Press "Enter" to skip to content
***Tanıdığım, bildiğim meslek guruplarından en çok bozunuma uğramış olanı kuaförler; bütün kimlik ve kişiliklerini kaybetmişler; tek değerleri para olmuş; o kuaför çok sık boya yaptıran kadınlardan bahsederken ?onlar günde 1 milyar kazanıyorlar? gibi bir ibare kullandı; günde 1 milyar kazanan kaç kadın vardır acaba; varsa da yaptığı iş nedir; neyse; bunu geçelim; adamın hayata, insana bakış açısı bu demek ki; günde 1 milyar kazanmak; kendi günlük gelen boya kafalarını topluyor olmalı kafasında; 10 boya kafası 50X10=500; 3 boya artı renk açıcı kafası 150X3=450; toplamı 950; fön ve kesimleri de eklersek etti 1 milyar; bozdur bozdur harca; pislik.
Böyle söylüyorum çünkü adam ayak üstünde adam oynatır cinsinden; bir o değil üstelik; geneli öyle; ben organic marka boya yaptırmak taraftarıyken o beni boyasının iyi olduğuna, içinde amonyak olmadığına ikna ederek, çünkü o anda elinde organic marka boya yoktu; demir tavında dövülür; bilmez mi; yakalamışken enayiyi peşini bırakmadı yani; yani beni açıkça kandırarak o boyayı yaptırmaya bir anlamda zorladı; cebine girecek 150 liranın hevesi ile; kafa sayıyor ya; ibne; o acıyı çekeceğimi bilsem ben o parayı ona sadaka niyetine zaten verirdim; başımın, gözümün sadakası olarak; açıcıda her ne kullandı ise kafam cayır cayır yandı; ardından boyada da elbette; bildiğim bütün küfür ve bedduaları üstüne gönderdim; gönderiyorum; umarım tutmuştur; tutar. Zaten o kadar acı verici uygulamadan sonra kafamdaki saç dolgunluğu 1/3?e düşmüş; canını almış saçımın; sadist köpek.
Hani birde istediğim rengi biraz olsun tutturmuş olsa içim yanmayacak; benim istediğimden hiç alakasız bir renk oldu saçlarım; o rengi tutturamayacaklarsa renk kartelasını niye gösteriyorlar ki; ben koyu küllü sarı istedim; ortaya çıkan kızılımsı bir saç; ne iş anlayamadım doğrusu.
Banyoda artık keçe gibi saçlarım; bir çamur topağı gibi; iğrenç; elimden gelse; utanmasam kazıtır öyle gezerim; o kadar hoşlanmıyorum bu saçtan.
O boya esnasında yaşadığım acı hayatımdaki en büyük acının sonrasında yaşadığım acıydı, bir ameliyat acısından sonra gelen.
***Herkes bir alem olmuş; bir kuaförler değil ki; yatak, karyola alışverişindeyim; alıp almamak konusunda tam olarak karar vermiş değilim; başımdan savmak amacıyla kredi kartında ne kadar olduğunu bilmediğimi söylüyorum; adam bana bakabileceğini söylüyor ve bakıyor; bakmaktan kastı bakmak değil parayı çekmekmiş; bir baktım çekmiş bile; zor ile satış yapıyorlar yani; ayakta soyuyorlar insanı; hangi esnaf olduğunu da yazacağım ama onunla işim bittikten sonra. Onu afişe etmekte benim boynumun borcu olsun.
Gördüğünüz gibi hiç uyanık bir tüketici değilim; hatta saftirik bile sayılabilirim;))); burada esip gürlediğime aldanmayın; boynum kıldan ince; kimseyi kırmamak; incitmemek adına; herkesi kendim gibi sanıyorum hala; böyle olmakta güzel benim için; hala kirlenmemek; bütün bu kirliliğe rağmen. Birde insanların nereye kadar gidebileceğini gözlemliyorum kendimce; ufak deneyler yapıyorum;))) onlara biraz açık kapı bırakarak; sonuçlar ise şaşırtıcı.
Bu ara alışverişteyim; her şeyin kalitesi ne kadar düşmüş; bulaşık makinelerinin bazılarının içleri plastiğe dönüşmüş; içleri çok kötü görünüyor; buz dolaplarının içlerindeki o sağlam tel ızgaraların yerini cam; dahada beteri plastik raflar almış; maliyeti iyice düşürmüşler; tek iyi gelişme temizlik araçlarında; saplı süpürgeler, çek çekler, cam, yer siliciler vs?nin hepsinin ağırlıkları azalmış; hafiflemişler; daha hafif malzeme kullanmaya başlamışlar üretimde; buda temizlikte kolaylık sağlıyor; birde pedallı yer silme kovaları çıkmış; bastığınızda paspası kolayca sıkıyor; çok hoş. Her konuda çağa ayak uydurmak gerek;)))) Dünya nimetlerinden nasiplenilmeli;)))) O işler önü sonu bizim elimize bakıyor sonuç olarak. Kaçınılmazsa hoşlanılır hale getir; mesele bundan ibaret.
***Biraz izin yaptım; kendimin patronu benim sonuç olarak;) taşındım; işim çoktu anlayacağınız; taşı, yerleştir, didiklen dur yani; bir haftadır dünyadan bihaberim yani; ben yazmayıncada dünya yerinden oynamıyor; ne güzel;)));
Biraz çocuklarımın okulunun yakınına, birazda huzura taşındım; umalımda hep öyle gitsin; benim için devrim vakti olduğunu yazmıştım zaten;49? dan; işaretler yıllardır hep bu zamanı göstermişti, gösterdiği gibide oldu; herşey için Allah?tan hayırlısı.
Kızılay?dan geçerken bir tesettür giyimin bina duvarındaki dev afişini gördüm; kadının; yani tesettür giyinen kadının bütün hatları yerinde ve oldukça belirgin; tesettür giyimin amacı sadece örtmek, hatlarıise ortaya çıkarmak mıdır; değil elbette; o tesettür giyimse benim giydiğim açık elbise ondan daha tesettür sayılır; kendilerini kandırıyorlar bana kalırsa; zıvanadan çıktılarda kendilerini ifade etmenin yolunu bulamıyorlar; aman, bana ne; çok mu umurum umacıların ne giyip giymediği!
Taşınma maceralarımı anlatayım biraz; elektirik aboneliği için hanımeli sokağın başındaki enerjisa?ya gidiliyormuş; tam iki saatte sıra geldi; tam iş bitti derken vezneye geçtim tutar 395 lira, pos cihazı yok; işin yoksa çık para çek ve getir; nüfus kayıt işlemleri sakarya caddesindeki nüfus müdürlüğünde yapılıyor; orada para mara istemiyorlar veoldukçada hızlı yürüyor işlemler; 10 dakikada sıra geldi; en berbat olanı aski?ydi; sıra çabuk geliyor çünkü çaloşan sayısı haddinden fazla; ama içlerinde bir tane kafası çalışan yok; düştüm bir kafası ve başı kapalıya, anlat anlatabilirsen; tam o %50?den; ibretlik; ne desen bir çıkmaz sokak buluyor senin için; ya sabır çekerek dişimi sıktım karşısında; hepsi beyin özürlü; kimi ayakta uyukluyor, kimi cevap vermeye üşeniyor, hayatlarından bezmişler; öyle yaşayacağına hiç yaşama; diri diri mezara gir daha iyi; hepsi idiotlaşmış! Aski aboneliği158 lira; birilerine lazım olur belki bilgi olarak, belli mi olur!
Yalnız şu kesin ki taşınmak masraflı iş; gerekmeddikçe, zorunluluk olmadıkça yerinden oynamamak gerek; pahalıya patlıyor; hiç ummdığınız masraflar çıkıyor; ama tebdili mekanda ferahlıkta var elbette. Ve şehir trafiği belasında kurtulmak için herşeye değer; taşınmasam iki oğlum sabah akşam o trafikte 1,2 saat zaman ve enerji kaybedeceklerdi; hayattan geri alınan günlük 1,2 saat; çok önemli bir fark. Bu sayede bende kurtuldum trafikten; almam gereken bir iki eşya daha var eski evimde; 15 gündür gidipte alasım gelmiyor; relaks durumuna geçtim.
Benim yatakçı hala gönderecek yatakları, biz eve geleli 6 gece oldu; cumartesi gittiğimde siparişi ve banka kartını elimden kapmak için çarşamba gününe söz vermişti; ertesi hafta salı gününe geldik hala ses, seda yok; üçkağıtçı; yani biz bir haftadır koltuk, döşek sürünmece; araya bayram girdide bahanesi; yazmayacaktım adını, şimdi iyice şart oldu, yazacağım, şu yataklar bir gels; neyse bu gecelik bu kadar dedikodu yeter;)))
***Sözde gelecekmiş bugün yataklar, bekliyorum; 3 günde gelecekken bugün 15. Gün; işbirden aldım yatakları; bu nasıl bir şirket ki 3-5 yatak stoklayamıyorda sipariş üstüne çalışıyor; ilginç! Mağazayı söylemiycem, boşver; herkesin günahı kendi boynuna.
Akşam saatinde geldi; ama sadece üst yataklar; bazalar ileri bir tarihte; peyderpey; neyse, bunada razıyız; koltuklarda uyumaktan kurtulduk. Sadece bir adam sırtlayarak getirdi yatakları; 120/2m 4 adet yatağı bir kişi taşıdı; ondan başka kimseyi görmedim; sanırım şoförde oydu; adamın yatakları her bırakışında yataklar adamın sırtının şeklini almıştı; işbir yatağın tanesini bin liraya satmayı biliyor ama taşımacı parasından kaçıyor; taşımadan benden sıfır aldı; mağazaya belirteceğim bu durumu.
Bir şirketin nasıl bir şirket olduğu çalışanlarından belli olur; benim yerinden kıpırdatmaya gücümün yetmediği bir yatağı tek kişi taşıyorsa o şirket iyi bir şirket değildir; mağazalara gitsen hava civa o biçim; nakliyatta fos; kaldı ki aldığım üründe zarar görüyor bu arada. Linenin teknik servisi çok iyi görünüyor mesela; iş giysileri içinde; önce insan.
Sabit telefon için dün aradım, bugün geldi ayarladılar, adres değişikliği ücreti 7,5 liraymış; anında açıldı telefon ve internet; 0 günlük aradan sonra yine dün digitürkü de aradım; 4 gün sonra gelebilirlermiş, ücreti en az 45 lira, uydu takılacaksa 85 lira; üfff babam babam; son taşınmamdan beri 7 yıl geçince çok geldi; 7?nin kerametini ve beklentilerim olduğunu söylemiştim zaten; aynen dediğim gibi oldu; o zaman, 7 yıl önce 20 liraydı, 20 lira olmuş 85 lira; taşındığım apartmanın digitürk bağlantısı varmış; bir uydu kablosu ile çözdüm işi; 45 lirada bana kaldı:))) onlara kalsa daha 3 gün sonra geleceklerdi; telefonla adres değişikliğini yaptıktan sonra bağlantıyı kurabiliyorsunuz; çok basit, buzamanda elektronik tamircisi olmak bayağı karlı bir iş anlaşılan.
Yeni komşumun eşi bayağı bir göbekli, emniyet kemeri takmakta zorlanıyormuş, geçen gün ceza kesmişler, mazeretini açıklamış, polis ?bugün 100 kemer cezası yazmak zorundayım? demiş; trafik polisi değil tahsilat memuru mübarek; ?bizi düşündükleri için değil, para için? diyor komşum; haklı. Herkes herşeyin farkında aslında; anlayabilenler elbette; anlayamayanlarada 10 numara gözlük lazım.
Artkık bilkentte oturuyorum; Eskişehir yolunda hız limiti 82; bilkent yoluna giriyorsuz, limit 50; o hız farkına uyum sağlayabilmek öyle zor ki; bir köprü uzunuğu, 100, 200 metre arayla 82?den 50?ye düşmek zorundasınız; insanın dengesini zorluyor bu; ve neredeyse her gün pusuya yatmış bir çevirme var o yolda; işim iş yani; 55 üstü 100 lira civarı; 60?ı geçerse 350; yedik naneyi; ödüm patlıyor vallahi; mübarek trafik cezası değil ev batıran. Ayda 3 kere yesem, kibu benim gibi bir dalgın için çok mümkün; ayın sonunu getiremem.
Bilkent yolunda 50?ye hayır gurubu kuralım hep birlikte; utanmazlar.
Maksat bilkentli bebeler aracılığıyla babalarının cebinden devlete dolaylı ve dolaysız yoldan vergi geçirmek; vergi yoluyla aldıkları azmış gibi; soygunculuğun daniskası. İşin garibi bilkentli bebelerin babalarının çoğu akp?nin kodamanları, güçleri çocuklarının aklına değil paralarına yetiyor, ne yapsınlar; trafik cezası paraları akp?den akp?ye geçiş yapıyor, ne güzel.
Hani birde o yoldan haraç kestikleri paranın bir kısmını o yola döndürmüş olsalar bu kadar içim yanmayacak, en az 15 yıldır o yoldan gelirim, bir kez olsun üstüne asfalt dökülmüş değil; 15 yıl önce nasılsa aynı o şekilde duruyor; Eskişehir yolu, odtü yolu fıstık gibi; bilkent yolu o yolların yanında köy yolu gibi; oysaki onca resmi daire var bilkentte; botaş, rtük, rekabet kurumu, yök ve elbette koca bir okul.
***Sivilcenin sebebi kan şekerindeki dengesizlik; derler ya, şeker hastalarının cildi güzel olur diye, kan şekerlerini düzgün tutmalarından; okul başladı kızımın yüzündeki sivilcelerde patladı; neler yemiş olabileceği malum; annem köyde meyveyi fazla kaçırmış, sırtı sivilcelenmiş, kaşınıyor. İdrarda şeker kokusu, sabahları ağızda aseton kokusu, karın şişkinliği, özellikle acıkınca, şeker yüksekliği, düşüklüğü belirtileri, dikkat.
***Yeni evimin musluk suları çok tazyikli akıyordu; alt vanalarından kıstım hepsini; su tasarrufundan dönmek yok; asla o kadar fazla açmam ancak elim kazara değebiliyor.
***Takip etmiyormuş gibi görünüyorsunuz ama ben 10 gün yazmayınca girişler yarıya düşmüş; foyanız çıktı ortya:))) sizi sizi:)))
Hitit ayaş, doğan şirketler gurubu girişi azalmış; yine başka bir isim kullanmaya başlamış olmalılar; doğan medya şikayetçi olmuştu zaten onlardan; yakında yine ararlar nasıl olsa;))) öğrenirim. Hitit ayaşlar gidince yerini 38 hafta sezaryenler almış; 12 günde 12 sezaryen girişi olmuş; bu benim görebildiğim kadarı; esas sayıyı bilemiyorum; kadın kıyımı devam ediyor; bir avuç gözü doymaz tarafından. Kadın cellatları!
***Oğlum massimo dutti?den alışveriş yapmış; iyi görünüyor aldıkları; kaliteside iyi; aklınızda olsun.
***17 aralık günlük hayatımıza girmiş artık; o ses Türkiye?de Hadise, Ebru Gündeş? in yanında ?önüne yatarım? diyor; zaplarken duydum; izlemiyorum; daha doğrusu Ebru Gündeş?i görünce biraz kalakaldım; şaşkınlıkla; yağmur yağdı çatlaklar körlendi galiba; ne yüzsüz insanlar; güllerin savaşında montaj, şantaj iddiaları yer alıyor; cebren izledim güllerin savaşını; Allah bu dizileri izlemek zorunda kalanlara sabır versin; hepsi birbirinden ?enteresan?; güllerin savaşında iki sevgili olması gereken iki kişi arasında geçen ne bir sevgi sözcüğü var ne de en ufak bir romantizim; patron sekreteriyle konuşur gibi konuşuyorlar birbirleriyle; gül kısmını es geçip savaş kısmına takılı kalmışlar gibi dizide; ama nasıl olduğunu anlayabilmiş değilim; izleyenler onların arasında büyük bir aşk yaşanıyormuş gibi algılıyor ve duygulanıyorlar; kendi muhayyileleri ile güçlendiriyor olmalılar konuyu:)))
***Biri bir yorumda demiş ki; CEM GARİPOĞLU HÜSEYİN ÜZMEZ ..ALLAHIM SANKİ KUTLU ÖLÜM HAFTASI
Gelde gülme
Demek ki bir arkasından ağlananlar var, birde gülünenler.
***Bugün bir kapalı gördüm; kafenin en görünen dış kısmında oturuyordu; bende yandan geçiyorum; bir estetik harikası; yüz dört dörtlük; makyaj o biçim; dönüpte bakmamak elde değil; oda bunun için uğraşmış zaten; dönüp bakılmak için; en görünür yerde ve o süsle oturmasının bana göre tek anlamı var; kapalı, güzel kadın arayan paralıları avlamak; ne de olsa artık para takunyacılarda; kolay gelsin; epey eziyet çekmiş o görüntü için; hakkıdır:)))
***Televizyonlar sabahtan akşama magazin hattı olmuş, bütün kanallarda dedikodu var; Gülben Ergen hamilemiymiş; evlenmeden önce mi hamile kalmış, sonra mı; tasası bizi aldı; bunun üzerine G. Ergen hamile olduğunu söyleyenler hakkında dava açacağını söylemiş; sanki hepsi namus abideside önce veya sonra hamile kaldıklarında bir şey değişiyor; Bengü tarz değiştirmişmiş; çok umurumdaydı; vs, vs. Bu milletin niye birşey anlamaza döndüğünü anlamak için televizyonlara bakmak yeterli.
Yok efendim Gülben Ergen erenlerin yoluna dönmüşmüş; iki sene sonra bir başka koca daha bulur, onun yoluna döner, bu çok mu zor? Bilmediğim bir adamı söyle bana, yaptığına, söylediğine inanayım. Oldukça geniş bir yelpazeye sahip bu konuda. Küçük Emrah, gazinocu İlyas Atak, hattat ailesinin oğlu Emrah Hattat, İbrahim Tatlıses, Hakan Uzan,ünlü mafya Erol Evcil?le 3 yıl, bu kadarı yeterli mi; her dönemin kadınları bunlar, hangi dönem kimde para varsa o tarafa dönerler, şimdide takunyacılarda para. Üstelik Feri Cansel de kapanmıştı bir zamanlar. Zaten Türkiye?nin en akıllı kadınları olarak onu ve Hülya Avşar?ı iyi takip etmeliyiz; 30 senedir parsellediler Türk hava sahasını, onlardan başkasına yaşam hakkı yok; bize bayıntı geldi onlardan; ne doymaz kursakları varmış, karınları doysa gözleri doymuyor.
Geçen yıl bir komşum birkaç aylığına Amerika?ya gitmişti, döndüğünde gördüğü bütün Amerikalıların geri zekalılık derecesinde bir zekaya sahip olduklarını söyledi, bizede yapmaya çalıştıkları bu olmalı; bir milleti bitirmenin en kolay yolu budur işte; akılsızlaştırmak, bir insan sürüsüne dönüştürmek. Futbol, magazin bu işe yarıyor işte.
***Yeni favori yemek programımı buldum; hemde cine 5? te; hiç izlemem halbuki; şansa rastladım; öğlen saatlerinde; deniz? in mutfağı gibi bir adı var; denizde şeker mi şeker; anlatımı bir hoş, ama tarifleride güzel, yakında yazmaya başlarım tariflerini.
***Allah hiçbir evliliğe sonuna kadar katlanın demez. Çocukların, yaşayan insanların travma yaşamasındansa boşanılmalıdır, bir düzelme ihtimali görülmüyorsa. Kitaba, kurana, dine, peygambere, Allah?a küfrettiğinizde nikahınız düşer. Dayak, küfür, aldatma boşanma sebebidir. Kadın veya erkekten biri uzun süreli olarak, bundan sonrasında birlikte olmayı redderse buda boşanma sebebidir. Nihat Hatipoğlu.
***?27 eylülde siparişini verdiğim ve 30 eylülde ödemesini tamamladığım 4 frezya yatak 11 ekimde evime geldi, aynı zamanda satın aldığım 4 jasmine bazayı bekliyorum, hala gelecek, bugün 18 ekim; işbirin çalışma prensipleri bu şekilde midir, merak ediyorum. Ayrıca 120×2 metre olan yataklarıımı tek kişi sırtında sallaya sallaya getirdi, sadece bir kişi getirdi hepsini, ben işbirin çok daha ciddi çalıştığını düşünüyordum, öyle değilmiş.?
Telefonla defalarca aradım, işbiri, fabrikasını, ciddiye alıp cevaplamadılar bile, mağazayı arayın diyerek beni başlarından savdılar, birde internet sitesini deneyeyim dedim, bakalım ilgilenecekler mi? Mağazayı arıyorum akıllarınca beni sallıyorlar, bugün cumartesi, çarşamba günü aradım, fabrikadan haber alıp ararız dediler, aramadılar, perşembe günü aradım % 80 cumartesi dediler, cumartesi, yani bugün aradım pazartesi, salı dediler, sabırla soruyorum sadece, hiç taciz etmeden, sadece bugün konuşan kıza bundan 18 gün önce bana ?o gün, olmadı yarın teslim edileceklerini, ödememi acilen tamamlamam gerektiğini? söylediğini hatırlattım, benden baskın çıktı, bir bana değilmiş, Ankara?daki 18 bayinin siparişleri aksamışmış, yüzsüzler, artık hangi mağaza olduğunu söylemekte bana farz oldu; indirdiler ceplerine beş bin yedi yüz lirayı nasıl olsa, ben arayıp durayım, bende rezil etmez miyim sizi! Gelen geçen okusun.
Mesele olan dürüst olmamaları, 1 ekimde teslim edecekleri sözünü verdler, bugün 20 ekim, tepe mobilya 1 ay sonra teslim edeceğini söyleyince oradan almadım, 3 günde veririz diyince işbirden aldım, meğerse işbir değil işportadan almışımda haberim yokmuş, zaten aynı gün sorduğum bir başka işbir mağazası bana stokta 3 jasmine bazanın. olduğunu, hemen getirtebileceklerini söylemişti, biri var diyor, diğeri yok, taurustakiler banka kartımı yarı cebren elimden kaptıkları için oradan almak durumunda kaldım, üçkağıtçılar.
Satın aldıktan sonra duydum; işbir için ürünlerni taşerona yaptırdıkları söyleniyor; doğru olabilir çünkü yatakları getiren kapalı kasa kamyon çok eskiydi ve üstünde işbir yazısı falanda yoktu; getiren adam ise bir firma çalışanından çok bir nakliyat şirketi çalışanına benziyordu; geçen gün lazzoninin arabası gelmişti apartmana, yepyeni ve üstünde lazzoni yazıyordu; sadece internet üzerinden satış yapan bir firma olmalarına rağmen; birde diğer mağazanın ?stokta 3 tane var? dediğini söylediğimde ?nereye sormuş acaba, biz fabrikaya sorduk? dediler, demek ki stok sorulabilen bir adres değil birden çok adres var; aldığıma, alacağıma pişman oldum işbirden; artık içime sinerek, severek bile kullanamam hiçbirini.
***İlgilerini çekmeyi başarabilmişim sonunda, mağazadan arayıp bu hafta geleceğini söylediler, onlara haber vermişler, hiç gelmeseydi bari; 20 gündür yerlerde yatıyoruz, daha en başında söyledim bunun böyle olacağını, taşındığımızı ve yataklar gelmezse yerde yatmak zorunda kalacağımızı, aldıkları paraya bakıyorlar, seni düşünen kim; ortalık dandini, toparlanamıyorum ki, bazaya konması gerekenler yerlerde bekliyor, bir düzen oturtamadık, insanın sinirleri bozuluyor; vurdumduymazlıkları daha da sinir bozucu; bu ortamda birde 3 kişi okula gidip geliyor; ders çalışılacak masa düzenini bile kuramadık, insanda biraz acıma olur; paranla rezil olmak bu herhalde.
Parayı bol bulunca şımarmışlar, başka bir ihtimal göremiyorum.
O değilde beni güzelim evimden soğutacaklar, ondan korkuyorum:)))
Be First to Comment