, deftere bile yazmaya üşenmemişim, kendim için, buraya yazmaya hiç üşenmem;))) Zevk meselesi.

Şimdilerde bir tek siyaset eklenmiş yazdıklarıma, o zaten her daim hayatın, hayatımın içinde, doğal olarak, zorlama değil, siyaset dokulu, kokulu bir evde doğup büyüdüm, babam koyu chp’liydi, yani Bülent Ecevit, 9 kardeştik, ben 7. çocuk, babam evde olduğunda ve saat 1 olduğunda “ajans” başlardı ve evde çıt çıkmazdı, babam ajans dinleyecek, kulağımız onlarla, o haberlerle dolu büyüdük, ben büyürken ablalarım ve abim siyasetin içine dalış yapmışlardı zaten, devrimci olarak, ortam öyle bir ortamdı, 80 öncesi, bilirsiniz, bende çok dışında olmadım, hiç değilse düşünsel olarak, benim daha çok çocukluğuma denk geldi, 1980’de 14 yaşındaydım, sonrasında zaten ortam değişmişti, ama hep yakın markaj bir gözlemci oldum, böyle işte.

Oradan, yazdıklarımdan bir iki not aktarayım, boşa gitmemiş olsun yazdıklarım, kanser belirtileri, nedensiz eklem ağrıları, şaşılık, idrarda kanama, ateş, baş ağrısı, kapanmayan yaralar, göz bebeğinde beyazlık, sabahları fışkırır gibi kusma; kanserojenler, yanmış yağlar, kızartmalar, karamelize edilmiş, yanmış şekerler, sucuk, salam, sosis, konserveler, tuzlanmış gıdalar, tuzlu balık, turşu, bayat, küflü ekmek, bayat çerez; sigara, boya, egzoz, plastik, deterjan, temizlikte eldiven kullanılmalı, içine pamuklu eldiven giyerek, kanser önleyiciler kekik, biberiye, zerdeçal, çörek otu, nane, fesleğen, kimyon, karnabahar, sarımsak, karadut, yoğurt, yumurta, et, balık, fındık, ceviz kabuğu ile satın alınmalı, suyunuzu 3 ayda bir değiştirin, çeşitli beslenin, stresten kaçının. Zona ve sık sık grip bağışıklık sisteminin bittiğini gösterir, stresten kaçının. Kehribar ve aquamarin tiroide, firuze ve ametist nazar iyi gelirmiş, aragonit ağrıyı azaltırmış, maydanozdaki K vitamini göz altlarına iyi gelirmiş, yeşil çay poşeti de. Bulantı, öksürük için zencefil çayı, gaz için kimyon, şişkinlik için yoğurt. Boyun fıtığını ıslak, banyolu soğuğa çıkmak tetiklermiş, yüzme ve gamsızlık iyi gelirmiş, zırnık tüy dökücüymüş, zırnığın ne olduğu hakkında bir fikrim yok, alıç kökü kalbi güçlendirirmiş, kırık kalp sendromunda kalp kasılma gücünü yitirir, kalp yetersizliği gelişirmiş, kalp kırıklığı geçince iyileşirmiş, akşamları una dönüşebilen yiyecekleri yemeyin, pirinç, patates vs. Adaçayı zihni açar, melisa çayı akşamları gevşetirmiş.

***1,2 ay önce evleneceksen gel?de 37 yaşındaki kızı evlenen 55 yaşındaki kadın 66 yaşındaki bir adamı gözüne kestirip gelmiş, önce çağrı yaptı, sonra onunla telefonda konuşurken şöyle dedi; ?maddi durum benim için önemli değil, yaşamak istiyorum bundan sonra, hiç yaşamadım; ilkokul mezunu olmam sizin için fark yaratır mı?; adamın cevabı ise şöyle; ?eğitim durumunuz beni bağlamaz, yeter ki siz beni sevecek, beni bağrına basacak, her zaman usanmadan, sıkılmadan bana canım, ciğerim diyecek, bende ona iki gözüm diyeceğim, ben böyle bir insan istiyorum?.

Ahhh, ah, ne erkekler var, görüyorsunuz değil mi! Ama ne yazık ki o tava gelmeleri için o yaşa da gelmeleri gerekiyor galiba, kahretsin, o zamanda iş işten geçmiş oluyor zaten, yaş 70, iş bitmiş, zamanında aklınız başınızda olsa da ne siz çekseniz, ne biz çeksek olmaz mı, benim elimdeki örnekte öylesi bir belirti yok en azından, şimdilik, her ne kadar ilerleme kaydetmiş olsada daha çoook beklemem gerekecek gibi;))) sabreden dervişin sonu ne olur ki, işte orası bilinmiyor;))) Bilirsiniz, iki olasılıklı bu sorunun cevabı.

Adamın içinden gelecek elbette, ama adamın içinden gelmiyorsa, içinde yoksa onu öylece oluruna bırakacak değiliz ya, eldeki ile yetinmeyi de bilmek lazım sonuçta, şartları zorlamak lazım, ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin meselesine takılıp kalıyor olay, gitmeyi denedik olmadı, güdeceğiz mecbur;))) bu durumda eğitim şart, bende bu konuda eğitime başladım, şimdiye dek aksiyon filmlerinden gözünü alamayan kocama artık cebren ve hile ile romantik komedi filmleri, aile filmleri izletiyorum, evlat, eş sevgisini içine yerleştirmeye çalışıyorum, içinde yok adamın, ne yapayım, artık zorla, olduğu kadar, öğrenmenin yaşı yok, kendim aynı filmi 2. defa izleme eziyetine katlanarak üstelik, yüreği yumuşuyor hiç değilse, daha çok katılaşmak yerine, evleceksen gel’ de görmesi, duyulması gereken yerler varsa onları izletiyorum, yine rast geldiğim görmesi, duyması, bilmesi gereken hayat biçimlerini önüne seriyorum, eğitim şart, hayat tek boyutlu ve sadece bizim gördüğümüz biçimde değil, hayat tek boyuta indirgendiğinde, vurdu, kırdıya, tek boyutla yaşıyorsunuz. Hayat vurdu kırdı ile değil, duygu ile mükemmel ve tamamlanmış oluyor, ama dediğim gibi ‘bazıları için’ eğitim şart;))) Yeri geldiğinde taşlar da gediğine oturtuluyor elbette, nazikçe, kırıp dökmeden, zedelemeden, iz bırakmayacak kadar, yoksa hep öyle canım, cicim nerede?

Şimdiye kadar aklın neredeydi diyeceksiniz belki, o zamanlar çocuklarım küçüktü, işim çoktu, onların eğitimi ile uğraşıyordum, bundan sonra zamanım ve düşünme payım daha çok. Birde büyüme faktörü var tabi, çocukların değil, bizim, iki taraflı.

Bu taktikte sökmezse çıkıp oturacağım evleneceksen gel koltuklarına, başka çaresi yok, ama şartım 70+ olacak;))) ne demek istediğimi anladınız sanırım.

Her hal ve halükarda çene çalınacak konu bulunur tarafımdan;)))) Kızarım yazarım, kızmam yazarım, küserim, barışırım, yine yazarım;)) Kime ne?

***”Yani neden insanlar kötü ilişkilere devam ederler ki!”; “o kadar uzun süre pislik yerler ki bir süre sonra tadını bile alamayacak hale gelirler” As cool as I am filminden. Hımmm, oturaklı bir laf, ben üstüme alınmıyorum isteyen alınsın;)))

***Bir tabak yeşil kabak yemeğinin karşılığında bir kilo hafifliyorsunuz, müthiş bir idrar söktürücü yeşil kabak, zaten tarlada büyürken de çok su ister, içinde çok su tutar, maydanoz ve salatalıkta öyle ancak bu konuda yeşil kabak bir numara, şişkinliği atmak için birebir, ve tabi ki şişkinliği artırmamak için ekmek, pilav, bulgurdan olabildiğince kaçınmak gerekiyor, bunlardan tamamıyle kaçınmak imkansız elbette ancak kolaylıkla kısıtlanabilirler, ben artık kahvaltıyı bir lokma bile ekmek yemeden yapıyorum, sadece kahvaltıyı değil, 2,3 ay oldu sanırım, toplamda yediğim ekmek 2 dilim değildir, taktım mı takarım, iş kafayı takana kadar, sonrası gelir, o 2 ayda 1 veya 2 kez pilav yaptım, 3 değil, bulguru kabağın, ıspanağın içinde pişirdim, başlıbaşına değil, neyse, uzatmayayım, kabak kabuğu yemeği tarifi yemek yeni pratik sayfasında var, kabak o tarifle yenilebilir oluyor bizde, yoksa yiyemiyoruz, çocuklarım çok yemek seçici oldukları için yemeklerin en yenilebilir şekilleri konusunda epey kafa patlattım, şimdi oturttum o şekilleri ve dışına çıkmıyorum, yoksa biliyorum ki değiştirecek olursam o yemek yine yenmeyecek, beni hizaya getirdiler yani, sevgi kılıçtan keskin. Benim yazdığım yemek tariflerini kadın, erkek, çocuk, herkes koaylıkla pişirebilir, iddialıyım bu konuda. Özellikle yemek türk sayfası herkese uygun.

Yıkanmış maydanozu veya çöpe atmayı düşündüğünüz saplarını yemeğinizin üstüne atın, yemeğinize tat ve sağlık verir, saplar yemek piştikten sonra sonra çöpe atılabilir. Karabiber her yemekte şart, kimyon her yemeğe yakışmayabiliyor, daha çok et yemekleri için, yenibahar en sevmediğim baharat, asla kullanmam, birde şu zerdeçala da elim daha çok alışsa iyi olacak.

 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *