Press "Enter" to skip to content

Kadın; Güzellik Mart’10

Güzellik bizim için önemli.  75 yaşındaki annem ?Neden bu kadar çirkinleştim? dedi geçen gün. Bilmiyor ki benim için ondan daha güzel bir kadın olamaz. Binlerce güzele değişmem O?nu. Annem uygulamaz, bu yüzden size güzellik önerilerim var.
Çocuklarım biraz olsun elden ayaktan çıktıktan sonra kendimle ilgilenmeye verdim kendimi. Onca kitap okudum güzellik konusunda. Bir arpa boyu ilerleme kaydedemedim. Vazgeçmedim, biraz kulak kesildim, biraz da deneyimledim derken çoğaldı bu konudaki bilgim ve tecrübem. Bu arada kendimi deneme tahtası olarak kullandığımdan bazı zararlar görmedim de değil. Bu yüzden paylaşıyorum sizlerle deneyimlerimi, sizlerin de zarar görmemesi için.
Beni birkaç yıldır görmeyenlerin yüzündeki hayret ifadesi, çoğu zaman beni bile hayrete düşürdü. Eskiden ne görüp şimdi ne gördüklerini merak ettim doğrusu. Ama doğru yolda ilerlediğimi anlamamı sağladı. Sanırım tersine döndürmüştüm zamanı.
Barıştım fotoğraf makineleriyle. Yıllarca zorunlu olmadıkça tek bir karede bile yer almadım. Şimdi gencecik gelinler çekiniyor benimle aynı karede yer almaya:) Yıllardır reddettiğim kendimi tekrar sahiplendim. Kendimden ve görüntümden hoşnutum artık. Eskiden, bundan 20 yıl önce olduğum gibi. İnsan kendi görüntüsünden hoşnut olmayınca hiçbir şeyden hoşnut olamıyor.
Beni gören ve yaşımı öğrenen, tanıdığım, tanımadığım insanların hayretle ve ısrarla sordukları, beni sıkıştırdıkları soruların cevaplarını paylaşıyorum sizinle. Küçük ama etkili ipuçları.
Bakalım kendimize, ilgilenelim ki bize dönüşü olsun bu ilgimizin. Kadınlığımızı, farkımızı, güzelliğimizi yaşayalım doya doya. Kendimiz için. Farklılığımız daha çok artsın diye. Belki çok farklı değil orada burada duyabileceğiniz bilgilerden ama en azından derli toplu ve hepsi bir arada.
Burundan nefes alıp vermek. Ağzını sadece konuşmak ve yemek, yemek için kullanmanın dışında ağzı daima kapalı tutmak. Burundan aldığınız filtre edilmiş, tozdan, kirden arındırılmış, havanın ısısına göre burunda ısıtılan veya soğutulan oksijenin cilde ve vücuda yaptığı etkiyi on ton fondöten sürseniz elde edemezsiniz. Burundan nefes almaya başladığınızda burun vücudunuza girecek zararlı maddeleri salgısıyla yoluyla dışarı atar. Bir doğal filtre görevi görür. Ağız nefesi farenjide, boğaz akıntısına sebep olur.
Burnunuzun tıkalı veya kapalı olduğunu düşünüyorsanız, burnunuz salgı üretmiyorsa, kullanmaktan çekinmeyin burnunuzu. Bilin ki bu burnunuzu yeterince kullanmadığınız içindir. Ne kadar çok kullanırsanız o denli açılacaktır burun tıkanıklığınız. Bir süre sonra çok rahatlıkla burnunuzdan nefes aldığınızı göreceksiniz. 
Çamaşır makinenizden esirgemediğiniz suyu vücudunuzdan da esirgemeyin. İçinizi ancak ve ancak su ile temizleyebilirsiniz. Kuru bir cilt, çatlaklar, kılcal damarlar, varis, ödem, gözaltı şişkinliği, kabız, yanaklarda kuruluktan kaynaklanan kızarıklık; su içmek hepsi için faydalı. Suyunuzu erken saatlerde daha bol içip akşam saatlerinde azaltırsanız deliksiz bir uyku çekersiniz. Su ihtiyacınızın büyük bir bölümünü meyvelerden karşılamanız sizin yararınızadır.
Pahalı kremler mucize yaratmıyorlar. Eczanelerden uygun fiyata alınabilir kremler. Önemli olan doğru zamanda doğru ürünü kullanmak. Cildiniz kuru ise yağlı, yağlı ise sulu bir krem. Sabah sulu, gece yağlı gibi. En iyi kılavuzunuz kendi cildiniz. O size neye ihtiyacınız olduğunu söyler. Kışın daha yağlı krem gerekli. (2012) (Eskiden krem bağımlısı olan ben artık krem kullanmıyorum. Kan oranımın yükselişiyle cildimin nem ve yağ oranı yükseldi, gerekmiyor. Yaklaşık 1 yıldır krem kullanmıyorum. O bile iş. Sıkmıştı. Sadece gerekliyse güneş koruyucu sürüyorum arasıra o kadar.)
Kendimi önemser, özen gösteririm ama varımı yoğumu güzelliğim için harcamam. Güzellik için ayırdığım para oldukça sınırlıdır. Abartıya kaçmam. Üstüne üstlük aldığım çoğu şey aynanın önünü bekler. Çok fazla sürüp sürüştürmem. Fazla makyajın, bakımın sakıncaları ilerde kendini gösteriyor.
Saç kestirmeden kestirmeye giderim kuaföre. Her gidişte ?boyayalım mı? diyip beni sıkıştırmalarına ise gıcık olurum. Sıkıcı gelir bana orada geçen saatler. Güler geçerim kuaförlerdeki kıyasıya kadın rekabetine. Zaten 3 kere fazla gitsem aşırı uygulamadan saçlarımın ellerinde kalmasından korkarım. Nitekim sık gidenlerin hali bu. Hepsinin saçları yanmış, gencecik kızlarla dolup taşıyor dükkânlar. Saçlarında 5 metre kaynaklar, çıtçıtlar, karman çorman saçlar, uğraş dur, işin yoksa.
Kuaför dükkânlarına durduk yere nur yağdırmam. Böylece her köşe başına kuaför dükkânı açılmasına da vesile olmam. Ben gerekli görürsem boyatırım ya da kestiririm saçımı, kuaförümün cebi para görsün diye değil. Beni sıkıştırmalarına, ağzımdan girip burnumdan çıkmalarına fırsat tanımam. Saçı uzun aklı kısa değilim ben. Saçı uzun aklı kısa değiliz biz. Siz saçı uzun aklı kısa mısınız? Kuaförlerin birçoğu bunu yapıyor; paralı aptal yerine koyuyor çünkü bizi.
Banyo öncesi; tırnaklarımı temizler, törpülerim. Ayaklarım için banyo bittiğinde yumuşamış topuklarımı tırnağımla kazırım. Ayaklarınızı nemli veya ıslak bırakmazsanız, nasır oluşumunu ve nasırın yok edilmesini sağlayabilirsiniz. Banyoya terliğimle girerim. Böylece terliklerim de yıkanır. Terlikte oluşan ayak kokusunun ayaklarıma tekrar geri dönmemesi için. Banyo sonrası bütün vücudumu nemlendiririm. Yine eczanelerde ucuz fiyata bulunabilecek büyük boy sulu, gerekliyse yağlı bir kremle. (2012)(Yapardım demeliyim çünkü artık gerekmiyor. Bir dolu işten kurtulmuşum meğerse. Cildinizin yağ ve nem oranı iyiyse öyle uğraşmanıza hiç gerek yok.)
Ilık su ile yapılan banyo saçlarınızın kuruyup incelmesini önler; çok sıcak su saça zararlı. Ayakta banyo etmek her açıdan sağlıklıdır. Güvenmediğiniz, bilmediğiniz yerlerde oturarak banyo etmeyin. Mikrop kapabilirsiniz. Gözlerinizi kremsiz bir bebek şampuanıyla yıkayın. Bu işlem gözlerdeki olası alerjik reaksiyonu ve kaşıntıları önler. Gözlerime elimle banyo dışında asla dokunmam. Bunun için bir kâğıt mendil, o olmazsa giysimin bir parçasını kullanırım. Sabun cilt kuruluğuna, uzun vadede ise atopik dermatite -egzamaya- yol açıyor. Egzema ise gözaltı morluklarına. Doğal sabunlar cildi kurutmuyorlar.
Banyoda, gevşeyen el ve ayak tırnak etlerimi tırnaklarımla temizlerim. Dileyen banyo sonrasında da yapabilir. Böylece kuaför salonlarında uzun süreler harcamam. Zaten hiçbir zaman öyle boş vaktim olmadı. İyi ki de olmadı. Hiç çekemem o boş konuşmaları. Boşa giden zamanıma acırım. Ne yalan söyleyim, parama da acırım.
Her türlü sıcak uygulamadan uzak dururum. Hamamdan, saunadan, küvet keyfinden, sir ağdadan, aşırı fön makinesinden, aşırı güneşten, yüze uygulanan buhar banyosundan. 
Ağdanızı adet günlerinizin dışındaki günlerde yaparsanız canınız çok yanmaz. Adet günlerinde cilt daha hassastır ve çabuk etkilenir. Sir ağda cilt kararmalarına sebep oluyor; çok sıcak uygulanırsa; çok sayıda üst üste yapıştırıp kaldırmamak yerinde olur. Ama en etkili yöntem sir ağda; kıllanmayı azaltıyor. Elektrikli epilatörlerin verdiği titreşim sebebiyle çok sağlıklı olmadıklarını düşünüyorum; hemde çok acılı bir işlem.    
Lazer epilasyon ince ve koyu renk olmayan kıllarda etkili değil. İnce ve açık renkli kıllarınız için, özellikle yüzdeki ayva tüyleri, bıyık için pek umutlu olmayın. Hiç umutlu olmayın. Ama giderseniz ?niye geldiniz?? demezler, oturttururlar. Siyah renkli kıllarda etkili ama tam sonuç almak için en az 3-6 kez gitmeyi göze almanız gerek. 1 defada sonuç alınmıyor. Paranızı ona göre denkleştirin. Ucuz bir uygulama değil. Bıyıkta açık renkse etkili değil söylediğim gibi, yinede yaptıracaksnız dikkatli olun; burun içi kıllarınızı yok etmesinler size iyilik olsun diye; ))) bana yaptıkları gibi. Şimdilerde günde 15 vakit beddua ediyorum burnumun içindeki kılları yok eden haspaya; kıl olmadığından sık sık burnum kuruyor ve ıslatmak zorunda kalıyorum; aptallığın böylesi görülmüş değil. Lazer uygulanan koltuk altında terleme oranı artıyor; eskisinden çok daha fazla terliyor ve ter kokuyor. Ama televizyona çıkıp lazeri öven doktorlar bunu doğrulamıyor her nedense? Ama laf arasına terleme içinde botoks yapılabildiğini sıkıştırıyorlar. Bir taşla kaç kuş : ))) Lazer epilasyonun yan etkilerinin de olup olmadığı bilinmiyor; siz siz olun; sir ağdadan şaşmayın; ben sir ağdamı kendim yapıyorum; her türlü alet edevatım var; aldım; çokta zor değil bu iş.
