Press "Enter" to skip to content

Gündem 2l Kasım’14

***Bugün 10 Kasım, facebookuma baktım, kızları ona şükranlarını sunmuşlar, benden de bir kucak dolusu sevgi, saygı, ve minnettarlık ona, unutturmak isteyenlerin inadına Atatürk bâbında konuşanlarda olmuş, hiç değilse bu günde onları Atatürk?ün yanında anmak, onunla eşleştirmek istemiyorum, sadece Atatürk ve Atatürk sevgisi, ihtiyacımız olan tek şey o.
***Bülent Arınç ?Dağ taş zeytin ağaçlarıyla dolmuştur ama Türkiye?nin enerjiye de ihtiyacı var!? Demiş, kendi bilmiyordur, ben söyleyeyim, 1 kilo ayçiçek yağı 5 lira, 1 kilo Zeytinyağı 15 lira, eğer dağ taş zeytin ağacı olsa Ayçiçeği dikimi yapılmaz ve zeytinyağıda ayçiçek yağından ucuz olurdu, ama görüldüğü gibi öyle değil. Ve insanların sofrasına genellikle Zeytinyağı değil, ayçiçek Yağı var, fiyatı itibarıyla, kendi sofrasında bol olduğundan fark etmemiş olabilir.
Hepsi mi vicdansız, bu kadar vicdansızn bir araya gelmesi nasıl mümkün olmuş acaba? Insan olan o ağaç katliamına nasıl olağan gözü ile bakar? Her gün İstanbul?da yaban domuzu görülüyor, şehrin ortasında, son günlerde yani, 3. köprünün yarattığı handikaptan kaçabilmek için kendilerini denize atıyor ve 30 km yüzerek şehre geliyorlar, şimdiye dek 3 tane geldi, kaçı denizde telef oldu belli değil, ya o sayı daha da artar, İstanbul?un her yerini yaban domuzu sararsa ne olacak? O yaban domuzlarının gelişi ne anlatıyor acaba Arınç ve Arınç gibilere?
Biz bugün doğanın dengesini bozuyoruz ya, bu domuzların gelişinden açıkça belli, yarın bir gün o doğa bizim dengemizi bozmaya kalkarsa ne olacak, merak ettiğim o, kaçacak delik bulabilecek miyiz acaba? Nasıl dün domuzların istanbula ineceğini öngöremediysek, daha neler olabileceğini öngörebilmemizde imkansız. Ama şu kadarını biliyorum ki doğa fazla şaka kaldırmaz, kendinden alınanı misliyle alır, bunu hala anlamadıysak yuh bize.
Toki artık binalarını dikey değil yatay yapacakmış mesela, şimdiye kadar akılları neredeydi, bilmiyorlar mıydı buranın bir deprem ülkesi olduğunu, göz göre göre yanlış yapıyor, sonradan artık yanlış yapmıyoruz diye açıklama yapıp böbürleniyorlar, bunu zaten en baştan öyle yapmanız gerekirdi, hatalı olan sizsiniz, yaptıkları yerlerde dağın başı, şehrin bin km uzağı, sanki çok para ediyormuş gibi o topraklar 10?ar, 20?şer katlı yaptılar binaları, hangi akla hizmetse?
***Keşke ak?sarayın 1 aylık temizlik giderine değilde elektirik giderine talip olsaymışım, 700 bin lira imiş, 400 bini ile oturduğum evi sağın alır, kalanıylada bir ömür boyu paşalar gibi yaşardım:)) Ak?sarayda görünen sadece buzdağının üst kısmı imiş, her iki tarafına bir o kadar daha iki bina daha, ayrı bir köşeye c. b. konutu, bir yere daha kongre merkezi ve elbette, tabi ki, olağan olarak, olması gerektiği gibi, koskoca bir cami yapılacakmış, vay anam vay, bütün alan 2500 futbol sahası büyüklüğündeymiş; bir kere daha vay anam vay; biz ne zengin ülkeymişiz meğersede haberimiz yokmuş. Caminin elektiriğide epey bir tutar, ben iyisi mi o zaman talip olayım elektirik giderine.
Ellere varda bize yoh mi?
Kendini ne sanıyor bu adam, Hun imparatoru falan mı; yoksa dünya imparatoru mu demeliydim?
Orası bu gidişle değil 1, 10 milyarı yutar.
***Para toplamak için yeni bir yol bulmuşlar, emniyet şeridi, trafik polislerinin üzerindeki yaka kameraları ve helikopterlerle saptıyorlarmış emniyet şeridini ihlal edenleri, madem ki o kadar önemli emniyet şeridiniz, yol boyu üstüne neden emniyet şeridi yazmıyor ve uyarmıyorsunuz; gafil avlamak daha iyi elbette, avlanacak ördek çok memlekette ne de olsa, paralar cukka; hayır, anlamadığım, toplanan ceza yekunu nuno helikopterin benzin ve diğer masraflarını karşılayıp karşılamadığı, geçen sene ahlatlıbelde yangın çıkmış, helikopterin gelmesi iki saati bulmuştu, o kadar kolay bulunan bir şeyse helikopter o ağaçların boş yere yanmaması gerekirdi, öyle değil mi?
Bende giriyorumdur belki emniyet şeridine, farkında bile olmadan, çok değerliyse o yolunuz, üstüne yazın, büyük harfle EMNIYET ŞERİDİ diye, bizde anlayalım değerli olduğunu, ben müneccim miyim, hangi yol emniyet şeridi, hangisi değil diye kafa mı patlatayım?
***9 ekimde Bingöl?de 2 polis öldürüldü, 1 polis yaralı kurtuldu, faili bulunamadı; 25 ekimde Yüksekova?da güpegündüz 3 askerimiz öldürüldü, toplamda 25 kurşun isabet etmiş o 3 askere, faili bulunamadı, 29 ekimde Diyarbakır?da bir astsubay öldürüldü, karısının yanında, faili bulunamadı;4 Kasım günü bir hdp?li bıçaklandı, bıçaklayan anında bulundu; bu olayların hepsi son 1 ay içinde olmuş, bütün bunlar, bu yazdıklarım size ne anlatıyor, birilerinin hedef tahtası olarak kullanıldığını düşündürüyor bana mesela!
***Hakan Fidan?ın oğlu evlenmiş, bir bakanın yeğeniyle, ato?da; Hakan Fidan bir devlet memuru, bir devlet memuru maaşı ile o şaşaa, akan para nasıl karşılanıyor acaba, bir merak ekipte soran var mı?
Nereden buldun diye bir yasa yok artık nasıl olsa!
***Yolda giderken ?Müslüman kadının mesuliyeti? diye bir yazı ilişti gözüme, ilan tahtasında, nedir, ne değildir anlayamadım, şimdi baktım, MEB Şura salonunda düzenlenen bir konrferansın adıymış, pazar günü, 2 gün önce yapılmış, ne konferanslara şahit MEB Şura salonu, bu günleride görecekmiş meğer, bu konferansı kaçırmışım, tarihi geçmiş, ama ?Müslüman erkeğin mesuliyeti? konulu olduğunda kaçırmayacağım, çok merak ettim şimdi erkeğin mesuliyetlerini, hep bize yıkılıyor ya o türden mesuliyetler.
Dünya?nın yeryüzü paspası biziz ya, her anlamda, öbür dünyada bir yer değişikliği olur mu acaba?
Diyanette sanal ortamda fotoğraf paylaşmayın uyarısında bulunmuş, geçenlerde Avea?dan bu tarz bir mesaj geldi telefonuma, her şeye herkes maydanoz oluyor, ne işse, sanal ortamdaki fotoğraftan Diyanet?e göre ne, Avea?ya göre ne? Herkes kendi işine baksa iyi olacak.bunun arkası televizyonları kapatmaya, radyoları kapatmaya kadar gider, en büyük artistin kim olduğu ortada; önce onu sustursunlar, susturabiliyorlarsa tabi!
***Hep birlikte ?bir millet nasıl deli edilir?i izliyor gibiyiz, deli, ki kim olduğu malum, olur olmaz yerde olur olmaz laflar ediyor, kırk akıllı o lafın altından kalkamıyor, bu defada Amerika?yı Müslüman?ların keşfettiğini söylemiş, Türk?lerin değil de Müslüman?ların ama, Müslüman olmazsa olmaz, Türkiye?de kırk dinden insan var, hepsini dışlıyor, kendi dinini ön plana çıkarıyor, iyi dedi Bahçeli; ?kim kime köle şu an, sen ona bak? diyerek, gerçi o işine gelmeyeni duymaz, işine geleni duyar.
