Press "Enter" to skip to content

günlük 5j kasım’20

***izmirde 7 şiddetinde deprem oldu, ne güzel demiş kenan cihan allah yaptı diyerek allaha iftira atıyorlar diye, zaten bu bunca eza ve allah arasında bir ilişki kuramamış ve hep sorgulamıştım, niye bu depremler diye, bu ezaları yapan allah değil şeytanmış meğer, şiddeti 7 olan bir depreme niye ısrarla 6.6 denir, kenan cihan söyledi nedenini, corona hastane yardımı neden 666 lira ise işte o nedenle, şeytanın sayısı olması nedeniyle, haarpla tam tutturamamışlar numarayı, beklediklerinin üstünde olmuş deprem, o kadar hassas değil demek ki haarpları, sahi bizden başka etrafta 7 şiddetinde deprem yaşayan var mı, ve bu sıklıkta, benim bildiğim yok, yunanistan, bulgaristan, ve diğer yakın ülkelerde, bu kırık hattı sadece bizde mi canlı yoksa canlı tutan birileri mi var, şeytanların kan stokları tükendiğinde türkiyeye gönderiyor olmalılar depremi, nasıl olsa türk insanı merhametlidir, bol bol kan verir hesabıyla, türk, müslüman kanı daha mı lezzetli şeytanlar için bilemiyorum tabi, onu şeytanlara sormak lazım, olan hristiyanlara değil müslümanlara olsun diye bize gönderiyorlar depremi, yine kenan cihan söyledi, izmit gece 3, izmir gündüz 3 diye, filmdeki olması varsayılan ankaraya nükleer saldırı saati de gündüz 3’tü, tesadüf mü, değil, çünkü o da şeytanın numarası, müslüman ayağına yatarak şeytana hizmet ediyorlar hepsi, şeytanın hizmetkarları, şeytanın boyunduruğundakiler.

***yeni zelanda test yaptırmayı reddedenleri karantina kampına gönderiyormuş, test olmayı kabul edene kadar, yani hapse, ingiltere 1 ay kısıtlamaya gitti, uçuşlar yok, her yer kapalı, okullar hariç, yukarıdan başladılar aşağı doğru inecekler anlaşılan, havalar da yukarıdan aşağı doğru soğuyor zaten, eziyet te yukarıdan aşağıya doğru gelecek anlaşılan.

***bu da çok mu moda oldu nedir, corona olmak yani, modaya uyup coona olmaya kalkmayın sakın siz de, toplasan günlük hepi topu 2000 vaka var türkiyede günlük, hep mi mecliste geziyor bu corona, ünlü hastalığı herhalde, hep fakir hastalığı olacak değil ya, bir hastalık ta ünlü sevsin, yalancı, yalandan hastalık olunca.

elli kişi corona oluyor, içlerinden ölen bir kişi, bunun için mi onca karantinaları çektik, kapatıldık, türlü türlü eziyetlere maruz bırakıldık, hala da bırakılıyoruz, maske, mesafe, zart zurt, bıraksalardı da sürü bağışıklığı gelişseydi madem, yaparlar mı hiç, amaç o değil ki, amaç başka, hepsi bizi sindirmek, eziyete baş eğmeyi öğretmek içindi, illa burnuna o tıkacaklar, tıktırmazsan hapsi boylarsın, tıktırma da gör gününü, şeytan insandan intikamını almaya devam ediyor, şu an yeni zelandada var çubuğu burnuna tıktırmayana hapis cezası, çok yakında bizde de vizyonda olur artık, siz tıktırmak istiyor musunuz burnunuza o çubuğu, ben istemiyorum şahsen.

hem bu pozitif çıkmanın kanıtı ne, nerede, adamın bir şeyi yok, zıpkın gibi, test yapıldı ve dediler ki pozitifsin, neye göre kime göre, niye inanacağım ki her söylenene, her söylenene inanmak için mi kafa patlattık onca yıllar yılı.

iranda 450 kişi ölmüş bir günde coronadan, inanabilsem keşke olan bitene, her söylenene, her şey çok daha kolay olurdu benim için, o 450 kişinin gerçekten corona denen şeyden ölüp ölmediklerine dair bir kanıt var mı, yok, kanserden mi, kalpten mi, neden öldüklerini bilebiliriz miyiz, hayır, bize her söylenene inanmak bizlere bırakılan tek seçenek, ben o seçeneği seçmiyorum kendim için, bir ülkede bir günde normalde zaten o kadar insan ölür çeşitli nedenlerle,

iranda var suriyede yok, evde bir kişide var diğerinde yok, türklerde var suriyeli sığınmacılarda yok, yaşadıkları şartlara rağmen üstelik, hani onlarda maske, mesafe, izmirde göçüklerin başında var mı mesafe, yok, fahrettin koca her gün kurtulan çocukların ambulansında, hastane odasında, corona varsa eğer orada işi ne, bize mesafeyi kodlayan kendisi değil mi, cafelerde, lokantalarda bulaşmıyor, maske, mesafe yok oralarda, sokakta bulaşıyor, bu işte bir gariplik sezmiyor musunuz siz de.

hiç anlamayıp onların her dediğine boyun eğmekten iyidir bence paranoya, sen yazmasan, ben yazmasam, biz yazmasak inanmaya devam edilecek o şizofrenlere, ruh hastalarına, durmak yok, devam, bugün star haberde vardı, yabancı doktor çocukların maskeyle öldürüldüğünü söyledi, doktorun söylediği de mi paranoya, bunu söyleyen biz olunca adı paranoya oluyor ama, sosyal medyada dolaşıyor olsa o video bir hükmü yok ama starda yayınlanınca kabul görüyor her ne hikmetse, gibi gibi saçmalıklar.

***bir illüminati kartları efsanesi dolanıyor facebookta, ikiz kuleler olayı, leydi diananın ölümü, pentagona bomba gibi gibi olayları öncesinde bilmişler sözümona, o kartların olayların önce veya sonrasında olduğunun bir kanıtı var mı, yok, yoktur, var deseler inanacak mıyım, inanmam, gözümle mi gördüm, görmediğime göre, nereden bileceğim olaylar olduktan sonra resmedilmediğini, boş işler bunlar, asteroid çarpacakmış, hı hı, oldu canım, görürsem selamını söylerim, bu aptallıklara inanacak aptal arayan aptallar sürüsü.

***küresel para sistemi çöktü, öyle dolarlar falan istiflemeyin, altın alın, doların inip çıktığına bakmayın, kalıcı olan altın, bu bir tezgah, şu anda dünadaki nakit para sistemi kaldırılıyor, kavga bu değil, bunda mutabıklar, kavga bunu kimin kontrol edeceği, trump gelirse bunlar on yıl içinde olacak, biden gelirse hızlanacak beş yıl içinde olacak, fark bu, ramazan kurtoğlu, hiçbir şey yeni değil, ne salgın salgın, ne parasal sistem parasal sistem ne de bu amerikan seçimleri gerçek seçim, oynanıyoruz, bizimle oynuyorlar, insanlıkla oynuyorlar, haluk özdil, ne var ne yok.

***sebze yemiyorsanız, yenmiyorsa, sebze yemenin, yedirmenin bir yolu size, sebze çorbası, kereviz, karnabahar, lahana, pırasa gibi sebzelerden istediklerinizi istediğiniz miktarlarda haşlayın, lahana ve karnabahar aynı türden sebzeler olduğu için ayrı ayrı zamanlarda kullanın, üstüne çıkacak kadar su ile, blendırla parçalayın, iki, üç kaşık bulgur koyup bulgurlar pişecek kadar kaynatın, yağını, zerdeçal ve karabiberi koyun, içeceğiniz zaman da tuzunu, en son yoğurt ta katılabilir, ister tencereye ister kaseye, tencereye konacaksa çorba ikiye bölünüp içilecek kadar miktarına konur, gerisi dolaba, içileceği zaman yoğurtlanır.

***kafamızda chemtrails uçakları vızır vızır dolaştığına göre, haarpla izmiri deprem vurduğuna göre bu trump bizim için hayırlı değil, biden ondan beter diyorlar, bizimkilerse bizi onlara sattıklarına göre beş beterler, dilerim Allahtan adı geçenlerin hepsi beş beter olsunlar inşallah.

***muhittin böcek ve zeydan karalar, ortak noktaları ne diye sorsam, ben cevaplayayım, akp nin ankara, istanbul, izmirden sonra almayı en çok istediği iki ilin belediye başkanları olmaları, antalya ve adana, şu an ortak noktaları ne, korona olmaları, doğru ya, imamoğlu da korona, onu unutmuşum, bir mansur yavaş kalmış içlerinde korona olmayan, birde tunç soyer.

rahmi koç, o da corona oldu, ve sanırım iyileşmiş, dün fenerbahçenin şike davası sonuçlandı ve aziz yıldırım beraat etti, hepsi üstüste geldi bunların nedense, son bir hafta, on gün gibi, tesadüf değildir herhalde, corona artık ya paranı ya canını şeklinde kullanılıyor olmalı, yada istedikleri her ne ise onu, çok çeşitli istekler olabilir, akp ye boyun eğmeyenin yolu mezarlık oluyor, boyun eğen hayatta kalıyor, bana göre böyle bu, buna siz komplo teorisi diyebilirsiniz elbette, ama ben diyorum ki bunlar birer komplo.

bir komplo teorisi daha, yani komplo, akp nin en sevmediği, en az oy aldığı ille deprem olan ilin aynı olması da mı tesadüf, yapmaz mı diyorsunuz, yapar, ben demiyorum davutoğlu diyor gar katliamını yaptığını, haaarp etmiş akp izmiri., haaaarp, haaaarp nedir bilmiyorsanız ne var ne yokun son bölümünü izleyin, orada anlatıyor haluk özdil ve ramazan kurtoğlu, haarp nedir diye.

izmir meselesindeki asıl gariplik beklenen değil beklenmeyen kırığın kırılmış olması ve şimdi bunun üstüne beklenen kırığın kırılması bekleniyor, izmir kırığının, ki binaların çoğu yerinden oynadı birinci depremde, ikinci depremde yerle bir olur, yere yapışır izmir, bir daha ayağa kalkamamak üzere, ki bu kırık çok daha yakınında izmirin, asıl sıkıntı şimdi izmirde diyor naci görür.

***murat uysal, berat albayrak biden temizliği imiş, uysal ve albayrak biden seçildi diye bidona atılmışlar, ne zarrab korkusuymuş bu, bitmek bilmedi, kabusu oldu resmen birinin, bizimse tatlı rüyamız, ne paralar döndüyse artık, ucu bucağı gözükmüyor meselenin, duruyor duruyor yeniden hortluyor, bu durumda biden da bizden, en azından bu konuda, hoşgeldin biden, hadi onu da bidonla olsun bitsin bu iş.

ve belki biden gerçekten iyidir, yazılanlar bir karalama kampanyasıdır, trumpın oluşturduğu, obama eşcinsel, michelle erkek ise bundan bana ne, ben yapılan işe bakarım, hiç değilse dört yıl önce bu kadar pislik değildi dünya, corona da bu dönemde çıktığına göre, ben pek tesadüflere inanmıyorum artık, ne dedi ilk corona çıktığında trump, şu kadar ölüyle atlatırsak iyi dedi, ölümler onun için bir sayıdan ibaret demek ki, yani paradan, bir emlakçıdan da bu gibi bir yaklaşım beklenirdi ancak, ta ilk seçildiğinde demiştim bu bir emlakçı diye, bizimki de ondan pek farklı olmadığından, yani ticaret erbabı, iyi anlaşıyorlardı aralarında anlaşılan, para konusunda, karşılıklı alışverişler olmuştur mutlaka, sus payları, şimdi işler karıştı, trump ta bizimki gibi cahillerden alıyormuş oyu, varmış bir ortak noktaları, biden ise eğitimlilerden, biden obamanın eski yardımcısıymış,

oğlu serseri ise bu da bidenı ilgilendirir beni değil, aktoller gibi trumptroller de iyi çalışmışlar derslerine demek ki, her türlü karalama kampanyası yapıldı biden için, yok trump tünellerden çocukları kurtarıyordu, iyi hikaye yazmışlar, az okumadık bu süreçte yazdıkları saçmalıkları, belkide asıl pislik olan trumptı da bunu, suçu bidena atıyordu, bu kadarını bilemiyoruz tabi, zaman göstercek her şeyi, ama şu an için diyebilirim ki ….. yürü biden boyunu görelim.

***şu duymayan, görmeyen, konuşmayan üç maymuna dördüncüsünü eklemişler görselde, telefona bakan maymun, çocuğum böyle değil, bu halde değil diyebilen var mı aramzda, yoktur, nerede çocuğumuz kendimiz bile o haldeyiz, o ışığa tapar, hayran olmuşuz, dikkat edin ne dediğime, ışığa tapıyoruz diyorum, tv ve diğerlerinin, gözümüzün ferini aldığını bile bile üstelik, insan düşmanına yapmaz kendi gözüne yaptığını bu aygıtlarla, ve kendine, hipnoz bu, başka bir şey değil, olmuyor mu sizde de, ilgini çekmeyen bir şey ama oturup sonuna kadar izliyorsun, olmuştur, oluyordur, ben açmıyorum artık tv yi, çareyi buldum, hiç açmamak, açtığında arkası geliyor çünkü, geçen gün gene oldu, haber için açmıştım, baktım alev alev adlı dizinin ikinci bölümünü izlemişim, özetle birlikte, hiç beğenmediğim halde üstelik, canım onlar için mi var, onca evlenme programı izlendi, onlar bitti şimdi yemek programları izleniyor, daha da beteri var, temizlik programı dahi izleniyor, temizliğin nesini izliyorlar hiç anlamadım, hani merakımdan oturup izleyeceğim neredeyse nesini izliyorlar diye, gerçi bu uğurda dahi izlemem, içimiz dışımız temizlik zaten, sabah akşam yaptığımız şey, yaptığımız yetmiyormuş gibi birde oturup izleyecek kadar aklımı yemedim henüz, ama temizlik programı izleyenleri normal mi diye doktora götürmek lazım,

tanıdığım biri uyanır uyanmaz açtığı tv yi gece yatarken kapatıyor, kanaldan kanala bütün gün dizi film izliyordu, gece uyumak için gözlerinizi kapattığınızda perde tam olarak kapanıyor mu yoksa beyaz bir ışıkla mı uyuyorsunuz, bir dikkat edin bakalım, elbette sağlıklı olanı gözünüzün önünün kararıyor olması, kararabiliyorsa tabi, çok bakmıyorsanız ışığa kararır, yok değilse bütün gece o ışıkta uyursunuz, ışığın insanları.

bir zamanlar yine yazmıştım, bağımlılıklar konusunda şekerin atbaşı gittiğini, diğer bağımlıklara sebep olanın da şeker olduğunu, bu yazıda da bunun daha bilimsel açıklaması yapılmış, bir kişi şeker bağımlısıysa bilin ki diğer bütün bağımlılıklara da açık oluyor, tv, telefon, sigara, içki vs. delirmek, deli etmek istemiyorsanız şekerden uzak durun, uzak durdurun, hele ki çocukları, çocuklarınızı, ne büyük günahlar işliyoruz çocuklarımıza şeker yedirerek, şeker delilik sebebi, delirmenin baş sebebi, eğer hayatlarımızda şeker olmasaydı çok daha başka insanlar olacaktık buna inanın, hiç birimiz asıl kendimiz değiliz şu halimizle, şekerli benzetmeleriyiz kendimizin, şekere banılmış hali, yapış yapış, ve yarı deli, karın her şeyle doyar, ama beynin doyması için gerçek besine ihtiyacı var, şekerle uyur beyin, gerçek besinle ise uyanık, ayık olur, idrak eder, anlama kapasitesi artar, yani zeka dediğimiz şey gelişir, her ne yaşta olursa olsun bu böyle, yedisinde de yetmişinde de, ne yersen o’sun kuralı her yaş için geçerli, farkı bu küçük yaşta olursa sana aptal denir, orta yaşta olursa deli, gerizekalı denir. ileri yaşta olursa alzaymır denir, bir ekmek ve kilo pırasa aynı fiyat, arada olsun pırasa yemek yerine hep ekmekle beslenirsen aptal olursun, bunun en kestirme açıklaması bu şekilde.

sabah akşam makarna, pilav, tost, pide derken geçerse günler insanın alacağı şekil eni sonu alzaymırdır, ve yanısıra şeker hastalığı, tansiyon gibi kronik hastalıklardır, alzaymırın ve diğer hastalıkların neden bu kadar arttığı belli değil mi, fast food gıda zincirleriyle, ve diğer lokantalarla insanları et, ekmeğe, ve yapay içeceğe, ki asitli, asit ne yapar, değdiği yeri yakar, eritir, ve tatlılara yönlendirerek, en başta dondurma geliyor burada, dondurma bağırsakları dondurmak için birebir, et, beyaz ekmekte de hiç lif olmadığı düşünülürse hepsi ölüme seri davetiye, böylece bu amaçlarına başarılı bir şekilde ulaşıyorlar zaten, bizi bitirme amaçlarına, beyinler ne yıkandı yıllardır düşünüyorum da, çarlinin çikolata fabrikası, birde eski versiyonu var o filmin, 70’lerde çekilmiş ve ikincisinden çok daha başarılı, ne patlatmıştır çikolata satışlarını, tam o yıllara denk geliyor çocukluğum, 70’lere, gerçi o filmi izlememiştim ama çikolatayı bolca yediğimi çok iyi hatırlıyorum, katliam, başka bir şey değil, insan ırkına açılmış en büyük savaş şeker ve türevleridir, üstelik sadece beden sağlığı açısından da değil, akıl sağlığı açısından da, şeker delirtiyoooor.

***dolar 7.70 diyerek başını bir o yana bir bu yana salladı dün kızım, dolara bakması gerekenler gerektiğince bakmayınca 18 yaşındaki kızım bakıyor dolara, ama onun baktığı bir fayda getirmiyor tabi, son üç gündür tahtırevalliye döndü dolar, inip inip çıkarak bir lira oynuyor, yukarı aşağı, bu esnada birilerinin cepleri fena şekilde doluyor, devlet bilmiyor mu bu oynamaya sebep olanları, kendi de işin içinde olunca görmezden geliyor ve bir ülke ve milleti iki, üç ayda bir bu şekilde soyuluyor, fakirleştiriliyor, acı reçete de bizlere kalıyor.

***Bilmezler ki; İstenmeyeni ittikçe, anlattıkça, eleştirdikçe, paylaştıkça istenmeyene güç verirler.
Koşumun, koşullanmanın dışında kalın. İstediklerinize odaklanın! İstemediklerinize değil! demiş biri,

yani diyor ki enerjinizi, olumlu veya olumsuz istemediğiniz kişilere değil istediğiniz, sevdiğiniz kişilere yönlendirin, baktınız doluşuyorlar kafanıza olumsuz düşünceler, boşaltın o kafayı, frekansı değiştirin, sevdiklerinize sevgi yollayın ve sevdikleriniz sizden sevgi enerjisi alsınlar, aklınzda sevmediklerinize değil sevdiklerinize yer verin, aksi halde o olumsuz düşünceler olumlu olarak yansıyacak olumsuz düşündüğünüz kişilere, evren sadece düşünceyi tanıyor, olumluyu olumsuzu bilmiyor, siz olumsuz düşünürken olumlu veriler gönderdiğinizi sanıyor, geride kalanı geride bırakın ve emin adımlarla ilerleyin yanınızda olanlarla, olması gerekenlerle, ve düşüncelerinizden de silin atın tabi, format atın kendinize, sıfırlayın, sevdiklerinizde olsun aklınız fikriniz, sevmediklerinizde, size olumsuz yükleyenlerde değil.

***cumartesileri saat onda insanların hepsi aynı anda işlerine gitmek için itiş tepiş otobüslere doluştuklarında corona onlara ayrı bir iltimas mı tanıyacak, yaptıkları bir işi de düzgün yapsalar şaşıracağım, saat on’un fikir sahibini tebrik ederim, önce aşamalı mesai uygula, corona için, sonra saat onda aynı anda doluştur insanları otobüslere, şunu saat sekiz yapmış olsalar da herkes farklı, kendilerine uygun saatlerde gitse olmuyor mu.

***evimin ustundeki bu cizgi, serit ne? merak ediyorum cidden, her gün kafamın üstünde neler olup bitiyor diye, her mutfak masasına oturuşumda gözüm hep göklerde, farkında olmadan, ve her bakışımda mutlaka varlar, olmadığı gün yok, nedir bu, bunlar, kızılderililer mi haberleşiyor birbirleriyle, nedir bu dumanlar, zehir mi, eğer zehirse bizleri kimler zehirlemeye çalışıyor, eğer zehirse bizi zehirleyenlere zehirlemeleri için kim izin veriyor, hadi art niyeti bırakıp iyi niyet güdelim, eğer iklim değişikliği için tebeşir tozu atıyorlarsa bu tebeşir tozu gökyüzünü kapadığında d vitaminini nereden ve nasıl alacağız, corona için d viramini şart diyorlar, bu yolla bizi coronadan öldürmeye mi çalışıyorlar, yoksa başımzdan aşağı saldıkları şey coronayı yapan musibet mi, böyle olup olmadığını nereden bileceğiz.

***almanyada zorunlu aşı için yasa çıkmış, olacağı buydu, baştan beri söylenen de buydu, söylediğimiz buydu, oldu, oluyor, bizde de olacak, zorunlu olarak aşı olmaya hazır mısınız, kendinizle birlikte çocuklarınızı da aşılatacak mısınız?

peki ya korona ilaçları hakkındaki düşünceleriniz neler, korona sonrası yaşanan akıl yitimi konusunda, hatırlamama, anlamama, delirme gibi, korona mı yoksa ilaçlar mı etkili bunu bilebiliyor muyuz, bilemiyoruz tabi, çocuğunuz korona olursa şayet sabah 8 akşam 8 olmak üzere günde 16 ilacı çocuğunuzun içmesine gönlünüz razı gelecek mi? bunu şimdiden düşünmeye başlayın bence, yoksa çok geç kalmış olabilirsiniz ve düşünecek zamanınız olmayabilir, korona geliyorum demez, aniden gelir.

***yılbaşında milli piyango tam bilet 100 lira olacakmış, yılbaşı benim neyime corona damlar yüreğime diyip bu sene milli piyango almıyor ve milli piyangoyu protesto ediyor ve herkesi bu protestoya davet ediyorum, o biletleri başlarına geçirelim birlikte, not; zaten hayatımda hiç almadım milli piyango, ne yılbaşında ne de başka bir zaman 😉

öyle değilmi, haksız mıyım yani, ne milli piyangosu, böyle şeyler mutlu insanlar içindir, bizde mutluluk mu bıraktılar ki onları biraz daha gönendirelim, indirelim aşağı baksınlar bakalım aşağısı nasılmış, biraz da onlar insin aşağı, hep bizler mi ineceğiz, biraz sallayalım ortalığı, sus sus sus nereye kadar, yoksa iyice mala bağladılar bizi., çek o yana çek bu yana, bir çüşşş demedikleri kaldı diyeceğim onu da diyorlar kafalarına estiğinde.

***20 yıldır olan faiz konusundaki diretmesi dün sonunda bitmiş gibi görünüyor, faizler yükseldi, hiç kimse 20 yıl aynı aptallığı yapacak kadar aptal değildir, o bile, üstelik etrafındaki herkes tam zıddını söylerken, bilinçli olarak yaptı, bizi fakirleştirmek için, artık kimler tarafından yönetiliyorsa, bizi kasıtlı olarak fakirleştirdi, küreselcilerin, şeytanilerin planıdır bu da, bizi batırıp üstümüzde daha çok tepinebilmek için, o da onların piyonu zaten, müslüman kisvesi altında bir satanist, faizi düşük tutup doları yükseltti ki daha çok fakirleşelim, ve fakirleştik neticede.

***ne var ne yokta bu hafta mehmet ali önel vardı, komplo teorilerinin nasıl komploya dönüştüğünü görmek isteyenler için bir fırsat daha, hani biz manyağız ya, paranoyağız, açın bakın bakalım kim manyak kim paranoyak.

programda bahsi geçen netflix dizisi bariyerde bugünler için radyasyon vardı ve bunu devletler yapmıştı deniyor, virüs denmiyor, radyasyon deniyor, bunun altı çizilmeli, ve bunu devletler yapmıştı deniyor ki bu zaten aşikar.

the ekonomistin 2021 kapağında nükleer bomba var, ve sanırım ilk üç ay içinde, üst sırada çünkü, yani nisana kadar, dünyanın neresinde patlayacak bilemiyoruz tabi ancak yine bir filme göre bu nükleer bomba herhangi bir gün ankarada ve öğleden sonra üçte patlayacak, yani bize açık açık diyorlar ki bizim ve soyumuzun çok daha iyi yaşayabilmesi için sizin ve soyunuzun ölmesi gerekiyor, pardon, ve bunu gözünüzün içine baka baka yapacağız, öyle gizli saklı falan değil, kanırta kanırta, tadını çıkararak, hayatın bizler için bundan sonrası ne biliyor musunuz, ölmemece oyunu, bundan sonra onu, o oyunu oynayacağız birlikte, ölmemece oyunu, hayatın artık şakası yok, şaka kaldırmıyor bundan böyle hayat, ne yiyoruz, nasıl besleniyoruz, nasıl nefes alıyoruz, neredeyiz, tehlike nereden ve nasıl gelecek, hepsini gözetmemiz gerekiyor, buna hazır mısınız?

ışığı getirenmiş lusifer, yani şeytan, bize bütün gün ışığı getiren ne, tv, telefon, bilgisayarlar, tabletler, şeytan yine ayrıntıda saklı, bunlara bakarak ışığa tapıyoruz demiştim yakın zamanda hatırlarsanız.

***trumpın avukatı şeytana tapanları açıklayacağız demiş, ortalık fena ısınacak gibi görünüyor uzaktan bakınca, inşallah, ne güzel olur, the ekonomistin kapağına koydular diye her dedikleri olmayacak elbette, the ekonomist Allahın kelamı değil, şeytanın kelamı, Allahın kelamı da konuşacak sonuçta, bir şeytanın dili yok ya, Allahın da dili, sözü var.

iyi polis kötü polis oyunu oynamıyorlarsa biz tabi, oynuyorlarsa da eğer yine Allahın söyleyecek bir kelamı olur bu durumda da.

**her açıdanda tuncay uludağ beşgeyi anlattı, dili döndüğünce, anlatabildiğince, bir corona frekans, radyasyon kaynaklıdır demedi, yani diyemedi, bu denli şimşekleri üstüne çekmek istemiyor sanırım, haklı, başına ne geleceği hiç belli olmaz bunu söylerse, hele bu saçmasapan devirde, corona frekans, radyasyon kaynaklı, bunu daha önce, yaklaşık iki yıl önce, yani coronadan çok önce ömer çelakıl da söylemişti, radyasyon ve frekansın hastalık yapabileceğini, yazmıştım zaten, tuncay uludağ da telefondan, bilgisayardan, tv den, wifi den uzak durun diyor, ve baz istasyonlarından.

murat akan bu aşının mrna aşısı olduğunu, yani genetiğimizi değiştirme özelliği olduğunu ve sonuçlarının öngörülemediğini söyledi.

***dijital çağda insan kalmak’ yaklaşımını en az dijitalleşmenin kendisi kadar önemli görmezsek fütürist romanların ve filmlerin bir kısmındaki felaket senaryolarının içine düşmemiz kaçınılmazdır demiş cumhurbaşkanı, katıldığı toplantının adı da dijital çağda insan kalmak, bizlere özenmiş veya karışmış galiba, komplo teorisyenlerine, bu konulara el attığına göre, ben felaket senaryolarının içine düşebiliriz desem komplo teorisyeni oluyorum, o söyleyince bu aklı başında bir açıklama oluyor ne hikmetse.

eminim bunlar öyle durduk yere söylenen sözler değildir, o toplantı o isim altında boş yere yapılmamış, bir gönderme, alttan alta bir tehdit seziyorum ben bu konuşmanın altında, ulaşmak isteyip ulaşamadığı, kapılarının yüzüne kapandığı küresel sermayenin şimdiki uşağı bidena, sana yaklaşmama izin vermezsen oyunbozanlık yapar dökerim olan biteni ortaya diyor çaktırmadan, aba altından sopa gösteriyor aklınca, mesela şu an çıkıp corona dijitallerden yayılıyor dese neler olur, yer yerinden oynar, bunun gibi, buna benzer bir tehdit, ki korona zaten digitaller yüzünden var ama bunu ben diyince hadi canım sen de oluyor, ya erdoğan söylerse bunu görün bakalım neler olur, olur da o yürek onda var mı, ben olduğunu zannetmiyorum, ama kuyruğu çok sıkışırsa olur tabi, ki şu an sıkışmış belli, daha da sıkışırsa neden olmasın, keşke, olsa da çıksa, dökülse ortaya her bir pislik.

***faripiravir, korona ilacınn yan etkileri, Testislerde patolojik değişiklikler, sperm hasarı, şok, anaflaksi, pnömoni, fulminan hepatit, sarılık, toksik epidermal nekroliz, Stevens-Johnson sendromu, akut böbrek hasarı, löksit-nötrofil ve trombosit sayılarında azalma, şuur bozukluğu, anormal davranışlar, deliryum, halusinasyonlar, delüzyon, konvülzyonlar, hemorajik kolit.” doktor cankat bilmem ne, coronadan öl daha iyi.

***ne var ne yokta akıllı bir laf etti abdullah çiftçi, hani para mı seni yönetiyor sen mi parayı deriz ya, teknolji mi seni yönetiyor yoksa sen mi teknolojiyi dedi, yerinde bir söz, eskiden izlediğime göre bayağı azalttım tv yi, eskiden üç günde izlediğim süreyi şimdi bir ayda anca izliyorumdur mesela, kısacık haber o kadar, 20 dakika, birde ne var ne yok ve her açıdan, başka bir şey izlemiyorum tv de, internette geçen sürem de eskisinin çok çok altında, onda biri gibi, daha ne olsun, eskiden teknoloji beni yönetiyormuş şimdi ben teknolojiyi yönetiyorum, abdullah çiftçinin dediği gibi, çekirdek çitleyip camda kaloriferin yannda otlayan koyun sürüsüne, uçuşan kuşlara, gelip geçen insanlara bakmak çok daha güzel tv ye bakmaktan, bu kapatılmaların ardındaki esas gerçeğin de, yada yan dal gerçeklerden birinin de bizi daha çok dijitalleştirmek olduğu düşünülürse yaptığım şey oldukça yerinde, kendi ayak dirememi, direnişimi sergiliyorum, en azından kendime, beni onlar değil ben yönetiyorum direnişi, her gece mutlaka wifi yi kapatıyorum, evde kimse olmadığında da kapatıyorum, gece telefon yanıbaşında uyuyanların telefonlarını yanlarından alıyorum, telefonumun interneti hep kapalı konumda, alarm olarak telefonlar değil gerçek alarmlar kullanılıyor gibi gibi önlemler alıyorum kendimce, korumaya çalışıyorum kendimi, ailemi olabildiğince, sen bıraktığında, vazgeçtiğinde tv den evdekiler de uzaklaşıyorlar zaten biraz biraz, sadece sen değil etrafındakiler de kurtuluyor o bağımlılıktan, esaretten, konuşacak ortam, süre artıyor tv kapalı olduğunda evde, susturucu gibi bir şey tv, insanları birbirlerinden uzaklaştırıyor, anlaşılan şu sosyal mesafe işini öncelikle tv ile gerçekleştirmişler, o kesmemiş olmalı ki koronayı çıkarttılar, hadi film izleyelim bile demiyor neredeyse evde kimse artık, unutuldu o işler, bakıyorlar bende teşvik yok, katılım yok gittikçe uzaklaşıyorlar o fikirden, eskiden öyleydik, şu an evde tv çoğunlukla kapalı, siyah bir cam şeklinde duruyor hep, günün yüzde doksanında kapalı diyebilirim, dekoratif eşya konumunda, işlevi yok gibi bir şey, ne film, ne dizi, ne online oyunlar, hepsi boş, oyalamaca, hepsinden kurtuldum bir anda, bilgisayarlar açık ama, adam başı bir tane açık, ona gücüm yetmiyor, henüz, o benden daha güçlü bir konumda şu an için, elbet onunla da hesaplaşırız bir gün.

***biz korkaklar ve i.neler ülkesi olamayız demiş brezilya lideri, bir ülke lideri neden böyle bir şey söyler, bu i.neler sözcüğünü neden kullanır, çünkü dünyayı ele geçiren, yada ele geçirdiğini sanan diyeyim, gücün bir cinsiyetsizlik projesi var ve bu yolla dünya nüfusunu azaltmayı planlıyor, insanları, yani gençleri eşcinselliğe, lezbienliğe doğru sürüklemeye çalışıyorlar, özellikle koreli genç şarkıcılarla yaygınlaştırmaya çalışıyorlarmış bu akımı, kadınlar erkek gibi erkeksi, erkeklerse kadın gibi kadınsı, ortalama insan, ne erkek ne kadın, bu da olmadı hibrit insana yönelmek gibi bir projeleri de varmış, yani çoğalamayan insan, kısırlaştırılmış, çinde uygulanan da bu değil mi, tek çocuk izni, zaten asıl amaçlanan şey dünyayı çin diktası gibi bir diktada muma çevirmek, hatta cinsiyet değiştirmeyi de destekler vaziyetteler, ameliyatla kız çocuklarını erkek, erkek çocuklarını kız yapanlar varmış, ünlülerden, ne günlere kaldık, iğrençlik boyut atladı bir anda, projelendirmedikleri, el atmadıkları bir yerimiz kalmamış, her şey planlar dahilinde, yani onlara göre, bir dinleri bile varmış, new age dini, şeytana tapıyorlarmış.

***altın dipledi, bize altın alın kaybetmezsiniz diyenler kimlerdi, kaan sarı aydın, ramazan kurtoğlu, hamza yardımcı.