Çamaşırınızı ve bulaşığınızı daima makinede yıkayın; ellerinizi korumak için. Güneşten gerekli oranda faydalanın. Kemiklere faydalı olacak, cilde zarar vermeyecek oranda. Güneşin az olduğu saatlerde. Cilt kanseri olmayacak kadar az, kemik erimesi olmayacak kadar çok güneşlenin. Güneşin, ışığın insan üzerinde moral yükseltici, depresyon önleyici etkileri de var. Çok uzak durmamak lazım. Güneş koruyucu çok sıcak saatlerde gerekli; zaten o saatlerde çıkmamak gerek. Güneş gözlüğü gözlerinizi kısıp çizgiler oluşturmanızı engeller derler ama bana kalırsa güneş gözlüğü alışkanlık yapıyor ve ışığa bakamaz hale geliyorsunuz bir süre sonra. Gözün ışığa karşı olan direncini azaltıyor.
Benim gibi sıcakta ve soğukta yanaklarınız kızaracak kadar hassas bir cilde sahipseniz, sir ağdadan, yüzünüzü buhara tutmaktan, sıcaktan ve soğuktan kaçının. Soğukta koruyucu krem kullanmak şart. Soğuğa çıkarken koruyucu bir tabaka oluşturması için yüzünüze nemlendirici değil, yağlı bir krem ve/veya yine yağlı bir güneş koruyucu uygulayın. Eczanelerden alın. Fiyat aralığı çok geniş güneş koruyucuların. 1 liraya da var, 5 liraya da, misal. Dilerseniz bir cilt hekiminden tavsiye alın. Yüz için en az 30 faktörlü olmalı. Güneş koruyucu sizi hem soğuktan hem de güneşin, ışığın zararlı etkilerinden koruyacaktır. Geceleride yağlı bir krem veya yağ (badem yağı vs.) ile besleyin cildinizi. Hatta pişik merhemi çok daha iyi besler cildi.
(*) Kasım?11-Sıcaktan ve soğuktan aşırı etkilenen bir cilde sahipseniz kan oranınızı bilmenizde fayda var. Geçen yıla nazaran bu yıl benim cildimin soğuktan etkilenmediğini hissettim beni bu nedenle bulduğunuzu görünce. Evet, kansızlığım geçti ve yüzüm, cildim artık soğuktan etkilenmiyor. Kızarmıyor, kurumuyor. Üstelik hiç krem sürmediğim halde. Yüzüme krem sürmeyeli aylar oldu. En son güneşten korunma amaçlı güneş koruyucu sürmüştüm, artık güneşte yok. Hiç sürmüyorum. Krem, korunma fasa, fiso. Siz algınızı sağlığınıza yöneltin. Ve kansızlık sayfasını da okuyun lütfen. 
Yüz temizliğimi, sabah akşam nemlendiricimi, cildim kuruysa yağlı bir kremi, sadece gündüzleri o da her zaman değil, ara sıra gözaltı kremini, ?çünkü göz altlarının altında şişlik yaptığından şüpheleniyorum?. Gözaltı kremi gözaltlarının altında, yanakla birleştiği yerde çirkin bir şişlik oluşturuyor. Gece katiyen kullanmamak gerek. Gündüz ise düşünülmeli artısı, eksisi. Ben artık kullanmıyorum. Güneş koruyuculu dudak kremi kullanırım. Tonik kullanmam, alkol içeriyor, yüzde kurumaya, kızarıklıklara neden oluyor. Gülsuyu da aynı şekilde cildi kurutuyor. Sıcak saatte dışarı çıkacaksam güneş kremini sürerim.
Yüz sarkmalarını önlemek için yüzüme yaptığım bütün uygulamaları aşağı ya da yukarı doğru değil, burundan kulaklara, ortadan kenarlara doğru yaparım. ”Yanağımı yastıktan uzak tutarım” diyenler yüzünden yastıkta boynumu ilerde tutmam; boynumun duruşu bozulur; boyun duruşu yanak sarkmasından çok daha önemli. Uyurken ve gün içinde boynumu düzgün tutarım. Duruşuma her an dikkat ederim. Yüzümde bir çizgi oluştuysa, o çizginin hangi nedenle oluştuğuna dikkat eder, o hareketi tekrarlamamaya çalışırım. Özen gösterdiğinizde var olan çizgiler zaman içinde yok olacaktır. Ben bunu pek çok kez yaşadım. Eskiden olup ta şimdi olmayan pek çok çizgi var. Boynumda, çene altımda, artık yoklar.