Sakarya?da imam h. Lisesinde asansör düşmüş, 7 öğrenci yaralanmış, paraları imam hatiplOere dağıtacak ya, ne oldu, ?haram ya binaya, ya zinaya?, ne onlara ne de başkasına yaradı, bir kere okulda asansörün işi ne; bu ne görgüsüzlüktür, üniversitelerde bile asansör yokken lisede asansör niye var, bir yanında sağlam olsa yaptığının, her yaptığı elinde patlıyor.
Ona göre dünya ikiye ayrılıyor, Müslüman olanlar ve olmayanlar, bu kadar basit düşünüp basit yaşayınca hayat ne kadar kolay olmalı, hiç kafanı yormadan.
Bu haber haberlerde söylenmedi, niye ki, imam hatiplerde kaza olmaz, onlar efsunlu, olursa adları kötüye mi çıkar?
***Kızım bu yıl teog?a girecek, büyük oğlum girerken, bundan 9 yıl önce, adı OKS, küçük oğlum girerken, bundan 7 yıl önce adı SBS olan lise giriş sınavı; ad değiştirmekten ne anlıyorlar onuda anlamış değilim; kızım vasat bir bir öğrenci, haftada 1,2 kez yarım saat ödev ya yapar, ya yapmaz, ders çalışmak için oturduğu vaki değil, eğitimin altını üstüne getirdikleri için bende çok üstelemiyorum kızıma; hal böyleyken dün geçen yılın teog sorularını çözdü, çünkü önümüzdeki hafta sınav var, Türkçe, matematik ve fen bilgisinde 20?de 20?ye yakın bir başarı elde etmiş; başarısız olduğu tek ders din dersi, 7 yanlışı var, çünkü din bilgisi soruları olağanüstü kazık; boşluk doldurulması istenen ayetel kürsi soruları; yani ayetel kürsi ezberden bilinecek, hangi sûrede yer aldığı, anlamının ne olduğu ve olmadık ayrıntılı sorular; yani bu demek oluyor ki teog?da başarıyı belirleyecek olan din dersi soruları; çünkü Türkçe, matematik ve fen bilgisi dersleri ortalama düzeyde her çocuğun eksiksiz cevaplayabileceği bir şekilde hazırlanmış, inkılap tarihi ve İngilizce sorularıda kolay, geriye kalıyor din dersi; bu durumda en iyi liselerin bu yılki öğrencileri imam hatipliler olacak, ne güzel plan değil mi; şeytan ayrıntıda gizlidir. Bu yılın fen liselerine ve iyi Anadolu liselerine imam Hatipliler yerleşecek yani. 
O yapılacak olan sınav asla başarıyı ve zekayı ölçmüyor, ortalama her çocuğun yapabildiği bir sınav kağıdı gerçek bir sınav değil bir kandırmacadır, bu politika 9 yıldır yürürlükte, AKP hükumetinin eseri yani, ilk olarak işleri eğitim sistemini batırmak oldu; 9 yıl önce oğlum OKS?ye girerken basitleştirildi, sorular, oğlum o sorular karşısında bocaladı ve yapamadı, hiç başarılı olamayacak çocuklar başarılı oldu o sınav sonucunda, başarılı olabilecekler ise tepetaklak oldu, o gün bugündür lise giriş sınavları gerçek ölçütlerde yapılmıyor; kızım abisinin OKS kitaplarınıda karıştırmış, ?soruların yarısını zor yapıyorum? dedi, anlayın işte farkı.
Yani demem o ki iyi liseler imam hatiplilere emanet, ama yemezler, onlara pabuç mu bırakacağız, kızım sular seller gibi ezberlemiş ayetel kürsi?yi; daha ben bile bilmiyorum, bu 3 gün içinde din bilgisi kitabınıda bir hıfz etti mi tamamdır, Türkçe, matematik ve fen fen bilgisi cepte keklik nasıl olsa!
Bunu, bu karışıklığı üniversite giriş sınavlarında yapamıyorlar ama teog?da başardıkları bir gerçek, teog?dan itibaren başarı zincirini kırdıkları için bu akabinde üniversite girişlerinide belirliyor elbette, bakmayın böyle yumuşak yumuşak yazdığıma, bu eğitim sisteminde oldukça ciddi bir sorun, eğitim sistemine vurulan en önemli darbe, AKP?nin vurduğu elbette.
İstedikleri tek şey geri zekalı bir nesil, kendilerine oy verecek.
AKP ?eğitimde fırsat eşitliği? düsturunu kendi kafasına göre algılayıp biçimlendirerek az zekalıyla, zekiyi aynı kefeye koymuş, böylece zeka farkından dolayı gelişen haksızlığı da bertaraf etmiştir! Ne de olsa bu fikrin sahibi o ezikliklere yaşamış ve şansının yaver gitmesi sonucu bu günleri görmüş bir kişidir. Yaşasın az zekalıların zaferi! Bir az zeki olan Erdoğan?ın zaferi.
Siz başka bir izahını yapabiliyor musunuz bu durumun; bence izahı bu.
İnkılap tarihi sorularını görmeniz gerek, tam gerizekalılara yönelik, Atatürk hangi okulları bitirmiş, o okulları hangi rütbelerle bitirmiş, Selanik şehrinin özellikleri, Atatürk?ün askerliği seçmesinin nedenin komşusunun oğlunun asker olmasıymış, farklı yerlerde askerlik yapmış, Osmanlı Döneminde girdiği savaşlar, bu sorular geçen yılın teog soruları, ne kadar bilimsel ve öğretici değil mi, devrim tarihimiz açısından yani. Atatürk kendi hakkındaki bu soruları görse en sunturlusundan bir küfür yollardı herhalde.
Bu arada din dersinin lise giriş sınavlarına eklenişi teog?la beraber, yani birkaç yıllık mazisi var.
Adam sende, yerleşiyorlarda ne oluyor iyi liselere, üniversite sınavlarında patır patır dökülüyorlar, üniversite sınavlarında din dersi ile girilebilen tek okul ilahiyat fakültesi, oda olmadı paralı üniversitelerin TM bölümleri, o az zeka onlarda olduktan sonra!
Bu sistem olsa olsa gerçekten başarılı olabilecek insanların önlerini kesmekten başka bir işe yaramıyor, çünkü din dersi ve kolay Türkçe, matematik ve fen bilgisi yüklemesiyle fen liselerine, iyi Anadolu liselerine giren imam Hatip Öğrencileri o okullardan gerekli verimliliği alamıyor, gerçekte alması gereken zeki ve başarılı öğrenciler ise kendi düzeylerinin altındaki okullarda harcanıyor, işte teogun ve AKP?nin bize getirdikleri bunlar, bir az beyinlinin yönettiği bir ülkedende başka birşey beklenemez zaten.
Yani ülke olarak zarar görüyoruz bu işten, çok daha başarılı olabilecek olan çocuklarımız harcanıyor, bir az zekalının kaprisleri yüzünden. 
***Yılmaz Özdil?in fıtrat başlıklı bugünkü yazısı çok güzel, okumanızı öneririm.
***?Ali İsmail Korkmaz davası, polisliğe soyunan esnafların gözden kaçırmaması gereken bir dava? bu sözü söyleyen kanal D haberde Cüneyt Özdemir, bu sözü söylemesinin nedeni ise öncesinde verdiği iki haber; birincisi Erdoğan?ın ?esnaf gerektiğinde polistir? demesi, ikincisi ise Ali İsmail Korkmaz?ın polis ve bir fırıncı tarafından dövülerek öldürülmüş olmasıydı. O iki haber nasılda bütünlediler birbirlerini, ve asıl katilin kim olduğu bir kez daha gözler önüne serildi, teşekkürler Cüneyt Özdemir.
4 Bakanın yolsuzluğu ile ilgili haber yapılmasıda yasaklanmış, işlem tamam yani!
Her zeminden ordular yaratmaya çalışıyor adam kendine, milleti birbirine kırdırmak için kışkırtıyor, genlerini Hitler?den almış!
Böylesi bir canilik, kin gütme, kötülük bizim ülkemizin fıtratında yok, varsa bile olmamalı, hele ki Erdoğan fıtratımızda hiç olmamalı, böyle bir kötülüğü Sivas katliamında yaşamıştık, bu kötülüğü yapıpta bununla övüneni, çıkıp ?ben yaptım? diyebileni gördünüz mü? En azından ben görmedim, bunun övünülecek bir yanı yok çünkü, katillik, insan öldürmek övünülecek bir şey değil, can almak ve can vermek Allah?a özgü kavramlar, kula değil, Allah kullarına böylesi bir hak tanımamış, aksini iddia eden varsa o Allah?a karşı gelen kişidir ve ona inanılmamalıdır, Allah?ın yasaları kuranda var, okuyup anlamasını bilene!
Sivas katliamının bütün avukatlarının AKP?de milletvekili olarak yer bulduklarınıda unutmamamız gerekiyor bu arada.
Dünden beri bütün Amerika ayakta, silahsız bir zenci genci öldüren polise ceza verilmediği için, arabalar, evler yakılıyor, ortalık alev alev, Obama durduramıyor olayları, gezi ne ki, ama ölüm sayısına bir kişi daha eklenmiyor, bütün bu olaylara rağmen, ne demek istediğimi anladınız elbette, polis olayların dahada kızışmaması için mutedil davranıyor, yani bizde gezide olduğu gibi kışkırtılmıyor, gaz verilmiyor; konuşan zenci kadın ?çocuklarımızın can güvenliği yok? dedi, Amerikalı zenciler çocuklarının canlarına sahip çıkabiliyor, ya biz ne yapıyoruz Ali İsmail Korkmaz için, onun polis ve bir fırıncı tarafından öldürülmesi konusunda ne yapıyoruz, il il gezen mahkemelerini TV?den izlemek dışında, Ali İsmail Korkmaz?ın can güvenliği yokta bizim çocuklarımızın can güvenliği var mı böyle bir kışkırtılması ortamında? Amerikalı zencilerin çocuklarının can güvenliği için yaptığı dayanışmanın kaçta kaçını yapıyoruz, ben söyleyeyim, sıfırını, çocuklarımızın can güvenliği işte bizim için bu kadar önemli, orada eylem yapan her Amerikalı ölen genç için değil kendi çocuklarınında aynı şekilde fütursuzca öldürülebileceği için eylem yapıyor, yani kendi çocuğu, ailesi için.
Ali İsmail Korkmaz?ı öldüren polis ve fırıncının alacağı cezalar bu ülkenin yüz akı olacak, eğer olursa elbette, olmazsa yüz karası, değilse bilin ki hiçbirimizin çocuğunun sokakta can güvenliği yok, olmayacak; senin gözünün üstündeki kaşın kara deyip öldürüverecekler çocuklarımızı, tekrar soruyorum, biz zenci Amerikalıların kaçta kaçı oranında bir yüreğe sahibiz? Bir esnaf bir çocuğu öldürmüşken ve o gün o dava görülürken Obama çıkıp ?esnaf aynı zamanda polistir, asayişi düzenler? dese Amerika?da neler olurdu, Türkiye?de neler oluyor, hiçbir şey, herkes öküz trene bakar gibi bakıyor, onlar çocuklarımızın canına kast etmek için ahdleşirken.
Bu arada bize düşen bir görev daha var, malını aldığımız esnafın bir katil, bir AKP?li olma ihtimaline dikkat etmemiz gerek, büyük ve küçük esnaf olarak dikkat etmeliyiz, yani satılan mal ve satan firma olarak, çünkü parayı buldukça daha çok kuduruyorlar.  
Mesela marketten sütaş tost kaşar getirtmelerini istedim çünkü ortada gizli veya aleni bir savaş var ve ben bu savaşta bir taraf olduğuma göre tüketimlerimi ona göre yapıp şekillendirmeliyim, kendi inancımda olan insanların ekonomilerini desteklemeliyim, belki biz farkında değiliz ama herkes bunu böyle yapıyor, sadece biz farkında değiliz, bilkent Üniversite?si mesela, kahvaltılıklarını gidip Ülker içim sütten değil Sütaş?tan alıyor, çünkü asıl savaş ekonomi boyutunda yaşanıyor, ekonomik olarak güçlü oldukları sürece onları alt etmemiz imkansız, işbirin geneli öyle mi bilmiyorum, ki öyle büyük ihtimalle, ama yataklarımı aldığım mağazanın adı AK sentez?di mesela, bunu faturasında öğrenmemiş olsaydım, yani daha önceden biliyor olsaydım gidip Taurus avm?deki işbir mağazasından almazdım yataklarımı mesela, yapmamız gereken gözümüzü, kulağımızı daha dikkatli açmak, paramızı bize karşı silah olarak kullanacaklara kaptırmamak.
Bir benimle ne olur diye düşünmemek lazım, damlaya damlaya göl oluşuyor, kurban derisi dilenciliğiyle ve din ve vicdan sömürüsü ile hocaefendi takımının nereden nereye geldiğini hatırlayın lütfen; ben kimim, cumhuriyet ışığında doğmuş, kendi ve çocukları, milleti için cumhuriyet ışığında yaşamayı ilke edinmiş sıradan bir vatandaşım, ne bir siyasi bağlantım var, ne de bir tanıdık eşim, dostum o eşraftan, buna rağmen elimden gelen bu ve yazıyorum, dilim döndüğünce, ne için, hepimiz için, hepimizin iyiliği ve kurtuluşu için, içine düşmekte olduğumuz bağnazlık kuyusundan bir an önce kurtulabilmemiz için, yani hepimizin yapabilecekleri var bu konuda.
Onlar bunu hep yapıyor, alışverişlerini kendi adamlarından yapıyorlar, bunu yapmayan biziz, biz saflar takımı, aldığımız her Ülker çikolata bize düşmanlık olarak dönecek halbuki, eski sakal, sarık, takke ve cübbelerini kafalarının içine sakladılar, ayıramıyoruz elbette, şöyle bir yolu var aslında, TÜSİAD bizden, MÜSİAD onlardan gibi, sütaş alıcaz, Boyner, ykm?den giyineceğiz, şimdilik bildiklerim bunlar, demek ki onları öğrenicez, bu savaşı onlar bizden daha üst düzeyde yürüttüklerine göre onlara olabildiğince destek vericez, yeni savaş biçimi ve savaş şartları bu biçimde oluşacak sanırım, en azından ilk etabı, yeni savaş düzeninin komutanları onlar.
Ben bunu iş edinebilirim aslında, müsiadlıları belirlesem bile yeter, nereden almayacağımızı bilsek o bile kâfi, yeterki paramız onların kesesine girmesin, bir boş zamanımda hallederim, şimdi işim var, kızımı bir avm?de gezmeye götüreceğim, arkadaşlarıyla, Çarşamba, Perşembe sınava girdiler, bugün, yani cuma günü gezip eğlenecekler, sinemaya gidecekler, sorular kolaymış, her zamanki gibi, bu defa din dersi sorularıda kolaymış, geçen senenin din sorularını imam Hatipliler bile cevaplayamadığından olabilir ;)
Yapılan teog sınavları ölçme, değerlendirme amacı taşımayıp, cici cici çocuklar için formalite icabı yapılan sınavlardır, bu böyle biline!
***Arınç, öcalanın itibarından bahsetmiş ya, yazıyla otuz bin, rakamla 30.000 olan sayıdan bahsetmiş olmalı, sayesinde öldürülen insan sayısından yani, sahi onun adı bebek katili değil miydi? Yoksa bu itibarından mı bahsetmiş?
***Gezme bitti, işlem başladı, müsiadla ilişkili olan şirketler; Çilek mobilya, dünya göz hastanesi, huzur hastanesi, Nora elektrik malzemeleri, Altınay otomotiv, robot, cam; tema inşaat, Görkem yapı, mmı yenilikçi elektronik; kırmızı reklam; zilan ayakkabı; bir sürü ıvır zıvır şirket adı
Böyle olmayacak, sitesine baktım ama kapalı kutu gibiler, dernek değilde mason locası sanki. Bende bu durumda tüsiadlıları yazacağım; Sabacı, sütaş, Boyner?ler, doğan gurubu, anadolu gurubu, koç, eczacıbaşı, falan filan ama böylede bir yere varamayacağım anlaşılan! Yinede bize düşen gözümüzü açık tutmak!
***Kaç?ak?saray ilk ziyaretçisi papa tarafından kutsandı, artık ona seller, sular işlemez.
 

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *