Press "Enter" to skip to content

günlük 5s ekim’21

*** Canan Karatay yüksek ‘KÖTÜ’ kolesterolün kötü değil iyi bir şey olduğunu, bunun için verilen statin grubu ilaçların ise zararlı olduğunu söylüyor.Onlar bunu hep yapıyor, bizi başından beri yanlış bilgiyle öldürmeye çalışıyorlar, kaya tuzu yerine rafine tuz, doğal beslenme yerine şekerli gıdalar, zeytinyağı yerine margarin, bol bol güneşlenmek yerine güneş kremleri, ışığı görmek yerine güneş gözlükleri, şapka takmak, dini alet ederek kapanmayla yine güneşsiz bıraktılar, uçaklarla zehir püskürtüldü, sahte bulutlarla, uçaklarla güneşi kapattılar, televizyon, bilgisayar, gereksiz kitap ile hareketsizleştirme, virüs bahanesiyle yine insanları eve kapatarak hareketsizleştirme, gereksiz antibiyotik kullanımı, ajjjılılama, özellikle grip ajjiiiları, tedavi etmek yerine ömür boyu ilaca bağımlı hale getirme, sağlıklı olmanın, kalmanın yollarını göstermek, önermek yerine sağlıksız şeyleri yiyip içmeye özendirmek, bunu teşvik etmek, maaşlara az zam verip enflasyonu çok arttırdılar ki insanların eline az para geçsin ve iyi, doğru beslenmesinler, pamuklu giyimin yerine naylon giyimi desteklemek, sezaryen ameliyatlara, estetik ameliyatlara ve obezite ameliyatlarına özendirmek, gdo lu gıdaya, hibrit tohuma, tarımsal zehirlere mecbur etmek, poşetli bakliyatı X ışığından geçirmek, sabunu, arap sabununu unutturup tuz ruhu, çamaşır suyu gibi zehirleri ve diğer kötü kimyasalları temizlik maddesi diye önümüze getirdiler, bakır tencerelerimizi attırıp alüminyum tencereyi kullandırttılar, çelik tencere nasıl o da belli değil, çay, kahve adetiyle sinirli yaptılar, zehirlediler, kolonya adetiyle ellerimizi kuruttular, plandemide buna birde dezenfektanları eklediler, yetmedi oksijen alamayalım diye maske taktırdılar, gibi gibi, bizimle oyun oynuyorlar her konuda, istedikleri gibi şekil verip şekilden şekile sokuyorlar bizleri.

*** Kendi yapamadığını üniversitelere bekçi köpekliğini yaptırarak yaptırmaya çalışıyor, üniversiteler de bu zokayı yutmadı elbette, geçen yıl kapıda hes kodu soranlar bu yıl sadece kimlik bakmakla yetiniyorlarmış, bir başka özel üniversite.Yiyorsa zorunlu yap ajjiiyi, niye yapamıyorsun, yapsana, laftq zorunlu değil ama zorla, niye onun bunun arkasına saklanıyorsun ödlek ördek.Çok şey kaybetti bu hastalık ile, otoritesini, güvenilirliğini, karizmasını, kendi üniversiteleri bile dayatmalarını takmıyor baksanıza, bitişinin imzası oldu bu hastalık.

***iyi partili oğuzhan asiltürk ölmüş, Ajjjiilii değilmiş, corna olmuş, kalp krizinden ölmüş, onun a.i olmama hakkı var ama üniversite okuyan bir gencin a.i olmama hakkı yok, bu ne güzel dünya, bu ne güzel düzen.Üniversite öğrencilerinden önce meclisi a.ila recep,gücün çocuklara mı yetiyor.#ÖnceMeclisiAşıla

*** Kahve yararlıdır bilgisinin yanlış bir bilgi olduğu görüşündeyim, ya yanılarak yada kasıtlı olarak veriliyor bu yanlış bilgi, insanı uyutmayan, uykusuz bırakan, sinirlerini geren, hatta o kadar ki yüzde, vücutta seğirmelere sebep olan, bir madde insana faydalı olsa kaç yazar, o söylenen faydalı olduğuna dair özellikler saf kakao için söylenmiş olsa gerek, kakaonun kavrularak kahve adı altında kömür haline getirilmiş hali için değil, kahve faydalı değil aksine zararlı bir maddedir, bence.


kahve kemikler için son derece zararlı, asidik içecekler bunlar ve içerisinde bol miktarda kafein var, çayda, kahvede, kolalı içeceklerde, çikolatada kafein var, kafein kemikleri tuzla buz eden bir madde, kafein asidik bir içecek ve idrarla bol miktarda kalsiyumun atılmasını ve kemiklerin erimesini sağlıyor, bir içecekten çok psiko aktif bir ilaç, yani insanları önce kuvvetli, zinde tutmayı sağlayan ama daha sonra vücudu düşüren, deprese eden, bütün hormonal sistemini alt üst eden bir madde, deterjanlar toksin deposu, dışarda çalışan kadınlara göre evde çalışan kadınlarda kanser oranı daha fazla, iç hastalıkları doktoru osman erk

çikolata ve kahve meniyer, yani işitme kaybı, baş dönmesi ve kulak çınlaması yapıyor, doktor dilaver özturan, Kahve idrarla kalsiyum attırıyormuş vücuttan, fazla kullanıldığında da yan etkilerinden çok bahsediliyor, hatta ölüme dahi yol açabileceği söyleniyor, doktor murat topoğlu

*** Kahvenin yüksek kafein içeriğinden dolayı sağlığa zararlı olduğuna dair birtakım iddialar olsa da bununla ilgili bulgular çelişkilidir, ….dikkat, aşırı miktarda kahve tüketimi alınan kafein miktarını çok fazla yükselteceği için zararlı olabilir, vücudunuzu tanıyın, dengeyi bozmayın, doktor Ümit Aktaş, ilaçsız yaşam adlı kitabı, sayfa 94-95

Çok asitli besinler, ketçap, mayonez, hazır soslar, soya sosu, alkol, çay, KAHVE, kafeinli çikolata,….. Doktor Ayşegül Çoruhlu, alkali diyet adlı kitabı, sayfa 129

Kahve, neskafe, kapuçino büyük ölçüde yasaktır, fakat arada bir içilebilir, günde 1-2 fincan Türk kahvesi tüketilebilir. Doktor Ahmet Aydın, taş devri diyeti adlı kitabı, sayfa 195, (tüketin demiyor, tüketilebilir diyor, için demiyor, içilebilir diyor, aradaki farkı fark edin)

Kahve ve kafeinli içecekler vücudu susuz bırakır, Erica Angyal, 30 günde m. cilt adlı kitabı, sayfa 65,

Koyu renkli idrar yapmak, idrar miktarının az olması, ter kokusunun ağır olması, dışkı kokusunun ağır olması, iyi nefes alıp veremiyor olmak (doktor Ayşegül çoruhlu, alkali diyet adlı kitabı, sayfa 121) gibi sıkıntılarınız varsa bu yoğun kahve içtiğiniz içindir, Allah şifa versin.

****istenmeyen frekanslara, etkilere maruz kalmak istemeyenler, kulak çınlaması, beyin uğultusu, içsel yönlendirilmeler yaşamak istemeyenler bilmedikleri frekansları gönderen müzikleri dinlemesinler, televizyonları izlemesinler, bilgisayarların, telefonların başında uzun süreli kalmasınlar, televizyon illa izlenecekse eğer bu frekansından emin olunan bir kanal olmalı, beyaz TV gibi. ne var ne yok, mustafa kurnaz bilgisi

***çeşitli vidolar var, bunlarda bebeklerin gözleri tamamen simsiyah, gözde hiç beyaz yok yani, ve bildiğimiz bebeklerden daha erken hareketliler, emekleme, yürüme gibi, sanırsınız her biri insan değil cin yavrusu,
Bunlar ne bilemedim, yaratık mı, neye çevirmeyi düşünüyorlar bizi, E.T. ye mi, bir, iki, üç şaşıyla böyle olunuyorsa dört, beş, altı şaşıyla neye benzeyecek insanlık, bunun için mi diretiyorlar hamileler şaşı olsunlar diye, şaşıyla mı oluyorlar o da belli değil ama garip oldukları kesin.

*** Bu amerika işini çok biliyor, iki araştırma sonucu yolla kafadan sallama, neymiş Hindistan cevizi yağı alzaymıra iyi gelirmiş, şuna buna iyi gelirmiş, Hindistan cevizi bahçelerimiz vardı da yağını mı yemedik, maksat bütün dünyayı kendine sömürge etmek, bizdeki zeytinyağının suyu çıkmış sanki,Birde iğrenç ki, kızım da o martavallara inanıp almış saçlarına sürüyor arasıra, yazın sıvı oluyor kışın katı, ankarada katı Antalya’da sıvı, sihirli yağ, ben onu kızımın saçına sürmesinden tiksiniyorum, nerede yemek, böyk.

***mustafa kurnaz elektromanyetik dalgalardan yün ve bakır bileklikle korunabileceğimizi söylüyor, yün yatak, yorgan, giysi gibi, yün mü var piyasada, alabildiğine polyester var ancak, kurban bayramlarında bedava toplanıyor yünler, onca et yeniyor yıl boyunca, hani nerede yünleri, canı bizden daha kıymetli olanlar kullanıyor olmalı, yani yabancılar, bizler ikinci…on beşinci sınıf insanlar olduğumuz için bizim koyunların yünleri onlara gidiyor, onların petrol ürünü hurda plastikleri bize geliyor, çarşı pazarda yün diye bir şey kalmadı, ben bulamıyorum, yün olarak bi yorgan yastık kalmış, bugün cezada aradım bir tane bile yün battaniye bulamadım, giyimde zaten kullanılmıyor yün, nereye gidiyor onca yün? Küçükbaş, büyükbaş hayvanları sadece et meselesi için değil yünleri için de öldürmek istiyorlar demek ki.

*** Kolay kemik kırıkları, yaşla boy kısalması kemik erimesi belirtileri, kafein tüketenlerde kemik erimesi daha çok görülüyor, günlük 200 mg dan fazla kafein zarar veriyor, düzenli yürüyüş, (bir kemiği korumanın en iyi yolu sağlam kaslara sahip olmaktır, kas kemiği destekler, güçlendirir) Nisan, Kasım ayları arasındaki yaz döneminde öğlen güneşinde güneşlenmek, 11-13 arası, 20 dakika, en az açık kol ve bacakla, süt içmek önemli, doktor aydın tunçkale, star haber

200 mg ının zarar verdiği şeyin 20 mg ı da zarar verir, zararlı zararlıdır, zehrin biri de bir, bini de bir, biri yavaş yavaş öldürür, bini aniden öldürür, aralarındaki fark bu, boşuna dizilerde birbirlerine kahve, kahve diyerek her dakika başı gözümüze gözümüze sokmuyorlar, bir şekilde ölelim de bu ne şekilde olursa olsun, ölüm çeşidi örneklerini saymama gerek yok sanırım, hepimizin ezberinde nasıl olsa, artık yani.

çayı da es geçmeyelim tabi bu arada, 2 bardak çay günlük limiti doldurmak için yeterli, “yani onlara göre olan limiti”, sizler günlük kaç bardak kahve, çay içiyorsunuz sorması ayıp olmazsa, bir hesaplayın bakalım günde kaç mg kafein aldığınızı, ben söyleyeyim, buna en az yazıyla bin, rakamla 1000, cevabını verecek çok sayıda insan olduğuna her bahse varım, yani açıkçası çay ve kahveyle intihar ediyorlar, Japon harakirisi gibi, haaayt, yaptığınız her çay, kahve paylaşımı bir harakiri hamlesiyle eşdeğer, haaayt.

Vakitsiz, doğal yolla ölümün çok çok öncesinde bir kalça kırığına bağlı olarak yaşanan ölümlerin sayısı yadsınamayacak, küçümsenemeyecek kadar çok günümüzde, ve nedeni besbelli, çay ve kahve, nedir o zaman çay ve kahve içmek, harakiri, haaayt.benim mi, benim 0 ya, rakamla 0, yazıyla sıfır, ne çay içerim ne kahve, bildiğiniz 0 işte, haayt yok bende, sıfır,ölmeyecek miyim, öleceğim tabi, ama beni öldürdüğünü bildiğim şeyleri bile bile kendi ellerimle ağzıma götürdüğüm için ölmeyeceğim ve bu benim için büyük bir gönül rahatlığı, ölümüm kendi aptallığımın bir eseri olmayacak, hiç değilse bu yüzden gözüm arkada gitmeyeceğim yani.

Biz çocukken çocuklara ve yaşlılara çay ya hiç verilmezdi, yada paşa çayı denen açık çay verilirdi, kız çocukları kahve içmek isterlerse kızlar kahve içmez, kahve içen kızlar kararır denirdi, şimdi bunlar unutuldu, yaşlı desen zaten yok, hiç kimse yaşlı falan değil, herkes genç, herkes 25 inde takıldı kaldı, bir türlü ilerliyemiyorlar, harala gürele içiliyor çaylar, kahveler, her yaştan, yedisinden yetmişine, bu bir akıl tutulması, başka bir şey değil.

Kahve, çay eşliğinde mi okudunuz bu yazdıklarımı, veya kaç dakika sonra içeceksiniz çayınızı, kahvenizi, içecekseniz bilin ki beyinlerinizi de eritmiş o içtiğiniz çay ve kahveler, kemiklerinizle beraber, dost acı ve yüze söyler,

*** Hitlerin oğlunun kızları olan üç torunundan biri Merkel, diğeri Teresa May, üçüncüsü Barack Obama nın annesi, yani Merkel ve Teresa may, barack obama nın teyzeleri, nereden nereye değil mi, dünyanın zulmünün sahiplerinin soyu devam ediyor, tabi zulümleri de, dün durduk yere savaşlar çıkararak savaşla öldürüyorlardı insanları, yani Hitler, bugün ise her türlü bahaneyle, amaçları ise taptıkları şeytana insanları kurban vermek, öyle yada böyle, dün savaşla bugün şaşıyla, her türlü felaketle, bir yanda yüzlerce yangın varken diğer yanda aniden gelen seller, hortumlar durduk yere oluşmuyorlar değil mi, ve tabi ki depremler.ne diyordu aynı düzeneğin bizdeki temsilcisi bir süre öncesine kadar, 3 çocuk yapın, 5 çocuk yapın, ne kadar insan nüfusu o kadar kurban sayısı, önce doğurtturuyor ki sonra bolca öldürülebilsin, şeytanın kotasını doldurtturuyormuş bizlere, artık söylemediğine göre o kota dolmuş olmalı.

kasım

*** zehirleniyoruz, uçaklarla, çocuklarımız, kendimiz, ve seyrediyoruz zehirlenişimizi, çaresiz. Meteoroloji uçakları kışın çok mesai yapıyorlar ondan, yazın hiç bir tane bile yoktu, eylülde başladı mesaileri, meteoroloji uçakları bunlar, aptalları ne güzelde kandırıyorlar.Ama aptal olmak varmış, bilememişiz, hiç değilse kara kara düşünmüyorlar benim gibi, bizim gibi, onlar da yaşayacaklar sonuçta yaşanacak olanı, biz de, olan yine bize oluyor yani, kara kara düşünene.Allah bin kere belalarını versin o uçakları gönderenlerin, tabi en başta da en baştakinin, ve bütün o meclisteki orospu çocuklarının, CHP lisi, hdp lisi, akp lisi, iyi partilisi, hepsinin.

Hani bir şaşı olsa mesele inanalım da şaşıya bu ne, şehir merkezi karanlığa gömüldü, gündüz bile karanlık gibi ortalık, ve aynı anda 200 yerde çıkarılan orman yangınları, baraj kapakları açılarak yaratılan suni seller, yapay et, hayvanların azaltılması, insan eti tadında hamburger, insan eti yemeye teşvik edilmek, ünlülerin etinin pazarlanması,bili bilinin, ahbabı cef bezosun Türkiye turları, devasa ölçüde arazi, arsa almaları, bili bili gelip rahatça yerleşsin diye yakılmış demek ki ege, Akdeniz ormanları, tam o bölgelerde arazi arıyor çünkü, 3 bin dönüm, ankaranın yüzölçümü 24 bin, trakyada 2 bin dönüm almış, Kastamonuda aldığı araziler de var, derebeyi ağası olacak ülkemizde, ve kanalistanbulun neden, niçin yapıldığı, gerekliliğinin ne olduğu gibi gibi, inanmayın, hepsi yalan hepsi uydurma.

*** Beyinleri maskeli, bakan sınıfta maskeyi önermiyoruz diyor ama anlayan var mı, yok.
çocuklarımızı koruduğumuz, koruyabildiğimiz, bu hayal, ayrıca yalan, kimse çocuğunu falan koruyamıyor, iğneden korusan bunun burun testi var, maskesi var, kolonyası var, dezenfektanı var, yalnız bırakılması var, ve bunların bildiğimiz, bilmediğimiz, gördüğümüz görmediğimiz bir dolu yan etkileri var, öyle bir bokun içine düşürüldük ki çık çıkabilirsen.

Bu tantanalar ilk başladığında göz altımda bül, içi su dolu damlacıklar oluştu, bez maske kullanmaya başlayınca geçti, kızımın burnu kurudu, doktor doktor gezdi, kutu kutu ilaç içti, kolonya, dezenfektan kokusundanmış, oğlumun elleri banyodan sonra bembeyaz ve kupkuru olmaya başladı, hayalet eli gibi, yine kolonya ve dezenfektandanmış, kullanmayınca geçti, bu çocukların, çocuklarımın günahları ne ki bu dertlere düştüler bu yaşlarında, dertsiz başımıza dert sardılar elleri dertten çıkamayasıcalar. Yaşanan, yaşadıklarımız, yaşatılanlar sadece fiziksel değil tabi, daha neler neler yaşandı hepimizin derinliklerinde, moraller bozuldu, gerginleşildi, bambaşka insanlara dönüştük bir anda, ve daha birçok saçmalık yaşandı, insanları ruh hastası ettiler durduk yere, hepsi teker teker başlarına dönsün inşallah.

*** Bu bir sosyolojik deney, 1- insanlar özgürlüğünü değil sağlık güvenliğini tercih ediyor, 2- sorgulamayı bırakarak genel çoğunluğun kabul ettiğini kabul ediyor, onaylanmış insan olmak istiyor, aykırı insan olarak toplumdan uzak kalmak istemiyor, 3- insanların kolaylıkla hiç sorgulamadan bir otoriteye boyun edebileceği ortaya çıkıyor, 4- insanlar gerektiğinde kendi aklını bir otoriteye teslim edebiliyor, hükümetler de ekonomik nedenlerle BM ne derse onu uygulatabiliyor, ortaya bu çıktı…İnananlar ve şeytaniler var, şeytaniler de inananları şeytani görüyor, ve bunları çiple kontrol altına almak istiyorlar, dertleri para değil, olay bu, insanı nereye sürmek istediğini bilen bir akıl var ve sürüyor, metaverse, sahte cennet, ….Bu aklın nihai bir hedefi var, Allaha bak ben insanı saptırdım diyebilmek istiyor, dolayısıyla bu metaverse ne sahte ne gerçek ayırt edemeyen, gerçeği sorgulamayan yeni bir insan üretme çabasıdır, sahte ve gerçek karışacak, insanlar sahte dünyadayken gerçek dünyayı kim yönetecek, …. 2045 te hedefledikleri dünyaya ulaşmak istiyorlar, ayağı topraktan kesilmiş sanal bir gerçeklik içerisinde haz alan insanlar, ya ilaçlı şırıngalarla insanlara otoriteye boyun eğdirilip haz aldırılacak yada implantlarla, çiplerle insanların aklı, merhameti, vicdanı elinden alınacak, hayal ettikleri o, gerçekleşir mi, o tartışılır bir şey, insanın kendisine bağlı, hemen oldu, olacak değil, hedefleri bu, bu öyle bir şey ki en ümidin bittiği yerde başka bir şey olur, kuranda şirke koşanlar ve zulmedenler için helak vardır diyor, bu dünyadayken, bugün uluslarda büyük bir kitlesel bir zulüm yada şirk yok, metaverse şirk dönemini açıyor, dolayısıyla bu iş başka bir noktaya doğru gidebilir. abdullah çiftçi, ne var ne yok.

***çocuklarımızı koruyoruz diyorlar ya, bu hayal, ayrıca yalan, kimse çocuğunu falan koruyamıyor, iğneden korusan bunun burun testi var, maskesi var, kolonyası var, dezenfektanı var, yalnız bırakılması var, ve bunların bildiğimiz, bilmediğimiz, gördüğümüz görmediğimiz bir dolu yan etkileri var, öyle bir bokun içine düşürüldük ki çık çıkabilirsen.

G.t korkusu evlat sevgisine baskın geldi ne yazık ki, değil kendini çocuğunu dahi korumaktan aciz bir toplum olmuşuz.

*** Toparlarsak, hastalık falan yok, ilaçla hasta ediliyorlar insanlar, ufak bir grip vb. hastalığını ağır ilaçlarla ağır bir hastalığa dönüştürüyorlar, yani ne sihirdir ne keramet el çabukluğu marifet yapıyorlar, tedavisi de o ilaçları içmemek, bu bu kadar basit, hiç öyle çetrefillemeye, allayıp pullamaya gerek yok bu hastalığı, ama denize düştüğünü sandırtıp yılana sarıldırtıyorlar işte insanları. o hastalığın her gün 8+8 içilen favipair, hidroksiklorkin gibi şimdi yasaklanmış olan ilaçlar yüzünden olmuş olması çok mümkün, ‘bu ilaçlar yüzünden değildir, bu imkansız’ diyebilir misiniz, tabi ki diyemezsiniz, çünkü bunu o çok inandığınız, otorite dediğiniz doktorlar bile diyemiyorlar, ve diyemezler, Bilginin sınırlarını ‘otorite’ olup olmamakla sınırlayamayız, herkesin ağzına sakız olmuş durumda şu iki senedir bu otorite lafı, otorite aşağı otorite yukarı, kimin otorite olup olmadığına hangi üstün bilgi kapasitelerine dayanarak karar veriyorlarsa artık onu da bilemiyorum tabi, en en büyük otoriteleri de Bengü Başer ve esin Şenol, sizlerin o otorite olarak gördükleriniz, inandıklarınızdan bir hayır, bir ilerleme gördük mü iki yıldır, kaç adım yol alabildik sayelerinde şu iki yılda, sıfır, hatta çok daha kötüye gitti ve gitmeye de devam ediyor, yine ölüm var, yine vaka var, azalacakları da yok, çünkü her şeyleri yalanlar üstüne kurulu, bunun bir oyun, küresel bir aldatmaca olduğunu görmemek kör gözle bile mümkün değil.

bu oyunun başı ve sonu belli değil, nerede başlayıp nerede bittiği de, bütün o inandıklarınız aslında bir yalandan ibaret olabilir, o yalanın dışına çıkmayı deneyin, belki o zaman siz de görürsünüz benim gördüğüm şekilde,

o ilaçlar içilmemiş olsaydı da böyle ağır geçirilir miydi bu hastalık acaba, bunu hiç birimiz bilmiyoruz, bilemeyeceğiz de, bunun için geri dönüş şansımız yok artık, ancak bu konuda bildiğimiz bir şey var ki hastane yatışları o ilaçların on günlük kullanım sürelerinin son günlerine denk düştü hep, bunun nedeninin ne olabileceği hakkında bir fikir yürütebilirsiniz eminim, tıpkı benim yürüttüğüm şekilde.ve bu ilaçlarla yarattıkları o korkunç derecede öldürücü, inanılmaz, olağan dışı, akıllara durgunluk veren hastalığı bahane, referans göstererek sıçrama tahtası olarak kullandılar ve insanları ajıladılar, ilaçla öldüremediklerini ajıyla öldürmek için, bütün mesele bundan ibaret, büyük oyuna getirildik yani.

burada amaçlanan ise dünya nüfusunu azaltmak, 7,5 milyarlık insan nüfusunu 500 milyona düşürmek, belki daha da azına, çünkü osuruyoruz, dışkılıyoruz, onların güzelim dünyalarını pisletiyoruz, osurduğu, metan gazı saldığı için büyükbaş hayvanları istemediklerini, yok edilmesi gerektiğini, bu yüzden yapay et yememiz gerektiğini ilan edenlerin 7,5 milyarlık insan nüfusuna, yani osuruğuna ve dışkılamasına, hoşgörü ile baktıklarını, ve hatta yaşamalarını istediklerini iddia etmeyeceksiniz herhalde,

Ve hiç bunu sormuyor musunuz, sormadınız mı kendi kendinize, bu hastalık bütün dünyada ve aynı şekilde yaşanırken bizdeki ilaç protokolü, ajılama, kapanmalar, ve diğer uygulamalar ve özellikle bu denli faşizan baskılama neden bütün dünyadan farklı olarak yapıldı diye, biz yetim miydik, yoksa başımız mı keldi, bunlardan hangisi geçerli.

*** Öldürücü bir grip var diye korku sal, PCR gen testleri ile sağlıklı insanları hasta çıkarYan etkisi zatürre, kalp krizi olan ağrı ilaçları sağlıklı insanlara ver Nefes darlığıyla öldür sonra topluma her gün rakamla sayıver korkuyu yay. Suçu kovite at #KovitDeğilİlaçlarÖldürüyorsema maraşlı 20 kasım

*** Katarın adı çıkınca sıra BAE ye geldi, tabi ikisinin de arkasında olan ülke İngiltere, kanal İstanbul yapılacak ve İngiltere İstanbulun üzerine konacak, ve istanbul chrisislamın merkezi olacak, yani Hristiyanlıkla İslamiyetin birleşiminin, plan bu, şeytanın İstanbul için olan planı.

Kadın erkek yerine iki cinsin ortalaması olan bir yaratık hayal ediyorlar, kadınımsı erkek ve erkeğimsi kadın, Müslümanlık ve Hristiyanlık yerine de yine ikisinin ortalaması olan chrisislam, kafadan çatlak bunlar, değiller tabi de, amaç insanları Allahın yolundan ayırıp şeytanın Allaha caka satması, bak gördün mü ben senin yolundan saptırdım insanları, kim haklıymış gördün mü, ben insandan daha üstünüm diyebilecek, şapşal şeytan, Allah akıl fikir versin diyeceğim de, bu belli ki çok zor, kafadan çatlaklar.

aralık

*** Çok keyif aldılar, bayıldılar, hayatta savaşla, diktatörlükle yapamadıklarını küçücük bir virüsle yaptılar, enflasyonla baş edemiyor şu an ülkeler, sonuçta şunu fark ettiler, ne kadar korkutursak o kadar kardayızı, yine kapanmalar başladı, İngiltere, Belçika, Avusturya, oyun güzel gidiyor, çok güzel oynuyorlar. Haluk Özdil. ne var ne yok 9 aralık

*** Sezai Aydın için medyada kornadan veya diyabete bağlı kalp yetmezliğinden öldü dendi, oğlu ise “vücudunda yoğun bir enfeksiyon, iltihap vardı, yoğun bakımdaydı, enfeksiyondan iyileşemedi” dedi, ass!s!sılar sonrası ne görüyoruz sıklıkla, iltihaba bağlı kalp krizleri.Karısı da bir ay önce ölmüş Sezai Aydın’ın, kanserden öldüğü söyleniyor, Sezai Aydın 69, eşi 60 yaşındaymış, insanlara neler oluyor?Sezai Aydın, 69 yaşında, Faruk Tınaz 65 yaşında, Alaeddin Yavaşça 95 yaşında, peşpeşe ünlü ölümleri, ünlülere kalp krizi kıranı mı girdi, tabi ünsüzlere de!#KalpKrizi

*** Gereksiz, fazladan alınan proteinler karaciğer, böbrek, kalp yetmezliğine neden olabilir, ani ölümlere neden olabilir, gıda takviyeleri doktor kontrolünde alınmalıdır. Doktor Berna Güzel

tv de bir ölüm haberi, kalp krizinin nedeni olarak görülen şey protein tozu, protein tozu ise peynir altı suyu, yani hayvansal gıda, gıda takviyesi olarak vücuda zarar veren fazla protein doğal yolla alındığında da zarar verir mi, verir, niye vermesin, ölen öğretmen 41 yaşındaymış ve düzenli olarak spor yapıyormuş, ve protein tozu kullanıyormuş, bu durumda ass!?ss?ıların da baş şüpheli olduğu zaten biliniyor, chem?trai?lsle!rle atılan zehirlerin, sarin gazının da etkisi var elbette bu sık görülen kalp krizlerinde ancak ben burada bu işin protein kısmına dikkat çekeceğim bugün.Eti yağıyla pişirin ve yiyin, eti kemiğiyle pişirin, bol bol tereyağı, kaymak, süt, yoğurt, peynir yiyin, günde iki fincan kahve için diyorlar doktor Canan Karatay ve ümit Aktaş, ayrıca yine Canan Karatay benim kolesterolüm çok yüksek, kolesterolün yüksek olması kötü bir şey değildir, ben çok sağlıklıyım da diyor, gülerek ve kendinden emin bir şekilde, birde Çinli hamile kadınların günde 10 yumurta yediklerini, bol bol yumurta yenmesi gerektiğini söylüyor.bunlara karşılık olarak doktor osman müftüoğlu ne diyor, etin yağı ve kemikleri hayvanın toksin depolarıdır, bunları yemeyin, yoksa toksin alırsınız diyor, bol hayvansal gıda yemek iltihabı ve kötü kolesterolü yükseltir, bu da kansere, kalp krizine yol açar diyor, bence bu konuda osman müftüoğlu haklı, hatta birde her zaman ve özellikle yaşınız ilerlediğinde hayvandan üretilenleri ve hayvanı değil hayvanın yediklerini yemeniz gerekiyor diyor, haftada birkaç gün hayvansal gıdasız kahvaltı ediyormuş Osman Müftüoğlu, insana kilo aldıran, besleyen, besileyen şey hayvansal gıda. bu durumda osman müftüoğlunun söyledikleriyle Canan Karatay ve ümit aktaşın bütün söyledikleri yalan ve yanlış oluyor, ki benim kanaatim de o yönde, her ikisi de açıkça yalan söylüyorlar, üstelik her konuda, doktor Murat Topoğlu da kilo vermek ve kalbi korumak için hayvansal gıdadan uzak durmak gerektiğini söylüyor, buna yoğurt dahi dahil.yalnız osman müftüoğlu da kahve için diyor, üstelik ısrarla, bu konuda yanıldığını değil kasıtlı olarak yanılttığını düşünüyorum, tıpkı söz konusu diğer iki doktorun da yaptığı gibi, peki neden bir konu hakkında doğruyu söylerken diğer konuda yanlış söylüyor, çünkü kafalarımızın karışmasını, ne doğru ne yanlış karmaşasının içinden çıkamamamızı hedefliyorlar, amaç kafaları karıştırıp bizleri anlayamaz, işin içinden çıkamaz hale getirmek, belki, belki bir ihtimal osman müftüoğlunun yanılıyor olma ihtimali olabilir ama diğer ikisinin asla.Sınıflara ayırmışlar anlaşılan doktorları, kimi kolesterolle, yani aşırı hayvansal gıdayla öldürmekten sorumlu, kimi kahveyle, kimi de şekerle, bu arada şeker iyidir, bir zarar vermez diyen doktorda Yavuz Dizdar.Bildiğim, söylediklerine tamı tamına güvendiğim iki doktor var, biri Ayşegül çoruhlu diğeri osman erk, osman müftüoğlunun diğer söylediklerinin yanısıra her ikisi de kahvenin asidik ve son derece zararlı olduğunu ve vücuttan kalsiyumu attığını söylüyorlar, ve sonsuz haklılar.Ayşegül Çoruhlu hayvansal gıda çok yenmemeli, yenecekse yanında mutlaka ağırlıklı olarak sebze ve çiğ sebze ile yenmeli, yoksa kemiklerden kalsiyum çalar vücut, kemik kaybedersiniz diyor, yani tereyağı değil zeytinyağı, et değil bakliyat, kaymak, yumurta, peynir, süt, yoğurt serbest sandığımızın çok daha altında yenmeli, beslenmede serbest olan sadece sebze ve salatalar, yine iyi, yararlı yenilebilirler zeytin, fındık, ceviz, badem, tahin, yani hayvansal olmayan bitkisel yağlar, ayçiçek ve mısır yağı hariç, ve tabi ki bol su, en az 1 litre.Bir kilo tereyağı ile bir kilo zeytinyağının fiyatı aynı neredeyse, bir kilo peynirle bir kilo zeytinin de öyle, sadece aldıklarımızın yönelimini değiştireceğiz, para olarak hiçbir fark yok aralarında, lezzetçe de öyle, şartlanmışlıklardan başka bir şey yok aslında, ilkokulda ne öğrenmiştik, en yararlı şeyler proteinler, yani et, süt, yumurta, çok şeyi unuttuk ama bunu unutamadık niyeyse bir türlü, ağırlıklı olarak hayvansal gıda ile beslenen doğu bölgesindense zeytinyağı ve sebze ile beslenen egeliler çok daha uzun süre yaşadıklarına göre, doğuda yaşayanlara göre çok daha fit, normal kiloda olduklarına göre çokta üstüne düşünülecek, yazılacak çok şey yok aslında, sonuç zaten ortada, benim bir şey dememe, yazmama dahi gerek yok, bir fark daha var aralarında, batıdaki insan doğudakinden çok daha medeni, ne bileyim belki çok hayvan yemek hayvanlaştırıyor, agresifleştiriyordur belki insanı, ki bu çok mümkün.şimdiye kadar doğudaki insan hayvansal gıdayı bulabilmiş, onu yemiş, zorunlu olarak, ama bizim şu an seçme hakkımız var ama yanlış bilgiyle yanlış yönlendiriliyoruz, mesele bu, Canan Karatay ve ümit Aktaş sayesinde, hayvansal gıdaların hepsi katı, doymuş yağ içeriyor ve insan yapısı bunu yeterince çözmeye, tüketmeye muktedir değil.son olarak şunu ekleyeyim, zeytinyağının yaşam süresi ne kadar, neredeyse sonsuz, peki ya tereyağının, bir iki ay içerisinde küfleniyor, peynir zeytin farkı da buna benzer biçimde, belkide sizin de yaşam sürenizi belirliyordur yediğiniz şeyin yaşam süresi, yani demem o ki hayvan gibi hayvan yemenin bir alemi yok, yenilebilir ama ayarında, abartıya kaçmadan.*yeni bilgi, can ataklı 3 aydır hayvansal gıda diyeti yapıyormuş, çay ve kahvenin de yasak olduğu ve 3 ayda 20 kilo vermiş.*doktor nejat eslen de hayvansal gıdadan uzak durmak gerek diyor, özellikle 40 yaş sonrası.

*** Şehirlerde aslan, timsah, goril, ayı, domuz besliyor muyuz, hayır, neden, çünkü insanlara zarar verebilirler, köpekler de zarar verdiklerine göre insanlara, istisnasız her gün bir yada birkaç köpek saldırısı haberi oluyor haberlerde, neden onlarla içli dışlı yaşamamız gerekiyor?Biz onlarla birlikte yaşamıyoruz, onlara bakmıyoruz diye aslanların, kaplanların nüfusu azalıyor mu, bununla çok mu ilgiliyiz, değiliz, köpeklerin özelliği, farkı ne aslandan, kaplandan, bu ısrar niye köpekler için, insan canından daha mı kıymetli köpek canı.kaldı ki insanlar köpeklere değil köpekler insanlara zarar veriyor, bu durumda korunması gereken köpekler değil insanlar, çocukların yaralanması, ölmesi, eziyet görmesi hoşuna mı gidiyor birilerinin yoksa, her gün en az birkaç çocuğun, ya o çocuklardan biri sizin çocuğunuz olsaydı?geç köpeği evde kedin olsa ve çocuğunun yüzünü iki kere tırmalasa ne yaparsın, kediden mi kurtulursun çocuğundan mı, birinden kurtulmazsan o sorun bitmez, bitmeyecek, ya köpeklerden kurtulacağız yada o çocuklar ölmeye, yaralanmaya devam edecekler, hangisinden kurtulmalıyız?ben bütün köpekler öldürülsün demiyorum, biraz beride eşelensinler diyorum sadece, bunun adı barınak olur veya başka bir şey, benim bir sokaktan sırf köpekler var diye geçemem diye bir şey söz konusu dahi olmamalı, Veya onda birim büyüklüğünde bir köpekçik tarafından ölesiye korkutulmam hiç hoşuma gitmiyor bu yaşta, 55 yaşındayım, durduk yere niye şiddete uğruyorum, kimin keyfine, insandan gelince şiddet şiddet te köpekten gelince o şiddet şiddet olmuyor mu, köpek şiddeti her an yerde, hangi köşe başında çıkacak karşınıza belli bile değil, köpekler şehirlerde yaşayacaklarsa eğer biz bırakıp gidelim şehirleri madem.Bu iş böyle sürmemeli, bunun bir çözümü olmalı, ben her sokağa çıktığımda kendimden emin ve güvende olmalıyım, köpek saldıracak diye sokağa mı çıkmayacağız? İşte bu yüzden bir köpek yaptı diye bütün köpekler cezalanmalı çünkü hepsi aynı şeyi yapıyor, insanlara saldırıyorlar.Sanki köpekler sokaklarda yaşadıklarında lüks ve şatafat içerisinde yapıyorlarmış gibi barınakları kıyılamıyorlar, hiç değilse orada karınları doyar, böyle aç sefil sokaklarda olmaları daha mı iyi, hem bizim için hem köpekler için, orada isterlerse yesinler birbirlerini, hepsi aynı ağza, dişe sahip nasıl olsa, şartlar eşit.Adı üstünde sokak köpeği, sokakta yaşıyor, bulabilirse bir şeyler yiyor, bulamazsa aç kalıyor, çok üstünüze vazifeyse sokak köpeklerini savunmak alın evlerinize orada bakın, siz bizlere çemkirmekten kurtulmuş olursunuz böylece bizler de sizleri dinlemekten, ve sokak köpeklerinden.Daha insanca bir yaşam için şehirlere göç ettik, ne mümkün, köpeklerden fırsat yok ki insan gibi yaşamaya, köşe bucak kaçarak, saklanarak yaşar olduk, eskiden yaşadığımız yerlerde hiç değilse bilirdik bu kimin köpeği, huyu suyu nedir, nasıldır diye, saldım çayıra mevlam kayıra yaşayıp gidiyoruz, sözde başkentte ve iyi denebilecek bir semtte oturuyorum, kızım ne zaman bisiklet sürmeye çıksa köpeklerin izini sürmekten saatlerce evin yolunu bulamıyor, her çıkışı bir stres, bir muamma onun için, vazgeçti artık, çıkmıyor, her yer köpek, oğlum nerede köpek görse yolunu değiştiriyor, oradan değil buradan gidelim diyor bana, yürüyüşe çıksam hangi köşeden köpek gelir, saldırır diye rota çiziyorum kendime her seferinde, otuz metre ötemde köpekler oluyor çoğu zaman, ve saldırgan köpekler, yazın sitenin köpeğinin karnını deştiler, beş, on tane, bir yatırsalar adamı yerler, yaşanır mı böyle, nereye kadar, devlet onları koruyor, belediyeler ilgilenmiyor, peki biz ne yapacağız, geriye göç etmek lazım.

*** Elektriğe %50 falan değil, yalan, direkt %127 zam gelmiş, baktım benim aylık tüketimim 230, bu demektir ki herkese basmışlar %127 zammı, %50 de işin göz boyama, aldatmacası, kim 150 kw altında kullanır, ancak iki kişi yaşayanlar.Bu ay 210 tl gelen faturaya gelecek ay aynı kullanım oranında 470 lira civarında para ödeyeceğim yani, alın size yeni yıl sopası, padişahım çok yaşa.Hani kalkmıştı TRT payı, duruyor, 2,18 KDV de %18, maşallah maşallah.*faturanın 150 kilovata kadar olan kısmı %52 den, kalan üst kısmı ise %127 den hesaplanacakmış, yine çok yine çok, yine 350 civarında gelecektir bana, zorunlu elektirik tasarrufuna gideceğiz yani, erken yatarım erken kalkarım, ben zaten öyle yaşıyorum ama böyle yapsan bile olmaz çünkü gün neredeyse saat 8 de ağarıyor, her sabah bir iki saat lamba açık oluyor mecburen.

*** “Benim çocuğumun hayatı kaydı, şu anda okulda olması gerekirken 34 gündür bu hastanedeyiz, 9 kere ameliyat oldu, 6 ameliyat daha olacak, yiyemiyor, içemiyor, çok zor günler bizi bekliyor, konuşmak istemiyor, uyku uyuyamıyor, habire köpekler sürüklüyormuş gibi sıçrıyor, oğlum da biz de ağır bir travma geçiriyoruz, bu süreci nasıl geçiririz, nasıl atlatırız bilmiyoruz, kafasında, bacağında her yerinde ısırık izi var, 150-200 ısırığı var” 28 kasımda ankarada köpeklerin saldırdığı çocuğun annesi

Çok, çok iğrençiz, hepimiz sen, ben, o, biz, siz, onlar, yani hepimiz, iğrençiz, o çocuk bir aydır bu halde, çok çok iğrençiz.