Gözaltlarımı kesinlikle örselemem, sağa, sola çekiştirmem. Göz makyajımı çıkarırken azami derecede dikkatli olurum. Örselenmek gözaltlarında morluklar yapıyor ve kırışıklıkları tetikliyor. Gözlerimi şişkinlik ve morluktan korumak için uzun süreli sabit tutan televizyondan, bilgisayardan, az uykudan, çok uykudan, saçımın ıslak kalmasından, ıslak saçla uyumaktan, kına koymaktan, aşırı tuzdan kaçınırım.  
Dişlerimi, yukarıdan aşağıya doğru süpürür gibi, aşağıdan yukarıya doğru süpürür gibi fırçalarım. Fırçalama esnasında ağzımı kasarak göz etrafında çizgiler oluşturmamaya dikkat ederim. Dişler sabahları kahvaltıdan önce fırçalanmalıymış; bakteriler diş minelerine zarar vermesin diye. 
Banyoda sudan, sabundan korunmak için gözlerimi gereğinden çok kısmam. Yüzünüz kızarıksa her türlü sıcaktan, soğuktan uzak durun. Güneşten, hamamdan, yüzünüzü buhara tutmaktan, sıcak yiyip içmekten, sıcak su ile banyo etmekten, yağlı bir krem ile kremlenmeden soğuğa çıkmaktan. Güneş koruyucunuzu ihmal etmeyin gerektikçe. Krem yerine doğal yağlar kullandığınızda kremlerde koruyucu olarak kullanılan zararlı maddelerden de korunmuş olursunuz. Kan oranınızı dengeleyip hiç krem kullanmamak en iyisi. Kan değerlerinize bakın. Yüz kızarıklığının 1 numaralı sebebi kansızlık. Kansızlığınızın nedeninide öğrenin eğer varsa. Nedenlerinden biri miyom olabilir.
*İş yaparken devamlı sağ veya sol elinizi kullandığınızda, sürekli olarak kullandığınız taraftaki kaslarınız çalışır; bu nedenle her iki kolunuzu eşit kullanmaya çalışmalısınız. Çantanızı hangi kolunuzda taşıdığınızda önemli yine aynı nedenle. Hangi tarafta kullanıyorsanız o taraftaki kolunuz sabit kalıyor. Ya ara ara değiştirin ya da elinizi çok kullandığınız tarafta taşıyın çantanızı. Rahat kullanabilenler için uzun saplı çapraz kullanılan çantalar kolunuzun serbest kalmasını sağlıyor.
*Göz makyajından çok göz makyajını silme işlemi kırışıklıklarınızı arttırır;göz makyajınızı hafif tutmakta, gerekmedikçe yapmamakta fayda var. Gözlerin sık, sık ovuşturulması, göz makyajının sert darbelerle yapılıp silinmesi, bu işlemin sık, sık tekrar edilmesi gözaltı morluklarının nedeni olabilir. Gözaltındaki kılcal damarlar çok ince oldukları için en ufak darbede morluklar olarak kendini gösterebilir. Ellerimizi gözlerimizden uzak tutmaya alışmamız gerek. ?Girilmez? işareti koyun göz bölgenize ve çok gerekmedikçe ellemeyin, kremlemek için bile. Göz kremleri yarardan çok zarar getiriyor. Bir de kötü beslenme morluklar üzerinde etkili. Vücudu arındıran, temizleyen yiyeceklere ağırlık verildiğinde gözaltlarının arındırıldığı görülüyor. Gözaltındaki morluklar toksin birikintimizin göstergesi. Soğuk kaşığın ya da soğuk uygulamanın bir işe yaradığını sanmıyorum. Masajda uygulamayın gözaltlarına; gözaltı morluklarının bir sebebi de kansızlık.
*Doğal lif adı altında satılan kabak liflerini ve benzeri cilt aşındırıcı, inceltici ürünleri temizlenmek için kullanmayın. Cildiniz pislik üretim merkezi değil, bu denli hırpalayarak yıkanması gerekmiyor. Hamamlarda uygulanan yöntemlerde cildinizi aşındırır. Yıkanma, temizlenme işlemi fazla abartılıyor. O cilt size çok lazım. Gereksiz, abartılı bilgilerle tahriş edip hırpalamayın. Saçınızı da ikiden fazla şampuanlamayın. Çok fazla temizlendiğinde doğal yağını tamamen kaybettiği için fazla kuruyup kabarıyor ve inceliyor. 2012 (Hepsi cilt ve saç kuruluğu korkusundan yazılmış bunların.)
* (2012) Son olarak söylemeliyim ki; hiçbir şeye gereğinden fazla takıntılı ve saplantılı olmamak gerek. Doz, kıvam çok önemli. Aşırıya kaçtığınızda itici bile olabilir görüntünüz. Her yerde var artık; ayakkabısının topuğundan yürümeyi beceremeyen kadınlar. Eskiden o ayakkabılara apartman topuk denirdi, yeniden çıktı piyasaya. Gündelik hayat için kendini bu kadar zorlamak lüzumsuz ve hatta kadın neslini aşağılayıcı.
Nedir; kimle ve neyle bu yarış? Bu kadar zorlanmanın akılcı bir sebebi olmalı. 5 metre topuklar üstünde yürüyünce daha mı ayrıcalıklı oluyoruz? Yazık o emeğe, çabaya, gösterilen dirence. Ayakları fazla zorlamanın sonu içe dönük ayak başparmağı görüntüsü ve ağrısı. İnanmıyorsanız gençliği boyunca topuklu ayakkabı giymiş orta yaş üstü tanıdığınız kişilerin ayaklarına bakın. Görürsünüz ayağınızın ileride alacağı şekli.
Güzel görünmek için kış günü ince giyinip hastalıklara davetiyede çıkarmayın. Rahimlerimiz soğuk konusunda çok hassas ve dirençsiz. Yeterince soğuktan korumazsanız miyom olursunuz ve benim gibi başta yazdığım o güzelliği kaybedersiniz. Artık o başta yazdığım o güzelliğe sahip değilim. Geçen son bir, bir buçuk yıl içinde saçlarım 1/10 oranında beyazladı; döküldü, azaldı. Cildim kuru, mat, soluk, lekeli ve kızarık bir hal aldı. Gözlerim cansız bakar oldu. Gözaltlarım şiş ve mor. Yüzüm yorgun, bitkin, bezgin görünüşlü. Bütün çizgiler aşağı bakıyor, yüzüm sarkmış durumda.
Bütün bu değişim bu bir, bir buçuk yıl içinde oldu. Kaybettim bütün güzelliğimi. Sırf üşütmek yüzünden. Kansızlık yüzünden. Dikkatli olun. Ben makyaj yaparak, kremler sürerek, iyi ve doğru beslenerek güzelliğimi ve sağlığımı koruduğumu sanırken ince giyinip güzel görünmek uğruna sağlığımı, asıl güzelliğimi kaybetmişim; haberim yokmuş.
Kadın olmak sadece süslenip püslenip kırıtmak değil. Hayatın içindeyiz; her şekliyle. Güzel olmak hayatın ne başı; ne de sonu. Ortasındayken aldığımız bir hal sadece. Önünde sonunda kaybedeceğiz. Bir gün bakıyorsunuz ki her şey boş ve anlamsız; hepsi bir oyun gibi; oyun aslında.

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *