Press "Enter" to skip to content

Gündem 2ss Haziran’15

***Umut, ümit etmeye bile korktuğum şey oldu, Erdoğan devri bitti, %50?den %40?a geriledi, şükürler olsun, artık başımızı çevirdiğimiz her yerde onun suratını görmeyeceğiz, ne mutlu bize. Oh be, dünya varmış, despot Erdoğandan kurtulduk, bir o olsa yine iyi, emine, sümeyye, bilal, hepsinden toptan kurtulduk, bir taşla kaç kuş, bilalin ok atışını özleyeceğim ama, ne derseniz diyin, sıfırcı bilal, fetihler metihler bile sökmedi, gitti, gitti, gitti; sarayında mutlu mesut yaşasın, ona vakfettim gitti o sarayı, yeterki bizi rahat bıraksın, aldığı bir o saray olsun, ümitleri hayal oldu, başkan olamayacak, sonunda bu millet gerçeği görmeyi başardı. O saray onun mezarı oldu, kendini o sarayla bitirdi, altın?a yapmanın karşılığını aldı, 10 ay önce c.b. seçimlerinde sarayda değildi, bir apartman dairesindeydi, aynı bizim gibi, bütün farkı saray yarattı, bin odalı saray, 250 odalı evcik, adamın cümle sülalesi dolar o evciğe, aç doyuran dergahı mı c.b.lığı, bin liraya bir bardak, iç şimdi doya doya, son içişin olsun, giderken birkaçını da götür yanında, hatıran olur, büyük düşünmenin bedelini büyük ödedi, padişahlığa gidildiğini gören akp seçmeni geri çark etti, sana güvenmiyoruz dedi, şükürler olsun.

Bu seçimin en çok sevineni hdp oldu, %13, emanet oylara ihanet etmeyecekleri sözünü verdiler peşpeşe bu gece, gerçekten öyle olacaksa başımızın üstünde yerleri var, umarım bu sözlerini unutmazlar, ayrıca aldıkları oyda barajı geçip akp ye oy gitmemesi için çırpınanların payının çokluğunu göz ardı etmeyip akp ile öyle bir ilişki içinde olmaları gerek, gerçi akp nin birşey yapacak hali kalmadı, başkanlık maşkanlık hayal oldu da, yinede hdp nin akp işbirlikçisi olmak gibi bir hataya düşmemesi lazım, oy verenlerini hayal kırıklığına uğratmamak ve onlardan yine oy alabilmek için. İkinci bir işbirlikçi şüphelisi mhp, 4 puan ilerledi, %16, şimdiye dek hep akp ye karşıt görünüp bütün oylamalarda akp den yana oy kullanmıştı, akp nin istedikleri şeyler meclisten mhp oyları ile geçmişti, Şimdiden sonra nasıl davranır bilemiyorum.

Her şey tersine döndü, ne mutlu bize, kötülük değil sağduyu kazandı, bir dahaki seçimlerde iyice eriyecek akp, bu erime başlayana kadardı iş, gerisi çorap söküğü gibi gelir, üstelik ortada başka bir sağ parti olmamasına rağmen, ap, dyp, anap muadili bir parti yok ortada, ona rağmen bu oy kaybı çok büyük başarı, sağ oyların gideceği ikinci bir parti olmamasına rağmen yani, bu akp nin bittiğinin resmidir. chp yerinde saydığına göre, %25, akp den giden oylar mhp ve hdp de bölüşülmüş.

Sonunda iç rahatlığıyla bir uyku çektim bu gece, kuş tüyü yatakta uyur gibi uyudum, rüyalarım gerçek oldu, dünya varmış. vatan partisi %1 i bile göremedi herhalde, vatana bir oyum feda olsun, bundan böyle her oyum vatana gidecek, var oldukları sürece, bilirsiniz, önce vatan, dağda taşta o yazmıyor mu;)))

En büyük eşitsizlik bu diğer, yani baraj altı oylarının birinci partiye gitmesi hususu, bütün partilere bölüştürülmeli, niye öyle bir haksızlık yapılıyor ki, yeni meclisin halledeceği ilk husus bu olmalı. Bu sayede akp 50 m.v. ni beleşten kapıyor, haksızlık, oy oranlarına göre bölüşülmeli bu sayı. Bu defa çoğunluk yinede 3 partide nasıl olsa, görsün gününü akp bakalım, dengeler nasıl kuruluyor, bozuluyormuş.

Okullar kapanmadan yapılan, temmuz, ağustosa denk getirilmeyen bir seçimin sonucu işte bu, yupppiii!

Cumhurbaşkanlığı seçimi 10 ağustos 2014?te, 2011 seçimleri 12 haziran, 2007 seçimleri 22 temmuzda yapılmış, 2002 seçimleri kasımda yapılmış ama o zamanda hdp piyangosu vurmuş akp ye, yoksa %34 müş, hilenin varacağı son nokta işte burası. Bir sıçrarsın çekirge? Şıkıdım şıkıdım şimdi oynanır işte. Şinanayda yavrum şina şinanay, mastika mastika, bugün ayın sekizi de gülüm nanay nayda ninay, Arınç baba ne diyecek, Arınç baba ne diyecek?

Birinci parti olamazsam istifa ederim dediğini hatırlıyorum, tek başına iktidar olamazsak istifa ederim dedi mi tam bilmiyorum, ama görünen o ki Davutoğlu?nda bir istifa havası yok, balkon konuşması bile yaptı, pişkinliğe verecek gibi, ama nedense arkasındaki yeni m.v. nin yüzleri hiç gülmüyordu, çıkacak tufandan korkuyor olmalılar, hepsi kendinden korkacak bundan böyle, bu dünya ne sana ne de bana kalmaz, demiştik duymadılar, nasılmış! Bütün anket sonuçları bunu, bu sonucu veriyordu üstelik, yinede beklemiyorlardı bu şoku bence, aman bilal oğlan, yandın bilal oğlan, baban sana sıfırla dedi, sıfırlıyamadın bilal oğlan, bugün ayın sekizi?

Bizler ermiş muradına, onlar çıksın kerevetine! Bu masalda böyle biteeer;)))

Cemaatle birbirlerini yediler, bu iş bize yaradı, bir taşla iki kuş, ikiside iflah olmaz artık, kimse onlara inanmaz, innnşallah!

***Benden başka sevinen yok galiba ortalıkta, milletin üstüne ölü toprağı serpilmiş sanki, ne kadar abartıyorlar bu akp yi, korkudan ödleri patlıyor, facebookta bir şey paylaşmaya korkuyorlar, neyse ki benim saldırılarımı beğenen 1,2 kişi çıkıyor, birde sevinecek birşey yok ortada, sevinmek için erken paylaşımları yapanlar var ki, belkide bana uyarı için, onlarda en az benim kadar azılı akp düşmanı, anlayamadım gitti, ne korkacağım, demirden korksam trene binmem, uçaktan korkuyorum ama demir yüzünden değil, havada olmaktan, havada olmak bana güvenli gelmiyor, ben bir toprak grubuyum, boğa;))) korksam burada ne işim var, onlar bilmiyorlar tabi deliliğimin bu derecede olduğunu;)))) orada seçimdeeen seçime şakıyorum, oysa burada her gün;)))

Darbe mi yapacak akp, şimdiden %10 kaybetti işte, daha ne olacak! Yani genelde %10 kaybetti, kendi içinde %20. Sevinmemiz için daha ne olması gerekiyor, sonun başlangıcı işte, ilk etapta bu kadar olur, onlar sevinemediğine, balkonda bile somurtup durduklarına göre bizler sevineceğiz elbette, bugün de sevinmezsek ne zaman sevineceğiz?

İçim bayram ediyor bayram, o yüzden hep bayram şarkıları söyleyesim geliyor; ?Sevinin küçükler, övünün büyükler, 7 haziran kutlu olsun, çok büyük bayram bu bayram herkese kutlu olsun;))) Bugün bayram erken kalkın çocuklar, giyelim en güzel giysileri?.?

***O emanet denen oylara ihanet daha ilk günden başladı, Demirtaş?ın istanbulda yaptığı mitingde apo bayrakları dalgalandı, özgürce, seçimden önce öcalan adını ağzına almayan Demirtaş seçim sonucunu değerlendirirken öcalan ve barış sözcüklerini birlikte kullandı, öcalanın yeğeni dilek öcalan meclise yerleşti, emanet oylar soldan, m.v.leri pkkdan, ne güzel iş, solcular yaptıkları ile ne kadar övünse azdır, tek iyi yanı barajı geçip akp ye oyların gitmemiş olması. Koalisyon yapmazlarsa tabi, toplamları 338 ediyor ki, başkanlığı halk oyuna sunmak için yeterli bir sayı. Kendileri bilir, o oyların anahtarı yine bizlerde nasıl olsa, gördükleri görecekleri bu kadar olur.

Seçime katılım çokmuş, önceki seçimler yaz aylarında yapıldığından olmasın sakın!

chp nin oyları artmamış gibi görünse de artmış, yine saçmalamaya başladı mı dediniz, anlatayım, Bahçeli hesabına başlıyorum;))) ortada buharlaşan %10 luk bir akp oyu var, %4?ü mhp ye gitmiş, geri kalan %6 direkt olarak hdp ye kaymış olamayacağına göre, bu her türlü mantığa aykırı, o %6 chp ye geçiş yapmış, sadık chp li ve solcular ise baraj korkusu sebebiyle hdp ye geçiş yapmışlar, sözün daha kısası akp den chp ye %6 geçiş olmuş, chp den hdp ye de %6 geçiş olmuş, birbirini yok etmişler, chp %6 hdp ye vermiş olmasına rağmen oy oranında düşüş yaşamamış, yerini korumuş, yani aslına bakarsanız bu seçimde chp nin gerçek oy oranı %30-31 civarında, hdp nin baraj korkusu olmasaydı öyle olacaktı, yani seçimin bir kazananı da chp, vaatleri işe yaramış, Kılıçdaroğlu iyi bir kampanya yapmış veya akp den gözü yılanlar chp ye kaymış, her ne sebeple olursa olsun chp bu seçimde oy kaybetmemiş, aksine arttırmış, oy kaybetmiş olsa seçim sonucunun %25 değil, hdp ye giden oylarla %20 olması gerekirdi, nasıl ama, bu çıkarımda bulunan kaç kişi var etrafta? Hep düz mantıkla bakmak doğru değil, birde bunun çetrefilli yolları var. Herkese göre chp oy kaybetmiş, başarısız, bana göre chp oy kazanmış, başarılı, o da benim farkım işte;)) Bakmayın siz alttan aldığıma, aslında zekiyimde çaktırmıyorum;)))) Şaka, çok az üstünde düşünmek bile yeterli bu çıkarım için.

***400 milletvekili, ?istedim vermediler, milletim ben garibem, kıyaram ben canıma, sarayı sevmişem? Erdoğan kayıp, sesi çıkmıyor, dün Davutoğlu ile görüştü, aynı masada, Erdoğan somurtuyor, Davutoğlu sırıtıyor, hınzır, yaramaz bir çocuk gibi, yaramazlık yaptı ya, afacan ahmet, herkesin ağzında Erdığan?ın yokluğu, bende ona bir şarkı yapayım dedim.

Bende diyorum Hüseyin Yayman bu seçimlerde tv?de görünmüyor, seçim gecelerinin en popüler ismi, ki o kanaldan bu kanala gezerdi her seçimde, en büyük bilir kişimiz, akillerin en akili, bu seçim gecesi ortalarda yok, unutmuşum m.v. adayı olduğunu, seçilmiş bile, halbuki c.b. seçimlerinde Erdoğan kaybedecek gibi olunca hemen nasılda taraf değiştirmiş, oylar toparlanmaya başlayınca eski halini almıştı, o şimdi bir akp m.v., milletvekilliği de ayağa düştü kardeş, kimler m.v. baksanıza!

***Kandilden bir büyük zat ?Herkes birbirinden oy alabilmek için seçime girmiyor mu? Bu nereden çıktı, anlayamadım. Bazıları HDP?nin barajı aşması için oy vermiş olabilir. Bu emanet değildir. Öyle emanet oylardan falan bahsetmemek gerekir. HDP seçime ilkeleriyle girdi ve HDP?nin ilkeleri oy kazandı.? demiş, yani açıkça sizi kandırdık, oyuna getirildiniz diyor, Demirtaş barış, demokrasi, halkların kardeşliği derken sesleri çıkmadı, iş bitti nasıl olsa, 80 hdp m.v. mecliste, 27 milyar hazine yardımı cepte, hal böyle olunca kandilden bu sıkı fırçayı yiyen Demirtaş 180 derece çark etmiş,

?Biz emanet oylarla barajı aşmış değiliz. Biz yüzde 13.02?ye yakın oy aldık. Bunun içinde bir tane bile emanet oy varsa bu bizim için kıymetlidir. Fakat biz emanet oylarla barajı aşmış değiliz. Çok güçlü, örgütlü bir tabanımız var. Tabanın desteğiyle barajı aştık. Ama bize emaneten oy veren varsa bile ona saygı duyacağımızı belirttik. Hangi gerekçeyle verilmiş olursa olsun, her oy kıymetlidir. Ama HDP tümüyle emanet oylarla buradadır yaklaşımı doğru olmaz elbette.?

Eee, ?ben böyle olacağını söylemiştim? dersem ?yalan söylüyorsun? diyemezsiniz herhalde.

Önce öcalanın kadınların bakımlı olması isteği ile başladı her şey, alem buysa ayak uydurmalarını istedi, kadınlar süslenip püslenip gelmeye başladılar meclise, o eski bakımsız, anarşist hallerinden eser kalmamıştı artık, baktılar bu böyle iyi gidiyor, millet yutuyor, güzel, temiz yüz, mülayim insan operasyonu yapıldı partide, Demirtaş yerine oturmuştu, kadın eş başkanlar elene elene Figen Yüksekdağ?a ulaşıldı, o da güzelliğinin hakkını vererek gerek seçim mitinglerinde gerekse seçim sonrası konuşmasında Demirtaş?ın yanında en güzel gülücüklerini göndererek pkk nın vitrin güzeli olduğunu gösterdi, hepsi öcalanın taktiği, bu tuzak böyle başladı işte, sonrası malumunuz, her şey ortada, savaşta her yol mübah, ne demişti o büyük zat, ?Herkes birbirinden oy alabilmek için seçime girmiyor mu?? Bu sözün karşılığı 80 m.v. ve maaşı, prestiji artı 27 milyar hazine ödeneği, karlı iş, beyaz?dan daha mı karlı acaba? Alem buysa kral biziz yani. Beyaz, eroin anlamında kullanılıyor, bilmeyenler için.

Ne demişim yukarıda ?Fazla hırs yapmanın, oy bulacağım, oy çalacağım diye kendini olduğundan farklı göstermenin gereği ne, bu hırsın nedeni ne, niye bu kadar hızla yükselmek istiyorlar, bu bende şüphe uyandırıyor.? Aynen söylediğim gibi çıktı işte, kandırıldık, ben kandırılmadım da, kandırılanlar kandırıldı. Olacağı, olanı olduğu gibi bilmişim işte. Bilmez olaydım, bilmemeyi, yanılmış olmayı tercih ederdim ama bu böyle, gerçek bu çünkü, onlar iflah olmaz bir toplum; nefret, kötülük içlerine işlemiş, ne yapsanız kazıyamazsınız. Otuz bin kişinin katillerinin, yani faşistlerin bir anda iyi adama dönüşmelerini beklemek peri masallarında bile olmaz, her akla aykırı, bende inanmamıştım zaten.

***Faşizme faşizmle karşılık vermekte faşizmdir, bu onları haklı mı çıkarır, faşizmin haklı olanı, olmayanı mı var, ortada otuz bin masum, günahsız, anne baba kuzusu insan evladının öldürülüşü söz konusuysa bu faşizmdir, o hain pusularda her eve ateş düştüğünde bende onlarla beraber aynı acıları hissettim, hala hissediyorum, sen hissetmedin mi, iyi oldu mu dedin, bu nasıl bir gaddarlık, bu nasıl bir hafıza yitimi, bu kadar çabuk unuttuk mu bunları, yıllar boyunca her Allahın günü ölüm haberi duymaktan kulaklarımız usandı, kursağımıza kadar dolduk ölüm haberleriyle, biz sadece duyduk, birileri, otuz bin kişi yaşadı o ölümleri, ölüm anlarını, ölüm acılarını, ve elbette aileleri, akrabaları, sülaleleri ve koca bir millet, kulağını tıkamayan, insanlığını yitirmemiş olan kısmı, bu duygulara bu kadar uzak mıyız, üstelik çocuğunu vatani görevine göndermekten başka bir suçu olmayan sıradan, senin, benim gibi masum, mazlum insanlar. Ne suç işlemişlerdi 20 yaşındaki evlatlarını toprağa vermek için? Kim kıyar, dayanır 20 yaşındaki evladının pisi pisine öldürülüşüne, toprağa vermeye? Hastaneler doldu taştı, bir dolu sakat insanımız oldu, bakıma, hazır paraya muhtaç, sapasağlam insanlar sakat kaldı, hastaneler yeterli gelmedi koca koca rehabilitasyon hastaneleri açıldı, ruhsal iyileştirme için, çünkü oradan sağlam gelenlerin bile hepsi kafayı yedi, rehabilitasyon hastaneleri hala var, evimin 3-5 kilometre aşağısında, gölbaşında, pek çok yerde, geniş, geniş, çok geniş düşünmek gerekiyor bu konuyu irdelerken, oldu da bitti maşallah meselesi değil bu iş. Bu milletin anası ağlayacağı kadar ağladı, kimi uyutuyorsunuz analar ağlamayacak diye. Ortada filler tepişirken otlar ezildi ama otları gören yok, otun ne önemi var ki, ot işte, dostlar sağ olsun, üstüne bir soğuk su içeriz olur biter, öyle değil mi?

Madem o kadar büyük örgütlerdi öldürselerdi kenan evreni, onun şurekasını, elebaşlarını, 12 eylül işkencecilerini, hala elini kolunu salllaya sallaya geziyor onlar değil mi, yıllardır meclisteler, kaç önerge verdiler 12 eylül suçluları için, ben duymadım, ancak maaşlarını alıp süslenmeyi biliyorlar, birde öcalanı ziyaret etmeyi, var mı ortada bir varlıkları, varsa yoksa işleri pkknın kıçını kollamak, 20 yaşındaki çocuklardan ne istediler, yaptıkları ne Allaha yaradı ne de kula. Düşmanın kim, kendi milletinin çocuğundan ne istiyorsun, hesabın kiminleyse onunla gör hesabını, çoluk çocukla işin ne? Kendi düşmanlarını kendi elleriyle yarattılar, koca bir millet, şimdi gelin bizi kucaklayın diyorlar, bu nasıl olacak? Başlangıçları, çıkış noktaları haklı olabilir belki ancak vardıkları noktada haklılıklarını kendileri sıfırladı, ayrım gözetmeden acımasızca öldürerek, onlar çocuktu, çocuk, eline silah tutturulmuş birer çocuk. Sıradan bir seri katilden ne farkları kaldı, seri katil örgütü.

Bu senin, benim çocuğum da olabilirdi, hala olabilir, bir kıvılcıma bakıyor her şey, her an tehdit halindeler, gücü gücü yetene, vahşilik, zorbalıkla yönetilen, yaşatılan bir dünyada yaşıyoruz madem her an her şey olabilir, ne insanlığın, insan olmanın bir önemi var ne de hiçbir insani değerin, duygunun, sadece kaba kuvvet, kaba kuvvete boyun eğerek yaşayacak olacak idiysek niye içinde bulunduğumuz dünyayı tanımaya, anlamaya çalıştık, buna vakit ayırdık, eleştiremeyecek, eleştiremeyecek bir beyne sahip olacak, eleştirel bir gözle bakamayacak isek, alsaydık elimize bir silah olur biterdi, önümüze geleni öldürseydik, öldürüleceğimiz günü bekleyerek, bu kadar basit mi hayatın denklemi, öl, öldür, bu kadar mı ilkel yaratıklarız, biz aklımızı silah olarak bildik, kullandık, birileri için en azından başlangıçta, ellerindeki gül anında saklandı bile, ne oldu da saklandı, kim ne yaptı, korkudan oylarınızı da verdiniz, daha ne istiyor olabilirler, bir seri katil örgütüne inanılmış olmayı kendime yediremiyor, o yüzden korkudan diyorum, korku çok daha masum o inancın yanında.

Daha iki gün önce ne demiş yeni bir milletvekilleri, köy korucularına; ?bu memleketten defolup gideceksiniz, bize uzattığınız o keleşi size geri çevirmesini biz çok iyi biliyoruz?; bunu bilip başka bir şey bilmediğinizi biz zaten biliyoruz, bu sözler ile ne anlatılıyor, bu sözler size ne anlatıyor, yoruma bile gerek bırakmıyor zaten, faşiste faşist demek faşistlikse ben faşistim, bu durumda faşiste faşist dediğim için bana faşist diyende asıl faşisttir. Bunu söylemek faşistlikse ellerindeki silahtan korkup söyleyememek, faşiste faşist diyememek, bükemediğin eli öpmek, daha dün katil dediğine, katil diye düşündüğüne bugün oy vermek nedir, onun cevabını isteyen kendi kendine verebilir.

Birden, otuz bine kadar say bakalım ne kadar sürecek, 1 saat, 10 saat, bilemiyorum, o saydığın her bir rakam, her bir saniye bir ölüm anı, sıradan bir ölüm değil, korku dolu, kanlı, acılı bir ölüm, yüreğin el verir mi bu sayıyı saymaya? Boğazın düğümlenmez mi hiç? Ben sayamam, benim sayamadığımı onlar kendi elleriyle gerçekleştirdi ve ben o kanlı ellere elleriyle oy verenlere onay mı vereceğim, çok beklersin. Ben hiçbir zaman onayladım böyle bir direniş biçimini, yolu acımasızca öldürmekten geçen, bundan sonrada onaylayacak değilim, insanlık dışı, yaşananlar vatana, millete ihanet falan filan değil, yaşananlar insanlık suçu, ha hitler, ha pkk, öcalan, benim gözümde hiçbir farkları yok, her ikisi de katliam yaptı, tek fark hitlerinkiler yahudiydi, pkklılarınkiler üniformalı, hepsi can, insandı, ve ben bir insanım, ve ben o suç şebekesini hiçbir şekilde onaylamam, ne oyumla, ne de düşünce biçimimle, sadece onaylamamakla kalmaz onaylayanı da kınarım, kınayanda beni kınasın, güler geçerim. Ve kınayanın insanlığından şüphe ederim. Benim bir filmde gönlüm elvermez böyle bir zulmü izlemeye, sen gerçeğini mi onaylıyorsun, pes doğrusu. O pisi pisine öldürülen bütün çocukların ruhları şad olsun. Film diyince, shoot the dogs, köpekleri vurmak filmi geldi aklıma, aklın bitip hayvaniliğin yaşandığı bir film, tıpkı pkklıların yaptığı gibi, o filmi unutabileceğimi sanmıyorum.

Bu zulmün karşılığında aldıkları ne, hepi topu 40, bilemedin 50 milletvekilliği, 80 değil, bunlar yaşansa da yaşanmasa da o sayıyı zaten alırlardı, kendi tabanlarıydı, o zamanda, bu zamanda, otuz bin kişi öldü de ne değişti, ne kattılar kendilerine, aferin diyen otuz bin kişi katabildiler mi, nefret eden kaç kişi var, başladıkları noktadalar, uzlaşı, bunu baştan yapamıyorlar mıydı, otuz bin kişiyi öldürmeden de yapabilirlerdi rahatlıkla, otuz bin kişiyi öldürmek onlara ne kattı, öyle olsaydı bu millet onlara bu tepkiyide vermez baraj korkusu için değil gönülden de oy verirlerdi, belki ben bile verirdim, dostluk, barış söylemleri daha çok yer bulurdu kendine, hata ettiler, kendileri kaybetti, bu hatanın bedelini hep ödeyecekler. Kendi gerçekliklerini, nasıl bir yanlışın içinde olduklarını göremediler, adam öldürmeyi adamlık sandılar, şimdi adam adam gezsinler, katiller ordusu.

Bugün facebookta paylaşılmış bu yazı, bu, bu konunu son sözü olsun, şimdilik, ne demek istediğimi yeterince anlattığımı sanıyorum; ?istediklerimizi verin analar ağlamasın ile istediklerimizi vermezseniz ananızı ağlatırız arasındaki farka çözüm süreci denir? aynen öyle, her kelimesine katılıyorum.

***Geçen gün annem dikkatimi çekti, Türkeş?in ve Bahçeli?nin ülkücü gençliğine, farklarına, bir hırt insanla bir insan insanın kitleleri ne kadar değiştirebildiğine, etkileyebildiğine, onca ölüm, zulüm, 12 eylül öncesinden bahsediyorum, büyük ölçüde Türkeş?in bu uzlaşmaz, kışkırtıcı tavrı yüzünden yaşandı, Bahçeli ülkücülerin kurtuluş reçetesi oldu, neyse ki, neyi paylaşamamıştık ülkücülerle, şimdi pek çok noktada aynı çizgideyiz, görünen bariz bir farkımız bile yok, birbirimize oy bile veriyoruz yeri gelince, Mansur Yavaş?a verdiğimiz gibi, aynı düşünce biçimini pkk ya da uygulayabiliriz rahatlıkla, öcalana yani, ama ne yazık ki onlarınki ölmedi, anca bir parça ıslah oldu diyelim.

Sorumlunun %90 Türkeş olduğu yanlışlıklar zinciri bizi, bizleri getirip tayyipin önüne attı, şans ona güldü, o da evire çevire bizimle top oynuyor, biliyorsunuz, top oynamak becerebildiği ender yeteneklerden biri, Türkeş olmasaydı zor görürdü bu hükümranlığı. Bir yanlış insan ne yanlışlara mal oldu insanlara, hayatlar parçalandı, dengeler değişti, düzenler bozuldu, türkeşi, evreni, diğer sebep olanları ve hala bu uğursuzlukları devam ettirenleri Allah yerlerinde rahat ettirmesin inşallah, ne bu ne de öbür dünyada.

İrili ufaklı Hitler?lerin olmadığı, insanları birbirlerine kırdırmadıkları bir dünya istiyorum artık, kendim için, çocuklarım için, yaşanası bir ülke, bir dünya için, barış ve uzlaşı içinde, güllük gülistanlık, neyi bölüşüp paylaşamıyoruz, bu ülke bizim, hepimizin, bu ülkede doğduk, bu ülkede yaşayacağız, var mı bunun bir başka yolu, itişip tepişmekten ne geçti elimize, yeterince tepişmedik mi, dünya kıçıyla gülüyor biz burada tepişirken, yağları eriyor, iyi oluyor, it iti kırıyor diyor, müslüman dünya dışında var mı bir tepişen, herkes bir lokmasını huzurla yiyor ve işine bakıyor, insanca, insan gibi yaşıyor, bizim aklımızdan zorumuz mu var, toplu olarak, biri o yana çekiyor, öbürü bu yana, ortada bir yol var halbuki, hepimizin yolu, huzur. Dincisinden, sağcısından, solcusundan, pkklısından, hepinize birden yettiniz gari, bırakın köpekler gibi didişmeyi, bırakın bu milletin yakasını da insan gibi yaşasınlar, yaşayalım, bir kuru ekmeği kendinize de başkalarına da zehir etmeyin. İnsan gibi yaşamayı öğrenemediniz bir, hep havlayarak süren bir yaşam nasıl bir yaşamdır, Allah ıslah etsin hepinizi.

***Son seçim sonuçları da gösteriyor ki kimse baskı, terör, şiddet istemiyor bu ülkede, herkesin canına yetti artık it gibi birbirini ısırmak, yemek, kırmak, Erdoğan insanları terörize etmeye çalıştı, sonuç ne oldu, kendi oy oranından %20 oy kaybı, dün partisi tarafından eleştirilmiş, söylemlerindeki sertlikler yüzünden bu kayba neden olduğu söylenmiş ve o da haklı olabilirsiniz demiş, bu demektir ki bu millet artık etrafta, hırıldayan, horuldayan, vara yoğa bir köpek gibi hırlayan, çemkiren birilerini görmek istemiyor. Kimse kimsenin maşası, dindarı, kindarı olmak istemiyor anlaşılan, yeterince oldular, bu milletin ağzı sütten çok yandı, herkes kendi işine baksın, bu ülkeyi yönetmekse dertleri yönetsinler, onu ona, şunu buna düşürmesinler, ortalığı kızıştırıp bir kenardan seyretmesinler, yetti artık bu milletin saf duyguları ile oynadıkları.

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *