*Kadınlar; kadın ırkı ve özellikle kız çocukları; hatta orta öğretim ve lise öğrencileri hayatlarının baha
rında bir mal kaçırır gibi isteği dışında kaçırılıyor; yıllarca alıkonuluyor ve şiddet görüyorlar; hayatları bitiyor; cehenneme çevriliyor; İsteyen, canı çeken erkek istediği kadına istediği gibi tecavüz ediyor; yine canı isterse dövüp bırakıyor veya öldürüp bırakıyor. Üstelik toplu olarak işleniyor bu tecavüz ve cinayet vakaları. Müslüman; Müslüman evladı değil mi bu erkekler? Ehli müslimdirler; emin olun. Cumaya gidip namaz da kılarlar. Haberler her gün bu tip haberlerle dolu. Bu iki örnek bugünkü 29 Nisan tarihli haberlerde var mesela.
Servis şoförü vakaları ise her sene olduğu gibi bu senede devam ediyor. Baharda artış oluyor hep bu vakalarda. Sene boyunca devam eden iletişim sene sonuna doğru farklı biçimlere dönüşüyor. Tecavüz edilen, sıkıştırılan, kaçırılan lise, orta öğretim çağındaki kızlar. Besle, büyüt, emek ver, o yaşa getir; öküzün biri ?canım çekti? deyip kaçırsın; olacak şey mi? Sanki kız evlat bir mal, bir eşya. Ondan sonrası öl mü öldür mü; başka bir kaçarı yok!
Ne gibi bir gerekçeye dayandırarak yapabiliyorlar kadınlara bu kötülükleri? Çünkü Nisa suresi 34. Ayette ?kadınlarınızı dövünüz? yazıyor. Ama yazmıyormuş meğerse. Yaşar Nuri hocanın söylediğine göre burada çeviride bir anlam saptırması yapılmış. Orada ?dövünüz? değil; ?evden uzaklaştırınız? yazıyormuş. Kim ödeyecek tarihe bu sözün faturasını; hangi bağnaz? Kadın düşmanı çevirmen mi yoksa o işte parmağı olan siyasi otoriteler mi? O kadınların kan hakkı ne ile ödenecek?
Neden Yaşar Nuri hoca şimdiye dek bunu söylemeyip suskun kalmış; o bağnazlara yardım eder gibi bu fikrin üstünün örtülmesine; etkisinin yaşanmasına göz yummuş? Neden üstüne gitmemiş bu sözün yanlışlığının. Şimdiye kadar neredeymiş Yaşar Nuri Hoca; kadınların neler çekip neler yaşadığını görememiş mi? Neden aciz kalmış; üstüne düşeni yerine getirmemiş? 40 yıldır hocamız olarak bütün kadınlar başımıza taç ettik Yaşar Hocayı. Bir kurtuluş meşalesi olarak. Bunu çok daha önce söylemeliydiniz Yaşar Hoca. Bu çok geç gelen bir açıklama ne yazık ki! Kan gövdeyi götürüyor kadınlar için. Artık durdurulması çok zor.
?Zalimler cennete giremez? diyorsunuz; bunu çok daha önce söylemiş olsaydınız; ‘belki söylediniz de biz duymadık’ kadınlara zulmeden cehennemlik erkeklerin sayısında bu kadar artış olmazdı en azından.
Biliyor musunuz hocam; bütün bunlar maun suresinden bile kat, kat önemli; Allah?ın kadın kullarının erkek kullarından korunması açısından. Namazları, niyazları onların olsun; burada candan bahsediyoruz. O bir cümle; doğru olarak bilinen o cümle bütün kadınların hayatlarını karartmaya yetti de arttı bile. O söze dayanılarak ben dayak yedim; benim gibi bir dolu hemcinsim dayak yedi; ezildi; şiddet gördü; tecavüz edildi; bununla da yetinilmeyip öldürüldü. Bunu ?sizin deyiminizle? bazı ?öküzler? öldürün, kadının canına okuyun olarak algıladı.
Dilerim ilahi adalet; Allah bu sözü yazanın, yazdıranların yanına bırakmasın. Allah?a bu sözü söylemeyi yakıştıranlara, Allah?ın böyle bir sözü söylediğini itham edenlere cehennem ateşi bile az gelir. Allah insanlar; yani erkekler kadar gaddar ve kötü mü de kendi sevdiği, özenerek güzel yarattığı kadın kuluna dövülmeyi, öldürülmeyi reva görsün? Kadına doğurmayı; kendisi gibi var etme yetisini vermişken böyle bir davranışa maruz bırakması nasıl düşünülebilir? Allah?ın hakkını çok yiyoruz gibi geliyor bana; biz kulları olarak.
*Saç boyası mesane kanserine neden oluyormuş. Bazı sabun ve talk pudralar yüzünden yeni doğan bebek ölümleri yaşanmış. Kullandığımız makyaj ürünlerindeki arsenikler, civalar vb. sağlığımızı olumsuz etkiliyormuş. Güneş mi yoksa güneş koruyucuların içindeki kimyasallar mı daha zararlı tartışılabilirmiş. En doğrusu güneş koruyucu kullanmaktansa güneşin yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkmamakmış.
*Dün kalabalık bir yerde alışveriş ederken 80?lik ihtiyarın teki arkamdan bana sürtündü. Ne şekilde sürtündüğünün ayrıntılarını vermeme gerek yok sanırım. Resmen değdi. ?Böyle şey söylenir mi diyeceksiniz? belki; benim cevabımsa ?böyle şeyler yaşanabiliyorsa söylenmeli de? olacak elbette. Bunları birbirimizden saklaya, saklaya bu hale geldik. Bağırdım, uzaklaştırdım ama çokta üstüne gidemedim. Arlı arından utanır; arsız da ‘benden korktu’ sanır. Adam bunu iş edinmiş olmalı kendine. Nasıl olsa kalabalık; kimsede bağıramıyor; fazla sesini çıkaramıyor; benim gibi; işe devam; bu defa bana; bir dahakine bir başkasına. Çocukken oynardık; ?önümüze gelene bir tekme?; onun gibi. Kime rastlarsa. Bir, iki kadından dayak yese bu iş böyle gitmez elbette. Buna güveniyorlar; bizim aptallığımıza. Ve devam ediyorlar bize istediklerini yapmaya.
*Sürtündüğü yer kalçam; kaç gün oldu; kaç gündür orayı kazıyıp çıkarasım geliyor; öyle tiksindim ki! İçine çamaşır giymediğine her bahse varım. Olduğu gibi hissettim cinsel organını. Ben bankoda arkam dönükken yaklaşmış ve üstüme abanmış; bankoya bakıyormuş pozu vererek. İğrenç moruk. Kim bilir kaç kadına çekti aynı numarayı. Keşke dövseydim; pişman oldum dövmediğime; bütün kadınların yerine; bir sıkımlık canı vardı zaten.
*Enginarı geçen hafta pazardan soyulmamış aldım; çok uğraştım; pazarcıların eli alışmış; iki dakikada soyuyorlar. Bugün yine gittim pazara enginar için. Önce yan tezgâhtan birkaç limon aldım; pazarcı oracıkta soyduğu enginarları limonladı, poşete koydu ve elime tutuşturdu; bir hafta bile bozulmazmış bu şekilde. Dondurucuya bile konulurmuş. Suda beklemişini; limon tuzunda beklemişini almadım yani. Böylesi daha akıllıca. Hatta dolmalık olan taze, dolmalık diye satılan küçük yapraklılardan aldım çay için yapraklarını kurutacak olduklarımı; şifa niyetine;)))
Yapraklarının kendim kopararak ayıkladım ve ufak olan içini hemen limonlayıp pişirdim. Yapraklarını yıkadım, kurutucudan geçirdim ve açık havada kurutup bütün sene çay olarak içeceğim; kırılmış, ufak bir tarçın kabuğu ile kaynatıp; şekersiz elbette. Çayının tadı oldukça güzel ve rahatlatıcı. Vücuttaki şekeri dengeliyormuş. Sindirim ve kolesterol içinde faydalı. Ayrıca sabahları sıcak bir şey içmek iyi geliyor; bağırsakları çalıştırmak açısından. Ben şimdiye kadar çaya direndim; taaa Çernobil’den beri; çay içmemek bahasına sıcak bir şey içmedim kahvaltıda; artık içmek için iyi ve sağlıklı bir nedenim var; enginar çayı. Çay ballı olabilir ama şekerli asla. Şekerli içersem şifa değil dert niyetine içmiş olurum. Enginar tarifi var; ‘yemek, kısa tarifler’ sayfasında; oldukça kısa sürede ve lezzetli pişti.
*Marmara üniversitesinde 4 yıllık ebelik bölümünde okuyan bir genç kızın ağzından; ?birçok üniversitede ebelik bölümü var ama görevimizi yapamıyoruz; haklarımız ve yasamız olmadığından dolayı; yasamız çıksın diye uğraşıyoruz. Bunun için yürüyüşler yapıyoruz. Ebelik ve doğal doğum yürüyüşleri. Sezaryen bir doğum şekli değil; bir ameliyat, operasyon. Normalde doğumu kadın kendisi yapıyor zaten; biz ona yardımcı oluyoruz. Bizim görevimiz doğum yaptırmak ama biz bunu yapamıyoruz; yapmak istiyoruz; kadına önem ve destek veren herkesi; erkekleri, kadınları bu yürüyüşlere bekliyoruz. Doğal doğumda uterusun kasılmalarını kadın ağrı olarak algılıyor; ağrıya dayanamıyorum diye de sezaryene gidiyor. Aslında o ağrıyla kendisi baş edecek; biz ona bu konuda yardımcı oluyoruz. Doğal doğum sonrası yeni anne aynı gün içinde ayağa kalkabiliyor; baygın ve anestezinin etkisinde olmuyor; direkt bebeğini emzirebiliyor. Kimsenin yardımına ihtiyacı olmuyor; bebeğinin bakımını kendisi yapabiliyor. Hemen sütü geliyor; özellikle erken sezaryenlerde sütü gelmiyor annenin. Doğum için son ana kadar beklemek gerek. Sezaryen için o kadar risk var diyorlar ki; gebeleri iyi eğitmemiz gerekiyor.?
*Elma sirkesi ile zayıflamaya çalışanlar var. Mideyi deler, zararı var, hem de asla bir işe yaramaz; alakası yok. Sıkı bir cilt için kırmızı üzümü elinizle sıkın ve yüzünüze sürüp 20 dakika bekletin. Ara, ara bıçağınızı su dolu bir bardağa sokarsanız doğradığınız soğan gözünüzü yakmaz. Veya soğanın kabuğunu soğanı doğrarken dudağınızla tutabilirsiniz. Veya soğanın kabuğu alna yapıştırılabilir. Çorbaya eklenen kimyon şişkinlik ve kabızlık için iyidir. Çorba piştikten sonra eklenen sinameki hazmı kolaylaştırır. Taze kekik veya kekik kolesterol için iyidir; yine çorbaya konulabilir. Karabiber iştah açıcı olarak eklenir. Prostat için kırmızı rekli gıdalar faydalıdır. Karpuz, kabuğuyla birlikte yenen domates gibi. Yemek yerken konuşulmaz derler; konuşulur. Kanser, kemik erimesi, çocuklarda büyüme gerilemesi gibi geri dönüşler almak istemiyorsanız hiçbir şekilde alüminyum folyo kullanmayın. Ne kadar kırmızı ise o kadar faydalı. Soğan yerine kırmızı soğan, yeşil mercimek yerine kırmızı mercimek, yeşil üzüm yerine kırmızı üzüm gibi. Yüksek tansiyon tuz ile ilişkili; yemeğin tuzu ne kadar az olursa o kadar tansiyon artmaz. Tansiyon yükseldiğinde limonlu su içilebilir. (limon kanı sulandırıp burun, adet kanamasını da çoğaltabilir; dikkat edin; benim notum) Yüksek tansiyon kabız arasında bir ilişki var. Kabızlık için ıslatılmış veya pişirilmiş 1,2 kayısı her gün yenebilir. Çiğ veya pişirilmiş sarımsak tansiyon düşürücüdür ve eklem ağrılarına iyi gelir. Yine eklem ağrısı için her sabah ılık suya 1 çay kaşığı bal ve 1 çay kaşığı limon konarak içilmelidir; boyun ağrısı, sırt ağrısı için. Midede bir problem yoksa aç karnına varsa tok karnına içilmelidir. 1 ay sonunda faydası görülür. Kızartma ve soğan kavurma gibi işlemler uzun tutmayın; kanser yapıcı etkisi var. Patatesin tomurcuklanmaya gitmiş olanlarını yemeyin; zararlıdır. Gürkan Zengin?den öneriler.
*Yeni sezon hazır yazlık giyim berbat ötesi. Bütün giysiler akan kumaşlardan yapılmış; hepsi polyester. Kalite denen bir şey yok. Kesimler kolay, ayrıntısız; dikişler detaysız ve özensiz. Alınacak gibi değil. İyice ucuza ve kolaya kaçılıyor artık. Bütün markalar aynı. Fiyatlarda hiç azımsanacak gibi değil. Dört dolandım; bir düzgün pamuklu, keten giysi bulabilmek için; mümkün olmadı; ne giyeceksek?
*Şeker yerine hurma suyu dediler; çaya koymak için aldım; pek bir tatsız; epeyce koymak gerek; pahalıya gelir; çaya bal koymaya devam.
*Astım ve alerjinin tek suçlusu irsiyet ve çevre koşulları değil. Çocuğun yediği çikolata veya poğaçadaki margarin buna neden olabiliyor. Kakaolu gıda kafein içerdiği için midedeki asit salgısını arttırıp mide başını gevşeten bir gıda; bu çok tüketildiği zaman mideden yukarı asit kaçağı olmakta ve bu asit kaçağı solunum sistemine ulaştığında tekrarlayan ve sebebi belli olmayan öksürük krizleriyle karşımıza gelmekte. Yediklerimiz reflüyü; reflü astımı tetikliyor. Geçmeyen bir öksürük ve nefes darlığı söz konusuysa yediklerimizi gözden geçirmekte fayda var. Gazlı içecekler, mayonezler, ketçaplar; cipsler reflüyü; reflüde astımı tetikliyor. Margarin yerine zeytinyağı, fındık yağı yenmeli; hayvansal gıda olarakta balık tercih edilmelidir. Bir haberden alıntıdır.
Be First to Comment